“Lütfen yazımı son kertesine dek okuyun, ikinci kerte de saldırmayın bana!!” ricasıyla..
"24 HAZİRAN SONUÇLARININ YARATTIĞI KOMPLO TEORİLİ SİYASİ COĞRAFYA" VE DE HADDİM OLMAYARAK CHP SAVAŞÇILARINA ÖNERİM
5 Temmuz 2018
Önce şu özdeyişi anımsatayım; “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz”.. Ateş var ki dumanı çıktı..
İşte o duman; Saygı Öztürk;
[[ Seçim öncesi çok söylenti çıkarıldı fakat asıl bomba İnce için çıkarılan şu söylenti idi. Muharrem İnce YSK’da rehin tutulmaktadır. ‘Dediğimizi yapmazsan yarın kan gövdeyi götürür!’ denmiştir. Koruma polisi bunu merkeze iletmiştir. İnce’nin eşi de ortada yok. WhatsApp’tan İsmail Küçükkaya’ya zorla; “Adam kazandı” mesajı attırılmış. Üstüne 7 YSK üyesine zorla dediklerini yaptırıyorlar. Meral Şener ise tamamıyla kayıp ve hakkında kesin bilgi yok. FOX TV basıldı ve A haber gibi yapıldı. Yayınlar kesildi. İşte bu bir darbedir. İzmir ve İstanbul’da mobese kameraları kapatılmıştır. Haberler susturulmuştur..”]]
Saygı yazısını şöyle bitiriyor: Böyle bir şey olsa İnce de, Kılıçdaroğlu da ortalığı yıkardı. İnce “Yalan” dedi ama inananlar da inandı.”..
[[İnce “Yalan” dedi ama inananlar da inandı.”]]
tümcesi bana pek kuşku yüklü geldi. Erdoğan, İnce’yi bakan yapacakmış, Başkan yardımcısı yapacakmış gibi saçma sapan komplo teorisi değil elbet, ama üzerinde düşünülmesi gereken bir kuşku yüklü teori.. Öyle bir teori ki, Kılıçdaroğlu, Merel Akşener ve Temel Karamollaoğlu suskunluklarının beslediği bir kuşkulu teori. Anlık seçim sonucu şoku olarak tanım getirmek çok zor.
Bence; 24 Haziran seçim coğrafyası “komplo yüklü değil diyecek kadar” kolay bir süreç değildir. Bence; İnce’de, Kılıçdaroğlu’da komplo teorisi olsa da ortalığı yıkmak değil, gündem yapıp halkı inandırmalıydılar. Sorular, bastırmaya çalıştıkları bir ürkeklik moduyla yanıt verdiler, kısa-kısa.. Gizemli, ürkek suskunluk belirtiğim gibi ‘İtifakın tüm liderlerinde vardı..
Yaşamaksa, eğer bu dünyada tökezlemek, daha iyidir ölmek, ayakta yürüyerek (19 Mart 1987).. İnce bana göre; Murat Karayalçın, Altan Öymen ve Bülent Ecevit’in, sakinliği yok. Olayları, soğukkalılıkla sönümlendirme ve lehine dönüştürme sürekliliği yok. Verdiği izlenim, olayları körükleme, yani seçim kürsülerindeki kendine güvenen, kendinden emin, kitleye coşku veren, doğaçlama konuşması ve tonlaması sanki seçim sonrası sönülmendi. Ve insanların aklına şu soruyu düşürdü; “Sayın İnce; seçimde metinsiz konuşan siz, neden seçim sonrası metni bile okurken heyecanlıydınız!”
Seçim sürecinde; Düşündaşlarından çok karşıtlarına daha fazla mesaj veren, kendi doğrularını sorgulamadan dillendiren bir siyasi profil çizmesine karşın, yinede %30’u geçen performans verdi.. Soldan çok, Liberallere ve muhafazakarlara mesaj vermese, Muhafazakar aileden geldiğini siyaset arenasına servis etmese idi, Türban ve çarşaflılardan veya bu kesimin teorisyenlerini aday göstermekten farklı bir duruş sergileyecekti ve oy oranını daha da artıracaktı kanaatindeyim.
Öyle ki, %80 katılımın %40 olan solu değil, seçime katılmayan %20’yi de etkiliyebilirdi. İşin özü, soldan çok sağa yöneldi. Sağın asla sola oy vermeyeceğini düşünmedi, düşündürmediler.. Fakat; hiç kimsenin dillendirme cesaret gösteremediği, yani var olduğuna inandığı demokratik ve insan hakları, özgür düşünce kimliğini örselememek için değinmediğini dışa vuramayab bir gerçek ortaya çıktı. O da, bilinen nedenle Kılıçdaroğlu'na oy vermeyen Liberal Atatürkçüler İnce'ye oy verdiğidir. Bu duruşu yabana atmamak gerek. Bu asla İlhan Kesici ile kendini bulmadı, İnce ile kendini buldu.
Doğru; Kılıçdaroğlun’dan öndeydi gündem belirlemede. Fakat yine de Kılıçdaroğu eksiklerini gideremedi. Örneğin; seçimden önce, bir kerte de olsa muhalif duruş sergileyen Doğan medya, neden Demirören medyaya dönüştürüldü? Kılıçdaroğlu bunu gündem yapabilirdi. Aksine o, Man adasına takılarak gündemlerin efendisinini zaman çalmasını, temel olguların soyutlanmasının peşine koştu. Muharrem İnce bu olguyu gündemine alabilirdi...
Seçim öncesi ‘benzer’ İnce hatalarına değinmiş ve demiri tavında dövelim demiştim. Tepki aldım ve yazdığımda kaldım. Kaldım. Çünkü, çevrem bir kere daha sabredelim dediler ve abartıkkça abarttım ve kazanacağımıza sadece çevremi değil kendimi de inandırmaya başladım. Şimdi de, “9 ay sonra Yerel seçim var, amaaan eleştirmeyelim!” demeye başladılar..
Fakat öyle değil; burada eleştirilen CHP’ye ivme kazandıran İnce’den ziyade Kılıçdaroğlu yönetimi. Öyle ki, seçim sonuçlarına itiraz edildi, oylar sayıldı, kaybeden yine CHP oldu, kazanan yine AKP.. “Adam kaybetti”, “Adam kazandı”. Evet, her iklimde kaybeden, nedense her iklimde kazananı anlatamıyor ve eleştirmiyor, her iklimde üşürken, titriye-titriye seçim 2. tura kaldı diyen yönetisi insanların umudunu bitiriyor, güvenini sarsabildi..
Kılıçdaroğlu’na eleştirileri ötelediğimiz için tam 9 kere kendine ve kentine zarar verdi. Yetmedi, son seçimde, Eren Erdem’i vekil yapmayıp tutuklanmasına neden oldu. İşte ben bu nedenle eleştiriyorum. Evet; Kılıçdaroğlu ile olmadı kardeşim..1,2,3...9. Onuncusunu çekemez bu seçmen. Yeter demesi gerek..
Elbet ki İnce’yi de eleştireceğim. Eleştireceğim ki, Kılıçdaroğlu şahsında beliren ve yine Kılıçdaroğlu ile son bulan umutlarım, İnce’nin şahsında da yok olmasın. Nasrettin Hoca fıkranı bilirsiniz: “Nasreddin Hoca oğlunun eline testi tutuşturup çeşmeden su getirmesini ister.
Çocuk dışarı çıkarken de ensesine birkaç hafif tokat atar :
-Testiyi kırma ha ! diye öğüt verir.
Komşusu :
- Yahu Hocam demiş, henüz testiyi kırmadan niye dövüyorsun yavrucağızı ?
Hoca cevap vermiş :
- Testiyi kırdıktan sonra neye yarar be birader !
İnce, bence güzel bir kumaş, fakat çeliğe su verircesine uyarmak gerekir. Yalnız, ham demiri fazla suyla uyarırsanız, çelik, çelik olmaktan çıkar, çelik çomak olur.. Buna da dikkat etmeliyiz..
Seçim öncesi; İnce eleştirilerim ne idi?
1- Gizli hayranlık izlenimi veren, adeta abartı boyutunda Erdoğan tekrarları..
2- Yine, kendisindeki potansiyel muhafazakârlık kimliği işaret edilircesine; saygın insanlar, Anne ve Babasının servis edilen muhafazakâr görüntüleri, siyasi rant ritüeline dönüştürülen Cuma sevisleri..
3- Ani çıkışlar ve dönüşler..
4- Rizeliliğini gündeme alması.
Birileri şunu diyebilir bu gündem sonrası: “Bana göre, önümüzdeki süreçte yeni bir heyecan yaratacak yen-yeni projeler sahibi, dahası cebi beyni proje dolu bir lidere gereksinim var.. Siyasette Trabzonluluk ve Rizelilik referans oldu, Akşener de, İnce de bunu yaptı. Bu saplantıyı kırmak gerek. Artvinliye, Samsunluya, Sivaslıya, Karslıya, Mersinliye, Edirneliye ve diğerlerine… ne oldu? İnce gecikmiş bir adaydı, heyecan yaratmadı değil, fakat yeni şeyler söyleyen, projeler anlatan, vb güçlü ‘çelik gibi sert’ imajı yaratacak karalılıktaki politik söylemlerle halkı kendine inandıran bir deneyim eksikliği yadsınamaz. Bilinen rutinlikler içinde karşı tarafa, sözcüklere dans ettirerek yanıt veren, anlık heyecanlar katan kişi..”
Seçim sonrası hatalarından biri; Kılıçdaroğlu aile yemeği sonrası açıklamadaki zamansızlığı ve de hatası. Bir başka düzlemde olabilirdi, fakat eşlerle yenen yemeğin saygınlığını örseleyen Olağanüstü Kurultay çağrısı yapması ve Kılıçdaroğlu’na onursal başkanlık önermesi kişiden çok siyasi nezaketi inciticiydi; seçim sürecinde; “Kurultay toplama işinde olmam. Beni cumhurbaşkanı adayı gösteren Sayın Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday çıkmak gibi bir vefasızlık yapmam” demesine karşın.
Yerel seçime çeyrek kala eleştirebilirsin benim gibi, ama çıkıp Eyül ayında olağanüstü kurultay savaşı açamazsın. Bu partiyi parçalanmaya götürür, hatta birileri parçalatıyor izlenimi yaratır.
“Yerel seçim sürecinde, Muharrem İnce gibi güçlü bir Genel Sekreter ile dağa taşa CHP süreci işletilsin” diyenleri ve kendimi duyar gibiyim. Neden olmasın. Meydanlara çık, kent kent dolaş yerel iktidar için savaş ver ve de %30’u aşan oranı yakala. Eğer %30, siyasi materyala dönüştürüp CHP iktidarını yakalamaya çalışırsan, %30’u, %20’nin altına düşürme olasılığını göz ardı etmemek gerek..
Kentini kurtaran kendini de kurtarır.. Evet, Erdoğan’ın saray ömrü 5 yıl süeceğinin garantı belgesi var mı!?
Önerilerim:
- Salt Milletvekillerini TBMM’ine taşıyan değil, kendini iktidara taşıyan CHP için,
- Başkasının yarattığı gündem peşinden koşan değil, kendi yarattığı gündemin peşinden karşıtlarını koşturan CHP için,
- Kendi içindeki siyasetçileri değil, karşıt siyasetçileri yenen CHP için,
- Sadece karşıtlarını değil, kendisini de eleştirip siyaset aynasına bakabilen CHP için,
- Atatürk’ün Anadolu insanıyla oluşturduğu “Evrensel felsefesini” rutin tekrarlarla durağanlıktan kurtaracak çağın özgün gelişim ve değişim boyutunda “Altı Ok”’u onaracak CHP için,
- Sağ tabanı değil, sol tabanı ikna etmeye çalışan CHP için,
Değişime evet, yeni yapılanmaya evet..
"CHP'yi" Aman seçim var, yıpranmasın, eleştirmeyelim" endişeleri sürekli rutin başarısızlıkları getirdi. Aksine eksik yanlarını özeleştiri boyutunda yapmalı ki kendilerini aynada görebilsinler..”
Ayna tutabildimse ne mutlu bana..
Güldüşünlerim:
1- Toplama,çarpma,bölmeyi biliriz. 2.5 milyon oy kaybetmesine karşın,4 milyon arttı çarpıtmasıyla toplanmaya çalışan AKP var artık.
2- Erken seçimlerin efendisi, Devlet'in barajı geçme şekli ne olursa olsun,kabul ettirmesiyle iyi bir taktisyen olduğunu gösterdi..
3- Siyasetin zirvesinde hep Trabzonlu, Rizeli var. Neden Artvinli yok!?Benim aklımda biri var var olmasına da şimdilik erken..
4- Siparişle barajı geçti dediğimiz MHP; Laik demokratik Cumhuriyet'i bu yapıda bile koruma fırsatı yakaladığının farkında mı?
5- "İç savaş dinden geçinenler arasında çıkacak" dedim çıktı. Şimdi de "Dinden ve ırktan geçinenler bir vakte kadar kapışır" diyorum.
6- Diyorlar ki, "Koyun dediklerinizle yaşayacaksınız". Doğru, Fındığını ve Şeker fabrikalarını yok etti, koyun yine ona oy verdi..
7- CHP yönetimlerini eleştirmeyi öteleye-öteleye ötelendik ey halkım.Sahaya inmenin tam zamanı şimdi.Bir kerede eleştirerek ötelensek
8- Şekeri sattılar genel seçimi aldılar, tuzu satarlar yerel seçimleri alırlar..Tuz gölü satılıyor mu?
9- "Aşağı yukarı" dediler, yukarıdan aşağıya memleketi yediler!!!
10- Onlar karanlıkta görür.. Halka Aydınlıkta görmeyi öğretmenin tam zamanı..
11- Erdoğan'a ulaşmak için, Oy pusulasına telefonunu yazarak Erdoğan'a bir oy kaybettiren kadın, günümüz Nene Hatunu'dur.
12- TV'cilerle kürtaj yaptığını söyleyen, Muhalefete, Laikliğe küfreden bunak,AKP'ye göre Türkiye'min asıl sahibiymiş.Vah ülkeme,vah!
13- Diktatör Franco; Yoksul ve solcuların yetim çocuklarını yandaş ailelere vermış.Aklıma kaybolan Yasin,Yelda, Aydemir,Sedanur geldi.
14- Dünyanın tek ülkesi; seçim sandıklarını korunduğu ülkesi.. Koruyamadık.. Nasıl koruyayım. YSK önünde kaçırdılar beni..
15- OHAL'a sarılan, Gazetecileri hedef alan AKP ile erken seçimlerin efendisi MHP'yi, değil, kendimizi eleştirmenin, onarmanın zamanı.
16- CHP,13 İlde 35 yıl sonra Vekil çıkarsın, 35 yıl sonra başarılı olduğu yerlerde oy kaybetsin..Bu seçimin içinde bir OHAL var gibi.
17- MHP 2017; "OHAL'a devam". MHP 2018; "OHAL'a devam" Ve MHP 2018'de ilanla 70 gazeteciyi hedef aldı. OHAL'dan OHAL'cı bu olsa gerek
18- Sözüm CHP yöneticilerine; "Diktatör de, kutlama, sonra Diktatöre, adamın Eren Erdem'i servis et!"..Kızmaya başlıyorum artık!!
19- Sözüm, şimdilik CHP yönetisi olanlara; "Eren Erdem'i neden kurban ettiniz? Neyin kafası bu!?
20- Soylu'ya, onun bunun çocukları diyene ve silahlı kutlamalara bir şey demiyorum,"Erdoğan seni biz yıkamadık bunlar yıkacak" diyorum
21 - Sen şikayet ettin, oy sayıldı, AKP yine sarıldı.. Adam hiçbir iklimde kaybetmiyor, sen her iklimde üşüyorsun..
22 - Seni eleştirmediğim için tam 9 kere kendine ve kentine zarar verdin.1- Eren Erdem
2- Seçim 2. tura kaldı yanlışına açıklık getir!
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder