HALİFELİK EGZERSİZLERİNİN AMENTÜSÜ VE HALİFE OLMAK İSTEYENİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAK
Her felaket sürecinde ummet-hilafet egzersizi yapan adam m-izahçılardan daha çok güldürmesi ve Hilafet istemi sönümlenen Abdullah Dilipak ile Güzelken çirkinleşenlerden
Haşmet Babaoğlu:
Sen bu düşünün ateşinde söneceksin, yağdanlıklarınla birlikte!!..Tüm İslam alemi sana evet desin; Hilafeti getir, halife ol, yemin ediyorum bu kürenin anahtarını sana teslim edeceğim..İşte senin şansın; benim küresel efendinin elindeki anahtarı kapıp sana getirmem kadardır, unutma..!!!
Lütfen kendine gel ve aşağıdakileri sustur!!!
Sübyancı Hüseyin Üzmez'in müridi ve Akil İnsanlar Heyeti üyesi Abdurrahman Dilipak her 23 Nisan "Hilafet" feryadı koparır twitler atar veya AK-İT’e roprtajlar verir veya videolar çektirirdi. İşte Abdurrahman Dilipak’ın önceki 23 Nisanlardaki o duruşları:
“Eğer hilafeti kabul etmiyorsanız, başka birisinin hilafeti kabul edilecekse İslam dünyasında, sizin bütün emlak memalik her neyse, hepsini oraya göndermeniz gerekiyor. Bizde şu anda, kimse…
Emaneti mukaddese de bizde. Reddi miras yapıyorsunuz ama emaneti mukaddeseyi elinizde tutuyorsunuz…. Hilafet kaldırılsaydı, başka bir İslam ülkesinde hilafet iddiası ortaya çıkabilirdi. Laik bir sistemin vesayeti altına alındı. Suudi Arabistan, Fas, Mısır ya da diğer İslam ülkeleri hilafet iddiasında bulunabilirdi. Osmanlı, Cumhuriyete intikal ettirildi. Hilafetle gelen imtiyazlar var, bunlar kaybedilmek istenmedi. Türkiye'nin eline uluslararası bir imtiyaz hakkı var. Emaneti mukaddese de bizde. İngilizler bu kapıyı açık tuttu. Kendilerinin ayarladıklari bir halifeye vereceklerdi ama bu olmadı…
Bugünkü hükümet sisteminde, bu yasaya göre halifelik yetkisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a aittir. Yasa gereği bu yetkiye sahip olan lider, Beştepe'de sorumlu olduğu ülkelerin müşavirliklerini bulundurmalı. Bununla birlikte hilefate bağlı topraklar, Osmanlı milletler topluluğu hayat bulacaktır. Ben bunun da 2023 perspektifi içinde hayat bulacağını düşünüyordum. Şimdiden 2023'te iktidarın gitmesi için mücadele eden dış güçlerle birlikte içerdeki çürük kurtlar var..''
Ve de Dilipak’ın 23 Nisan 2020’deki Hilafet duruşu: Şimdi ancak, Cem Küçük, Cemil Barlas, Haşmet Bbaboğlu ve Rasim Ozan Kütahya’linin kurduğu savlanan AKP’nin Pelikan grubu’nun oluşturduğu tweet düzlemi; “Üst Akıl Oyunları” Twitterini Retweetlemiş(paylaşmış): “Vatanın istiklâli, Makam-ı Refî-i Hilâfet (yüce halifelik makamı) ve Saltanatın kurtarılması gibi en mühim ve hayati vazifeleri ifa edecek olan Büyük Millet Meclisi'nin açılış gününü Cuma'ya tesadüf ettirmekle, mezkur günün(23 Nisan’ın) mebrûkiyetinden(Verimliliğinden-bereketinden) istifade edilecek...”
Bir Haşmet Bbaboğlu vardı; okunur, dinlenir, hatta futbol tutkunu idi. Ne olduysa bu güzel adam aniden çirkinleşti ve en kötü Erdoğan yağdanlığından kötü bir Engin Ardiç oldu ve 23 Nisa'nı kutlayan yurttaşları hedef aldığı yazısında "Başarısız olmamız için dilek tutan pislikler… Bu akşam Balkonlarına fırlayıp bayrak sallayacaklar" diyebildi. AKP içindeki ‘Pelikan’ adı verilen ekipte yer alan Sabah yazarı sarhoş Haşmet Babaoğlu durmadı ve kendini rezil etmeyi sürdürdü.
“Onların balkonu onlara bizimki bize…” başlıklı yazısında muhalefeti hedef alıp “Adı üzerinde… Ulusal Egemenlik/Hakimiyeti Milliye Bayramı… Ecnebi ruhların gayri milli fesatçıların… Millete düşmanlıklarından orta yerlerinden çatlamak üzere olanların… Bu bayramla ne işi olabilir?.... Ama göreceksiniz… Bu fırsatı da kaçırmayacaklaR.. Salgın günleri uzasın da IMF’ye muhtaç kalalım diye günlerdir el ovuşturanlar… Ne işimiz var bizim Doğu Akdeniz’de sondaj gemilerini geri çekin!” diyenler ve onlara alkış tutanlar…Bizde koronadan vefat edenlerin sayısı niye düşük?” diye ciddi ciddi dertlenen ve virüsle mücadelemizde başarısız olmamız için dilek tutan pislikler… Bu akşam… Balkonlarına fırlayıp bayrak sallayacaklar.”
Babaoğlu daha sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da eşi Emine Erdoğan ile alkış desteğine katılınca söz konusu paylaşımını kaldırmış ve hesabını da kapatmıştı.
İşte bunlar böyle iki yüzlü karaktersizlerdir. Kesin, hem de yemin ediyorum; “Ulan biz senin için milleti sınkaflıyalım, sen çık bizi taca at, ben senin...” dozunda küfretmiştir..
Bir de bunların yanında adeta Hilafet isteyenlere çanak tutan ve sonra bunlardan alkış alınca ben sosyalistim diyen sınırsız ve kuralsız demokrasi avcıları var:
“Cumhuriyetin kuruluşu aynı zamanda Osmanlı kültür ve siyasi mirasının reddidir” diyerek doğru bir tanı koyuyorlar, Fakat devamında; “Atatürk’ün evrensel kurtuluş felsefesinin arkasında dönemin emperyalist devleti İngiltere var; Osmanlı kültürel birikim çöpe atıldı” diyerekten de doğruyu çöpe atıyorlar. Ardından da, 23 Nisan 2020 TBMM’ini reddedetme adına; “İlk Meclisin 23 Nisan 1920'de açıldığı yanlıştır.
Oysa ilk Meclis 23 Aralık 1876'da 1. Meşrütiyetin ilanı, 2. Meclis ise 23 Temmuz 1908'de, ikinci Meşrütiyetin ilanıyla açılmıştır. 23 Nisan 1920'de açılan, üçüncü Meclisttir..” diyerek bazı doğrulara yer verse dahi, Yeni Osmanlılık Projesi bütünündeki yeni şeriatçılardan alkış alınca, yoo ben sosyalistim diyebiliyorlar..Şunu unutmamak gerekir; 1. Meşruiyet’in ve 2. Meşruiyet’in açtığı 1. ve 2. TBMM’i Osmanlı padişahini izniyle vücut bulmuş sonrasında reddedilerek kapanmıştır. Bu nedenle 3. TBMM dediğiniz meclis T.C kuruluşunun, kuruluş öncesi ilk meclisidir..
Bu yaklaşım, bilmeyerek Hilafete, dahası Halife olmak isteyenin değirmenine su taşır…
1. VE 2. Meşrutiyet:
[[Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi aydınların oluşturduğu gruba Genç Osmanlılar veya Jön Türkler denirdi. Bu grup yanlarına Mithat Paşa’yıda alarak Meşrutiyeti ilan etmesi koşuluyla II.Abdülhamit’i tahta çıkardılar.23 Aralık 1976 ‘da Kanuni Esasi hazırlanarak I. Meşrutiyet ilan edildi. Kanuni Esasi Osmanlı Devletinin Avrupai tarzda ilk anayasasıdır.
Kanuni Esasiye göre iki tane meclis kuruldu. Meclisi Mebusan (Üyelerini halk seçecek) Meclisi Ayan (Üyelerini Padişah seçecek) NOT: I.Meşrutiyet’in ilanıyla Mutlakiyet dönemi sona ermiş Meşrutiyet dönemi başlamıştır. II.Meşrutiyet’in İlanı(1908): Jön Türkler 1889 yılında İttihat ve Terakki cemiyetini kurdular. Bu örgüt II.Meşrutiyet’in ilan edilmesi için II.Abdülhamit’e baskı yaptılar.
Baskılar sonunda II.Abdülhamit 24 Temmuz 1908 ‘de II.Meşrutiyet’i ilan etti.13 Nisan 1909’da Meşrutiyet yönetimine karşı olanlar büyük bir ayaklanma yaptılar.(31 Mart Olayı)
Ayaklanmayı İttihatçıların oluşturduğu ve M. Kemal’in Kurmay Başkanlığını yaptığı Hareket Ordusu bastırdı. İttihatçılar bu ayaklanmadan II.Abdülhamit’i sorumlu tutarak tahttan indirdiler..Yerine; Sultan Mehmed Reşad getirildi. ]]
Sahra Hastaneleri Corona Felaket Sürecinde Ekonomik Rant, Abdulkadir Selvinin Yazısı Da Siyasi Rant Savaşıdır.
Turizm hastanesi nedir?
Turizm hastanesi; Türkiye’de sağlık hizmetleri ucuz diyerek, yabancıların ülkemizde tedavi gördükleri hastaneler.. Bunda çok kazanç var. Ülkemde kazan 2002’den sonra asla devlet kasasına girmiyor, bilinen kesimin koordineli çalışmasıyla onların cebine giriyor. Ve bu sözde devlet sahra hsatanesi virüs sonrası devletin elinden alınacak, yani satılacak. Sağlık bakanı bunu itiraf etti. Hastaneler zincirine sahip Fahrettin Koca’ya satılırsa şaşırmayın.
Yalani devlet imkanı ile yapılacağı belirten ‘İstanbul’daki iki sahra hastanesinin ihalesiz bir şekilde Rönesans İnşaata verilmesinin altındaki gerçek bu..
Asla bu süreç pandemiyle mücadele etmek değil, Yeni tip Korona-19’lu Coronalı süreci fırsata çeviriyor..Fırsat bir değil ki;
1- Atatürk havalimanının pistine bina tıkamak ve Atatürk Hava Limanını işlevsiz kılmak.
2- Atatürk adını silmek..
Bilindiği gibi; Pist yapmak, otoban inşa etmekten zor, hem de çok zor bir süreç ve maliyetli. Düşünün,Sabiha Gökçen Havalimanı'na 10 yıldır yeni bir pist yapılamadı.
Vesselam kısa kelam; Atatürk Havalimanı’nda arazi hariç iki pist için yaklaşık 2 Milyar dolar çöpe atılmıştır değil, Atatürk Hava Limanı pisten çıkarılmış ve öldürülmüştür. Bu devleti zarara uğratmaktır ve suçtur. Ve beraberinde yargılanmayı getirir. Eninde sonunda ülkemde bu yaşanacaktır.
Senin niyetin Sahra hastanesi yapmak değil rant yemektir. Niyetin sahra hastanesi yapmak olsa, sastane için Atatürk Hava Limanındaki hazır yapıları kullanırdın. Dahası; Atatürk Havalimanı 11 milyon 650 bin metrekare arazisiyle dünyadaki metropoller arasında şehir içerisindeki en büyük araziye sahip. Meydandaki boş araziler neden kullanılmadı?
Yok ben Atatürk Hava Limanını tamamen iptal etmiyorum, kalan 3. pisti kullanacağım diyorsan, peki; yoğun bakımdaki hastalar hastanenin hemen yanı başındaki pistten kalkan uçakların gürültüsüne nasıl dayanacak?
İkincisi; İstanbul Havalimanı'nın açılmasından sonra yaşanan olaylar hala Atatürk Havalimanı'na ihtiyaç olduğunu bilmiyor musunuz?. Meteorolojik zorluklar yoğun kar şiddetli rüzgar veya olası kaza durumunda ne olacak, 2 pisti iptal edilen Atatürk H.L kalan pistin yeterli olmayacağını da mı bilmiyorsunuz..
Düşünmek bile istemiyorum; ya büyük İstanbul depreminde yaşanacakları hiç mi aklınıza getirmek istemiyorsunuz?!
SHGM (Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü) dediğine göre; Hastanenin kullanılmaya devam edilecek pistine çok yakın olması nedeniyle bu piste mania oluşturabilecek seyrüsefer cihazlarını da etkileyecektir.
Gün gibi ortada; amaç Corona savaşı değil ekonomik rant savaşı. Siyasi rant savaşını da Erdoğan’ın Selvisi, Abdükkadır Selvi veriyor. Durum bu iken, hiç çekinmeden aşağıdaki dünyanın en büyük yalanını söylüyor, insanlar virüsten kırılırken:
[[ …Koronavirüsün sağlıktan sonra siyaset ve ekonomi üzerindeki etkisi de görülmeye başlandı. Prof. Özer Sencar’in sahibi olduğu Metropoll Araştırma’nın mart ayı anketini biraz da bu gözle inceledim. Anket sonuçlarını kullanmak ve grafiklerini yayınlamak için Özer Sencar’dan izin aldım. Ankete ilişkin yorumlarından yararlandım. Sonuç itibarıyla Metropoll, AK Parti’ye yakın bir araştırma kuruluşu değil… Koronavirüsle mücadeledeki liderliği nedeniyle Erdoğan’a destekte ciddi bir artış var. “Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevini yapış tarzını onaylıyor musunuz?” sorusuna yanıt verenlerin 55.8’i Erdoğan’ı destekliyor. Bu soruya ‘Evet’ yanıtını verenlerin oranı şubat ayında yüzde 41.1’di. İbre 1 ay içinde tersine dönmüş…”
Evet; Sahra hastaneleri corona felaket sürecinde ekonomik rant, Abdulkadir Selvi’nin yazısı da siyasi rant savaşıdır..
Yazıklar olsun size..Ve İmamoğlu’na bir artı puan daha:
Son zamanlarda "Yerden yere, havadan havaya, duvardan duvara, Kıtadan kıtaya vurduğum" Ahmet Hakan eleştiri cesareti gösterdi Soylu’nun İstanbul Büyükşehir belediyesine müfettiş göndermesine; "..Salgın günlerinde sen niye vatandaş için yardım toplamaya kalkıştın' mı diyeceksin?.. Sana bir mağduriyet şerbeti daha sunuyoruz Ekrem Bey... Buyur, iç... Hem de şöyle kana kana iç... Yarasın!' mı denmek isteniyor? Ben bu işin içinden çıkamadım, çıkan varsa beri gelsin.." diyerek.
Ben cesaret gösteremedim yeni Türk büyüğü postmodern Trabzonlu lider adayı Süleyman Soylu'yu eleştirmeye!!.. Ne korkakım ba!!!!.. Evet; Soylu yine soylu bir hamlede bulunarak, küresel felaket olan; "Yeni Coonavirüs(Covid-19) salgını nedeniyle mağdurları yaşayan halka yardım toplayan bağış yapan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş hakkında, ille de İmamoğlu hakkında soruşturma açtırmış müfettişleri göndererek.. Bu politika bilmemektir. Bu lider olamayacağının karızmasız kazmalığıdır.. Kesin cumhurbaşkanın haberi yok.. Eğer yok ise, bilerek cumhurbaşkanını kızdırıp bedavadan lider karizmalığı kazanmak istiyor.
Şayet cumhurbaşkanın haberi varsa-Ki işin içinde sert Ahmet Hakan eleştirisi varsa, kuşku(m) da var demektir-, nasılsa sonucunu Soylu'ya yüklerim düşüncesiyle oynanan bir oyun da denebilir.. Lider olacak adam buradaki siyasi bezinden belli olur, lider olup olmayacağı, ketenpereye gelmez.. Kısacası mal bulmuş mağribi gibi İmamoğlu durumuna zıplayan soylu sözde gelecekteki Trabzonlu rakibini yenmeye çalışıyor ise o da kötü, kolla kendini.. İşi zor dostum zor..
ABD+AB=ARBEDE sömürü denklemine ÇİN, CİN darbesi mi yaptı dersiniz!!..Baksanıza AB başkentleri saldırı karşısında çaresiz...ABD'nin kalbi NEW YORK'a ise "Ne var, NE YOK*" diye soruyorsunuz, çit yok!..Ülkelerde, kirli kapitalizm adına "CİA'SET" belirleyen CİA suskun..
Benim ki; muhalefete maske ile saldırıyor ve de ekonomik ve siyasi rant peşinde..Ne olacak bu dünyanın hali... Bunları ben söylüyorum, ben!! Hani bazı bilim kurgu üzerinden internet tüccarlığı yapan komplo teorisyenlerine göre yeni dünya düzenine ayak uyduramayacağım için vur emri çıkarılan ben, aha da çeşit-çeşit resmin ve manifestom, bana da müfettiş, pardon müfreze gönder..
Kılıçdaroğlu Özal İçin Bu Methiyeyi Neden Yapar?
Sayın Kılıçdaroğlu Özal'ın ölüm yıl dönümünde aşağıdaki mesajı yayınlamış.. "Demokratik siyasi yaşama daima bağlı kalan, devletin kurum ve kurullarını önemseyen, devlet yönetiminde planlamaya ve liyakate önem veren örnek bir siyaset ve devlet adamıydı. 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ı aramızdan ayrılışının yıl dönümünde, saygı ve rahmetle anıyorum…"
1- İroni yaparak Erdogan'i anlatmak için!
2- Gerçekten Özal'ı sevdiği için!
3- Dört eğilim oyları diye bir şey inandığı ve o oylara talip olduğu için!
4- Dahası Türban ile kapmaya çalıştığı gibi Erdogan'dan Özal oylarını kapmak için!
5- Benim bir zamanlar söylediğim; "Demirel'in gider ayak en büyük başarısı CHP'yi Kılıçdaroğlu ile ele geçirmesi ve CHP'yi sağın merkezinde vazgeçilmez muhalefet yapması ile İslamistlerin önünü açması.." şeklindeki düşüncelerimı doğrulamak için!
6- Beni kızdırmak için..
Covid-19'a Karşı 83 Milyon Yekvücut Savaşıyormuşuz!!
İnsaf be bu denli de mitomanilik olmaz ki; “Koronavirüs (Kovid-19) salgının üstesinden 83 milyon hep birlikte hareket ederek geleceğiz..” İyi de sen MHP ile %51,64 , CHP’de İYİ Parti ile %37,57 oranında oy aldığını bilmiyor musun?! Matematiğe vurunca; yaklaşık 32 milyon kişi eder. Yani; sen bu; 32 milyon’un oy verdiği İYİ ve CHP’nin hizmetlerine soruşturma açtıransın! Hem de; bunları paralel yapılanma, dahasi FETÖ’culukla suçlayarak. Bu 32 milyon FETÖ’cuyu sen nasıl kendinden sayıyor ve “…83 milyon hep birlikte hareket ederek salgının üstesinden geleceğiz” dersin. Yoksa sen de mi FETÖ’cusun? Vallahi, senin ‘düpedüz’ dümdüz mantığına, ancak böyle düz mantıkla yanıt verilir!..
Kızacaksınız biliyorum fakat yine de yazacağım: "Hemşerimin durumu çok kötü. Diyor ki, ‘Biz iktidara geldiğimizde Ambülans bile yoktu’.. Bana dışarısı yasak. Lütfen birileri ilgilensin.. Hiç değilse bir koli akıl.. Veya birkaç tane Akil adam; Orhan Gencebay veya benzerleri.. Diğerleri de vardı bizim tarladaki Bardi*..."
*:Lazistan’da inek yalı mısır saplarıyla sarılı direk.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUTEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
Sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder