YENİ YILI BİLEREK NOEL İLE KARIŞTIRANLAR VE 2015’TE ÜLKEMİ KARIŞTIRANLAR.. 2015’İN 365 GÜNÜNDE OLANLARI TEK DÜZLEMDE OKUMANIZ İÇİN GÜNLÜKLEDİM, TAM 88 SAYFA..
31 Aralık 2015
Öncelikle; Yeni yılınızın; eski yıldan daha barışçı, demokratik, özgür ve de paylaşımcı olması dileğiyle kutluyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Evet; ‘Noel ve yılbaşı kutlamalarını karıştırıyoruz’ Bunu dinden ve yoksul muhafazakar halktan geçinmek için bilerek yapıyoruz.
Noel; 25 Aralık’ta başlayan Hıristiyanlar’a özgü dinsel bir bayramdır. 1 Ocak’taki yılbaşı kutlamaları; Anneler, Babalar, Sevgililer, Öğretmenler v.b günler gibi evrensel kültürün bir parçası etkinliklerdir.
25 Aralık’la başlayan ve yaklaşık bir hafta süren Noel’in, başta Avrupa ve Amerika’da olmak üzere dünyanın birçok yöresindeki Hıristiyan topluluklarca kutlanır. Batıda farklı anlamlar ifade eden Noel ile yılbaşı kutlamaları Türkiye’de birileri tarafından amaçlı olarak aynılaştırılmaktadır.
Noel Yortusu ya da batıdaki yaygın isimlendirmesiyle Kristmas (Christmas) adı verilen ve Hz. İsa’nın doğumu anısına 25 Aralık’ta gerçekleştirilen kutlamaların tamamıyla Hristiyanların “dinsel bir bayram”’ıdır. Bu tarih, Doğu Hristiyanlarınca 6 Ocak olarak hesaplanmakta, dolayısıyla doğu kiliseleri 6 Ocak tarihini Kristmas bayramı olarak kutlamaktadırlar. Batı Hıristiyanları’nca belirlenen 25 Aralık tarihinin Eski Roma’da güneşle ilgili kutsal bir gün olduğu ve bunun sonradan Hz. İsa’nın doğum günü olarak adapte edildiği ileri sürülmektedir.
Noel Yortusu, Nisanda kutlanan Easter (Paskalya) bayramıyla birlikte Hıristiyanlığın en önemli bayramıdır. Noel kutlamalarının vazgeçilmez folklorik unsurları arasında, çam ağacı süslemeleri önemli yer tutar. Noel’de çam ağacı süslemelerinin ilk kez 15. Yüzyıl’da Kuzey Avrupa’da ortaya çıktığını, bu adetin eski Cermen ve Kelt dinsel geleneklerinden adapte edildiği söylenir. Kuzey Avrupa halklarının Hıristiyan olmasıyla birlikte, Hıristiyan geleneğindeki “Hayat Ağacı”nı temsilen Hz. İsa’nın doğum gününde yeşil bir ağaç süsleme ve dallarına çeşitli hediyeler asma adeti vardır.
Bu adet; 18. Yüzyıl’dan itibaren çam ağacı adetinin Güney Avrupa Hıristiyanları arasında yayılmaya başladığını bildirdi. Almanya, ABD ve Kuzey Avrupa ülkelerinde Santa Claus adıyla bilinen Noel Baba inancı ise Almanya kökenlidir. Bu inancın 18. Yüzyıl’dan itibaren Almanlar vasıtasıyla Güney Avrupa’ya ve Alman göçmenlerce Amerika’ya taşınmış. Santa Claus (Noel Baba) olarak adlandırılan ve Hıristiyanlar’ca, İznik Konsili (Öğreti/doktrin ve din bilginlerinden oluşan kurul) katılımcılarından birisi olduğu ileri sürülen Myra (Demre-Antalya) piskoposu Aziz Nicholas’la özdeş olduğu da efsanelendirilir.
Ruslar için Aziz Nicholas koruyucu bir azizdir. Hıristiyanlar, bu şahsın Noel döneminde gökyüzünde Ren geyiklerinin çektiği bir kızakla, ya da yerde eşek sırtında veya yaya olarak dolaşır, evlere bacalardan inerek başta çocuklar ve yoksullar olmak üzere insanlara çeşitli hediyeler bıraktığına inanırlar. İslam geleneğindeki Hızır ve Yahudi geleneğindeki İlyas’ın adeta Hıristiyanlık’taki bir karşılığı gibi gözüken bu inanç, Hıristiyan geleneğinin önemli bir folklorik değerini oluşturmaktadır.
Dinden ve yoksuldan geçinenler en fazla bu çam ağacı ve noel baba aktivitesini kullanarak yılbaşını Hristiyan bayramı ile örtüştürmektedirler.
Dünyaca ünlü Sümerolog Dr. Muazzez İlmiye Çığ ise Noel adeti kabul edilen çam süslemeyle ilgili olarak çok çarpıcı şeyler söylüyor: "Çam ağacı süslemek tamamıyla Türk adetidir. Yeni Türk devletleriyle münasebetimiz bize yepyeni şeyler öğretiyor. Eski Türklerde yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyor. Bu hayat ağacı.
Sümerlerde de var. Bir ucunda göktanrısı duruyor. Türklerde güneş kutsal ama tanrı olarak kabul edilmiyor. 22 Aralık'ta güneş yeniden fazla olarak dünyayı aydınlatmaya başlayacak. Günler uzamaya başlayacak. Türklerin göktanrısı gün ile geceyi tanzim ediyor gökte. Sözde gün ile gece sürekli münakaşa halinde. 22 Aralık'ta gün geceyi yeniyor. Bunu ‘Yeniden doğuş bayramı’ Türkler kutluyorlarmış. Türkistan'da bir ağaç varmış, akçam, ve bu akçam vaşka yerde yetişmiyormuş. Akçam getirip eve koyuyorlar, akçamın altına o sene Tanrı onlara güzel şeyler verdi, güzel bir yaşam verdi diye Tanrı'ya hediyeler koyuyorlar.
Dallarına da ertesi sene için Tanrı'dan niyaz ettikleri şeyler, adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdele koyuyorlar. O günlerde büyük bayram, şenlik yapıyorlarmış. Aileler toplanıyor, büyükler varsa ziyaret ediliyor, özel yemekler yeniliyor, güzel elbiseler giyiliyor. Bu adet Türkler yoluyla Avrupa'ya geçti. Konunun Noel'le alakası yok. İznik Konsili'nde pagan adeti görülen bu adeti İsa'nın doğuşu olarak kabul edelim diyorlar ve bu adet Hristiyanlara geçiyor. Ama ağaç süsleme pek yok, 16. yy'da Almanya'da başlıyor, daha sonra Fransa'ya geçiyor ve dünyaya yayılıyor."
2015’te yaşananların zaman dizinini okumanızı isterim: 2015’in barış ve kardeşlik umudunu ‘ilk gün’ yok etmeye başladılar, gezegenimizi kirleten egemenler, başta küresel efendi ve onun evetçisi ülkemin iktidarı..
Raks eden siyasi erk; barışçı, özgürlükçü, paylaşımcı ve demokrat Türkiye’m konusunda ikili kuşkuları tetikler oldu.
Tezlerim ve ikili kuşkularım;
[[
- 1-ABD, Erdoğan’dan vaz geçebilir.
- 2- ABD, Erdoğan’dan vaz geçmeyebilir..
- 1- Ülkemde iç savaş Nakşilerle, Fetullahçılar arasında, yani dinden geçinenler arasında çıkabilir.
- 2-Birbirlerini yıpratmaları noktada uzlaşabilirler de..
- 1- Kürt ve Türk milliyetçileri arasında savaş başlayabilir..
- 2- Başladı galiba..
- 1-Kürt ve Türk milliyetçileri arasında danışıklı savaş başlayabilir..
- 2- Başladı gözüküyor..
- 1-Türk ve Kürt’ten çok, Kürt ve siyasal İslamcılar gizliden gizliye uzlaştıkları Başkanlık olgusunu halkı bıktırarak evet dedirtecek kentsel çatışma süreci başlatabilirler.
- 2- Süreç işlemeye başladı.
Kürtler, karar alma sürecini elinde bulundurmayı amaçlayan “Özyönetim” istediler. Erdoğan sözde karşı çıktı. Halk artık görüyor; Erdoğan ile Demirtaş’ın istediklerinin örtüştüğünü. Başkanlık sistemine giden yolda özyönetim ile Osmanlı eyalet sistemi arasındaki farkın önemli ayrıntılar olmadığı halka anlatılırsa gizli anlaşma deşifre edilebilir. Unutmayın, şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu..]]
Biri olmaz ise, ikincisi olur yaklaşımı belki doğru tanı değil, fakat olayların aktörleri siyasetleriyle öylesine raks ediyorlar ki, yani bugün söylediklerini ertesi gün öylesine inkar eden duruş sergiliyorlar ki, ancak bu iki olasılık yaşam bulur değerlendirmesi yapılabilirdi. Çünkü barış ve kardeşlik esasına dayanan demokrasinin bunlar elinden yaşam bulması söz konusu değildi.
Bugün gelinen noktada kuşkularımın biri, birileri tarafından onaylanır oldu.
Şöyle ki; “Gün gelecek, küresel efendi, Recep Tayip Erdoğan’ı Orta Doğu’da “Eş Başkan” ilan edebilir.. Fetullah’ı teslim edebilir veya barıştırabilir ve de Abdullah Öcalan’ı serbest bırakıp, Recep Tayip Erdoğan ve Öcalan’ı evrensel barış ödülüne aday gösterebilir.” denmeye başladı.
Benin kuşku ötesi asıl tezim, umut ötesi bir gerçektir: “Geldikleri gibi gidecekler!!”
İşleyen Turgut Özal ve Adnan Menderes süreçlerini anımsayın ve gerçek 3. Tezimi bir düşünün.
Erdoğan bu 2 işleyen süreci yaptıklarında kaynak olarak kullanıp, yanlış yapmamaya çalışıyor. Aksine, onlardan daha büyük yanlışlıklar ve haksızlıklar yapıyor. İşleyen süreçte hangi tezimin yaşam bulacağını göreceğiz.
2015’te süreç işlemeye başladı:
- 1-Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında, MGK Başkanlığı koltuğunun arkasında Atatürk'ün fotoğrafı yer almadı(2015’e bir kala).
- 2- TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer’in ‘Cumhurbaşkanı devletin başıdır. TÜSİAD’ın muhatabı Cumhurbaşkanı değil başbakandır” sözlerine tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Madem biz muhatap değiliz, bundan sonraki davetlerine katılmayız” dedi ve Başbakan bunu yedi; Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, TÜSİAD Genel Kurulu'na katılmama kararı aldı. mişti(1 Ocak 2015).
- 3- Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, " Üyelerimiz üzerinde müthiş bir baskı kurulmaya çalışılıyor. AİHM’nin en çok tazminat ödemeye mahkum ettiği ülkelerin başında da Türkiye geliyor.. AKP, iktidara gelmeden, yüzde 10 olan seçim barajının kaldırılacağını müjdeliyordu. Ancak, o günden sonra bu konuda hiç adım atmadığı gibi, CHP’nin verdiği kanun tekliflerine de hep karşı çıktı(2 Ocak 2015).
- 4- Dört eski bakanla ilgili kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu’nun Başkanı AK Partili Hakkı Köylü’nün, 22 Aralık’taki toplantıda ilginç tespitler yaptığı ortaya çıktı. Köylü'nün toplantıda ''Artık ne derlerse desinler, çaremiz yok. Sonuç olarak ben de çok memnun değilim bu işten. Keşke bugün bitirebilseydik'' dediği ortaya çıktı..Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisine mahkemelerin durdurma kararına rağmen inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Sarayı (Ak Saray), maliyetleriyle gündem olmaya devam ediyor..Saray’ın çevresinde peyzajda kullanılan 490 ton dolomit taşının, çıkarılması, işlenmesi, taşınması ve işçiliğiyle 1,5 milyon liraya mal olduğunu açıkladı(2 Ocak 2015)..
- 5-Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün inşaatından çekilen görüntüler, çevre katliamını göz önüne serdi. Kuzey Ormanları resmen yok ediliyor; 2.8 milyon ağaç kesimiyle 5 bin hektar bitti(3 Ocak 2015)..
- 6- Kendi ürettiğimiz sigara kaçak olarak bize dönüyor. Bizde 10 TL olan sigara İran’da 3 TL; anlayın bu iktidarın politikalarını(3 Ocak 2015)..
- 7- Antalya’da 30 Mart 2014 Belediye seçimlerinde, mevcut Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın belgeleri yaktığı yaygarası yapmıştı, karanlığın bekçisi ve de Yeni Yıl eğlencelerine karşı şimdiki Belediye başı Menderes Türel denen zat. İşte o yakıldığı denen belgeler, yani AKP'nin yaygara yaptığı belgelerin hepsi temiz çıktı. Demek ki kirli olan kendileriymiş(3 Ocak 2015)..
- 8- Milletvekilleri ‘Yüce Divan’ diyor… Saray ‘Yollamayın’ diyor! AKP’li 4 eski bakan Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar’la ilgili kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu kararını verecek. Vekillerin büyük bölümü ‘gitsin, aklanıp gelsinler’ diyor. Ancak Erdoğan ve parti yönetimi ‘ipimizi Anayasa Mahkemesi’ne vermeyelim’ diye göndermeme eğilimindeler(3 Ocak 2015)..
- 9-Sayıştay, 301 maden işçisinin öldüğü madeni işleten Soma A.Ş.’nin devlete kömür diye çoğu zaman taş gönderdiğini, devletin de bunları satın aldığını ortaya koydu(4 Ocak 2015)...
- 10- Milli Piyango rezaleti; Sayıştay, ikramiye çıkmayan biletlere ikramiye ödendiğini saptadı. Bu konudaki 15 Kasım 2012 tarihli yazım; http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=21930133&yazarid=42 (4 Ocak 2015)…
- 11- İslamcı yazar Nurettin Yıldız erkeklerin kadın spiker izlemesinin sakıncalı olduğunu iddia etti (4 Ocak 2015)…
- 12- "IŞİD (Irak Şam İslam Devleti)" denen kanlı terör örgütünün iğrenç imajını yumuşatmak için Erdoğan, "IŞİD değil, Arapçadaki IŞİD kısaltmasının “harf çevirisi olan “DAEŞ" denmesini istediği IŞİD terör örgütü Mevlit Kandilini yasak etti ve yılbaşında, Suriye yanlısı 13 Sünni Müslümanı katletti..
- 13-Okullarda Yılbaşını yasak eden, Yılbaşı (Noel) gâvurların bayramıdır demesine karşın Yılbaşı tatilini 4 güne çıkaran AKP’liler şimdi adı yolsuzluk ve rüşvete karışan 4 bakanı kurtarmaya çalışıyor: Zafer Çağlayan, 3 ismin Yüce Divan’a gönderileceğini öğrenince Ak Saray’a koştu… Erdoğan’a ‘Biz gönderilirsek, AYM sadece 17 Aralık’ı değil, 25 Aralık’ı da soruşturur. Peşimizden Bilal de gelir’ dedi. Erdoğan, Davutoğlu’nu, Davut-oğlu da komisyonu aradı. Toplantı bugüne kaldı…Bakan Müezzinoğlu, ‘AYM art niyetli, güvenmiyoruz’ dedi.. Gelir vergisi beyanında usulsüzlük yaptığını kabul eden ABD Temsilciler Meclisi New York milletvekili Michael Grimm istifa etti.. Yolsuzlukla ilgili twett atan TV sunucusu ve gazeteci Sedef Kabaş gözaltına alındı.. “Sağlam İrade” diyerek gazetelere ilan veren Sivil Dayanışma Platformu (SDP-2008) Başkanı Ayhan Oğan aynı zamanda Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Grubu sekreteri ve AKP’li olduğu ortaya çıktı. (5 Ocak 2015)..
- 14- Meclis Soruşturma Komisyonu, yolsuzluk ve rüşvetle suçlanan 4 eski bakanın Yüce Divan’a gönderilip gönderilmemesine karar verdi. Komisyon 5’e karşı 9 oyla bakanların "Yüce Divan’a sevk edilmemesi" yönünde karar aldı. “Vah Türkiye’m, vah ki ne vah ! Lütfen; Reza Zarrab'ı maliye bakanı yapın; Cahil açığınız yok, cari açığınız var.. Cahiller ve Reza ile cari açığınızı sürekli kapatırsınız..” demekten ve seçimde oy vemekten gayri...
- Nerede muhalefet partileri, nerede halkın tepkisi!? Seçimlerde kendisini Adnan Menderes ve Turgut Özal ile yan yana afişleyen ve üçünü Türkiye’nin demokrasi kahramanı ilan ederken 9. Cumhurbaşkanı Sami Süleyman Gündoğdu Demirel’i ağır eleştiren R.T.Erdoğan, Demirel’in “Dün dündür, bugün de bugün" deyişinden yola çıkarak, Demirel'e sağlık sorunlarından dolayı geçmiş olsun ziyaretinde bulundu, kardeşi Hacı Ali Demirel'in vefatı nedeniyle taziyelerini iletti. Geçtiğimiz yıllarda Demirel'i sert sözlerle eleştiren Erdoğan ziyaretinde, "İkazlarınız bize yol gösterir" ifadesi kullandı. (6 Ocak 2015).
- 15- Fransa'da Charlie Hebdo dergisine saldırı: 12 Ölü Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo'nun başkent Paris'teki genel merkezi, silahlı kişilerin saldırısına uğradı. Olayda 2 polis ve 10 gazeteci hayatını kaybetti. Yaralı 8 kişiden 3'nün durumlarının ağır olduğu belirtildi.. Uluslararası arenada adından yalnızca terör olayları ile bahsettirebilen İslam alemi bugün de dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Paris'teki olaylardan bahsediyorum.. Bu gibi günlerde, Avrupa'da sağduyulu Batılıların (Hristiyanların) tepkisi onlarca yıldır şu şekilde olmuştur: "Bu olayı tüm Müslüman alemine mal etmemeliyiz. Katil Müslüman olduğu için değil, ruh hastası, sapık vs. olduğu için bunları yaptı." vs. vs…Yıldırım Beyazıt Üniversitesi açılış ve temel atma töreninde Cumhurbaşkanı, "Benim aklıma tarihimize dönmek geldi ve her halde ‘Kampüs’ kelimesi yerine 'Külliye' daha güzel olur diye düşündüm. Bu yeni dönemde bu ilk olur." Bundaki amacı ‘Türkçeyi korumak’ imiş..Ya Türkçe bilmiyor, ya da Arapça.. Külliye sözcüğü Arapçadır. Anlamı ise "Bir caminin çevresinde cami ile birlikte kurulmuş medrese, imaret, sebil, kitaplık, hastane vb. yapıların bütünü" anlamına geliyor. Türk Dil Kurumu ise "Kampüs" yerine "Yerleşke" sözcüğünü önermiş ve bazı üniversiteler bu söylemi kullanmaya başlamıştı. (7 Ocak 2015). Haşmetlûya Fahri Tabibân-Etibbâ ('Fahri Doktora'-Eskiden Kullandığımız Türkçeye Göre ) -7 Ocak 2015-.
- 16- 23-Başbakan Ahmet Davutoğlu, “İfade özgürlüğü ve cumhuriyet değerlerine sahip çıkmak” için Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın çağrısıyla Paris’te yapılan mitinge yaklaşık 60 ülkenin temsilcisiyle katıldı(11 Ocak 2015).
Ülkemdeki ‘İfade özgürlüğü ve cumhuriyet değerlerine sahip çıkma’ mitinglerine darbe diyen sayın Davutoğlu hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Öyle ki, Davutoğlu, bırakın Türkiye’deki darbe mitingine katılmayı, uluslararası darbe mitinglerine katılarak ulus ötesi suç işlemiştir..
Ben sizin ‘İfade özgürlüğü ve cumhuriyet değerlerine sahip çıkma’ mitingine katılarak, kanlı dinci terörü lanetlediğinize ve ‘Laik Cumhuriyete’ sahip çıktığınıza nasıl inanayım?!
Davutoğlu Fransa’nın ünlü hiciv dergisi Charlie Hebdo’ya yapılan saldırının ardından ‘Cumhuriyet Yürüyüşü ’ne katılarak ‘İfade özgürlüğü ve cumhuriyet değerlerine sahip çıkma’ adına, adeta 1789 Fransız İhtilali'nin "Liberte, egalite, fraternite" (Özgürlük, eşitlik, kardeşlik) sloganı altında yürümeniz bana hiç de samimi gelmedi: Charlie Hebdo katliamını düzenleyen Kouachi kardeşler için Türkiye’de gıyabi cenaze namazına duruluyorsa,
Tatvan'da Belediyenin panolarından birine şu afiş asılıyorsa, "Selam olsun Allah'ın Rusulu'nün öcünü alan Kuaşi kardeşlere. Allah şehadetinizi kabul etsin. Siz vurunca demokrasi, biz öc alınca terörizm"
Ölen caniler için, gıyabında namaz kılınıyorsa
AKP destekçisi Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız '6 yaşındaki çocuklarla evlenilebileceğini' söyleyebiliyorsa,
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında, hastanelerde manevi destek ve dini rehberlik kapsamında “Hastanelerde Manevi Destek Sunmaya Yönelik İşbirliği Protokolü” imzalanarak, üfürükle hasta tedavi dönemi başlıyorsa,
Üniversiteleri, adeta medreselere benzetme adına ‘Üniversite Kampüsüne’, “Külliye” denmek isteniyorsa,
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, haram para sorun değil anlamında "Haram kazançla satın alınan halı üzerinde veya inşaatına haram maldan da sarf edilen camide namaz kılındığında bu namaz sahihtir(doğru)..” diyor ardından da; “Şans faktörüne dayalı olan piyango, toto, loto, iddia, müşterek bahis, ganyan gibi tertip ve oyunlar da kumardır ve haramdır.” diyerek adeta çelişki yaratıyor ve yolsuzluğu ve rüşveti meşrulaştırıyorsa,
IŞİD, El Kaide, Hizbullah, Hamas, Boko Haram, İBDA/C gibi İslam adına katliam yapan terörist örgütlere yakın duruyorsa, hatta bunlarda Salih Mirzabeyoğlu(Salih İzzet Erdiş) adlı İBDA/C örgütü liderini hapisten çıkarıp İstanbul Haliç kongre merkezinde konferanslar düzenlettiriyorsa,
İşsizlik Fonu ile Ak Saray inşa ediliyorsa,
Ben sizin; Fransa’daki ‘Cumhuriyet Yürüyüşü ’nüzü külliyen yalan buluyorum.. - 17- İstanbul Ne Zaman Başkent Olacak Badişahim? (Yazının bu bölümü 14 Ocak 2015 günkü Hurriyet-Yalçın Bayer köşesinde yer aldı)
“Padişahımızın ordusu.. Osmanlı hayranı ve saltanat meraklısı olan cumhurbaşkanı Erdoğan, dün tartışmalı ak Saray’ında yeni bir uygulama başlattı. Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas’ı ilginç bir törenle karşıladı. Tarihteki 16 Türk Devleti’nin askeri kıyafetlerini giyen askerler merdivenlerde yer aldı. Erdoğan’da onların arasından geçerek törene katıldı ( 13 ocak 2015)”
İnanın güldüm. Asla öfkelenmedim, acıdım.. Tamam, anladım; cumhurbaşkanlığı forsu ve cumhurbaşkanlığı armasındaki Türk devletlerini sembolize eden figürler hazırlanabilir, fakat onların arasından bir padişah edasıyla süzülmek hiç de hoş değil. Yarın, padişah giysileriyle törenlere katılman, ya da tahta otururken konukları karşılaman veya padişah kaftanı giyip kılıç kuşanarak at üstünde ak Saray da dolaşırsan, olmadı sefer çıkarsan,. Ben ne yaparım?
Hay Allah, nedir bu ya?! Cumhurbaşkanlığı makamı çocukluk düşlerinin yaşama geçirildiği makam değil, yüce/kutsal bir makamdır, kurşun askerlerle düşlerin yaşandığı çocuk odası ise hiç değildir..
Belli ki, evrensel önder Atatürk’ün tasarladığı ve şu anda “Atatürk ve kurtuluş savaşı müzesi”nde bulunan flamadan esinlenerek bugünkü hale getirilen cumhurbaşkanlığı forsu ve cumhurbaşkanlığı armasından yola çıkarak böylesi bir kurguya gitmiş. Güneşten çıkan ışınlar ise Atatürk zamanında 20 tane tane idi. Nedendir bilinmez 18 şubat 1978'de getirilen yeni bir düzenleme ile armada yer alan ışın sayısı 16'ya düşürülmüş.
Belirttiğimiz gibi cumhurbaşkanlığı arması, kırmızı zeminde altın sarısı renkteki 16 ışınlı güneş ve güneşin çevresindeki 16 yıldızdan oluşuyor. Armanın ortasında yer alan güneş Mustafa Kemal Atatürk’ün "Türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." sözünü destekler nitelikte sonsuzluğu ve Türkiye’yi, 16 yıldız ise tarih boyunca kurulan 16 büyük Türk devletini sembolize etmektedir:
<< büyük hun imparatorluğu (m.ö. 204-m.s. 216) büyük hun imparatorluğu (m.ö. 204-m.s. 216)--batı hun imparatorluğu (m.s. 48-216) batı hun imparatorluğu (m.s. 48-216)--avrupa hun imparatorluğu (m.s. 375-469) avrupa hun imparatorluğu (m.s. 375-469)--ak hun imparatorluğu (m.s. 420-552) ak hun imparatorluğu (m.s. 420-552)--göktürk imparatorluğu (m.s. 552-745) göktürk imparatorluğu (m.s. 552-745)--avar imparatorluğu (m.s. 565-835) avar imparatorluğu (m.s. 565-835)--hazar imparatorluğu (m.s. 651-983)hazar imparatorluğu (m.s. 651-983)--uygur devleti (m.s. 745-1368)uygur devleti (m.s. 745-1368--karahanlılar (m.s. 940-1040)karahanlılar (m.s. 940-1040) --gazneliler (m.s. 962-1183)gazneliler (m.s. 962-1183)--büyük selçuklu imparatorluğu m.s. 1040-1157büyük selçuklu imparatorluğu m.s. 1040-1157--harzemşahlar (m.s. 1097-1231) harzemşahlar (m.s. 1097-1231---altınordu devleti (m.s. 1236-1502) altınordu devleti (m.s. 1236-1502)--büyük timur imparatorluğu (m.s. 1368-1501)--babür imparatorluğu (m.s. 1526-1858)babür imparatorluğu (m.s. 1526-1858)--osmanlı imparatorluğu (m.s. 1299-1922)osmanlı imparatorluğu (m.s. 1299-1922)>>.
Mitolojik olarak ise güneş ve yıldızlar eski Türklerde önemli bir yer tutmaktaydı. Güneş, hunlar ve Göktürkler döneminde hükümdarlık rumuzu olarak görülmekle birlikte kutup yıldızı ilk Türk topluluklarında Tengri'nin makamı olarak düşünülmekteydi. Yine mitolojik olarak incelendiğinde Ay’ın Maniheizm ve Budizm’i benimsemiş Uygur Kağanlığı döneminde Güneş’in yerine geçtiği ve tanrısal olarak çok daha güçlü anlamlar kazandığı görülmektedir. Uygur hükümdarlarının eski Tengri'nin yerine geçen ay tanrısının verdiği kut(kutsal enerji, yaşam gücü) üzerine hüküm sürdüklerine inanılırdı.
Bu konuda 3 endişem var:
- 1-Eğer, cumhurbaşkanlığı forsu ve cumhurbaşkanlığı armasında 16 yıldız; tarih boyunca kurulan 16 büyük Türk devletini sembolize ediyorsa, iptal edilen 4 yıldız neyi sembolize ediyordu ve niçin iptal edildi?
- Acaba diyorum, Atatürk Anadolu’daki antik uygarlıkları; örneğin Frigleri, Lidyalıları ve Hititleri mi temsil etsin diye yıldız sayısını 20 olarak belirlemişti de, birileri cumhurbaşkanlığı forsu ve armasını sadece ırkçı temele oturttu!? 20 yıldızdan “Batı Hun İmparatorluğu”’nun çıkarıldığı savlanmaktadır. Çıkarılan diğeri 3’ü hangileri?
- İkincisi; bu 16’nın sırrı nedir? Üstelik Ecevit hükümeti döneminde bu neden değiştirildi? Ordu mu istedi, yoksa ordu içindeki gizemli derin ordu/ergenekon mu? Ben kesin olarak; Anadolu uygarlığını temel alıp cumhurbaşkanlığı forsu ve armasındaki 16 yıldızın, Atatürk’ün tasarladığı gibi Frigleri, Lidyalıları, Etileri ve Hititleri de içerecek şekilde 20’ye çıkarılmasını değil Anadolu’da hüküm sürmüş tüm uygarlıkları sembolize eden tasarım öneriyorum. Selçuklu Türker’i Anadolu’ya Alpaslan’ın 1071 Malazgirt zaferi sonrası gelmiş, Anadolu’da yaşayan halklar/uygarlıklar gitmiş ve bütün Anadolu Türkleşmiş. Nasıl bir mantık? Siteye mi taşınıyorsun, birilerini siteden çıkararak. Selçuklular kaç kişi geldi? Ne oldu Anadolu’nun ilk ev sahiplerine? Evet; hadi Lazları, Kürtleri, Çerkezleri v.b bırakın binlerce yıl öncesinin uygarlıkları nerede? Yani; Frigler, Lidyalılar, Etiler ve Hitit soyları. Evet doğrudur; Anadolu’ya Türkler 4. Yüzyıldan beri geldiler, Orta Asya’daki diğer Türk boylarının baskısıyla, fakat tıpkı, Timur imparatorluğu, Romalılar, persler, Makedonlar, Galatyalılar ve Bizans imparatorluğu gibi kalıcı olamadılar. Bu nedenle, Selçukluların gelişi ile Anadolu’yu tümden Türkleşti kabul etmek külliyen yanlış. Anadolu var olan sakinleri tarafından boşaltılmış apartman değildi ki, Selçuklular gelsin taşınsın?!
- 2-Tüm bunlar Maniheizm’i ve Budizm’i işaret ediyor diye yeni padişahımız rahatsız olup, süreç içinde Atatürk’ün dizayn ettiği günümüze dek kullanılan cumhurbaşkanlığı forsu ve arması iptal edilip, cumhuriyet kurulduktan sonra kaldırılan (3 mart 1924) Abdülmecid’in forsu kullanılmaya başlanmasın..
- Belli mi olur; İstanbul CHP milletvekili Ali Özgündüz nasıl ki; cumhurbaşkanlığı forsunun Safevi devletini de kapsayacak şekilde 17nci yıldızla genişletilmesi için meclis başkanlığına yasa teklifi verdi, bir AKP’li de çıkıp var olan cumhurbaşkanlığı forsu yerine Abdülmecid’in bir buçuk yıl süren halifeliği sırasında kullandığı yeşil zeminli fors kullanılsın önergesi verebilir..
- 3- Antik İstanbul’da salt Osmanlı köşklerinin, yalılarının, cami ve medreselerin onarılması bana başkentin İstanbul’a taşınmasının ön hazırlıkları gibi gelmeye başladı. Son vahdettin köşkü tartışması ben de bunu çağrıştırıyor.
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder