Yazan mühendis’e göre devletin geometrisi: Tarihte son hortumlama vakası, 17 Aralık 2013 operasyonu ile ortaya çıktı.. 3 Bakan oğlunun, Halk Bankası Genel Müdürü’nünün göz altına alınması ve iki bakan hakkında rüşvet iddiası ortalığı karıştırdı..
Ve ardından feryatlar yükselmeye başladı; “Devlet içinde paralel devlete izin vermeyeceğiz.. Geçtiğimiz hafta kurulan tuzak, yolsuzluk kisvesi altında yurtdışında senaryosu yazılmış bir tuzaktır. Minareyi çalmak istediler, yolsuzluğu bunun kılıfı yapmaya çalıştılar. Devlet içindeki çetelere ve onların efendilerine devlet cevabını çok sert şekilde verecek.. İnlerine ineceğiz; didik didik edeceğiz..”
Devleti işin içine niçin katıyorsunuz? Yaşananları yaşatanlar Hükümettir. Hükümet ile Devlet arasındaki ayrımı bilen de bilmeyen de, hükümetlerin görece her hatası ‘özellikle son iktidarca’ devlete yüklenir oldu..
Hükümet; devleti geçici bir süre yöneten politik yönetici grubu değil mi? Yani, “Yürütme”. Devlet yapılanmasını, halkın seçimle başa geçirdiği hükümet ve onun lbelirlediği politikalar oluşturur ve adı da, dediğimiz gibi Yürütmedir.
Kısacası; Yürütme, Devlet aygıtını oluşturan kuvvetlerden biridir. Bu kuvetler nedir; Yasama, Yürütme ve Yargı..
Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Bana göre; Hükümet, Devlet kurumunun oluşmasına katkı veren siyasi iktidar örgütlenmesidir. Yukarıda belirtiğim gibi; Devlet erkini oluşturan 3 olgudan biridir; yürütme, yasama ve yargı. Bundandır ki paralel devlet diyemezsiniz, fakat paralel yürütme diyebilirsiniz. Evet, fetullahçılar ve Nakşiler 2002’den sonra parelel yürütüyorlardı. Parallellikleri bozuluncu, paralel yürütme savaşları başladı.
2002 sonrasının hükümetinde, “hükümet içinde hükümet anlamına” ‘Paralel Hükümet’ varlığından söz edilebilir mi? Edilebilir, edilmesine de, bence; Paralel hükümet değil, dışa dönük, Konkav hükümet ve içe dönük Konveks hükümet var.
Ben 2002 sonrasının AKP hükümetini bu nedenle çokgene benzetirim. Biliyorsunuz, Çokgen; Bir düzlemde birbirinden farklı veya harhangi üçü doğrusal olmayan noktayı ikişer ikişer birleştiren doğru parçalarının oluşturduğu kapalı şekillerdir.
Bunlar ikiye ayrılırlar; Çokgenin bazı kenar doğruları çokgeni kesiyorsa bu tür çokgenlere İçbükey (Konkav) çokgenler denir. Eğer; Kenar doğrularının hiçbiri, çokgeni kesmiyorsa bu çokgenlere dışbükey (konveks) çokgen denir. Buradan yola çıkarak, hükümetlerin hangi genlere sahip olduğunu bu tanımla çok rahat bulabilirsiniz.
Her hükümet; içsel olarak farklı genlere sahiptir, yani farklı gruplara sahip çokgen gibiler. Bazı hükümetler; bütün kenarlarının uzunlukları eşit ve bütün açılarının ölçüleri eşit olan çokgen olan “düzgün çokgen” izlemi verirler. Bazıları doğuştan olmakla birlikte sonradan düzgünlüklerini bozarlar veya doğuştan düzgün olmayan çokgenliklerini, gen çatışmasıyla dışa vururlar.
İşte bugün bunlar bu düzgün çokgenliliklerin son yaşanan hortumlama ile bozdular ve farklı genlere ayrıştılar. Aslında “ben bunların cemaziyelevvelini bilirim”, bu farklılıklarını potansiyel olarak içlerinde saklıyorlardı ve sonunda makarnacı seçmeninin bile anlayacağı şekilde dışa vurdular, okyanus ötesi senaryolarla..
Gerçek şu ki, bugünden itibaren abartılı çokgenlere dönüştüler. Süreç içinde; üçgen, dörtgen, beşgen, altıgen, yedigen, sekizgene, değil genleri bozulmuşçasına n genlere dönüşeceklerdir.
Montesguie; demokratik Devlet "yasama, yürütme, yargı olmak üzere üç kuvvet üzerine inşa edilmelidir.’ der. 1923’ten beri çalıştık, fakat gerçekleştiremedik. Çünkü; kuvetler ayrılığı prensibini yadsıyarak, kuvvetleri kendi siyasi çıkarlarımıza eklemlendirdik.
Ve bunu da 2002 sonrası somutlaştırdık. Şöyle ki; Bilindiği gibi, hükümet (yürütme), yasama içinde kurulmuş yönetme organıdır. Yani; yürütme, yasama kuvvetine dahildir. Bizde, 17 Aralık 2013 operasyonu sonrasında, yasama tümden yürütmeye dahil edilmiştir.
Birileri diyor ki; “Hükümet yasaları yapar. yürütmenin önüne koyar. hükümet yasaları dayatır! devletin kurumları yasaları yürütür.”
Doğrudur hükümetin yasaları dayatması ve devlet kurumlarının yasaları yürütmesi, fakat yasa yapıcısı hükümettir demek bana göre yanlış, çünkü; Yasama organı diye bir kuvvet var. Bu kuvvet Anayasanın verdiği yetki ile kurulmuş; yasaları geçirme, değiştirme ve yürürlükten kaldırma gücüne sahip katılımcı meclistir. Demek ki, hükümeti, doğrusu yürütmeyi belirleyen ‘Bakanlar Kurulu’ yasa yapma yetkisine sahip değildir. Fakat bizde, dahası tek başına iktidarı elinde bulunduran ülkelerde, yasama organı adeta yürütme organı gibi çalışır; günümüz iktidar yapılanması gibi. Hükümet hem yasaları yapar, hem de yasaları uygular.
Buna; iktidarın tek elde toplanması (oligarşik totalizm) denir ve devlette kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılmış olur. Böylesi izlenim verdiğin noktada, dönüp ‘Paralel Devlet’ diyerek devleti suçlayamazsın. Çünkü sen; siyasi iktidar olarak devlet kuvvetinin bütün yetkilerini elinde bulundurarak “Kuvvetler Ayrılığ Prensibi”ni, Kuvvetler Birliği Prensibine dönüştürmüş olursun. Bunun adı, faşizmdir.
Nerede kaldı, parlamenter sistemdeki ‘Yasama Organı’nın en yüceliği? Hem yasa yapan, hem uygulayan bir parlamenter sistem hükümeti yaratmışsanız, yasaları ve yönetmelikleri işinize geldiği gibi uygulayacak ve kendinize kaçacak bir delik birakacaksınız demektir.
17 Aralık yolsusuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından Adalet Bakanlığının, 2005 yılında çıkardığı ve Ergenekon ve benzer operasyonlarda kullandığı ‘Adli Kolluk Yönetmenliği’ni, kendisine yönelik 17 Aralık operasyonu sonrası değiştirmesi böylesi kaçısın en somut örneğidir.
Artık; Kendi başlarına soruşturma açma ve adli kolluğa emir verme yetkisine sahip olan savcılar, bu yetkilerini İllerdeki başsavcıya haber vermezden kullanamayacaklar, onlardan onay alacaklar. Ve de savcılara; yürüttükleri soruşturmaları emniyete ve valilere bildirme zorunluluğu getirildi.
Evet; Evet; HSYK'nın 2011 tarihli “Genelge”sinin 7. Maddesi; Başsavcı da savcı da soruşturmanın ayrıntılarını vali ve emniyet müdürüne anlatamaz! demesine karşın, dahası; soruşturma hakkında “genel bilgilendirme” yapmaları bile ancak: “
- 1- Soruşturmanın gizliliği ihlal edilmemek,
- 2- Masumiyet karinesi ihlal edilmemek,
- 3- Delillerin kaybına sebep olmamak koşuluyla mümkündür.”koşuluları var olmasına karşın böylesi bir kaçış süreci işletiliyorsa, ben şu soruyu sorarım:
- http://blog.milliyet.com.tr/lider-olmanin-evrensel-kosulu/Blog/?BlogNo=414476
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
Sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder