CHP’NİN AKP KARŞISINDAKİ POLİTİKALARI REEL POLİTİKALARLA NE KADAR ÖRTÜŞÜYOR!?
Olguya ben, partilerin ideolojik rant penceresinden bakacağım. Arkadaşlar son 10 yılın siyasetleri gösterdi ki; “Görünen KÖR kılavuz istiyor:)”..
Kuşkularımı ‘aşağıda belirttiğim gibi’ yazılan senaryolar besliyor:
- 1-CHP'ye potansiyel Genel Başkan adayı(İmamoğlu)..
- 2- MHP'ye potansiyel Genel Başkan adayı(Yavaş) çıkarması. Burhan Özfatur'nun Kılıçdaroğlu hakkında söylediklerinde bunu yakalar gibisiniz. Anlayacağınız sağın dışarıda kalan kaşarları Kılıçdaroğlu savunucusu olmak için fırsatları değerlendirmektedirler artık.
Önce şunu belirtip kısmı bir günah çıkarma transına gireyim: “Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş bir şans. Salt CHP için değil, fakat asıl ülkemiz için bir şans; dengeli ve uzlaşı ağırlıklı duruşlarıyla. Duruşları 21.Yüzyıl İdelojisinin gelecekteki duruşudur. Bu nedenle Mansur Yavaş’ın CHP’den ayrılmaması düşüncesindeyim. İkisinin gelecekteki dayanışması ise iddia ediyorum ülkemiz için değil, batı doğu siyasi hinderlandında gezegenimiz için de şans..”
Bu siyasi atmosferin dağılmaması gerekir. Bunu kabullendiğimizde olması gereken evrensel dayanışma gerekliliğini daha iyi anlayacağız:
Neden MHP'ye Yavaş? Kökü orda da onda. Ve de ikincisi, “Bahçeli gidici değil gitti bile” diyenlerin çıkara özdeş senaryoları. Tamam de şu nuansı asla es geçemeyiz. Bilin ki siyaset arenasını görkemli kılan gladyatörlerdir. Bu gladyatörlerin en ekilisi milliyetçi gömleğiyle arenada olan Meral Akşener’dir..
İşte bu noktalarda İYİ parti'nin ‘birilerinin CHP’yi bozma adına salt’ Yavaş için düşlenen MHP elbisesine evet deme olasılığı zayıf, çünkü bu olasılık milliyetçi maya tutmuş İYİ partiyi siyaset arenasında örseler. Şu senaryolara da dikkat etmek gerek; Evet, doğru, Türkiye burası; bakmışsınız Yavaş ve Akşener cumhurbaşkanlığında ve Başbakanlıkta anlaşarak MHP çatısında toplanmışlar, bir şey diyemem.
Bu noktada da din üzerinden siyaset yapanlar dışarıda kalır durumu ortaya çıkıyor, onda da Muhsin Yazıcıoğlu'nun ve Necmettin Erbakan’ın İslam Türk Sentezi ve İslamist ideolojileri ile çözüm geliştirebilirler. Özellikle burada işlenmesi gereken olgu; Erdoğan'ın kullandığı kemikleşmiş %15-20 Erbakan oyunu kendi düzlemine kanalize etmek..
Mansur Yavaş olgusu sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun %40’lık sol tabanına değil de %60’lık sağ tabana yönelişin becerisi densede, ben buna katılmıyorum, yemin ediyorum İmamoğlu ve Yavaş sağdan değil solda uyuyan güzelleri ve küskünleri ve de görece, oy tabanını ve de sözde tarafsız apolitik kimlikleri uyandırmıştır.
Benim için ‘siyasetin belirlenmesinde yönlendirilecek seçmen bazında’ teskereyi reddetmek, Rusya-Ukrayna savaşında kaçak güreşmek, yaşam koşullarını batını kumpası diye sokağı yönlendirmek, hiç önem taşımıyor.
Birini örnekliyeyim; önceki teskerelere evet dendi, oy bağlamında ne geldi hiç, şimdi red oyu vererek seçmen kazanılması evet dendiğindeki akamet durum yaşanır büyük olasılıkla, yani verimliliği asla artırmaz ve getirisi asla fazla olmaz, onun için halka güven verecek kavgacı olmayan denge siyasetini günümüz özgün değişim ve gelişimi esas alarak yansıtacak siyasilere gereksinimiz var sadece ülkemin değil gezegenimizin....
Gelelim kronik siyasi vurguma; Belki özel pazarlıklarla sağın parti bahçesindeki oyla yerel seçimde gelebilir, fakat genel olağan seçimde asla sağdan sola oy akmaz.. Aksine mezhepsel bakan bazı yarı yobaz CHP'liler sağın yumuşatılmış İYİ parti benzerlerine oy verirler-ki veriyorlar-
Evet neden sağ sola oy vermez konusunda ne yapmalıdır?
Ülkemde seçime katılım ortalama %80'dir. Bu %80'nin %60'ı SAĞ geri kalan %40 SOL. CHP ve sol bu %40'a çalışmalı, sağın %60'ına değil. Tıpkı Ecevit'in 79 seçimlerinde yaptığı gibi. Ne yazık ki CHP'nin kaşar siyaseti Ortanın solu diyerek bu sürdürülebilir siyaseti de dumura uğrattı. “NE ezilen ne ezen, insanca hakça düzen”, “Toprak işleyenin, su kullananın” sözleriyle emekçi, köylü ve gariban dostu olan, uygulamalarıyla.
CHP ve SOL, yorulan 20.Yüzyıl ideolojiler bütünündeki siyasetini bırakmalı ve 21.Yüzyıl ideolojisine kaynak ‘6 oku onarma çizgisinde’ siyasetler üretmelidir, Atatürk’ün Anadolu insanıyla yarattığı ve Küba gibi mazlum ülkelerin rehber edindiği “Evrensel Kurtuluş Felsefesi” ışığında..
Bunu yaşama geçirmesi için İmamoğlu ve Yavaş kimlikleri yaygınlaştırması gerekir.. Engin Ünsal’ın şu değerlendirilmesi dikkate alınsın isterim: “CHP seçimlerden önce özeleştiri yapmalı ve fabrika ayarlarına dönmelidir. Kılıçdaroğlu devrim düşmanları ile helalleşmeye çalışacağına işçi sınıfı ile barışmalı, partinin kapılarını işçi sınıfına açarak bir emek kurultayı toplamalı ve iktidara geldiğinde işçi sınıfı için neler yapabileceğini işçiler ve sendikacılar ile birlikte kararlaştırmalıdır. Ülkemizde CHP’nin temel seçmeni olması gereken SGK kapsamındaki işçiler ve onların bakmakla yükümlü olduğu insanların sayısı 65 milyondur. CHP bu sınıfla bütünleşebilirse uzun yıllar iktidar olabilir.”
ESKİ CHP
7 Haziran Salı günü yapılan CHP grup toplantısında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu muhafazakâr genç kadın kardeşlerine seslendi ve şöyle dedi: “Şuna inanmanızı isterim: CHP eski CHP değil, siz eski siz değilsiniz. Artık beraberiz, artık birlikteyiz; aynı değerleri savunuyoruz, aynı değerleri savunmaya devam ediyoruz. Buna da inanmanızı isterim.” Bu sözleriyle Kılıçdaroğlu, genel başkanlığını yaptığı CHP'yi bir kez daha yerin dibine batırdı.
Eski CHP’nin ne olduğunu bilmeyen bir genel başkan, o koltuğa yakışmamaktadır; Atatürk’ün partisinde, Atatürk’ü inkâr eden bir genel başkan olmamalıdır. Kurtuluştan, kuruluşa geçen süreci bilmeyenler, değil genel başkan ve milletvekili olmak, partinin ilçe yönetimlerinde bile görev almamalıdırlar.
Eski CHP yaptığı devrimlerle, ülkemizin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için büyük çaba harcadı. 3 Mart 1924 tarihinde Öğrenim Birliği Yasası’nı çıkardı. Eğitimde birlik sağlandı, kız ve erkekler eşit haklarla eğitim görmeye başladı. 17 Şubat 1926 tarihinde Türk Medeni Kanunu kabul edildi ve aile yapısında önemli değişiklikler meydana geldi.
Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın ve erkek eşit hale getirildi, evliliklerde resmi nikâh yapma zorunluluğu getirildi, tek eşle evlilik esası benimsendi. 5 Aralık 1934 tarihinde yapılan anayasa değişikliğiyle kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Eski CHP, özellikle kadınları kulluktan çıkartıp birey yaparak, toplum hayatına kattı. 1923 yılında %5 olan okuma yazma oranı, 1940 yılında %25 oldu.
Eski CHP döneminde gerçekleştirilen somut ekonomik girişimler sonucunda, on beş yıl gibi kısa bir zamanda büyük bir kalkınma hamlesine girişildi. Bu süreç içinde yabancıların elinde bulunan şirketler millileştirildi, büyük sanayi yatırımları gerçekleşti ve fabrikalar yapıldı. 1922-1925 yılları arasında fiyatlarda artış oranı yılda %3, 1925-1927 yılları arasında ise %1 olmuştur. Bazı fiyatlarda ucuzlama görülmüştür. Türk parası, yabancı paralar karşısında değer yitirmemiş, aksine bazılarına karşı değer kazanmıştır. 1923-1938 yılları arasındaki 11 yıl, gelir ve giderin eşit olduğu denk bütçe; 3 yıl, gelirin giderden çok olduğu bütçe fazlası gerçekleştirilmiştir.
Yalnızca, Cumhuriyetin ilk bütçesi olan 1924 yılı bütçesi, %8'lik bir açık vermiştir. 1924 yılı hariç, dış ticaret dengesi 1923 ile 1946 yılları arasında dış satım hep dış alımdan fazla olmuştur. 1929 - 1939 yılları arasında bütün dünyada sanayi üretimi %19 artarken, genç Türkiye Cumhuriyeti’nde %96 artmıştır. Dünyada ortalama kalkınma hızı %4-5 seviyesindeyken, Türkiye’de %10 olmuştur. Bu kalkınma hamleleri yapılırken Osmanlı Devleti’nin ağır borçlarının da ödendiği unutulmamalıdır.
Eski CHP zamanında bestelenen ve zamanımızda da sık sık söylenen 10. Yıl Marşı’ndaki “Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan” sözünün içi sosyal ve toplumsal devrimlerin yanı sıra kalkınma planlarıyla, sanayi planlarıyla, basma, kâğıt, şeker ve uçak fabrikalarıyla, demir-çelik, çimento ve cam üretimiyle, demiryollarıyla, Sümerbank’la, Etibank’la doludur.
Yeni CHP, “ABD bizim müttefikimiz” demektedir. Barzani’yi makamında ziyaret ederek, övgü dolu sözler söylemektedir. “Avrupa Birliği davasından vazgeçmeyelim” demektedir. NATO’ya olan bağlılığını her fırsatta dile getirmektedir.
AB ile yapılan Yerel Yönetim Özerklik Şartı’nın çekincelerini ortadan kaldıracağını bildiren yeni CHP, Yunanistan’ın işgal ettiği adalarımıza ses çıkarmadığı gibi sözde Ermeni soykırımına da tepki vermemektedir. FETÖ, PKK gibi terör örgütlerine sempatiyle bakan, Soros’un desteklediği kurumlarla iş birliği yapan, tarikat ve cemaatlere tek söz söylemeyen, oy uğruna onlarla işbirliği yapan yeni CHP, Dersim’e katliam diyenlere ve Atatürk’ü katliamcı ilan edenlere kucak açmaktadır.
Geçmişte cumhuriyet karşıtı girişimde bulunanlarla helalleşme yemini eden yeni CHP, Kemalistlerle hesaplaşmaktadır ve 28 Şubat kumpasında hapse atılan komutanlar için tek söz söylememektedir. Ne yazık ki 2002’nin AKP’si ile bugünün yeni CHP’si birbirine benzemektedir; 2002 yılında AKP’nin ortakları, bugün yeni CHP’nin yanındadır.
31 Ekim 2013 tarihinde AKP’li 4 kadın milletvekilinin türbanla genel kurula girmesini “bugün çok mutluyum” diye niteleyen Kemal Kılıçdaroğlu, laikliğe karşı yapılan eylemlere sessiz kalmaktadır. Zaten “laiklik tehlikede değildir” diyen bir genel başkan, muhafazakâr kesimden oy, eski CHP’den öç almak için tepki vermemektedir.
Girdiği bütün seçimleri yitiren yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ABD Başkanı seçilen Joe Biden’dan beklentisini şöyle dile getirmişti: “Türkiye’deki bütün demokrasi hareketlerini desteklemesini isterim. Sadece yeni seçilecek ABD başkanından değil, AB’den, AB liderlerinden de aynı talepte bulunuyoruz. Türkiye’deki demokrasi hareketlerini desteklesinler.” Eski CHP emperyalizme ilk kez yenilgiyi tattırmıştı ancak yeni CHP emperyalizmin dümen suyuna girmiştir. Eşsiz liderimiz Atatürk’ün koltuğuna yakışmayanlara gerekli dersler verilmelidir. Türk Milletinin değer vermediği ve saygı duymadığı yeni CHP kadrosu, bir an önce yönetimden gönderilmelidir. İvedilikle eski CHP’ye gereksinim vardır.
Yazım asla CHP’yi karalamak olarak görülmesin; Ben asla CHP’yi karalamam, sadece uyarırım. Bu uyarıları, “aman seçim var!” diyerek ötelediğimiz için, CHP’deki yöneticiler bildiklerini okuyup, canımıza yine okumasınlar diye kaleme alındı bu yazı..
Şevket ÇORBACIOĞLUTeknopolitikalar Platformu
Sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder