Ana içeriğe atla

FRANSA, ALMANYA VE BENELÜKS GEZİLERİ

FRANSA, ALMANYA VE BENELÜKS* ÜLKELERİ GEZİSİ BİR “GEZ-GÖR-YAZ” ETKİNLİĞİDİR

9 Temmuz-16 Temmuz 2017

9 Temmuz 2017. Her zamanki gibi Ankara başlangıç ve İstanbul ve de Avrupa; “Gez-Gör-Yaz” etkinliği.. Yeni coğrafyaları görme, yeni kültürlerı tanıma, yeni dostluklar, arkadaşlıklar edinme etkinliği.. Ayak tabanınızın altındaki coğrafyayı yazmak için Marko Poloculuk oynamak..

İstanbul Atatürk Hava Limanı’nda güzel rehberimiz Edirneli Aysen Abbasoğlu ile sabahın 06:00’sında buluştuk. Yeni dostlukların ve arkadaşlıkların potansiyel kaynağı güzel insanlar grubu tamamladı ve;

Bu sefer gezi coğrafyamız olan; Fransa, Almanya ve Benelüks ülkeleri; Belçika, Hollanda ve Lüksemburg; 07:00’de uçuldu. Saat; 11:00’de Hollanda-Amsterdam’a inildi ve sonrasında otobüsle Belçika’nın Başkenti Brüksel’e gidildi.. Elbet gezi; “di,di, di” diye devame etmeyecek, didinin didisini didkleyip; gezeceğiz, göreceğiz ve yazacağız..


Hareket öncesi host çokluklara çocuk dergileri dağıtıyor.. Ececan’a Ayşegül dergisi istedim. Güldü. Sonra aklıma geldi kızım yarın 26’sına girecek . Nice nitel Ayşegül’lü günler geçti. Artık ona : “Nice Ayşegülsüz nitel ve nicel, ama çocuklarıyla” demek gerek... Havada yine sınıf ayrımı. Cumhuriyet ve sözcü , yani sol gazete dağıtımi havaalanında yok. Uçakta sadece busınesclas da dağıtılıyor..

Hani demokrasi ve özgür düşünce yanlısı Olduklarını söylüyorlardı. Yalan. Hostes benim sesli tepkime bir grup gazete getirdi. İçinde zor da olsa yandaşa kaynak olmuş Hürriyet var. Herkese dağıtmadıni söyleyebilirdim o streste unuttum. Ben de zaten okumadim. Busines ayrıvalıgı yaşayanlar acaba bu ülke için ne yaptılar? sorusu sormadan edemiyorum. Doğru siyasi ve ekonomik efendileri bunlar..Uzun adam havada karada her yerde yalan..

Brüksel’de etkililiklerimiz ‘Belçika Eyfell’i denen Atomyum gezilecek. Çın ve Japon Evleri görülecek- Kraliyet sarayları (2 adet) görülecek. Ve de; Brüksel Grand Plaçe meydanına gidilecek.

Saat 10:08 Amsterdam inişi başladı..Uçak tekeri 10:35’te piste bıraktı. Avrupa’nin 3.büyük hava limani. Birincis İngiltere Hiltrof, ikincisi Almanya Fankfurt.

Saat şu an 12:03. Burada 11:02 Saatlerimizi 2 saat geri aldık.. Evet, 11:02 ve Brüksel’e yolculuk başladı. 3 saat sürecekmiş. 1,5 saat sonra Hollanda-Belçika sınırına varacağız.. Hollanda inekleri eşliğinde deniz seviyesinin 8.5 metre aşağısında gidiyoruz. Saat, 13:57. 1km sonra Belçika (Belgie) gireceğiz. RES santralleri sıra-sıra karşımızda. 350 km uzunluğundaki Shelde Nehir bağlantılı Liman kenti Antwerpen(Anvers)’e geldik. Bir kadın (Arap) ayaklarını torpido üstüne köymüş gidiyor. Hollanda ve Belçika’da, özellikle Hollanda dümdüz.Tepe bulmanız olası değil. Arazıler adeta halı deseni gibi işlenmiş; düzenli mi, düzenli..

BRÜKSEL (BRUSSELS-BRUXELLES):

Saat; 15:30’da Brüksel’deyiz... Kent turu yapıyoruz.. Kentte Panamorik bakamıyoruz, çünkü yataromik geziyoruz. Kent ise bize tüm ihtişamıyla bakıyor.. Kentler mi güzel yoksa tepeden bakınca mı güzeller?... Her ne ise; galiba tepeden, uzaktan bakmak bazı kirlilikleri örtüyor. Yok-yok Brüksel’e panaromik (tepeden veya geniş açılı bakış) baksak da, güzel mi güzel..

Brüksel: Brüksel, Belçika'nın üç federal bölgesinden biri olan Brüksel Bölgesi'nin başkenti olmanın yanında, Belçika’nın da başkenti. Bitmedi; Avrupa’nın başkenti. Dahası; Avrupa’nın resmi olarak bir başkenti değil elbet, fakat; Avrupa komisyonu, Avrupa Bakanlar Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’na (Fransa-Strasburg ile birlikte) ev sahipliği yaptığı için Brüksel, Avrupa’nın başkenti olarak bilinir.

Gerçekten küreselleşme, yani;hak, hukuk ve özgür bölüşüm, dayanışma esası” dikkate alınarak zehirli örümcek ağı sınırların kaldırılması ve dünya başkentine gidilmesi umuduyla olması gereken evrensel duruş. Çok dahası; gezegen kardeşliği. Bizler bu cennetin izdüşümü gezegenimizi yok etmenin savaşı içinde bitiriyoruz. Neden “Gezegen Kardeşliği” kurumsallaşmasın. Evrende dünyadaki kum tanesi kadar yıldız ve her yıldızda en az 12 gezegen varsa elbet bizden başka akıllı gezegenler vardır. Yarın yıldız savaşlarının başlamayacağını kim söyleyebilir.

Evet; dünün bilim kurgu romanları günümüz gerçekleri olduysa, bu günün bilim kurgu romanları neden yarının gerçekleri olmasın..

Brüksel’imizden uzaklaşmayalım. İşte bu Brüksel aynı zamanda; Washington’dan sonra dünyanın en yeşil ikinci başkenti olduğunu gördük. Birkaç yüzyıl önce bataklığın kurutulması sonucu ortaya çıkmış bir şehir. Adı bataklığın içindeki yerleşim yeri anlamına geliyormuş. Brüksel bir zamanlar dünyanın en büyük liman kenti imiş.

Bürselinden söz edince Belçika’ya da kısaca değinmek gerek: Yüzölçümü; 30,528 km², nüfusu 11 milyon olan bir Batı Avrupa ülkesi. Resmî adıyla Belçika Krallığı. Avrupa Birliği'ne üye ve birliğin ve NATO gibi bazı uluslararası organizasyonların merkezlerini barındırdığını ve bu nedenle, Brüksel’in Avrupa Başkenti görüldüğü ülke..

Brüksel’de ilkin, mühendisliğin ve mimarlığın şiirsel ürünü; “Atomium”’da soluklandık. Çelik ve alüminyumdan yapılan Atomium’a Belçika’nın EYFELL’i deniyor. Atom parçacığının 126 milyon kez büyütülmüş veya Bir demir kristalinin 165 milyar kez büyütülmüş durumu betimlenmiş. Tasarımı Belçikalı mühendis André Waterkeyn'a ait olan ve 1958 yılında Brüksel'deki Expo'58 Dünya Fuarı'na renk katması için inşa edilmiş. Beklenenin üzerinde ilgi görünce 6 aylığına yapılan bu ilginç kurgu “Atomium” sürekli kılınmış.. 102 metre yüksekliğinde olduğunu öğrendik..

Birbirine demir çubuklarla bağlı olan toplam 9 küreden meydana geldiğini gözlemliyorsunuz. Her küre 18 metre çapında imiş.. En son kata asansörle ulaşılıyor. Restaurantı var. Manzara harika. Diğer 3 kat sosyal ve kültürel aktiviteler için kullanılıyor. Net adres; Avenue de l’Atomium.

Yakınında; Bruparck ve şimdiki adı Budın (Kral Baudouin) olan Heysel (Heizel) stadı burada. Heysel faciası geldi aklımıza: 29 Mayıs 1985 günü Brüksel'de oynanacak olan Juventus ile Liverpool arasındaki Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası final maçının başlamasından önce Liverpool taraftarlarının İtalyanlara saldırması ve çıkan panik sonucu bir duvarın çökmesi ve taraftarların tel örgülere sıkışması sebebiyle 38 İtalyan taraftar ve 1 Belçikalının yaşamını yitirdiği stad. Bu bolge aynı zamanda; Park D’ Ossehem-Atomıum diye geçer..

Adamlar bir yapı inşa ediyorlar “Eyfell, Özgürlük anıtı veya Atomium” gibi dünyanın dikkatini ve turist çekiyor biz ise, ideolojik kent girişleri inşa ediyor ve kendimize güldürüyoruz. Bir önerim var var olmasına da..Hadi söyliyeyim; gezegen kardeşliği anıtı.. Bu güldürme olgusuna, Fransa’daki zafer takı’nı işlerken daha geniş değineceğim..

Şimdi sıra; karşılıklı bulunan Çin ve Japon mimarisinin iki yapıtı; Çin ve Japon Evleri’inde. Bu evler ilk kez Belçika’yı ziyaret eden Çin ve Japon yetkilileri anısına yapılmış.

Belçika Parlamenter monarşi ile yönetilen bir ülke (Hemen-hemen tüm Avrupa ülkeleri parlamenter monarşı olmasına karşın; hala betı demokrasisinden övgü ile söz etmemiz biraz tuhaf değil mi?!).

Bu çevrenin bir özelliği de, önemli bir parkın olması yanında Belçika krali I.Leopold tarafından yaptırılan, II.Leopold tarafında onarılan “Kral sarayının” burada olması.. Tuğladan yapılan saray duvarı Bruksel’e dek uzanıyormuş..Brüksel’de 2 kral sarayı varmış. Birincisi Kralın kaldığı, diğeri de İdari saray.

Kral ordunun da komutanı..İdari saray; Brederode 16 sokaktaki Brüksel Parkı'nın önünde yer alan Belçika Kraliyet Sarayı (Royal Palace)’dir. 1731 yılında bir yangında tamamen yanan eskisinin yerine yapılan Saray Binası kral l. Leopold döneminde yapılmış ve ve ll.Leopold dönemlerinde genişletilerek, nihayet 1904 yılında ana cephesi yapılarak bugünkü haini almış.

Kral Sarayı; Orta Çağ'da yapılan çok eski bir saray kompleksi olan Coudenberg Sarayı'nın bir parçası.. Kral ve Kraliçenin resmi sarayıdır. Bununla birlikte, kral ve ailesi Brüksel'in eteklerinde Laeken Kraliyet Sarayı'nda yaşıyor.

Çok göçmen alan ülke. Sokakta sarı saçlı, mavi gözlü Belçikalıya tek tuk rastlıyorsunuz. 1960’lardan sonra herkes Brüksel’i terk etmiş. Dikkatimizi çekti; tüm insanlar değil fakat çoğu esmer insanlar. Bunların çoğu Belçika sömürgelerinden gelen Fas ve Cezayirli.

Türkler de azımsanmayacak sayıda. Öyle ki; rastgele birilerine “Nerelisiniz?” diye sorduğunuzda size Emirdağlı olduğunu söyleyeceklerdir. Bu nedenle insanlar; Belçika’nın başkenti Emirdağ diye düşünmeye başlamışlar. Belli ki; Brüksel’de Afyon-Emirdağlı çok. Mahalleleri de varmış. Mahalle, büyük ve ,Emirdağ adı ile dükkanlarla doluymuş..

Belçika bir zamanlar en kolay vatandaşlık hakkı veren ülke iken şimdi bundan vazgeçmiş. Yine de bu konuda duyarlı çünkü, Lüksemburg'un köyü “Schengen-Şengen”’de yapılan Şengen Göçmen anlaşmasına imza atmış.

Brüksel’in Çikolatası, midyesi, ahtapotu ve birası. Öyle ki Bira Müzesı bile varmış. Her üretici firmanın ayrı bardağı da..

Sent Michail Katedrali’nde 15:47’de durduk, selam verdik geçtik. Dikkat ederseniz, Avrupa’daki Katedrallerin hepsi keskin ve sivri hatlı Gotik tarzda. Adeta , tip proje benzeri yapılar. İnsan kanıksıyor.. Bizim Kapalı Çarşı benzeri fakat daha düzenli ve harika “Galerıes Royales St Hubert”. 226 mt uzunluğunda. Özellikle çikolata dükkanları çok zengin görünümlü..

Avrupa'nın en güzel ortaçağ meydanlarından biri olarak kabul edilen ve 17. yüzyıldan kalma birçok tarihi binanın bulunduğu Brüksel'in merkezindeki süslü Büyük-Meydan (Grand-Place/ Grote-Markt)’ında, yani Grand Plaza’dayız. Burası her cadde ve sokağın buluşma noktası. 1871'de kurulan Paris Komünü'nü desteklediği için Brüksel'e kaçmak zorunda kalan Victor Marie Hugo Grand Place / Grote Markt (Market)’ta yaşamış.

Evet; buranın bir adı da Ticaret meydanı (Grote Markt/Market) ilginç ve etkileyici. Sanki; altın meydan. Çünkü Ortaçağ yapıların belli objeleri (Kartal heykelleri ve azizlerin, asillerin heykelleri) altın sarısı. 1400 doğumlu bu yapılar 1.dünya savaşında Brüksel bombalanınca, Grand Place / Grote Markt yerle bir oluyor ve bu binalar yine gotik tarzda yenideninşa ediliyor. Grand Place’deki siyah bina Krallar Sarayı.. Çaprazındaki harka yapı; Belediye sarayı. Kuledeki simetri hatası nedeniyle mimari intihar etmiş..

Manneken Pis (İşiyen çocuğa) giderken yol üstünde bir yapının duvarına monte edilmiş uzanmış bronz heykel çıktı karşımıza. Elinizi sürdüğünüzde şans getirdiği veya buraya tekrar gelineceği söylenen Evelartin Heykeli (Bronz). Söylenceye göre Brukseli tek başına savunmuş kahraman...Ardınan, Manneken Pis denen İşiyen Çocuk heykeli (Errıharlo R’serelars)’ine gideceğiz. Gittik, çocuk hala işiyordu Öykü çok. İkisi yeter: Birincisi; Adam çocuğunu kaybetmiş. Burada işerken bulmuş. Sevinmiş ve heykelini dikmiş. Biz bulsak çocuğun heykelini değil kendisini canlı-canlı dikerdik..

İkinci söylenceye göre; çocuk işeyerek büyüleri bozuyormuş. Cadılar kızıp heykelleştirmişler. Şans getiriyormuş.. 17. yüzyılın başında yapılan heykel, 61 cm uzunluğundadır. Rue de l’Etuve ve Rue du Chene’nin (sokakların) köşesinde yer alıyor. Ayrıca bazı kutlamalarda Manneken Pis’den Belçika birası akıtılır ve insanlara dağıtılırmış.

Brüksel’de dikkatimi çeken askeri silahlı timlerin devriye gezmesi. Nedeni; 20 Hazıran’da Brüksel Central tren istasyonunda eylem hazırlığındaki Canlı bombanın yakalanması..

Brüksel, dünya Ticaret merkezinin bulunduğu yer. Grand Place belli ki bunun düzlemi. Çünkü, yukarıda belirttiğim gibi Brüksel bir zamanlarda dünyanın en büyük ticari liman kenti.. Ve de Nato başkenti..

BRUGGE(BRÜJ)

10 Temmuz 2017 08:30 da bir Orta Çağ kenti olan Brugge ve Paris’e gideceğiz.. Gittik gitmesine de biraz geç gittik. (Nedeni pek yakında diğer bölümcelerde/paragraf canım)..












Bu gün kızımın doğum günü. Nice nitel yıllar dilemek ötesi bir şey yapmak isterdik de yapamayacağız. Doğru; Paris’e gitmek ve Avrupa’yı gezmek de az bir kutlama olmasa gerek..

E-40 otobana girdik saat 08:30.. Önce Brugge gitmezden Gent’e girecek. Brugge’e araç yasak, yüreyereceğiz. 2 meydani varmış. Grote Markt/Markit (Büyük Meydan) ve Burki Meydani.. E40’a girmeden Yeşil kubbeli Kral bazilikasını geçtik. Belçika ve Hollanda yağış aldığı için dış cepheler özel taş tuğlalardan oluşuyor. Brugge Flaman eyaletinin başkenti..Flemenkçe konuşulduğu, Flaman bölgesi kenti Gent (Ghent)’e ulaşmak için E-40’ta ilerliyoruz.

Doların yeşilinin burada yok etmediği, aksine daha da beslediği yemyeşil ve de dümdüz coğrafi düzlemde yol almak insana erinç veriyor.. Toplumu ve bireyi kirleten siyaset ve ticaret kirliliğin yarattığı ruhsal gürültüden uzak kalmak ne güzel..

Saat, 09:28 Schelde Nehri ve Lys ırmaklarının akarsu birleşiminde kurulmuş Gent’e geldik. 250 bin nüfuslu. Yun ticareti önemli. Üniversite kentı. 25 bin öğrencisi varmış. Maes ve Waal nehirlerini geçtik, kendimizden de..

Ececan, her gezide olduğu gibi burada da arkadaş buldu. Kaderdaş da, çünkü Sibel Yılmaz da kendisi gibi doktora yapıyor. Anneleri Behice hanım, gerçekte hanfendi bir kişilik. Kadriye’nin de arkadaşı oldu…

Saat 10:30. İkinci dünya savaşında zarar görmeyen ve tarihi dokusunu koruyan Brugge’deyiz. Sizi alıp masal alemine sürükleyen, çocuk olmamanıza karşın, o büyülü masalsı atmosferinden kurtulamadığınız, zamanı geri alıp doya-doya yaşayamadığınız çocukluğunuzu yaşatan Brugge’deyiz.. Bizim Hanım (Meryem) denen Notre Dame Kilisi’sindeyiz. Tuğlaların yığılması ile yapılmış, Önündeki, kanal Brugge’u Venedik’e benzeten kanallardan biri. İçinde gezi motorları ile turlar düzenleniyor. Kıyıları birahaneler ile bezeli.

Bira çeşidi çok. Her, bira firmasının ayrı-ayrı bira bardakları var. Örneğin boynuz bardak.. İlle de dantelleri. Hemen-hemen iki adımda dantel dükkânı ve dantel ören kadınlar. Genelde patates üreticisi olduğu için patates yemekleri ve kızartmaları ünlü. Birazdan yiyeceğiz.. Kuyruğa girdik, bankta külah içinde dondurma değil, patates kızartması yedik. Fazla kıtırdı sevmedik..İlginç; bira çeşidi ve çikolata çeşidi ile ünlü Brugge’de; Bira ve Çikolata müzesi olması bizi şaşırtmadı..

Brugge’nin iki meydanı var demiştik. Birinci meydandayız; Grote Markt/Markıt(Büyük Meydan).

Bu meydan en büyük ana meydan. Loncaların kurduğu ticaret merkezi. Brugge liman kenti iken çok yoğunmuş. 15 yüzyılda alüvyonla dolunca Anvers’e etkinliğini kaptırmış. Patatesı, mısırı, çikolatası ve danteli unlü. Güzel kızların sürdüğü Payton turu harika.. Meydanda, On üçüncü yüzyılda inşa edilen ve Ortaçağ mimarisini taşıyan, 83 metrelik Brugge Çan Kulesi, farklı tonlarda ses çıkartan 47 çanıyla dikkati çekiyormuş..

Bu çanın adı soyadı; Belfort ( Belfry).. Çan kulesine 400’e yakın basamakları tırmanarak çıkabilirsin… Siz en iyisi; meydandaki sayısız faytonlardan birini seçin, eşinizden korkmuyor ve cesaretli iseniz faytoncu sarışın güzelin yanına oturun.. Belediye sarayı 1372 doğumlu. Brugge sarayının cephesinde Kiliselerde olduğu gibi; asillerin, kralların ve ilahi kimliklerin heykelleri var...

Meydandaki rengarenk üçgen dik prizmalı çatılar sanki film platosundasınız izlenimi veren etkileyici görsellik sunuyor size. Sizi gizem ötesine sürükleyen tablo adeta.. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Brugge Tarihi Şehir (Eski Şehir), aynı zamanda şehrin tüm resmi kurumlarının yer aldığı merkez konumunda. Yapılar, bilinen gotik stil tuğladan. Orta Çağ’ın karanlık dönemlerinden izleri kesinlikle aramanıza gerek yok, bin faytona başla zamanda yolculuğa..

Saat oldu 13:42. Brugge’nin ikinci meydanı; “Burki Meydanı”’ındayız. Dahası; Tarihi 10. yüzyıla kadar uzanan Brugge Markt(Şehir Çarşısı). Buraya gelmek için; bira müzesinin sokağından girip Breidelstraat sokağının sonuna doğru kısa bir yürüyüş yapacaksınız ve şehrin, Grote Markt’tan sonra en kalabalık ve işlek ikinci meydanına ulaşacaksınız.

1200’lü yıllarda düzenlenen ve dünyanın ilk fuarı olarak kabul edilen etkinliğin yaşandığı yer olarak biliniyor. Belediye Sarayının bitişiğinde Kutsal Kan Kilisesi (Basilica of the Holy Blood) var. Haçlı seferinde, küçük bir şişede kan getiren Haçlı şövalyesi (Flandre Kontu Alsace Thierry olduğu söyleniyor), İsa’nın kanını getirdi diye kilise yapılmış. 12. yüzyılda inşasına başlanan kilisenin bitirilmesi 20. yüzyılı buluyor. Evet, Kutsal Kan Bazilikası denmesinin nedeni yukarıda değindiğim gibi; Hz. İsa’nın kanının bulunduğu bez parçasının Haçlı Seferleri sırasında Bruges şovalyelerinden birisi tarafından Kudüs’ten buraya getirilmiş olması.

Fuarın ardından önemi giderek artan çarşı, şehirde ticaretin kalbinin attığı nokta. Günümüzde Brugge şehrinin bulunduğu bölgeyi Vikinglerden ve Normanlardan korumak için bir kale inşa edilmiş buraya. Kale yıkılınca, Burg Meydanı’na bırakmış yerini. Adını da bu kaleden almış. Burg oldukça uzun süredir önemli bir siyasi merkez olarak kaldı ve bugün hala Bruges’in idari merkezi konumunda.

14. yüzyılda inşa edilen ihtişamlı Belediye Sarayı, Özgürlük Sarayı, mahkeme binası, ortaçağdan 18. yüzyıla kadar hizmet veren bir Rönesans binası ve sonunda Kutsal Kan Bazilikası bulunuyor.

Bir daha tekrar edeyim; “Orta Çağ'dan kalma mimarisi, değişik çikolataları, danteli, kanalları ve Belçika birası ile ünlü turistik bir kent.

Küçücük, kanalcık, içi dolu sandalcık..Olmadı bu cümle; Küçük bir Venedik demek istemiştim..

FRANSA-PARİS

Saat, 13:45 PARIS yolculuğu başladı. 3.5 saat sürecek. Kısa bir gezi yapılacak. 1.5 saat sonra Fransa sınırına gireceğiz. Saat, 14:39 Fransa’dayız. Biraz sonra, Fransızca’nın en güzel konuşulduğu üniversite kenti, Lille’den geçeceğiz. Fransa'nın kuzeyindeki Nord-Pas-de-Calais bölgesinin Belçika sınırındaki en büyük kenti. Fransa’nin. Bu kesimi de düzluk. Franklarin Ülkesi Fransa’ya Brugge’de başlayan yağmurla girdik, devam ediyor.

Derken öteden beri şikayetçi görunumü izlenimi veren ŞÖFÖR Fransa’ya 2 saat kala sorun çikardı. Otobüsü kenara çekti. Zaman- zaman Rehber Aysen Abbasoğlu’nu uyardım Adam valizleri indirmiyor, içten içe tepkili. Sorun çıkartacak bir potansiyel. Sonradan öğrendik ki adam Aysen hanımı sürekli rahatsız ediyor, fakat, Aysen hanım olay çıkmasın diye bizden saklıyor..

17:30’da arkadan gelen diğer rehber arkadaş Cem Yelkalan’ın ve Aysen hanımın uğraşılarıyla 2 katlı otobüsüne aktarıldık ve yola 2 saat sonra çıktık. Ve Fredi’nin kâbusundan kurtulduk. Biliyoruz ki, son zamanlarda Müslümanlara yönelik önyargının artığını. Öyle ki; bu nedenle ülkeyi terk eden Türkiye ve Fas kökenli göçmenlerin sayısında büyük artış yaşanmaktadır. Ben Flamanlı Fredi’nin tepkisel duruşunu buna bağladım. Siz istediğiniz yere bağlayın, fakat benim söylediğimi de bir küple düşününü..










Fransa toprakları Hollanda ve Belçika coğrafyası kadar düz değil engebelimsi.. Araziler düzenli villa bahçeleri gibi.. RES, yani Rüzgar Enerji Santralleri ile dolu..

Ve saat 17:40 Paris’teyiz. Yoğun trafik bir türlü bizi Paris’e sokmuyor. Bizi ilk karşılayan Eyfell göründü. Nerden görünmüyor ki!?

Belli ki Paris’in de trafikle başı dertte.. Paris dairesel olarak çevre yolu ile çevrili olmasına karşın trafiği allak bullak. Paris’e girer girmez gözlemliyorsunuz; Paris’in İstanbul, Nevyork, Londra, Berlin ve Barcelano yapılanmalarıyla harmanlanmış bir kent olduğunu...Öyle mi değil mi üç günde anlayacağız..

Saat; 20:11. Paris'in simgesi olan Eyfel Kulesi'ni fotoğraflayabileceğiniz en güzel ve yüksek noktada yer alan bir Trocader Meydanındayız. Ortasındaki Eyfell “Benden ihtişamlısı varmı!” feryadıyla karşılıyor sizi. Kulesi denmiyor çünkü, Eyfell adeta Paris’in sembolü haline geldi ve toplumlarda da simge oldu. Döğru Eyfell’e koştuk. Panamorik resimler aldık. Yarın Eyfell ve Sen nehri turu.

Place de la Concorde-Concorde meydanındaki Zafer Takı (Fransızca: Arc de triomphe de l'Étoile):

Paris'in en güzel meydanlarından biri olan Place de la Concorde’yiz. Yani, Concorde Meydanı'nda;..

Ne var buralarda? Ne olacak?

Dünya insanını beynine nakş edilmiş ve her gezegenimiz bireyinin düşlerinde yer alan; “Champs-Élysées (Şanzelize) caddesi”nin başlangıç noktası ve başlangıç noktasındaki; “.Zafer Takı-Arc De Triomphe De I’Etoile” Evet; Paris deyince akla gelen, gelmese de getirilen; “Avenue Des Champs-Elysees”deyiz.

Şanzelize’yi, Barcelano’nun La Ramble caddesine benzettim. Hangisi mı daha etkileyici? Bence La Ramble.. Şanzelize’nin tamamı trafiğe açık ve sadece sol yanları canlı ve yoğun. Zafer takına sırtınızı dönüp aşağı yöne dönerseniz ister istemez sola yanaşıp yürüyorsunuz.

Bunun nedeni; Fransızların yürürken genelde solu kullanmaları. Bunu anketlerle saptamışlar ve marka mağazalar sola konuşlandırılmış. Zamanla sağı da canlandırmak için önemli markaları sağa yerleştirmişler, fakat pek de faydası olmamış gibi. Rehberimizin anlattığına göre; önemli semtlerin, bulvarların ve mahallelerin sol tarafları solcular, yani; aydınlar, demokrasi yanlısı özgürlükçü cumhuriyetçi laikler otururmuş.

Bizdeki bölünmüş mahalleler mi aklınıza geldi?

Bence ilgisi yok.. Ececan Çorbacıoğlu kızımız diyor ki “Hava manyadı. Küresel ısınma gezegenimizi bitiriyor..”..Hayır! Gezegenimizi bitiren küresel ısınma değil küremizi ısıtanlardır. Atmosfere CO2 salanlar, devasa sermaye tapınaklarıyla rüzgârın yönü ve şiddetini değiştirenler, güneşi karartanlar vesselam kısa kelam küremizin kimyasını bozanlar..

Şanzelize silahlı timlerle dolu. Nice’deki bulvara dalıp onlarva insanın katledilmesi sonrası bulvarlar ayni zamanda çelik bariyerlerle örülmüş.. Terör, önce yerel, ardından ulusal ve sonrasında evrensel vurmaya başladı. Aslında vuran doymayan küresel efendi. Bu efendilerin başatlarından biri ‘hala sömürgeciliği sürdüren’ Fransa.

Şanzelize 2 km uzunluğunda ve 70 mt genişliğinde ve 118 yaşında(1898).



Eyfel Kulesi’nden sonra Paris’teki en önemli yapıların başında gelen “ Zafer Takı (Arc de Trimophe), dünyanın en büyük döner kavşağında yer alır. Bidiğimiz gibi “göbekte”. Tak; Charles de Gaulle Meydanı’nda yer alıyor. İnanın 12 ana yolun kesiştiği nokta burası. Tak’ın ön yüzü belirtiğim gibi Paris’in en önemli caddesi Şanzelize’ye bakıyor.

Yüksekliği 45 metre, Eni 22 metre olan Zafer Takı’nın doğumu 1805. Tak düşüncesi, Napolyon’un. Amacı Tak’ı tak (hemen) bitirmek niyetinde idi. Bitiremediği gibi göremedi de. Çünkü; Napolyon’un, 1805'de kutsal roma germen imparatorluğunun sonunu getiren “Austerlitz savaşı” zaferi sonrası Zafer Takı’nın temelini attırmış. (1806). Beliren engellerle nedeniyle 1836'da tamamlanabilmiş.

Napolyon 1821 yılında Atlantik’teki Saint Helena Adası’nda, 51 yaşında ölen Napolyon’un külleri 1940 yılında Paris’e getirilmiştir. Mezarının bulunduğu Les Invalides’e doğru yol alan cenaze alayı Zafer Takı’nın altından geçmiştir. Fakat; “Austerlitz zaferi sonrası askerlerine; “Zizler zafer taklarının altından geçeceksiniz” demesine karşın, ancak 135 sene sonra kendi külleri zafer takının altından geçebilmiştir.

Tak; 4 temel sütundan oluşan ve bu sütunların üzerinde kabartma heykeller bulunan, içinde yapı ile ilgili küçük bir müzenin bulunduğu muhteşem bir anıt.. Tak’ın en büyük özelliği; altındaki meçhul asker anıtına, Meçhul asker defninden sonra yakılan ateş devamlı yanmasıdır. Seyir terasında bir tarafta ünlü Şanzelize’yi diğer tarafta ise şehrin bir diğer ünlü takı olan La Grande Arche de La Defense’i görebilirsiniz..


Fransa’da ki mutlak monarşinin yıkılarak yerine Cumhuriyetin kurulmasını gerçekleştiren Fransız Devrimi (1789-1799) sırasında kral 16. Louis ve kraliçe Marie Antoinette’nin giyotinle idam edildiği, Fransa’nın 2. büyük meydanı Concordado Meydanı.. Dahası; 359 metre genişliği 212 metre uzunluğuyla Fransa'nın en büyük ikinci meydanı ve Paris'in ise en büyük meydanı.. Yani; Place de la Concorde (plas dö lâ konkord-plas dö lâ konkoğğd) meydanı. Buradaki; 3.300 yıllık Luksor Dikilitaşı dikkatten kaçmıyor. Dönemin Mısır valisi, Kavalalı Mehmet Ali Paşa (1769 - 1848) 1829'da hediye olarak göndermiş. III. Napolyon tarafından 1936'da diktirilmiş..

Ülkemde; Mutlak monarşiye giden, Cumhuriyet’i yıkmaya çalışanlar bir üst paragrafı lütfen okusunlar!

11 Temmuz 2017. Paris’te ikinci günümüz ve Eiffel kulesi ve de ressamlar tepesi:

80 kişilik asansörle Eiffel’e tırmanış başladı. 185 metreden panaromik Sen Nehri ve Paris resimleri. Eiffele görünüşü nedeniyle Demir Bayan diyorlar. Saat; 10:58. Paris’teki Credit Lyonnais merkez binasının, Bordeaux opera binasının da İnşaat Mühendisi ve Mimarı olan metal yapılar uzmanı Gustave Eiffel sizi kuleye çıkış noktasında karşılıyor ve hoş geldiniz diyor. Gustave Eiffel’in demir tüccarı olduğunu söyleyenler de var. Eyfell kulesini once Barcelano’ya yapmak istiyor maliyet yüksekliği nedeniyle vazgeçiliyor. Belli ki demir tüccarı ürünlerini pazarlamak için böyle bir süreç isletiyor ve bunu Fransa’ya kabul ettiriyor..

Şu dikkat çekici ve düşündürücü: “Panama Kanalı'nın inşasına katıldı, adı bir yolsuzluğa karıştı ve iki yıl hapse mahkum edildi. Sonradan aklandı ama 1923'teki ölümüne kadar kendisini iş dünyasından uzakta tuttu..”.. İspanya Girona’da sadece köprü(kırmızı köprü) yapıyor. Gustave Eiffel(Alexandre Gustave Eiffel 1832-1923) kuleden elde edilen gelirden ‘sonsuza dek’ pay alıyormuş..

Eyfel Kulesi, dünyanın en çok ziyaret edilen turistik yerlerinden birisidir. Paris'in sembolü olan Eiffel Kulesi, 1887 ve 1889 yılları arasında Fransız Devrimi'nin yüzüncü yıl kutlamaları anısına Dünya Fuarı için yapılmıştır. Aslen 1988 Fuarı için Barcelona'ya yapılması planlanan kule, bu fikir reddedilince Paris'te Seine Nehri'nin kıyısında Champ de Mars'da yapılmasına karar verilmiştir. Kule ismini, tasarımını yapan Gustave Eiffel'den almıştır. Emile Naugier, Maurice Koechlin ve Stephen Sauvestre kulenin yapımında katkısı olan mimarlardır.













Şennur Veziroğlu ablamıza beğendiremediğimiz ve sürekli demir yığını vurgusu yaptığı; “Eiffel Kulesi” için ilginç bilgiler:

  1. 1. Kulenin yapımı 26 Ocak 1887 tarihinde başladı ve 50 mühendis ve 100'ü aşkın işçiyle tamamlanması 2 yıl, 2 ay, 5 gün sürdü.
  2. 2. 300 metrelik kulenin yapımında 7.300 ton çelik ve 18.038 ton metal parça kullanıldı.
  3. 3. Eyfel Kulesi her 7 yılda bir; 60 ton boya kullanılarak yeniden boyanır.
  4. 4. ''Eyfel'' adını mühendisliğini yapan Gustave Eiffel'den almıştır.
  5. 5. Fransa'nın ABD'ye bir hediyesi olan Amerika Birleşik Devletleri'nin simgesi New York'taki Özgürlük Anıtı'nın taşıyıcı iç çelik konstrüksiyonu da onun elinden çıkmış. Derler ki; 1880"li senelerde Fransa"da yapılan Özgürlük Heykeli"nin masraflarını Fransa değil Osmanlı Devleti karşılamış..Yaa; Özgürlük Heykeli"nin New York"a değil, o yıllarda Türk toprağı olan Mısır"a dikilmek üzere hazırlandığı ve son anda yaşanan bir talihsizlik neticesinde Amerika"ya gitmiiiş...
  6. 6. Kule'nin yapımı 8 milyon franka mal oldu ve paranın büyük bir bölümü Gustave Eiffel ve Fransa hükümeti tarafından karşılandı..O zamanın parasıyla 8 milyon frank; şimdi ise 34 milyon dolara tekabül ediyor.
  7. 7. Birçok sanatçı ve mimar; Kule'nin mimarisinin berbat olduğu gerekçesiyle; yapımını protesto etti ve hatta imza kampanyaları başlatıldı.
  8. 8. Eyfel Kulesi'nin Paris'te kalışı ilk etapta 20 yıl olarak düşünüldü.
  9. 9. Kule'nin Paris'te kalması ilk radyofonik deneyler açısından önem taşıyordu ve sahip olduğu anten sistemiyle Fransız televizyonunun gelişiminde büyük rol oynadı.
  10. 10. 1. Dünya Savaşı'nın ilk Marne Muharebesi'nde, 1914 yılında Alman ilerleyişini, radyo dalgalarını engelleyerek Fransa ordusu için mükemmel bir iletişim aracı olan Eyfel Kulesi Fransa'ya büyük bir zafer kazandırdı.
  11. 11. Kışın Eyfel Kulesi soğuk havaların etkisiyle; neredeyse 3 cm küçülür.
  12. 12. Kule; çok sıcak ya da rüzgarlı havalarda 18 cm'ye kadar yana eğilebilir.
  13. 13. Mühendis Gustave Eiffel'in, Kule'nin üçüncü katında kendine özel bir dairesi varmış.
  14. 14. Eyfel Kulesi'nin zirvesine yaya tırmanmak için 1.665 basamak çıkmanız gerekiyor.
  15. 15. Fransızların Sülün Osmanı’ı; Victor Lustig Eyfel Kulesi'ni iki farklı hurda satıcısına bir metal yığını olarak 2 kez pazarlayıp, sattı. Çünkü; eyfel kulesi 1925 yilinda harabe halindeymis, paris belediyesi kulenin bakımını yapamaz olmuş, kule zaten daha yapıldığında 1909 yılında sökülüp başka bir yere götürülmesi planlanıyormuş..
  16. 16. Her yıl 7 milyon insan Eyfel Kulesi'ni ziyaret ediyor.
  17. 17. 2010 yılında; Eyfel Kulesi'nin 250 milyon ziyaretçi alışı kutlandı.
  18. 18. Eyfel Kulesi geceleri 20.000 farklı ampulle ışıklandırılıyor.
  19. 19. Eyfel Kulesi'nde toplam uzunluğu yaklaşık 80 km'yi bulan elektrik kabloları kullanıldı.
  20. 20. Ve; İzmir'de “Konak Pier” de, Gustave Eiffel'in vaktiyle gümrük binası olarak tasarladığı bir yapı imiş.

Lüksemburg Bahçeleri-Sarayı , Sen Nehri Turu, Louvre Müzesi-Louvre Bahçesi ve Ressamlar Tepesi..

Tekne turu 13:45’e ötelendiği için, 25 hektarlık alana sahip ve 17. yüzyılda Kraliçe Marie de Medicis için yaptırılmış Lüksemburg Bahçeleri (Jardin du Luxembourg) gezisi başladı.. Lüksemburg Bahçeleri aslında bugün Senato binası olarak kullanılan Lüksemburg sarayı (Palais du Luxembourg) bahçesi. 1789 Devrim’e kadar kraliyet sarayı olarak kullanılmış. Floransa mimarine uygun şekilde yapılmış olan L.Bahçesi’ne Agust Comte sokağından girdik.









Bahçe Lüksemburg dükünden alındığı için bu adı almış… Concorde Köprüsü sonunda, Concorde Meydanı. Burada Kavalalı Mehmet Ali Paşanın hediye ettiği Dikilitaş ile söyleştik. İstanbul’daki kardeşini sördü. Kendisi kadar sağlıklı olmadığını ilettik.. Bunlar 3 kardeş. Biri de Mısır Lüksör tapınağı önünde. Concorde meydanının ortasından geçirilen yol meydani berbat etmiş... Dünyanın en büyük universitesi yeşil kubbeli Sharbon Üniversites ile de selamlaştık.. Sen Germaın Caddesindekı Paris’in en eski kafelerini, yani ünlü yazarların uğrak yeri ve yazılarının ön çalışmalarını yaptıkları kafelerine el salladık..

Saat; 13:45. Sen Nehri Turu başladı.. 1949’da Kurulan ve Seine Nehri üzerinde yemekli-yemeksiz gezi turları düzenleyen Bateaux-Mouches (bato muş) şirketinin gezi teknesine bindik.. Notre Dame ile Eyfel Kulesi arasında tur atacağız. Nehrin sağı ve solundaki Paris’i Ortaçağ tarihini; kiliseleri, köprüleri, müzeleri, Belediye saraylarını görselledik... Sırasıyla; Invalides, Pont Alexandre III (3. Aleksandri köprüsü), Grand Palais, Petit Palais, Concorde, Tuileries, Orsay Müzesi, Louvre Müzesi, Pont des Arts, Institut de France, Pont Neuf gibi birbirinden önemli yerleri gödükten sonra finalde Eyfel Kulesi'ni gösterdikten sonra tekrar geri dönüp yaklaşık 1 saatlik turunu tamamlıyoruz..














Sen üzerinde 22 köprü saydım. En müthişi de 3.Aleksandır Köprüsü.. Kıyının sol yanında eski bir Tren Garı(1890) olan Orsay Müzesi’ne el salladık. Louvre Müzesı de.. Nehirdeki Île de la Cité (Site adası) ve Île Saint-Louis (Aziz Louis Adası) ve üzerindeki Ortaçağ yapıları dikkat çekici.. Tekne turu Eyfell kulesinde bitiyor ve kalkış noktasına geri dönüş başlıyor..

1892 Yılında oluşturulan Fransa-Rusya birliğinin ardından 1896'da inşaatına başlanan köprü, dönemin Rus Çarı II. Nicholas'nın babası Çar III. Alexandre'ın adını taşıyor; 3.Aleksandre köprüsü yakınında Leydi Diana’nın kaza geçirdiği nokta.. Buradaki Lale anıtı ilginç.

Saat; 15:00. Louvre Sarayı ve Müzesi ve Louvre Bahçesi’ndeyiz. Dünyanın en önemli tarihi sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. İlgi göstertilen camdan Piramit 1989 yapımı Paslanmaz çelikten oluşan yapı 21 metre yüksekliğinde. Avludaki bu piramit büyüleyici imiş. Beni büyülemediği gibi anlamını da anlayamadım. Müzenin alt katına girdik. O da ne!? Burada da ters dönmüş küçük bir piramit.

Gizemli mesajların veya dünyayı Yöneten “İlluminati Topluluğu” benzeri Gizli Örgütlerin simgesi mi bu piramitler, yoksa sıradan objeler mi?! Ya da kutsal kase arayışı içindeki bir tarikatın gizemli mesajı mı? Herkes piramit ile resim çektirme atraksiyonu içinde. Tam bu esnada; Fransız Hava kuvvetlerinin görkemli ve insanı gerçekten ürküten atraksiyonları başladı.

Olası kıyamet savaş kurgusunun yansımalarıydı izlediğimiz. Savaş jetleri, helikopterleri, tank bile taşıma kapasiteli yük uçakları vs büyük ve korkutan gürültüyle tam 15 dakika geçiş yaptılar. İnsanlar piramidi bıraktı onları çekmeye başladı. Şarjım bittiği için görüntüleyemedim. Ececan’da çekmedi galiba.. 

Birbirimize sorduk “Bu atraksiyon neyin nesi?” diye. Bende atmasyon; galiba Suriye’ye saldırıyorlar dedim. Değilmiş; Fransa'daki mutlak monarşinin devrilip cumhuriyet ve demokrasiyi getiren 14 Temmuz 1789’da başlayan Fransız Devrimi simgeleyen '14 Temmuz Ulusal Gün' kutlamaları provaları imiş..Biz ulusal günlerimizi yok eden edilgenleştirme sürecini işletmek için kurgusal ulusal günler icat ederken, adamlar ulusal günlerinde bilim kurgu kıyamet savaşı gösterileri yapıyorlar.. Paris 1. bölgede bulunan Louvre Müzesi. Fransız devriminden sonra 1793 senesinde, Fransa'da açılan ilk devlet müzesi. Dünyanın en büyük müzesi.

Kesin olmamakla birlikte; Leonardo Da Vinci’nin 1503-1506 yılları arasında tamamladığı Mona Lisa tablosu buradaymış. Öyle büyük ki depodaki ‘fazla yapıtlar’ eserler Orsay müzesine taşınmış.. 1190 doğumlu Ortaçağ yapısı Paris’in en büyük saraylarından. Louvre, krallar ve imparatorlar tarafından sürekli genişletilmiş. Louvre Müzesi tarihteki önemli olaylardan biri, devrimcilerin 1793 yılında sanat koleksiyonunu halka açmasıdır. Daha sonra Napolyon tarafından müzeye dönüştürülmüş.. Louvre Müzesi’ndeki koleksiyonlar: “Fransız Tabloları-Fransız Heykelleri-Antik Mısır-Antik Yunan-Doğu Sanatı-İtalyan Tabloları-İtalyan Heykelleri-Flemenk Resimleri-Objects d’Art (Küçük sanat eseri)-İslam Sanatı”.. Sanat Tarihi ders kitabı gibi yazmamız gerekir, tüm detayları vermek için..”Görelim, gezelim ve yazalım” yazmasına da o kadar da değil..

Saat; 17:00. Ressamlar Tepesi (Place du Tertre)’ndeyiz 130 metre yüksekliğinde. Raylı taşıma aracı olan Füniküler ile çıktık, ayaklı taşıma aracı olan kendimizle merdivenlerden indik. Bu kadar kısa mesafe olduğunu bilsem merdivenlerden çıkardım. Pablo Picasso, Claude Monet gibi dünyaca ünlü ressamlar yaşamış. Yaşadıklarına göre, dünyaca ünlü eserler hazırlamışlardır.

Ressamlar tepesi 1800’lerin ressamları dışında heykeltıraşlara, yazarlara ve şairleri de konuk etmiş. Burası kent dışı bir tepe (Montmartre Tepesi). Sosyal yaptırımlar az ve ucuz yer. Burayı seçiyor, çünkü sanatçı ince ve hassas ruhludur, kurallardan sıkılır. Bir de sanatçı dediğin parasızdır. O zevkle tuvaline fırça darbeleri vururken, yaşamın acımasız darbelerine aldırmaz; en zor koşulda yaşamın güzelliğini yaşar ve yaşatır..

Tertre meydanındaki Cafelerin etrafı hala resim yapan ressamlarla dolu. Resminizi çizdirecekseniz söyledikleri rakamın çeyrek fiyatına anlaşabilirsiniz. Tuvalleri bana evrensel güzellikler taşıyan kelebekler gibi geldi..Bir ara, “Aaa, belli ki ressamlar da 1800’lerden kalma..” diye espri yapayım dedim; vazgeçtim.. 1995 yılında Mühendisleri Karadeniz doğa ve teknik gezisine çıkarmıştık ‘TMMOB-İMO Ankara şübesi ve Enis Özdoğan öncülüğünde.

Ben ve İsmail Bayram yöre insanı olarak bir nevi rehberdik.. Gezi yazımda(Bu yazımı okuyan Kültür Bakanlığı, bana İpek yolunu yazdırmak için İnşaat Mühendisler Odasına yetkili göndermişti) yer verdiğim Cenevizlilerden kalma kemer köprünün üstünde çekindiğimiz fotoğrafın altına şu notu yazmışım: “Üstündekiler Cenevizliler değil..” Bir telefon; “Kardeşim tamam yazmışsında, köprü üstündekilerin Cenevizli olmadığını anlamadık mı sanıyorsunuz; sizlersiniz tabii??!!”..

Buraya Şehitler Tepesı’de deniyor. Çünkü burada sonradan aziz ilan edilen; Romalı Saint-Denis’in 1200’de kafası kesiliyor. Bundandır ki Şehitler tepesi (Rue Azais de mons manti) deniyor. Deniyor, çünkü Hıristiyan bir aziz ve Paris başrahibi.. Brugge’den gelirken Paris girişi sağ taraf Saint- Deniz banliyösü. Genelde Türk ve Müslüman kaçak insanların yaşadığı, çalışıp ailelerine para göndermeye çalışan insanların yaşadığı yer. Burası aynı zamanda suç yatağı. Bilindiği gibi 2015’te Paris’e yapılan terör saldırısında 130 insan yaşamını yitirmişti ve suçlular bu banliyo’da ölü ele geçirilmişlerdi.

Ressamlar tepesine, Fransa’nın hiç de tekin olmayan ‘Bul karayı al parayı’ türden yankesicilerin cirit attığı sokakların indiği Genelev caddesinden tırmanıyorsunuz. Genelev çalışanları tepedeki Sacre Coeur kilisesine (Veya Bazilika) katkı verdikleri savlanıyor. İsa’ya atfen 1875’te yapılan bu Kilisenin Fransızca adı; Sacré-Cœur Bazilikası (Kutsal kilise) Ressamlar Tepesi’nin en güzel yerinde. Kilisenin önünde 2 adet Yeşil atlı heykel var.

Birinin elindeki kılıç yere yönelmiş. Bu, 9.Lui’nin heykeli ve barışı temsil ediyor. Diğeri; 1431‘de diri-diri yakılarak idam edildikten 490 yıl sonra(1921) öldürme kararını veren aynı kilise tarafından azize ilan edilen, Fransa'nın Koruyucu Azize' si ve Orleans Bakiresi olan savaş yanlısı Jeanne D'arc heykeli..

İtirafımdır:Beni Jeanne Darc’ı ; 1789 Fransız devrimini betimleyen tablodaki; savaşan askerlerin önünde göğüsleri dışarıda, sağ elinde Fransız bayrağı sol elinde tüfek bulunan kadını biliyordum.. Meğer; fransa sembolik anlamda Marianne isimli kadın figürü ile simgeleştirilmiş en önemli ulusal kahraman imiş ve bu tabloyu; Eugene Delacroix(Öjen Delaruva) adlı ünlü fransız ressamı yapmış. Özü ve dahası; Fransız ihtilalını betimleyen "Halka yol gösteren özgürlük" adlı tablosunun ana karakteri olan kadın.

Sacré-Cœur Bazilikası (Kutsal kilise)’nın yapımında Ayasofya’dan esinlenilmiş. Detayı ise; Bazilika Paul Abaide tarafından 1875’te başlatılmış, ancak 1914 yılında tamamlanabilmiştir.. İçinde bazı piskoposların mezarları yer almaktadır. Bu piskoposlar aynı zamanda bu kilisenin yapımını sağlayan piskoposlarmış.

Baba, oğul ve kutsal ruh üçlemesi işlenmiş.. Tertre Meydanı’nda soğan çorbası içtik. Kimse beğenmedi ve herkes ördek ayağına yöneldi. Bizde..Soğan çorbası bildiğimiz yahni suyuna ekmek koyup üzerini kaşarlamışlar.. Adı; “Cadet de Gascogne).. Ben içtim. Fena değildi. Fakat, birkaç çorba çeşidi arasında soğan çorbasını seçmem bundan sonra.. Doğru; Aysen hanımı kırmamak için iyi raks ettim..:).. Yürüyerek inerek, bizim Mahmut paşaya benzer sokaklarda dolanıyoruz. O da ne; birkaç grup “Bu karayı al parayı” tezgahini kurmuş. Yapay bir gurup oluşturmuşlar, sazanları oltaya çekmek için yalandan oynuyorlar.

Bizim Mahnut Paşa’da olmayan yankesiciler burada.. Neyse oltalarına ilk sazan vurdu; Hintli..Kalabalık çoğaldı, artık cepteki cüzdanlarda. Biz adamlar çalışıyor, rahatsız etmeyelim rahat-rahat adamlar çalsınlar, çarpsınlar diye uzaklaştık, tıpkı ülkemizde yaptığımız gibi..

Louis Meydanı; Fransız devriminin yapıldığı meydan. Fransız Devrimi sırasında kral 16. Louis ve Ekmek bulamıyorlar ise pasta yesinler diyen kraliçe Marie Antoinette giyotinle idam edildiği yer. Sonradan Devrım Meydanı, ardından; 359 metre genişliği 212 metre uzunluğuyla Fransa'nın en büyük ikinci meydanı ve Paris'inse en büyük meydanı “Place de la Concorde adını almış.

Opera Meydanı. Buradaki Opera Binası; “Paris Opera Binası (Palais Garnier)” 23 yaşında bir mimar yapmış. Dahası; 19. yüzyıl Barok tarzının en önemli örneği ve şehrin sembollerinden olan Palais Garnier’in yapımına 1862 yılında başlanmış ve 1875’te tamamlanmış. Yapı, Charles Garnier tarafından İmparator III. Napolyon için tasarlanmıştır..1989 yılında inşa edilen modern Opera de Paris Bastille’nin açılışına kadar şehrin ana opera salonu imiş.

Bir şey söyleyeyim mi?

Diğer Avrupa kentlerinde olduğu gibi Antik tarihi yapıt yok gibi; Paris’te bile 2 adet roma kalıntısı var..Paris’te, diğer Avrupa kültüründe tuvalet kültürü yok. Kaldığınız otellerde bunu görebilirsiniz. Yani; Alaturkaya alışan bizler Alafrangadan çok rahatsızız. Bu bir yana kent içinde de WC çok az. Koca; Versay Sarayı (Versailles Sarayı)’ında tuvalet olmadığı söyleniyor.

Versay Sarayı tarihi bir Fransız şatosudur. Sarayın ilk binasının yapımına 1661'de başlanmış, daha sonra değişik zamanlarda genişletilmiştir. Saray, günümüzde müze olarak kullanılır. Evet bahçeleri ile de ünlü Versay Sarayında tuvalet yok. “Tüy Dikmek” diye bir deyimin kaynağı buralarmış. Kral sıçıyor. Uşaklar üzerine tüy dikiyor. Kuruyunca tüyden tutup atmak için.. Denir ki; Fransız pis kokularını gidermek için Parfümeri üretimini geliştirmişler.. Doğru; Hindistan’da herkes sokakta yapıyor, Paris’te böyle değil ama temiz de değil..

Disneyland Paris

12 Temmuz 2017. Saat, 9:14.. Paris’ten 32 km uzaklıktaki ‘Disneyland’ın Paris şubesi; Disneyland Resort Paris’e gidiş., başladı.. Yolu dik kesen nehir batının doğasal varsıllığını yüklenmiş gururla dingin-dingin akıyor. Akşam 18’e dek Disneyland’dayız. Herkesin en az ‘Disneyland Paris’in 2 parkurunda’ 23 bin adım atacağını söylüyor Aysen.. 2 bin hektarlık alanda kurulu olan 2 adet park ve 7 adet otel bululunmaktaymış. İçinde gölde isteyen tekne türü da yapabilirmiş. Disneyland’ın yapay da olsa insanı masalsı düşlere taşıyan ‘bilm kurgusal’ görüntüleri çekiyoruz.... Disneyland birkaç bölüme ayrılmış.

Bunlar: Main Street USA, Frontierland, Adventureland, Fantasyland ve Discoveryland’dir. Her bölümde farklı temalar işlenmiştir. Tandırman ve İndianacos trenleri. Disneyland atraksiyonlar düzlemi. Star Wars (Yildiz savaşları), Space Mountain (Uzaya fırlatılma.. Tehlikeli; california disneyland'da yaşanan ölümlü kaza sonrası kapatılmış).. Dağrusu; adrenalin katsayınızı artırmak ve korkularınızı kırmanın düzlemi, fakat aptalsı cesaret de anlamsız..

Tramtur (Tramvay tur). Bu turda kendinizi aniden doğal afetlerin içinde bulabilirsiniz.. Asansör düşüşlerin kurgusu adrenalinizin pik yaptığı sanal ve yalan anlar. v.b... Elbet Disney, Wald Disney’in çocuklar için bir kurgusu ise çocuklar için bir yerin olması doğal. İşte Fantesıland bunlardan biri. İçinde Lunapark var. Lunaparkta olması gerekenlerin hepsi..Ve 3 boyutlu harika Rataouılle (Aşçı fare) gösterisi..Kuruluşunun 25.yılını yaşıyor Disneyland Paris..

Saat; 10:16.. (( Samsunlu dış doktoru Ali Kuru, Öğretmen Pinar Kuru... Karslı Yakup Yazar eşi Şebnem, çocukları Deniz Eren ve Zeynep Sude..))) Birbirimizden ayrılmıyoruz. Zeynep Sude Yazar en küçüğümüz. Çok sevdik onu, Deniz Eren’i de.. Eşim Kadriye Çorbacıoğlu başta olmak üzere hepsi Beşiktaşlı. Ben ve kızım Ececan Çorbacıoğlu Galatasaraylı. Yakup Yazar kardeşim Trabzonsporlu olmasına karşın Beşiktaşlılık ağır basıyor. Anlayacağınız; 7’ye karşı 2 yalnızız Tatlı Galatasaray ve Beşiktaş tartışmaları yaşanıyor..

Saat, 11:00.Önce Rataouılle Levanture Totalement Toguee muhteşemdi.3 boyutlu anımasyonun adeta içindesiniz.... Ardından Motor Show.. Harika bir show. Aslında harika bir gürültü kirliliği. Hepsini 155’e şikayet edeceğim. Ankara’da bunların yarattığı gürültü kirliliği yetmezmiş gibi birde Fransa’da. Olacak iş mi?..

Çekimin bir kısmını ben geri kalanını Ececanım yaptı, fakat en iyi gösteri olan finali çekmemiş. Ali Kuru kardeşimden alacağız... Motor Show’dan sonra saat 12:10’da Suudio Tram Toor (Tramvay Turu)’na katıldık.

Gerçekten insana depremi anımsatmanın ötesinde yaşatan müthiş animasyon. Bilim kurgu film platoları (Örneğin Ateş Krallığı), Armagedon ve Yıldız Savaşları araçları.. Ve de deprem animasyonu. Sunucu ünlü aktör Jeremi İrons. Önce, depremin o ürküntü veren nefesi ve ardından korkunç bir gürültü ve tramvayımızın yerinden fırlarcasına sarsılması, yangın ve su baskını.. Deprem yaşamadık diyenlerin alması gereken ilaç gibi bir animasyon..

Saat; 13:05. Perili Köşk.. İnanın periler ve cadilar bizden fazla korktu; bağırışlardan.. Ve 13:35’te Rıverboat Landıno.. 10 dakikalık gemi turu sizi Misisipi vahşi Amerika’sına ve de Mel Gıbson, Jodie Forster ve James Garner’in Maverick (1994) Kumarbaz filmine taşıdı.. Ardından ‘Harrison Ford’un oynadığı’ Indiana Jones serilerinin serüvenini yaşamak istedik fakat 45 dakika beklememize karşın o efsane maden vagonlarının bozulmasıyla hüsrana uğradık..Sonrası yemek molası ve de ardında Alaadin’in Lambası Alis Harikalar diyarı efsaneleri ve..Vesi mesi yok gelin ve Disleyland’i görün. Anlatılması olası olmayan felaket etkileyici ve eğlendirici yer. Bazı korkularınızı rehabilite edecek bir yer...

LÜKSEMBURG

13 Temmuz 2017. Saat; 08:30. Lüksemburg yolculuğu başladı. Tam 5 saatlik yolculuk. Dünyanın ulusal yıllık gelir; 85 bin dolar olan varsıl bir ülke..Bir dakikada 3 ülkeden geçeceğiz; Fransa, Almanya ve Ĺüksembürg.. Reims kentini geçtikten sonra, Lüksemburg’u da gezdikten sonra, Lüsenburg’un dünyaca ünlü Schengen köyüne gideceğiz..


10:28 ilk mola. Saat; 11:10. Şampânya Bölgesi’ndeyiz. Reims kentini geçtik. Burası sebze, şeker pancarı ve dolayısıyla Şampanyası ünlü. Bir bayan bulmuş şampanyayı. Önemli bir de kilisesi var.. Fransa’nın en uzun otobanı. Konya ovası gibi dümdüz bu yolun sonunda STRAZBOURG kenti var. Yol üstünde renkli piramit ve benzeri objeler dikkati çekiyor. Nedeni uzun yolda sürücüler uyuyup kazaya neden olmasın diye..

Üzüm bağları ve ayçicekleri arasında süzülerek saat; 13:00’da ikinci mola verildi. Doğa, Tarih ve Mirabelle (sarı erik)'in Şehri Metz’e yaklaştık. 1 saat sonra Lüksemburg’dayiz..

560 km uzunluğunda Mozel nehri sonrası, Fransa’nın son kenti Thonvılle şehrindeyiz. Fransa’nın en küçük ve göç veren kenti. Sonradan çelik fabrikası kurulmuş...

Saat; 14:00. Fransa sınırındayız.

Lüksemburg; Dukalık sistemiyle yönetilen dünyada tek ülke. Sistem parlamenter monarşi. 1830’da Büyük Hollanda’dan önce Belçika ardından Lüksemburg ayrılmış. Kışi başına ulusal geliri ile (85 bin dolar) dünyanın en zengin ülkesi. Nüfus 500 bin. Yarisı göçmen. En çok Portekizliler. Dağılan Yugoslavyalılar derken Suriyeliler gelmiş ve Suriyelilerin hepsini maaşa bağlamış. İşsizlik sıfır. Bankacılik, yatırım fonu ve sigortacılık ve de çelik sanayi çok ileride.

Dünyanın sayılı bankaların merkezi burada. Bu küçük ülkede 220 önemli bankanın merkezi olduğu savlanıyor. Kara para aklamadan da söz ediliyor. Haa bir de Avrupa’nın en ucuz akaryakıtı bu ülkede. Lüksemburg kent çıkışı ve girişinde Avrupa’nın en büyük akaryakıt istasyonları bulunuyor. Zamanın her zamanında kuyruk, ille de Almanlar var...

Önemli 3 şehri var; Lüksenburg, Diekirch ve Grevenmacher .. Toplam 900 askeri var. Paralı askerlik ön planda. Belli ki kendi ile barışık ve güven veren bir ülke. Bireysel ve toplumsal barışın evrensel düzlemi adeta..Yeşil mi yeşil. Yağış yoğun. Doğu Karadeniz’in Avrupa şubesi gibi. Laz değiller elbet; kökenleri Kelt..

Roma ve Cermen kültürlerinin kesiştiği bir noktada yer alır ve bu iki uygarlığın da ülkenin kültürel yapılanmasında büyük payı vardır. Romalılar ve sonrası Franklar tarafından yüksek bir yayla üzerine kurulmuş. Zaptedilmesi güç görkemli kalenin etrafında gelişmiş. Evet; üç yanı sarp uçurumlarla çevrili sağlam bir kalenin çevresinde gelişen kentte gotik bir yapı olan tarihsel Nötre Dame Katedrali, St. Michael Kilisesi ve Grandüklük Sarayı vardır. Eski kent, aşağıdaki vadide kurulu olan yeni kente, dolambaçlı dar sokaklar ve merdivenlerle bağlanır.

Günümüzde; Lüksemburgça, Almanca ve Fransızca olmak üzere üç resmî dilin bulunduğu ülke laik bir devlet yapılanmasına sahip olsa da Lüksemburg halkının büyük çoğunluğu Roman Katolik Kilisesi’ne bağlıdır ve parlamenter monarşi ile yönetilmektedir, hemen-hemen her batı Avrupa ülkesi gibi.. Ülkemde, kendilerini batı demokrasilerinden önde görenler, mutlak monarşiye koştuklarını ne zaman akıl edecekler..

Saat; 14:68.. Lüksemburg’dayız, dayiiii (Erişkinliğimizin kaynanalar dizisi aklıma geldi..). 2.586 kilometrekare imiş yüzölçümü.Nüfusu da 80 bin.. Şu yüzölçümü, yani yüzey ölçümüne ne zaman yerölçüme, yani yer altı ölçümüne geçecek dünyalı. Demem o ki; dünyanın %70’i su, %30’u kara. Karayı her geçen gün tüketiyor, yok ediyor.. 500 yıl sonra 2 katlı ülkeler oluşursa, yer altı kentleriyle şaşırma... Haklıyım gibi..

Baksanıza Lüksemburg bu süreci işletmiş galiba. Şöyle ki; Lüksemburg’un Bock Burnu, surları ve topları ile tanınır. Taştan oyulmuş yirmi bir kilometrelik yeraltı pasajlarının girişinin bulunduğu yer olarak dikkati çekiyormuş. Tam 40,000 m²’lik bir büyüklüğe sahip olan yeraltı şehrine sahipmiş.. Tarih bir gün Şevket uyarmıştı der mi acaba?:)

Lüksemburg (Lucilinburhuc)’a girer girmez sizi ilkin; Orta Çağ'da Franklar tarafından inşa edilen ihtişamlı Lüksemburg kalesi, Petreskü Vadisi, Alzette ve Pétruse Nehirleri karşılıyor. Kale, zapt edilmesi neredeyse olanaksız olduğundan “Kuzeyin Cebelitarık’ı” adıyla biliniyormuş. 3 dil konuşuluyor demiştik; Almanca, Fransizca vé ikisinin karışımı Lüksemburgca. Resmi dilleri Almanca ve Fransızca... Katolikler fazla.

Kısmen de Protestanlar var. 600 Türk yaşıyormuş. Bunların bir bolümü Laz, Kürt dersek Türk sayısı büyük olasılıkla aza düşer. Çalışmalara gereksinimleri yok gibi. Bundandır ki; dükkanlar ancak 10-16:00 arası açık.. 1618-1648. İngiltere ile Fransa arasında 30 yıl savaşlarında en fazla zarar gören ülke olmasına karşın bugün dünyanın en varsıl ülkesidir..

Önce, Anayasa meydanında indik. Karşımızda Eyfell esinlenmesi 80 metre uzunluğunda döner kule. Biradan Kenti panoramik alabilirsiniz. Meydanın solunda Pétruse Vadisi ve tren garı ve kent merkezini bağlayan ve aynı zamanda bağımsızlık köprüsü olarak kabul edilen, Pétruse (Adolphe) kemer Köprüsü (1900-3) ve Vadinin hemen üstünde, Kralların mezarının olduğu Notr Dame Kilisesi var..

İnsanı büyüleyen bir doğa.. Opera Meydanı ve Belediye Meydanı.. Belediye meydanında 1570 doğumlu Dük Sarayı ve 60 milletvekilinin çalıştığı Meclis Sarayı. Tepesinde 2 melek heykelciği var. Her iki yapı da küçük ve şatafattan ve Orta Çağ görgüsüzlüğü bütünündeki megaloman aristokrasiden ve de ihtişamdan uzak derli toplu yapılar. Küçük deyince, Avrupa ülkeler kırsalında asla çok katlı yapı yok.

Bir başka olmayan şey de, özellikle Benelüks ülkelerinde gürültü kirliliği yaratan motosikletler ve binek arabaların olmaması. Paris’te durum farklı; bizdeki kadar olmasa da bu araçlar gürültü kirliliği yaratıyorlar, çünkü ülkelerinde motosiklet çok. Bu bölgede aman Alman araçlarına dikkat, Hanslar çok hızlı araba kullanıyorlar.

Lüleburgaz, pardon Lüksenburg bu kadar. Neden mi?

Nedeni; bu kentte ortaçağ yapıları çok az. Lüksemburg ve Lüksemburg kenti, doğası ve doğanıyla derli toplu ve abartısız. İnsanlar varsıl ve mutlu. Herkesin altında en iyi arabalar. Para ile barışık olunca Kendileri ve dünya ile de barışık oluyorlar, doğrusu olunuyor.. Burada insanlar para için birbirini yemiyor, para yiyorlar.. Korkum göç olgusunun ve küresel efendilerin burayı bozmaları. Galiba küresel efendiler buraya pek dokunmaz, çünkü kullanıyorlar..

Paralarını burada sayıyor ve biriktiriyorlar. AK(Kara) para, temiz para, paslı para, küflü para, Lüksemburg adeta paralar müzesi.. Burada insanlar, vurguladığım gibi para için kendilerini paralamıyor. Suriyeli göçmen bile burada para ile yatıp kalkabiliyor..Brüksel Avrupa’nın başkenti ise, Lüksemburg’da “Varsıllığın Başkenti”.. En doğrusu, “Paralar müzesi kent”.. Düşününü bu ülkede 220 bankanın merkezi var..Acaba, burası hırlıların değil de hırsızların kasası mı!?..

Hakkını yemeyelim, hak yiyenlerin cenneti Lüksemburg’un: “Lüksemburg, Avrupa’nın en romantik, en masalsı şehirlerinden biri. Yalnızca doğal güzellikleriyle değil, zarif mimarisi ve Orta Çağ kaleleriyle de oldukça etkileyici bir ülke olan Lüksemburg, gurme restoranlarıyla da ünlü.. Yeşil ve huzur dolu bir atmosfere sahip. Alzette ve Pétruse Nehirleri’nin güzel görüntüsü, kendine özgü mimariye sahip evleri, tarihi yapıları, mistik ormanları ve yemyeşil vadileri ile nefes kesici güzelliklere ev sahipliği yapıyor.. Evler, dahası saraylardan çok kaleleriyle dikkati çekiyor. Artık kale surları park ve bahçelere güzellik katan birer dekor görünümünde. Taş döşeli caddeler, evler ve yapılar, kentin bu bölgesine apayrı bir çekicilik katıyor.” diyenlere hak veriyorum..

Unutuyordum; Lüksemburg; UNESCO tarafından kültür başkenti seçilmiş bir başkent.. Tarihi mahalle ve sur sistemleri ile kentin tarihsel değerleri 1994 yılında “UNESCO Dünya Miras Listesi” UNESCO Dünya Miras Listesi ile koruma altına alınmış.

Anayasa meydanını dik kesen, dahası 80 metre yükseklikteki kulenin karşısındaki sokakta, Türkmenlerin işlettiği İstanbul Kebap’ta mercimek çorbası ve döner derken, Lüksenburg bitti erken.. Fena değildi..

Biraz daha anlatalım, çünkü bunu hak eden bir güzel Lüksemburg:Fransız İmparatoru III. Napoléon’un ele geçiremeyince,1827’de bağımsızlığa kavuştu Lüksemburg. Süreç içinde; büyük dukalığı büyük devletlerin himayesi altına alınmış ve 1868’de üstünde birçok değişiklikler yapılmasına rağmen günümüzde de aynı geçerli olan anayasa kullanılmaktadır. O tarihten itibaren yansızlık politikası uygulamasına karşın her iki dünya savaşında da Alman işgalinde kalan Lüksemburg, 1947 Mart’ında Belçika ve Hollanda’yla iktisat ve gümrük birliği Benelüks’ü oluşturmuş, 1949’da NATO’ya, 1957’de Avrupa Ekonomik Topluluğuna üye olmuştur..Başkenti Lüksemburg, 2007 Avrupa kültür başkenti seçildi. Diğer ülkelere nazaran zengin bir toplum olması, ülke topraklarının küçük olması ve çekirdek bir ülke olarak yaşaması ile doğru orantılıdır.

Bunların dışında, Lüksemburg, dünyada halen bağımsız olarak varlığını sürdüren ve Dukalık sistemiyle yönetilen tek devlettir.

Saat; 13:35. Lüksemburg’un ünlü Schengen’ine yola çıkacağız. Ordan da Almanya’nın Remıch’ine.. Aysen hanım zaman kaybetmeksizin Schengen’in dünyada bilinen özelliğini anlattı: “14 Haziran 1985 tarihinde, Avrupa’ya sınırsız ve pasaportsuz hayatin kapılarını açan “Schengen Anlaşması”nın imzalanması ile, bütün dünyaya mal olmuş bir yer..

Üzüm bağları matematik ve geometri düzeni içinde ressamın tuvalinden çıkmış tablo gibi. Dahası bu tablolardan oluşan sergi karşımızdaki. Lüksemburg’da nüfus kırsal kesimde yoğunlaşmış, tüm batı ülkeleri gibi.. Böylesi, Toplumsal Ve sosyal yapı köylüleşmeyi değil, kentlerin be köylerin barışmasını yansıtıyor. Kent kendisinde ne varsa köylere vermiş. Köyler çok olanaklı ve düzenli güzel yerleşkeler.. Şarapçılık bir tutku. 15 Aģustos-15 Ekim arası bağ bozumu.. Her evin altında şarap üretim yerleri.

Şimdi öyle bir yere gidiyoruz ki; dünyada olmayan bir olguyu yaşayacağız. 1 dakika da 3 ülkeyi geçeceğiz. O ülkeler; Almanya, Fransa ve Lüksemburg. Örneğin; sigaranızı birinde içseniz, ikisine de bir anda dumanını salabileceğiniz bir durum(sigara içmeyin zararlıdır, doğru da bazı insanlar sigaradan daha zararlı olduğunu unutmayın) Mozel nehrinin işaretli yerin bir tarafı Lüksemburg, diğer tarafı Almanya, Almanya’nın biraz yanı Fransa. Lüksemburg bitti Fransa’dayız.

Fransa’nın Apachi köyünü geçiyoruz. Bir köy değil, adeta insanı büyüleyen ve anında oralı olmanın heyecanın yaşatan bir güzeller güzeli köy (gerçekten batının tüm köyleri böyle..).. Evet doğru bazı aksayan ve aksamış yanları var, örneğin Fransa pis denecek düzeyde, Almanlar hızlı ve acımasız araba kullanıyor, bisiklet yolunda üstünlük bisikletlinin olduğu için kasıtlı çarpabiliyorlar. Bu nedenle bisiklet yoluna motosikletlerde girebildiği için dikkatli olman gerekir ( Kadriye ve Ececan, Fransa ve daha sonra geleceğimiz Hollanda’da iki kere büyük tehlike yaşayarak beni itici hale getirdiler).

Temizlik kültürü zayıf olduğu için ...yıkamaz silerler, toplum içinde geğirir, yellenir, sümkürür, burnunu karıştırabilir..” diyenlere kısmen hak vermek gerekir, fakat çizgili pijamalar ve mangallarla parklara yayılmazlar.. Tüm bu kısmı olumsuzluklar karşın, yani ortak yaşama kültüründen yoksun gözükseler dahi en yoksulu bile senden varsıl. Nerden geliyor sosyal, kültürel, ekonomik ve teknolojik varsıllığı?

Nerden gelecek; sömürgeci bencil ve çıkarcı ve rahat ve de soğukkanlılıklarından ve de çalıştırmasından.. Yine de doğaya duyarlı, yerlere tükürmez, ‘yalnız milletin içinde peçeteye sümkürmekten çekinmezler (Bizde birileri yere sümkürür, fakat asla çoğumuz milletin içinde mendile bile sümkürmez, farklı kanallardan gaz çıkarmayız), çöp atmaz, yere ve duvara balgam yarışı yapmaz, bilime, insana, demokrasiye, özgür düşünceye, insan haklarına değer verir..

Schengen Antlaşması: 14 Haziran 1985 doğumlu. Anlaşma, Lüksemburg’un 600 kişinin yaşadığı köy olan Shcengen’de yapılıyor. Doğrusu Schengen’deki Mozel Nehrınde antlaşma imzalanıyor; Batı Almanya, Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda arasında. 1990’da yürürlüğe giriyor. Amaç; Avrupa'nın siyasi birliği doğrultusunda önemli bir adım atma adına; bu ülkeler arasında gümrük birliği sağlayıp ve vizeyi kaldırarak tek ülke hâline gelmek.

Anarşizmin de temel felsefesi bu değil miydi sınırları kaldırmak ve barışı getirmek.. Dahası; Avrupa topluluğu üyesi beş ülke arasında, sınır kapılarındaki polis ve gümrük kontrollerini 1 ocak 1992'de bütünüyle ortadan kaldırmayı amaçlayan antlaşma. Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında haziran 1990'da imzalanan antlaşmaya göre, üye olmayan ülke insanların "Schengen alanı" adı verilen bu beş ülkeye girişlerinde çeşitli koşullar arandı. İtalya, sınır kontrollerinin yeterince sağlam olmadığı gerekçesiyle bu alan içine sokulmamış.

Danimarka bu antlaşmaya siyasal nedenlerle katılmazken, İrlanda, Yunanistan ve İngiltere coğrafi nedenlerle bu antlaşmaya uygun olmayan ülkeler olarak değerlendirildiler. Almanya’nın birleşmesiyle doğu Almanya da doğal olarak bu alanın içine girdi. Haziran 1991'de ise İspanya, Portekiz ve İtalya bu antlaşmaya katıldılar.

Apachı köyünden ayrıldığın noktada Fransa’dan çıkıyorsun. Ayni dakikada Schengen köprüsünden geçerek, saat; 17:37. Lüksenburg’un 600 kişinin yaşadıgığı Köy Schengen’e varıyoruz. Schengen anıtı karşımızda. Her yıldız, üye ülkelerini sembolleri ile temsil ediyor. Bir parçası buraya getirilen ve Berlin duvarı’nın üzerinde Gorbaçov’un resmi olan Berlin Duvarı önünde ve arkasında resimler çekinildi.

Gorbaçov ne iştir!?” diyenlere: Gorbaçov Berlin duvarının yıkılmasına çok-çok büyük katkı veren kişi. Yüzünü Lüksemburg’a dönersen Mozel nehri arkanda. Nehir Fransa ve Almanya ile de sıcak ilişkide. Schengen’de Bağcılık yoğun. Karavan Turizmi de yaygın. Dedik ya; ne bir mangal ne de pijamalı öküz görünmüyor ortada. İnsanı kendinden geçiren bir doğa..

Saat; 17:43. Karşıdan Almanya’yı ve Mozel nehrini izleyerek 10 dakikada Remich’e vardık. 3000 kişinin yaşadığı bir belde. Mozel Köprüsü’nde güzel görüntüler ve ilginç resimler aldık. Köprünün ortasında beyaz bir bant. Bu bandın solu Almanya, sağı Lüksemburg. Ayağımızın biri Almanya’da, diğeri Lüksemburg’da. Evet aynı anda Almanya ve Lüksemburg’da olabilen gizemli güce sahip tam 37 kişi köprüde harikalar yaratıyoruz. 8 yaşındaki Ediz Gözutok’umuz için değişen bir şey yok. O zaten süper kere süper bir güç.. Alış veriş (Resmen Remich’i yüklendik) ve Lüksemburg’daki ötele dönüş..

Otelimiz ormanın böğründe Alvısse Park Hotel.. Trekking dedikleri doğa yürüyüşü yaptık. Gecenin karanlığında ve ormanın ürküntü veren sessizliğinde yürüyüşü fazla sürdüremedik. Çünkü epey gittikten sonra fazla korktuk. Ben önde yürürken aniden, Kadriye ve Ececan’a doğru “Ayu” diye koşmam ve ortaya çıkan 7 şiddetindeki bağırışlar yürüyüşümüzü bitirdi. Gerçi o bağırışa ormanda ne Ayu ne de domuz kalmıştır, ama biz ormandan çıktık..

Hopa-Kemalpaşa’dan güzel, doğal ve cesur insanlarla beraberiz. Hepsi Laz: “ Şennur Veziroğlu (Kenan Veziroğlu’nun yengesi), Fatma Cebeci, Dilek Gözutok ve süper zeka, harika çocuk Ediz Gözutok ve de Fransız kökenli Pierite Özkul. Pierte’nin ilginç oyküsü var. Kendisi Parisli. Bir Ermeni ile evleniyor. Erken ayrılıyor. Sonrasında Albay eşi vefat ediyor. Asla Fransa’ya dönmüyor. Şennur Veziroğlu ve ailesiyle arkadaş oluyor. Şennur Veziroğlu ailesi onu bırakmıyor.

Pierte bunları öyle benimsiyor ki Hopa’da ev yaptırıyor kendine. Bir tek içtikleri su ayrı gidiyor, fakat her yere beraber gidiyorlar.. Pierte’nin Fransa-Parisli olması yanında Aysen Abbasoğlu’nun da Parisli olduğunu ben anladım. “Aysen hanım Parisli olduğunu neden gizledin bizden..” “Haydaa, nerden çıktı Parisli olduğum..Aysen bilmiyor tabi, benim Ömer Çelakıl kadar isimlerdeki şifre çözücü olduğumu. Israr ettim; ”Bak yine yadsıyorsun. Fakat ismin ele veriyor; AY-Sen, Sen nehriyle bitiyor adın..” Aysen, epey güldü..

ALMANYA-KÖLN

14 Temmuz 2017. Saat; 07:30. Lüksemburg’ken ayrılıyoruz. Almany Ķöln ve Hollanda Amsterdam gezisi başladı.

Saat 10:15. Batı Almanya’nın eski başkenti, doğrusu; Bati Almanya-Doğu Almanya bölünmüşlüğünde Batı Almanya’nın idari merkezi Bonn’dayız... Bonn ve Köln arasında 35 km mesafe var. O denli yakınlar ki, iki kentin hava limanı ortak.

Saat; 10:30. 2. Dünya savaşında bombalandığında; 800 bin nüfusunun 700 binini kaybeden Koln’deyiz. Almanya’nın 4. büyük kenti. Ortasından 1280 km uzunluğunda Ren Nehri geçiyor. Köln adı Koloniden geliyor. Bir ilginç olguda; bildiğimiz kolonya adı, Koln suyu anlamından geldiği.. Yazıyı “Don Kilisesi’nin” karşısındaki Cafe Reichard’a yazıyorum. Karşı masada oturan bir Hans sürekli mendile var gücüyle sümkürüyor. Yetmezmiş gibi en büyük parmağı burnunu içinde. Batı kültürü ha..

Don Kilisesi: Barcelano’daki Famiya Kilisesinden sonra yapımı en uzun süren kilise (1248-1848). 7 bin m2 alanda kurulu. Burada da baba- oğul ve kutsal ruh üçlemesi, yani 3 kapı var. Gotik mimariye sahip kilise 157 metre uzunluğuyla dünyanın en yüksek kilisesi. UNESCO burayı korunması gereken kültür varlıkları kapsamına almış..

Köln’ün her tarafından görülsün diye Köln’de 4 kattan fazla yapılara izin vermemiş. Bu nedenle Köln’de devasa sermaye tapınakları yok. Son yıllarda sermaye bu yaptırımı da iç etmiş ki, devasa sermaye tapınakları kendini göstermeye başlamış. Katedral siyah. Nedeni 2.dünya savaşında bombalamada yanması.

Onarılırken aynı yanık taşlar ‘olayın vahametini göstermek için’ bilerek kullanılmış. İsa’nın 12 havarisi için de kilise yapılmış. İsa içinde bir kilise yapıldığı için 13 rakamı ortaya çıkıyor. Uğursuz addedilir. Nedeni Havarilerden Yehuda İskaryot’un İsa’yi ele vermesi...

Kiliseler boş çünkü Almanya’da ve genelde ateizm yoğunlaşmış..Amsterdam gidişte Türk mahallesinden geçtik. Yolun sağında Yunus bir dükkânın önünde telefonla konuşuyor. Meğer dükkan Yunusunmuş; Berber Yunus..El salladık o da memleket özlemi adına el salladı bize..

HOLLANDA

Evet; 123 yıldır, Hollanda tahtına kadınların sahip olduğu ülkeye gideceğiz. Kral Willem II'nin görevini 1890’da devretmesinden bu yana taht hep hanedanın kadın mensuplarının elinde olmuş. Kraliçe Beatrix Wilhelmina Armgard'ın, 33 yıldır oturduğu tahtı 2013’de büyük oğlu veliaht Prens Willem Alexander'a devretmişti. (Yok canım yeni öğrendim ‘devretmiş olacak’). Hollanda çoğunlukla Protestan.

İlginç bilgiler alıyoruz rehberimiz güzel bayan Aysen Abbasoğlu’ndan: “New Hollandalılar kurmuş. İlk adı da; “New Amsterdam”. Bitmedi; New York’taki ünlü Harlem mahallesi Hollanda’daki Haarlem kentinden alıyormuş. Brooklyn’in adı da o bölgeye yerleşip geniş toprak sahibi olan Hollandalı çiftçi Broekelen’den.. Kuzey Holland ve Güney Holland gibi iki bölgenin tümüne Netherlands deniliyor. Hollanda da deniz seviyesinden aşağıya kurulduğu için adı “Alçak ülke” (Nederland, the Netherlands-Delik/ Boş topraklar-Olmayan topraklar) anlamına geliyor.

400 yıla yakın bir süre denizden toprak kazanılarak insan eliyle yapılan Hollanda’yı tanımlayan en güzel söz ise “Tanrı, dünyayı, Hollandalılar ise Hollandayı yarattı”. imiş. Fena değil bu söz, hoşuma gitti. Dağı tepesi olmayan dümdüz bir kara parçasından oluşan 16 milyon nüfuslu Hollanda’nın yüzölçümü 42 bin kilometrekare.

İşin ilginç yanına gelince; bu alanın %60’ının, nehirlerden, göl ve kanallardan oluşuyor olması. Bir başka ilginçlik; elektronik eşyada Philips, kimyasal madde imalatında Unilever ve petrol kuruluşu Shell’in Hollandalı olduğunu çoğunuz bilmezsiniz.

Kara ve off-shore, yani kıyıdan uzak rezervleriyle dünyadaki en büyük 10 doğal gaz üreticisinden biri olmanın yanında; Kimya sanayinde de Hollanda’nın ikinci büyük sanayi sektörü durumunda, üretimin yüzde 75’i ihraç ediliyor.

Ara sıcakları verdim. Şimdi, ana menüye ulaşmak için yolu bitireyim ve “GEZ-GÖR-YAZ” etkinliğimi sonlandırayım:

Saat; 14:34. Almanya Hollanda sınırındayız... Yollar, doğrusu karayolu tüm dünya coğrafyasını örümcek ağı gibi sarmalamaya başladı. Petrol ve otomobil baronları sürekli karayolunu körüklüyor. Eğer bunun önü alınmaz ise insanlar yerinde kalarak, bir yere kımıldamakta zorluk çekecekler. Kesin yeni ulaşım politikaları bütününde ulaşım projeleri geliştirmeli.

Örneğin; kara yolu için yeni araç bulgulanmalı: 5 veya 10 mt yükseklikte uçabilen hava otobüsleri üretmeli. Pist ve iniş alanı için var olan yolun kullanılması, işin kolay yani.

Arnehm’e 50 km kala RES’ler selam durmaya başladı... 2020 yılında Hollanda’nın enerji tüketiminin yüzde 10’unun yeni enerji kaynaklarından karşılanmasını hedefliyormuş. Bu kapsamda gübre, güneş ve rüzgar enerjisine önem vermiş. Hollanda’ya yaklaştıkça coğrafyadaki engebeler de kalkmaya, yanı düzleşmeye başladı..

Rehberimiz Asena diyor ki;Hollanda’da deniz seviyesinin altına gireceğiz..”..Adamlar deniz seviyesinin altında toprak kazanıyor biz deniz seviyesi üstündeki topraklarımızı yerin dibine indiriyoruz....

Batı kuralcı. Kuralları asla ötelemez. Son mohikan Polonyalı sürücü (Otobüs de oralı) Grzegorz yoğun trafikte ve yağmurda yol alamayınca 4 saat sonra en az yarım saat dinlenme kuralını işletecek. Aksı taktirde 2 bin Euro ceza.. Yine bizde diye başlamaya bilmem gerek var mı!? Takeometre ile oynamalarımız canım.. Patates ve mısır tarlaları arasında 20 km hızla ilerliyoruz. Saat 15: 20’ye gelmesine karşın yağmur şiddetini koruyor...

Bize yolda Fredinin kabusundan kurtaran rehber; Cem Yelkalan’ın 2 katlı otobüsün 1 katı bile yok ortalıkta..

Hollanda Nisan ve Mayıs ayında piyasa servis edilen Laleleri ile ünlü. 17. YY’da Osmanlılardan getiriyorlar ve sahipleniyorlar. Yılda 9 milyar Lale satıyorlar. Kıtlık döneminde Lale soğanı yiyerek yaşamlarını sürdürmüşler. Biz değerlerimize sahip çıkamıyoruz. Demre’deki Aziz Nicolas (Noel Baba)’ın mezarına bile sahip çıkamamış İtalyanlara kaptırmışız. İtalyanlar kemiklerini alıp mezarını Bari’ye taşımışlar ve adına büyük bir kilise yaptırmışlar.

Resmi bayrağı kırmızı beyaz ve mavi renklerden oluşan Hollanda’nın adı neden portakallar olarak anılıyor. Özellikle Türkiye ve Hollanda arasında yaşanan son gelişmelerden sonra bazı protestolarda kullanılan portakal, Hollanda ve portakalın ilişkisi nereden geliyor sorusunun sorulmasına neden oldu.

Hollanda ve turuncu ilişkisi nereden geliyor?

Hollanda ve portakalın asla bir ilişkisi yok. Bakmayın cahil AKP’lilerin; Hollanda da, referandum öncesi bir bakana alanda konuşma izni vermeyince Hollanda'yı protesto etmek için portakal sıkıp, suyunu içtiklerine.

Hollanda kraliyet ailesi Orange sülalesinini turuncu rengi kullanmasıyla başlıyor. William the Silent olarak bilinen William of Orange’a dayanan turuncu renk kullanımı özellikle milli kutlamalarda öne çıktığını görüyoruz. Hollanda’nın meyve olan portakalla ilgisi yok. Olamaz’da, çünkü; birçok tarım ürününün yetiştirildiği Hollanda’da portakal doğal şartlarda yetiştirilemiyor..

Hollanda bayrağı 16. yüzyılın ikinci yarısında I. William tarafından hazırlatılmış. Bayrağın ilk ismi; “prensin bayrağı” anlamına gelen Prinsevlag imiş. O zamanların lideri Prince William of Orange tarafından dizayn edilen bayrakta ilk başta kırmızı renk yerine turuncu renk vardı. Daha sonra 17. yüzyıl ortalarında turuncu renk kırmızı olarak değişmiştir..Benini adım Hudur, elimden gelen budur..

“KUZEYİN VENEDİK’İ” AMSTERDAM

Venedik’in adı var, Amsterdam’ın tadı var”. Bu özdeyişi yazının sonunda uyduracağım. Şimdi görmemezlikten gelin..

Saat; 17:12. Amstel Nehri’nden geçtik. Amsterdam bu nehrin kıyısında kurulduğu için Amsderdam adını almış. Dahası; Amsterdam, adını şehrin güney doğusundan gelip Kuzey denizine dökülen “Amstel” nehrinden alıyor, “dam” ise “baraj” anlamına geliyor. Daha dahası; 12. yüzyılda bir balıkçı kasabası olan Amsterdam, efsaneye göre sandalla Amstel Nehri kıyılarına çıkan 2 Frizyeli (Hollanda'nın kuzey deniz kıyısında yer alan şerit şeklinde bir İl) balıkçı tarafından keşfedilmiş.

Amstelredam adı verilen kasabanın ismi zamanla Amsterdam'a dönüşmüş. Şehir iç içe geçmiş ay biçimindeki kanallardan oluşur. Ren Nehri'ne ve Kuzey Denizi'ne bağlayan su kanallarının yapılmasıyla, Amsterdam'ın tüm Avrupa'yla ve dünyayla olan bağı artmış. Amsteldam halkına, şehri Hollanda'ya bağlayan köprülerden parasız geçme hakkının tanındığı gün (27 Ekim 1275) geleneksel kuruluş günü kabul edilmiş.

I. Dünya Savaşı sırasında Almanlar 1940'ta Hollanda'nın kontrolünü ele geçirdi. Savaş sona erene kadar aralarında genç Alman kızı Anne Frank'ın (Kanal turunda saklandığı evi göreceğiz) da olduğu yaklaşık 105 bin Yahudi, toplama kamplarına kapatıldı. Savaşta, Hollandalı sadece 5 bin Yahudi sağ kalabildi.

Hollanda topraklarının çok büyük bir kısmı Batı Avrupa'dadır, ayrıca Karayipler'de üç adası bulunmaktadır. Hollanda, kuzey ve batıda Kuzey Denizi, güneyde Belçika, doğuda ise Almanya ile komşudur.

Parlenter monarşi ile yönetilen Hollanda’nın Anayasal başkenti Amsterdam. İdari başkenti Lahey (Denhag). Roterdam dünyanın en büyük limanı. Yilda 600 milyon ton yük taşınıyor.

Hollanda’da sembol olmuş şeyler var. Örneğin; Kanal, Lale, Bisiklet, Patates, tahta ayakkabı, Kanal köprüleri Peynir, İnek ve Yel değirmeni.

Saat; 16:08. Araba galerileri ile ünlü Utrecht’teyiz. Galerilerin içinde deneme ve de yarış pistleri varmış.

800 bini aşan nüfusuyla ve her yıl 1.5 milyonu aşan ziyaretçesiyle, turistlerin yoğun ilgisiyle karşılaşan bir kent; Amsterdam. Kente bisikletlerin çokluğu dikkatinizi çekiyor. Bisiklet Amsterdam’da bir sembol. Düşünün; Amsterdam’ın nüfusu 800 bin, 2 kat bisiklet var. İnsanların biri iş biri gezi için 2 bisikleti varmış. Bisiklet hırsızlığı adeta kolektif dayanışmaya dönüşmüş.

Asena’mız Aysen diyor ki;Eğer yoldan geçen 10 kadar bisikletliye doğru “Heeyyy! O benim bisikletim!” diye bağırırsanız çoğu bisikleti orada bırakıp koşarak kaçmaya başlar.” Bir ara düşündüm aynı şekilde bağırayım diye, fakat dillerini bilmediğim için vazgeçtim. Yine de bağırdım, doğrusu anırdım Ececan ve Kadriye’ye, çünkü 2 kere dikkatsız geçiş yaparak kıl payı büyük kazadan kurtuldular.. Hollandalılar da benden, çünkü kendi aptallıklarını anlatarak kendileriyle alay edebiliyorlar. Bilmem, demek ki kendileriyle barışık denebilir mi bu olguya?

Kendine özgü mimarileri, otantizm ve moderniz harmanlaması sonucu ortaya çıkmış. Bu mimarinin yarattığı doku, hava, kültür ve güzellikler; bitişik nizamda evleri ve köprüleri sevimli kılmış.. Pencereleri geniş. Perde yok gibi. Isınma güçlüğü yaşamıyorlar, doğal gaz sayesinde. Kanal boyu çok katlı (en fazla 5 kat) evler, öne yatık ve yana eğik. Adeta; Coffee Shoplarda marihuana çekmiş insanlar gibiler. Evlerin öne yatık olmasının temel sebebi iç mekan boyutlarının dar ve uzun ve dik merdivenli belirlenmesidir.

Bu nedenle eşyaların en tepedeki vinçle taşınması ve de ahşapların, çürütmemek adına su tutmaması için yatık yapılması.. Yana eğik olması; zeminin sıvılaşmaya müsait olması ve bu zemini temellerinin ahşap fore kazılardan oluşturulması, süreç içinde eğilmesine neden olmaktadır.. Merkezdeki 8 bin ev korumaya alınmış.

Hollanda doğası ve doğanı ile mutlu, ille de yol üstünde karşımıza çıkan inekleri. Onlar hiç ahıra girmez, dümdüz ovada yayılılarmış. Senede de 6 bin litre süt veriyorlarmış..

KANAL TURU

Saat; 18:40. Amsterdam’dayız. Amsterdam, 1275’de kurulmuş. Ortaçağ’da bin kişinin yaşadığı Amsterdam her geçen gün büyüyerek devasa bir kent olmuş. Şu an 800 bin tane insan yaşıyor demiştik ya Hiç zaman kaybetmeksizin Kanal Turu’una başlamak için, Prins Hendrikkade caddesindeki, tek Katolik kilisesi olan; Saint Nicholas’ın (Noel Baba-Antalya-Demreli aziz) kilisesinin tam karşısındaki iskeleden kapalı motora bindik. Kanalın iki yakasındaki evler ve kanal üstündeki köprüler farklı renklerde müthiş güzellik katıyor Kanal boyu.

İlkin kanal kıyısındaki evler dikkatimizi çekti. Hepsinde belirgin bir eğrilik var. Hollandaılar adeta su savaşçısı. Bataklık olan ve kimsenin yaşamadığı o günkü Hollanda topraklarında su savaşını kazanarak; şu anki topraklara %60 fazlalık kazandırmışlar. Denize bakan kıyılar setlerle güçlendirilmiş. Dev pompalar sürekli kanallarla toplanan suyu denize akıtarak, küresel ısınmanın kentleri basmasını engellemişler. Fakat, nereye kadar!? Ben bir gün buraların küresel ısınmaya dayanmayacağını düşünüyorum. 1200’lerde su baskınlarıyla 50 bin kişinin yok olduğunu unutmamak gerek..

Saat; 18:50 Baraj meydanı, yani Dam meydanındayız. Dam Meydanı, Amsterdam’ın merkezinde yer alan, şehrin en ünlü meydanıdır. Yerli halk tarafından kısaca Dam olarak bilinen meydan, Amsterdam’a ismini veren Amstel Nehri boyunca kurulu olan 13. yüzyılda inşa edilmiş ilk barajın bulunduğu yerdir. Burası eskiden balık pazarı imiş, 17. yüzyılda, belediye sarayı ve yakınındaki borsa sayesinde, siyasi ve ticari yaşamının merkezi haline gelmiş. Dam meydanı, yerli halkın ve turistlerin yoğun ilgi gösterdiği yerler arasında. Etkinlikler alanı aynı zamanda. Düşünün, bu alana lunapark bile kuruluyormuş..

Neleri görmeniz gerekir? Dahası burada neler var?..: 1655 yılında Belediye Binası olarak açılan Koninklijk Paleis (Kraliyet Sarayı), 1814 doğumlu Nieuwe Kerk Kilisesi, II.Dünya Savaşı’nda ölen Hollandalıların anısını inşa edilen 22 mt uzunluğundaki Ulusal Anıt, Dünyanın en ünlü balmumu heykel müzesi olan Madame Tussauds Müzesi, Red Light District ya da Türkçe karşılığı ile Kırmızı Fener Mahallesi (genelev canım), Damrak Caddesi, Alışveriş merkezi De Bijenkorf ve ünlü alışveriş caddesi Kalverstraat ve de Polonyalılardan olma 1866 doğumlu Hollanda’daki en büyük beş yıldızlı otel olan NH Grand Hotel Krasnapolsky..

Hollanda’da özgürlük bütününde abartılı bir yaklaşım var. Dam Meydanı sonrası, kırmızı evler bir özgürlüğün odak yeri. Burada esrar dahası Marihuana ve kadın.. O caddeye giren eğer Marihuana içerse kendinden geçiyor. Aysen hanım, oraya giden 2 kişinin yaşadıklarını ve yaşattıklarını anlattı. İlki; gencin biri sokağa uzanmış kendinde değil. “Ben bittim siz gidin kendinizi kurtarın” diye feryat ediyor. Bir başkası, bir acayip hayvan yakaladım ve gardoraba kapadım. Dolabı zorluyor gelin yardım edin” Yardıma gelenler gerçekten dolabın zorlandığını görüyorlar. Açıp ne görsünler; dolabın içinde bir Japon. Marihuana içen vatandaş. Bir konferans için gelen ve bahçede dolanan Japon’u derdest edip gardıroba kitlemiş. Marihuananın faydaları..

Red Light District ya da Türkçe karşılığı ile Kırmızı Fener Mahallesi, Amsterdam’ın dünyaca meşhur eğlence bölgesine 2 arkadaş daldık. Kırmızı neonlar altında seksi kıyafetleriyle, pencerelerinde müşteri bekleyen hayat kadınlarını önce manken sandık, gençleri de bizdeki tinerciler.. Kırmızı Fener Mahallesi ya da halk arasındaki bilinen adıyla Walletjes (alçak duvarlar) sınırları kent içinde haylı uzuyor. Sarmadı bizi. Başımız belaya girmesin diye kaçtıııık..

BÜYÜK HOLLANDA TURU

15 Temmuz 2017. Saat; 09:06. Eski Hollanda denen Ada olan Mayken Adası ve peyniri ünlü Volendame’e gideceğiz. Çiğ Ringa balığı ve isli yılan balığı ve deniz ürünleri ile ünlü..

Anlayacağınız Büyük Hollanda Türü başladı: Kanallar kişin donuyor. Hollandalılar; Bisiklet kullandıkları ve süt ürünleri tükettikleri için uzun boylu ve yapılılarmış, mış...

Yolun sağı solu ‘Amsterdam ve diğer kentlerde’ ses duvarları ile örülü. Batı, salt kentleri değil kırsalı da gürültü kirliliğinden koruyor..Yine biz.. Evet, biz kentleri jet egzozlu modifiye edilmiş araçlarla yaşanılmaz kılıyoruz. Adam, Mercedes dolmuşun egzozuyla oynamış o sessiz aracı canavara dönüştürmüş, korkunç ses ile. Dayanılmaz gürültü kirliliği yaratıyor ve yetkililer, siyasiler onları izliyor, besliyor, oy uğruna..

Bu ülkenin yeşilini-doğasını, kentlerin binlerce yılda oluşan siluetini yok edenlere karşı savaş verelim, açlık sınırında çalışan emekçilerin hakkını koruyalım, fakat bu gürültü kirliliğini yaratanlara karşı da savaşalım. Yooo, onlar oy verenler, oyumuzu tehlikeye atamayız.. Yıllardır bu gürültü kirliliği yaratıcılarıyla savaşıyorum, görece olsa da sonuç alınıyor, fakat kalıcı olmuyor..

Marken Adası: Hollanda'nın Ijsselmeer Gölü'nde bulunan ve ada iken, yarımadaya dönüştürülen yer. Evet; daha önce bir ada idi. Fakat 1960’da North Holland ili anakarasıyla birleştirildi...Ay ve Marken denizinin sessizliğini dinliyoruz.. Gidiş yolunda gördüğümüz “Bra Bridge(südyen köprü)”’ne güldüm..

Büyük Hollanda Turu” turunda göreceğimiz, doğrusu anlatılması güç, fakat yaşayacağımız düşler ötesi muhteşem güzellikleri peşinen betimleyeyim de sürekli aynı muhteşemlikleri tekrar ederek değer katsayısın düşürmeyeyim. “Biliyoruz ki, bir güzele sürekli güzelsiniz dersek o güzel benim olur, pardon o güzel güzelliğine pişman olur:)

Her gittiğimiz yer, her geçtiğimiz kanal, her gördüğümüz, yel değirmeni, hayvan, Rengarenk çiçeklerle süslü pencereler, yemyeşil düzenli bahçeler, son derece bakımlı evler, inanın; sizi, bizi, onları, bunları, şunları yaşadığınız veya yaşamadığınız-ki genelde öyle- paralel zamanın masalsı gizem dolu atmosferine taşıyor sizi.. Ağzımdan “Paralel” kaçtı, acaba terör suçlusu ol… Yaaa, ülkem bu hale geldi.. Ne güzel bir Mutlak monarşi..

Eskiden, karadan çok vergi sulardan ise hiç vergi alınmadığı için kanal içinde motorları eve çevirmişler. Fakat bu sonradan yasak edilmiş. Sokakta kedi ve köpek yok, hepsi barınakta veya evlerde beslerler.. Buradaki inekler asla başka iklimde yaşayamıyor. Kanallardaki köprüler açılır kapanır.

İnsanlar komşularına kayıklarla kanalları kullanarak gidiyorlar.. Monicendame köyündeyiz. Küçuk bir protestan kilisesi var; Saint Nicolas kilisesi (Bunun büyüğünü, ‘yani aynı adla’ Amsterdam’da Katolik kilisesi olarak gördük). Kaç kere yazacağım; Bildiğimiz, Antalya- Demreli Noel Baba işte.. Eski balıkçı köyü. Biraz daha büyümüş kasaba olmuş... Deniz üstümüzde, toprak aşağıda.

Deniz alçak arazileri basmasın diye setlerle engellemişler.. Anlaşılacağı gibi; bölgenin deniz kısmı setle çevrili. Yine bentlerle deniz dizginlenmiş, bölge bu sayede sular altında kalmıyor!.. Topraklarının % 18’i deniz seviyesinin altında olan Hollanda’nın ismi de zaten Alçak Ülke (Hol-Land) anlamına geliyormuş.. Beatrıx köprüsünde toplu resim. Saat; 09:48

Genelde deniz seviyesinin altında olan; Volendame’a gidiyoruz. Peynir çiftlikleri ile ünlü. Islı ve küflü peynirler. Uzeri balmum ile kaplı olduğu için uzun süre dayanır... Peynir ve tahta ayakkabı atölyelerini gezdik..

Saat; 10:25. Volendame’e gidiş. Burada iç denizi ve limanını ve çarşısını gezeceğiz. Burası 20 bin nüfuslu kasaba.. Gezdik. Bu bölgenin tarihini dinledik sinevizyonda. Hollanda’nın %60 kazanılmış topraklardan oluştuğunu, ilk setin 1930 da 32 km olarak yapıldığını… İlk kez bana da bir şey aldılar; 2 cepli gömlek..Buranın tarihi değil, güzelliği gerek bana güzelliği..

Sinevizyon konuşuyor ve de ben de zorunlu olarak dinliyorum; Deniz ürünleri ile ünlü imiş. Frizland ineği yılda 6 bin litre süt veriyormuş. Amsterdam milyonlarca ahşap kazıktan oluşuyormuş.. Volendam kadınları siyah işlemeli elbise ve dantel şapka giyerlermiş…

Unutuyordum; Volendeam sahilinin o güzelim, ‘otantizmin ve modernizmin harmanlanmasıyla biçim alan’ masalsı evlerinden sardunya çaldım. Şennur Veziroğlu ablam gülerek, “Bere muyvi, kökiden estiki-Çocuk ne yaptın köküyle söktün!”..Sardunya, bakalım Ankara’da hasrete dayanabilecek mi? Neden mi çaldım? Onlar bizden Lale çalmıştı; intikam aldım. Bakalım ben yılda 9 milyar sardunya yetiştirebilecek miyim? Aslında yaptığım suç; bütün çiçekler kraliçeninmiş ve koparmak kraliçeye hakaretmiş.

DENHAAG(LAHEY) VE DELFT

Saat; 13:30. Büyük Hollanda Turuna devam (Ben Marken ve Volendam gezileriyle birlikte Büyük Hollanda Turu diyorum).

Önce Denhaag (Lahey): Artık yel değirmenleri ev olarak kullanıliyor. Böylesi bir Yel Değirmenini geçtik. Yaşlı ayakta zor duran Yel Değirmenine de üzüldük. Bilmiyordum, Yel Değirmenini ilk İranlıların kullandığını, tarihte..

Lahey denince öyküm geldi:

[[ Yugoslavya’nın iç savaş sonucunda dağılmasının ardından 1992 yılında Sırplar, Yugoslavya’yı oluşturan diğer halklara katliam yapmaya başlamışlardır.. Hollandalı askerler Bosna’daki Birleşmiş Milletler Barış Gücü Komutanı Fransız generalden aldıkları emirle bir gece yarısı kenti boşaltmış ve bulundukları kampın içindeki 25.000 kişiyi Sırplara teslim etmişlerdir..

11 Temmuz 1995 tarihinde Sırp ordusu Srebrenica’da genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden katliama başladı. Otobüs ve kamyonlara bindirilen Boşnaklar'dan 8 bin 372'si götürüldükleri ormanlık alanlarda, fabrikalarda, depolarda Ratko Miladiç komutasındaki ağır silahlı Sırp ordusu tarafından hunharca katledildi.. Ne Birleşmiş Milletler’in Srebrenica’yı güvenli bölge ilan etmesi, ne de kentte bulunan 600 Hollanda Barış Gücü askeri, katliama engel olamamıştır.

1995 Temmuz’unda yapılan katliamda, kenti Sırp askerlere teslim eden Hollanda askerlerinin yaklaşık yarısı ülkelerine döndüklerinde psikolojik tedavi görmek zorunda kalmıştır. Hollanda hükümeti hiçbir sorumluluk kabul etmezken, kenti bırakarak Sırpların katliamına göz yuman 600 hafif silahlı Hollanda askerinin büyük bir bölümü pişmanlıklarını her fırsatta dile getirmişlerdir.

Srebrenica kentinde yaşadıklarını kitaplaştıran askerlerden biri olaydan dolayı yaşadığı pişmanlığı şu sözlerle ifade etmiştir:Ölmek istiyordum, masum insanları koruma sözü verdiğimiz halde bize sığınan insanları koruyamadığımız için kendimi affetmiyorum.” Katliam’dan 13 yıl sonra Sırbistan’ın Sermiyan köyünde yakalanan Sırp komutan Ratko Mladiç, Lahey’de eski Yugoslavya için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapse çarptırılmıştır. Srebrenica Katliamı'nın baş sorumlusu ve Bosna-Hersek'te 1992-1995 yılları arasında yaşanan 100 binden fazla insanın öldüğü iç savaşın en önemli isimlerinden olan Sırp lider Radovan Karadziç de, katliamdan 13 yıl sonra Belgrad'da yakalanmıştır.

Lahey'de Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmış ve Bosna savaşı sırasında “insanlığa karşı suç işlemekten” suçlu bulunarak, toplamda 40 yıl hapis cezasına çarptırmıştır. Katliamdan 15 yıl sonra 27 Haziran 2010 tarihinde Hollanda Mahkemesi, Srebrenica katliamıyla ilgili Hollanda askerlerinin yasa dışı hareket ettiğine, Hollanda'nın kısmen hatalı olduğuna karar vererek, Hollanda askerlerini suçlu bulmuştur. Mahkeme, Srebrenica'da ölümlerin %30'undan Hollanda hükümetinin sorumlu olduğunu açıklamıştır. Lahey Adalet Divanı bir hafta süren katliamı, bir 'soykırım' olarak kabul etmiş, ancak Sırbistan'ın sorumlu tutulmayacağına karar vermiştir.]]

Hollanda yol zengini. Çunkü Hollanda’da; karayolu, demiryolu ve hava yolu yanında kanal yolu da var. Her 5 km’de bir kanal karşınıza cıkıyor. Sürekli yol tamiratı gibi kanal yol tamiratı ilginç. Buna bisiklet yolunu da eklemek gerek. O da ne!? Kanal yolcu motoru üstümüzde seyrediyor. Doğru ya biz karayolunda deniz seviyesinin altında seyrediyoruz... Amsterdam ve kasaba-köylerde kanallar fazla temiz değil..

Saat;14:40. Denhaag (Lahey)’deyiz. Büyükelçiliklerin ve kraliyet sarayi'nin bulundugu kent. Hollanda’nın 3. büyük kenti. Scheveningen adli sahiliyle ünlü. Harika bir yer. Den Haag'in belirli mahalle adı Lahey imiş. bu bolgedeki onemli binalar nedeniyle Den Haag, Lahey diye de adlandırılmış… Seracılık egemen. Kuzey denizi..Bu şehir ülkenin idari başkenti. Diģer kentler gibi tuğlalı evler..

Gezilecek ve görülecek yerler arasında Kraliyet sarayı, Vredespaleis olarak isimlendirilen Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Mahkemesi, Parlemento binası, Hapishane kapısı – Gevangenpoort müzesi, eski şehir merkezinde bulunan Escher in het Palais, sıra dışı bir manzaraya sahip Panorama Mesdag (Mesdahh) ve Scheveningen kıyısı yer alıyor.

İlle de; Ressam Hendrık Wıllem Mestang(Mesdahh) resmi: 120 metre uzunluğunda, yerden yüksekliği 14 metre, kumun sahile mesafesi de 14 metre.1800 yılların Hollanda’sı anlatılıyor. Şimdi bu Panamorik resmi izledik ve sevdik.. Nasıl beğenmezsin; Den Haag’ın hemen yanında bulunan Scheveningen’de bulunan sahilleri ve kum tepelerini 360 derece boyama tekniğiyle bir salona taşımış. Scheveningen kuzey kıyısı, Mesdag (Mesdahh)’ın tablosundaki kadar güzel değil..

Saat; 15:26-15:43 arası Lahey Adalet Sarayı (Vredespalais)’ini gezdik. 1899 yılında inşa edilmiş olan Vredespalais, Amerikalı Andrew Carnegie tarafından yaptırılmış. Bina özel durumlar ve uluslararası çok önemli davalar görülmediği zamanlarda. Gezemedik, içerde dava varmış. Fakat; Evrensel barış dileklerimizi yazdık, diardaki barış ağacına..

Şu an İngiltere’nin tam karşısındayız. Doğrusu; Scheveningen kıyısındayız. Sabah iç denizi gezdik. Şimdi açık denizi geziyoruz. Denhag kışın da kalabalık, çünkü buraya kaplıcalara geliniyor. Yani, Denhag termal turizmiyle de ünlü. Kuzey Okyanus denizi harika bir kumsal. Fakat Okyanus’un kuzey denizine taşıdığı pislik nedeniyle temiz değil. Hollanda’da göl ve denize, ‘özellikle altı balçık olduğu için’ girilmiyor. Fakat Ececan Volendam iç denizine girdi.. Dış denizi çok dalgalıydı..Ececan bu su görmesin; Luksemburg’da da otelin havuzundan çıkmadı, sevgilisi Ediz ile..Çuşşş, Ediz daha 8 yaşında ve çok seviyor Ececan..

Saat; 16:05. Brugge kentine benzeyen Delft kentine gidiyoruz. Denhag çıkışında Yugoslav savaş suçluların bulunduğu hapishaneyi gördük. Delft kenti; İspanyollara karşı bağımsızlık savaşının başladığı kent. Guney Hollanda ilinde bulunan bir şehir ve belediye. Delft kanalları ve büyük ölçüde korunmuş eski yapıları ile küçük ve tipik bir Hollanda şehri olup Hollanda'nin büyük şehirleri olan Rotterdam ve Lahey şehirleri arasında yer alır..

1700 doğumlu Teknik Üniversitesi var. Gemi mühendisliği vb eğitimi veriliyor. 90 bin nüfuslu kent. Biraz önce kanaldan gemi geçmiş. Çinisi de ünlü.. İncili küpeli kiz buralı. 1600’larda yapılmış. Kilisesinde kral ve Orange-Nassau Hanedanın bazı bireyleri yatıyormuş..

Saat; 17:12. kıyısında Amsterdam’ın kurulduğu “Ams nehrini” geçtik, son olarak..Çünkü gezi bitti..Yarın; ekstranın ekstrası Gieherton’a gidip 16:00’da doğru Türkiye uçuşu..

16 temmuz 2017. Saat; 07:45. Son günü en güzel yerleri gezeceğiz. Overijssel eyaletinde Giethoorn’e gidecekmişiz. 120 km. Burada 1 saat sürecek tekne turuna katılacağız.. Saat; 09:40. Keçi boynuzu anlamına gelen ve Ijssel nehri üzerindeki minyatür adacıklardan oluşan Overijssel’e bağlı Giethoorn köyündeyiz. Steenwijkerland belediyesine aitmiş bir köy.

Gerçekten masalsı yer, belki de cennettin izdüşümü. Evler saz çatılı. Araba yolu yok. Sadece Kanal Yolu kullanıyoruz. Patates, mısır ve çiçek seraları, özellikle Lale seraları içinde yol almak cennette yürümek gibi.. Giethoorn, Hollandalı yönetmen Bert Haanstra’nın ünlü komedi filmi “Fanfare”i 1958’de burda çekmesiyle üne kavuşan ve bir köy. İlkin Akdenizliler gelmiş. Sonra; Çinliler akın etmiş.

Saat; 10:05. masal köyü

Giethoorn turu başladı; Arabaların giremediği, sokakları olmayan bir köyü 6 mt derinlikteki büyük kanalda sandal ile seyrediyoruz.

Diğer ara sokaklar, yani küçük kanallar 1 mt derinliğinde. Belçika ve Hollanda’daki kanal yerleşim bölgelerine “Venedik” diyorlar ya, buraya da “Hollanda’nın Venedik’i” deniyor denmesine de, bence Venedik’teki kanalcıklarda evlerin salt çürümeye yüz tutmuş duvarlarını izliyorsunuz. Buralarda doğa ile bütün evlerin masalsı duruşlarını...Araba yolunun olmaması en güzeli. Yeni-yeni bisiklet yolu yoymuşlar. İnanın buraya motorlu araç girsin ikinci gün burası biter..

Doğaya o denli duyarlılar ki; 800 tane elektrikli tekne varmış.. Bu kanallar ile; “Siyah elmas” denen Trüf Mantarı taşıması yapılmış. Kışın kanal donuyor. Çok soğuk olduğu için sazlı çatılar yaygın. Öylesi bir soğuk ki kanallar donuyormuş..

Saat; 10:32. Gole çıktık. Trüf Mantarı toplarken kazılan yerler su ile dolmuş ve bu göl oluşmuş. Çatı yapımında kullanılan sazlıklar eşliğinde gölü geçiyoruz. Doğu Karadeniz bitkileri; fındık, kızılağaç, eğrelti otu, böğürtlen vd. İlginç geldi bize..

Saat; 11:20. Yel Değirmenlerinin olduğu Zaanse Schans’a gidiyoruz. Giethoorn’dan çıkarken kanal köprüsünün açılışını izledik. Saat; 12:59. Zans Nehri’nin kıyısındaki Zaanse Schans köyündeyiz. Bunlar Don Kişot ve Sancho Panza’nın ezeli düşmanı değil, Hollanda’nın dostu. Dostu çünkü; Hollanda’ya yaşam katmış; 1500 ve 1930’lara dek. Eskiden 600 adet yel değirmeni varmış.

Öğrendiğimiz gibi Hollanda’nın dörtte biri su seviyesinin altında. Yel değirmenleri hem su seviyesinin altındaki yerlerden suyun dışarı pompalanmasında kullanılıyormuş, hem de göletlerin kurutulup verimli tarlalara çevrilmesine yardımcı oluyormuş. Bitmedi, bazıları bıçkı tezgahı olarak, bazıları da yağhane olarak kullanılıyormuş. Zaanse Schans köyüne; Hollanda mimarisine özgü farklı 30 ev konuşlandırılmış. Her evin içi bir müze..

İnanın; dünyanın tüm güzelliklerin bir araya gelip yarattığı cennet güzelliğinin yansıdığı yerler; Giethoorn ve Zaanse Schans köyleri. Görmek gerekir, doğaya ve doğana olması gereken duyarlılığı algılamak için..Görsel şölendi adeta yaşadıklarımız..

Bu gezi her gezi gibi harika bir gezi. Fakat bu gezi katılımcıları, yerleri ve Rehberimiz Aysen Abbasoğlu ile daha güzeldi. Aysen bizim adeta Asenamiz oldu. Üzdük de, ille de Belçika Flamanlı Fred’inin kâbusu yüzünden. Adam ilk tur otobüsünün şoförü.

Hani derler ya aynada kendini görse kavga eden, öyle bir yaratık. Kendisiyle barışık olmadığı için toplumla da barışık olmayan bir vaka. Pskopat dense de hak eden biri. Flamanlar böyle bir hasta yetiştirdiğini anlasa vatandaşlıktan atardı.. Aysen rehber arkadaşı Cem’in katkısıyla olay çözüldü. Bu süreçte bile Aysen hanım, yüzündeki sevgi be saygı dolu insanlık yüklü tebessümünü düşürmedi. Teşekkürler Aysen Abbasoğlu, teşekkürler Cem Yelkalan..

Saat; 14:33. Güzel insanlarla gerçekleşen güzel gezi sonlandı. Geziler yeni coğrafyalar, yeni kültürler ve yeni insanları tanıtıyor. Yeni dostluklar, yeni arkadaşlıklar edindiriyor. Kent yorgunu bizler, bu gezilerle siyasetin yarattığı insanları ve siyasetleri değil, böylesi güzel insanları tanıma fırsatını yakalıyoruz. Bu gezide de böylesi güzellikler yaşandı. İşte o güzel insanlar;

[[ Samsun’dan, Havzalı Ali Kuru ve eşi Öğretmen Pınar Kuru.. İstanbul’dan Karslı Yakup Yazar eşi Şebnem Yazar, çocukları Deniz Eren Yazar ve Zeynep Sude Yazar… İstanbul’dan Hopa-Kemalpaşa’lı Şennur Veziroğlu, Fatma Cebeci, Dilek Gözutok ve oğlu Erdoğan Ediz Gözutok ve Fransız kökenli Pierrete Marie Özkul…Ankara’dan; Behice Yılmaz ve sevgili kızları Sibel Yılmaz..Hüseyin Kus-Durdane Özlem Kus---Turgut Ören-Nurten Ören…İbrahim Aygün- Dilek Aygün- Aylin Aygün ve Canberk Aygün…Ahmet Korkmaz- Rahsan Korkmaz…Poyraz Gezgin-Gizem Naz Gezgin ve Ruhsan Gezgin…Erdinç Şentürk-Nursen Şentürk- Burkay Şentürk ve Çağla Şentürk… Beheydzhe Yume (Behice Yılmaz)-Sibel Tyurken Basri (Sibel Yılmaz)…Tahsin Altan- Aylin Aydan Altan…İlyas Kerim Erkan-Hale Erkan…Şevket Çorbacıoğlu- Kadriye Çorbacıoğlu ve Ececan Çorbacıoğlu..]]

Gezi biter, fakat dostluklar arkadaşlıklar bitmez.. Doğru, dünyanın sayılı Shipol hava limanına. Böylesi güzel geziler dileğiyle.. 16 Temmuz 2017. Saat; 14:36 Hollanda-Zaanse Schans

Amsterdam Svhiphol hava limanında Hollanda doğma büyüme Çağlar Tufan ile tanıştık. Atlas hava yolları bir departman müdürü. Hollanda güzel, özgür bir ülke fakat tehlikeli de. Ben bu özgürlükten faydalanarak çocuk yaşta uyuşturucuya alıştım zor kurtardım kendimi. Ellerinizden öperler; 2 çocuğumu düşünüyorum...

Salt dünya değil evren kendini açar, yeter ki siz zihninizi açın. Ve de karanlık labirentlerde dolanmayın dinden ve ırktan geçinenler yüzünden.. Ülkeleri dolanın, yeni dostluklar bütününde gezegen kardeşliği için. Bugün dünyayı dolanan bizlerin soyları yarın evreni dolanacaktır; yıldızları..unutmayın!!!

Haydin; yeni ülkelere ve yeni dostluklara evrensel kardeşlik için..

*: Benelüks, Belçika (Belgium), Hollanda ( Netherlands) ve Lüksemburg ( Luxembourg) ülkelerinin ilk hecelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir isimdir.

GEZ-GÖR-YAZ
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32

Yorumlar

Konular-Yazılar

18 Mart Çanakkale zaferi2 19 Mayıs17 19 Mayıs çocuklarının Sakarya zaferi1 19 MAYIS TURNUVALARI SAMSUNSPOR1 1977 katliamı5 2 Temmuz 19931 20. yüzyıl ideolojileri metal yorgunu1 2002 seçim1 2018 seçim vaatleri1 2023 Seçim1 21 Temmuz 20041 21.YY KEMDİ İDEOLOJİSİNİ YARATMALI1 22 Ağustos 20101 23 Ekim 20111 23 Nisan12 27 Mayıs devrimi41 27 Nisan1 27 Nisan e-muhtırası10 27-28-29 Temmuz 2021 yangınları5 28 ŞUBAT1 29 Ekim2 3 BÜYÜKLER 4.SEZON KİM ŞAMPİYON?!1 3 büyükler operasyonu1 3 BÜYÜKLER; 3 KÜÇÜKLERE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR MU?1 3 ÇOCUK1 3 fidan1 3 KEZ KALEMİZE GELEBİLEN B.MUNİH 3 GOL ATTI VE DE BURUK’UN TEK HATASI ULUSLARARASI DENEYİMİ OLAN ANGELİYO’YU DEĞİL DE DENEYİMSİZ KAZIM’I OYNATMASIYDI1 3 SEZONDUR SIRAYA KONAN ŞAMPİYONLUKLAR1 3. Havalimanı3 30 Ağustos7 30 Mart seçimleri1 4 MEVSİMİ BOZANLARA ŞİİR1 4+4+411 40 MİLYAR1 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu1 6 GOL1 6 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUĞUNU EVLENDİRENLER1 65 yaş üstü corona1 696 sayılı KHK1 7.7 DEPREM DEĞİL BU KIYAMET TİR CEHENNEMDİR BUNU SEN YARATTIN ÜLKEYİ İNŞAAT SEKTÖRÜ İLE KALKINDIRACAĞIM DİYEREK1 75 ve 100.Yılında kim şampiyon oldu!!??1 8 Mart Dünya kadınlar günü2 A.O.Ç.2 Abant gezisi1 ABD 6.FİOSUNU KIBLE YAPANLAR VE ABD'Yİ SAVUNANLAR ŞİMDİ ABD DÜŞMANI OLDU AMA ABD'NİN ORTASINDA GÖKDELENİ VAR1 ABD politika1 ABD-TÜRKİYE gerilimi1 Abdulhamit torunu1 Abdulkadir Selvi1 Abdullah Gül3 ABDÜLKADİR SELVİ ABDÜLKADİR SELVİ ABDÜLKADİR SELVİ1 Ad verme töreni1 ADANA BABAMIN İLK GURBETİ1 ADANA DEMİRSPOR DARBESİ1 Adana gezisi1 Adana yangını2 ADANA'NIN YOLLARI TAŞTAN1 ADANA'YA GİDEK Mİ1 ADI DUYULUNCA RAKİPLERİ KORKAN OKAN1 ADI ICARDI SÜREKLİ GOL ATARDI GALATASARAY DURUDURULMAZ GİBİ1 Adnan Kahveci2 Adnan Menderes72 Afad1 Afganlar29 Afrikalı Aydın John Kenyatta1 Agora Meyhanesi1 Ağustos böceği hikayesi1 AHA1 Ahfeş'in keçisi1 AHMET ÇALIK1 Ahmet Davutoğlu56 Ahmet Hakan Coşkun3 Ahmet Özal2 Akil insanlar1 Akkuyu nükleer santral13 AKP1 AKP ilkesi1 AKP YANLIŞ ADAY GÖSTERDİ1 akp'LİLER EFSUNLU MU1 Akrabalarım-dostlarım1 alamet-i farika nedir?1 Alanya1 Alev Alatlı1 Ali Ağaoğlu1 Ali Semerkandî1 Allah ile aldatmak2 Allahını seven üzerime toprak atsın1 Almanya1 ALT LİGİN EN ALTINDAKİNE ELENEN ASLAN GALATASARAY1 Altın direnişi1 ALTINBOYNUZ'U BOYNUZLAMIŞLAR1 Altınova gezisi4 ALTIPARMAK1 ama kim?!1 Amentü1 Amiraller2 Anacığım1 Anarşist olmak3 Anarşist olmamak1 Anasına babasına bakmaz ite bakar1 Anayasa1 Anayasa değişikliği1 ANAYASA İNAŞSINDA MÜHENDİS VE MİMAR YANINDA DÜZ İŞÇİ VE KALİFİYE USTA DA GEREKLİ1 Anayasa Tarihi1 Anıtkabir1 Ankara17 Ankara beton cangılı2 Ankara bilim kurgu kenti1 Ankara derelerin ıslahı10 Ankara dolmuş sorunu1 Ankara Manifestosu1 Ankara Papazın Bağı1 Ankara saldırısı2 Ankara su sorunu1 Ankara trafik sorunu1 Ankara-Ulus1 Ankaralılık1 Ankaranın en uzun sokağı1 Anneler33 Anneler günü11 Annem62 Anonim şirket1 Anzak askerlerine atfen1 aptallık vergisi1 araba modern silah1 Arabayı at gibi sürmek1 Araf Suresi’nin 7/1791 Araplar2 Archimets2 ARDA TURAN1 ArdaTuran1 Arhavi65 Arhavi köyleri1 Arhavi projelerim1 ARHAVİ VE DÜNYA1 Arhavi ve Laz gerçeği1 Arhavide sel3 Arhavili lazlar1 Arhavispor1 ARHAVİSPOR ŞAMPİYONLUĞU HAK ETTİ2 Arhaviye aşık eden kişiler1 Arhavli olmak1 Arşiment2 Artvin3 Artvin berta köprüsü1 Artvin Kalkınma ve Eğitim Vakfı15 Artvin kurtuluş1 Artvin Tanıtım Günleri3 Artvin-Arhavi sorunları1 Artvin-Cerattepe10 Asal sayı3 ASELSAN9 ASLAN KARTAL'IN KANATLARINI1 ASLI BAYKAL HAKLI MI? ATAÇ BAYKAL1 ASLI BAYKAL SİYASET OYUNLARINA GELMEMELİ1 ASLI BAYKAL'IN CHP'DEN İSTİFASINI NASIL OKUMALI1 Astroloji4 Aşı mitingi1 Atasözleri2 Atatürk42 ATATÜRK ARMASI1 ATATÜRK DEVRİMLERİNİ ANLATIRKEN ATATÜRK'Ü ANMAMAK1 Atatürk evrensel değerleri2 Atatürk Havalimanı7 Atatürk İnkılapları1 Atatürk Orman Çiftliği1 Atatürk ve Cumhuriyet1 Atatürk'ün "Evrensel Kurtuluş Felsefesi"ni yok sayamazsınız!!!2 Atatürk'ün veciz duruşu karşısındaki aciz duruşlar1 Atın sırtından attığı1 Atilla Kart6 Atilla Taş1 Atma Rcep1 Atmosfer kirliliği2 AVCI FIRTIN VAR DEDİ FIRTINAYA YAKALANDI1 Avrupa başarısı1 Avrupa durduramıyor GS yi çünkü TFF ve MHK'leri yok1 AVRUPA KUPALARİNDA EN ÇOK PUAN TOPLAYAN 10 TÜRK TAKIMI ARASINDA 34 PUANLA 6.OLAN ATATÜRK ARMALI VE DE BALKAN ŞAMPİYONU SAMSUNSPOR'UN YAKASINDA NEDEN AY YILDIZ YOK!!!???1 Avrupa parlamentosu10 Avukatlar günü1 Avusturya1 Ayağı kesik güvercin1 Ayasofya25 Ayazmend gezisi1 Aydın Muratoğlu1 Aydınlar dilekçesi2 Ayet-el Kürsi1 Ayetlere tersine mühendislik1 Ayır1 Ayni hakemin Galatasaray'ı da katletmesi1 Ayşe Kulin1 Ayşen Gruda1 Ayvalık1 Aziz Nesin32 Aziz Sancar1 Aziz Yıldırım93 Baba Vanga kehanetleri1 Babaannem2 Babalar günü1 Babam2 Bacasız Endüstri1 Bakara makara1 Balat1 BALKON TARIMI1 Balyoz57 Bana yapılanlar1 Barajlar genel bilgi1 BARCELONA GALATASARAY1 BARCELONA VE GALATASARAY1 Basımevi1 Basın metni1 Baş ağrısı1 Başakşehir1 Başarısızlıklardan öğrenme1 Başçavuş sokak16 Başı yerden kalkmayan insanlar1 Başıbozuk paşası1 BAŞKAN YÜKSEL YILDIRIM1 Başkanlık sistemi71 Başkent amblem1 BAŞKOMUTAN1 BATAN FUTBOLUN MALLARI BURADA GEL SEN DE AL1 Batı Anadolu Fay Hattı1 Batıkent4 Batıkent Botanik Bahçesi2 BATIKENT: "BOTANİK KENT" OLABİLİRDİ1 Batılılar-Afrika1 BAZEN DE YILDIZLARININ OYUNUYLA…1 Bedri Baykam2 Beka sorunu2 Ben ne yaptım?1 BEN SÖYLEYİNCE DARBE SEN SÖYLEYİNCE DEMOKRASİ1 BENCE MESSİ MARADONA DAN DAHA BAŞARILI1 Benim haykırışım14 Beraber yürüdük biz bu yollarda1 Beritan aşireti5 Berkin Elvan9 Beşar Esat21 Beşiktaş10 Beyazıt Öztürk1 Beyin kanaması1 Biat kültürü-Aleaddin Şenel1 Bilgi paylaşımı3 Binali Yıldırım1 Bir çift kadın memesi4 BİR GOMİS YETER Mİ? GALATASARAY SALT GOMİS İLE OLMAZ GALATASARAY DA KATILMALI GOLLERE...1 Bir Lale Orta düştü futbolumuzun ortasına1 BİRİNCİ KANAL İSTANBUL RİSKLERİ1 Biz bu boku niye yedik?1 BJK2 Blog yazma işi1 Bloglara yorumlarım1 BOEY FAYDASIZ DİYENLERE KAPAK OLSUN1 Bor1 Boyun ağrısı1 Bozkurt sel felaketi1 Böl-yönet1 Bölünmüş yol15 Bu görüntü siyasi rantın seçim versiyonu..1 BU MAÇ BUNU GÖSTERDİ!!1 BU ÜLKENİN EZENLERİ VE EZİLENLERİ..1 Bulaşıcı hastalıklar2 Burak Elmas2 Burçak Çubukçu2 Burçlar6 Bursaspor1 Bülent Arınç43 Bülent Ecevit46 Büyü ve sihir1 Büyükada7 Can Dündar22 Cansel Malatyalı1 CEHENNEMLERDE YANASIN..1 Celal Şengör1 Cem Uzan1 CEMAAT1 CENNET ÜLKE'Mİ CEHENNEME ÇEVİRENLER1 Cennetin izdüşümü1 Cerablus4 Cerattepe mücadelesi24 CESARET1 Cesur Yeni Dünya1 Ceviz ağacı3 Che Guevara5 CHP66 CHP mitingler1 CHP neden suskun1 CHP olağan kurultayı1 CHP ÖZELEŞTİRİSİ ÜVEY ELEŞTİRİ VE KARALAMA ASLA DEĞİLDİR1 CHP ÖZELEŞTİRİSİ YIKICI DEĞİL YAPICIDIR1 CHP'yi bitirme süreci1 CHP'yi yazmak1 CIA ajanı1 Confidential3 Corona günleri1 Corona virüs11 Covid delta varyantı1 Covid savları13 Covid-19 Delta1 Covid-19 için öneriler2 COVİD-19 TÜCCARLARI1 COVİD-19 VE FUTBOL1 Covid-19 Virüs6 Cumhur ittifakı8 Cumhuriyet Bayramı1 Cumhuriyet gazetesi2 Cumhuriyetimizin 501 CUMHURİYETİMİZİN YÜZÜNCÜ YILINDA GALATASARAT ŞAMPİYON1 Cumhuriyetin ilanı1 Cyborg3 Çağcıl kent nasıl olmalıdır?1 Çalışan gazeteciler günü1 Çanakkale şehitleri1 Çay1 Çay nasıl demlenir1 Çay neden önemli1 Çaykur Rizespor1 ÇED54 Çevre duyarlılığı1 Çevre temizliği1 Çeyrek akıl Eyüp1 Çığlık1 Çığlıklarım2 Çılgın projeler6 Çocuk Milletvekili1 Çocukları kör karanlıkta okula göndertmek neyin eğitimi?! İçimizdeki 4 mevsimi bozduğumuz noktada kendimizin ve kentimizin de iklimini bozduk!1 çok derin futbol1 Çukur dizisi1 Çukur ormanı1 ÇÜRÜK BİNALAR DEĞİL ÇÜRÜK YAPI YAPANLARIN GÜÇLENDİRİLMESİ..DEPREM MANİFESTOSU1 çürük binaları değil çürük binaları yapanları güçlendiriyoruz..1 D&R1 Dadybra1 Dani Rodrik3 Darbe3 Darbe hazırlıkları1 Darbe kurgucusu Hande Fırat1 Darbe kurgusu1 Darbe Mısır1 Davranışsal ekonomi1 DED1 Demokrasi3 Demokrasi manifestosu1 Demokratik açılım1 Demokratik devlet1 Deneme yanılma1 Deniz Baykal31 Deniz feneri16 Deniz Gezmiş16 Deniz Som1 Deprem17 DEPREM ALANINA SEÇİM KÜRSÜSÜ1 Deprem manifestosu9 Deprem manifestosu önemi1 Deprem önlemleri1 Deprem programında ne demeli? Çok yaşa padişahım1 DEPREM TARTIŞMALARINDA KANAL İSTANBUL1 DEPREM TOPLANMA ALANI DOLAR TOPLAMA ALANINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ1 Deprem vergileri nerede harcandı?1 DEPREMİ DEPREMLERDE TARTIŞANLAR1 Depremi unutmama ve doğal afet günü1 DEPREMİN DEPİVERMESİNİ RANTA DÖNÜŞTÜRENLER1 Depremleri sadece depremlerde değil sürekli gündemde tut1 DERE TAŞKINLARI1 Ders notlarım1 Dever nedir?11 Dever olgusu2 Devlet bahçeli1 Devlet Bahçeli bile mahir ünal'in densizliğine çıldırdı1 Devlet ihale yasası2 Devlet yönetimi12 Devleti batırma projesi1 DİE1 Dikey yapılaşma6 Diktatör nasıl olunur?1 Dilipak2 DİN VE IRK SENTEZİ..1 Dinler ve dinleyenler1 DİPLOMA ÇADIR 350 BİN KONUT VE MUHARREM İNCE İNTİHARI1 Diyanet34 Dizayn42 Diziler1 DNS amacı nedir?1 DOĞA GÜCÜ YAPAY İNSAN GÜCÜ1 Doğa konseyi1 DOĞA VE DOĞAN1 DOĞA VE DOLAR1 Doğal afet29 Doğal Hayatı Koruma Vakfı1 Doğal yalan-doğalgaz gazı vermek1 Doğanın dengesi1 Doğanın yok oluşu1 DOĞAYA VE DOĞANA SAYGI1 Doğu Anadolu Fay Hattı1 Doğu Karadeniz Gerçeklerin 27 yıl önceki Gez Gör Yaz öyküsü1 Doğu Perinçek2 Dokunan yanar1 Dolar yeşili1 Domuz gribi2 Dostlar buluşmalar1 Doyum döner1 DÖNEKLİK İLE UZLAŞIYI KARIŞTIRMAMAK GEREK1 Dönüş vanası1 DÖNÜŞLERİN DE ASALETİ VARDIR BUNU BOZMAK DÖNEKLİKTİR VE 2002 SONRASI KURUMSALLAŞMIŞTIR1 Dövize endeksli hesap DEH1 Dries Mertens1 Dua1 Duvara konuşmak1 Duygu Asena1 DÜĞÜN2 DÜNYA DEVİ VE DÜNYA MARKASI KARŞI KARŞIYA1 DÜNYA FUTBOLU PETROL BARONLARININ VE OLIGARKLARIN ELİNDE1 Dünyanın merkezi İstanbul1 DÜŞÜNCE DEĞİŞİKLİĞİNDEKİ KESKİN VIRAJ KİMLİKLERİ UÇURUMA SAVURUR1 Düşünenler-peşinden koşanlar1 Düzce10 Düzce su felaketi1 Düzensiz göç1 E-ret1 ECECAN-BURAK2 ECEVİT DEPREM BÖLGESİNE GİTMEMİŞ..CEVİZOĞLU'NUN KIRDIĞI CEVİZ BİNİ AŞTI..DEPREM BÖLGESİNE GİTMEDEN GEÇECEKLERİ GÜZERGAHLARI ASFALTLATANLAR..1 EGOSANTRİK TERİM VE OYUNCULAR1 Eğitim sistemi8 Ekonomik kriz kitabı1 Ekrem İmamoğlu35 Ekrem İmamoğlu yasağını nasıl okumak gerek1 Ekrem İmamoğlu'na önerim2 EKREM İMAMOĞLU'NUN EKMEĞİNE OY SÜRDÜ1 Elazığ depremi1 ELEKTRİĞE %5 ZAM POSTMODERN BİR TEKAFİL-İ MİLLİYE'DİR1 Elektrik kayıp-kaçak oranı3 elektronik genel kurul1 Ellerde ağrı1 Elmadan değirmenlerim1 Emre Belözoğlu39 EN GÜZEL HEDİYE HEDİYE ALMAKTIR..1 ENERJİ ALANLARI2 Enerji yatırımları yeterli enerji üretir projeleri midir?1 ENFLASYON1 Engin Arık1 Entegre havza yönetim planları1 ERBAKAN1 ERBAKAN EV HAPSİNE ÇARPTIRILDI!!1 ERBAKAN VE ERDOĞAN 28 ŞUBAT'IN NERESİNDE İDİ ŞİMDİ NEREDELER!?..28 ŞUBAT DAVALARIYLA SÖZDE ERBAKAN'IN İTİBARI KURTARILACAKTI..1 Erdal İnönü15 Erdem Gül4 ERDOĞAN2 Erdoğan mı Bay Kemal mı1 Ergenekon64 Ergenekon başlangıç noktası1 ERKAN BAŞ KAZAK GİYEMEZ1 Erman Toroğlu73 ERMAN TOROĞLU SAHTEKAR VURGUSU1 Ermeni meselesi4 Ertuğrul Günay16 Ertuğrul Özkök2 Esin kaynağı1 Eşek1 Evlilik töreni1 Evrensel Atatürk ve felsefesi3 Evrensel birleştirici kimlik1 Evrensel değerler42 Evrensel kimlik1 Evrensel kurtuluş felsefesi47 Eymir gölü5 Fadıl Akgündüz2 Faiz caiz mi?1 Fal1 Falcılık1 Farkındalık1 Fas1 Fatih Altaylı1 Fatih Terim4 FATİH TERİM1 Fatih'in tablosunu saraydan kaçırma1 Fatma Betül Sayan Kaya1 Faydasız1 Fecr1 FEM1 Fen liseleri1 Fenerbahçe15 FENERBAHÇE NEREYE KOŞTURULUYORLAR?1 FENERBAHÇE VE LALE ORTA ORTASI1 FENERBAHÇE'NİN HAYALİ YILDIZ AVCILIĞI1 Fenike gezisi1 Ferguson1 Fethi Sekin1 FETÖ eylemleri3 Fetö tehditleri1 Fetullah Gülen64 Fetullah Gülen savaşı1 Fetullah Gülen terör örgütü1 FIFA SIRALASI SONUNCUSU FAROE ADALARI VE ULUSAL TAKIMIMIZ1 Fırsat maliyeti2 Fidel Castro3 FİKRET ÇORBACIOĞLU1 Fikri Sağlar2 FİLENİN SULTANLARINA KAFİR DE! VAKIF TECAVÜZLERİNE SES ÇIKARMA1 First Lady Bettina Wulff1 Fitch3 FİYAT BELİRLEMELERİ1 Foreign Policy dergisi1 Fransa1 FRANSIZ KALMAMAK İÇİN "BİR LİSAN BİR İNSAN"1 Fransızca öğrenme kolaylığı1 Fransızca ve İspanyolca öğrenelim hep beraber..1 Fredrik Midtsjö1 Fuat Avni9 FUAT ÇAPA'NIN ÇABASINA ALKIŞ1 FUTBOL1 FUTBOL BU; BAZAN TAKIM OYUNUYLA KAZANDIRIR1 FUTBOL FUTBOL OLMAKTAN VE ÇİLEDEN ÇIKTI1 Futbol simsarları2 FUTBOL YATAĞINA DOLAN İNSANAT ARTIKLARI FUTBOLU KİRLETİYOR1 FUTBOLDA OLİGARŞİ1 FUTBOLUN YENİ EFENDİLERİ SAMSUNSPOR'UN AMBLEMİNDEN RAHATSIZ1 GALATASAR VE ZANİOLO VE İLKLERİN TAKIMI OLDUĞUNUN KANITI YENİLMEZLİK REKOR1 GALATASARAIN SAHA İÇİNDEKİ OYUNU SAHA DIŞINDAKİ OYUNLA ENGELLENİYOR1 Galatasaray364 GALATASARAY BARCELONA AŞKIN KARTAL'I YENDİ1 GALATASARAY BAŞARILI FUTBOLUYLA VEDA EDEREK UEFA AVRUPA LİGİ'NE HAREKET ETTİ1 GALATASARAY BAŞKAN ADAYI1 GALATASARAY BU SAATTEN SONRA DURDURULAMAZ1 GALATASARAY DURDURULAMIYOR FAKAAAAT....1 GALATASARAY DURMUYOR..SACHA BOEY GOL DA ATMAYA BAŞLADI1 GALATASARAY EFORUNU BAYERN MAÇINDA BIRAKMIŞ HATAY'A GETİREMEDİ1 GALATASARAY GÜMRÜĞE TAKILDI BİRİLERİNİ GEÇEMEDİĞİ İÇİN1 Galatasaray Güneş'i kararttı1 Galatasaray hakeme karşın Trabzonspor'u Icardi ile yendi1 GALATASARAY HATA MAÇINDA HATA YAPMADI FAKAT ALİ KOÇ HATA ÜSTÜNE HATA YAPIYOR1 GALATASARAY İNİŞE GEÇER DİYENLERİ UMUTSUZLUĞA İTTİ..1 GALATASARAY KORKUSU1 GALATASARAY KUPADA DA LİG'DE DE GOMİS İLE VAR!! İYİ DEĞİLKEN DE KAZANIRSAN ŞAMPİYON OLURSUN!1 GALATASARAY LAZİO1 GALATASARAY MARSİLYA'DA TESLİM OLMADI1 GALATASARAY OPERASYONU DEĞİL FUTBOLU SEVER1 GALATASARAY PALABİYİK PALASI İLE DOĞRANDI1 GALATASARAY ŞAMPİYONLUK ŞARKILARINI SÖYLETMEYE BAŞLADI1 Galatasaray UEFA Şampiyonlar Ligine koşuyor1 Galatasaray ve Lale Orta1 GALATASARAY YENİ YILA LİDER GİRDİ1 GALATASARAY'DA OKAN BURUK1 GALATASARAY'DAN HAYLİ KORKUYORLAR1 GALATASARAY'I DURDURAMIYORLAR1 Galatasaray'ı eleştirmesi sevgisinin isyanı idi..1 GALATASARAY'I İHRAÇ EDİN BU KADAR YORMAYIN KENDİNİZİ1 GALATASARAY'I NE HAKEMLER NE DE DİREKLER DURDURABİLİYOR1 GALATASARAY’IN 2-0'DAN GERİ DÖNÜŞÜ GRUPTAN ÇIKACAĞININ İŞARETİ1 GALATASARAY'IN AVRUPA HAFIZASI BAŞARI GETİRİYOR DA BUNU AVRUPA HAZMEDEMİYOR GİBİ1 Galatasaray'in Okan sesleri1 GALATASARAYIN CORONA VİRÜSÜ İLE UĞRAŞMASI VE FUTBOL VİRÜSÜ1 Gandhi Kemal1 GDO2 Geleneksel tıraş1 GENÇLERBİRLİĞ VE KONYASPOR1 genel kurul1 Geniş aile1 Geniş aile bireylerim2 George Bernard Shaw1 GES1 Getto55 Gez-gör-yaz15 GEZDİM GÖRDÜM YAZDIM5 Gezegenimizi hangisi ele geçirir?1 GEZERİM GÖRÜRÜM YAZARIM1 Gezi eylemcileri6 Gezi parkı halk hareketi62 Gezi şifresi1 Gezilerimiz2 Gırgır dergi2 GOMİS VE DİĞERLERİ1 GOMİS VE GALATASARAY ADANA DEMİRSPOR1 Göçmen politikası1 Gökçeada7 GÖKHAN ZAN VE ÜNAL KARAMAN'IN SİYASETE TRANSFERLERİ1 GÖRSEL KİRLİLİK1 Gösteri namazı1 Graham Fuller1 Greenpeace5 Greenwich2 Gtech2 Guggenheim Etkisi1 Guus Hiddink2 Güldüşümlerim7 Güldüşün çorbası9 Günaydın1 Gündemlerin efendisi30 Güngör Uras3 Gürsel Tekin15 Gürültü kirliliği29 HABİTLARA SAYGI1 Hagi92 Haiti depremi1 HAK EMEN HAKEM ÖRGÜTÜ TFF1 hak emen hakemler1 Hak emenler iş başında..1 Hakan Şükür1 HAKEMLERİ KORUYACAKLAR YA BU SEFER TOPU YAYINCI KURULUŞA ATTILAR1 Haliçte yaşayan simonlar1 Halifelik5 Hamza Yiğit Akman1 Hanefi Avcı4 Harem1 Harf devrimi4 Haris Seferovic1 Hasan Cemal1 Hasan Sıtkı Özkazanç1 Hava kirliliği7 Haydarpaşa Manhattan1 Haydarpaşa tren garı2 Haymana Kaplıcası1 Hayrünnisa Gül1 Hedef 2023 sloganı1 HER BAŞARISIZLIK SONRASININ RUTİN KAOS TEKRARLARI1 HES3 HES izin1 Hes-savar doğa projeleri2 HESLER21 HESLER SALDIRGANLARI BESLER1 Hıncal Uluç33 Hıncal Uluç da ışıklara yol aldı1 Hızlı tren kazası5 Hicr1 Hidrolik enerji4 Higgs bozonu1 HİJYEN ERDOGAN VE PANDEMİ1 Hilafet2 HİLAFET MI DEDİN!? HADE BE ORADAN!!!1 Hint varyantı1 Hitit güneşi5 Hitler Almanyası6 Hollanda4 Hopa fekaleti1 HOŞGÖRÜ EVRENSEL BARIŞIN KATALİZORUDUR1 HOŞGÖRÜ VE İNSAN OLMANIN ERDEMİ1 HURDA ÇELİK HURDA EV1 Hülle nedir?1 Hülya Koçyiğit6 Hürrem1 HÜSEYİN EROĞLU HÜSEYİN KALPAR BAŞARISINI YAKALAR MI?1 Hüseyin İnan11 Hüseyin Sağ1 Icardı1 ICARDI2 ICARDI BU ELBET YIKARDI1 ICARDI MUSLERA BARDAKÇI TORERİA NELSON KEREM YUNUS OLIVERA VE OKAN BURUK VE DE DURSUN ÖZBEK YÖNETİMİ1 ICARDI YIKARDI VE DE YIKTI...GALATASARAY SAHADA DEĞİL DE SAHA DIŞINDA BİTİRMEYE ÇALIŞILACAK GİBİ1 ICARDİ ASİST KRALI DA OLACAK GİBİ çünkü ADAM ATAMAYINCA ATTIRIYOR!!1 Ilımlı İslam projesi1 IMF1 Irkçılık1 Isınmada tasarruf yöntemi1 Işıklara yolculuk1 IŞİD1 İBO ŞOV VE CELAL KILIÇDAROĞLU1 İbrahim Müteferrika1 İbrahim Özden Kaboğlu1 İbrahim Tatlıses2 iç savaşa hazırlık1 İçerik çalmama uyarısı1 İçerik üreticisi1 İdam1 İdeolojiye endekslemek1 İKİNCİ KANAL İSTANBUL1 İKTİDAR A PLANI DIŞINDA B VE C PLANINI DEKLARE EDERKEN MUHALEFETİN A PLANI BİLE TARTIŞILIR..1 İktisat bilimi2 İlber Ortaylı1 İlhan Selçuk'u aramızdan ayrıldı1 İlk alan çalışmam1 İlk deprem manifestosu1 İlk Tarım Kredi Kooperatifi1 İlker Başbuğ26 İltizam-Mültezim1 İMAM2 İmam-ı Azam1 İmamoğlu yasağı Erdoğan ın minareli süngülü yasağı ile örtüştürmek yanlışlığı1 İMPARATÖR DERKEN1 İmrahor vadisi1 İNCE İNCE GİDİNCE1 İnfaz yetkisi1 İnsana dokun-yüreğine dokun-kalbine dokun1 İnternet1 İnternet nedir?1 İRTİCA1 İslam burjuvazisi1 İslam yeşili1 İsmet Berkan1 İsmet İnönü2 İsmet Özsoylu1 İspanya gezisi2 İspanyol gribi3 İsrail3 İstanbul gezisi3 İstanbul Havalimanı2 İSTANBUL HÜZNÜ AZALTILIYOR1 İstanbul silüeti61 İSTANBUL-ÇATALCA RESİMLERİ1 İSTANBUL'DA DOĞAYA VE DOĞANA SAYGI1 İstifa kurumu1 İstihdam yalanı1 İstiklal Marşı1 İSTİNAT DUVARLI ANROŞMAN1 İstismar1 İsviçre1 İş hukuku1 İşsizlik16 İtalya4 İttifak dışı partiler1 İzmir-Karaburun gezisi1 Jeo Biden2 JES1 JET EGZOZLU ARAÇLAR1 Juan Mata1 Kabahatler kanunu1 Kabahatli kentli2 Kaçak elektrik3 Kaddafi nasıl öldü?1 Kader değiştirmek1 Kadir Mısıroğlu1 KAFATASI1 Kafkas usulü çay1 Kahrolsun deprem alanına giren muhalefet mı diyelim..1 Kalıcı önlemler18 KALLEŞ ÖLÜM1 Kamilet Vadisi12 Kanal İstanbul18 Kanal İstanbul-Musilaj2 Kanunî Sultan Süleyman1 Kaostan beslenenler1 Kapisre deresi7 Kapkara1 KAR BEYAZI ŞİİR1 KARA BEYAZI HAYATLAR İÇİN ŞİİR1 KARA PARA1 Karadeniz yollar1 Karagümrük maçında MHK Galatasaray ın ağzına bir parmak bal çalmış olmasın1 KARAMSALLIK TESLİMİYETTİR1 KARAMSARLIK KÖTÜYE ALAN AÇMAKTIR..1 karar organı1 karar yeter sayıları1 Karargâh rahatsız1 Karbondioksit-oksijen eşitliği1 Karl Marx5 Karşı duruş33 Karz-ı hasen1 Kaset komplosu3 KASTAMONUSPOR GALATASARAY MAÇINDA 25 DAKİKA DİRENÇ GÖSTEREBİLDİ1 KATAR FUTBOLA NE KATAR1 Katolik nikahı1 Kaya gazı1 KAYSERİ MAÇINDA GALATASARAY'İN 1 PENALTISI 1 DE GOLÜ VERİLMEDİ 3 PUAN RAKİBİNE VERİLDİ1 Kazım Koyuncu2 Kazımcan Karataş1 Kazuistik anayasa1 Kebabçı1 Kehanetlerim1 Kemal Kılıçdaroğlu28 KEMAL KILIÇDAROĞLU NUN SİYASİ ANATOMİSİ1 Kemalpaşa1 Kenevir1 KENT TARIMI1 KENT-KOOP3 Kentini dinle1 Kentsel dönüşüm37 KEREM2 KEREM AKTÜRKOĞLU1 KEREM KINIK VE 12 ŞİRKETİ VE DE DFB'NİN KURULMASI1 KHGM1 KILIÇDAROĞLU GÜNDEMSİZ DİYENLER1 Kılıçdaroğlu Manifestosu4 KINA2 Kırık sandalye2 Kırılma noktası19 Kıtlık bilimi1 KIYAMETİN YAŞANDIĞI DEPREM BÖLGESİNDE MESCİT Mİ ÖNEMLİ ÇOCUK BEZİ VE MAMASI MI?1 Kızılay1 Kızılderililerin atasözü2 Kilo problemi1 KİM FETÖCÜ ÖCÜ???!!!1 Kişisel görüşlerin dinleştirilmesi1 Kitaba yazacaklarım2 Kitabım1 Kitaplar1 Kitapyurdu1 Klasik tıraş1 Kloz1 Koalisyon1 Komplo teorisi17 Konfüçyüs2 KONYASPOR1 korkmuyorum6 Korku imparatorluğu21 Korona1 KÖHES4 KÖPRÜ1 Kötek2 Kötü uygulama1 Kötülük1 Köy enstitüleri10 KÖYÜM SİDERE DERESİNDEKİ BU TAŞ DÜŞSÜN KAFANIZA KAFASIZLAR..1 Kriz raporu2 Kriz-pandemi93 kronik subdural hematom2 KSH1 Kuğulu park3 Kur'an şifreleri1 Kurgu6 Kurtlar vadisi karakterleri1 Kurtuluş destanı26 KUŞAKLARLA KUŞAK GEÇMEK1 Kuşkularım2 KUTLARIM1 KUTSAL RİTÜEL EVLİLİK1 Kuzey Anadolu Fay Hattı1 Kuzey Marmara otoyolu9 Küba13 KÜÇÜCÜK ZORBAY KÜÇÜK1 Küresel efendiler5 Küresel ısınma11 Küresel sömürü denklemi: “AB+ABD=ARBD”16 Küreselleşme aldatmacası4 Kürtler65 Kütahya-Simav depremi1 Laik devlet6 Laiklik1 Larry Diamond1 Laz dilbilgisi1 LAZ LOBİSİ NEDEN YOK!?1 Lazca1 Lazlar13 Le Figaro1 Leo Dubois1 Levent Üzümcü1 LİDER ÇIKAR İNŞALLAH1 LİGDE TRABZON'A 5 ATAN ALANYA ELENDİ1 Lizbon1 Lokomativ Moskova1 LÖSANTE1 Lösemili Çocuklar Vakfı1 LÖSEV1 Lucas Torreira1 LÜTFÜ SAVAŞ VE HATAY LÜTFÜ SAVAŞ VE HATAY1 M.Akif Ersoy1 Macaristan1 Maça bombalı saldırı1 MADEN İŞÇİSİ MAHPUS1 MADENCİ SERBEST1 MADENLER1 Madımak10 Madımak-Auschwitz-Reistag1 Mahir Çayan1 Makarnacılar10 Malazgirt savaşı7 Manavgat8 MANCHESTER UNİTED GALATASARAY’I HAŞAT EDER DİYEN E.TOROĞLU’NU DA DEVİRDİ!!!1 Manisa-Soma2 Mansur Yavaş21 Maraba kültürü ve ağa17 Marcao olayı1 Marduk8 marka spor ayakkabı1 Market zincirler1 Marsilya1 MATA HATAYSPOR'U MAT ETTİ1 matbaanın geç gelmesi2 Matematik nedir?1 Mathias Ross1 Matthıas Ross1 Maval okumak12 Maya takvimi kıyamet1 Mayasızlar1 Mayınlı alanlar8 MECZUP1 Medyan nedir?1 Mehmet Barlas4 Mehmet Özhaseki1 Melih Gökçek30 Meral Akşener11 MERAL AKŞENER TARİH YAZMADI TARİHTEN SİLDİ KENDİSİNİ İYİ GELEN AKŞENER GERİ DÖNDÜ1 Merkez Bankası1 Merkezkaç kuvveti8 Mersin Gazi çiftliği1 Mersin gezisi1 Mersin-Alata1 MERT İNSAN MERTENS'İN HARİKA GOLÜ1 MERTENS MEST ETTİ MERTENS ALANYA'YI BİTİRDİ1 Mesleki sorumluluk sigortası5 MESSİ MEST ETTİ ARJANTİNLİLERİ1 Mesut Yılmaz15 Metal yorgunluğu3 METE YARAR KİME YARAR!!??1 Metin Oktay3 MHK1 Mılot Rashıca1 Milenyum kupası1 MİLENYUM KUPASI VE GALATASARAY1 Millet ittifakı6 MİLLET İTTİFAKI NEDİR NE DEĞİLDİR..1 Milletimizle alay etmeyin!1 Milletvekili dokunulmazlığı13 MİLLETVEKİLLİĞİ Mİ MİLLETİN VEKİLLİĞİ Mİ!?1 Milli Piyango şaibe3 Milliyetblog yazılarım2 MİT54 Mod nedir?1 Modern kölelik2 Modern tıraş aletleri1 Moğollar4 Monaco35 Montrö sözleşmesi2 Motorlu kuryeler1 MPİ Genel Müdürü İhya Balak3 Muammer Kaddafi5 Muaviye-Küfeli-Hz. Ali1 Mucur1 Muhalif duruş2 MUHARREM İNCE7 MUHARREM İNCE KALIN OYNUYOR OY OY DİYE İNLEYENE KATKI VERMEK ADINA1 Muhsin Yazıcıoğlu1 Muhteşem Yüzyıl dizisi10 Murat Bardakçı7 Murat Karayalçın34 Muru3xi1 Musilaj1 MUSLER SAKATLANDI1 MUSLERA1 Mustafa Balbay31 Mustafa cengiz1 Muvazzaf5 Mümtaz İdil1 Müslüm Gürses1 Nabi Avcı1 Naci Görür2 Nagehan Alçı2 Nasıl Galatasaraylı oldum?1 National Geographic3 Nazım Hikmet26 Nazlı Ilıcak17 Ne düşünüyorsun?1 Ne istediniz de vermedik1 Ne oldu?1 Necdet Hoşcan1 NEDEN SÜPER KUPA SAMSUN'DA DEĞİL DE ARABİSTAN ÇÖLLERİNDE1 Negatif bilgi1 Negatif uzmanlık1 New York Times10 NİCE NİTEL BAYRAMLARA1 NİCELERİ AKADEMİLİ1 Nicolae Ceaușescu1 NİKAH1 NİYE BİR ALANYASPOR OLMASIN!!??1 NOBEL BENİM HAKKIM HAKKI!!1 Nuh tufanı10 Nur Suresi 30-31. ayetler3 Nuray Mert12 Nurettin Veren2 Nurettin Yıldız3 Nuri Asan1 Nush ile uslanmayanı etmeli tekrir-tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir1 Nükleer1 Nükleer enerji1 Nükleer santral46 Nükleer tehlike1 OFLU HOCALAR OKUMASIN OFSPOR'U1 Ofspor1 OFSPOR NEREDE İSE GALATASARAY'I ELİYORDU1 OGG1 OKAN BURUK İLE GALATASARAY ARTIK KORKUTUYOR1 OKAN BURUK1 Okan Buruk 5 kez üst üste maç kazanarak Galatasaray'ı 17.kez Şampiyonlar Ligi'nde1 OKAN BURUK ANTALYASPOR'A BURUKLUK YAŞATTI..FUTBOLUMUZU OLİGARKLAR VE 7 BÖLGELİ LİG ÖNERİSİ1 OKAN BURUK REKORLARA DOYMUYOR1 OKAN BURUK VE ÖĞRENCİLERİ İLLE DE ICARDI SÜPER LİG'İ YIKARDI VE DE YIKTI DA!! FB'Yİ GS'İN DEPLASMANDA 3-0 YENMESİ AYRİ BİR HARİKA1 Okan Buruk'u istemeyenlere kötü haber1 Okan Emre'yi 7 bitirdi1 Okan içerde sinmiş Danimarkalıları üzdü1 Oktay Ekinci4 Okumak1 Ola1 Oligark15 One Munite6 OnPunto1 Opsiyon1 Orantısız yağdanlıklar1 ORDAN BURDAN PARDON MARDON..1 Orduspor1 Orhan Gencebay1 ORHAN PAMUK MU YOKSA ATATÜRK MU AĞIR GELİR1 Osama1 Osmanlı11 Osmanlı yönetimi6 Oturarak çalışmak1 Oturuş ergonomi1 Oy depoları1 OYUN VE KOYUN1 OZAN KABAK1 Öğrenilmiş çaresizlik1 Öğretmen27 Ölüm4 ÖLÜM GERÇEKTEN ADIN KALLEŞ1 Ömer Çelakıl2 Ömer Dinçer2 Önerim var15 ÖSO1 Öteki dünya önlemleri1 ÖYLE BİR KALECİ Kİ ICARDİ'YE BİLE GOL ATTIRMADI1 Özel istihdam büroları1 Özelleştirme40 Özer Akdemir1 Özgün çalışma11 Özgür düşünce53 ÖZGÜR ÖZEL SİYASET OYUNLARINI BİLENLERİN SİYASİ TİMSAHLARIN OLDUĞU HAVUZA İTİLENDİR1 Özhan Canaydın1 PageRank1 Papazın bağı nereden geliyor?1 PARTİLİ CUMHURBAŞKANI SÖZÜ DOĞRU DEĞİL1 Patalojik sorun1 PDY5 Pearl Harbor3 Pedofili1 PEHLİVANLARA ÖDÜL FİLENİN SOLTANLARINA LGBT1 PELE1 Pelikan1 Pelin Çift1 Pers1 Petek ısınma sorunu1 PETROL VE FUTBOL1 Peygamberler1 Pherma-sharp1 Pınar Selek1 Pierre Loti1 Pierre Webo1 Pisa Kulesi1 Pisagor4 Piyangolar1 Plansız yapılaşma1 Polo Dayı1 POLONEZKÖY1 Portekiz gezi1 Portekiz gezisi8 Porto1 Poşet meselesi4 PROF. ATAÇ BAYKAL1 Prof.Dr. Bülent Arı2 Prof.Dr. Ioanna Kuçuradi1 PROJE1 Pukiya1 Rant14 Rantsal dönüşüm5 Raşa1 Recep Yazıcıoğlu1 Referandum9 Reglaj ayarı1 Reina saldırısı1 Rejim1 Rektör Melih Bulu1 Reptilian1 RES16 Reşat Nuri Güntekin1 Reyting kaygısı2 Rıdvan Dilmen14 Rıza Sarraf6 Ribery1 Richard Feynmann1 RİZE ARTVİN HAVAALANI ARTVİN İÇİN HAVA RİZE İÇİN ALAN1 Rize felaketi3 Rizespor katledildi1 ROK2 Romantik bir hafta sonu1 Rothschild1 Rus bakışı1 Rus büyükelçisi vuruldu2 Rus uçağı düşürülmesi1 Rüyam1 SABRIN SABRINI TAŞIRAN SABIR SABIR OLMAKTAN ÇIKAR TESLİMİYETE DÖNÜŞÜR1 SACHA BOEY1 Safranbolu gezisi1 Sağlıksız kent politikaları1 SAHA İÇİNDE KAZANAN GALATASARAY SAHA DIŞINDAKİ OYUNLARA ASLA KULAK VERMEMELİ1 Sahte fatura1 Salgın hastalıklar1 Salgınlar2 Sami Karaören3 Samsun 19 Mayıs Lisesi29 SAMSUN ŞAMPİYONLUĞU HAK EDEN BİR KENT1 Samsun'un tarihi 19 mayıs 19191 Samsunspor157 SAMSUNSPOR AMBLEMİ1 SAMSUNSPOR BAŞKANI TAKIM YERİNE FUTBOLCU ALMALI!!!1 SAMSUNSPOR İYİ GİDİYOR HÜSEYİN EROĞLU İLE1 Samsunspor morard1 SAMSUNSPOR SEMT İ KUTSAL EYÜP TAKIMI EYÜPSPOR U PERİŞAN ETTİ. SAMSUNSPOR UN ÇALIŞTIRICIS HÜSEYİN EROĞLU1 SAMSUNSPOR SİVAS'TA İYİ BAŞLADI1 Samsunspor'u birileri aşağı çekiyor1 SAMSUNSPOR'UN 14 MAÇI1 Samsunspor'un armasına saldırmak1 SANIK SANDALYESİNE OTURTULMASI GEREKEN 20 YIL İKTİDARDA OLAN MUKTEDİRDİR1 Sansür16 Sapadere kanyonu1 SAPANCA CENNETTİN İZDÜŞÜMÜ1 Sapıklıkla suçlamak1 Saray darbesi1 SARAYDAN TABLO KAÇIRMAK1 Sarı inek2 sarı saçından güç alan Icardi attı üç puan geldi1 Sarp1 Sayısal Oyunlar4 Seçim hile1 SEÇİM HİLELERİNİN ANATOMİSİ1 Seçimlerde hile24 SEÇİN YAZMACA BUNLAR1 Seçmen profili1 SEÇSİS1 SED1 Sedat Peker11 SEFEROVİÇ1 Selahattin Demirtaş1 Selin Sayek Böke3 SEO-SERP1 SERGEN YALÇIN1 Sergio Oliveira1 Serhıy Perkhun1 SERİ FARKLI YENİLGİLER1 Seslendiklerim1 Sevgililer günü2 sevr anlaşması1 Seyduna21531 Seyit onbaşı1 Sezen Aksu8 Sırt ağrısı1 side1 SİDERAYEPE3 Sidere29 SİDERE DERE ISLAHI İÇİN ANROŞMAN ÖNERİSİ1 SİDERE NİN ALTINI ÜSTÜNE GETİRMEK Mİ İSTENİYOR? SİDERE'DE ALTIN1 Sidere vadisi8 SİDERENİN DOĞASINA VE DOĞANINA DOKUNMA!1 SİHA2 Sincan1 Siyanür4 Siyaset meydanı2 Siyaset yapmayın2 Siyaseten katl2 Siyasetin helalleşmesi1 SİYASİ DEPREMDEN YIKIM BEKLEYENLER YIKILDI1 SİYASİ KARAKTER YOK İSE..1 Siyasi rant aracı23 siyasi rant otomobilleri1 Siyasi suikast13 Siyasi üstünlük1 Sneijder185 Sol argüman2 SOL SOL İLLEDE TEK ÇATI SOL1 Solcu musun sağcı mı yoksa yağcı mı?! Sol yanlarımızı acıtanlar!!1 SOLDA CHP TEK ÇATI OLMALI1 SOLMAK VE EVRENSEL OLMAK İSTİYORSAN SOL!!!1 Solun tasfiyesi1 Soma katliamı3 Son viraj3 Son yazım-11 Son yazım-21 Son Yazım-31 Soner Yalçın5 Sorumsuz Hayvansever2 Soruyorum163 Sosyal hukuk devleti4 Sosyal patlama risk haritası5 Soytarı31 Spor eleştiri1 Srebrenica katliamı1 Stephen Hawking4 Stratejik önem8 Stres ve alkol3 Su akar Türkler bakar1 Su akar yatağını bulur1 Su debi ayarı1 SU SAVAŞLARI5 Suçlamalara karşı gerçekler1 Sultan Ahmet4 SUPER KUPA DURUŞU SÜPER SOPA İSTİYOR..FENERBAHÇE DEĞİL DE ALİ KOÇ NE YAPMAK İSTİYOR1 Suriye18 Süleymanşah Türbesi2 Sümela manastırı1 SÜPER LİG'E KOŞAN SAMSUNSPORU TUTANA AŞKOLSUN1 Süper loto4 Sürdürülebilirlik3 Sütyen Tarihi1 Şafak Sezer2 Şangay beşlisi1 Şans Oyunları1 Şans Topu3 ŞENOL GÜNEŞ2 ŞEREFSİZ SENSİN1 Şeriat1 Şevket1 ŞEYH BEDRETTİN DESTANINI YAZAN NAZIM HİKMET1 Şeyh Said isyanı1 Şeyhler16 Şiir2 ŞİİR VE ERDOGAN1 Şike101 Şike kronolojisi1 Şili depremi18 Şirince3 şirket yönetimi1 ŞUTBOL2 ŞUTLUYORUM-Futbol706 ŞÜKRİYE TUTKUN TUTUŞU1 Tahir Kıran1 TAKLACAI MERT YANDAŞ'IA ÖVGÜ ICARDI'YA SÖVGÜ HADE BE ORDAN1 Taksim meydan savaşı2 Taliban6 Taliban erkeklerinin bazıları neden yüzünü saklıyor? Makyaj1 Taliban yöneticisi1 TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE DİYEN DENİZLER IŞIKLARA GÖNDERİLİNCE TAM BAĞIMLI TÜRKİYE OLDUK1 Tanju Özcan1 TARAFLILIK CIVIK YAĞDANLIĞA DÖNÜŞTÜ1 Tarık Akan6 Tarifeli uçuş nedir?1 Tarih tekerrürden ibarettir1 Taşeron sistem1 Taşeronluk sözleşmeleri1 Taşımalı eğitim1 Taşımalı siyaset1 Taşkınlar54 TAŞKINLARI FIRSAT BİLEN RANTÇILARIN TAŞKINLIKLARI1 Tekâlif-i milliye nedir?1 TEKBİR DEĞİL YARDIM GETİR1 Tekel1 Tekel işçileri17 Televole kültürü31 Televole yangını1 Tema vakfı5 Tembellik yok üretmek var1 Temel Fransızca4 Temel İspanyolca6 Terim2 TERİM İLE GALATASARAY RESMİ1 Terör9 tevâfuk1 Tevfik Fikret1 TFF4 tff ve mhk1 TFF VE MHK ALİ PALABİYİK'A ASLAN'I DOĞRATTI MI DİYELİM??!!1 TFF VE MHK OLMAYINCA FUTBOL GÜZEL1 TFF-İBB- FUTBOLDAN GEÇİNENLER1 THY1 Tıraş keyfi1 Ticaret-Siyaset-savaş1 Timsah1 Timsah gözyaşları2 TL sembol1 TMMOB72 TOGG1 TOKİ2 TOKİ MOKİ...YOL1 TOPÇU VE VEFAKAR SEYİRCİYİ KUTLARIM..1 Toprak ağası1 Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Yasası1 Torba yasa7 Toryum10 Trabzon Ayasofya1 Trabzonspor10 TRT4 TRT TARİHİ DİZİLERDEN FIRLAMA TUHAF SAÇLI YENİ OSMANLI TİMİ1 TRT VE YANDAŞ KANALLAR SÖZDE İKTİDARIN İCRAATLARINI ANLATAN DİZİLERDE YARIŞIYOR1 TRT=trt1 TSK1 Tuncay Özkan7 Tuncel Kurtiz1 Turgut Özal2 Turist Ömer1 Tutsak lümpen gençler1 Tuzun kokması15 TÜİK2 TÜM ULUSUN YENİ YILINI KUTLARIM1 Tünaydın1 Türban12 Türbanlı polis1 Türbanlı zabıta1 Türk nasıl olunur?1 Türk-kürt faşizmi1 Türkan Saylan3 Türkçe dışındaki dillerde içerik üretmek1 Türkçe Fransızca İspanyolca sözlük1 TÜRKEVİ1 Türkiye başarısızlığı1 Tütün1 Tüzük Kurultayı Manifestom1 Uçurtma aşkı1 Uğur Mumcu23 Ulusal gereklilikler1 ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞININ KAHRAMANLARINI İDEOLOJİLERİNE ENDEKSLEYENLER1 ULUSAL TAKIM1 Ulusal varlık fonu1 Uluslararası iktidar alanı1 UNESCO29 UNESCO dünya mirası listesi1 UnutMADIMAKlımda1 UYARIMDIR5 Uzatmalı Covid1 UZLAŞI DA BARIŞ VARDIR DÖNEKLİKTE İNKAR VE İHANET..1 Uzun covid nedir?1 Üç fidan4 ÜKEM FUTBOLU KAFASINDA PATLAYAN SOPA1 Ülkenin ticarethane gibi yönetilmesi1 Ümit kocasakal1 Ümit Öztürk1 Üniter devlet1 Ürdünlü Ebu Musab Zerkavi1 ÜRKENLER1 Üzerih Garih1 Vedat Dalokay1 Vefat1 Venedik tacirliği1 Viyana1 VPN nedir?1 Washington Post1 Wikileaks2 YA SEV YA TERK ET ANLAYIŞI1 Yaban1 Yabancı durmak1 Yakup Kadri Karaosmanoğlu1 Yalçın Bayer18 Yalnız Kurt1 Yangın1 Yangından önce abant1 YANLIŞLAR İNSANI YALNIZ BIRAKIR1 Yap-işlet modeli1 YAPI DENETİMİ1 YAPI SINIFI1 Yapısal reform1 Yarbay Thomas Edward Lawrence1 Yarı başkanlık1 Yasaklanmış öğrenme fırsatları1 Yaşadıklarım1 YAŞAMDAN KOPRIANLAR YARALILAR DEĞİL YAŞAMDAN KOPARAN HURDA EVLERİN SAYILMASI VE YENİ TALAN YALAN SÜRECİ1 Yaşar Büyükanıt5 Yaşar Nuri Öztürk3 Yaşınılabilir kentler1 Yaşlılık sendromu1 Yatay yapılaşma2 Yatırım fonları1 YAZAN MÜHENDİS YAZIYOR1 YAZAN MÜHENDİS'İN BİRİKEN YAZILARI1 YAZSAN NE OLUYOR Kİ YİNE" BENİM OĞLUM OKUR DÖNER DÖNER OKUR"1 YEBİ YIL YENİ İDEOLOJİ1 Yemeksepeti1 Yeni dünya düzeni12 YENİ MORİNHO MONTELLO MU?1 Yeni proje-Fatih Terim1 YENİ YIL1 YENİ YIL YİNELİKLER DEĞİL YENİLİKLER GETİRSİN1 Yeni yollarda kazalar neden olur?1 Yere Batan Sarnıcı-Milyon taşı1 Yerel yönetimde aday1 YERİN ALTI MADEN EMEKÇİSİNİN YERİN ÜSTÜ MADENCİNİN1 yerli otomobil1 Yeşil sermaye1 Yetenek kazanmak1 Yeter be!1 Yeter söz milletindir1 YGS şifre1 YHT1 Yiğit Bulut1 yok böyle Icardi ve Kerem1 Youtube tüccarları1 Yörükler1 Yumuşak karın1 YUNUS1 YUNUS AKGÜN1 YUNUS AKGÜN VE TERİM1 Yusuf Aslan10 Yusuf Demir1 YÜKSEL ÇORBACIOĞLU CHP ADAY ADAYI1 YÜKSEL YILDIRIM2 Yürüyen virüsler1 Zeki Alasya6 Zeki olmayan ahlaksız1 Zigana Yaylaları1 Zirveye giden yol1 Ziya Gökalp1 Zorba1 Zorbay1 zorunlu organlar1 Zülfü Livaneli6
Daha fazla göster

1829 Adet Yazı Arşivi

Daha fazla göster

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *