Galatasaray 3657 gün 12 saat sonra FB'yi Saraçoğlu'nda yenecekti, fakat son saniyede direk engelledi
GALATASARAY PLAY-OFF ÖNCESİNİN ŞAMPİYONU OLDU
İlklerin sarayı Galatasaray, bir ilke daha imza atarak; Play-Off Uygulamasının ilk ayağının şampiyonu oldu. Eğer Play-Off olmasa, şimdi GS tür atıyor olmuş olacaktı. Bakalım, Play-Off sonrasının şampiyonu kim olacak?
Her ne ise, şu bir gerçek ki; dünya da en büyük derbi, birilerinin derdi, her zaman.
Kanarya ve Aslan’ın futbol maçından söz ediyorum. Evet; dünyada en büyük derbi birilerinin derdi. Olmamalı kardeşim, derbi dert olmaktan çıkarılmalıdır. Nasıl mı? Ayni tribünde beraber maç izleyerek. Doğru haklısınız, bu; Aslan ile, Kanarya’yı aynı kafese koymaya benzer.
Bir deneyelim, bakalım birbirlerini yiyecekler mi? Bence yemezler, barış içinde ortak coşkularını ayrı-ayrı yaşarlar.
Belli mi olur, bir bakmışsınız, günün birinde Kanarya, Saraçoğlu mabedini Aslan’a, Aslanda ‘Ali Sami Yen Aslantepe Arena’ mabedini Kanarya’ya açmış, dahası kucak aşmışlar ve birlikte maç izliyorlar. Salt ülkemde değil, dünyada ses getirir ve ülkemin sanal Recep gündemlerini tümden öteler.
Bu yıl, ligimizin tadı yok. Sanal şike bir yana, şu Play-Off’u kim bulguladıysa, futbolun içine resmen saman doğradı.
Düşünün; Galatasaray Fenerbahçe’ye yenilmedi ve aradakı 9 farkı korud, Fener kalan maçlarını da kaybetti ve de fark Play-Off’da kapanmayacak şekilde açıldı. Bu durumda Play-Off’u oynamanın bir anlamı var mı? Play-Off oynayacağına, Play Station oyna daha zevk verir.
Fenerli dostlarımı biraz kızdırayım. Diyelim ki bunu Saraçoğlu stadında Fenerle kardeşlerime anlatıyorum ve aksine hep birlikte gülüyoruz; “Kardeşim, şu 6-0’a takıldınız kaldınız. Bakın biz 7 kişiyle elde ettiğimiz 7-0’a takılıyor muyuz? Recebim bile, ülkemin parasından 6-0’ı attı, siz ülkemin futbolundan atamadınız.”
Ve maç başladı.
Maçtan önce, eski Avrupa boks şampiyonu sevgili Hamdi Yıldırım bana şunları yazmış: “Maç beraberliktir, fakat Galatasaray yenebilir…”
Ben de şöyle yanıt vermişim: Hamdi kardeşim, belli mi olur? Ben de katılıyorum. Fakat; genelde ayakta duramayan bir FB defansını dikkate almayıp, takımı defans ağırlıklı oynatırsa , FB kanat adamlarının hışmına uğrayabilir. Eğer Terim, FB'nin üzerine gider ise, açık verip gol yer ama, çok gol da atabilir...
Galatasaraylı futbol emekçisi sosyalist ünlü topçu Metin Kurt’un ağabeyi olan ve Galatasaray ve de Fenerbahçe’de oynayan İsmail Kurt diyor ki; “Geçilmeyen bek, tutulmayan açık yoktur”. Gerçekten, bugün ikisini de yaşadık, ikisinin de bekleri geçildi, açıkları tutuldu ve maç 2-2 bitti. Peki bu sonuç kime kaybettirdi, elbette ki 9 puanlık farkı koruyan Galatasaray değil.
Bu Hamdi kardeşim ve benim dediklerim çıktı. Özellikle, Hamdi’nin; maç beraberliktir, fakat Galatasaray maçı alabilir de. Nitekim son saniyede, Baros direğe takılmasa, maçı GS alacak.
Nitekim, ilk yarı, Fener bağlamında dediğim çıktı; Galatasaray 1, FB 2 attı. Yani, defansta hata yapan GS olunca FB ilk yarıyı 2-1 önde kapadı. Aslında 4-0 da kapatabilirdi, fakat ne olduysa 2-0’dan Fener geri çekildi ve golü yedi. FB sanki, ben bu sene Lig’den tad alamıyorum, bu nedenle maçı bırakıyorum der gibiydi. Galatasaray şok yer, eğer ikinci yarıda da, ilk yarının 20. Dakikalarında oynadığı gibi oynar ise, GS dağılır. Galatasaray, ilk 20 dakika sonrasının futbolunu ikinci yarı taşırsa, FB’yi dağıtır.
Ve gerçekten, ikinci yarı müthiş bir Galatasaray izledik. İzledik izlemesine de, ancak 1 puan getirebildi Saraçoğlu’ndan.
Eğer son saniyedeki Baros topu direkten dönmese, Galatasaray aradaki farkı 12 puana çıkarabilirdi.
Bu maçın ilk yarısının ilk 25.dakikasında tüm Galatasaraylı topçular kötüydü, ondan sonraki dakikalarda ise FB takımı oyuncuları berbattı. Aydın Yılmaz gittikçe iyi oluyor. Emre Çolak oyundan alınırken yaptıkları hiç de hoş değildi. O vücut diline Terim’e karşı kullanmamalıydı. Necati Ateş de geçken öyle idi, ama şimdi, tam bir beyefendi. Şey çok harika idi, Hakan Balta, hatta Melo, Elmander, aslında hepsi çok iyi idi. Doğrusu, Terim ile bu takım çok iyi.
Görüldü ki, GS 3 maçı alır, FB de, kalan 3 maçta birkaç puan kaybederse, bu Play-Off ucubesinin galibi Galatasaray olur. Ve bu sezonu, futboldan zerre kadar zevk almaksızın kapatırız.
Aslında bu şık olmayan şike algısızlığında, sezonu gelecek adına çok büyük kayıplarla da kapatabiliriz. Gönül ister ki, böyle bir şey yaşamayalım, fakat yeteneksiz yönetenler yüzünden, endişeli bir bekleyiş içinde olduğumuzu yadsımamalıyız.
İşte, 17 Mart 2012’de oynanan 31. Lig maçındaki derbinin kimliği:
Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Bülent Yıldırım xx, Bahattin Duran xx, Cem Satman xx
Fenerbahçe: Volkan Demirel xx, Gökhan Gönül xx, SerdarKesimal xx, Yobo xx, Ziegler xx, Mehmet Topuz xx (Dk. 85 Bienvenu ?),Emre Belözoğlu xxx, Cristian xx, Stoch x (Dk. 64 Selçuk Şahin x), Alex xx (Dk. 79 Dia x), Sow xx
Galatasaray: Muslera xx, Eboue xxx, Semih Kaya xx, Ujfalusi xxxHakan Balta xxx, Engin Baytar xxx, Selçuk İnan xxx, Melo xx, Emre Çolak xx (Dk. 65 Aydın Yılmaz xx), Necati Ateş xxx (Dk. 67 Baros xx), Elmander xxx (Dk. 87 Riera ?)
Goller: Dk. 10 Sow, Dk. 15 Alex (Fenerbahçe), Dk. 36 Elmander, Dk. 82 Hakan Balta (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 43 Emre Belözoğlu, Dk. 69 Serdar Kesimal (Fenerbahçe), Dk. 76 Elmander (Galatasaray)
Galatasaray 30. Spor Toto Süper Lig maçını da bir hafta önce, 10 Şubat 2012’de ‘AliSami Yen Aslantepe’ de oynamıştı. Rakibi; bir hafta önce FB’den 6 yiyen un kralı İlhan Cavcav’ın takımı Gençlerbirliği idi.
Galatasaray: Muslera xx, Eboue xx, Semih Kaya xx, Ujfalusi xx, Hakan Balta xx, Engin Baytar xx, Selçuk İnan xxx, Melo xxx, Riera xx (Dk. 46 Emre Çolak xxx), Necati Ateş xx (Dk. 79 Aydın Yılmaz x), Elmander xx (Dk. 85 Baros x)
Goller: Dk. 48 Melo, Dk. 58 Selçuk İnan (Galatasaray)
Gençlerbirliği; Galatasaray karşısında, özellikle ilk yarı, hiç de FB karşısındaki gibi değildi. Başa baş oyun çıkardı. Hayret ki ne hayret.
İlk yarı, karşılıksız ataklarla değil, sadece GS’in ataklarıyla geçti. Çünkü, GB’i talimat almışçasına yenilmemeye oynuyordu ve geriye yaslanmıştı. Yani müthiş bir kapalı defans kurgusu oluşturmuştu. Ve 45 dakikalık periyotta istediği alan GB’i oldu. Birilerinin istediği gibi, ilk yarı, Galatasaray ile, FB arasında puan farkı 7’ye indi, haftaya FB yener ise, 4’e iner, oh ne ala futbol.
İkinci yarı, GS fırtına gibi esmeye başladı. İki Libero Melo ve Selçuk forvet’in arkasından sürekli gelerek GB’ni forvetlerden daha fazla bunalttılar. Nitekim golleri de onlar attı.
48’de Melo, belki de dünyanın en yavaş(tıngın mıngır) golünü attı, sağdan kendi hazırladığı topla, 1-0. Emre Çolak, ikinci yarı Riera’nın yerine girdi, ve oyuna hareketlilik getirdi. G irer girmez de öyle bir şut attı ki, top üst direği adeta salladı. 1970 yılında, Samsun’dan yeni gelmişim, beni; köyümdeki maça çıkardılar( Arhavi-Sidere köyü). Vedat Durmuş ağabeyimin kaptanlığını yaptığı ‘Çütsider-Küçüksidere’ takımda sağ açık oynuyorum. Maçın sonlarında Didsider-‘Büyük Sidere’ kalesine sağ ayağımla öyle şut çektim ki, top, kızıl ağaç’tan yapma üst direkte patladı, direk de, Mümtaz ağabeyin kafasında…Nedense her sıkı şutta, o anı anımsarım. Bilmem, belki de, bazı şansızlıklardan ve de Üniversiteyi tercih etmemden dolayı futbol oynayamamanın bürüklüğü. O yıllarda, futbolda bu denli büyük paralar yoktu ki. İlle de mühendis veya doktor derdi ebeveynler. Olduk da ne oldu? Bugün 25 yaşına gelmemiş bir oyuncu onlarca trilyonlarla oynuyor, ben 25 senelik mühendis, hala şans oyunları .
Bu milyon dolarlılardan Selçuk İnan 57, 14’te müthiş bir sağ ve müthiş bir frikik golü(Aldığı para anasının ak sütü gibi helal olsun) attı ki, anlatılamaz; sadece skor yazılır; 2-0. Kurşun adres sormadığı gibi, Selçuk’un frikikleri de adres sormuyor. Bu, Selçuk’un GS’da frikikten 3, toplam 9. Golü.
Galatasaray’da her oyuncu gol atıyor, Hakan Balta ve Müslera hariç. GS son 6 yılda en verimli dönemini yaşıyor. 30 maç’ta 60 gol. Geçen yıl 33 idi.
Urfaluji defansı çekip çevirmenin yanında, Semih Kaya’yi da eğitiyor adeta. Sene başında Urfalji’yi değil de Forlan veya Rees’i isteyenlere kapak olsun.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
GSM:05066090032
GALATASARAY PLAY-OFF ÖNCESİNİN ŞAMPİYONU OLDU
İlklerin sarayı Galatasaray, bir ilke daha imza atarak; Play-Off Uygulamasının ilk ayağının şampiyonu oldu. Eğer Play-Off olmasa, şimdi GS tür atıyor olmuş olacaktı. Bakalım, Play-Off sonrasının şampiyonu kim olacak?
Her ne ise, şu bir gerçek ki; dünya da en büyük derbi, birilerinin derdi, her zaman.
Kanarya ve Aslan’ın futbol maçından söz ediyorum. Evet; dünyada en büyük derbi birilerinin derdi. Olmamalı kardeşim, derbi dert olmaktan çıkarılmalıdır. Nasıl mı? Ayni tribünde beraber maç izleyerek. Doğru haklısınız, bu; Aslan ile, Kanarya’yı aynı kafese koymaya benzer.
Bir deneyelim, bakalım birbirlerini yiyecekler mi? Bence yemezler, barış içinde ortak coşkularını ayrı-ayrı yaşarlar.
Belli mi olur, bir bakmışsınız, günün birinde Kanarya, Saraçoğlu mabedini Aslan’a, Aslanda ‘Ali Sami Yen Aslantepe Arena’ mabedini Kanarya’ya açmış, dahası kucak aşmışlar ve birlikte maç izliyorlar. Salt ülkemde değil, dünyada ses getirir ve ülkemin sanal Recep gündemlerini tümden öteler.
Bu yıl, ligimizin tadı yok. Sanal şike bir yana, şu Play-Off’u kim bulguladıysa, futbolun içine resmen saman doğradı.
Düşünün; Galatasaray Fenerbahçe’ye yenilmedi ve aradakı 9 farkı korud, Fener kalan maçlarını da kaybetti ve de fark Play-Off’da kapanmayacak şekilde açıldı. Bu durumda Play-Off’u oynamanın bir anlamı var mı? Play-Off oynayacağına, Play Station oyna daha zevk verir.
Fenerli dostlarımı biraz kızdırayım. Diyelim ki bunu Saraçoğlu stadında Fenerle kardeşlerime anlatıyorum ve aksine hep birlikte gülüyoruz; “Kardeşim, şu 6-0’a takıldınız kaldınız. Bakın biz 7 kişiyle elde ettiğimiz 7-0’a takılıyor muyuz? Recebim bile, ülkemin parasından 6-0’ı attı, siz ülkemin futbolundan atamadınız.”
Ve maç başladı.
Maçtan önce, eski Avrupa boks şampiyonu sevgili Hamdi Yıldırım bana şunları yazmış: “Maç beraberliktir, fakat Galatasaray yenebilir…”
Ben de şöyle yanıt vermişim: Hamdi kardeşim, belli mi olur? Ben de katılıyorum. Fakat; genelde ayakta duramayan bir FB defansını dikkate almayıp, takımı defans ağırlıklı oynatırsa , FB kanat adamlarının hışmına uğrayabilir. Eğer Terim, FB'nin üzerine gider ise, açık verip gol yer ama, çok gol da atabilir...
Galatasaraylı futbol emekçisi sosyalist ünlü topçu Metin Kurt’un ağabeyi olan ve Galatasaray ve de Fenerbahçe’de oynayan İsmail Kurt diyor ki; “Geçilmeyen bek, tutulmayan açık yoktur”. Gerçekten, bugün ikisini de yaşadık, ikisinin de bekleri geçildi, açıkları tutuldu ve maç 2-2 bitti. Peki bu sonuç kime kaybettirdi, elbette ki 9 puanlık farkı koruyan Galatasaray değil.
Bu Hamdi kardeşim ve benim dediklerim çıktı. Özellikle, Hamdi’nin; maç beraberliktir, fakat Galatasaray maçı alabilir de. Nitekim son saniyede, Baros direğe takılmasa, maçı GS alacak.
Nitekim, ilk yarı, Fener bağlamında dediğim çıktı; Galatasaray 1, FB 2 attı. Yani, defansta hata yapan GS olunca FB ilk yarıyı 2-1 önde kapadı. Aslında 4-0 da kapatabilirdi, fakat ne olduysa 2-0’dan Fener geri çekildi ve golü yedi. FB sanki, ben bu sene Lig’den tad alamıyorum, bu nedenle maçı bırakıyorum der gibiydi. Galatasaray şok yer, eğer ikinci yarıda da, ilk yarının 20. Dakikalarında oynadığı gibi oynar ise, GS dağılır. Galatasaray, ilk 20 dakika sonrasının futbolunu ikinci yarı taşırsa, FB’yi dağıtır.
Ve gerçekten, ikinci yarı müthiş bir Galatasaray izledik. İzledik izlemesine de, ancak 1 puan getirebildi Saraçoğlu’ndan.
Eğer son saniyedeki Baros topu direkten dönmese, Galatasaray aradaki farkı 12 puana çıkarabilirdi.
Bu maçın ilk yarısının ilk 25.dakikasında tüm Galatasaraylı topçular kötüydü, ondan sonraki dakikalarda ise FB takımı oyuncuları berbattı. Aydın Yılmaz gittikçe iyi oluyor. Emre Çolak oyundan alınırken yaptıkları hiç de hoş değildi. O vücut diline Terim’e karşı kullanmamalıydı. Necati Ateş de geçken öyle idi, ama şimdi, tam bir beyefendi. Şey çok harika idi, Hakan Balta, hatta Melo, Elmander, aslında hepsi çok iyi idi. Doğrusu, Terim ile bu takım çok iyi.
Görüldü ki, GS 3 maçı alır, FB de, kalan 3 maçta birkaç puan kaybederse, bu Play-Off ucubesinin galibi Galatasaray olur. Ve bu sezonu, futboldan zerre kadar zevk almaksızın kapatırız.
Aslında bu şık olmayan şike algısızlığında, sezonu gelecek adına çok büyük kayıplarla da kapatabiliriz. Gönül ister ki, böyle bir şey yaşamayalım, fakat yeteneksiz yönetenler yüzünden, endişeli bir bekleyiş içinde olduğumuzu yadsımamalıyız.
İşte, 17 Mart 2012’de oynanan 31. Lig maçındaki derbinin kimliği:
Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Bülent Yıldırım xx, Bahattin Duran xx, Cem Satman xx
Fenerbahçe: Volkan Demirel xx, Gökhan Gönül xx, SerdarKesimal xx, Yobo xx, Ziegler xx, Mehmet Topuz xx (Dk. 85 Bienvenu ?),Emre Belözoğlu xxx, Cristian xx, Stoch x (Dk. 64 Selçuk Şahin x), Alex xx (Dk. 79 Dia x), Sow xx
Galatasaray: Muslera xx, Eboue xxx, Semih Kaya xx, Ujfalusi xxxHakan Balta xxx, Engin Baytar xxx, Selçuk İnan xxx, Melo xx, Emre Çolak xx (Dk. 65 Aydın Yılmaz xx), Necati Ateş xxx (Dk. 67 Baros xx), Elmander xxx (Dk. 87 Riera ?)
Goller: Dk. 10 Sow, Dk. 15 Alex (Fenerbahçe), Dk. 36 Elmander, Dk. 82 Hakan Balta (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 43 Emre Belözoğlu, Dk. 69 Serdar Kesimal (Fenerbahçe), Dk. 76 Elmander (Galatasaray)
Galatasaray 30. Spor Toto Süper Lig maçını da bir hafta önce, 10 Şubat 2012’de ‘AliSami Yen Aslantepe’ de oynamıştı. Rakibi; bir hafta önce FB’den 6 yiyen un kralı İlhan Cavcav’ın takımı Gençlerbirliği idi.
Galatasaray: Muslera xx, Eboue xx, Semih Kaya xx, Ujfalusi xx, Hakan Balta xx, Engin Baytar xx, Selçuk İnan xxx, Melo xxx, Riera xx (Dk. 46 Emre Çolak xxx), Necati Ateş xx (Dk. 79 Aydın Yılmaz x), Elmander xx (Dk. 85 Baros x)
Goller: Dk. 48 Melo, Dk. 58 Selçuk İnan (Galatasaray)
Gençlerbirliği; Galatasaray karşısında, özellikle ilk yarı, hiç de FB karşısındaki gibi değildi. Başa baş oyun çıkardı. Hayret ki ne hayret.
İlk yarı, karşılıksız ataklarla değil, sadece GS’in ataklarıyla geçti. Çünkü, GB’i talimat almışçasına yenilmemeye oynuyordu ve geriye yaslanmıştı. Yani müthiş bir kapalı defans kurgusu oluşturmuştu. Ve 45 dakikalık periyotta istediği alan GB’i oldu. Birilerinin istediği gibi, ilk yarı, Galatasaray ile, FB arasında puan farkı 7’ye indi, haftaya FB yener ise, 4’e iner, oh ne ala futbol.
İkinci yarı, GS fırtına gibi esmeye başladı. İki Libero Melo ve Selçuk forvet’in arkasından sürekli gelerek GB’ni forvetlerden daha fazla bunalttılar. Nitekim golleri de onlar attı.
48’de Melo, belki de dünyanın en yavaş(tıngın mıngır) golünü attı, sağdan kendi hazırladığı topla, 1-0. Emre Çolak, ikinci yarı Riera’nın yerine girdi, ve oyuna hareketlilik getirdi. G irer girmez de öyle bir şut attı ki, top üst direği adeta salladı. 1970 yılında, Samsun’dan yeni gelmişim, beni; köyümdeki maça çıkardılar( Arhavi-Sidere köyü). Vedat Durmuş ağabeyimin kaptanlığını yaptığı ‘Çütsider-Küçüksidere’ takımda sağ açık oynuyorum. Maçın sonlarında Didsider-‘Büyük Sidere’ kalesine sağ ayağımla öyle şut çektim ki, top, kızıl ağaç’tan yapma üst direkte patladı, direk de, Mümtaz ağabeyin kafasında…Nedense her sıkı şutta, o anı anımsarım. Bilmem, belki de, bazı şansızlıklardan ve de Üniversiteyi tercih etmemden dolayı futbol oynayamamanın bürüklüğü. O yıllarda, futbolda bu denli büyük paralar yoktu ki. İlle de mühendis veya doktor derdi ebeveynler. Olduk da ne oldu? Bugün 25 yaşına gelmemiş bir oyuncu onlarca trilyonlarla oynuyor, ben 25 senelik mühendis, hala şans oyunları .
Bu milyon dolarlılardan Selçuk İnan 57, 14’te müthiş bir sağ ve müthiş bir frikik golü(Aldığı para anasının ak sütü gibi helal olsun) attı ki, anlatılamaz; sadece skor yazılır; 2-0. Kurşun adres sormadığı gibi, Selçuk’un frikikleri de adres sormuyor. Bu, Selçuk’un GS’da frikikten 3, toplam 9. Golü.
Galatasaray’da her oyuncu gol atıyor, Hakan Balta ve Müslera hariç. GS son 6 yılda en verimli dönemini yaşıyor. 30 maç’ta 60 gol. Geçen yıl 33 idi.
Urfaluji defansı çekip çevirmenin yanında, Semih Kaya’yi da eğitiyor adeta. Sene başında Urfalji’yi değil de Forlan veya Rees’i isteyenlere kapak olsun.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
GSM:05066090032
Yorumlar
Yorum Gönder