SINIRLI VE KURALLI DEMOKRASİ AVCILARINDAN ORHAN PAMUK’UN VE SINIRSIZ VE KURALSIZ DEMOKRASİ DÜŞMANLARININ ÖRTAK DÜŞMANLARI “ATATÜRK”..
Sınırlı ve kurallı demokrasi avcıları ile sınırsız ve kuralsız demokrasi düşmanlarının nasıl oluyor da düşündaş, hatta eylemdaş oluyor?!
Kim mi, Sınırlı ve kurallı demokrasi avcıları ile sınırsız ve kuralsız demokrasi düşmanları?!
Orhan Pamuk, Ali Bayramoğlu, Eser Karakaş, Ahmet- Mehmet Altan kardeşler vb Sınırlı ve kurallı demokrasi avcılarıdır bana göre. Nedim Şener vb bu kategoriye alamayız çünkü onlar fırıldak.. Sınırsız ve kuralsız demokrasi düşmanlarına gelince, bilmem onları saymaya gerek var mı; dinden ve yoksuldan ve de demokrasiden geçinip “Atatürk’ün Evrensel Kurtuluş Felsefesi”’ne ve de demokrasiye düşmanlık yapanlar..
Bunların her ikisinin de ana menüsü-ortak noktaları Atatürk düşmanlığı...
Sınırlı ve kurallı demokrasi avcılarından güdümlü Nobelci Orhan Pamuk, yeni romanı “Veba Geceleri” Atatürk ile alay ediyor..
Orhan Pamuk okuduğum bir yazar değil. Kırmızı adlı kitabını okumaya çalıştım, fakat devrik ve de anlamların bekaretini bozan cümleleri nedeniyle kıpkırmızı olunca bıraktım. Orhan Pamuk, güdümlü bir Nobelcidir. Gidin her hangi küresel efendi ülkesindeki yayın evine, deyinki, “Ben size dünyada ilk tokatı atatn Ataürk’ü dahası onun Anadolu insanıyla oluşturduğu ve mazlüm ülkelere rehber olmuş “Evrensel Kurtuluş Felsefesi’ni” karalayan kitap yazdım, yayınlar mısınız?” deyin, sizi baş tacı ederler ve eğer dişe gelir bir roman ise de Nobel bile verirler. Elbet bu kadar değil, fakat söylediklerimin ‘ironi bütününde’ az da olsa haklı yanı var. Şu gerçek ki; Emperyal güçler, dünyada ilk kez, kendisine tokat atan Atatürk’ü sevmezler. Sevmeyen diğer kesim dindenden ve yoksuldan geçinenlerdir, çünkü, onlar da Atatürk’ü tekke ve zaviyelere attığı tokat nedeniyle sevmezler. Bu kimlikler yarattıkları bu iklimde kesişirler. Bunlardan dinden ve geçinenler, sınırlı ve kuralsız demokrasi avcılarını kullanır ve sonra içeri atar, dışarı çıkar, içeri atanla savaşacağına, yine Atatürk ve felsefesiyle savaşırlar..
Orhan Pamuk’un “Veba Geceleri” romanını elbet okumadım, ama okuyanlar ağır tonajda Atatürk’ü aşağıladığı söyleniyor..
İnceleme ve araştırmalarımın sonuçlarını aktarmışlar: “Veba Geceleri” romanında bir “Kolağası Kâmil” var.
Kolağası Kâmil’in temel özellikleri şunlar:
[[- Askeri okulu derece ile bitirmiş.- İnce bıyıklarını yukarı doğru tarayan yakışıklı genç bir subay.- Annesi ikinci kez evlendiği için ona kırgın.- Çocukken kargaları kovalamış.- Postane basıp telgraf sistemine el koymayı başarmış.- Rum bir eczacının amblemini taşıyan komik bir bayrağı sallayarak komutan olmuş.- En sonunda da Cumhurbaşkanı olmuş..”..Bu ifadeler resmen aşağıladığını gösteriyor.. İyi de amacı ne? Kime işaret çakıyor, yurdışına mı içine mı mesaj yolluyor?
Yoksa kitabın satışını mı düşünüyor? Dahası; (Pr), yani halk arasındaki bilgi yayılmasını mı önceliyor?
Bilmiyor mu; Atatürk sevgisinin ivmelendiği süreçte veba gibi bir nefret objesi haline mi gelerek dikkatleri “Veba günlerine” çekiyor?
Anadolu insanına değil de batı insanına yönelerek, bir güdümlü Nobel daha mı istiyor.
Tepkiler sonrası; Batı’ya “Türkiye böylesi hoşgörüsüz bir ülke” mesajı vermek mi istiyor?
Şu bir gerçek ki; dinden ve yoksuldan geçinenlerin şeriat özlemine yağ sürüyor..
İşte dinci yobazlarla örtüşen çığlıklar: Karar gazetesi yazarı Hakan Albayrak, yazısında şu ifadelere yer vermiş; Mustafa Kemal'e bağlılık andı kısmının da tartışılması gerekir..2013'e kadar ilkokullarda okutulan öğrenci andının sadece Türklükle ilgili kısımları tartışılıyor. Ben; Mustafa Kemal’in açtığı yolda, gösterdiği hedefe asla yürümeyeceğime ant içerim ben Şüfüür Yeliz de diyor ki; “Yeni anayasa’da, Atatürk ilkelerinin en belalısı laikliği kaldıralım..”
Sen büyük bir değersin Yeliz.. Kesin şu 128 Milyar doların da nerede olduğunu bilirsin, söyle kaldıralım..
Beyler bayanlar siyasetten kayanlar, Cem Yılmaz'ın bile bizi güldüremediği bu ortamda, yüksek kaldırımın Yeliz'i güldürüyor.. Allah ondan bu yeteneği eksik etmesin.. Yahu insanda biraz kişilik olur.. Helal olsun, TBMM ile iyi alay ediyor rcep, güreşçi, motosikletçi, şarkıcı derken bu şüfürü de TBMM’ine soktu.. Bunun adı, TBMM’ini aşağılamaktır.. Ayrıca büyük teorisyenlere, yani O. Gencebay, İ.Tatlises, Y.Bingöl, H.Koçyiğit vb kimliklere de resmen hakarettir..
Eskiden Türban idi gündem değiştirme aracı, şimdilerde Kanal İstanbul.. TRT, SHOW, ATV, A, STAR, NTV, CNNTÜRK,TV8, BeyazTV, KanalD ve kıytırık kanallar da senin, hala KANAL İSTANBUL diyorsun, doyumsuz; bu ne açgözlülük??!!
Diyorum da anlamıyorsun hemşerim rcep; türban eskiyince Kanal İstanbul’a sarıldın sarılmasına da “Seni muhalefet değil, etrafındaki sözde danışmanların bitirecek..”
Teknopolitikalar Platformu
evesbere@gmail.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder