SAYIN İNCE BİRİNE BENZEMEYE ÇALIŞMAYIP ÖZGÜNLÜĞÜNÜ GÜÇLENDİRDİĞİ NOKTADA O BİRİNİ DAHA ÇOK KORKUTUR! İMAR BARIŞI YALANINI VE SUKUK-U İCARA'YI VE İSTANBUL TALANINI VE ÜLKE YALANINI ANLAT!!
SUKUK-U İCARA İLE ÜLKEYİ SATMA VE DE “İMAR BARIŞI” YALANI VE MUHARREM İNCE MANİFESTOM
Meclis'e sunulan yeni tasarıya göre kabul edilirse; Bütün devlet binaları ve kamu binaları; otoyol köprü barajlar dahil "Sukuk-u İcara" sistemiyle yani Faizsiz Bono yöntemiyle sadece İslam Ülkeleri'ne satılacak..
Uyan ey halkım! Bu demek; Devletim, dahası ülkem, ülkesinde kiracı olacak. Çok dahası; 1920 Sevr’inin 2018 versiyonu..
Amaç; Körfez ülkelerinden sermaye çekmek. Neden Sukuk-u İcara?
Nedeni; Körfez ülkelerinin, dahası Arap sermayesinin; “Artık sana verdiklerimiz yeter. Bundan sonrası için vereceğim her kuruşa karşılık bana bir şeyler vereceksin, çünkü dünya ekonomisi kötüye gidiyor..”
Peki “Sukuk-u İcara” ne demek?
“Sukuk-u İcara”’da; Arapça isim tamlamasıdır ve ‘Kira gelirlerini gösteren belgeler' anlamına geliyor.
İslam’da faizin haram olması nedeniyle, klasik tahvil ve bononun faiz gelirinin yerini kira gelirinin aldığı bu yöntemde, yatırımcıya faiz kuponu yerine bu belge verilerek belli periyotlarda kira geliri ödenmesi sağlanıyor. Kökeni çok eskiye dayanan ve ticari hayatta kullanılan belge olarak adlandırılıyor..
‘Sukuk-u İcara', bir finansman modeli olarak Malezya ve Bahreyn'de uygulandı. Ancak orada, baraj, otoyol, köprü, işletme hakkı gibi varlıkların, bir ‘Kamu Varlıkları Şirketi' ne devredilmişti. Bizde ise iktidar, ‘sukuk-u icara'nın Malezya modelinin, Türkiye açısından hukuki güçlüklere yol açabileceğini düşünerek, bunun yerine Türkiye'ye özgü yeni bir enstrüman geliştirmişler.
Hazırlanan taslakta, ‘Kamu Varlıkları Şirketi' gibi bir yapılanma yerine, sukuk'a, yani; "Finansal sertifika (Parasal belge)"’ya konu olabilecek kamu varlıklarının, ‘geri alım vaadiyle satış' ve ‘kira' işlemlerini kendisinin yapması öngörülüyor.
Sözde bu model Türk hukukuna uyarlanmış. İlgisi yok; Arap sermayesine verilen bir ödündür, o kadar. Eğer; Türkiye'nin önemli bazı şirketlerine ait hazine hisseleri, Yiğit Bulut’un başında olduğu ‘Türkiye Varlık Fonu'na devredilmemiş olsay, inan bunların hisselerini de sükut içinde, Arapların “Sukuk”’una devrederlerdi.
Ve de; Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kuruluna sunulan Kira Sertifikası ve Gayrimenkul Ortaklığı Senetlerine İlişkin Taslağa göre; Cumhurbaşkanlığı, TBMM, yargı organları, MİT’e ait arsalar ve tabiat varlıkları dışındaki bakanlık ve kamu binalarıyla arsalar, otoyollar, limanlar, barajlar geri alım taahhüdüyle satışa çıkarılacak. Binalar için çıkarılacak sertifika ve senetler Arap sermayesine satılacak. Satılan kuruluşlar devlet tarafından kiralanacak. Böylece Körfezden Türkiyeye sıcak para getirilecek.
Örneğin bir bakanlık binası için çıkarılacak sertifika ve senetler Arap sermayesine 100 milyon dolardan satılacak. Aynı anda ilgili varlığın belli bir süre sonunda geri alınacağına ilişkin sözleşme imzalanacak. Senetleri alan yatırımcı Hazine ile kira sözleşmesi yapacak. Hazine de ilgili bakanlıkla ayrı bir sözleşme imzalayacak. Bu sözleşme sonucunda örneğin 10 yıl sonunda satış fiyatının üzerinde bir rakam yatırımcıya ödenecek. Yani ilgili bakanlık yıllardır kullandığı kendi binasında kiracı olacak. İlgili taslağın Bakanlar Kurulunda imzaya açıldığı öğrenildi.
Ben ekonomi uzmanı otoritesi değilim, fakat her sade vatandaşın rahatlıkla görebildiği gerçeği görüyorum: Seçim sonrası ülkeyi değer düşürme (devalüasyon-TL düşüşü) felaketi ve değer yükselmesi (enflasyon-pahalılık) felaketi bekliyor. AKP iktidarı kaybetse ayrı, kazansa ayrı dert yaşayacağını biliyor. Kaybettiğindeki dert kendisi için felaket olmasını gördüğünden, sükut içinde ülkeyi felakete sürüklemeyi yeğ tutan ““Sukuk-u İcara” gidiyor.
Düşünün; dış borç ve cari açık nedeniyle Türkiye’nin 2018 borcu 220 milyar dolar parayı bulması gerekiyor. Ekonominin lokomotifi inşaat sektörü İstanbul’u ve ekonomimizi çökertti.
İktidar ise, hala bu yandaş inşaat sektörü için imar affında. Dahası; İstanbul’un asırlardır oluşan büyüleyici siluetini yok eden ‘ tıraşlamadıkları için küstüğü yandaş sermaye tapınağı’ devasa yapıların iskân sorunlarını çözecek ve çekinmeden de adını “İmar barışı” dedikleri imar affı çıkıyor. Bir yanlışı düzeltme bahanesiyle, yanlışlarını örtme ve de yeni yanlışlara yelken açma..
İmar barışı ya da bir başka deyişle imar affı nedir?
İmar barışı; İmarsız yapılmış binalar için yeni bir düzenleme demek..
Birileri faydalanacak, ama o birileri kim?
O birilerine İmar rantı zenginleri, yoksul halk değil; aksine yoksuldan devletin para kazanması..
Bundan kim nasıl faydalanacak?
[[ 31 Aralık 2017 tarihinden önce ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılmış yapılar ve sahiplerine de ‘Yapı Kayıt Belgesi (YKB) verilecek
--- İskânsız yapılar kayıt altına alınarak iskân verilecek. Su, elektrik ve doğalgaz bağlanabilecek. Yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilecek.
--- kat mülkiyeti alınabilecek. YKB’si olanlar ve maliklerin yarısının muvafakatinin bulunması halinde yapı kullanma izin belgesi aranmaksızın cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edilebilir.
--- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kuruluşlara 31 Aralık 2018 gününe dek başvurulacak olarak belirlenmiş olup, bu tarihe kadar başvuru yapılabilecek. Bakanlar Kurulu’nun bu süreyi 1 yıl uzatma hakkı olacak.
--- Arsa emlak değeri ile yapı yaklaşık maliyeti toplamı üzerinden yüzde üç oranında kayıt bedeli alınacak. 100 metrekarelik bir ev için ödenecek tutar 2 bin 250 liradan başlayacak. Lüks konutta Yapı Kayıt Belgesi alma bedeli 5 bin liraya kadar çıkacak. Ancak, cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis işlemi için bedelin iki katı ödenecek.
--- Yapı Kayıt Belgesi, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerli.
--- Bina, hazine’ye ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, bu taşınmazlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tahsis edilecek. Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerinin talepleri üzerine taşınmazlar Bakanlıkça rayiç bedel üzerinden doğrudan satılacak. Bu durumda elde edilen gelirler bu maddenin ikinci fıkrasına göre genel bütçeye gelir kaydedilecek.
--- Yapı denetiminin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi için yeni bir düzenlemeye gidilerek yapı denetimi hizmet bedeli oranı sabitlenerek farklı fiyat uygulamaları önüne geçilmiş ve böylece yapı sahiplerinin mağduriyetinin engellenmesi amaçlanmıştır.” …Bitmedi: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Gürgen: Boğaz Kanunu’nda denizi gören öngörünümde olan tepelerin arka taraflarını, yamaçlarını barışa dahil ettik...
İmar barışı TBMM Genel Kurulu’nda önergelerle değiştirilerek yasalaştı. Plan ve Bütçe Komisyonunda Boğaziçi Kanunu’nun “öngörünüm” kapsamındaki tüm yerler barıştan muaf tutulurken, genel kurulda verilen bir önergeyle “ekli kroki, listede sınır ve koordinatları gösterilen yerler” denilerek Boğaziçi sahil şeridindeki bazı alanlar yeniden imar barışı kapsamına alındı. Buna göre İstanbul Boğazı’ndaki 9 mahalle imar barışı kapsamında yer aldı. Ancak genel kurulda yapılan değişiklikle barıştan yararlanamayacak alan miktarı 8 bin 500 hektardan 4 bin 564 hektara indirildi. Böylece Rumelikavağı, Yeni Mahalle, Merkez, Kocataş, Maden, Büyükdere, Çayırbaşı, İstinye ve Yeniköy’ün bazı bölümleri barışa dahil edildi. ]]
Yalan ile talan buna derler. Düşünün; boğaz kıyılarındaki kaçak yapılar affedilmeyecmiş, ama boğazın tepe arkalarına imar affı geliyormuş. Kimin kapattığı yerler bu tepe arkaları?! Milletin aklı ile alay ede akla ziyan salak; bilmiyor muyuz tepe arkalarına boğazı seyradecek rezidanslarını dikeceğini.
Türkiye’nin köklü holdingleri borç batağında. Sadece; Ülker, Doğuş holding’in ötelenmesini istedikleri borçların miktarı; 12 milyar dolar. Ve de 2018 sonunda bulunması gereken 230 milyar dolar..
Bu nedenle tek umut; sükut içinde, “Sukuk” ve İmar barışı ve Şeker fabrikalarını satışı.. Yani, gelecekte karalar bağlatacak paralar..
Bence bu gerçeği sağır sultan bile duydu, ama makarnacı inat ediyor. Eğer seçime kadar duymaz da oy verirse, asla bir daha duyamayacaktır; çünkü ülkem insanının alım gücü (devalüasyon) düşecek, yaşam pahalanacak (enflasyon), kendisi “oy,oy!!” diye inlerken bunlara sebep partiye oy verecek ve yok olacak..
Güldüşün yanlarımız:
- 1- Çucuklara: "CEEE!" Erdoğanlara; "İN CEEEE!!"
- 2- Biri; Re Cep T Ayyip Er Doğan diğeri Muh Arrem İn Ce..
- Soru: Hangisi gizli şifre içeriyor
- 3- Şevket-Ç 'nin İnce Manifestosu:
Sayın Muharrem İnce; Eğer kazanırsan-Ki %51 olasılık var- senden ricam; Atatürk'ün, Ankara bozkırında yeşerttiği ve Ankaralıya bağışladığı topraklarda kaçak inşa edilen görgüsüzlük sarayının hesabını sorman ve o karanlıklar sarayı aydınlatmak için orayı “Anadolu Aydınlanma Müzesi”'ne dönüştürmen.
İkinci ricam; Genelkurmay başkanı Hulusi Akar'ın Abdullah Gül'ü ne şekilde tehdit ettiğinin sorgulamasını acilen başlatman.
Üçüncüsü; dünyada eşi benzeri görülmeyen yurt dışı seyahat ödeneklerinin ve gidiş amaçlarının; örneğin Gezi Halk hareketinde neden FAS'a gidildiğinin-ki ben bunun öyküsünü FAS'ta dinledim- incelemeye alınması.
Dördüncüsü; Belediye Başkanlığı dahil 2002 öncesi ve sonrası kendisinin ve yakınlarının ekonomik coğrafyalarının araştırılması.
Beşincisi; Beşinci yanlışını yapmaması için seçim mağlubiyetinin yaşatılması.. .............................
Ülkem siyaset bu kadar kolay ve de olay olmamalı.. Siyaset bilimine aykırı işler ülkemde işler.. Dahası büyük olaylara küçük bakmalar.. Adı geçen adayların en güçlüsü Muharrem İnce idi.. İdi çünkü hem Halk çocuğu hem de üniversite diploma çelişkisi yoktu. Ekonomiyi bilse ne yazar, kavga etmesini biliyor ya.. Parti yoklamalarına gerek kalmaksızın 2 yıl önce kesinleşmeli ve İnce; ince-ince parlatılmalıydı; Muharrem İnce..
4- Hürriyetimi Değil AKP'nin Hürriyet'ini Hande Fırat'a Bıraktım
5- Satırlar ve çizgiler bozuldu; Latif Demirci bile.. Korkma be arkadaş!
6- Ülke dara girince geliyor Muharrem İnce
7- Atatürk için kıl payı cumhurbaşkanı oldu diyenler Muharrem İnce için neler demezler ki!? Kalın Kafalara İnce-İnce Selamlar
8- Prof. Dr. Burhan Kuzu'nun, 110 üyesi olan TBMM Başkanlık seçimi yalanı; "Atatürk ve Celalettin Arif yarıştı.110-109 sonuçla Atatürk kazandı"
İlk TBMM önce başkanı seçmiş ve Atatürk TBMM'nin110 üyesinin tümünün oyunu almış ve Başkan seçilmiş. Ardında 2.Başkanlık oylaması yapılmış ve tek aday olan Celalettin Arif 109 oy alarak 2. Başkan olmuş. Sözde Profesör olan, tam bir burhan, Burhan Kuzu bu gerçeği bilerek saptırıp, ATATÜRK kıl payı başkan oldu demeye getiriyor..
9- Doğru her an her şey olabilir... Bahçeli, Erdoğan'ı bahçesiz bırakabilir..Dün ip uzattığına bugün el uzatması düşündürücü..
10- Doğru düşünceleriyle AKP yanlışlarını besleyen Mehmet Altan ve gibileri bugün hapishanelerde yalnızları yaşıyorlar
11 – Aralarında Sarkozy’nin de bulunduğu 300 Fransız DİYOR Kİ; “Şiddet ve Yahudi karşıtı fikirleri yaydığı gerekçesiyle Kur'an’dan bazı ayetlerin çıkarılması gerekir”
Bu Haçli guruha ne denir ki;
SeninTom Anderson'un değil mi; Matta (Yeryüzüne Barış değil,kılıç getirmeye geldim) örneği vererek İncil'in şiddet içerdiğini diyen
Haçlı zihniyeti sürekli Müslümanlara saldırdı. Belli ki Kur'an'ımıza saldırarak final yapacak.. Yemini Billa kendini yakacak!
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder