BAŞKANLIK SİSTEMİ; NE MONARŞİK NE DE OLİGARŞİK; BİR ACAYİP KARIŞIK.. 18’LİK MİLLETVEKİLLERİ İÇİN TBMM’İNDE EMZİRME ODALARI KURULSUN
Evet; Başkanlık sistemi; Ne Monarşik, ne de Oligarşik; bir acayip karışık..
Soruyorlar;“
1- ABD tipi başkanlık sistemi mi?
2- Fransa tipi yarı başkanlık sistemi mi?
3- Türk tipi başkanlık sistemi mi?
4- Türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemi mi?”
- Yemin ederim hiçbirine benzemiyor.. Din ve ırk üzerinden siyaset yapanlar adeta bütünleştirilerek; Muhsin Yazıcıoğlu'nun İslam Türk sentezi yaşama geçirildi.
- Kısacası; İslam Türk sentezi bütününde oluşturulacak bir yapıyla karşı karşıya bırakıldık..
- Nedense; hala aydınlatılamayan Yazıcıoğlu'nun helikopter kazası aklıma geldi.
- Adını; “Türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemi” koydukları yapının sürekliliğini sağlamak için, yani saltanatın sürmesi adına, referandum sonrası ilgili KHK'ler çıkarılırsa şaşırmayın.
- 18 yaşındaki genç neden milletvekili yapılıyor?
- Neden olacak?!
- Birincisi, gençlerden oy almak.
- İkincisi; TBMM'ini Osmanlı saray okulu “Enderun”a çevirmek ve bu gençleri yeni yapının, saltanatın sürekliliği adına yetiştirmek..
CHP, bu Anayasa’ya konan tuzak bir madde. Bu nedenle gençleri karşıma alırım ‘oy kaybederim’ korkusuyla bunu anlatamıyor. Aslında akıllıca anlatılırsa gençleri inandırabilir..
Düşünün; kendi sorumluluğunu yüklenemeyen gence ülke sorumluluğu yükleniyor ve genç yaşlanmazdan yaşlandırılarak gelişmeye açık kimliği bunalıma sokuluyor.
Liseyi bitirmemiş veya İlk Okul mezunu 18 yaşındaki genç kardeşim milletvekili olacak.. Bu yaşta bu yükü yüklemek, o genci ezmek değil midir?
Düşünün onu daha bekleyen kendi yaşam yükü varken, ülkenin yükünü sırtına vermek.. Önerim mi ne?
Önerim; TBMM'inde emzirme odaları kurulması..
Haklısınız; 13 yaşındaki çocuğun evlendirilebileceğini söyleyenler, neden 18 yaşında milletvekili yapmasınlar ki??!!
Olacak iş değil!! resmen Yeni Osmanlılık projesi.. TBMM'i, adeta Osmanlı saray okul “Enderun”'una dönüştürülecek. Buraya 18 yaşındaki çocukları milletvekili olarak alıp eğitecekler ve gelecekteki saltanatın payandaları veya başkanları olacaklar.. Kişisel istem ve keyfililikler devlet ciddiyetini ve devletin evrensel ilkelerini yok ediyor, bizler seyrediyoruz..
Nuray Mert diyor ki; “..Ama yetmez, Kemalizm de, tek parti dönemi de, sonuna kadar demokratik eleştirinin vazgeçilmez bir konusunu oluşturmaya devam etmeli, bence hiç mahsuru yok, pek çok demokrat için de…”
Acaba, bu yeni otoriter rejimin inşasına ne diyecek?
Kendi deyimiyle; “Otoriter muhafazakâr/İslamcı bir toplum projesi”nin ve buna zemin teşkil edecek bir siyasal sistemin hayata geçmesi” sürecini besleyenin; sınırsız ve kuralsın demokrasi avcılığıyla, Laik ve demokratik cumhuriyet’i yerden yere vuran kendileri değil mi?
Bugünlerde; dinden ve yoksuldan geçinenlere;
Marmara üniversitesinin tepki üzerine kaldırdığı; "Laikçi misyonerler ile DEAŞ'çı vaizlerin benzerliği" üzerine yazanları (Berat Albayrak'ın yengesi ve Mar.Üni. İlah.Fak.Öğr. üys.Yrd. Doç. H. Şule Albayrak)..
Laik ve demokratik Cumhuriyet için; "100 yıldan fazladır bu topraklarda vurulan prangaları kurtarmaya Rabbil Alemin bizi nasiplendirdi(AKP'li Zehra Taşkesenlioğlu)" diyenleri..
"Muhteşem bir zeka. Tabiî ki Sn Cumhurbaşkanımızın zekası. 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi (AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu)” iletilerini paylaşanları..
Nuray Mert sizler cesaretlendirmediniz mi!!??
Neyin şikayeti şimdi, sur eşeğini Niğde’ye??!!
Gelelim; Doğan Grubunun Fatih Çekirge’sine;
Fatih Çekirge; farkında değil; bilinçsizce ironi yapıp, referanduma "Hayır!!" diyor..
Şöyle ki; Çekirge şu isteklerini sıralıyor: “Siyasi partileri, değişmez liderlerin arka bahçesi haline getiren bu Siyasi Partiler Yasası değiştirilmeli.. Başkanlık sisteminde, yürütmeyle yasama arasındaki ilişki ile denetim sistemi ve başkanın sorumluluğu iyi anlatılmalı.-Milletvekilleri, yürütmenin karşısında, seçmenin lehine karakterli bir duruş sergileyebilmeli. -Hesap verme sistemi Meclis’in iradesinde yükselmeli. -Şehirleri atanmışlar değil, seçilmişler yönetmeli.- Muhtarlar, belediye meclisinin seçilmiş doğal üyesi olmalı. Her muhtar bir belde başkanı gibi algılanmalı.- Belediye başkanı o şehrin işsizlik meselesinin çözümüne, yatırımına karar verebilmeli. - Başkanlık sisteminde, milletvekillerinin seçildikleri ilin bakanına baskı yapabilme olanağı tartışılmalı…”
ve bunlara “Evet” dediğini söylüyor. Bu “Evet” “Hayır” demektir, çünkü Anayasa değişikliklerinde bunların hiçbiri yok..
Ya ne dediğini bilmeyen bir cahil, ya da tam bir Çekirge Fırıldak Çegirge ile mi karşı karşıyayız?
Biliyorsunuz doğal olarak çekirge; en fazla 3 kere sıçrar; bu 333 kere sıçrayanlardan.. Fakat eninde sonunda yakalanacak..
Peki buna ne demeli?
Yüksek Seçim Kurulu Malatya İl Müdürü Gürsel Dursun'un sosyal medya hesabında "Kılıçdaroğlu’nun başı için evet" yazılı bir mesaj paylaşıldı. Büyük tepki gören paylaşım üzerine açıklama yapan YSK İl Müdürü Gürsel Dursun, bunu, 12 yaşındaki çocuğunun bilmeden paylaştığını söyledi. (31 Ocak 2017).
Evet için "Hayır"sız evlat yetiştirmenin hafifliği mi desek.. Kılıçdaroğlu'nun başını isteyen YSK üst düzey görevlisi.. YSK'nın yarın oy istemeyeceğini kim söyleyebilir..
İkincisi: bir baba oğlunu ihbar ediyor. O, çocuğun psikolojisini ve düşeceği travmayı düşünebiliyor musunuz?
Yok, baba oğul durumu biliyorsa, bir babanın oğlunu kullanmasının ahlaki boyutunu bilmem tartışmaya gerek var mı?
Hadi diyelim; babanın haberi yok ve çocuk bu iletileri gönderdi..
Kullanılan sözcükler ve de kurgulanan tümceler hiç o yaştaki çocuğun yapabileceği şeyler mı?
Hepsini anladık ve çocuk yaptı diyelim, fakat internet atarı çemberinin dışına çıkmayan bir çocuk bu bilgileri, kini ve nefreti belli ki, babadan topluyor, yani sayın Kılıçdaroğlu'nu baba tanıtıyor, konuşmalarıyla.. Yazık, yazık, yazık ve de yazıklar olsun..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
Teknopolitikalar Platformu
GSM:0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder