RIZA SARRAF İLE İLGİLİ YORUMLARIN HANGİSİ DAHA DOĞRU?
Rıza Sarraf becerisinin ve bu beceri sürecinde adı geçenler kesinlikle hırlı insanlar değil.. Doğru; ülkemin 2002 sonrası kurumsallaşan siyasi atmosferi içinde hırlı da var hırlı olmayan da. Hırlının ve hırlı olmayanın kim olduğunu ve hangi siyasi düzlemde toplandıklarını en sıradan insan da biliyor, bilmesine de nedense hırlıyı değil de hırlı olmaynın yanında yer almaları, seni- beni hırlı olmayandan daha çok kahrediyor.
Hırlıların yapacağı tek şey, siyası karşıtları uyarmak ve onlardan; hırlı olmayanın ne olduğunu sürekli tekrar etmesini değil de, hırsızın yanında yer alanların algı kaymalarını önleyecek proje ve programları yaşama geçirecek gündemler oluşturmak.
Neden, ev sahibini değil de hırsızı daha güvenilir bulduklarını bulgulayıp, gerçekleri inanılır projelerle anlatmak.
Nerdee..! Adam mal bulmuş mağribi gibi hırlı olmayanın gündemlerine sarılıp kendinin ve kentinin gündemini sürekli öteliyor ve de elin gündemi ile ilgili senaryolar yazıyor.
Buna resmen; ‘elin gündemiyle siyasete girmek’ denir ve sonu iktidarsızlıktır. Bay muhalefet; hadi gündemi okudun diyelim, barı mantıklı bir senaryo yaz.
- A- Zarrab da Al Capone’un cezasından tutuklandı: CHICAGO Savcısı, Al Capone’u ne gangsterlik ne raket ne de içki kaçakçılığından tutuklayamayınca, kendi üzerindeki arabaların birinin ödenmemiş trafik cezasını “devlet maliyesine zarar vermek” maddesine sokarak tutuklamış, arkasından da savcı ile avukatı arasındaki bir anlaşma neticesinde polise yardım etmesi karşılığı uzun sayılsa bile, yaptıklarına göre çok az bir hapse mahkûm edilmesini sağlamıştı.Ne tuhaftır, Zarrab da aynı maddeden tutuklandı. Amerikan maliyesini zarara sokma suçundan... Bu madde Amerika’da, genelde ağzından laf alınmak istenen ama hakkında başka ciddi tutuklama delili bulunamayanlar hakkında kullanılır. Maliye, yargıya kati delil sunma mecburiyetinde olmayıp, sadece tezkere yazar. Hâkim, bunu ciddiye almak zorundadır. Bize kalırsa, Zarrab’dan bir şeyler öğrenilmek isteniyor. Acaba neler olabilir? Komplo teorisi yaratıcılarına hodri meydan diyelim. Bize kalırsa durum 4 Nisan’da belli olacak. Ancak:
- -Eğer gerçekten bir şeyler biliyorsa ve konuşacaksa, ‘kefalet talebi reddedilir’...
- -Eğer bir şeyler biliyor ama konuşmayacaksa, ‘kefalet talebini kabul ederler, çıkınca da birileri vuruverir’...
- -Veya bir şeyler bilmiyorsa kefalete tabi bırakılır, kendisini kimse vurmaz. Ama sonra çooook uzun senelerini ya hapiste geçirir ya da İran’a postalanır. Gerisi boş!...
- B- "Riza Sarraf meselesinde Amerikan siyasi ve hukuk sistemi hakkinda yeterli bilgisi olmiyanlarin twitleri ve paylasimlari ortalikta ucusuyor. Cok Amerikan filmi seyretme urunu bunlarda bilgi olarak paylasiliyor. ABD'de Anayasa hukuku da okumus biri olarak ben biraz aydinlatayim izin verirseniz;
- 1- Boyle uluslararasi iliskiler boyutu olan davalarda New York'un bir savcisi tek basina dava acmaz. Dogrudan federal boyle bir dava icin ABD Adalet bakaninin ve onun da patronu Obama'nin sadece bilgisi yoktur, ONAYİ da vardir.
- 2- Boyle bir uluslarasi boyuttaki, ve ABD'nin dis iliskilerini de etkileyici bir davanin acilmasi demek bunun sonuclarinin ABD tarafindan goze alinmis olmasi demektir.
- 3- Boyle davalar ancak COK KESİN delillerle acilir. Cunku davayi acan bizzat federal devlettir ve davayi katbetmek istemez. ABD'de bir kac savci oturup bir kac gunde iddianame yazmaz. Zaten dosya uzun zamandir tutulmustur. İstihbaratlar ve deliller mutlaka kesindir. Olmasaydi olana kadar beklenirdi.
- 4- Bu dava aslinda Riza Sarraf'a degil Turkiye hukumetinin mevzubahis bakanlarina acilmistir. Bu hukumet uyelerinin patronu o zaman Basbakan olan Tayyip erdoğan'dir.
- 5- Bu dava cok onceden "ben geliyorum" demistir. İlk once kara para aklamasi nedeniyle bir DEVLET Bankasi olan HALK BANKASİ'nin Amerika'nin kara listesine girmesi ve herhangi bir ABD firmasinin bu banka ile iliskisi yasaklanmistir . Ziraat Bankasi da buyuk ugraslar sonucu kil payi yirtmistir. Ancak bu davada da Halk Bankasi yine konu basliklarindan biri olacaktir. Bunu anlayan yabanci yatirimcilar ellerindeki Halk Bankasi hisselerini satmaya baslamistir.
- 6- Hem National Security Agency (CİA'den daha gucludur) hem de Rus ve İran istihbaratinin ellerinde uzun zamandir birikmis kesin deliller vardir. Hic suphesiz ki Riza Sarraf sadece baslangictir."
- C- Üçüncü senaryo benden: "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart-1 Nisan 2016 tarihlerinde Washington’da düzenlenecek Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ni ziyaret edecektir. Nükleer Güvenlik Zirvesi, nükleer terörizm tehdidine karşı mücadele, nükleer ve radyoaktif maddelerin muhafazasında emniyetin pekiştirilmesi ve buna yönelik uluslararası işbirliğinin arttırılması gündemiyle toplanacaktır. Türkiye, 2010 yılında Washington’da başlatılan Nükleer Güvenlik Zirvesi sürecine başından beri faal biçimde katılmaktadır.” Yürütmenin başı siyasal anlamda Başbakan (Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu) değil mi?. Peki bu zirveye neden, Ahmet değil de, Erdoğan gidiyor?
Ülkenin üç tane gücü var: Yasama yürütme ve yargı. Günümüz Anayasası’na göre Yürütme, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu'ndan oluşuyor. Cumhurbaşkanı devletin başıdır, yürütmenin değil. Cumhurbaşkanı Yürütmenin sorumsuz kanadıdır. Sorumlu kanat Başbakandır. O zaman, ABD’ye Başbakanın kanat çırpması gerekirdi, Erdoğan’ın çırpınması değil..
Ülkemizde; Anayasa referandumu yapılıp Başkanlık sistemi getirildi de bizim mi haberimiz yok?!.. Her ne ise.
Burada sorgulanması gereken, dahası muhalefetin; Riza’nın ABD’de yakalanması sonrası Erdoğan’ın ABD’ye havalanmasını sorgulaması gerekirdi..
Cumhuriyet’ten: “3. Havalmanı müteahhidi Nihat Özdemir; ‘Maalesef Türkiye 2013’ten beri patinaj yapıyor. Hiçbir gelişme kaydedemedik. Şu an 2023 hedeflerinin gerçekleştirilmesi imkansız’..”
Doğru; Biriken sorunlar bankaları zorlamaya başladı. Net olarak söyleyemeseler de, sıkıntı artmaya devam ediyor.
Kimisi regülasyonların (Ekonomideki dengesiz iniş çıkışlarda hükümetin müdahaleleri) gevşetilmesini, kimisi iflas ertelemelerin yarattığı sıkıntıyı dile getiriyor, hepsi karlarının azaldığına değiniyor ama hiç biri açıkça konuşamıyor.
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı hemşerim Hüseyin Aydın sonunda patladı; bankaların sermaye maliyetinin özkaynak kârlılığının altında kaldığını belirterek, “Sermaye maliyeti yüzde 15, özkaynak getirisi yüzde 10. Bu böyle devam ederse kredi vermeyi 1-2 sene daha sürdürebiliriz ama stoklarımız tükeniyor. 2018’de sermaye yeterliliğinde sınıra geliyoruz” diyerek.
Erdoğan; kendisini hapishanedeyken diplomatların ziyaretini unutarak; Can Dündar ve Erdem Gül duruşmalarına katılan diplomatlara; “Siz kimsiniz ya!!” diye çıkıştı.. Rıza Sarraf olayı sorulduğunda; yine “paralel” dedi. Paralel artık halkın zihninde geometrik terim olmaktan çıktı, adeta kötülüklerin terimi oldu. Her şeyin altında paralel moduna girmesi bir yana paralelcileri, terörist ve vatan haini göstermesi ile solcuları akladığının farkında değil. Çünkü, eskiden, biliyorsunuz, sol denince terörist, vatan haini ve düzen düşmanı akla getirilirdi. Kendileri gibi düşünmeyen herkes vatan haini..
Bunlar azıttıkça azıttılar. Bilerek veya bilmiyerek; Kur'an’ın 3. Âli İmrân Suresi 164. Ayeti’ndeki gibi; “Andolsun ki Allah, müminlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.” diyerek, Allah’ın Lütfunden söz etmeye başladılar.
Milletin vekili ben de diyorum ki; “Erdoğan anlatılır yaşamaya gerek yok. O, bu ümmete Allah’ın bir ..Erdoğan’ı dır..”
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder