R.T.ERDOĞAN: BERKİN ELVAN TERORİST, YASİN BÖRÜ İNANÇLI İDİ.. SİGARA İÇEN TERBİYESİZLER CUMHURBAŞKANI GEÇİYOR.. CHP’NİN OY POTANSİYELİ; %44 İMİŞ VE GÜLDÜŞÜN ÇORBALARI
3 Kasım 2014
Dikkat yine uzun yazı!! Güler misin, ağlar mısın? En iyisi ‘tebessüm ederken’ düşünmek:
Uzun zamandır ‘Güldüşün çorbası ‘damak tadını ötelemiştik. Bu nedenle, arşivimdeki menüleri sıralamaya devam ediyorum: Eğer bir ülkede, işkence yapan, biber gazı sıkan, insanları kışın ortasında havuza döken(Tekel işçileri Abdi İpekçi parkındaki havuza dökmüşlerdi,Yunanlıları Akdeniz’e, Ege’ye dökercesine) polis değil de, mukavemet etti diye insanlar yargılanıyor ise, tuz koktu, kar çürüdü demektir.
İşte, kokuşmuşluğun ve çürümüşlüğün ‘güldüşün çorbası’ boyutundaki yansımaları’
Önce yakın zaman ‘Güldüşün Çorbalarına’ yer verelim;
- A- CHP’nin oy potansiyeli; %44: CHP Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata seçmen davranışlarıyla ilgili yaptığı sunumda CHP'nin oy potansiyelinin yüzde 44 olduğunu belirtti. Milletvekillerine 'seçmen davranışı çalışma klavuzu' başlıklı bir kitapçık dağıtıldı.
Eyyy CHP yönetileri! Yıllardır yazıyorum, daha yeni mi okudunuz?
İsterseniz, şu son yazdığım 14 Ağustos 2014 günkü “CHP yönetimi CHP'yi nereye koşturmuyor?” başlıklı yazımı da okuyun;
http://blog.milliyet.com.tr/chp-yonetimi-chp-yi-nereye-kosturmuyor-/Blog/?BlogNo=470543
- B-Kamu düzeni PKK’nın elinde: Biliyorsunuz; Kobani’nin IŞİD’in eline geçme olasılığının yükselmeye başlayınca, 6 ve 7 Ekim 2014 tarihlerinde, hükümetin Kobani direnişçilerine yardım etmeyince protestolar başladı ve gösterilerde yaşanan olaylar sonucu 40’ı aşkın kişi yaşamını yitirdi. 1 Kasım’da dünya çapında ilan edilen Kobani ile Dayanışma Günü kapsamında yine ülke çapında gösteriler düzenlendi. Ve sonunda gerçeği, Radikal’de yazarken tanıdığım, Başbakan Ah.Davutoğlu’nun, T.C karşıtı başdanışmanı Etyiyen, pardon Etyen Mahçupyan söyledi “Bölgede kamu düzeni şu anda devletin değil PKK’nın elinde. Başbakan bu yüzden kamu düzenine vurgu yapıyor”
Biz T.C’yi savununca Radikal’den savrulduk, Etyen Mahçupyan T.C karşıtı olarak Radikal’den savrulmadı, farklı yerlere savruldu ve nereye savrulduğunu görüyorsunuz. Yeni Başbakan’nın başdanışmanı oldu..Olsun, biz de halkın danışmanı olmaya çalışıyoruz, tıpkı milletvekili değil de, milletin vekilliğini yeğlediğimiz gibi..
- C-Namahrem deyip devletin elini sıkmadı: İstanbul Büyükçekmece ’deki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında, Kaymakam Mustafa Hulusi Arat ’a ‘namahrem’ olduğu gerekçesiyle elini uzatmayan türbanlı imam-hatip öğrencisinin davranışı eleştirilere neden olurken, eli havada kalan Kaymakam Arat konuştu; “Ben, her evladımıza, her vatandaşımıza elimi uzatırım. Uzanan el aslında benim değil devletin elidir. 30 yıllık meslek hayatımda ilk kez böyle bir durumla karşılaştım. 13-14 yaşındaki kızımız kompozisyon yarışmasında ödül almış. Tebrik etmek için elimi uzattım. Öğrencimiz elini geri çekerek ‘namahrem ’ dedi. Şaşırdım ama üstelemedim. Kızımıza ters bir cevap verip rencide etmek istemedim. Evladımdan bile küçük olan yavrumuza devletin elini uzattım. Benim görevim devletin elini her vatandaşımıza uzatmaktır. Kız çocuklarını kadın gibi görmemiz söz konusu olabilir mi? Böyle bir yaklaşım insanın aklından vicdanından geçebilir mi? Evladımızın hem ailesi, hem de öğretmenleriyle bir araya gelmek istiyorum” dedi.
Üzülme sayın Arat; onlar el değil boğaz sıkar ve kafa keser.
- D- Afganistan’ın First Lady’si “Rula Gani” “Burka”ya karşı savaş açtı: Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç.Dr.Şahin Filiz, Kuran'da türban gibi bir ifade bulunmadığını belirterek, Türkiye'de saçları örtmenin 1970'lerden sonra ortaya çıkan bir dalga olduğunu söyledi.Son birkaç yıldır araştırma yapıp malzeme topladığını anlatan Doç.Dr.Filiz, “Artık bazı profesörler bile bugünkü başörtüsünün yetmeyeceğini, aslında burka tipi bol ve her tarafı kapatacak şekilde giysilerin giyilmesi gerektiğini söylüyor”
Türkiye nereye mi gidiyor?
Gör, kör olma da gör.. Afganistan bize koşarken, biz Afganistan’a koşturuluyoruz.
- E- Erdoğan’ın hedefi yine Berkin de sigara içenler: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da Bezmialem Vakıf Üniversitesi 2014- 2015 akademik yıl açılış törenine katıldı.
“Berkin Elvan konusunda yalan söylüyorlar”
Bakınız Gezi Parkı olayları sırasında hayatını kaybeden bir çocuk var. Yalan söylüyorlar, ekmek almaya gitti diyorlar. Ne ekmeği. Çocukcağızı terörün içine ittiler. Sapanlarla, maskelerle. Bunun için kıyametler koparanlar Diyarbakır’da öldürülen Yasin ile ilgili asla konuşmadılar. Onu ve arkadaşlarını görmezden geldiler. Niye Yasin Börü inancını yaşayan bir delikanlıydı..
“Sigara içiyor göstere göstere terbiyesizler..”
Erdoğan’ın açılış töreni için gittiği Esenler’deki bir kafede sigara içtikleri için “terbiyesizler” diyerek sataştığı gençlerden birisinin CHP Esenler Gençlik Kolu Başkanı Ozan Işık diğerinin ise yine parti ilçe teşkilatı yöneticisi Didem Cendere olduğu ortaya çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a ve Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’ya bir süre daha talimat veren Erdoğan, “Kapalı yerde sigara içiyor göstere göstere terbiyesizler. Cumhurbaşkanı’nı görüyor, hala içmeye devam ediyor” dedi. Erdoğan’ın “terbiyesizler” diyerek sataştığı gençler, Erdoğan’a el sallamadıklarını ardından kendilerine bağırdığını savundu.
İnsaf be! Bende çıkıp, “Yalan söylüyorlar, Yasin için ekmek almaya gitti diyorlar. Ne ekmeği. Çocukcağız bal gibi hibullah militanı idi ve IŞİD yanlısı eylemlerde kullanılıyordu” mu diyeyim. Hadi ben cahil bir sıradan insan, sen Cumhaurbaşkanısın be, yakışır mı bu ifadeler.. Sen resmen; ben Yılmaz Erdoğan, Hülya Koçyiğit v.b vr de makarnacıların Cumhurbaşkanıyım diyorsun, sen bilirsin, yanlış yoldasın..
Diyorum ki; "Türkiye kötü gitmiyor, rcep kötü gidiyor, çünkü türkiye en zor durumda kendini kurtarır (kurtuluş savaşıyla kurtardı da..), fakat ak saraylı kendini kurtaramaz::::(((((" Yahu makarnacıların olsan da demokrasi gereği Türkiye'nin Cumhurbaşkanısın, fedai değilsin ki gelene geçene küfrediyorsun.. Biraz kendini toparla.. Nedir bu kendini bilmezlik..
İstediklerini yapabilen bir şimarıklık edası yaptıkların.. Yapma, kendine gel..Hadi uyardın, bir halk adamı izlenimi vermek adına hoşgörülü ol, öğüt ver, sevecen ol, sevgili ol, saygılı.. adam ol, nedir bu küfürler.. Gerçekler çok mu sinirlerini bozmaya başladı, korkunun belirtileri mi?.. sen şimdi beni de aldırırsın..Bir ağabeyin olarak beni dinle, yanlış söylemiyorum..
- F- Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Kaçak Saray'da Alevilere Muharrem ayı vesilesiyle iftar verecek: Bu iftara katılacak Alevileri sevmeyeceğim artık..
- G- Hakan Şükür'den flaş açıklama: Kabataş saldırısının yalan olduğu bugünlerde ortaya çıktı:
Gezi Halk Hareketi’nde, Kabataş’ta bebeğiyle saldırıya uğradığı iddia edilen başörtülü kadın konusunda ilk kez konuşan Hakan Şükür, açıklamalarıyla yeni bir tartışmanın kapısını araladı. Şükür, yaşananların AKP saflarını sıklaştırmak için planlanmış bir senaryo olabileceğini söyledi.. Şükür aynı zamanda kendisine AKP’den istifa ettikten sonra bakanlık teklif edildiğini de söyledi.
Hakan geç de olsa, söylemende fayda görüyoum da, “daha önceleri neredeydiniz” demekten de kendimi alamıyorum. İkincisi; eşini Bakanlık verilecek diye mi kapattın. Sevdiğin Fetullah Hoca türbanın füruat, yani; dinin esaslarından olmamakla tanımlanan dine ve imana dair eylemler olarak belirtmişti.Şimdi ne yapacaksın?
- Ğ- Fuat Avni bu kez de Tiran olarak nitelendirdiği Erdoğan'ın rahatsızlığı olarak duyurduğu Mitomani ve Hubris hastalıklarının anlamını açıkladı:
Mitomani yalan söyleme ve en önemlisi de söylediği yalana gerçekten inanma hastalığıdır.. Hubris Sendromu genelde siyasetçilerde görülen kibir sendromudur. Sendroma kapılanlar kendilerine kutsiyet atfeder.
Hitler, Stalin, Lenin, Troçki gibi diktatörlere bakınca Mitomani ve Hubris olduklarını görürsünüz. Tiran da aynı özellikleri taşıyor.
Fuat Avni kimsin bilmiyorum, fakat avanak olmadığın gün gibi ortada. Doğru, avanaklar düşünsün..
- H- Karaman'ın Ermenek ilçesindeki kömür ocağında su kaynağının patlaması sonucu 18 işçinin mahsur kaldı(27 Ekim 2014):
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Bu acı çekilecek gibi değil. Artık bir çözüm bulmalıyız. Ocağı kapatacağımız zaman işveren 50 kişiyi devreye sokuyor. Sorumluluk hepimizde” dedi.
Bunlara bu ruhsatları kim verdi?
Dönemin Başbakanı Erdoğan. Biliyorsunuz, Kömür ocakları devletin. Devletin bu malını, AKP yandaşlaruna kiralıyor ve ucuz emek ile çıkarılan kömürler yüksek fiyatla devlete satılıyor. Ermenek’te 18 kişiyi diri diri gömen ocağın sahibi AKP belediye başkan adayı. Ocağın sahibi Saffet Uyar'ın yeğeni Cevdet Uyar da AKP'den Karaman Belediyesi Meclis Üyesi.
Suyu boşaltarak insanlarımızı kurtarmaya çalışıyorlar. Tam bir “Güldüşün Çorbası”.. Sen suyu nasıl boşaltırsın? Kardeşim o debisi olmayan sızıntıyla birikmiş su değil ki, o bir akarsu, salak yeraltı akarsuyu. Sen akarsuyu nasıl boşaltırsın, var mı böyle teknoloji?
Neden, bu maden ocağı rahsatı verilmezden önce sondaj çalışmaları yapılıp fizibilite, yani burada maden çıkarılabilirlik raporu hazırlanmadı? Partili dayatnması değil mi..
Dinle, doğa bilimcilerinden Prof. Dr. İbrahim Atalay’ı ; “Benim yaptığım araştırmalara göre kireç taşları yağış sularının derinlere doğru sızması sırasında kireç taşları kimyasal yönden çözülür. Çözülme sonucu bu kireç taşlarının aralarında geçen milyonlarca yıl sonra yüzeyden aşağıya doğru inen büyük dev kazanlar oluşur.
Burada toplanan sular daha sonra yine çatlakları takip ederek yerin yüzlerce metre altına giderek vadilerden yüzeye çıkar ve akarsular oluşturur. Bunlar akarsu gibi akarlar yerin altında da. Maden ocağının bulunduğu yerde büyüklü küçüklü akarsular var. Bu akarsulardan bir tanesi maden ocağının zayıf bir noktasını patlamak suretiyle galerinin içine girdi ve orada su doldurmaya başladı.
Yeraltı akarsuları sürekli akım gösterir. Ermenek’te gördüğüm kadarıyla her ne kadar pompalama, suyu çekme işlemleri yapılsa da bir türlü, suyun seviyesi inmiyor. İnmemesinin nedeni sürekli olarak yeraltı akarsuyunun orayı beslemesidir. Dolayısıyla pompalama ya da içeride suyu çekme ile oradaki suyun boşaltılması uzun zaman alabilir ya da imkansız duruma gelebilir.”
- I-Türkiye 5. Sınır ülke konumunda: Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mustafa İsen, Türkiye’deki veri eksikliğinin ülkenin imajına zarar verdiğini söyledi. Bu nedenle Türkiye’nin insani gelişmişlik raporlarında geri sıralarda gösterildiğini belirten İsen, ülkenin bunu hak etmediğini açıkladı(1 Kasım 2014).
İsen, sen başdanışman isen ben imparatorum! Böyle danışmanlık mı yapılır? Sen bilmiyor musun, gerçekleri ‘siyasi rant adına’ sahte verilerle saptırmak gerektiğini. Türkiye’deki veri eksikliği ülkenin imajına zarar veriyormuş. Sahte verilerle ülkenin ağzına..lar sen hala padişahin gibi veri lobisimden söz ediyorsun; hade beee!!
Şimdi de geçmişin güldüşünlerine bakalım;
- 1- Aşağıdaki haber ‘Güldüşün Çorbası’ değil, adeta “Öfdüşün Çorbası” çünkü; bir çakal politikacı, hırsız bürokrat veya ukala topçu veya-vira, şımarık bir popçu olsa idi, zırhlı birliği peşinde gezdirirlerdi.
- İşte o haber: “Kadına şiddet: Göz göre-göre ölüm... 1. 5 yıl önce eşini dövdü ve tecavüz etti. Ama ‘pişmanım’ dediği için serbest bırakıldı. O da yeniden eşini tehdit etmeye başladı. Tehditlerden korkan Ayşe Paşalı birçok kez savcılığa suç duyurusunda bulundu ama sonuç alamadı. En son koruma istedi, o da verilmedi ve 20 gün önce öldürüldü.”
- 2- Savaş halinde devletin zirvesini, nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlardan korumak için Ankara’da yapılan devlet büyükleri sığınağını Hürriyet görüntüledi.Her türlü nükleer füzeye dayanıklı Kimyasal ve biyolojik silah işlemiyor 300 kişi aynı anda günlerce yaşıyor Başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı olmak üzere savaşı yönetecek tüm devlet kadrosunu barındıracak sığınak, ulusal seferberlik anında teknolojik altyapısıyla savaş yönetim merkezine dönüşüyor. Sen mi nereye sığınacaksın? Sen adam mısın, bu şereflilerin yanında?! Sen ancak bunların siyasetlerine sığınmış bir garibansın. O içerde, Nükleer’den korunacak, sen ise dışarıda nükleerden öleceksin. İçerde seni mi korumaya çalışacak, senin için mi savaş verecek zannediyorsun be salak; kendini koruyacak, kendini? Sen bu yoksuldan, dinden ve ırktan geçinenlerin arkasından koşturmaya devam et
- 3- Genelkurmay'dan sürpriz açıklama: Genelkurmay Başkanlığı, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin yıl dönümü kutlamaları kapsamında her sene yapılan "Garnizon Koşusu"nun güzergah tahsis edilmediği için bu sene yapılamadığını belirtti. Ankara Valisi ve beraberindeki heyet Anıtkabir'i ziyaret ederken Valilik'ten Genelkurmay'ın açıklaması ile ilgili bir yanıt gelmedi. Öte yandan DSP ve CHP tepki göstererek Vali Yüksel'e soruşturma açılması hatta görevden alınması gerektiğini belirtti. Sinirlerim sınırları zorlayacak noktada, bu nedenle Kemal Büke’nin sakin yorumuyla yetineyim: “Hayatımızdaki Askerin Varlığı birilerini rahatsız etmeye devam ediyor. Geçen yılki güzergâh olmasa bile alternatif bir güzergâh tahsis edilebilirdi. Acaba günde kaç defa devlet büyükleri için Ankara yolları kapatılıyor?” Benim yorumum birilerini işine gelmedi ki yayına konmadı. Canım ben de şunları “Asker birileri için, Bekçi Mürteza, Atatürk’de Selanikli…”
- 4- Bir zamanların ‘Babalar gibi satarım’ özdeyişini bulgulayan, öncelerin Kemal Unakıtan'ına Rabbi 'dur' demiş, çünkü enerji işinden vazgeçmişler, dahası ticaretten ve siyasetten de… Anımsarsınız; Kemal Unakıtan'ın eşi Ahsen Hanım’ın ameliyat için neden eşini Amerika’ya götürdüğü sorulmuş, fakat Atatürk "Beni Türk hekimlerine emanet edin " demesine karşın, Ahsen hanıma da Rabbi Cleveland demişti unutmayın. Nedense Rableri hep bunlara zaman ayırıyor.
- 5- ABD’li ordu yetkilileri, Çin’in geliştirdiği gemisavar füzesinin, Pasifik’teki askeri güç dengesinde büyük değişimlere yol açabileceğini belirtti. Eğer barış savaş ile elde edilecekse, o barış savaştan daha tehlikelidir
- 6- İstanbul’da yolların, sokakların, kaldırımların otoparka çevrilmesi artık doğal karşılanıyor. Ancak Caddebostan’daki olay ne görüldü ne de duyuldu. Caddebostan Selin Sokak’taki bir binanın sahipleri, evlerinin önündeki yola ‘Tapulu malımız’ diyerek bariyer yerleştirdi. Bu sokaktan araçlarıyla geçmek isteyenler para ödeyecek… Eğer sen, hamutu ile yutmak için ülkeyi keser isen, o da yol keser. Benim siyasi erkimin deli dumrulları, durmak yok yolmaya devam; çünkü güzel örnek oluyorsunuz.
- 7- Soru: Yandaş medyada Ak Parti içinde ciddi sarsıntılar yarattınız. Kayseri iddialarında sonunun geldiği söyleniyor. İddiaların devamı gelecek mi?
Dün mesela bir şey açıkladım. Rüşveti toplayan kişinin kendi defteri. Bu defter incelendi mi? İncelenmedi. Neden incelenmiyor? Kayseri iddiaları çok ciddi iddialar. ‘Para aldım’ diye çok sayıda belge var.
Belediye, vilayet ve adliye arasındaki üçgen. Belediye ve vilayet bürokratik adım. Dosya kapatılsa burada kıyamet kopar. Nerde kapatalım? Adliyede. Dosyayı savcı kapatıyor. Sen bu defteri niye görmedin diye soruyoruz o savcıya? 26 sayfa savunması var. 26 iddiadan 12’sini neden soruşturmadın. İlk kez söylüyor. O savcının eşi nerede çalışıyor. O savcı birilerine minnet duyuyor. O savcının eşi Kayseri Anakent Belediyesi’nde çalışıyor. O iddialarla belgeleri kasada saklıyoruz. Dün delili açıkladım, savcı delil getirsinler varsa diyor.
Sesleniyorum, duyar mı R-cep acep?
Demokrasi Ve Evrensel Barış Bandım:
[[ Gezi Parkı Halk Hareketinin iki önemli haykırışı var, benim de bir önemli haykırışım..
Birincisi; “31 Mayıs 2013 tarihine dek hep birkaç kişi düşündünüz, konuştunuz ve birçok kişiyi dinlemek zorunda bıraktınız, artık birçok kişi olarak düşüneceğiz ve konuşacağız ve siz birkaç kişi bizi dinleyeceksiniz; bunun için yarattığınız ‘korku psikolojisini kırdık’ sokaklara indik.”
İkincisi; “31 Mayıs 2013, Türkiye’de ve dünyada 20. Yüzyılın egemen ideolojilerinin sonlandığı ve ‘dünyanın özgün gelişimi ve değişimini dikkate alarak, farklılıkları bütünleştiren, evrensel barışı esas alan’ 21. Yüzyılın ideolojisinin başlangıcıdır.” 21. Yüzyılda, artık birkaç kişinin düşüncede, siyasette, ticarette, bürokraside ve medyadaki egemenliği bitiyor, birçok kişinin, yani halkın etkin ve belirleyici olacağı sürece girildi. Bu sürecin düğmesine de Türkiye’de basıldı. Brezilya’ya yansıyan sürecin Türkiye’de daha da güçlenmesi ve evrensel mesajını yaygınlaştırması için, ülkemdeki ‘CHP’lisinden, AKP’lisine, MHP’lisine, İP’lisine, BDP’lisine, kısacası sağ-sol tüm oluşumlardaki siyasi payandaların, Gezi Parkı Halk Hareketi’nde paydaş olması gerekir. Bu bir sokağa inişten çok, 21.yüzyılın düşüncelerine inişti, inmeye de devam edeceğiz.
Benim Haykırışım: “Hormonlu renkli yazılı ve görsel basın; pıtrak gibi biten, çok dağıtılan, fakat çok satılıyor diye yutturulan, az seyredilen; cemaatin yazılı ve görsel basını gibi olmasa da benzer duruş sergilemektedir. Şöyle ki; korku psikolojisiyle nedeniyle siyasal erkin yandaş medyasıyla örtüşen anlayışlarına yer vermekte, gezi parkı halk hareketini aşağılayan haberlere öncelik tanımaktadır. Bu nedenle ben 31 Mayıs 2013 gününden bu yana, hormonlu renkli basını, okumuyorum, dinlemiyorum , sevdiğim dizileri izlemiyorum ve de ürünlerini satın almıyorum, yani bu ilgimi dondurdum, askıya aldım, ta ki ‘demokrasi ve evrensel barışı’ ilke edinmiş halkın tepkisini ciddiye alacağı güne dek. Sizin özgür istencinize, gem vurmak değildir amacım, ben böyle yapıyorum, siz bilirsiniz. ]]
http://blog.milliyet.com.tr/chp-yonetimi-chp-yi-nereye-kosturmuyor-/Blog/?BlogNo=470543
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder