İKİ KUZENİN VE ATATÜRK’ÜN DEDİKLERİ VE DE ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİNİN İDEOLOJİK BAHÇE-MİLLET BAHÇESİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ..
“29 Ekim, Seni sonsuza dek yaşatmak istemeyenler Kim!!??”
Kuzenim Akdoğan Çorbacıoğlu ile Anıtkabir’de Atatürk’ün evrensel kurtuluş felsefesine saygı sunduk; bize 29 Ekim Cumhuriyet’i armağan ettiği için.
29 Ekim Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun. Başka Cumhuriyet tanımayız!!
Atatürk dedi ki: “Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz.. Benim naçiz vücudum elbette bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır.”
İki kuzen diyor ki; “Senin; Türkü, Lazı, Gürcüsü, Hemşinlisi, Kürdü, Çerkezi, Abazası, Tatarı, Romanı, Boşnaki ile oluşturduğun ve Küba gibi mazlum ülkelerin rehber edindiği, Evrensel kurtuluş adına savaşanların çantasında ve beyninde taşıdığı “Evrensel Kurtuluş Felsefeni anlatan Nutuk” ‘u 29 Ekim ile taçlandırdın ve cumhuriyet’i kurdun, birileri yıkmaya çalışıyor, biz de yarınlarda Cumhuriyet’i hep koruyacağız!!!!..”
Türk milletinin tarihinde Atatürk’ün “Evrensel Kurtuluş Felsefesi” ile yaşam bulan devrimlerle yeni bir devrin kapıları açıldı ve de "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" sözünün devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini aldı. Evet Cumhuriyet'in ilanının üzerinden 98 yıl geçti. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in ilanı kararını Nutuk'ta, 'Yemek sırasında: 'Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim.' ifadeleriyle anlattı.
24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanarak yeni Türk devletinin bağımsızlığı kabul edildi.
Sonrasında; 13 Ekim 1923'te Ankara, Türkiye'nin hükümet merkezi oldu. Artık mevcut rejimin isminin de bütün açıklığı ile konulması, yeni devletin başkanının seçilmesi gerekiyordu.O güne kadar Devlet Başkanlığı görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak Mustafa Kemal Paşa tarafından yürütülmüştü. Diğer taraftan bazı yabancı ülkeler de Lozan Antlaşması'nın onayı için Türkiye'deki yeni devlet rejiminin daha açık şekilde belirlenmesini istiyordu.
27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyetinin istifası ve Meclis'in güvenini kazanacak bir kabine listesinin oluşturulamaması da bu soruna acil bir çözüm gerektirdi.
Mustafa Kemal Paşa, 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Çankaya Köşkü'nde arkadaşları için bir sofra hazırlattı.
İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey'in de yer aldığı akşam yemeğinde yaşananları Mustafa Kemal Paşa, Nutuk'ta şöyle anlattı:
"Gece olmuştu... Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşa'lara rastladım.
Ali Fuat Paşa, Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede 'Bir Uğurlama ve Bir Karşılama' başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya'ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum.
Yemek sırasında: [[ 'Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim talimatın uygulanışını göreceksiniz.
Efendiler, görüyorsunuz ki Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü, onların da aslında ve tabii olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum. Halbuki o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan Cumhuriyet'in ilan edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar." ]]
Mustafa Kemal Paşa o gece İsmet Paşa ile 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı.
"Türkiye devletinin hükümet şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra saat 20.30'da oturuma katılan 158 üyenin tamamının oyuyla Cumhuriyet'in ilanı kabul edildi. Cumhuriyet'in ilanı "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri ve alkışlarla karşılandı.
Böylece yeni devletin yönetim biçimi bütün açıklığı ile ismini almış oldu. Cumhuriyet'in ilanı ile "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" ilkesi de artık devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini buldu.
Ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa, yaptığı konuşmasını, "Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır." sözü ile bitirdi.
Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verildi ve devlet başkanlığı konusu çözüme kavuştu. Hükümetin kurulma şekli yeniden düzenlendi.
Buna göre, cumhurbaşkanı başbakanı atayacak, başbakan da bakanlarını seçip cumhurbaşkanının onayına sunacaktı. Bu uygulamayla, Meclis Hükümeti Sistemi yerine parlamenter rejime geçilmiş oldu.
1925’ten Bu Yana Milli Bayram Olarak Kutlanmaya Başlandı.
İlk hükümeti kurmakla İsmet İnönü görevlendirilirken, Fethi Okyar da TBMM Başkanlığı'na seçildi.
Türk halkı, 29 Ekim gecesi ve 30 Ekim günü Cumhuriyet'in ilanını kutladı. 26 Ekim 1924'te yayımlanan kararname ile Cumhuriyet'in ilanının 101 pare top atışı ve düzenlenecek etkinliklerle kutlanmasına karar verildi.
Hariciye Vekaleti, 2 Şubat 1925'te bir kanun teklifiyle 29 Ekim'in bayram olmasını önerdi. Teklif, Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 18 Nisan'da karara bağlandı.
TBMM'de teklifin 19 Nisan'da kabul edilmesiyle 29 Ekim, 1925 yılından bu yana "Milli Bayram" olarak kutlanmaya başlandı.
Ve bugünlerde birileri Ankara Hipodrom alanındaki Atatürk Kültür merkezini yıkarak, ideolojik bahçeleri olan millet bahçesini oluşturdular ve 28 Ekim’de açılışını yaptılar. Tam karşısında eski AŞTİ alanı Melih Gökçek marifetiyle Emlak Konut’a tahsis edildi ve TOKİ’ye buralara gökdelenler inşa etmesini ferman buyurdu bilinen zat. Ve devamında iş Pasifik grubu sahipleri Bayraktarlara verildi bu ihale. Hani şu sözde İHA üreten aileye. İşte bu aile 81.228 m2 alana devasa gökdelenler inşa ediyor, adeta uzaya uzanan devasa yükseklikte…
Bilbordlarında ne yazıyor biliyor musunuz? “Millet Parkı manzaralı ve doğa ile bütün merkez konutları..” İnanın insanın yüreği yanıyor. Düşünün; Atatürk Kültür Merkezi millet bahçesine dönüştürülüyor Merkez konutlarının değeri artsın diye..
Şevket ÇORBACIOĞLU
Sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder