M.TÜRKÖNE ATATÜRK'Ü KORUMAYA ALALIM APO'YU BODRUM'A PAŞA OLARAK GÖNDERELİM DERKEN BAŞBUĞ PAŞA CEZAEVİ'NE GÖNDERİLDİ

Mümtaz'er mumla aranan adammış da haberimiz olmamış...
M.TÜRKÖNE: “ATATÜRK BU ÜLKENİN MİLLİ DEĞERİ, O’NU KORUMAMIZ LAZIM.”
21 Aralık 2011 tarihinde ‘Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’ yönetim kurulu üyeliğine Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne ile Prof. Dr. İskender Pala'yı atamıştı.
Nasıl bir Atatürk duruşuna sahip olmaya çalıştığımı vurgulamak için, öncelikle şunu belirteyim:
Bu kurum; 12 Eylül faşizminin bir kurumudur ve asla benimsemiyorum. Bu kurum; amaçları için Atatürk’ü araç olarak kullananların kurumudur. Atatürk’ün evrensel felsefesini, çağın özgün gelişim ve değişimi ile bütünleştirmeyen, durağanlaştıranların kurumudur. Bu kurum; tapınma mantığını beyinleri kazıyıp, halka rap -rap ritüelleriyle yerinde saydıran sivil ve resmi faşizan anlayışın aracıdır.
Kişiler, Atatürk karşıtı olabilirler, eleştirirler de. Çünkü demokratik haklarını kullanılırlar ve sözde özgür düşüncelerini insan hakları boyutunda biçimlendirirler. Örneğin İskender Pala’yı ben bu çizgide görürüm.
Fakat bir insan, karşıtlığını hakaret çizgisinde, karakter ve kimlik-kişilik kaymasıyla bütün soytarımsı duruşla yansıtmaz, soğuk gösteri adamı edasıyla düşüncelerini ortaya çıkarmaz… Böyleleri, sahipleniyor görülen kişileri de zor durumda bırakır.
“Sahipleniyor görünen” dedim, çünkü bu hem mümtaz, hem er kişi, hiç de ‘adına uygun’ elit-seçkin bir izlenim vermiyor. Sürekli sinir bozan, hatta ezber bozanları bile sinir eden bir yapıda olduğu için, sahipleniyor görünenlerin de sinirlerini bozuyor. Onlar, kendi ideolojilerini halka benimsetmek için, halkın kafasını ideolojik tepkimelerle karıştıran kimlik olarak kullandılar. Fakat o, sürekli, bu ideolojik tepkimeye(İng. Reaksiyon) girip değişmeden çıktı. Yani, ideolojik tepkimenin gereksinim duyduğu enerjiyi azaltan maddeye(katalizör) dönüşür oldu ve sahiplerinin ideolojik tepkimelerine(ideolojilerin içyapılarında meydana gelen değişme demek istiyorum) zarar vermeye başladı. Çünkü gelir gelmez, açtı ağzını yumdu gözünü(İskender bey böyle bir şey yapmadı, sustu).
Çiller’in danışmanlığın yaptı. Hatta; Çillere; “Vatan için kurşun atan da, yiyen de şereflidir” sözüyle Türk faşizmine, dahası faili meşru cinayetlere, susurluk kazasına derinlik üstüne derinlik katan kişi olduğu söylenir.
Elit-Seçkin er kişi susmadı.
Önce askerlere saldırdı. “…1826'da aynı devletin içinde iki Türk ordusunun karşı karşıya geldiğini ve birinin diğerini imha ettiğini unutmamalıyız. Ve tarihimizin bu olayı "vak'a-yı hayriyye" (hayırlı olay) olarak kaydettiğini de... …"kurumsal yapı"ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım…Bizim bir Nizam-ı Cedit ordusuna ihtiyacımız var.”
Ardından, “Apo’nun paşa rütbesiyle Bodrum’a gönderilmesi” önerisinde bulundu.
Sonrasında; Atatürk’ü diktatör ve faşist ilan etti.
En son, sahiplerinin sinirlerini bozan konuşma yaparak: bardağı taşırdı; “Siz kendinizi Atatürkçü olarak tanımlıyor musunuz?” sorusuna verdiği, “Hayır, ben bunu hakaret olarak algılarım”
Ve ardından, atandığı ‘Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’ yönetim kurulu üyeliğinden istifade edemezden istifa ederek, Atatürk’ün isteğini yerine getirmek adına, Atatürk’ün özlü ’geldikleri gibi giderler’sözünün öncülüğünü yaptı.
Şu sözleri gözlerimi yaşarttı; “Atatürk’e ve onun mirasına sahip çıkan, onun itibarını saygınlığını savunan biriyim... Ben şunu söylüyorum; Atatürk bu ülkenin milli değeri, ona sahip çıkmamız ve korumamız lazım. Ben bunu yapacağım. Atatürk’ün öncelikle Atatürkçülerden korunması gerekiyor.”
Birleri diyor ki; “ Böylelerini sevmek zorunda olmadığımız gibi, Atatürk’ü sevmek zorunda değiliz(doğruuuu). Fakat, özellikle Atatürk’ü sevmeyenlerin dürüstlüğü bir yana adam olduğunu hav, pardon savlamak hiç de şık değil.
Kim söylüyor bunları? Sözde evrensel demokrasi ve düşün özgürlüğü savaşçısı olduğunu savlayan ve bu nedenle Humeyni’yi İran’da destekleyen, fakat Humeyni gelir gelmez, Tahran meydanında sallandırdığı enbesil(i)ler.
Diyorlar ki, arkadaşlar; Atatürk’ün resimlerini, paralardan, pullardan, resmi dairelerden kaldıran, Atatürk’ün tabutunu 2 yıl müzede tutan CHP’dir, bu bakımdan Atatürk’e sahip çıkmak adamlık değilmiş…Nedir bu duruş? Bu duruş; düz mantık duruşu değil, düpedüz dümdüz mantığın bile erozyonu.
CHP’yi ben, ülkemdeki tüm partilerin kaynağı bilirdim, meğer ülkemdeki tüm kötülüklerin kaynağı imiş…
Apo’nun paşa rütbesiyle Bodrum’a gönderilmesi istenen ülkemde, Başbuğ paşa Cezaevi’ne gönderildi.
Savcılık sorgusunun ardından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Paşa çıkarıldığı mahkemece tutuklandı(5 Ocak 2012).
Siz darbeci askerleri mi tutukluyorsunuz?
Ne beceriksiz askerlermiş bunlar!
28 Şubat’ta, tankları yürüteceklerine, darbeyi yürütselerdi ya…
Gerçekten beceriksizlermiş. Çünkü; 1980’den 2002’ye kadar darbe yapamayıp, 2002’de aniden darbe krizine tutuluyorlar ve anında yakalanıyorlar.
Yakalayıcıların malzemecisi kim? Bugün Başbakan ile kavga etme cesaretini kendinde bulan Mehmet Baransu… TSK’dan emekli olan yurtsever dürüst albayların Taraf Gazetesi’nde kuyruğa girerek, güvendikleri için ellerindeki dosyaları emanet ettikleri kişi…Özel haham, Tuncay Güney’i aratmayacak bir araştırmacı gazeteci.
CIA Ajanının karısının kurduğu gazetede gazeteci…
Eğer durum bu değil de ben yanılıyorsam, birileri kendi cumhuriyetini oluşturuyor demektir.
Anadolu insanıyla, dünyada ilk kez emperyale tokat atan “Kurtuluş Destanı”nın yarattığı Atatürk felsefesi savunucularını, cumhuriyet ve demokrasi yanlılarını tutuklayın ve de önünü açın okyanus ötesi kimliğin. Ve bir deve sırtında “Anitkabir”'e yürünsün, putlar kırılsın…
Ey devrim katsayısı yüksek sözde bir zamanların solcusu;
Bugün darbeci faşistleri temizliyorlar diye alkış tutuğunuz-ki gerçek temizlikten yanayım- kişilerin İran'da ilk sizler gibi algısızları darağacına çektiklerini unutmayın.
Darbecileri yok ediyorum diyenlerin sivil darbe yaptığını unutmayın.
İranlı kadınlar ve kızlar Türkiye’ye koşarken, kadınların ve kızların İran’a koşturulduklarını unutmayın.
Tüm bunların; tokat yiyen batı emperyalizminin ve hilafet yanlılarının intikamı olduğunu unutmayın.
Bu yazdıklarımı, yaratılan korku imparatorluğu bütününde, Facebook’ta beğenmekten ve paylaşmaktan çekinileceği bir Türkiye yaratıldığını unutmayın.
12 Mart ve 12 Eylül faşizminin mantığını ve de aktörlerini tutuklamayıp, darbe bahanesiyle, suçluların yanında, suçsuz kimlikleri içeri atanların, demokrasi ve insan hakları konusunda samimi olmadıklarını unutmayın.
Aç gözünü kardeşim, kapatacak zamanın kalmayacak...
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
Teknopolitikalar Platformu
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder