Günaydın arkadaşlar ve de kardeşler: Bu gün PAZAR Şevket-Che YİNE YAZAR..
NURAY MERT, “MERT OL!!” DEMİYORUM “KÖR OLMA DA GÖR DİYORUM”
Nuray Mert’in, türban ile özleştirdiği ve ishal ettiği demokrasi ve de özgür düşünce ile ilgili yazılarına geçmezden önce eleştirimi yapmak istiyorum; neyi eleştirdiğimin anlaşılması için: Şiddetle Cumhuriyet gazetesine yapılanlara karşıyım.
- Fakat; Nuray Mert uslubu devam ettiği sürece ben Mustafa Balbay’a nasıl suçlu diyeyim!?
Nuray Mert: “..Neydi Cumhuriyet rejimini zorlayan en önemli konular; katı laiklik anlayışı adına dindar kesimin özgürlüklerinin, haklarının kısıtlanması..” Aşağıda yer verdiğim her iki N.Mert yazısının bazı bölümceleri ‘Al birini vur hepsini’ içerikte. Bana söyler misiniz, kaç kişi namaz kıldığı ve oruç tuuttuğ için baskı gördü ve de kutsal Anadolu kadınının kutsal başörtüsüne saldırıldı?!..
- Neden; türban olgusunun politize edilmiş bir militan örtü olduğunda inatçısınız?
- 2023 yılında başörtüsüz kadın kalmayacak diyenlerin zorla sizi de türban ile türbülansa sokacağını neden düşünmüyorsunuz?
İnsafa ve ınsanlığa davet ediyorum. Lütfen Laik Cumhuriyet devletine ataeist devletmiş gibi davranmayın..
![]() |
unutulmayanlar |
Ne demek; “Sağ ve sol demokratlar olarak, sorunun kökenini anlayalım, ortadan kaldıralım, demokratik siyaseti esas kılalım diye çabaladık bu nedenle AK Parti’nin başlattığı ‘barış sürecini’ tüm sorunlu yanlarına karşın destekledik.. AK Parti, barış sürecini bu anlayış üzerine kurdu diye düşündük, doğrusu buydu.
Bu çerçevede mesela akil adamlar projesi bu yönde umut vaat edici bir çabaydı..” Benim bildiğim demokratlık evrenseldir ve demokratlığın sağı-solu olmaz.. Adam; “Demokrasi benim amaçlarımın aracıdır” diyor, sen o sağın temsilcisin sağ demokrat olarak tanımla. Bence siyaset biliminin de kimyasını bozduğunun farkında değilsin..
Sen hala AKP’yi destekliyorsun, çünkü hala AK Parti diyorsun, yani AKP’nin ak olduğunu vurguluyorsun.. Onun yıllardır değirmenine su taşımanız sonrası o sizi Silivrelere taşımasına karşın hala AKP sizin için umut ve de Laik Demokratlar hala düşmanınız.. Akil adamların içinde bir tane akıllı adam gösterebilir miziniz? değil, akil insan olacak kaç kişi sayabilirsiniz. Bu oluşum algı tuzağından başka bir şey olduğunu kim yadsıyabilir.
Bu denli her şeyi iflas etmiş AKP’yi hala demokrasi varsılı görmeniz talihsiz bir yaklaşım bence.. Benimki ne büyük bağnazlık değil mi? Benimki bağnazlık ise, seninki resmen potansiyel yağdanlık..
Satırlara, satır kadar keskinliğnle saklananan kimlik.. Demem o ki; sınırsız kuralsız demokrasi avcıları hala akıllanmadılar. Bunlardan biri olan Mehmet Altan, Atatürk'ü "Dünyada heykeli kalmış tek diktatör" diyerek aşağılamış ve bu yobazların değirmenine su taşımıştı, o yobazlar da onu Silivri'ye..
Körü-körüne Atatürk savunuculuğu yapıp Atatürk'ü durağanlaştıran ve bu bu çizgide atatürk'ün anadolu insanıyla oluşturduğu evrensel kurtuluş felsefesini, çağın gelişim ve değişimine entegre edemeyen, sağa endeksleyip daha ileriye taşımayanlara benim de eleştirim var, fakat bu 2.cumhuriyetçi Nuray Mertlere, Mehmet-Ahmet Altanlar'a, Ali Bayramoğullarına, Eser Karakaşlara, Şahin Alpaylara evet demek olmamalıdır. Evet denirse, adam da çıkar; "Başkanlığa evet demez isek parçalanırız, ille de tam başkanlık" der....
Düşünün; emperyalizme dünyada tek tokat atabilen ve mazlum ülkelere rehber olmuş bir felsefenin sahibi Atatürk’ten söz ediyorlar ve yerden yere savuruyorlar- İşte o kanıksansa da insanı düşünmeye iten o, N.Mert yazıları:
- 1- Yaşadıklarımız, bir devrin, bir rejimin yerini yenisini alması sürecinin doğurduğu krizler, derin krizler. Eski devri, eski rejimi de eleştiriyorduk, ama daha fazla özgürlük, barış ve toplumsal barışın teminatı olan daha fazla demokrasi adına.
- Neydi Cumhuriyet rejimini zorlayan en önemli konular; katı laiklik anlayışı adına dindar kesimin özgürlüklerinin, haklarının kısıtlanması ve katı ulus devlet tanımı adına, Kürtlerin hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması, değil mi?
Kürtlerin veya onları temsil etme iddiasında olanların bir kısmının silaha sarılmış olması, demokratik siyaset çerçevesinde kabul edilebilir bir şey değildi, o nedenle demokratikleşme yolu ile bu meselenin çözümünden yana olduk.
Sağ ve sol demokratlar olarak, sorunun kökenini anlayalım, ortadan kaldıralım, demokratik siyaseti esas kılalım diye çabaladık bu nedenle AK Parti’nin başlattığı “barış sürecini” tüm sorunlu yanlarına karşın destekledik, önemli bir başlangıç olarak kabul ettik (7 Kasım 2016)…
Demokratik siyaset Demokratik siyaseti savunanların silahla, terörle işi olmaz, ama ne zamanki demokratik siyasetten vazgeçilir, bu kesim “terör destekçisi” olarak zan altında bırakılarak siyasi alandan kovulur. Oysa asıl çözüm demokratik siyasetin alanını genişletmek, aklı silaha yatanları dahi demokratik siyasete kazanmaktır. AK Parti, barış sürecini bu anlayış üzerine kurdu diye düşündük, doğrusu buydu.
Bu çerçevede mesela akil adamlar projesi bu yönde umut vaat edici bir çabaydı. Demokratik siyaset çerçevesinde silahlı bir örgüt ile, onun lideri ile pazarlık yapmak mümkün değildi, ama böylesi krizler, istisnai yollara başvurmayı gerektiriyordu; o nedenle IRA, Güney Afrika gibi kriz çözme modellerinden esinlenmeye çalıştık.
İktidar partisi, bu yönde destekleyici ve yol açıcı bir siyaset izledi. O zaman da, “bu tür süreçler kararlılıkla ve hızla yürütülmezse, eskisinden beter bir yere savruluruz” kaygısını dile getirdik. Maalesef kâbuslar gerçek oldu.
- 2- Bir yorumu aynen aktarıyorum. Çok açık ve net...... Hatta yaşadığımız Ağır travmatik romanın ana fikri.... Bu arada, Kemalistler, ‘Biz size demedik mi’ havasında, hâlâ olan biteni memleketin demokratlarından biliyor.
- Ne dediniz Allah aşkına?
- Derde deva olacak ne dediniz?
Bir türlü anlamak istemiyorsunuz ama, eski düzen çok da matah değildi, dindarı dışlıyordu, Kürt’ü tanımayı reddediyordu, bireysel özgürlükleri muzır sayıyordu. Eski düzen, demokratlaşamadığı için çöktü, şimdi yerine korkunç bir baskı rejiminin inşa edilmesi, bu gerçeği değiştirmez.
Teknopolitikalar Platformu
evesbere@gmail.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder