CUMHURİYET GAZETESİNE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR, AZİZ NESİN VE DE MUSTAFA BALBAY
Burada en zor durumda kalacak kişi, Mustafa Balbay’dır. Mustafa Balbay; demokrasi şehidi Uğur Mumcu sonrasının önemli bir gazetecisiydi. Salt ülkemde değil, dünya basınında kendinden söz ettiren ‘Araştırmacı gazeteciliğin” bir kimlik. Cumhuriyet dendiğinde, Uğur Mumcu ile birlikte akla gelen bir Mustafa Balbay, FETÖ ve de var olan iktidar darbeleriyle tam 5 yıl Cezaevi’nde çile çekmiş bir evrensel kimlik.
Evet; Fetullahçı Terör Örgütü ve ona ne istediyse verenlerin kumpası ile 4 yıl 277 cezaevinde kalan Balbay, nedenini kimsenin anlamadığı bir şekilde, 32 yıldır beraber olduğu Cumhuriyet’inden, Cumhuriyet’imizden uzaklaştırıldı. Herkes şoktaydı.
- Öyle bir şok ki; olmadık şeyler bile düşündürdü bizlere, “Suçu acaba, Kemal Kılıçdaroğlu’na rakip olması mı?
- Aşırı FTÖ karşıtlığı mı?
- Atatürk’ün Anadolu insanıyla destanını yazdığı ve mazlum ülkelere önder olmuş “Kurtuluş felsefesi” ve de Laik Demokratik Cumhuriyet konusundaki aşırı hassasiyeti mi?..”
Biz konuk yazarlar da artık yazamıyorduk. Doğrusu, sıradan halkın sesi olan bizlerin yazılarına yer verilmiyordu. Kendi boyutumuzda gerekçeler aradık: Acaba dedik, özellikle ben; Atatürk Belgeseli “Mustafa”’yı hazırlayan Can Dündar’ı, Çılgın Türk Turgut Özakman kadar olmasa da eleştirmem mi? Satır aralarında, satır kadar keskin ‘Bu belgeseli Fetullah Gülen finanse etti” diyenlere hak veren değerlendirmelere kuşkuyla bakmak mı?
Balyoz Ergenekon benzeri olgulara evet diyen; Ali Bayramoğlu, Mehmet Altan, Ahmet Altan, Şahin Alpay, Mehmet Baransu, Eser Karakaş, Etyen Mahçupyan vb ikinci cumhuriyetçileri AKP ve Fetullah Gülen değirmenine düşünce taşıyan, besleyen, düşüncelerini güçlüden yana kiralayan ‘sınırsız ve kuralsız demokrasi avcıları’ diyerek eleştirmemden dolayı mı ?
Yazamıyordum artık Cumhuriyet’te. Bir ara, Balyoz ile ilgili detay bir yazımı Can Dündar sitesine koymuştu. Ergenekon ve Balyoz operasyonları konusundaki düşünsel yaklaşımımızda epey fark olmasına karşın, neden Can Dündar yazıma yer vermişti. Yoksa, gerçekleri gördü mü, ya da birilerine beni tanıtmak için mi gibi absürt düşüncelere de kapılmadım değil.. Radikal’de de, Cumhuriyet’teki gibi yazılarım sonlanmıştı diye de düşünmeye başladım sonraları..
İşte bu süreç en çok Mustafa Balbay’ı rahatsız etmiştir.
- Birincisi; Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırı:
- İkincisi; Genel başkanlık yarışı nedeniyle yazılarına Ocak ayı sonuna dek ara veren Balbay'ın, "Gazetenin köklerine yabancılaşmış bir anlayışla karşı karşıyayız. FETÖ'cülükten Kürtçülüğe kadar her şey serbest. Ama CHP milletvekili olmak yasak" şeklinde bana göre talihsiz olmayan duygusal bir açıklamada bulunması.. Siz olsanız, ne söylerdiniz?.. Buradaki talihsizlik; bu sözlerini Cumhuriyet’e saldıranların gerekçe göstermeleri.. Benim tanıdığım; 29 kitap sahibi, İzmir CHP milletvekili Balbay, asla saldıranların değil, Cumhuriyeti’nin yanında yer alır..
Ki aldı da; “Geçmişte benim yaşadığım üzüntüye karşı gösterdiğim bir tepkiyi bugün benimle Cumhuriyetçileri karşı karşıya getirecek şekilde kullanmak pusudur, kalleşliktir. Hiçbir şekilde bunu kabul etmiyorum.. Cumhuriyetçilerin, Cumhuriyete gönül verenlerin, geçmişte Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışmış olanların, bugün çalışmakta olanların, hepsinin adı farklıdır, ancak soyadları Cumhuriyet’tir” açıklaması yaparak.
Düşünün beyler, lütfen düşünün!!!
FETÖ’ya yayın yoluyla hizmet ettiği savlanan Cumhuriyet’in soruşturmasını, FETÖ’dan suçlanan ve hakkında soruşturması devam eden bir savcı sürdürüyor.. Yanlış okumadınız. Evet; İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat İnam, 'FETÖ üyeliği' ve 'suç uydurmaktan' yargılanıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosunca yürütülen soruşturmaya dair dosyaya göre suçlamalar, yemin ediyorum Mustafa Balbay’ı, Cumhuriyet’i ve ülkemi değil kendilerini örseliyecek ve kötüye taşıyacaktır.
- 1- Cumhuriyet gazetesi iç kargaşa çıkartmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmeye yönelik haberleri yayımladı. Bu yayınları ise manipülasyon ile gerçeği perdeleyerek yaptı.
- 2- FETÖ'nün sosyal medyada manipülatif bir şekilde kullandığı ''Fuat Avni'' hesabında yaptığı tüm asılsız ve sahte paylaşımların, Cumhuriyet gazetesi tarafından haberleştirildi.
- 3- Ergenekon soruşturması sürecinde FETÖ'nün defalarca Cumhuriyet gazetesini hedef aldığının altı çizildi. 17-25 Aralık olaylarının ise dönüm noktası olduğuna dikkat çekilerek Ergenekon savcılarının Can Dündar ile görüştüklerinin belirlendiği kaydedildi. Gazetenin bir değişim süreci yaşadığı bu süreci kapsamında Mustafa Balbay'ın gazetedeki yayınlarına son verildiği ifade dedildi. Balbay'ın konuyla ilgili açıklamaları ile şüpheli avukat Akın Atalay'ın cevapları dikkate alındığında, gazetenin bir proje dahilinde değişime zorlandığı sonucuna varıldığı da ifade edildi. Gazetenin yayın çizgisinin görev değişikliklerinin ardından farklılaştığı, FETÖ kaynaklı haberleri manşetine taşıyarak, terör örgütlerinin propagandasını yaptığı ifade edildi.
- 4- ''Yurtta Savaş, Dünyada Savaş'' manşetine dikkat çekildi 15 Temmuz darbe girişiminde ''Yurtta Sulh Konseyi'' adını kullandığı belirtilerek, Cumhuriyet gazetesinin de 25 Temmuz'da ''Yurtta Savaş, Dünyada Savaş'' manşetiyle TSK ve emniyet güçlerinin terörle mücadele kapsamında yaptığı harekat ve operasyonları "savaş" olarak yansıttığı dosyada yer aldı.
- 5- Gazetenin 17 Temmuz'da ''Sokaktaki Tehlike'' manşetiyle darbe girişimine karşı gelen millet üzerinden toplumu kamplaştırmaya çalıştığı, 19 Temmuz'da ''Cadı Avı Başladı'' manşetiyle devletin darbecilere yönelik hukuki mücadelesini sulandırdığı, aynı haberde ''Meydanlarda demokrasiden söz eden yok'' ara başlığıyla demokrasi nöbeti başlatan ve darbe girişimine alanlarda tepkisini gösteren vatandaşları hedef gösterdiği anlatıldı.
- 6- Gazetenin darbe karşıtı gösterileri "nefret'', FETÖ'den açığa alınıp ihraç edilenleri ''tasfiye'' olarak nitelendirdiği öne sürülerek, 8 Ağustos'ta ''Eksik Demokrasi'' manşetiyle ayrışmayı körüklemeye yol açabilecek şekilde Yenikapı mitinginin hedef alındığı savunuldu.
- 7- Darbe girişiminin hemen ardından gazetenin, 16 Temmuz'da ''Türkiye Kaosta'' başlığıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CNN Türk'e konuşmasını, "Doğan'la mecburi barış" olarak gösterdiği, ayrıca halkın askerlere karşı direnişini "kaos" olarak nitelendirdiği aktarıldı.
- 8- Darbe girişimi sonrasında FETÖ'nün darbe nedenlerinden birinin de YAŞ kararları olduğu, gazetenin ise olayı 15 Temmuz darbe girişiminden 3 gün öncesinde "Tasfiye beklentisi-YAŞ'ta gündem paralel olacak" şeklindeki haberle duyurduğu kaydedildi.
İnanın; gazete gibi gazete Cumhuriyet yazarlarının suçlanmalarına baktığınızda, suçlananlara değil de Aziz Nesin’e üzüleceksiniz. Çünkü Azizi Nesin “Ülkemin %60’ı aptaldır” vargısının kanıtlandığını göremedi. Çünkü; Azizi Nesin bu malzemelerden en az 2 Nobel çıkarma şansını yitirdi, aramızdan erken ayrılarak ışıklara yolculuğunu başlattığı için..
- A- Aydın Engin hakkında: Darbe girişiminden iki gün önce "Cihanda sulh, peki yurtta ne?" başlığıyla kaleme aldığı yazı. 9 Ağustos'taki "Hrant'ı da cemaat öldürmüş öyle mi?" başlıklı yazısında FETÖ'den ''cemaat'' diye bahsetmek ve Dink cinayetine ilişkin gerçekleri sulandırmaya çalışmak.
- B- Can Dündar hakkında: 3 Aralık 2013'te "Siyasette nasıl geldiysen öyle gidersin" başlıklı yazısında kullandığı ifadelerde, 17 ve 25 Aralık süreçlerinden daha önceden haberi olduğu şüphesini uyandırması.
24 Aralık 2013'teki "Piyonlar devrildi, sıra şahlarda" başlıklı yazısının FETÖ/PDY örgütünün nihai amacına hizmet etmek.
- C- Kadri Gürsel hakkında: Darbe girişiminden üç gün önce 12 Temmuz 2016'da, "Erdoğan babamız olmak istiyor" başlıklı yazısında, ''Madem Erdoğan zorla babamız olmak istiyor, o halde Türkiye'nin bütün ihtiyacı, Tunus'taki diktatörün devrilmesine yol açan kıvılcıma çakan Muhammed Buazizi gibi asi bir evlattır. Yanlış anlaşılmasın, Buazizi gibi kendisini yaksın demiyorum, bir sigara yaksın ve yeter ki söndürmesin" ifadeleriyle örtülü ya da subliminal mesaj yöntemiyle darbeyi işaret etmek.
- D- Akın Atalay hakkında: Son bir yıl içerisinde sosyal medya ağlarında yaptığı paylaşımlar.
- Kitleleri kamplaştırmaya çalışmak, FETÖ'ye destek vermek ve hükümetin görevini engellemenin suç olmadığını iddia ederek illegal girişimleri meşrulaştırmak.
- E- Hikmet Çetinkaya hakkında: (1-9 Mart 2004'te kaleme aldığı "Gülen'in serüveni" başlıklı yazı dizisinde, FETÖ'ye ağır eleştiriler getirdiği, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in de söz konusu yazıya tekzip yayımladığı belirtilerek) 31 Ekim 2015'te Zaman gazetesine verdiği röportajda, "40 yıldır izliyorum Gülen hareketi terör örgütü değildir" şeklinde ifade kullanmak.
MİT'e ait TIR’ların durdurulması olayına ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğrafların manşetten yayımlamak.
Oray Eğin'in 22 Kasım 2015'teki yazısında, MİT tırları haberini gazeteye FETÖ'nün servis ettiğini yazarak, şüpheli Akın Atalay hakkında bazı önemli iddialara yer verdiği ifade etmesi.
MİT tırlarına ilişkin yaptıkları yayımlarla ilgili yargılanan o dönem gazetenin genel yayın yönetmeni olan Can Dündar'ın 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılması.
- * Ankara'da 18 Şubat 2016'da yapılan bombalı saldırıya ilişkin her iki gazetenin de "Devletin kalbine bomba'' manşetini kullanması.
- * 16 Şubat 2016'da iki gazetenin de ''Azez düğümü'' manşetiyle çıkması. (EKN)
- http://blog.milliyet.com.tr/elestiriyi-severim--elestireni-sevmem/Blog/?BlogNo=525120
- http://blog.milliyet.com.tr/Turgut_Ozakman-Tuncel_Kurtiz_ve_Mustafa____/Blog/?BlogNo=430902&ref=milliyet_anasayfa
- http://blog.milliyet.com.tr/balyoz-mu-yoz-mu-/Blog/?BlogNo=424962
- http://blog.milliyet.com.tr/balyoz-vurmayin-hamili-kart-yakinimdir/Blog/?BlogNo=432150
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder