TÜRKİYE’NİN SON RESMİ
Aslında, Türkiye’nin 1950’lerden sonra oluşan bir resmi var. Her gelen iktidar bu resim üzerinde çalıştı. Son günlerde ise bu resmin farklı bir şekilde karalandığını görüyoruz.
Bu karalamaların son günlerdeki hız takvimine bakalım: Recep Tayyip Erdoğan 10 Ağustos 2014 tarihinde halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.
Ahmet Davutoğlu 6 Eylül 2014’de Recep Tayyip Erdoğan tarafından seçilen ilk Başbakan oldu.
Recep Tayyip Erdoğan Seçimden 2 gün önce; “Seçilirsem tarafsız olmayacağım” dedi ve tarafsızlığını bırakarak alanlarda AKP Genel Başkanı gibi söylevlerde bulunmaya başladı.
Recep Tayyip Erdoğan; “CHP şimdi de bir şey tutturdu, adeta cumhurbaşkanı değil bir vazo, saksı seçmenin gayreti içindeler” diyerek siyaset bilimi dilindeki “tarafsızlık” ilkesinin kafasını gözünü yardı. Ve de seçildiğinde elde etiği yetkilerinin hiç de Cumhurbaşkanını saksılaştırmadığını bilerek görmemezlikten geldi; algısızlıkları oynayarak da halkın bunları anlamadığını düşünüp cahil açığını ortaya çıkardı. Çünkü, var olan Cumhurbaşkanlığı yetkisiyle, Başbakanı dışlayarak 19.01.2015 günü Bakanlar Kuruluna başkanlık edip “Başkanlık Sistemi”nin ilk adımlarını atmak istediğini halkın anlamayacağını sandı.
Aslında Recep Tayyip Erdoğan’ı tam analiz etmiyoruz; o duruşuyla ne halkın, ne AKP tabanının, salt kendi egolarının Cumhurbaşkanı olduğunu gösteriyor.
Ve sonrasında Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığıyla yetinmediğini “Başkanlık sistemi” istediğini söyleyerek “Başkanlık Sistemi” ile tek adamlık istediğini net olarak ortaya koydu. İstekleri bitmedi; Atatürk’ün 1928 yılındaki “Harf Devrimi’ni yok sayarak Osmanlıca dilini istedi. Bitmedi Küba’dan cami yapmasını istedi..
İstekleri bitmiyor.. Başbakan Ahmet Davutoğlu ise hiçbir şey istemiyor, sadece R.T.Erdoğan’ın isteklerine kafasını sallıyor.
İstediği zaman istediğini söylüyor. Adeta gündemlerin efendisi izlenimi yaratan, gündem değiştirmelerle karşıtların yönünü değiştirip, asıl amaçlarını yaşama geçirmektedir.
Türkiye’de yaptıklarıyla Atatürk’ün, Anadolu insanıyla gerçekleştirdiği devrimleri ve evrensel felsefesini yok saymakta, fakat Türkiye’de Anıtkabir’e gitmekten kaçınan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye dışında, Örneğin 12 Şubat 205’teki Küba ziyaretinde Atatürk anıtına gidip çiçek bırakabilmektedir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın tuval üstündeki bu tablo çalışmasından esinlenerek, birileri de Türkiye tablosunun tuvaline fırça sallayarak katkı vermeye çalışıyorlar:
Urla villalarına da kılıf uydurdular. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, dönemin Başbakanı Erdoğan’a da armağan edildiği savlanan ve 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarındaki yasal dinlemelere takılan İzmir- Urla Hacılar Koyu’ndaki Villaları “kurtarmak” için imar planını değiştirdi. Yapıların inşa edildiği bölgede SİT Alanı statüsünde değişiklik yapıldı. Yapılan “özel” değişiklik ile tarım ve doğal SİT kapsamında kalan 122 dönümlük alanın 39 dönümü konut alanına çevrildi. 37 dönümü de tarım alanı yapıldı(12 Şubat 2015).
AKP’nin her alanda dinci dayatma ile insanların dini inancı sorgulanmaya başlandı: Artvin'de Eğitim Sen üyesi öğretmenlerin "laik ve bilimsel eğitim" talep eden bildiriler nedeniyle "dini aşağılama" suçundan tutuklanmalarını isteyen Savcı Yusuf Bahadır Özay hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) suç duyurusunda bulunuldu(14 Şubat 2015). Yusuf Bahadır Özay, “Kuran’da cin suresi var, bunu bilmiyor musun? Kuran’a inanmıyor musun?” diye ısrarla sordu. Kalın, bu soruya müdahale ederek “Müvekkilin dini inançlarını sorgulayamazsınız. İnanıp inanmadığı gibi bir soruya cevap vermeyi reddediyoruz, bunu soramazsınız” dedi(15 Şubat 2015).
Apo’nun yürüyüşlerine sessiz kalan polis Hünharca katledilen Özgecan Aslan için sokağa inen insanları döverek gözaltına aldı. Recep Tayyip Erdoğan ne demişti: “Özgecan için dans edeceğine Fatiha oku(15 Şubat 2015).”
Antalya-Kepez Atatürk Anadolu Lisesi müdür yardımcısı Filiz Günal. okuldaki 31 sınıf başkanını toplayarak, “Bu okulda kızlar mini etek giyiyor. Bu tacize açık bir durum. Böyle giyerlerse tacizi hak ediyorlar” dedi.
Ankara, Beştepe'deki 1150 odalı Ak Saray'ın elektirik faturası ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sarayına bu ay tam 1.140.567,76 TL'lik elektrik faturası geldi (17 Şubat 2015).
Recep Tayyip Erdoğan: “Bu feministler var ya, bunların dinimizle ilgisi yok. Ben kalkıyorum, 'Kadının, Allah'ın erkeklere bir emaneti' olduğunu söylüyorum, bu feministler filan var ya, bunlar da çıkıyor 'Ne demek kadın emanetmiş' diyor, 'Bu bir hakarettir' diyor(17 Şubat 2015)"
İç Güvenlik Paketinde tartışılan konular: Karakollar evlere taşınıyor: Müşteki, mağdur veya tanık ifadeleri ikametgâhında veya işyerinde alınabilecek.
- --Polise yargısız infaz yetkisi: Topluca bulunulan herhangi bir yere molotof, yakıcı, yanıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran ya da saldırmaya teşebbüs edene karşı polise silah kullanma yetkisi veriliyor
- --Hâkim kararı olmadan dinlemenin süresi 48 saat: Hâkimden izin almadan dinleme yapabilme süresi 48 saate çıkarılıyor.
- --Havai fişek ve sapan için 4 yıl hapis: Havai fişek, demir bilye, sapan vb, ile yürüyüşe katılmak 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na giriyor. Ceza 2.5 ila 4 yıl arasına çıkarılıyor.
- --Mala zarar tazmini yurttaşa: Kamu, gerçek veya tüzel kişilerin mallarına verilen ve devlet tarafından karşılanan zararların sorumlulara rücu edilmesi öngörülüyor.
- --Atkı, poşu, gaz maskesi takana 3 yıl: “Terör örgütünün propagandasına” dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde yüzünü tamamen veya kısmen kapatanlar 3 yıldan 5 yıla kadar hapis, cebir, şiddet vb, hallerde alt sınır 4 yıla çıkarılıyor. Böylece, örneğin toplumsal olaylar sırasında gazdan korunmak için maske takan veya yüzünü sırf bu yüzden örtenler de ağır cezalara çarptırılabilecek. Havai fişek, afiş, üniforma vb, ile toplantı ve gösteri yürüyüşü ve yüzü kapalı toplantı ve yürüyüşe katılma, tutuklama sebebi sayılıyor. Kısacası; Polise durdurma ve arama yetkisi-Polise 24-28 saat gözaltına alma yetkisi-Polise vatandaşı koruma altına alma ve uzaklaştırma görevi-Molotofa karşı silah kullanma yetkisi-Demir bilye ve sapana ağır ceza-Molotof cezasının artırılması, üniforma ve amblemlere ceza-Vali ve Kaymakama el koyma yetkisi-İstihbaratın önleme dinlemesi yetkileri geliyor(17 Şubat 2015)
Meclis Genel Kurulu'nda AKP'li vekiller başkanlık divanındaki tokmakla HDP'li ve CHP'li vekillere saldırdı. Saldıran kişi AKP Trabzon milletvekili Oktay Saral. Meclis'te 'İç Güvenlik Paketi' olarak adlandırılan düzenlemenin görüşmeleri sırasında AKP'li millletvekilleri ile CHP'li milletvekilleri arasında kavga çıktı. Güvenlik Paketi' olarak adlandırılan düzenlemenin görüşmeleri sırasında kapalı oturum kararı alındı. Gazeteciler dahil herkes salondan çıkarıldı. Milletvekilleri ve yeminli stenograflar haricindeki kişiler dışındaki kimsenin Genel Kurul'da olmadığı sırada AKP'li vekiller muhalefet vekillerine saldırdı. Kavga sırasında 3 metrelik merdiven boşluğuna düşerek omurgasında 2 kırık oluşan CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün, kendisini iten AK Partili Suat Önal’dan şikâyetçi olduğunu söyledi. (21 Şubat 2015).
Ve Abdullah Gül uyarmak zorunda kaldı: 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İç Güvenlik Paketi’yle ilgili soruya, “Bunu bir kez daha gözden geçirmelerini tavsiye ederim. Bazı düzeltmelerin yapılması gerektiğine inanıyorum” dedi(21 Şubat 2015).
Yandaş medyanın ‘suikast’ iddiası savcılığı harekete geçirdi, anayasal düzene karşı suç soruşturması başladı..Star, Akşam ve Güneş; 'Gülen, Sümeyye Erdoğan için suikast emri verdi, CHP destekledi' dedi... Haberlerde adı geçen CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, "İktidarın kumpas kurma birikimini herkes biliyor" diyerek konuyla ilgili suç duyurusunda bulundu.
Ve Recep Tayyip Erdoğan: Yandaş medyanın bulundu dediği Fuat Avni’ye seslendi; “Delikanlıysan hemen ortaya çık” Fuat Avni'den anında yanıt geldi: "Delikanlı adam kızının arkasına saklanmaya tenezzül etmez. Delikanlıysan, kızının arkasından çık (!)(22 Şubat 2015)."
İşte size Türkiye’nin resmi.
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder