GEÇEN SENENİN 23 NİSAN SAPTIRMASI VE BU YILIN 23 NİSAN KUTLAMASI
29 Nisan 2017
Özellikle 2017’nin 23 Nisan’ı ile 2016’nın Nisan’ı arasında kutlama farklılığı kendini gösterdi. 2016 öncesi 23 Nisan’a saldırılar yoğunken, referandum sonrasının 23 Nisan kutlamaları daha ılımlı idi, neden acaba?
Bu yazıda önceki kutlamalar işlenecek?
Şu gerçeği kimse aklından çıkarmasın! Hiçbir diktatöral yönetim gücü, halkın büyük gücünü durduramaz; ancak, görece olarak halkın direncini azaltabilir.
Evet; Atatürk’ü ve evrensel felsefesinin kaynağı kurtuluş destanını yok ederken bu denli işkence yaşamayın “Atatürk’ün Nutku”nu yayın yasakları arasına alın, bitsin bu iş..
Yaşadıkları resmen ıstırap;
250 bin şehit verilen ve Anadolu insanını dünyaya gücünü kanıtlayan Çanakkale savaşı sıradan bir cephe savaşı, “Kut’ül Amare savaşı” bir zafermiş. İsmet İnönü Cami satan, yakan tarihi sahte kişilik olduğu için, ders kitaplarından çıksınmış. En önemlisi; Anadolu’nun kurtuluş harekatının tarihi olan “19 Mayıs 1919’u ve Kurtuluş Savaşı”na da Milli Eğitim müfredatında sınırlama getiriliyor.. Kendilerini bu denli yorup ızdırap çekmesinler. Atatürk’ün Nutku’nu toplatsınlar, yaksınlar belleklerden sisinler ve kurtulsunlar..
Yaşatılanlara bakar mısınız?:
“Kut'ül Amare Zaferi” Kutlanması Gereken Bir Zafer Midir Yoksa Yıkımın Başlangıcı Mı? 2016’da geniş bir programla kutlanan Kûtu’l Amâre Zaferi’nin, 1952 yılına kadar ülkemizde “ Kut “ olarak kutlanıyormuş. Buna Cumhurbaşkanı tepki vermiş; “Biz ne yapmışız, kendi tarihimizi gömmeye çalışmışız.. Ders kitaplarında 1919’dan itibaren başlayan tarih anlayışını reddediyorum..”
Recep Tayyip Erdoğan, son zamanlarda; “Reddediyorum” sözcüğünü çok kullanmaya başladı. Endişem; “Boş ol, boş ol, boş ol” İslami kuralı işletmesi ve bir strateji ile Laikliği daraltması.
Daraltmaya başladı bile: "Sosyal Medya Takip Birimi'nde görevlendirilen polisler, 17 bin kişi hakkında fezleke düzenledi. 45 bin kişinin ise isim ve adresini tespit etmeye çalışıyor. 3500 kişi yazdıklarından ötürü gözaltına alındı. 1500 kişi ise sosyal medyada yazdıklarından dolayı tutuklandı"
Mersin’in Silifke İlçesinde duvarlara ‘Türkiye Laiktir, Laik kalacak” yazan CHP üyesi 4 genç sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alındı. Tarsus’ta ise 2 genç sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları nedeniyle tutuklandı.
Ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni açıkladığı müfredat taslağına göre; 7.sınıftan itibaren çocuklara “Birçok dersin ‘değerler’ başlığı altında sayılan” cihat kavramı anlatılacak. Cihat’ kavramı, temel hak ve özgürlükler ve vatan sevgisi konularıyla birlikte ele alınacak. 8. sınıf “Allah’a kulluk ve ibadet” ünitesi başlığı altında ise “Allah yolunda mücadele: Cihat” konusu başlı başına işlenecek.
Lise son sınıf biyoloji kitaplarından Darwin’in evrim konusu çıkarılıyor. Başka neler mi var. Atatürk ve Anadolu insanıyla oluşturduğu evrensel felsefenin özü, “Kurtuluş Savaşı Destanı” ve sonrası siliniyor. Örneğin; Çağdaş Türk ve dünya tarihi dersinde ‘2. Dünya Savaşı’ konusuyla ilgili dikkat çekici değişiklikler yapıldı. Müfredatta, 2. Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin dış politikası ve savaş sırasında Türkiye’de meydana gelen siyasi, ekonomik gelişmeler bölümünden, ‘İsmet İnönü’ başlığı kaldırıldı.
İnönü, o dönemde tüm baskılara rağmen, izlediği politikalarla Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’na girmemesini sağlamıştı. Bu bilgiler, müfredatta olmayacak.. Vesselam kısa kelam; Laik ve Demokratik Cumhuriyet ile Atatürk’ün anlatıldığı derslerin kapsamı daraltılıyor..
Biliyorsunuz; memursavar duruşuyla iktidara yaranıp milletvekili olduğu dillenen ve Milletvekili olan ve TBMM’ine Kocaeli CHP Milletvekili Fatma Kaplan’a saldıran Ahmet Gündoğdu’nun genel başkanlığını yaptığı; Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğit Bir-Sen), 4 Ocak 2017’de; “Ortaokul ve lise müfredatlarından inkılap tarihi ve Atatürkçülük dersinin çıkarılması, din dersinin İslami ağırlıklı olmak üzere birinci sınıftan itibaren verilmesi önerisi belli ki esas alınmış..
Bitmedi; 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 1. sınıftan itibaren “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” çocuklara anlatılacak ve 6. sınıftan itibaren Sosyal Bilgiler dersinde, toplumsal hayatta demokrasinin önemi 15 Temmuz üzerinden örneklerle anlatılacak.
Ve de; Çağdaş Türk ve dünya tarihi dersinin ‘Soğuk Savaş Dönemi’ ünitesinde, Demokrat Parti dönemi öne çıkarılıyor. 1946-1950 seçimleri ile CHP karalanıyor. Sözde; seçim usullerindeki değişim üzerinde durulacağı vurgulanıyor.
Ve en dikkati çeken de; MEB’nın, tarih kitaplarına sene içerisinde hükümet tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na alternatif etkinlik olarak gerçekleştirilen Kut-ül Amare’ye de yer vermesi.
Kut'ül Amare Kuşatması (7 Aralık 1915 - 29 Nisan 1916), I.Dünya Savaşı’nın 2 devreli savaşı. Kut'ül Amare, yani Kut’ül Hesaplaşması. Amare’nin Arapça anlamı “hesaplaşma”. Hesaplaşma, çünkü ilkin Osmanlı ordusu; Enver Paşanın kendisinden 1 yaş küçük amcası Halil (Kut) paşa komutasında, 30 bin askerini kaybeden İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri ile, 10350 askerini kaybederek hesaplaşmış.
Osmanlı kuvvetleri arasında yaşanan bu 2 aşamalı savaş “1. Kut savaşı” olarak da adlandırılır, çünkü 1 yıl sonra 2. Kut savaşı gelir peşinden: Osmanlı İmparatorluğu’nun 1.Kut zaferine karşın başarı kalıcı olamadı. Irak’taki güçlerine diğer cephelerden takviye gönderen İngilizler, sekiz ay sonra 50 bin kişilik orduyla yeniden Kut’ül Amare’ye saldırdı. 25 Şubat 1917’de Kut’ül Amare yeniden İngilizlerin eline geçti. 11 Mart 1917’de onu Bağdat izledi.
Günümüzde Irak’ta yer alan Dicle Nehri kenarındaki Kut’ül kasabası, 7 Aralık 1915’te Birleşik Krallık’ın çoğu Hintlilerden oluşan askeri birlikleri tarafından kuşatıldı. Kuşatma Osmanlı ordusunun Birleşik Krallık birliklerine üstün gelmesi sonucunda 29 Nisan 1916’da kuşatma birliklerinin teslim olmasıyla sonuçlandı.
Bu bir zaferdir, fakat İngiliz ordusunun tüm askerleri Hintli Müslüman.. Acaba diyorum, Müslüman’ın Müslüman’ı katletmesinin önüne mi geçildi. Her ne ise; yaklaşık bir yıl sonra da “2. Kut Savaşı”yla kasaba İngilizler tarafından tekrar kuşatılarak alındı. Yani 2 devreli maçı, ikinci devresinde daha fazla gol atan maçı aldı ve Zafer de Osmanlı’nın değil İngilizlerin oldu.
Bizim bunu tarihi zafer olarak adlandırmamızın arkasında kesin başka amaç vardır. O amaç da Atatürk’ün Anadolu insanıyla son Osmanlı topraklarını “Kurtuluş Savaşı”yla kazanma zaferine ve Kurtuluş sonrası Atatürk’ün yarattığı kültür değerlerini karalayıp, “Yeni Osmanlılığı” dayatmasıdır.
Fakat, yaklaşım son derece iki yüzlü ve cahil bir yaklaşım.. Şöyle ki; "Milletimizin, medeniyetimizin binlerce yıllık tarihini, neredeyse 1919 yılından başlatan bir tarih anlayışını reddediyorum. Her kim ki zaferleriyle ve yenilgileriyle son 200 yılımızı, hatta son 600 yılımızı soyutlayıp eski Türk tarihinden Cumhuriyete atlıyorsa biliniz ki o kişi milletimizin de devletimizin de hasmıdır. (30 Nisan 2016)”
Bence doğru bir söylem: Fakat, öyle şeyler söyledi ki, zaman-zaman söylenen böylesi doğruları da öldürdü. Evet, doğru olmasına doğru söz, fakat bunun derin bir fakatı var:
Cumhuriyet sonrası Anadolu’muzun tarihi kadim bir geçmişi vardır; Hititlere, Etilere, Friglere, Lidya, Likyalılara, Selçuklulara ve Osmanlıya dayanan. Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu topraklarının da Anadolu’muz gibi tarihi kadim Uygarlıklara dayanır.
Eğer, Cumhurbaşkanı bunu demek istiyorsa “Evet”, fakat binlerce tarih bahanesiyle 19 Mayıs 1919’u karalamaksa amacın “Hayir!”
Şunu kim yadsıyabilir; Kut’ül Amare zaferi Osmanlı İmparatorluğunun yok oluşunu getirmiştir, ama 19 Mayıs, Osmanlının kalan son toprağı “Anadolu”’nun kurtuluşunu getirmiştir. Osmanlı dağılmıştır 19 Mayıs Osmanlının tümden yok olmaması “19 Mayıs 1919” ile önlemiştir.
Özdeki amaç Atatürk’ü karalamak. Çekinilmese; “Atatürk olmasaydı Osmanlı topraklarını tekrar alırdık. Atatürk’e Anadolu’yu verdiler Osmanlı topraklarını aldılar..” Saçma geldi değil mi? Kusura bakabilirsiniz, TBMM başkanı çıkar; “Laiklik Anayasa’da olmamalıdır.. Atatürk dönemi büyük kayıptır” derse ben de bunu söylerim..
29 Ekim, 19 Mayıs ve 23 Nisan Bayramlarını kutlamamak için kaçacak delik arıyorlar. Diyelim 1 Kut savaşı zaferle bitti. 2.Kut savaşı da hezimetle.. Diyelim Halil Paşanın isteğine göre “1. Kut savaşı zafer ile bitti ve “Kut Bayramı” ilan ettik. 2. Kut savaşı hezimetle bitti-ki Osmanlı topraklarının gitmesidir- bunu da “Şut Bayramı” mı ilan edeceğiz?
Not: “Kut Bayramı”nı 1952’de Adnan Menderes hükümeti Bayram olmaktan çıkarmayı bırakın, tarih kitaplarından çıkardı.. Yanı kutlamamış. Ya bunu İsmet İnönü veya Atatürk iptal etseydi CHP ayvayı yemişti. Aldığım duyumlara göre tek parti, yani CHP döneminde Kut Bayramı’nı ‘nedendir bilinmez’ Celal Bayar ve Adnan Menderes kaldırmak istemiş, ama İsmet İnönü engellemiş.. Tıpkı Dersim katliamını Celal Bayar ve çevresi yapmasına karşın kabak Atatürk ve İnönü’ye patladığı gibi Kut olay da aynen Atatürk ve İnönü’nün başına patlayacaktı. Dahası, Kut ve Şut aynı anda işleyecekti.
Sahi; “Kut’ül Amare savaşını” kutluyorsunuz da, neden bu savaşın kahraman komutanı “Halil Kut Paşayı” aklınıza getirmiyorsunuz?
Yoksa; Kut'ül Amare Zaferi'nin komutanı Halil Paşa'nın, mezarına rakı dökülmesini vasiyet ettiği için mi?
Sen Kut’ül Amare’yi unutturdular derken kimlerin unutturduğun neden söylemiyor.. Yooo, Adnan Menderes demokrasi kahramanı. Sen bile 13 senedir iktidardasın daha yeni aklına geldi.. Bari doğru şey aklına gelsin.. Yanlışlarınla kasıtlı gündemler oluşturma devri bitti artık..
Bana göre en doğru söylem; “Milletimizin, medeniyetimizin binlerce yıllık tarihini, Osmanlı tarihiyle sınırlayan tarih anlayışını reddediyorum” demek.
Son olarak; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un "Referandumda evet oyundan sonra bu terör örgütlerinin hiçbir sesi çıkmayacak hale gelirler" sözlerine sert çıktı: "Bu, 'Şu anda terörü biz destekliyoruz'un itirafıdır. Yani sürekli terörü besliyoruz, terör örgütlerine göz yumuyoruz.
İnsanlar ölüyor, insanlar katlediliyor. Eğer bizi seçerseniz, başkanlık rejimini, tek adam rejimini getirirseniz terör bitecek' anlamına geliyor. Bu itiraftır. Bu çok talihsiz bir itiraftır. Eğer gerçekten olay böyleyse bugünkü terörün kaynağı bu hükümettir. Bunu da hükümet sözcüsü açıkça itiraf etmiştir. Çok üzgünüm. Böyle bir lafı asla duymak istemezdim. (24 Ocak 2017)."
Numan Kurtulmuş: “..CHP liderinin ‘olay böyleyse’ sözünün arkasına saklanarak gündem oluşturma kaygısıyla ağzına geleni söylemesi en hafif tabiriyle basiretsizliktir..”
Bence burada basiretsiz, yani sağgörüsüz olan Numan bey. 12 Eylül faşistlerinin kullandığı; “Biz geldik terör durdu..” sözlerinden bir farkı olmayan o ifadeyi kullanmamalıydı.
Bu nedenle, Sayın Kılıçdaroğlu’nun; ilk kez onların gündemi üzerinden kendi gündemini oluşturan bu tepkisini alkışlıyorum..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
Teknopolitikalar Platformu
evesbere@gmail.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder