1 MAYIS HEP VARIZ…. “1 MAYIS EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜ”’NUN BİTMEMESİ VE BUNDAN SONRA HER ŞEYİN ESKİSİ GİBİ OLMAMASI
Tüm emekçilerin “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” kutlu olsun. 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Gününü;
[[ İp ve İstanbul taklasının atlanıldığı, çizgili pijamalarla çayıra yayılınıldığı, sözde bahar bayramına asla dönüştüremeyeceksiniz..]]..
“Her şey eskisi gibi olmayacak” tümcesi her yerde yükselir oldu. Doğru ve evrensel gereklilik tümcesi..
Yalnız; her şeyin eskisi gibi olmaması için; “1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü” Taksime çıkmalıyız, Kızılay’a inmeliyiz.. Felaketler sonrasının yarattığı zor koşulları kutsal emekçilerin lehine değil, yandaş sermayenin lehine değiştirmemeliyiz..
Felaket salgınlarını siyasi ve ekonomik ranta dönüştürmenin fırsatı olarak görmemeliyiz.. Hırsızlık, arsızlık ve görgüsüzlük yapmamalıyız.. Dinden, ırktan, futboldan ve yoksuldan geçinmemeliyiz..
45 erkek çocuğun tecavüze uğradığı iğrenç olayda; bir kereden bir şey olmaz diyen Aile Bakanı, küçüğün rızası vardı diyen Adalet Bakanı hakkında hiç konuşmayan diyanet işleri başkanı ve o’na ödün veren muktedire sessiz kalmamalıyız…
Kızılay olarak hiç çekinmeden fitre toplayacağız halktan, sonra AFAD ile hizmeti halka değil, partinin tabanına sunacağız; bundan kesin kaçınmalıyız.... Töre cinayetlerine ve kadına şiddete izin vermemeliyiz.. 14 yaşındaki sabiyi, çocuk gelinleri yapmaktan vazgeçmeliyiz..
Tecavüzcüleri ve mafya babalarına affetmemeliyiz.. Genç cumhuriyetin değerler olani kurum ve kuruluşları satmamalıyız, satılanları geri almalıyız..
Doğayı ve Doğanı HES’lerle, Termik Santralleriyle ve Nükleer santrallerle yok etme sürecine sokmamalıyız.. Devlet gücüyle inşasının daha ekonomik olduğu; otoyolları, köprüleri, Havalimanları, yap-işlet-devret yöntemiyle yandaşlara ihale etmemeliyiz ve ihale edilmişleri yolcu garantili olmaktan çıkarmalıyız.. Eğitime, diyanetten daha fazla bütçe ayırmalıyız..
Dindar ve kindar nesil yetiştirmemeliyiz.. Gerçek gündemi değiştirmeme adına sürekli yalan söylememeliyiz.. Özel dershane sahibini Milli Eğitim Bakanı, Özel Hastaneler sahibini Sağlık Bakanı, Özel Türizm kuruluşları sahibini Türizm Bakanı yapmamalıyız..
Atatürk’ün Anadolu insanıyla kurumsallaştırdığı Laik ve Demokratik Cumhuriyet’i yıkıp, oluşturulan Saray diktasına dayalı mutlak Oligarşıya karşı duruşumuzu karalı şekilde üreteceğimiz demokratik güvenilir politikalarla yok etmeliyiz..
Çağdaş, paylaşımcı cumhuriyet kuşakları yerine, ötekileştirici ve ayrıştırıcı ümmet toplumu bütünündeki hilafet özlemli politikalara karşı durmalıyız.. Parlamenter demokrasinin tekrar yaşama geçirilmesinin politikalarını geliştirmeliyiz.. “Cumhurbaşkanımızın hükümeti” değil, Halkımızın cumhuriyeti söylemini tekrar öne çıkarmalıyız.. Araplara satılan tüm ulusal değerlerimizi geri almalıyız..
Araplara satılan Doğu Karadeniz’imizin doğasını geri almalıyız.. Araplara sattığımız silah fabrikasını ve teslim ettiğimiz ulusal savaş stratejik bilgilerini geri almalıyız.. Araplara doğamızı teslim etmek için yayla yollarını açmaktan ve ormanlarımızı yakmaktan vazgeçmeliyiz..
Hijyenik olmayan Kapitalizmin doyumsuz kapitalis sosyal virüsünün, gezegen sömürüsünde yarattığı biyolojik virüsten daha tehlikeli olduğunu asla unutmamalıyız..
Coronavirüs (Covid-19) pandemisinin (küresel) bir salgın olduğunu düşünerek önlemler geliştirmeliyiz.. Virüs salgınında Kızılay ve AFAD’i yandaşları değil, halkı kurtarmak için kullanmalıyız..
“Ben Müslüman’ım, abdestliyim, virüsten beni melekler korur diyen söylemlerin sahibi; Yarattığın dindar ve kindar ve de cahilleri yetiştiren politikalardan, en az 3 çocuk politikalarından kesinlikle vaz geçilmelidir.. Halkına maske ulaştıramazken küresel efendiler maske gönderme maskereliğinden vazgeçilmelidir..
Depremi depremlerde, yangını yangınlarda tartışma alışkanlığını bırakıp, felaketler öncesi ve sonrası kalıcı önlemler geliştirmeliyiz.. Her şey eskisi gibi olmasını istemiyorsak kararlı ve yürekli olmanın savaşını bırakmamalıyız..
Ve yurt dışından getirdiğin hastaları, örneğin Makedonya’dan getirdiğim olası hastaları Artvin’imde karantına’ya alan ve Artvin gibi cennet izdüşümünü sosyal virüsümle yok etmeye çalıştığım yetmiyormuş gibi biyolojik virüsle yok etmekten vazgeçmeliyiz..
Cennetin izdüşümü Artvinlerimizi rahat bırakmalıyız. Bu nedenle Dağ otelleri, kayak merkezleri tesisleri (Örneğin büyük Türk kadını, AKP’li Hulya bacının dünürlerinin Uludağdaki Alkoçlar tesisleri) dururken neden olası hastaları kent içlerindeki gençlik merkezlerine yerleştiriyoruz ki? Vazgeçmeliyiz..
Benim aklıma gelen bu kadar; siz devam edin.. Resimlerde gördüğünüz gibi dün 1 Mayıs Alanlarındaydık, bugün de beynimizdeki 1 Mayıs alanlarındayız ve olacağız!!
Sen kimsin; biz; “1 Mayısız ve hep varız!!!”
Teknopolitikalar Platformu
evesbere@gmail.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder