GALATASARAY 3 MAÇTA PUANINI 9’A ÇIKARMASI VE LEFTER VE DE SAHALARIN KUTSAL EMEK SAVAŞÇISI METİN KURT
Galatasaray: 6 Alanyaspor: 0
27 Ağustos 2018
Galatasaray 3 maçta 9 puan yaptı. Alanyaspor’a atılan 6 gol ile 10 gol attı, 1 gol yedi. Bu başarılı ve sevindirici bir olay tamam da, en sevindirici olanı; Belhanda’nın harika oyunu ve de Fatih Terim’in, Emre Akbaba, Yunus Akgün, Muğdat Çelik ve Ozan Kabak gibi genç oyunculrı, dahası Galatasaray genç yapısından Yunus ve Ozan’ı oyuna alması. Onyekur bir müthiş.. Vesselam kısa kelam GS bugün, yönetcisi, çalıştırıcısı ve futbolcusu harika idi..
Emre Akbaba mı; 2 seneye kalmaz Barcelano’da, R.Madrit’te, M.City’de, B.Munih’te demiyorum, İspanya, İngiltere veya Almanya yolcusu.. Eğer “VAR” devreye girmez ise veya hata yapmaz ise Galatasaray’da zirvede var olur.. ”VAR” hatalarıyla bugün Alanyaspor ve Galatasaray için yanlış karar vererek VARlığını kanıtlayamadı..
Doğru ilk yarı orta sahaya yığılan Alanyaspor Galatasaray’a futbol oynatmadı. Fakat ikinci yarı futbolcuların yakın oynaması (futbol ukalaları buna kompakt diyorlar), kanatları iyi kullanması başarıyı yakalattı.
Siyasilerin futboldan elini çekmesi gerek. Özellikle dinden geçinirken futboldan da geçinenler bunu yoğunlaştırdı. Örneğin Melih Gökçek’in Osmanlıspor’u, Mehmet Ali Şahin’in Karabükspor’u, Bülent Arınç’ın Manisaspor’u nerde şimdi?
Akhisarspor Belediyespor ve Mevlüt Çavuşoğlu’nun Alanyaspor’u aynı sonu bekliyor. Hatta Başakspor’u da.. Erzurum Belediyespor da geldiği gibi gider vey bunlara 3 büyükleri küçültürürler.. Türkiye’de bunlarla olmaz diye bir şey yok. Bu yıl baktı Başak’tan bir şey olmuyor başak geçiyor, Kasımpaşa’yı, yani Erdoğan’ın mahallesini şampiyon yaparlar yağdanlıklar..
Son dakika haberine göre Galatasaray'ın kiralık transferi için görüşmelere başladığını KAP'a bildirdiği Badou Ndiaye, İstanbul'a iniş yaptı. 2017-18 sezonunda Süper Lig'de 17 maça çıkan 1 gol atıp 3 kez de asist yapan 27 yaşındaki Senegalli oyuncu kaldığı yerden devam etmek için de Galatasaray'a geldi.
Stat: Ali Sami Yen Türk Telekom
Hakem: Halil Umut Meler-İbrahim Çağlar Uyarcan-Cevdet Kömürcüoğlu
Galatasaray: 1Fernando Muslera-2Mariano-3Maicon-5Ahmet Çalık-55Yuto Nagatomo-10Younes Belhanda-11Sinan Gümüş Çıkan Oyuncu73'-20Emre Akbaba-21Henry Onyekuru Çıkan Oyuncu83'-25Fernando Çıkan Oyuncu86'-9Eren Derdiyok
İlk 11 Değeri : 60.000.000 Euro
Yedekler: 13İsmail Çipe-4Serdar Aziz-14Martin Linnes-43Ozan Kabak Giren Oyuncu86'-8Selçuk İnan-15Ryan Donk-52Celil Yüksel-89Sofiane Feghouli-35Yunus Akgün Giren Oyuncu83'-88Muğdat Çelik Giren Oyuncu73'
Galatasaray çalıştırıcısı: Fatih Terim
Takım Değeri : 101.300.000 Euro
Alanyaspor: 1Haydar Yılmaz-21Fabrice N'Sakala-22Barış Başdaş-31Georgios Tzavellas-7Efecan Karaca Çıkan Oyuncu72'-8Giannis Maniatis-19Lucas Villafanez-88Taha Yalçıner-99Cenk Ahmet Alkılıç-13Bobo Çıkan Oyuncu46'-30Djalma Campos Çıkan Oyuncu59'
İlk 11 Değeri : 11.300.000 Euro
Yedekler: 35Ufuk Ceylan-4Merih Demiral-14Baiano-17Kaan Kanak-5Filipe Augusto Giren Oyuncu72'-20Hasan Ayaroğlu Giren Oyuncu59'-9M'Billa Etame Giren Oyuncu46'-77Emre Güral
Alanyaspor çalıştırıcısı: Mesut Bakkal
Takım Değeri : 26.700.000 Euro
Goller: 36' Fernando-48' Sinan Gümüş-53' Eren Derdiyok-56' Emre Akbaba-82' Henry Onyekuru-84' Emre Akbaba
37. dakikada Galatasaray, müsabakada öne geçti. Emre Akbaba'nın sağdan kullandığı kornerde Sinan Gümüş arka direkte topu kafayla altıpasa indirdi. Eren Derdiyok, Maniatis ve Cenk Ahmet Alkılıç'ın yer aldığı karambolde top kale çizgisi gerisindeki Fernando'nun önünde kaldı. Brezilyalı oyuncu, meşin yuvarlağı boş kaleye gönderdi: 1-0.
49. dakikada sarı-kırmızılı ekip, farkı 2'ye çıkardı. Belhanda'nın pasıyla ceza sahası dışı sağ çaprazda topla buluşan Sinan Gümüş sol ayağıyla sert bir şut çıkardı. Savunmadaki Tzavellas'ın kafasına da çarpan top kaleci Haydar Yılmaz'ı yanılttı ve yakın köşeden filelerle buluştu: 2-0.
53. dakikada ev sahibi takım 3. golü buldu. Belhanda'nın derinlemesine pasıyla ceza sahası içi sol çaprazda topla buluşan Sinan Gümüş, pasını Eren Derdiyok'a aktardı. Bu oyuncu, altıpas gerisinde uygun durumda meşin yuvarlağı ağlara gönderdi: 3-0.
56. dakikada Galatasaray, 4 farklı üstünlük kurdu. Belhanda'nın uzaktan şutunda savunmaya çarpan top sol kanada açıldı. Pozisyonu devam ettiren Emre Akbaba, ceza sahasına girdikten sonra yerden şutunu çekti ve uzak köşeden meşin yuvarlağı filelere yolladı: 4-0.
82. dakikada sarı-kırmızılı ekip 5. golü buldu. Soldan ceza sahasına giren Emre Akbaba'nın çaprazdan şutunda top kaleci Haydar Yılmaz'dan döndü. Pozisyonu takip ederek son çizgi üzerinde topu tutan Emre, meşin yuvarlağı ortaya çevirdi. Altıpas içinde Muğdat Çelik'in vurduğu meşin yuvarlak yan direkten oyun alanına döndü. Altıpas gerisinde meşin yuvarlağı önünde bulan Onyekuru, düzgün bir vuruşla fileleri havalandırdı: 5-0.
84. dakikada Galatasaray bir gol daha buldu. Yunus Akgün'ün soldan ortasında arka direkteki Emre Akbaba'nın uygun durumda vuruşunda, top filelerle buluştu: 6-0.
19 Ağustos 2018
Ve geçen sezon şampiyonlukta büyük katkısı olan ve attığı 29 gol ile en çok gol atan Alex’i 1 gol geçerek rekor kırmıştı. Fakat ücretinin artırılmasındaki israr Gomis’in GS’da yarattığı olumlu ve efsanevi titrini epey örseledi. Ve; Bafetimbi Gomis'in transferi konusunda Al-Hilal Saudi Football Club ile anlaşmaya varıldığını söyleyen GS, Gomis sorununu çözmeyi başardı.. Yapılan anlaşmaya göre Al-Hilal Saudi Football Club GS’ya 6.000.000 Euro transfer bedeli ödeyecektir. Galatasaray, Bafetimbi Gomis için bir veda mesajı yayınladı ve Gomis'e teşekkür etti.
Emre Akbaba’yı Alanyaspor’dan alan Galatasaray, yine Antalyaspor’da aldığı Emrah Başsan ve deManisapor’dan aldığı Yiğit İsmail Gökoğlan’ın yarattığı hüsranı yaşamaz Galatasaray..
Galatasaray süper Lig’e kayıpsız devam ediyor. Galatasaray, Spor Toto Süper Lig'in ikinci haftasında Göztepe'yi evinde 1-0 mağlup ederek puanını 6'ya çıkardı. Emre Akbaba Galatasaray formasıyla ilk maçına çıkarken Henry Onyekuru, sarı kırmızılı formayla ilk resmi golünü attı.
Türkiye Spor Toto Süper Lig 2018/2019 Lefter Küçükandonyadis sezonu; 19.08.2018 00:00 günkü maç:
Stat: Ali Sami YenTelekom Stadyumu
Hakemler: Ali Palabıyık-Kerem Ersoy-Serkan Olguncan
Galatasaray: Fernando Muslera-2Mariano-3Maicon-5Ahmet Çalık-55Yuto Nagatomo-10Younes Belhanda-11Sinan Gümüş Çıkan Oyuncu61'-15Ryan Donk Çıkan Oyuncu72'-21Henry Onyekuru-25Fernando-9Eren Derdiyok Çıkan Oyuncu46'
İlk 11 Değeri : 56.000.000 Euro
Yedekler: 13İsmail Çipe-14Martin Linnes-8Selçuk İnan Giren Oyuncu72'-20Emre Akbaba Giren Oyuncu61'-52Celil Yüksel-89Sofiane Feghouli-18Bafetimbi Gomis Giren Oyuncu46'-35Yunus Akgün-88Muğdat Çelik
Galatasaray’ın takım Değeri : 88.300.000 Euro
Çalıştırıcı: Fatih Terim
Göztepe: 1Göktuğ Bakırbaş-2Titi Cristian Chagas Tarouco -3Adama Traore-20Lamine Gassama-25Wallace Reis-5Alpaslan Öztürk-6Celso Borges-7Halil Akbunar Çıkan Oyuncu84'-23Yasin Öztekin Çıkan Oyuncu73'-75Tayfur Bingöl Çıkan Oyuncu90'-63Deniz Kadah
İlk 11 Değeri : 15.200.000 Euro
Yedekler: 24Eren Bilen-4Hakan Çinemre-26Fausto Grillo-41Berkan Emir Giren Oyuncu90'-10Yoan Gouffran Giren Oyuncu73'-11Axel Ngando Giren Oyuncu84'-30Yalçın Kayan-55Doğanay Kılıç-99Erol Sepil-77Samed Kaya
Göztepe’nin takım Değeri : 24.200.000 Euro
Çalıştırıcısı: Bayram Bektaş
Gol: 42' Henry Onyekuru
42. dakikada hızlı atağa çıkan Galatasaray'da Fernando'nun pasında kaleci Göktuğ'u önde gören Onyekuru'nun ceza sahası dışı sol çaprazından yaptığı aşırtma vuruşta meşin yuvarlak ağlara gitti. 1-0
Bu sezon Lefter Küçükandonyadis sezonu.. İyi de Lefter kimdir:
Lefter Küçükandonyadis, İstanbul Büyükada'da dünyaya geldi(22 Aralık 1925-13 Ocak 2012). Babası Rum Hristo, annesi ise Rum Argiro. Futbol tutukunu idi. Çocukluğu geceyarılarına kadar top oynamakla geçti. Yoksul bir ailenin çocuğuydu. Diyordu ki: "Babam çok yoksul olduğundan top alamıyorduk, paçavralardan yaptığımız topla arkadaşlarımızla durmak dinmek bilmeden futbol oynardık."
Futbola doğduğu Büyükada'da başladı. Burada oynarken Taksim kulübü kendisini istedi, fakat henüz 15 yaşındaydı. Yaşı iki yaş büyültülerek Taksim kulübünün oyuncusu oldu. 1942 yılında askere gitti ve dört yıl sonra terhis oldu. Diyarbakır’da askerlik yaparken, Diyarbakır Ayspor’da 4 yıl(1942-46) futbol oynamış.
Diyarbakır Ayspor; Diyarbakır Köy Hizmetleri Bölge müdürlüğüm esnasında “ Diyarbakır Köy Hizmetleri Ayspor” adını alarak Bölge Müdürlüğü takımı yapılmış. Kulübün Başkanı da, benim Makine İkmal Şübe müdürüm Hakan Yıldırım. Hakan anlattı Lefter’in Dayarbakır Ayspor öyküsünü. Lefter vefat edince yine benim Sosyal İşler müdürüm olan ve de Ayspor’da kulüpte uzun yıllar kalecilik yapan ve şimdi başkan olan Nevzat Çiftçi anlatıyor; “Lefter'in sarı-lacivert olan kulübü renkleri nedeniyle tercih etti.
Ve Diyarbakır'ın Fenerbahçe'si olan Ayspor'da oynadı. 1930 yılında kurulan kulübümüzün gelmiş geçmiş en ünlü ismi kuşkusuz Lefter'dir. Lefter 1942 ile 1946 yılları arasında bizim takımda forma giydi, Diyarbakır'da bulunduğu süre zarfında kısa bir dönem de Diyarbakır Amatör Kümede mücadele eden asker takımı olan Karagücü'nde de oynadı. Ama asıl takımı Ayspor'dur. 4 sezon boyunca hizmet eden Lefter'i kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz.
Mekanı cennet olsun" Diyarbakır dönüşü sonrası Taksim’den ayrılıp efsaneleşeceği Fenerbahçe kulübüne 300 liraya transfer olmuş. 1951 yılında 17.500 liralık transfer ücreti ile İtalya'nın Fiorentina takımına gidiyor. Ardından;1952 yılında da Fransa'nın Nice kulübüne transfer olan Lefter, 1953'de tekrardan Fenerbahçe'ye dönüyor.
Lefter'in Fenerbahçe'ye olan sevgisi büyüktü. Fenerbahçe'den aldığı para sadece evinin kirasını karşılıyordu. Bir röportajında şunu söylüyordu: "O zamanlar paranın önemi yoktu, o ikinci plandaydı. Kulüp ve heyecan geçerliydi bizim için. Fenerbahçe'de oynamak bir şerefti. Üstüne bir de para mı vereceklerdi? Biz de düşünmezdik bunu."
17 yıl Fenerbahçe formasını giydi ve 400'ün üzerinde gol alttı. 50 kez giydiği milli forma altında da 22 gole imza attı. 44 yaşında futbolu bıraktıktan sonra çeşitli takımlarda bir süre antrenörlük yaptı. 1952 yılına kadar Fenerbahçe'nin veznedarlığını yapan Suat Belgin, onun için, şu sözleri söylemişti: “Fenerbahçe'nin borçlu olduğu bir tek futbolcu Lefter'dir”
Lefter’in ilk maçı; Türkiye İstanbul Ligi 1941/1942 sezonunda Galatasaray’ın Taksim ile yaptığı ve Galatasaray’ın 7-0 kazandığı maç:
Goller: Barbaros Olcayto(11')-Arif Sevin(74')-Eşfak Aykaç(75')-Mustafa Gençsoy(15', 40',78',84')
Galatasaray: 7 Taksim: 0
Galatasaray: Osman İncili-Faruk Barlas-Salim Şatıroğlu-Adnan İncirmen-Musa Sezer-İsmail Yönder-Arif Sevinç-Mustafa Gençsoy-Eşfak Aykaç-Mehmet Ali Gültekin-Barbaros Olcayto
Taksim: Kirkor Bedros-İhsan-Basri Camer-Haçik-Onnik Samoelyan-Kemal-Vahit-Necdet Sürüm-Varujan Arslanyan-Lefter Küçükandonyadis-Fethi Canik
21.09.1941 14:00 günkü karşılaşma.. Lefter ilk golünü İstanbulspor kalecisi Fikret Özmen’e 8. lig maçında 23.11.1941de atmış. Lefter’in ancak 4 gol atabildiği o sezon İstanbul Ligi’nde Taksim 70 gol yiyor ve ancak 13 gol atabiliyor.
Lig sıralaması da şöyle oluşmuş:
[[ 1Beşiktaş-2Galatasaray- 3Fenerbahçe-4İstanbulspor -5Vefa-6Kasımpaşa-7Beykoz 1908-8Süleymaniye -9Taksim-10Beyoğluspor..
Galatasaray çalıştırıcısı: İngiliz , John Begget. Stat: Fenerbahçe. Hakem de Ahmet Adem Göğdün.
Lefter 1942-43 sezonunda oynadığı Taksim İstanbul Ligi’ni sonuncu kapatmış ve Davutpaşa ile Süleymaniye’nin altında kalarak küme düşüyor. bjk şampiyon oluyor. Bu sezon da Lefter yine ancak 4 gol atabilmiş. Diyarbakır Ayspor’da 4 yıl oynadıktan sonra Fenerbahçe’ye geliyor ve İlk maçı olan Vefa’ya 11. Dakikada gol atıyor. O sezon İstanbul Ligi’nde FB şampiyon oluyor, Beykoz küme düşüyor.]]
İşte Lefter’in Fenerbahçe’de ilk maçı:
Türkiye İstanbul Ligi 1947/1948 İstanbul Ligi 19.10.1947 15:15 günkü Maç:
Stat: Fenerbahçe
Hakem: Ferih Esin
Goller: FB’den; Halit Deringör10',Lefter Küçükandonyadis11',İsmet Artun38',Suphi Ural40'-Vefa’dan; Nevruz Güven50'
Vefa: Hristo-Bahadır Olcayto-Mustafa Şenkal-Cabbar Kilimci-Esat Kaner-Hüseyin Saygun-Turhan Akra-İsmet Artun-Nevruz Güven-Haydar Boraganlı-Karnik Anastas Fenerbahçe: Erdal Kocaçimen-Müzdat Yetkiner-Selahattin Torkal-Ahmet Erol-Hilmi Ardağ-Samim Var-Lefter Küçükandonyadis-Suphi Ural-Erol Keskin-Melih Kotanca-Halit Deringör
Lefter’in son maçı:
Boluspor: 2 Balıkesirspor: 0
1 Temmuz 1968
Türkiye 2.Futbol Ligi Beyaz Grup 1967/1968 01.06.1968 15:45 günkü maç: Lefter 1967-69 arası Boluspor’da oynadı. Lefter ikinci devre oyuna girmiş. Zannediyorum sonradan Samsunspor’a gelen ve Hacettepeli Güvercin Nuri’nin sakatlayıp beyin kanaması sonrası futbol hayatı biten ve şu an Kanada’da yaşayan Abidin Akmanol’un yedeği idi..
Stat: Bolu Şehir
Hakem: Faruk Talu
Goller: Rıdvan Ertan21'-Cevher Özer 29'
Boluspor: Mehmet Başaygün-İsmail Alemdaroğlu -Mete Akyüz-İbrahim Çelik-Lütfü Isıgöllü-Barış Erdem-Cevher Özer-Rıdvan Ertan-Olcay Başarır 46'-Vedat Artık-Abidin Akmanol
Yedek: Lefter Küçükandonyadis 46'
Balıkesirspor: Aydın Kral-Fuat Seyrekoğlu-Akın Aksaçlı-Kamil Güvenal-Kadir Gürsoy-Ayhan Güleyen- Ali Yavuz-Haldun Sakarya-Nevzat Kırceylan 46'-Taner İnce-Coşkun Ehlidil
Yedek: Osman Nuri Turhan 46'
O sezon bu grup sıralaması şöyle olmuş: İmirspor-Samsunspor-Balıkesirspor- Kütahuaspor-Boluspor- Trabzonspor- Kocaelispor-Adana Demir-Giresunspor- Ankara Güneşspor- Konyaspor- Toprakofis- Beylerbeyi- Galata- Kayserispor-Sivasspor-Kastamonuspor. Kasımpaşa-Malatyaspor ve Taksim amatör kümeye düşmüşler.
Lefter son golünü 31 Mart 1968’de Adana Demirspor’a 82’de attı.
"Futbol Borsada Değil, Arsada Güzel" Diyen ‘sahaların kutsal emek savaşçısı’ yalnız bir adam: Metin Kurt
24 Ağustos 2012 günü aramızdan ayrılan Galatasaray'ın sahalardaki kutsal emek savaşçısı Metin Kurt, ülke futbolu adına eski bir futbolcudan çok daha fazlasını temsil ediyor. Türkiye'de spordaki sendikalaşmaya öncülük eden Metin Kurt'un öyküsünü anımsayalım:
Metin Kurt 15 Mart 1948'de Kırklareli'nde dünyaya geldi.
Kendisinden 14 yaş büyük olan ağabeyi ünlü futbolcu İsmail Kurt gibi o da lise yıllarında amatör olarak futbol oynadı. 1966'da ilk profesyonel sözleşmesini ise Altay kulübüyle imzaladı.
1970'de Galatasaray'a transfer olan Metin Kurt, altı sene formasını giydiği kulübüyle üç lig şampiyonluğu yaşadı.
1976 yılına kadar Galatasaray'da top koşturan Metin Kurt, son senesinde diğer futbolcuların aksine hak arayışında bulunduğu için beş arkadaşıyla beraber kadro dışı bırakıldı.
Diğer isimler özür dileyerek bu işten kurtulurken Metin Kurt, Kayserispor'un yolunu tutmak zorunda kaldı.
Üç sezon Kayserispor'da oynayan Metin Kurt, o dönem bir iş kolunda sendikanın getirilmesi için bir metal fabrikasında işe girdi.
Metin Kurt'un dürüstlüğü ve sendikaların yanında oluşu Kayserispor'da da sorunlarla yol açıyordu. Kulübün ikinci ligde şampiyonluk yarışı verirken daha dolu tribünlere oynadığı için birinci lige çıkmayı istememesini taraftarla paylaşınca kadro dışı bırakıldı. Daha sonra taraftar baskısıyla takıma geri dönen Metin Kurt, sözleşmesi sona erince 31 yaşında futbolu bıraktı.
2009 yılında Spor Emekçileri Sendikası’nı (Spor-Sen) kuran Metin Kurt, futbola bu ülkede herkesten daha farklı bir bakış açısıyla yaklaştı.
2010 yılının sonunda Metin Kurt bu sefer başka bir sendikanın kurulmasına öncülük etti: Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikası (Spor Emek-Sen).
2011 genel seçimlerinde Türkiye Komünist Partisi'nden İstanbul Milletvekili adayı oldu.
''Halka en yakın yer neresi? Çizgi. Ben de çizgide beklerdim. Antrenör ve idarecilerin olduğu tarafta oynamayı sevmiyorum. Kapalının önünde oynamamak için bir devre sağ açık, bir devre de sol açık oynardım.''
”Tabanı olmayan spor 'emek batakhanesi'dir. Bizler futbolu bir oyun olduğu için sever ve oynardık. Artık futbol, para, son model arabalar ve güzel mankenler için oynanıyor.”
”Ülkemizde spor hiçbir zaman halkın yararına kullanılmamıştır. Çarpık bir seyir endüstrisinin üstüne monte edilmiş bir yutturmacadır.”
Türkiye futbolundaki ”Ne sağcıyız, ne solcu, futbolcuyuz, futbolcu” argümanını yerle bir eden Metin Kurt, 24 Ağustos 2012'de kalp yetmezliği sonucu hayata veda etti.
Kesmeşeker grubunun ”Metin Kurt Yalnızlığı” isimli şarkısıyla kendisini selamlıyor, özlemle anıyoruz.
[[ Sen mi güzeldin yoksa hayat mı güzel
Çok yanlış biriydin
Sen mi güzeldin yoksa hayat mı güzel?
Yani iki şişe ucuz şarap
Bir tarih yazabilir
Verdiğim tüm sözler
Bir anda uçabilir
Sıcak bir bira
Patlak bir sigara
Metin kurt gibi yalnızız
Ceza sahasında
Ne güzel, ne güzel
Ne güzel, ne güzel.]]
Yorum: O dönem Metin Kurt, (darbenin yasakladığı) Amatör Sporcular Derneği'nin kuruluşunda yer almıştı. Trabzonspor kalecisi Şenol ve Beşiktaş kaptanı Mehmet Ekşi bizzat kulüplerinde temsilciliği üstlenmişler, İstanbul il başkanıysa Galatasaray kalecisi Eser olmuştu. Bu isimlerden Mehmet Ekşi 1983'te bir tür kumpasla kaptanı olduğu kulüpten sürgün edildi.
Sarı kart cezalısı olduğu halde, FB ile kupa finalinin ikinci ayağında oynatılmış, durumunun ortaya çıkmasıyla Beşiktaş 3-0 hükmen mağlup sayılırken kupa da Fenerbahçe'ye gitmişti. Olayın günah keçisi de Mehmet oldu, halbuki bu durumda teknik direktörü önce uyarması gereken birileri (mesela menajer Süleyman Seba) vardı ve besbelli görevlerini yapmamışlardı..
TC Ahmet Ozan Şen. O dönemde Metin Kurt'un Galatasaray'daki mücadelesine katılan, ancak daha sonra geri çekilerek yarı yolda bırakan bir arkadaşı daha vardı. Rivayete göre bu takım arkadaşı, daha sonra Metin'i destekleyen diğer arkadaşlarının da akıllarını çelerek "o komüniste uymayın oğlum, yakacaklar onu siz de yanmayın" diyerek Metin'in sürülmesinin koşullarını iyice pişirmiştir.
O günlerde "Samanta" diye anılan, bilahare ismi "İmparatore" a evrilen bu vatandaşın ismini vermeyelim. (10 Şub 2018)
Ali Ece söyleşisi:
Döneminin en klas oyuncularındandı, açık deyince dünyada Best, Türkiye’de “Çizgi Metin” vardı. Halka daha yakın olmak için çizgisini hiç değiştirmeyen Metin Kurt şimdilerde mücadelesine saha dışındaki kurulu düzene bacak arası atarak devam ediyor. (24 Ağustos 2017)…
O dönemde mukaveleler iki yıllık, tek tip. Kulüp isterse tek taraflı mukavele uzatabiliyor, istemezse uzatmıyor. Uzatmamasına karşın kulüp izin vermezse oyuncu başka takıma gidemiyor.
Üç sene üst üste şampiyon olan oyuncuların önüne mukavele koyuluyor ve “Hadi iyisiniz yine.110’lar lira veriyoruz, imzalayın” diyorlar.
Metin ve arkadaşları isyan ediyor!
“220 istiyoruz” diyorlar. Yönetim vermiyor, 28 bin lira lisans ücretini yatırıyorlar ve sözleşmeyi uzatıyorlar… Metin Kurt iki sene boyunca o paraya oynarken bir yandan da bir hak mücadelesi başlıyor.
Galatasaray’ın primleri yatırmaması üzerine politik görüşleri ve teorisi kuvvetli olan Metin Kurt "sözcü" seçiliyor, arkadaşları onu görüşlerini iletmek üzere yönetime gönderiliyor. Ankaragücü'ne beraberlikle kupadan elendikten sonra, bir yönetici;
“Top mu oynadınız ulan, yok prim mirim” diyor ve bağırıp çağırıyor, hakaret ediyor. Metin Kurt’un isyanı başlıyor!
Meşhur sakal bırakılıyor (Hayatım Futbol'dan alıntıdır)
Arkadaşlarıyla konuşuyor Metin ve
“Bu hakaret hepimize yapılmıştır.
Benimle misiniz?” diye soruyor.
Hep bir ağızdan cevap geliyor;
“Seninleyiz…”
İlk eylem; antrenmanda yarım saat boykot!
Türk spor tarihinin ilk grevi!..
Yönetici Turgan Ece yanına çağırıyor Kurt’u “Futbola da anarşiyi soktunuz. Elebaşı da sensin!” diyor.
“Evet” diyor Metin Kurt, utanacak bir şeyi olmadığının farkında.
Büyük Mehmet ve Gökmen Özdenak da azarı yiyorlar Metin’in taktığı isimle ‘'General Turganko'’dan.
Milliyetçi Cepheli yıllarda Galatasaray kamplarında kitap okuduğu için "ötekileştirilen" topçuydu…
Futbol dünyamızda sendikal hareketin öncüsüydü.
Arkadaşlarının hakkını savununca 6 yıl formasını kuşandığı GS’den kopartılmıştı!
Gönderildiği Kayserispor’da haksızlığa uğrayınca kentteki fırıncılar bile ‘’ekmek çıkarmayız’’ diyerek yanında tavır almıştı.
‘’Çizgideki Gladyatör’’,
‘’Futbolun Spartaküs’’üdür…
Şimdilerde futbolcuların kazandıkları paralar malumunuz, sizin zamanınıza göre çok büyük. Fakat futbolcular bir yerden sonra Cristiano Ronaldo örneğinde olduğu gibi halen köle muamelesi görüyorlar…
Galatasaray’lı yöneticiler, boykotun daha fazla sürmemesi için önemli bir kişiden yardım istemişlerdi. Bu yardım da işe yaramıştı; “Metin Kurt çok sola kaydı, artık Türkiye’de zor futbol oynar, siz de onunla birlikte olmayın, özür dileyin, bu konuyu kapatalım” diyerek Metin’in yanında kalan son arkadaşlarını da alıp, götürmüştü. (Gökmen Özdenak. Yasin Özdenak ve Büyük Mehmet(Oğuz).
O kişi, Abdi İpekçi’ydi ve Metin Kurt ilk büyük ihanetine bir solcu tarafından uğramıştı. Ölene kadar kendisine bu yapılanı unutmadı ve hep dillendirdi: “Asıl ihanet Türkiye’de kendini solcu olarak tanımlayanlardan geldi.”
Metin Kurt: Çok haklısınız. Şu anda alınan maaşlar tabii ki futbolun emekçileri olan oyuncular için büyük bir gelişme. Bosman gerçekten de dünya futbol tarihinin en büyük devrimcilerinden birisi. Onun sayesinde futbolcular bir nebze olsun yöneticilerin, sermayenin kölesi olmaktan kurtuldular, tabii ki daha alınacak çok yol var. Fakat Türkiye’deki duruma bakarsak halen Avrupa’daki futbolcuların çalışma şartlarının, standartlarının çok gerisindeyiz.
Futbolda eskiden bu kadar büyük ve kirli paralar dönmezdi. Aslında genel olarak spor şimdiye göre çok daha sportmence yapılan bir şeydi. Ancak başta futbol olmak üzere spora yatırılan sermayenin boyutu büyüdükçe işler çok değişti. Halbuki 1968’de esen devrimci rüzgârlar biz sporcuları da derinden etkilemişti. 1968’den önce spor dünyasında daha çok “Ne sağcı ne solcu, sporcu” anlayışı daha doğrusu anlayışsızlığı vardı. Fakat o yıllarda tarihsel köleliğe başkaldıran Amerikalı siyahlar 1968 Olimpiyatları’nda yaptıkları efsanevi eylemle bunu kökünden değiştirdiler.
Madalya kazanan iki siyahi atlet Tommie Smith ve John Carlos, sporcuların ve siyahların içinde bulunduğu fakirliği ve sefaleti göstermek için bir çift siyah eldiveni tek tek giyerek yumruklarını havaya kaldırdılar. Dünyadaki tüm sporcular gibi biz de bundan çok etkilendik.
Zaten 68 kuşağının estirdiği özgürlük rüzgârları statlara çoktan bulaşmıştı. Taraftarlar futboldan çok memleket meselelerini tartışır hale geldiler. Bunun üzerine de biz hem taraftarlardan hem de siyahi sporculardan ilham alarak Türkiye’nin en başarılı futbolcuları olarak bir araya geldik ve haklarımızı savunmak için organize olmaya başladık.
Bu hareketin içinde sizinle beraber kimler vardı?
Metin Kurt: İstanbul’un büyüklerinden Anadolu’nun en mütevazı takımına kadar her kulüpten üyemiz, temsilcimiz vardı. O dönemin Fenerbahçe kaptanı Önder en önemli üyelerimizden birisiydi. Şu anda Milli Takımımızın kaleci antrenörü olan Galatasaray kalecisi Eser Özaltındere İstanbul şube sorumlumuzdu. Şimdilerde altyapının başında harika işlere imza atan Beşiktaşlı Mehmet Ekşi merkez yürütme kurulu üyemizdi. Sevgili Şenol Güneş de Trabzon sorumlumuzdu.
O dönemde futbolcular artık “Biz neyiz, köle miyiz yoksa sporcu mu? Bizi kimler nasıl kullanılıyor?” sorularını sormaya başladılar. Türk sporcusu kimlik bunalımına girdi. Bu arada sadece futbolcular değil, Mehmet Yurdadön gibi milli atletler de bizi destekliyorlardı. Sadece sporcular değil, o dönemde sinema oyuncusu Halil Ergün de bizimle birlikte çalışıyordu.
Bizim düzenlediğimiz bir sağlıklı çocuk koşusu vardı, onda çok aktif bir rol oynamıştı. Türkiye’nin dört bir tarafından amatör-profesyonel birçok sporcu bir araya gelip tek yumruk olduk. O zamanlar sporcular dünyasında öyle bir özgürlük rüzgarı esiyordu ki sağcı olarak bilinen Cemil Turan bile saçlarını hippiler gibi uzatmıştı. 1976 yılında Galatasaray Spor Kulübü’nde haklarımızı alamadığımız için bir boykot-grev yapmıştık. Yine sağa yakınlığı ile bilinen sevgili takım arkadaşım Fatih Terim de eğer o sırada burada olsaydı bizimle beraber hareket edecekti çünkü ideolojilerin ötesinde hepimiz spor emekçisiydik.
Fatih Terim’in o zaman özel bir meselesi için Adana’ya gitmesi gerekiyordu, o yüzden burada değildi, yoksa bir takım odakların iddia ettiği gibi sevgili Fatih asla takım arkadaşlarını satan bir grev kırıcı değildir, son derece düzgün bir insandır ayrıca da saha dışındaki tartışmaların ötesinde Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük üç teknik adamdan birisidir.
Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Şenol Güneş bu ülkede futbolun kaderini değiştirdiler. Bana ne mutlu ki hepsi de yakınımdır, takım arkadaşımdır. Mustafa Denizli’nin ilk milli maçında o santrfor, ben sağ açıktım, harika bir takımdık ama o zamanki şartlar Türkiye Milli Takımı’nın şimdi yaşadığı başarıları yaşayamamasına sebep oldu.
Yalnız ve güzel adam Metin Kurt röportajı
Yalnız ve güzel adam Metin Kurt’un destekçilerinden biri Şenol Güneş’ti. Sadece Galatasaraylıların değil tüm futbolseverlerin çok sevdiği, beğenerek izlediği bir futbolcuydunuz…
Metin Kurt: Gerçekten de futbolculuğum döneminde taraftarların, halkımızın bana gösterdiği sevgi ve sıcaklık, bu davayı bugüne kadar sürdürmemde büyük rol oynadı, onlara bir kez daha FourFourTwo aracılığıyla teşekkür etmek, şükranlarımı sunmak istiyorum.
Eğer bu ülkede yöneticiler de futbolu taraftarların sevdiği kadar sevseydi her şey çok farklı olurdu! Galatasaray’da oynarken bana “Çizgi Metin” derlerdi çünkü ben bir açık oyuncusu olmamın ötesinde taraftara, halka en yakın yer olan kanatta, çizgide oynamayı çok severdim, oynadığım oyundan ayrı bir zevk alırdım.
Tabii bunda rakip takımların bize karşı sürekli kapalı savunma yapmasının da taktiksel açıdan önemli bir rolü vardı. Savunmayı açabilmek için sahanın bütün genişliğini kullanmak gerekiyordu. Bana verilen taktik rol de “Çizgi Metin” olmaktı. O zamanlar başarılı futbol performansımın, yıldız oyuncu olmamın da sayesinde bütün kitleler, bütün sporcular benim arkamdaydı.
Medya bile bir ölçüde benim yanımdaydı. Verdiğim demeçlerin hepsi manşetten yayınlanırdı. Taraftar da yaptığım mücadeleden geri dönmemem nedeniyle beni ekstradan destekledi.
Galatasaray’da taraftarlar tarafından bu kadar çok sevilmenize rağmen, yaptığınız eylemden sonra takımdan uzaklaştırıldınız ve bir daha da asla Galatasaray formasıyla oynadığınız gibi oynamadınız…
Metin Kurt: Asıl sorun biz futbolcuların çalışma şartlarından kaynaklanıyordu, biz bunu değiştirmek istedik. O zamanlar kulüplerle iki yıllık mukavele yapılıyordu. Kulüp isterse maaşınızı ödeyip iki yıl daha otomatik olarak mukavelenizi uzatabiliyordu. Kulüpler bunu doğrudan kullanmıyorlardı ama pazarlıkta ellerinde bir koz oluyordu. Bana karşı bu kozu kullanmaya kalktılar. O zamanın parasıyla 110 milyon teklif ettiler. Ben de 200 milyon istediğimi onlara belirttim.
Diğer taraftan bunun yanlış bir şey olduğunu bütün kitlelere anlattım. Burada bir önemli nokta vardı. O dönemde herkes bana batıda da durumun böyle olduğunu söylüyordu. Batıda bunun böyle olması durumun doğru olduğunu göstermez ki! Batı Avrupa’da da halen yanlış olan birçok şey var! Orada yanlış diye Türkiye’de de öyle mi olması gerek?
Bosman’a kadar bu durum böyleydi ama biraz önce de söylediğim gibi Bosman futbol tarihindeki en önemli adamlardan biridir. Benim 1970’lerde yaptığım mücadeleyi o 1990’lara, 2000’lere global düzeye taşıdı. Eğer o zamanlar Türkiye’deki adalet sistemi arkamızda dursaydı, daha 1970’lerde böyle bir şey Türkiye’den çıkıp bütün Avrupa’ya örnek olurdu.
Zamanında yaptığınız bu işlerin nihayete ermemesinin nedeni sadece 12 Eylül darbesi değil de Avrupa’daki meslektaşlarınızla bağlantı kurulamamasından kaynaklanmış olabilir mi?
Metin Kurt: Sendikalar da taraftarla birlikte bizi izliyordu aslında. Arkamızda güçlü bir sendika olsaydı durum değişebilirdi. Galatasaray’da bizim yapmaya çalıştığımız olayın o zamanlar Avrupa’da bile bir benzeri yoktu. Bireysel olarak başkaldıran futbolcular yok muydu, vardı. Paul Breitner vardı örneğin, Batı Almanya ile Doğu Almanya arasındaki soğuk savaşa ve Franz Beckenbauer’e rağmen solculuğunu ayan beyan ilan etmiş, kendisini de herkese böyle kabul ettirmişti.
Bizim gibi dışlanmak bir yana sağcıların takımı olarak bilinen Real Madrid’de çalışma şartları daha uygun olduğu için forma giymişti. Bunu da neden altını çizerek söylüyorum onu da açıklayayım: Futbolcular taraftarlarla beraber futbol sektörünün en saf, en temiz, en günahsız kişileridir.
Fatih Terim, Şenol Güneş ve Mustafa Denizli gibi sizin kuşağınızın birçok yıldız futbolcusu şimdi çok iyi teknik direktörler. Aynı durum İngiltere Ligi için de geçerli. Mesela sizin mücadele verdiğiniz yıllarda şimdilerin Man Utd teknik direktörü Alex Ferguson Britanya’da grev organizatörü. Aynı şekilde Nottingham Forest’in efsanevi hocası Brian Clough da halen verdiği emekten yana mücadeleyle Ada’da baş tacı. Sizlerin başına neler geldi?
Metin Kurt: Kuşkusuz 12 Eylül darbesiyle Türkiye’de diğer sol sempatizanlarının başına gelenlere oranla bizim başımıza gelenlerin felaket olduğuna inanmıyorum. Biz bilinçli olarak bunu seçtik, o yüzden de hiçbir zaman oturup ağlamadık, sızlanmadık. Artık günümüzde futbol bir oyun değil. Futbolcu da bir oyuncu değil. Şimdi artık sporcu doğal şartlarda yetişmiyor, oyundan gelmiyor.
Bizim başımıza gelenler derken şunu kastediyorum: Ben futbolu bıraktım futbolculuk zamanında da Alex Ferguson İskoç futboluna damgasına vuran mezhep ayrımcılığının kurbanı olmuş. Yine de kabuğunu kırmayı başarıp Ada’nın en başarılı teknik adamı olmuş çünkü oradaki şartlar bizdeki gibi değil. Bizim Türkiye’nin sınırları içerisinde futbolcuların konuşma özgürlüğü kesinlikle yoktur. Bunun en somut örneği Fenerbahçeli Kemalettin Şentürk’tür.
Sınırlar demişken, Aykut Kocaman gibi pırıl pırıl bir figürün, Melih Gökçek’in takımında çalışması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Metin Kurt: Aykut Kocaman gerçekten de saha içi ve dışındaki duruşuyla çok değerli bir isim. Ankaraspor’un hocası olması Melih Gökçek’le aynı fikirde olduğu anlamına gelmez. Onun gerçek fikirlerini ben bizzat yakından biliyorum. Ne yapıp edip Aykut Kocaman’ın bundan zarar görmesini engellemek lazım çünkü bu ülkenin bir değil birden fazla Aykut Kocaman’a ihtiyacı var.
Şu anda Beşiktaş taraftar grubu Çarşı, daha çok sola, özgürlük mücadelesine özgü sembolleri ve söylemleri benimsemiş durumda. Çarşı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Metin Kurt: Şimdiki konjonktür çok farklı tabii ki. Fakat Çarşı ile ilgili olarak şunu söyleyebilirim ki taraftar taraftar, yönetici de yöneticidir, bunun rengi kulübü yoktur. Sadece Çarşı’dan dolayı Beşiktaş’ın sola yakın bir kulüp olduğunu söylemek yanlış olur, aynı şekilde de bir takım insanların yaptıkları “Galatasaray aristokrat takımıdır, Fenerbahçe burjuva takımıdır” genellemeleri de çok yanlış. Allah aşkınıza Beşiktaş’ın başkanı kim? Baba parasıyla başkan olan Yıldırım Demirören. Demirören’in solda olmasına hiç imkan var mı sizce? Tabii ki yok.
Taraftarlar başka, yöneticiler başka. Futbol, taraftarların ve futbolcuların olmalı ama ülkemizde daha çok yöneticilerin tekelinde. Yöneticiler için de taraftarlar daha çok birer müşteriler, oyuncular da işçi! Fakat Demirören’in başkan olması da Türkiye’deki Çarşı fenomeninin boyutunu küçültmez. Zaten öyle olduğunu düşünseydim, yıllar sonra yeniden yayınlama mutluluğunu yaşadığımız Sportmence’nin ilk sayısına Çarşı’yı kapak yapmazdık.
Yöneticileri bir kenara bırakırsak, Türk futbolunun son yıllarda başardıkları hakkında ne düşünüyorsunuz? Sahiden sizin döneminize göre çok yol aldık mı?
Metin Kurt: Bizim dönemimize göre her açıdan çok daha fazla geliştiğimiz malum. Özellikle Euro 2008’de oynadığımız futbol çok büyük başarıdır, ilk 4’e girmekten de daha önemli olan, geriden gelip kazanmak, hücum oynamak bağlamında büyük bir mental gelişme söz konusu. Fakat sürdürülebilir başarı, sizin de Ocak sayınızda yazdığınız gibi bir türlü gelmiyor, bu kafayla devam ederse de kolay kolay gelmeyecek gibi.
Ben şu açıdan bakıyorum: Bir ülkenin futboldaki başarısı en çok o ülke futbolunun ithalat-ihracat dengesiyle ölçülebilir. Ne kadar ihracat ve ne kadar ithalat yapıyoruz? Euro 2008’deki başarımıza rağmen yurt dışına oynayan Türk futbolcu sayısı halen Türkiye’ye ithal edilen yabancı oyuncu sayısının çok altında. Bir de birçok oyuncumuzun aslında Almanya’da yetişmiş olduğu gerçeğini objektif şekilde değerlendirirsek, futbolumuzun aldığımız neticeler kadar gelişmiş olduğunu söylemek zor.
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder