Ana içeriğe atla

İNEBOLU VE İSTİKLAL YOLU

YENİ GEZİ YOLUMUZ; İNEBOLU VE İSTİKLAL YOLU BİR “GEZ-GÖR-YAZ” ETKİNLİĞİDİR

1-4 Ağustos 2016

Meslekdaşım Oğuz Atay’ın ve Orhan Şaik Gökyay’ın, Şerife Bacının, Hafız Selman İzbeli bacı, Halime çavuş ve Hamamcı Kadı Salih Reis ve de İstiklal madalyalı denk kayıklarının memleketi: İstiklal Madalyalı İnebolu’ya gitmeye karar verdik..

1 Ağustos 2016 saat 07:33 “X” ile yola çıkmamız gerekirken “Y” ile hareket ettik. Açıklayayım; Nilüfer’den, Metro’ya..

Nedeni; X’in teknik ariza yapması. Bizim koltuk numaraları 1-2-3 büyüdü ve 11-12-15 oldu. Böylelikle hareket anında görüntü alma olanağı yok oldu. Dedim ya teknik ariza, resmen ahlaki arıza. Yani yalan! Yalan çünkü yanımdaki yolcu benim kuşkumu kuşku olmaktan kurtardı.. X az yolcu ile yola çıkmak istemediği için bizi “Y”’ye aktarmış. Nilüfer yetkililerine sesimi fazlasıyla yükselttim. Sizi yazacağım dedim.. “Bu kadar yazmak yeter” diyerek, anlayana saz, anlamayana sivri... örneği, kısa kestim..





































Fakat, burayı kısa değil uzun kesmem gerektiği ortaya çıktı.. Gidiş dönüş biletimiz nedeniyle, dönüşü Nilüfer ile yapmak zorunda kaldık, yine aktarılırız korkusu yaşamadık değil. Nilüfer geldi eski numaramız; 1-2-3’e kurulduk ve yola koyulduk. 2 saat sonra sürücü değişti. Sürücü, zaman kaybetmek sizin host ile konuşmaya başladı: “Kardeşim bunlarda Allah korkusu yok. Tuttuklarını abat, tutamadıklarını berbat ediyorlar. Nilüfer firması zor durumda, çünkü Tayyip yandaşı değil. Onun yandaşı olan Metro sahibi-ki tüm araçlarına, Türk bayraklı bandına ‘Sevdamız sensin’ yazdırmış.

Yani doğru sözü ekonomik ranta dönüştürmüş- Galip Öztürk bırakın otobüs işletmeciliğini, Esenler Otogari’nı da işletiyor. Buradan kazandığını Gürcistan’a taşıdı adam. Batum Otogarını da satın aldı, Azerbaycan ve Orta Asya’ya yolcu taşıyor..” Yaa, Nilüfer bizi neden Metro’ya aktardığını ben sürücüden, siz de benden öğrendiniz. Yalnızca onu mu; metronun neleri akladığını ve de metro’ya kimlerin neler aktardığını..”

Eeee, orta direk dinlencesi bu kadar olur.. Şimdi araban altında, istediğin yerde dur, istediğin otelde mola, yani paran kadar özgür yaşa. İnanın ben ailemle kıt olanaklarla yaptığım gezi yazılarına değil öykülere, romanlara konu olur. Romanlara konu olur, çünkü bir elimde valiz(ler), cebimde fotograf makinesi olarak kullandığım cep telefonu, bir yanımda da gezi notlarını notlamak için kalem ve de not defteri. Öyle anlar oluyor ki, üçünü de bir anda kullanmak zorundasın; valizi yere koy, GSM ile görselle, ardından notunu al..İnanın o siyasi erk zenginleri benim kadar ülkeyi dolaşmamıştır ve de görselleyip yazmamış ve haz duymamıştır.

10 bin sayfayı aşan “GEZ- GÖR-YAZ” arşivi. Anlayacağınız bizimkisi paramız kadar özgür tatil, ama o görgüsüz zenginden çok daha zengin bir dinlence anıları. Yaaa, veriyor molla istediği yerde mola..Bu ülke kalkındığı için batı bizi darbeliyor diyen zatın yarattığı zenginlerindir paraya orantılı yaşam özgürlüğü. Fakat asla benim, dahası ailemle yarattığım özgürlük kadar varsıl değil. Gelmişken konuya biraz daha gidelim; ülke nasıl mı varsıl-kalkınmış gösteriliyor? Yoksulun cebindeki ile yarattığı varsılın cebindekini topluyor, ikiye bölüyor alsana Gayri saf milli hasıla..Sahi bu yoksul katmandan nasıl makarnacı üretiyor şaşırıyorum?!

Bu kadar uyarı yeter. Biz Ankara bozkırından çıkıp, Ilgaz ve de Küre dağlarına ve Karadeniz’imizin İnebolu’suna gidiş gzergahına girelim.. Saat, 08:13 Akyurt’ geçtik, ardından Kozayağa köyünü.. Köy adeta İç Anadolu’da bir Vaha; yemyeşil. İçinden nehir (Kızıl Irmak) geçen Kalecik sapağını da geçtik. Çankırı’ya 62 km var.

Hacköy, Dağdemir köylerini geçerken çağrıştırdı:

Köy yerleşkelerinin yemyeşil, köyün dışı yine İç Anadolu bozkırı.. Demek oluyor ki, isteyince İç Anadolu bozkırı yeşillendirilebiliyor. Yok, köyler suyun olduğu yerlerde kuruluyor diyorsanız. Ona da sözüm var. Kardeşim su buraya Karadeniz’den getirilmiyorsa demek bozkırımızda su var. Demem o ki, bir zamanlar ormanlarla örtülü, yani yemyeşil olan bozkırımızı kısmen yeşillendirecek; “İç Anadolu’yu Yeşillendirme Projesi” yaşama geçilebilir. Unutulmasın, Ankara savaşında Timur fillerini Polatlı yakınlardaki devasa ağaçların oluşturduğu ormana saklamış. Anadolu batıdan doğuya, kuzeyden güneye ormanlarla kaplı köprülü geçişi gibiymiş. Edirne’deki ağaçtan yola çıkan bir Sincap yere inmezden Arhavi’ye dek gidermiş. Elbet bu kadim ormanlık geri getirilemez, ama bozkırlaşmasının önüne geçilebilir.

Saat, 08:51; Çankırı 43, Kastamonu 160 km.. İç Anadolu bozkırı, yine de köylüsüne tarımsal ürününü vermiş yeşilden, sarıya ve kahve tonlarına kavuşmanın gururlu bakışı içinde. İç anadolu genellikle bir şey verememenin hüzünlü bozkır bakışı içinde. İşte bu hüznü kısmen azaltabiliriz.

Çankırı Yakakent Organize Sitesi kentin hayli dışında. Güzel bir sanayi anlayışı. Çankırı’nın Gerçek adlı beldesi gerçekten harika.. Saat, 09:08, Çankırı’ya 20, Kastamonu’ya 133 km var.

Aşağıpelitözü köyü nefis bir yeşil tonuni sunuyor size. Böylesi yeşil noktalar adeta Anadolu’nun nefes alma noktaları gibi. 79.100 kişinin yaşadığı Çankırı’nın; Osmanlı- Selçuklu yapı anlayışından soyut bir kent kapısı inşa edilmiş. Anlamsız.

Çankırı’nın sol tarafı (Ankara’dan giderken) geniş yeşil vadi, sağ tarafı İç Anadolu’nun bozkırı.. Yaklaşık 15 km’lik cennet vadi, sonlara doğru, Ayansu evleri ile yapılaşmaya açılmış gibi. Korgun bu vadi içinde sanki cennetten bir yerleşim alanı. Vadi Korgun’dan sonra sağdan seyretmeye başlıyor. Burada yeşil vadinin önüne gittikçe yükselen tepeler çıkıyor. Engel tanımayan yeşil, tepelere de rengini vermeye başlamış.İşte bu noktada çam ağaçları kendinigöstermeye başlıyor.. İşte bu çam ağaçları efsane Ilgaz dağlarını, yani ormanlarını oluşturan dağlar. Söylencelere göre kadim İç Anadolu bozkırı da bu orman örtüsü ile kaplıymış..

Hem temizledik diyorlar hem de temizledik dedikleri askeri liseleri kapatıyorlar.. Temizlemek bahanesi kapamanın, yok etmenin örtüsü mu... Orduyu temizledim deniyor, yoksa orduyu da mı... Ne bileyim hava harp okullarına İHL’ye açan mantıktan her duruş Konya’ya…

Saat, 9:50 Kesecikteyiz; Ilgaz’a 20, Kastamonu’ya 83 km kaldı. Aktay köyü sonrası İndağı geçidine vardık. Çam ağaçlarının efsanevi görkemine kavuştuğu nokta.Dahası; Ilgaz dağinin yuzünü gösterdiği nokta. Yavaş mevki zannettim, meğer hız sınırı uyarisi imiş. Cahil işte. Gerçi ülkemde benden cahilleri var, yavaş uyarılarını anlamayıp hızla uçuruma gittiklerinin garkında değiller.. Yavaş! uyarısı sonrası inişe geçildi. Karşımıza aniden yemyeşil bi alan çıktı, tıpkı bir vaha. Tosya-Samsun ve Ilgaz- Kastamonu yol ayrımındasağa döndük. Sonrasında tekrar Ankara’ya yüzümüzü çevirerek Doğruyol tesislerinde mola verdik, saat 10:05.

Ilgaz’ın dağı olur da kenti olmaz mı; “Ilgaz kasabas”ındayız. Ilgaz dağını eteğinde tanımı zor bir güzel ilçe.. Ilgaz dağını şimdi döne döne tırmanıyoruz. Ilgaz tüneli bitince bu cennet dönüşleri de bitecek. Bitti bile: 718 milyon lira yatırımla 4 yılda tamamlanan ‘Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli’ açıldı. Hizmete açılan bu tünelle Ilgaz Dağı 8 dakika gibi kısa bir sürede dışarıdaki hava durumundan etkilenmeden geçilebilecektir. Evet, olgu hemen siyasallaştırıldı. Verilen hizmeti alkışlamasını biliriz.Alkışlıyorum..

Saat, 11:03. Ilgaz geçidindeyiz. Rakım 1850. Evet, Ilgaz Dağı millî parkının zirvesindeyiz. Ilgaz inişi bitti, saat 11:14. Beşdeğirmen ve Kayı derken, erken geldik, 775 rakımlı 111bin kişinin yaşadığı Kastamonu’ya geldik. Beklemeksizin, midibüsle İnebolu’ya hareket ettik. Devrekanı’ye 23 km var. Sevgili İsmail Bayram’ın sevgili kızı Doktor Nilay burada. Uğramaya çalışacağız..Devrekanı’yı geçtik. 2100 kişinin yaşadığı Seydiler beldesindeyiz.Yerel halk doluştu.

Yerel halkla iç içe olmak, otantizmi bire bir yaşamak. Ağızları ilginç; yemoyo, yıkayodo, geliyodo, inecüğüm, bekleyimiş… Kastamonu aksanı.. İncesu ve Yolyaka köyleri Kastamonuovalarınınen güzel köyleri biz diyorlar.. Küre’ye 23 km kala duble yol bitti. Soğanağa köyünden ve de kendimizden geçtik, çünkü artık Karadeniz’e özgü köy yerleşimlerive coğrafya ile içeyiz.Yani, Ilgaz dağları yerini Küre dağlarına bıraktı. Ilgaz adeta benim yerime sen oyuna gir der gibi, Küre’ye. Küreden, süzüle- süzüle Ķüre dağının Küresine ineceğiz.

Yolumuz sol yani Küre ormanının ürünü tomruklarla dolu, beni yakmayın, bir an öce beni mobilya ve kapıya ve de pencere, yapı malzemelerine dönüştürün dercesine. Özellikle Artın coğrafyasıyla karşı karşıyayız. Camili’si bile var.Ersisi bile var; Ersislidere. Camiliyi geçtik. Karadere, Esentepe sapağını ve Ayazoğlumahallesi derken saat oldu 12: 50. Küre kendini gösterdi. O da ne karşımdaki sanki Artvin. Camili var, Ersis’ var, dağı da aynı, ütüsüz coğrafyası tıpkısının aynısı. Bunlar yetmiyormuş gibi maden yüzünden yok edilen be Artvin Yusufeli gibi taşınacak bir Küre. Küre’nin altı tünellerle Kükürt için oyulmuş. Ne zaman çökeceği belli değil. Bir de İneboli’yu, dahası Samsun- İstanbul sahil yoluna bağlayarak tünel açılırsa Küre tümden bitecek. Bu nedenle Küre’yi başka yere taşıyacak proje hazırlanıyormuş. 3200 kişinin yaşadığı ve Küre dağının dik yamaçlarına kurulmuş Küre’deyiz.

Küre; Küçük bir orman kasabasıdır. (Japonya’nın Kure kentiyle karıştırmayın). Küre dağlık bölgenin hızla denize doğru alçaldığı noktada kurulmuş Küre kasabasından yeşilden maviye uçuş anındaymış gibi olursunuz. Yaklaşık 1500 m yüksekte, iki dağ arasında yüksek bir vadide kurulmuştur, Küre.Uçsuz bucaksız ormanlarla kuşatılmış bu doğada, sanki çamların üzerinde kayak yapıyor adrenali yaşıyorsunuz. Çim kayağı olur da çam kayağı olmaz mı. Öyle ki; ilerlerken bazı vadilerin çukur bölgelerinin bulutla kaplı olduğunu görmeniz olası.

Küre’nin Kastamonu'ya uzaklığı 60 km, İnebolu'ya uzaklığı ise 30 km'dir. Halkın başlıca geçim kaynağı ilçede bulunan bakır madeni işletmesi ve ormancılıktır. Küre’nin en eski yapılarından olan Hoca Akşemseddin Camii MS. 1400'lü yıllarda Hoca Akşemsettin tarafından yapılmıştır. Bu camimiz gerek mimarisi, gerek akustiği, kapısı ve minberindeki ağaç işlemeleriyle meraklılarının mutlaka görmesi gereken tarihi bir eserdir. Camii 800m2 kullanım alanına sahip ve 1800 cemaat almaktadır. Günümüzde halen ibadete açık olan Camii ilk halini korumaktadır.

İlçede 2009 yılında yapılmaya başlanan ve artık gelenekselleşen Küre Kilim Festivali yapılmaktadır. Karadeniz Bölgesi’nin batısında, Bu yöre aynı zamanda; yerleşik Milli Park vardır. Ve de, tamamen bir plato karakteri taşır. Küre Dağları Milli Parkı’nın kapladığı alanın yüzölçümü 37.753 hektara, çevresindeki tampon bölge ise 134.366 hektara denk düşer. Yakın çevresinde süregelen yaşam, Milli Park sınırları içerisine yayılmamış ve milli park içerisinde hiçbir yerleşim kurulmamıştır. Yani, doğu-batı doğrultusunda uzanan Milli Park, yakın çevresi için fiziksel ve sosyal anlamda bir eşik niteliğindedir.

Küre’de 15 dakika mola verdik. Belli ki pazarı. Sebzesini alan, civcisini alan köylüler arabaya doluştu. Resmen yerel insanlarla otantızmı yaşamak buna derler. Döne-döne Artvin cankurtarandan, pardon Kürenin dik yamaçlarinı done-döne iniyoruz, adeta devasa çamların üzerinde gibiyiz. Ersizlidere köyünü geçtik. Hafif iniş ve sonunda tırmanış be en sonunda denize iniş, yani İnebolu’ya.. İnebolu’ya 20 km kaldı, saat da 13:28. Çufa doruğundan aşağı iniyoruz ve Küre dağlarının çamları arasından Karadeniz gözüktü, Dahası yeşil mavisine kavuştu.

Çufa doruğunun en önemli özelliği, Kurtuluş Savaşına olan katkısı. Buradan başlayıp İnebolu limanına dek inen; İstiklal Yolu buradan başlıyor... Az çok biliriz değil, bilmek isteyen bizler çok şey biliriz. Bildiğimiz şeylerden biri de; Ulusal Mücadele yıllarında Anadolu'ya çeşitli yollardan giren silah ve cephanenin cepheye nakli konusunda İnebolu'nun ayrı bir yeri olduğudur.. İnebolu-Ankara hattının şimdi "İstiklal Yolu" olarak isimlendirilen, "İstiklal yolu”’nun başlangıç noktası İnebolu, bitiş noktası Ankara’dır. Evet, bu yol; İnebolu’da başlar, İnebolu Anadolu Kurtuluş savaşı düzlemine yayılır. Dahası; 340 km’lik yoldur İstiklal Yolu, İnebolu sahilinden, Kastamonu ve Çankırı üzerinden Ankara’ya uzanan, Kurtuluş Savaşı boyunca İnebolu’ya deniz yoluyla gelen cephanenin kağnılarla cepheye ulaştırılmasında kullanılmış olan yoldur.

Savaş boyunca İnebolu açıklarına gemilerle gelen cephane ve silahlar kayıklarla İnebolu’ya taşınmış, Kastamonu kadınları tarafından zor şartlarda cepheye taşınmıştır. İstiklal Yolunun İnebolu-Kastamonu arası, Kastamonu il sınırları içerisindeki 95 km’lik bölümü Kastamonu Valiliği tarafından işaretlenerek yürüyüş yolu olarak düzenlenmiştir. 2006 yılından beri Kastamonu valiliği tarafından Kastamonu’dan İnebolu’ya uzanan “İstiklal Yolu ve Atatürk Yürüyüşü” düzenlenir. Gerek denizden mühimmatın karaya çıkarılmasında kahraman kayıkçıların gayretleri ve gerekse karaya çıkarılan silah ve mühimmatın iç kesimlere ve cepheye naklinde kağnı kollarının fedakarlıklarıyla meşhur ve Ulusal Mücadeleye sembol olmuş bir ilçedir.

1918 yıllarında Anadolu karadan ve denizden işgal kuvvetlerinin kuşatması ve saldırısı altında iken, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın 'Gözüm Sakarya’da, Dumplpınar’da kulağım İnebolu'da' sözü, bu durumu çok güzel bir şekilde ifade etmektedir". Ulu önder Atatürk Muhımmatın Ankara ya ulaştırılması için İnebolu dan Ankara’ya uzanan eski kervan yolu tercih edilmişti. Kervan yolu oldukça ham zeminlidir. Yağışlı havalarda çamur olduğunda ise oldukça zorlu olmaktaydı. Kıyıya yanaşamayan tonajlı gemilerdeki mühimmatı kahraman denizciler denk kayıklarıyla Heyamola diyerek İnebolu kıyılarına çıkartılıyordu. Erkekler cephede düşmana karşı çarpıştığı için, sahilden alınan malzeme kadınlar, yaşlılar, çocuklar tarafından kağnı ve yaya taşıyordu. Sırtında bebeği, kucağında mühimmat taşırken donarak şehit olan Şerife Bacı, bastonu ile zor yürüdüğü halde mühimmat taşıyan Hamamcı Kadı Salih Reis, bölgede adı anılan kahramanlarımızdan.

Bu sebeple 1924 yılında Beyaz Şeritli İstiklal Madalyasına sahip tek ilçe olan İnebolu ’dan Ankara’ya kadar uzanan bu zorlu yola İstiklal Yolu denilmektedir. Şu an tam o noktadayız, yani Kastamonu’dan İnebolu’ya inişin olduğu “İstiklal Yolu” girişinde.. Kastamonu valiliğince başlatılan İstiklal yolu projesiyle Türkiye’nin en uzun 3. trekking parkuru oluşturulmuştur.

Her yıl 9 haziran da ‘’Atatürk ve İstiklal Yolu’’ yürüyüşü adı altında İnebolu da Şeref ve Kahramanlık günü kutlanmaktadır. Türkiye’nin dört bir yanından gelen doğa ve yürüyüş tutkunları bu anlamlı günde burada toplanmakta ve Kastamonu –İnebolu arasındaki 95 Km. olan İstiklal yolunu yürümektedir.

Burası da Kastamonu’nun Ödemiş’i. Küre’ye 20, İnebolu’ya 10 km var. Küre ormanları, İlgaz ormanları kadar muhteşem olmasa da etkileyici bir görüntüsü var. İkisinin ortak yanı çam ağaçları zengini olması ve de, orman yanında kentlerinin olması. Küre ormanından süzüle-süzüle Küre şehrine varıyoruz.

Ödemiş mevkiinde başlayıp İnebolu’ya bağlanacak tünel nedeniyle Ķüre Ödemiş’e taşınacakmış. Yukarıçağlıca, Aşağıçağlıca,Taşoluk ve sonrası İnebolu. Evet ilk kez geldiğimiz İnebolu’dayız; 1Ağustos 2016 ve Saat 13:46.

Bizi sırayla; İnebolu’nun ortasından bir zaman çağıl-çağıl akan “İkiçay, dalgaların efsane sesini yok eden sahil yolu inşaatı, Meslektaşım Oğuz Atay, Orhan Şaik Gökyay, Şerife Bacı ve Hamamcı Kadı Salih Reis karşıladı.. Hepsinin ayrı-ayrı öyküsü var..

İkiçay, İnebolu’nun ortasından gürül-gürül akmıyor, çünkü bir yerine HES çökmüş.. İnebolu Limanı’na da Mehmet Cengiz denen adem. Hani milletin..koyan adam: İnebolı Limanı’nı da kapsayan özelleştirme ihalesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından onaylandı.. Özelleştirme İdaresi’nden İnebolu Belediye Başkanı MHP’li Engin Uzuner’e verilen bilgiye göre, 30 Kasım’da nihai görüşmelerin sonuçlandığı ve en yüksek teklifi 76 Milyon TL ile Cengiz İnşaat’a bağlı Eti Bakır’ın verdiği İnebolu Limanı satı=ş ihalesi, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun onayı ve Başbakan Davutoğlu’nun da imzasıyla noktalandı.

Başbakan Davutoğlu’nun, İnebolu Limanı ve Hopa Termik Santrali yeniden özelleştirme ihalesini imzalamasıyla birlikte 49 yıllığına limanın işletme hakkını ve santralin varlıklarını alan Eti Bakır AŞ, İstanbul Ortaköy ve Göktürk’deki iki arsa ile Mardin’deki bin dönümü bulan arazilerin de sahibi oldu(17 Mart 2016)

İnebolu: İstiklal yolu, Beyaz Şeritli İstiklâl Madalyalı, doğası ve doğanıyla, Şerife bacıları, Hamamcı Kadı Salih reisleriyle, deniziyle, yeşiliyle, kahramanlarıyla, Denk kayıklarıyla, Oğuz Ataylarıyla, Orhan Şaik Gökyaylarıyla, 45 senelik deniz feneri ile, Şehitleri ünlü; Çayırda buldum seni, ve Pınar Başı Burma-Burma türkülerinin ve de Heyamola türküsüne sahip İnebolu’dayız. İnebolu; Kastamonu iline bağlı geleneksel yerli mimarinin birçok örneğine sahip22 bin 144 kişinin yaşadığı bir Karadeniz liman şehri.

Tüm bu güzelliklerin yanında, deniz dalgalarının binlerce yıllık yapıları olan koylarını ve falezlerini yıkacak ve dalga seslerinin binlerce yıl susmayan sesini kısacak, deniz dolgulu sahil yolu inşaatı da var. Evet, sahil yolu İnebolu’nun kent dokusunu ve ekolojik dengesini bozmaya başlamış bile. İnebolu’da aslında bu saldırı karşılıyor sizi, ilk. Bu bir şey mi; AKP, kamu iyeliğindeki kıyı plajlarını, ETİ Bakır işletmesine 99 yıllığına kiraya vermiş. Yetmedi, limanı özelleştirmiş.

Dahası; İnebolu’nun kıyısını dantel gibi ören ve dalgaların gece serenadının nağmelerini dinlediğiniz Çay Bahçeleri, sahil yolu nedeniyle iptal edilmek üzere. Yıllardır, söylüyoruz, sahil dolgusu ve dalga seti duvarlarınız asla denizden aldığınızı geri almamazlık yapmaz, bu engeller ona vız gelir. “Gelin bu sahil yolunu güneyden kuşaklama projeleri içerden geçirelim” dememize karşın dinlemiyorlar.

AKP iktidarı;Samsun- Arhavi sahil yolu başlanmış olduğu bir projeydi, bu nedenle kuşaklama yol projelerini uygulayamadık. Size söz veriyoruz, Samsun-Sinop- İstanbul sahil yolunu asla kıyıdan geçirmeyeceğiz” diye söz vermeyeceğiz diyenler üzülerek belirteyim ki sahilleri yok ede-ede kıyıdan geçiyorlar. Bir sözünüzde durun. İstanbul boğaz köprülere şiddetle karşı çıkan ve söylemlerinde ısrarla bizim ağzı kullanan ve tüp geçişlerle İstanbul ulaşım sorunun çözeceğini savlayan R.T.Eredoğan Başbakan olduğu gün 3. Boğaz köprüsünü gündeme getirdi. Sıra dördüncüsünde. Yetmedi, boğazı bitirmeye kararlı kı, İstanbul için İstanbul Kanal projesi tasarlatmaya başladı..

İnebolu çevresindeki yerleşmelerin antik geçmişi pek bilinmemektedir. Lidyalılar döneminde Sinop'a bağlı olarak kurulduğu tahmin edilmektedir. İlk olarak her yere hakim bir kale anlamına gelen Abunoteichos adını alan bölge, 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu hükümdarı Marcus Aurelius döneminde İyonya kenti anlamındaki Ionopolis adı verilmiştir. Şehrin adı Selçuklular döneminde şimdiki halini almıştır. 1383’de 1.Murat zamanında Osmanlı Devleti’ne katılmıştır.

1402 Ankara Savaşından sonra İsfendiyaroğulları Beyliği'nin bir parçası olan bölge, daha sonra yeniden Osmanlı Devleti'ne katılmıştır. 1800'lü yılların sonunda İnebolu ilçeye dönüştürüldü. 1880 ve 1885’te iki büyük yangın geçiren kentin ve çarşısı tamamen yanmıştır. Devrin Padişahı II. Abdülhamit zamanında Kastamonu valisi olan Abdurrahman Paşa tarafından planla kent mimarisi yeniden düzenlenmiştir.

İnebolu, Çanakkale Savaşında 138 şehit verdi. 10 Aralık 1920 İnebolu'da Esliha ve Cephane Komisyonu ve Menzil Nokta Komutanlığı kuruldu. Dönemin önemli bir ticaret merkezi olan İnebolu ve İnebolu Limanı Kurtuluş Savaşı'nda stratejik olarak önemli bir rol oynamıştır. Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Ankara'ya gitmek isteyenlerin bir bölümü teknelerle İnebolu İskelesine geliyor ve buradan Anadolu'ya geçiyordu. İstanbul ve SSCB'den gelen savaş gereçlerinin Anadolu'ya giriş noktası da İnebolu iskelesi olmuştu.

Bunu fark eden Yunanlar Karadeniz'deki donanmalarıyla iskeleyi denetlemeye başladı. Bundan sonuç alamayan Yunan savaş gemilerinden Panter ve Kılkış adlı iki Yunan zırhlısı 9 Haziran 1921'de İnebolu limanına geldi. Şehrin ileri gelenlerine kesin uyarı vererek cephane ve silahları iki saat içinde teslim etmesini söyledi. Savaş gemilerinin İnebolu'ya doğru hareket ettiği haberi zırhlılardan önce İnebolu'ya ulaşmış ve cephaneler bombalama karşında zarar görmemesi için iç kısımda kalan iki çay mevkiine, tepenin arkasında kalan ve zırhlıların top atışlarının ulaşamayacağı yerlere taşınmaya başlamıştı. Cephanelerin teslim edilmemesi üzerine Yunan savaş gemileri İnebolu'yu bombaladı. Ama Yunanlar Kurtuluş Savaşı'nın gereksinimi olan insan ve cephanenin Anadolu'ya giriş yeri olan bu iskeledeki etkinliği önleyemedi.

İnebolu kayıkçılarının gayret ve başarıları 9 Nisan 1924 tarihli TBMM kararıyla Beyaz Şeritli İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilmiştir. 1923’de Cumhuriyet’in ilanından sonra Yunan Hükümeti ile yapılan mübadele anlaşmasından sonra ilçe çevresindeki Rumlar Yunanistan’a göç etmişler, böylece İnebolu’da hiç Rum kalmamış, İlçedeki köylerin Rumca isimleri de Türkçeleştirilmiştir. Atatürk 23 Ağustos 1925'de Kastamonu'ya gelmiştir. Burada İnebolu heyetini kabul etmiş ve yapılan davet üzerine 25 Ağustos 1925 Salı günü saat 11.00'de Kastamonu'dan İnebolu'ya hareket etmiştir.

27 Ağustos 1925 Perşembe günü İnebolu Türk Ocağı'nda tarihi Şapka Nutku'nu söylemiştir. İlçenin Şeref ve Kahramanlık Günü olan 9 Haziran her yıl büyük bir coşkuyla kutlanılmakta, ayrıca Mustafa Kemal Atatürk'ün önce İstiklal Madalyası ve Beratı ile taltif ettiği kayıkla kağnının mucizeler yarattığı beldemiz İnebolu'ya 1 gün için gelip, 3 gün onurlandırdığı Şapka ve Kıyafet Devrimi'nin ilk Nutkunu söylediği “Bu Serpuşun İsmine Şapka Denir" dediği 25-28 Ağustos tarihler arasında her yıl törenler yapılmaktadır.

Saat akşam, 17:00. Aslında ikindi diyebiliriz, havanın 21:00’de karadığı bu aylarda. Sahile indik. Deniz o kadim dost sesiyle bize adeta serenat yapıyor, gel bana diye. Yanıt vermiyoruz, otantik çağrısına. Kıyıda oturduk. Ayaklarımızla tokalaştık denizle, Hoş bulduğumuzu söyledik, o kadar. Ve çocuklar kadar mutlu sahilde gezindik, sonrasında çakıl taşlarıyla oynadık. Çakıl taşlarının yassı olanlarını seçip, denizde taş kaydırağı yaptık. Kent gürültüsünden uzak doğanın bu gizemli sesini iş makinelerin sesi bozuyor. Bu sefer, binlerce yılda oluşmuş, farklı geometrik şekilli, insanı büyüleyen taş objeleri topladı; elipsi, ovalı, yuvarlağı, kalp şekilli, silindirik taş objeleri.. Kadriye Çorbacıoğlu; Şevket Çorbacıoğlu ve Ececan Çorbacıoğluna bağırıyor., “O taşları toplayıp Ankara’ya götürelim demeyin. Ev taştan geçilmiyor, baştan söyleyeyim..

İnşaat yapılır be, Ankara’ya taşıdığınız taşlarla..” serzenişinden sonra o güzelim taşları, çocuklar gibi kucağımızdan, sahilin bağrına boşalttık. Ececan, kaş göz arasında birkaç tanesini yanına almış; Ankara’ya gelince valizleri boşaltırken çakıl taşlarının çağıldaması bize adeta, “Beni nereye getirdiniz.. Biriniz bizi toplar oradan koparırsınız, birileri, toptan beni ve kardeşim denizi yok eder!!. Siz böyle mi, doğaya ve doğana sahip çıkacaksınız?!” çığlığı gibi geldi.. Çığlığı biz onlardan fazla atıyoruz, sahili yok etmeyin diye, fakat dinleyen yok.. Neyse biz taşlarımızı vitrine koyduk, sustular..

Gün batımı başlayınca, kıyıda can çekişen çay bahçelerinden birine gitmek için kıyıdan ayrıldık. Çaylarımızı yudumlarken, derin-derin solmak üzere olan sahili soluduk. Zafer caddesini güyindeki Dağların yamaçlarındaki Aşıboyalı evleri görselledi ve en güzel olanı günbatımını seçerek, onun bize, bizim ona verdiğimiz pozları görüntüledik.. Okan bize o güzelim çayların taşımayı sürdürdü ve sonrasında yorgunluğumuz atmak için biz de Öğreten Evi’ne süründük. İnanın süründük, çünkü çok yoğundu. İlk günü böyleydi, kaldığımız 4 gün içinde bu ritüellerimiz, gecenin bir yarısına kadar devam eder oldu, dönüşte gecenin o güzel gizemli yıldızlarını saya-saya. Bazen de yıldız kaymalarını yakalamak için, gökyüzünün derinlerine ve sonsuz bakışlara yükseldi. Ve de gök yüzünün incileri yıldızlardakilerin de bizim yıldızımızı izlediklerini düşleyerek..

Ankara’nın Kazan ilçesine bile Kahramanlık ünvanı kurgulaynlar; İnebolu’nın böylesi ulusal kimliğe sahip olmasına karşın, dahası; Türkiye’mde tek İstiklal Madalyalı İlçe olmsaına karşın, neden bir unvan verilmez!!?? Benim için İnebolu;Yurtsever İnebolu”’dur.. Yani; adının “Yurtseverinebolu" olarak değiştirilmelidir..

Oğuz Atay: Önce Oğuz Atay bize hoş geldiğimizi söyledi. Hoş geldik, çünkü hoş bulacağımız Oğuz Ataylı İnebolu’ya gelmiştik. Meslektaşım şunları söyledi bizlere: “12 Ekim 1934’te İnebolu’da doğdum. 5 yaşındayken ailem Ankara’ya göçtü, elbet ki; ben de. Ankara Maarif Koleji’nden sonra İTÜ İnşaat Fakültesine girdim. Çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yayınlamaya başladım. İlk romanın, ilginç tarzımı ortaya koyan “Tutunamayanlar” oldu. Romanı, 1970’te bitirdim, fakat 1972’ye kadar yayınlayamadım.

1970 yılında “Tutunamayanlar” la TRT Roman Ödülü’nü aldım. Romanın kurgusu, tarzım ve anlatım biçimim genelde övgü topladı. İkinci romanım “Tehlikeli Oyunlar”ı 1973’te yayın yaşamına aktardım. 1975’teki “Bir Bilim Adamının Roman”ımda, 1911-1967 yıllar arasında yaşamış hocam Prof. Mustafa İnan’ın hayatını anlattım. Yine 1975’te “Korkuyu Beklerken” adlı öyküm, 1985’te “Oyunlarla Yaşayanlar” adlı oyunum yayınlandı. Bu oyun Devlet Tiyatrolarında sergilendi. 1987’de “Günlük”, 1988’de ise “Eylembilim” kitaplarım çıktı. Bunların dışında 1975’te doçentlik ünvanı aldım ve aynı yıl “Topografya” adında bir kitap yazdım…”

Eğer bu ülkeye katkı vermek, evrenselliği yaşamın vazgeçilmezi kılmak istiyorsanız, siyasetçi, ticaretçi... Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, milletvekili değil; Oğuz Atay olmanız gerekir.. Oğuz Atay; siyasi ve ekonomik rant beşinde koşmadı ahlaki ve evrensel rant peşinde koştu.. Atay beynindeki tümör nedeniyle bir süre Londra’da yaşadı ve burada tedavi gördü. Ancak 13 Aralık 1977’de İstanbul Kanatlarımın Altında da öldü.

Tutunamayanlar Romanından alıntılar:

Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım. Bana acımayın. Ben kötüyüm; sizlere karşı kötü duygular besledim içimden. Beceriksizliğimden uygulayamadım kötü düşüncelerimi. Sizleri kıskandım, küçük gördüm, bayağı buldum: bana yapılmasını istemediğim kötülükleri sizlere yapmak istedim…

Önce kelime vardı,’ diye başlıyor Yohanna’ya göre İncil. Kelimeden önce de Yalnızlık vardı. Ve Kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık… Kelimenin bittiği yerde başladı; Kelime söylenemeden önce başladı. Kelimeler, Yalnızlığı unutturdu ve Yalnızlık Kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde. Kelimeler Yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. Yalnız kelimeler acıyı dindirdi ve kelimeler insanın aklına geldikçe Yalnızlık büyüdü dayanılmaz oldu”..

Çok şey vardı anlatılacak. O yüzden sustum. Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı. Sen duydun mu sustuklarımı?.. İnebolu’nun bir hoşumuza giden de, Yeni Camii sk.No: 12’deki Atlantist’in çöp şişi ve Kaşarlı kuşbaşı.. Ve de güleç yüzlü Nural Kürekçi.. Abana’ya dolmuşla gidiyoruz. Giderken deecel teri döküyorsunuz. Çünkü bir yandan sahil yol inşasının iş makinaları, bir yandan minibüslerin hız tanımaz sürüşleri. Abana İnebolu’dan insanı ve doğası, ille de Liman Plajı güzel. Özellikle Ekrem Arikan’ı dinlemek..

Uzun yıllar Almanya’da çalışmış, sıla ve ana hasreti onu dönmeye zorunlu kılmış. Minibüs yazıhanesine takılıyor, onlara yardım ediyor. Bizlere sandalye çıkardı. İnebolu minibüsü gelinceye dek bizlerle konuştu. Özenli, düzenli ve çevre duyarlısı. İnsanların elindeki poşet, peçeteleri ve de pet şişeleri yere atması onu rahatsız ediyor. Eeee, ne de olsa 25 senelik batı kültürü ile iç içeliği var..

Oyunlarla yaşadığımızı ne güzel de vurmuş yüzümüze “Oyunlarla Yaşayanlar” oyununda: "Coşkun: ey zavallı milletim dinle! (durur.) şu anda, hepimiz burada seni kurtarmak için toplanmış bulunuyoruz. çünkü ey milletim, senin hakkında, az gelişmiştir, geri kalmıştır gibi söylentiler dolaşıyor. ey sevgili milletim! neden böyle yapıyorsun? niçin bizden geri kalıyorsun? bizler bu kadar çok gelişirken geri kaldığın için hiç utanmıyor musun? hiç düşünmüyor musun ki, sen neden geri kalıyorsun diye durmadan düşünmek yüzünden, biz de istediğimiz kadar ilerleyemiyoruz.

bu milletin hali ne olacak diye hayatı kendimize zehir ediyoruz. fakir fukaranın hayatını anlatan zengin yazarlarımıza gece kulüplerinde içtikleri viskileri zehir oluyor. zengin takımının hayatını gözlerimizin önüne sermeye çalışan meteliksiz yazarlarımız da aslında şu fakir milleti düşündükleri için, küçük meyhanelerinde ağız tadıyla içemiyorlar. ey şu fakir milletim! aslında seni anlatmıyoruz. sefil ruhlarımızın korkak karanlığını anlatıyoruz. işte onun için sana yanaşamıyoruz. senin yanında bir sığıntı gibi yaşıyoruz. hiç utanmıyor muyuz? hiç utanmıyoruz. size kendimden örnek vermek istiyorum.

Saffet (gerçek bir telaşla): hayır kendinden örnek verme. (coşkun’u kolundan çeker.) coşkun: (kolunu kurtarır): hayır, milletime hesap vermek istiyorum, kendimle hesaplaşmak istiyorum. yazmağa çalıştığım yarım yamalak oyunlarda değil, gerçekten hesaplaşmak istiyorum kendimle. fakat görüyorsun aziz milletim, aydınlar kolumdan çekiyorlar, beni yerime oturtmak istiyorlar. hesaplaşma sırası kendilerine de gelir diye korkuyorlar. onlara kötü örnek olurum diye korkuyorlar. ey zavallı aydınlar dinleyin!

Saffet (darılmış gibi): dinlemiyoruz. (coşkun’u yerine oturtmak ister.) Coşkun bey, yeter artık... Coşkun: Yetmez. bu fırsat bir daha elime geçmez. bu fırsatı ben bile kendime bir daha vermem. ey sevgili milletim, kendimde bu cesareti bulmak için dünya kadar içkiyi, çok kısa bir sürede içmiş bulunuyorum.

Saffet: Millet bu sözlerden anlamaz

Coşkun (konuşmasını aynı biçimde sürdürür): ve böylece samimyet buhranına kapılmış bulunuyorum. ve şunu biliniz ki, yıllardır bütün paramı içkiye yatırmış bulunuyorum ve şimdi karımın kazandığı parayı da içkiye yatırıyorum ve karımın evi geçindirmek için dikiş dikmesini bilmezlikten geliyorum ve her şeyi bilmezlikten gelmiş bulunuyorum: biraz daha rahat yaşayabilmek için evlendiğimi, sevmediğim bir kadının yanına sığındığımı, kaynanamın bunadığını, oğlumun serseri olduğunu resmen ve açıkça bilmezlikten geliyorum.

  • Saffet: bizi de kendinizi de üzüyorsunuz.

  • Coşkun: sen karışma, ben kendimden hesap soruyorum

  • Saffet: acaba bunu yalnız olduğunuz bir sırada yapsanız.

  • Coşkun: olmaz. yalnız insan kendine acır

  • Saffet: peki bu acımasız hesaplaşmanızın sonu ne olacak?

  • Coşkun: suçlu olduğum anlaşılacak ve hayatıma kendi ellerimle son vereceğim." İnebolu’yu dünyaya tanıtan Oğuz Atay’a, caddeyi bırak bir sokağı çok görmüşler ve daracık bir çıkmaz sokağa adını vermişler evinin hemen yanışında. Bu beni düşündürdü ve üzdü..

Orhan Şaik Gökyay ile konuşuyoruz. “Bu vatan kimin?” sorusu ilk soru oluyor. İnan gerçekten bilmiyorum bu vatanın kimin olduğunu. Atatürk Anadolu insanını diyor. Eh ben de Anadolu insanıysam benim de oluyor. Her olguya olumsuz pencere açan “Fakat” sözcüğu karşıma çıkıyor. Evet, bu vatan Anadolu insanının ise, taşınır, taşınmaz değerlerimiz neden yabancıların ve onun Anadolu’daki işbirlikçilerinin?

“Bu vatan kimin?” olduğunda kuşkularım var, dahası bilmiyorum, fakat Orhan Şaik Gögyay’ın “Bu Vatan Kimin” şiirini biliyorum:

[[ Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir...

Tutuşup: kül olan ocaklarından,
Şahlanıp: köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından,
Alnına ışıklar vuranlarındır...

Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır...

İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir...

Tarihin dilinden düşmez bu destan:
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı bir yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir...

Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlısında görenlerindir...]]
“Yabancılara mülk satışıyla ilgili yasa iptal edilmezse, yakında sıkça sorulacak olan soru.” diyor insanımız ve ardından şu uyarlamayı yapıyor:
Bu vatan kiminmiş?!
(Çok değerli ozan, Orhan Şaik Gökyay'ın affına sığınarak)
Bu vatan uğrunda ölenin değil
Yan gelip sırt-üstü yatanlarındır
Yalan-dolan hile desise ile
Postunu meclis'e atanlarındır

Barajdan köprüden çıkar sağlayan
Ayak-üstü yolsuz işler bağlayan
Aklı selimlerin bağrını dağlayan
Bu vatan vatanı satanlarındır

Nerde cephede vurulup-ölen
Nerde kıranlarda kırılıp-kalan
Nerde ''ah''larını allah'a salan
Bu vatan palavra atanlarındır

Diskolarda katır gibi tepinen
Kafa bulan eroinlen hapınan
Devlet kasasından çömlek-küpünen
Keseye milyarlar katanlarındır

Lezbiyenin röntgencinin homonun
Kaçak dolu tırın yatın geminin
Fakir kulu olmuş yavan somunun
Jaguar Mercedes yutanlarındır

Zengin yine buldu fakir hep umdu
Orta direk dilan diyenler kimdi
Mermi taşıyanlar tele-kız şimdi
Otelde ormanda yatanlarındır

"paşam" gericiler türedi yine
Sen yoksun derdimi söyleyem kime
Uygarlık çağdaşlık gidiyor güme
bu vatan hurafe satanlarındır

Kendiler böldüler milleti kaça
Kendiler ittiler gençleri suça
Kul edipte bizi soysuza piçe
Anarşi kulpundan tutanlarındır

Dua bilmeyenler işçi olmuyor
Memurun esnafın yüzü gülmüyor
Doldursan dolmuyor boşalt almıyor
Bu vatan bolluğa batanlarındır

El-etek öpenler torpil yapanlar
Ayıranlar kayıranlar sapanlar
İhracat-ithalat payı kapanlar
Bu vatan baykuşça ötenlerindir

Memduh’u çeksinler isterse dara
Curcunaya döndü yine Ankara
Paşam yine sensin dertlere çare
Bu vatan kötüye çatanlarındır...

Bu vatan, toprağın kara bağrında Sıradağlar gibi duranlarındır” derken Gökyay burada bize iki imgesel yapı(Düşsel yapı) sunmaktadır.

  1. Birincisi; Bu vatanın asıl sahibi, bu toprağın bağrında sıradağlar gibi yatan onurlu şehitler ordusudur. Anadolu’nun Türk vatanı olması, fethedilmesi için şehit düşmüş ecdat ruhlarıdır.

  2. İkincisi; bu vatanın bize ait kalabilmesi, ancak sınır boylarında sıradağlar gibi, yiğitçe duracak, düşmana karşı vatanı koruyacak karaman Türk evlatlarının fedakârlığına bağlıdır.

Bu halkın; fedakarlığını ve onurlu duruşunu son olarak, 15 Temmuz 2016’da FETÖ saldırısında gördük. Yani bu vatan, sıradağlar gibi toprağın bağrında yatan şehitlerindir.

Fakat, bakıyoruz bu vatanın; sıralı ibrikler gibi toprağın üstünde pusuya yatmış, siyasiye sırtını dayamış; siyasi ve ekonomik rant peşinde koşanlar tarafından sahiplenildiğini görüyoruz. Böyle ki 15 Temmuz 2016 FETÖ darbesinde şehitleri çıkar aracı yapabiliyor, bir görgüsüz vurguncu.

Ne diyor?

Şehitlere ev vereceğim, kapattığın kışla arazilerini bana kapat” ..Yaa, bu vatan; Orhan Şaik Gökay senden sonra, Anadolu’yu kapatanların oldu..Bu densiz, ülkeyi kapatarak milyar doların sahibi oldu; 250 şehide değil 25 milyon şehide verecek kadar elinde ev varken, şehitler aracılığıyla boğaza nazir kapatılan kışlaların arazisini istiyor ve utanmadan 250 şehidimiz rant aracı olarak kullanabiliyor.

Bu Vatan Kimin” şiiri ile hafızalarda yer etmiş vatansever bir şair olan, Orhan Şaik Gökay. 16 Ağustos 1902’de İnebolu’da dünyaya geliyor. Babası İnebolu’nun saygın öğretmenlerinden, Mehmet Cevdet Efendidir. Aslen, Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak adlandırılan 1877-1878 yılları arasında Tuna ve Kafkasya cephelerinde yapılan Osmanlı-Rus Savaşının son savaşı olan 17 Ocak Filibe savaşı nedeniyle Bulgaristan-Filibe’den göçen bir ailenin 7 çocuğundan biridir. Asıl adı Hüseyin Vehbi’dir.

Rıza Nur’un Milli Eğitim Bakanlığı sırasında ‘her öğrencinin bir Türk adı Alması’yla ilgili genelgesi uyarınca adını "Orhan" olarak değiştirmiş. 2 Aralık 1994’te 92 yaşında vefat ediyor. Çocukluğunda Nakşibendi Şeyhi Merdan Efendi Tekkesi’ne devam ederek küçük yaşlarda Kur’an’ı hatmetmiş. 1927 yılında Kastamonu Lisesi’nin son sınıfına kaydolarak bu okuldan mezun olmuş ve aynı yıl İstanbul Darülfununu Edebiyat Fakültesi’ne kaydını yaptırmıştır. Aynı zamanda Yüksek Öğretmen Okulu imtihanını da kazanarak öğrenimini iki okulda sürdürmüştür. 1931 yılında Kastamonu Lisesi edebiyat öğretmenliği ile tekrar öğretmenliğe başlamış,

1944 yılında okul arkadaşı Hüseyin Nihal Atsız’ı evinde misafir etmesi üzerine Irkçılık Turancılık Davası nedeni ile görevine son verilerek tutuklandı. İstanbul’da on bir ay süren tutukluluk ve yargılama sürecinin ardından beraat etti ve 1947-51 yıllarında Galatasaray Lisesinde edebiyat öğretmenliği,1951-54 yıllarında Londra Kültür Ataşeliğinde Öğrenci Müfettişliği, 1954-59 yıllarında İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsünde edebiyat öğretmenliği, 1959-62 yıllarında Londra’da bir okulda Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı. 1962 yılında ülkeye dönen Orhan Şaik, emekli olduğu 1967 yılına kadar Çapa Eğitim Enstitüsündeki görevine devam etti. 1983 yılında; seksen bir yaşında iken Çapa Eğitim Enstitüsünde, Marmara ve Mimar Sinan Üniversitelerinde dersler verdi.

Edebiyat alanında şairliğinden çok eleştirmenliği ve araştırmacılığı ile öne çıktı. Dil konusunda yaptığı en önemli çalışma Dede Korkut hikâyeleri’ni sadeleştirmesidir. Yetmiş yıl boyunca öğretmenlik yaptı, binlerce öğrenci yetiştirdi.

Bestesi Arif Sami Toker’e ait olan ve Türk Müziği’nin klasikleri arasında sayılan “Çıksam Şu Dağların Yücelerine” şarkısının güftesinin yazarıdır.

İlk öğretimine Kastamonu'da başladı. İdadi (Hazırlık), yani Lise’nin dokuzuncu sınıfında okurken, ailesinin maddi sıkıntıya düşmesi sebebiyle öğrenimine ara verdi. Katip olarak özel idarede çalışmaya başladıktan sonra edebiyatla ilgilendi. İlk şiiri Kastamonu'daki Açıksöz gazetesinde 1922 yılında yayımlandı. “Annemin Mezarında” adını taşıyan bu şiiri, kardeşi Kenan’a atfetmişti. İzmir’in işgaline duyduğu üzüntü ile yazdığı “İzmir Rüyası” adlı ikinci şiirini edebiyat öğretmeni Vasfi Bey’e ithaf etti. Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul’dan Ankara’ya geçen pek çok kişinin yol üzerinde uğradığı bir yer olan Kastamonu’dan geçtiği sırada ünlü şair Mehmet Akif ile de görüşme fırsatı bulmuş, ilk şiirlerini göstermiş ve beğenisini kazanmıştı. Aynı yıl öğrenimini tamamlamak üzere Ankara'ya gitti. Ankara Darülmuallimi’nin (öğretmen okulu) son sınıfına kaydoldu.

Okulu çok iyi derece ile bitirdikten sonra 1923 yılından itibaren 1922’de Piraziz, 1923’te Samsun 19 Mayıs Lisesi(Yetimler Yurdu-Dar'ül Eytam) ve Balıkesir'de öğretmenlik yaptı. Balıkesir'de görev yaptığı sırada şair Edremitli Ruhi Naci’nin (Sağdıç) desteğiyle. Çağlayan isminde bir edebiyat dergisi çıkardı ve takma isimle yazı ve şiirlerini yayımladı. 1924-1926 yılları arasında çıkan 15 günlük bu dergide Mehmet Akif, Tokadizade Şekip ve Hasan Basri (Çantay) gibi devrin önemli şair ve yazarlarının da eserlerini yayınladı.

1927 tarihinde önce Kastamonu İdadisi (Lise)’nin son sınıfına kaydolarak bu okuldan mezun oldu. Ardından hem İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi’ne hem Yüksek Öğretmen Okulu’na kaydoldu; öğrenimini her iki okulda birden sürdürdü Edebiyat Fakültesi’nde hocası Fuat Köprülü'den etkilendi. Almancasını ilerletti.

Yüksek öğrenimini 1930’da tamamladıktan sonra tekrar öğretmenliğe başladı. Kastamonu, Malatya, Edirne, Ankara, Eskişehir ve Bursa'da edebiyat öğretmenliği yaptı. "Bu Vatan Kimin" şiirini Bursa'da iken yazdı. Edirne'de görev yaptığı sırada kendisi gibi öğretmenlik yapan Ferhunde Sarıoğlu ile evlendi. Çiftin çocukları olmadı.

1938 yılında Dede Korkut hikâyelerini yayınladı. Bu eser ile “Dede Korkut’un torunu” unvanını aldı. Öğretmenlik yaşamına 1939’dan itibaren Ankara’da, yeni kurulan Musiki Muallim Mektebi’nde (Ankara Devlet Konservatuvarı) öğretmen ve müdür olarak devam etti. Bestesini Necil Kazım Akses ile Ulvi Cemal Erkin'in müştereken yaptıkları Konservatuvar Marşı’nın güftesini yazdı. En önemli araştırmalarından birisi olan “Kabusname” ilk defa 1944’te yayımlandı. Bu kitap, Emir Unsurü'I-Meali Keykavus'un 1082 yılında, oğlu Giylanşah için "Nasihat-name" türünde yazılmış bir eserdir.

1959-1962 yılları arasında Londra’da bir okulda Türk Dili ve Edebiyatı okutmanı olarak çalıştı. 1962'de Türkiye'ye döndükten sonra Çapa Eğitim Enstitüsündeki görevine tekrar başladı. 1967 yılında yaş haddinden emekli oldu.

Gökyay, emekli olduktan sonra da eğitimcilikten kopmadı. 81 yaşında tekrar mesleğine döndü; eski görev yeri olan Çapa Eğitim Enstitüsü’nde, Marmara ve Mimar Sinan Üniversitelerinde ders verdi.

Hayatı boyunca Türk Dili, Nesil, Türk Folklor Araştırmaları, Çağrı, Oluş, Ülkü, Türk Folkloru, Musiki Mecmuası, Türk Dili, Tarih ve Toplum, gibi dergilerde eleştiriler yayınladı, eleştirilerini 1982’de “Destursuz Bağa Girenler” adlı bir kitapta topladı. ABD’deki Princeton Üniversitesi, 1984’te iki ciltlik bir eser hazırlayarak ona ilk bilim armağanını sundu. 1988’de Türklük Bilgisi Araştırmaları Dergisi’nin 6. ve 7. sayıları ‘Gökyay' a Armağan’ olarak çıktı. 1989’da İstanbul Üniversitesi tarafından kendisine fahri doktorluk diploması verdi. 1991’de Devlet Sanatçısı unvanı ile ödüllendirildi. Değerli kitaplardan oluşan kütüphanesini 1984’te kurulan Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Kütüphanesi’ne bağışladı.

Prof. Dr. Günay Kut, onun eserlerini “şiirleri, makaleleri, telif kitapları ve çevrileri” olarak dört bölümde inceledi. Bu çalışma, 1989’da yayımlandı. Yetmiş yılık öğretmenlik hayatında binlerce öğrenci yetiştiren Orhan Şaik Gökyay, 2 Aralık 1994 tarihinde vefat etti ve cenazesi ertesi gün Üsküdar'daki Nakkaştepe Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Yaşamı boyunca yalnızca beş şiirini Türkçe ve İngilizce olarak 1976’da yayımlamış olan şairin şiirleri ölümünden sonra “Bu Vatan Kimin” adı altında kitaplaştırıldı. (1994). 2001 yılından bu yana eşi Ferhunde Gökyay ve öğrencisi Kudret Ünal tarafından “Orhan Şaik Gökyay Şiir Ödülü” verilmektedir.

İşte; Orhan Şaik Gökyay’ın doğum yeri olan İnebolu ismi verilen sokaktayız ve büstü üstündeki tanıtım levhasını okuyor ve not alıyorum. Düşünüyorum da, “Gökyay, milliyetçi ve Turancı MHP’nin Kastamonu’da güçlü olmasına büyük katkı verdiğini düşünüyoru. Hatta, Samsun’da..

Şerife Bacı: Kağnıların arasında, kucağında emzikteki çocuğu, sırtında Anadolu insanın emziği mermi Şerife Bacı (1900?, Kastamonu - 1921, Kastamonu), karşıladı. Kar tıpı eşliğinde adeta iki çocuğunu kaybetmemek için savaşıyordu, İnebolu İstiklal yolunda Şerife bacı Kurtuluş Savaşı'nın Türk kadın kahramanların en büyüğü. Çünkü o iki çocuğunu(biri merimi) kaybetmemek için canını veren kutsal bacıların en büyüğü.

Kastamonulu yaşlı kadın ve erkeklerle birlikte Kastamonu'daki cephanelerin Ankara'ya götürülmesinde verdiği mücadele sonucunda 1921 yılının Aralık ayında ağır kış şartları nedeniyle henüz 21 yaşındayken donarak hayatını kaybetti. Cephaneler ıslanmasın diye kazağını cephanelerin üstüne örtmüş, yavrusu ölmesin diye de üzerine abanmış ve bunun sonucunda kendisi soğuktan donarak vefat etmişti. Seydiler Belediyesi, 1973 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 50. yılında belediye binasının önüne rölyefini yaptırmış ve ismi birçok kuruma verilmiştir.

İnebolu sahilinde bir parkın içinde 2001 yılında Kara Kuvvetleri Komutan (1998) Korgeneral Atilla Ateş, Kara Kuvvetleri Komutanı (2002) Aytaç yalman tarafından Şehit Şerife Bacı Anıtı yaptırıldı. Açılısı Atilla Ateş ve Aytaç Yalman birlikte yaptı. Anıtın plaketinde "Bu anıt İstiklal Savaşı şehitlerinden Şerife Bacı'nın anısını Cumhuriyet çocuklarına anlatmak için Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman tarafından armağan edilmiştir. 4 Aralık 2001" yazılıdır. Şehit Şerife Bacı adı Kastamonu'da Seydiler'de, İnebolu'da Kurtuluş Savaşı'nın kadın kahramanlarını simgelemektedir.

Kastamonu’nun 2 kadın kahramanı daha var. Görmedik İnebolu ve Kastamonu da fakat duyduk..

Halime çavuş: Kastamonu’da doğan, anne-babasının “kızım gitme” şeklinde yalvarışlarını dinlemeden mücadeleye katılan Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi. Kurtuluş Savaşı’na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi traş oldu, saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı. Mühimmat taşımada birçok görev yaptı. Düşmanın açtığı ateş sonucu bir ayağı sakat kaldı. Bir keresinde İnebolu’dan cepheye cephane taşırken Mustafa Kemal Paşa’ya rastladı. Ancak rastladığı kişinin O olduğunu bilmiyordu Mustafa Kemal Paşa “Sen üşüyor musun böyle?” diye sordu. “Bey, 100 bin kişi kurtulacak. Ben öleceğim de ne olacak?” dedi.

Hafız Selman İzbeli:

Kastamonu müdafaa-i hukuk cemiyeti, kadınlar kolu kurucularından ve Kastamonu'daki ilk kadın meclis üyesi, sıkı bir Atatürk hayranı ve kendi deyimiyle "Cumhuriyet kadını" idi.

Kurtuluş Savaşı sonrasında Kastamonu’daki kadınları toplamış, asker için çorap, fanila ördürüp cepheye göndermişti. Varlıklı bir aileden geliyordu. Asker Kastamonu’ya geldiğinde hepsini yolda karşılayıp doyurmuştu. Hep ben Cumhuriyetçiyim demiş, savaştan sonra yeni baştan herkes gibi Türkçe harflerle okuma yazmayı öğrenmişti.

Hafız Selman hanıma milletvekilliği de önerilmişti. "Hafız olduğum için başımı açmam, başımı açamayacağım için de Milletvekili olamam" diyerek kabul etmemişti.

Hamamcı Kadı Salih Reis:

Kurtuluş Savaşı’nda silah ve malzemelerin Anadolu’ya giriş kapısı olan Kastamonu’nun İnebolu İlçesi’nde, ilerlemiş yaşına rağmen cephane taşıyan Hamamcı Kadı Salih Reis’in heykeli dikildi. 2.5 metrelik bronz heykel cephanenin karaya çıktığı yer olan Zafer Yolu Caddesi’nin yanına yerleştirildi. Gazi Nurettin Peker ’İstiklal Savaşı’ adlı kitabında 70 yaşındaki Salih Reis’in cephane taşırken, Mevki Kumandanı Muhittin Paşa’yı nasıl azarladığını şöyle anlatıyordu: "... Kayıktan aldığı ağır bir top güllesini sırtına alıp merdivenleri çıkmaya başlayınca, Muhittin Paşa ’Baba, bana ver de merdiveni çıkarayım’ der. Reis ’Benimkini isteyeceğine kör müsün, git de kayıktan al’ cevabını verir. Reis’in bu sözleri Muhittin Paşa’yı duygulandırır. Paşa bu sefer Salih Reis’in sakalını okşamak ister. Reis daha da kızar ve ’Oğlum sakal sevmenin sırası mı? Ne duruyorsun, bir sandık da sen al’ diye Paşa’yı azarlar."

Anadolu’nun kurtuluşunu anlatan Milli Mücadele içerisinde hepsi birbirinden değerli pek çok kahramanlık hikâyesi mevcuttur. Bu hikâyelerden bazıları cephenin ihtişamıyla değerine değer katarken, bazı hikâyeler cephe gerisindeki emeği anlatır. ‘İnebolu İstiklal Yolu ve Şehit Şerife Bacı’ işte bu hikâyelerin belki de en önemli ve ilgi çekici olanlarındandır.

Kurtuluş Savaşında Ordunun lojistik ihtiyacını karşılayan, İnebolu’dan başlayıp Ankara’ya kadar devam eden 34o kilometrelik yol, İstiklal Yolu olarak adlandırılmış, bu yolun başlangıç noktası olan İnebolu Limanı, 3 yıl boyunca silah ve cephanenin Anadolu’ya giriş kapısı olmuştur. İstanbul’dan kaçırılan binlerce ton silah ve cephane ile diğer askeri malzemeler, güvenli olduğu gerekçesiyle İnebolu’ya getirilmiştir. Mevcut koşullarda gemiler, şehir iskelesinin düzgün olmaması nedeniyle limana yanaşamazken, açıkta demirleyen gemilerdeki cephane dolu sandıkların tahliye işini İnebolulu kayıkçılar üstlenmiştir. Kayıkçılar, getirilen binlerce ton cephanenin yanında, 1921 yılında Kars Kalesi’nde ele geçirilen tekerlekli ağır topların cepheye ulaştırılmasını da sağlamışlardır.

Cephanelerin gemilerden kıyıya nakledilmesinde kayıkçıların kahramanca çabasının yanında, İnebolu Halkı kıyıya taşınan cephanenin cepheye ulaştırılmasında kadını erkeği, genci yaşlısı ile cansiperane mücadele örneği sergilemişlerdir. İlerlemiş yaşına rağmen bastonuyla cephane taşıyan kayıkçılardan Hamamcı Kadı Salih Reis, bu gayretiyle tarihe geçenlerden yalnızca birisidir.

Kahraman İnebolu halkının gayretlerinin savaşta fark yaratmaya başlaması üzerine Yunan Donanması, 9 Haziran 1921 tarihinde İnebolu’ya gelmiştir. Ramazan Bayramı’na denk gelen bu tarihte, kayıkçılar gemilerden cephaneleri boşaltırken cephanenin acilen kayıklardan alınıp depolara taşınması ihtiyacı hâsıl olmuştur. Bunun üzerine Yahya Paşa Camisi’nde bayram namazı vaazı veren Müftü Ahmet Hamdi Efendi, “Ey ahali, camiden çıkın ve peşime düşün” diyerek, camideki halkla birlikte sahile koşmuş, çocuk, kadın, yaşlı demeden bütün halk seferber olarak kayıkçıların sahile çıkardığı cephaneleri tepenin arkasındaki güvenli yerlere taşımıştır.

Bunun üzerine Yunan gemileri bir ültimatom vererek ilçede depolanan silah ve cephanenin kendilerine teslim edilmesini istemiş, istediğini elde edemeyince şehri bombalamıştır. Kent sakinleri bu saldırıya küçük bir sahra topuyla karşılık vermiş, gösterilen direniş karşısında gemiler istediklerini alamadan geri çekilmek zorunda kalmıştır. Yunan Donanması, bu süre içerisinde İnebolu’yu rahat bırakmamış, şehri 21 Haziran ve 3o Temmuz 1921 tarihlerinde iki kez daha bombalamıştır.

İnebolu’nun Milli Mücadeledeki rolünü, Gazi Mustafa Kemal Paşa, “Gözüm cephede, kulağım İnebolu’da” veciz sözü ile çok güzel bir şekilde ifade etmiştir. Savaşın ardından TBMM İnebolu’yu unutmamış, 11 Şubat 1924 yılında İnebolu Mavnacılar Loncası [Kayıkçılar Cemiyeti]’na 2107 numaralı İstiklal Madalyası verilmesi kararlaştırılmıştır. Bu sayede kent ülkemizde İstiklal Madalyası alan ilk ve tek ilçe olarak tarihe geçmiştir.

Şehit Şerife Bacı’nın öyküsü ise, Ulusal Mücadelenin neden, nasıl ve ne pahasına kazanıldığını anlatan en güçlü ve anlamlı öykülerden biridir. Gemilerden indirilen cephanenin İstiklal Yolundaki ilk durağı olan Kastamonu Kışlasına intikalinde İnebolu Halkı büyük rol üstlenmiştir. Şerife Bacı da bu kahraman halktan yalnızca birisidir. 1921 yılının Şubat ayında yine bir cephane sevkinde Şerife Bacı’nın kafilesi yoğun tipiye maruz kalır. Kafileden ayrı düşen Şerife Bacı’nın kağnısı ertesi gün Kastamonu Kışlasına yakın bir yerde bulunur.

Görevliler kağnının yanında Şerife Bacı’nın donmuş bedeni ile karşılaşır. Görevlileri en çok şaşırtan ise kağnıda ıslanmasın diye üstü yorganla örtülü top mermileri bir de kuru otların arasında ağlayan bebektir. Şerife Bacı bu olayda şehitlik mertebesine ulaşmış, Şehit Şerife Bacı olarak da Milli Mücadelenin, bu mücadelede gelecek nesiller için nelerin feda edildiğinin en güzel tarihsel örneği olmuştur.

Bu kapsamda; Şehit Şerife Bacı Kültür Evi Yapma ve Yaşatma Derneği tarafından, Kurtuluş Savaşı’nda hayatını kaybeden aziz şehitlerimizin anısını yaşatmak amacıyla, Seydiler/Kastamonu ilçesinde, Şehit Şerife Bacı ve Şehitler Anıtı yaptırılması için Vakfımızdan destek talep edilmiştir. Söz konusu talep yerinde incelenerek, tarihimize saygı ve Türk Halkının hassasiyetlerini paylaşmak çerçevesinde değerlendirilmiş ve anılan anıtın yaptırılması için çalışma başlatılmıştır.

1983 yılında Türkiye’de yılın annesi seçilen Şehit Şerife Bacı adına yapımına başlanan anıtın inşası, 18 Ocak 2o16 tarihinde tamamlanmıştır. Şehit Şerife Bacı’nın fedakârlığının her zaman canlı tutulmasına katkı sağlamayı hedeflediğimiz söz konusu anıtın açılışının, Kastamonu Valiliğince her yıl düzenlenen ve bu yıl 2-5 Haziran 2o16 tarihleri arasında belirlenen programa uygun olarak icra edilecek Atatürk ve İstiklal Yolu Yürüyüşü kapsamında, 4 Haziran 2o16 tarihinde yapılması planlanmaktadır.

Denk kayığı'yla İstiklal madalyası aldılar. Kurtuluş Savaşı'nda düşman işgaline uğramamasına rağmen, cephe gerisindeki hizmetleriyle İnebolu'ya "istiklal madalyalı tek ilçe" unvanını kazandıran kayıkçılar, tarihe adlarını altın harflerle yazdırdı.

Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışıyla başlayan milli mücadelenin lojistik merkezlerinden İnebolu Limanı, 3 yıl boyunca silah ve cephanenin Anadolu'ya giriş kapısı oldu. İstanbul'dan kaçırılan binlerce ton silah ve cephane ile diğer askeri malzemeler, güvenli olduğu gerekçesiyle İnebolu'ya getirildi. Gemiler, iskelenin düzgün olmaması nedeniyle limana yanaşamazken açıkta demirleyen gemilerdeki cephane dolu sandıkların tahliye işini İnebolulu kayıkçılar üstlendi.

Yörede "denk kayığı" adıyla bilinen tekneleriyle, fırtınalı havalarda dev dalgalara göğüs gererek gemilerdeki binlerce ton cephaneyi salimen karaya çıkaran İnebolulu kayıkçılar, 3 yıl boyunca mücadele verdi. İnebolulu kayıkçılar, 1921'de Kars Kalesi'nde ele geçirilen tekerlekli ağır topların da cepheye ulaşmasını sağladı.

15 Aralık 1921 günü İnebolu açıklarında demirleyen gemide bulunan ağır toplar, büyük zorluklarla kayıklara yüklenerek kıyıya çıkarıldı. İlerlemiş yaşına rağmen bastonuyla cephane taşıyan kayıkçılardan Hamamcı Kadı Salih Reis, bu gayretiyle tarihe geçti. İnebolu'da kağnı arabalarına yüklenen cephane ve silahlar, İstiklal Yolu üzerinden meşakkatli yolculuklarla cepheye ulaştırıldı.

9 Haziran 1921 günü, Ramazan Bayramı sabahı kayıkçılar gemilerden cephaneleri boşaltırken Yunan savaş gemilerinin yaklaştığı haberi geldi. Kaymakam ile liman başkanı, mahallelere ve yakın köylere tellallar göndererek cephanelerin bir an önce kayıklardan alınıp depolara taşınması için halkı sahile çağırdı.

Bu sırada Yahyapaşa Camisi'nde bayram namazı vaazı veren Müftü Ahmet Hamdi Efendi ise tellalın bağırışlarını duyunca, "Ey ahali, camiden çıkın ve peşime düşün" diyerek, camideki halkla birlikte sahile koştu. Çocuk, kadın, yaşlı demeden bütün halk seferber olarak kayıkların sahile çıkardığı cephaneleri tepenin arkasındaki güvenli yerlere taşıdı.

Bir süre sonra iki Yunan savaş gemisi İnebolu açıklarında belirdi. Yunan gemileri bir ültimatom vererek ilçede depolanan silah ve cephanenin teslimini isteyerek, aksi halde ilçenin bombalanacağı uyarısında bulundu.

Bu tehdide boyun eğmeyen ilçe halkı cephaneyi düşmana teslim etmedi. Bunun üzerine Yunan savaş gemileri bombardımana başladı. Sahildeki birçok kayık parçalanırken, bazı binalarda ve evlerde hasar oluştu. Bu saldırıya ilçede bulunan küçük bir sahra topu ile karşılık verildi. Gösterilen direniş karşısında pes eden düşman gemileri geri çekilmek zorunda kaldı.

Yunan donanması, İnebolu'yu 21 Haziran ve 30 Temmuz 1921 tarihlerinde iki kez daha bombaladı. Ancak bu saldırılarda da istediğini alamadan geri dönmek zorunda kaldı.

Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasının ardından, Atatürk başkanlığındaki TBMM'nin 11 Şubat 1924 tarihli oturumunda, Milli Mücadele'ye katkılarından dolayı İnebolu Mavnacılar Loncası'na (Kayıkçılar Cemiyeti) Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası verilmesi kararlaştırıldı.

Türkiye'nin İstiklal madalyalı tek ilçesi olan İnebolu'da Milli Mücadele'ye katılan "denk kayıkları*"nın büyük çoğunluğu zamanla yok olurken sadece ikisi koruma altına alınabildi. Bunlardan bir tanesi İstanbul Beşiktaş'taki Deniz Müzesi'nde sergilenirken, diğeri ise İnebolu'da tarihi Türk Ocağı binasının önüne yerleştirildi.. İşte; Osmanlı cephaneliği bu "Denk Kayıkları" sayesinde karaya taşınarak Kurtuluş Savaşı cephelerine dağıtıldı..

İnebolu Evleri genelde 3 katlı bahçeli yapılardır. Bahçelerde erik, fındık, dut, elma, ceviz gibi meyve ağaçları bulunur. Hemen-hemen her bahçede su kuyusu bulunur. Ayrıca bahçelerde yaz sohbetleri için çardak veya avlu içinde oturma mekânları bulunur. Zafer caddesini bağlanan Küre dağlarının sırtına kazınmış sokaklardaki evlerin çoğunda “Dikkat duvar yıkılabilir, uzaktan geçiniz” uyarı levhaları var.

Evler genelde bordo-beyaz renktedir. Bordo rengini Aşı Köyü'nden çıkarılan toprakla yapılan Aşı Boyasından alır. Aşı boyası bu ahşap evleri 20 yıl boyunca rahatlıkla koruyabilmektedir.

Evin çatısı genelde dört tarafa eğimlidir. Çatı denizden çıkarılan ve Marla Taşı(Arduaz) denilen geniş ve ince taşlarla örtülmüştür. Çatıda taş kullanılmasının sebebi son derece sert Karadeniz poyraz rüzgarlarında çatının dayanıklı olmasıdır. Marla taşı ise ince, düz yapısı ve ısı yalıtımına sağladığı katkıdan dolayı tercih edilmiştir.

Bodrum kat soğuktan korunmak ve rutubeti önlemek amacıyla taştan yapılır. İnebolu merkezinde bu bodrum katları iş yeri veya kiler olarak, kırsalda ise ahır olarak kullanılır. Her kat yüksek tavanlı, bol pencereli ve bağımsız bir daire şeklinde ana salona açılan odalar şeklinde tasarlanmıştır. Kat girişleri ana kapı girişinden veya dışarıdan merdivenle ayrılır.

Bunun amacı ise aile genişledikçe bağımsız olarak evin rahat bir şekilde kullanılabilmesidir. Her katta tuvalet ve banyo bulunmaktadır. Bunun yanı sıra yatak odasında dolap denilen bugünkü kullanımda ebeveyn banyoya karşılık gelen ilk bakışta gardrop izlenimi uyandıran küçük banyo bulunur. Bazı evlerde iki odadan oluşan çatı katı da bulunur.

2 Ağustos 2016. İnebolu’yu yaşadıkça güzelleştiğini anlıyoruz. Doğası, tarihi, önemli kimlikleri ve de İstiklal savaşındaki konumuyla, kısacası doğası ve doğanıyla güzel bir yer İnebolu..Türizim tanıtım ve danışmanlık yetkilisi, Sami Sulhıvatandaş..Türk Ocağında şapka devriminin yapıldığı..

Abana’nın denize girilebilir İlişe köyü ve koyuna gideceğiz.. Abana-Ülişi dolmuşundayız. Dolmuşun dolmasını bekledik. Yanımda oturan adam sürekli konuşuyor..Soruyor vr kendi yanıt veriyor. Adı Cemil..İnebolu, Bozkurt ve İlişe^nin sevgilisi..Hani bize de olur ya; kafamızda kurgular, inanır ve sonra öfkeleniriz..Canım, Volkan Konak’ın dediği gibi; “Herkesin Bir Derdi Var, Durur İçerisinde!” gibi, herkesin vir delisi var duru içerisinde..

Cemil bu deliliğini hiç içinde saklayamaynalrdan.. Önümde yaşlı bir teyze var(gerçekten yaşlı), poşeti devrildi. O da kendi kendine konuşmaya başladı; “Güya köylüyüz. Süt alıyoruz..

Hemen devreye girdim; “İnek pahalı mı*”. Şöyle dönüp, sitem dolu tebesumüyle, “4 ayaklı değil, pahalı olan 2 ayaklı..İnsan pahalı, insan..Yaşlandım..Torunları bırak, çocuklar durmuyor köyde..Fındıkları bile toplayamayrum..”. Teyze bir anda ülkemin kırsal kesim profilini çizdi..Köyler belli ki üreten olmaktan çıktı, tüketen sınıfına girdi..İlişe balıkçı barınağında indik..Plaj işletmesine dönüştürülmüş..Şemsiye 7.5 TL. Şezlong 10 TL. Şemsiye alabildik sadece kumlara serildik..Acı-macı meyveledik..Adamaa olmamış karayemiş ikram edince söylediği gibi; Acı macı meyvelendik” gibi, kirli, milli ama denize girdik..Evet; İlişe köyündeki deniz öykümüz hiç de iyi değildi. Adeta, gideri olmayan yosunlaşmış bir su birikintisinde yüzmeye çalıştık...

3 Ağustos 2016. Türk Ocağı’ndayız: En güzeli de Türk Ocağı müdürü Nurhayat Ergun’u dinlemekti. Eğitimci Nurhayat hanım, eski İnebolu kaymakamı Suphi Olcay’ın eşi ve aynı zamanda eşimin arkadaşı Handan Olcay’ın arkadaşı. Cana yakın, konuksever ve de hoşgörülü Nurhayat hanım, Atatürk ve onun evrensel Kurtuluş sevdalısıve Laik Cumhuriyet yanlısı aydın bir kimlik. Bizi uzun yıllardır görmediği Handan hanımı karşılar gibi candan karşıladı. Atatürk’ün İnenolu’da başlattığı şapka devriminihalka ilk açıkladığı balkonda bizleri ağırladı.

İnanın Nurhayat hanımı dinlerken ve dekahvelerimizi yudumlarken Büyük Önder Atatürk’ün; İnebolu halkına“Beyler bu gördüğünüz Serpuşun adı Şapkadır.. ”seslenişini duyar gibiyiz. Nurhayat Hanim aynı zamanda ebru sanatı tutkunu ve ilhileniyor. Sesi güzel. Güzel sesiyle bize şarkı söyledi. Etkili diksiyonu ile kendine ait şiiri okudu. En iyi sunucu kadar başarılı sunuş yeteneğine sahip.Abartı değil büyüledi bizi.Kendisinden ayrılırken; “Ülkemizde kaç böylesi değer var? Kaç tane bu denli çağcıl ve de çok yönlü duyarlı kimlik kaldı?.”diye düşündük..

Gemici Türküsü. 09.10.1942 tarihinde Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir İnebolu'ya aittir. İşte bu İnebolu İstiklal savaşı gemici türküsünü bir opera sanatçısı ritmiyle müthiş seslendirdi bize

Hep beraber başlayalım (helessa yalessa)
Ayva turunç aşlayalım (helessa yalessa)
Biz bu işi işleyelim (helessa yalessa)

Helessa yalessa
Heyamola yesa yesa hop
Mola heyamo
Yamo heya mo
Mola heya mo
Ya mo heya mo
Helessa yesa

Bir gemim var boyu uzun (helessa yalessa)
Gider yazın gelir güzün (helessa yalessa)
Bu sefere yoktur sözüm (helessa yalessa)

Helessa yalessa
Heyamola yesa yesa hop
Mola heyamo
Yamo heya mo
Mola heya mo
Ya mo heya mo
Helessa yesa

Bir gemim var boydan boşta (helessa yalessa)
Dip ambara kurduk posta (helessa yalessa)
Selam söylen eşe dosta (helessa yalessa)

Helessa yalessa
Heyamola yesa yesa hop
Mola heyamo
Yamo heya mo
Mola heya mo
Ya mo heya mo
Helessa yesa

Bir gemim var gabze bağlar (helessa yalessa)
Gabzeden göründü dağlar (helessa yalessa)
Sıla diye gönül ağlar (helessa yalessa)

Helessa yalessa
Heyamola yesa yesa hop
Mola heyamo
Yamo heya mo
Mola heya mo
Ya mo heya mo
Helessa yesa

Nurhayat Ergun ile İnebolu’yu geziyoruz. Yol üstünde, sepet ören dede; ak saçlı, ak sakallı. Nurhayat hanım selam verdi, başladık konuşmaya. Bir sepet aldık . Adı; Mustafa Gürsoy. 70 yıl berberlik yapmış. Şimdi sepet örüyor.. Hayran kaldık ve düşünmeye başladık.. Nurhayat hanım bizden ayrıldı. Vedalaştık. İnebolu eski evleri geziyoruz. Nezihe Battal Müzesi (Kültür Evi)’ndeyiz. Aliye Aslan hanım bize Nezihe Battal Müzesi’ni anlattı.. Binanın 1896 yılında inşa edildiğini.

İnebolu Evlerindeki tarihsel doku değiştirilmeden restorasyonu gerçekleştirilmiş. Evin içindeki kapılar ilk yapım halleri ile doğallığı korunarak yenilenmiş. Kültür evinin dış cephe görünümü 2 katlı olmasına karşın binanın içerisine girildiğinde 5 katlı olduğu görülmektedir. Öyle ki; üst katlara çıkan birbirine paralel 2 adet merdivenle karşılaşıyorsunuz.

Binanın içinde ziyaretçileri bekleyen 4000 adet kitabın yer aldığı zengin bir kütüphane bulunmaktadır.1900 lü yıllarda İnebolu açıklarında İlçenin ticaretini gösteren kömür yakıtlı gemilerin fotoğraflarını yalnız burada görebilirsiniz. 1928 li yıllarda ilçe esnafının kendi imkanları ile kurduğu bando takımı ve 1930’lu yıllarda ülkemizde medeniyete ve çağdaşlığa ilk adım atan İnebolu’lu kadınların fotoğrafları yine burada yer almaktadır. Saat; 12:05..

Saat, 13: 30 Abana’dayız. Neden ilk gün buraya gelmedik diye hayıflatan Abana; Abana, Kastamonu ilinin Karadeniz kıyısındaki bir ilçesi ve aynı ilçenin merkezi kasabadır. Kastamonu'nun Karadeniz kıyısındaki beş ilçesinden biri olan Abana, ilin en fazla turist çeken ilçesidir. Abana kasabasının yaklaşık 3.000 kişi olan kış nüfusu yaz aylarında 15-20 bini bulur.

Yaklaşık 6 km uzunluğundaki kumsalları ve yemyeşil doğası ile bölgenin en müthiş görsel güzelliği yüklenmiş cennetin izdüşümü adeta..Karadeniz’in en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Abana'nın kuruluş tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Tarihteki en eski ismi Aiginetes’tir. Ancak antik kaynaklarda bu yerin Paphlogoniya’ya bağlı MÖ 7. yüzyılda kurulduğu tahmin edilen küçük bir kıyı kasabası olduğu ifade edilmektedir(Strabon)..

Abana ilçesinin asıl kurulduğu yer 3 km doğusunda bulunan ve halen bugün mahallesi konumunda bulunan Hacıveli’dir. Yapılan arkeolojik kazılar bunu doğrulamaktadır. (Pr. Dr. Bilge Umar).. Osmanlı Arşivlerinde Abana ile ilgili geçen ilk verilere 1530 yılında (Hicri 937) rastlanılmaktadır. O dönemde Muhasebe-i Vilayeti Anadolu defterinde Kastamonu livasının beş ilçesinden biri olan Ayandon ilçesine bağlı bir köy olarak Abana belirtilmiştir. (Başbakanlık Devlet Arşivi)

Abana Osmanlı İmparatorluğu döneminde İnebolu Kazasına bağlı olarak ilk defa 1880 yılında nahiye statüsü kazanmıştır. Abana milli mücadele döneminde tarihi vesikalarda şu şekilde dile getirilmiştir: "Milli Mücadele’de, Kastamonu’nun ilk telsiz hatlarından birine sahip olan Abana ilçesi, cephede savunma amaçlı dikenli tel yapılmak üzere ilçesindeki tüm telefon tellerini söküp cepheye göndermiştir. (Nurettin Peker)”

Cumhuriyet döneminde Abana 1945 yılında Merkez Muhtarlığı ve 83 Köy ile ilçe yapılmış, 21.12.1953 tarihli kanunla Abana’nın ilçeliğine son verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararı ile 1968’de de kendisine bağlı 10 köyü ile beraber tekrar ilçe yapılmıştır.

Dönüşümüz hayli güç oldu. Gelen dolmuş az. İnsanlar kavga etmeye başladı. Abana, gerçekten güzel yer.. İnebolu sen ayri güzelsin. Bu yöreye gelir ve dinlenmek istersek ilkin Abana’ya geliriz gibime geliyor..

*: İnebolu Kayığı, Denk Kayığı, İnebolu Kütüğü, Taş Kayığı, Pazar Kayığı gibi isimler altında bilgilere rastlanan ve literatüre İnebolu Kayığı olarak girmiş Pereme (Eskimiş Gondala benzer kayık) tipi teknedir. Bu tekne, günümüz yapım tekniklerinden farklı olarak inşa edilmiş ve bu özelliği ile bir bütün olarak korunabilmiş dünyada bilinen tek örnektir. 8.80 m boyunda, 1.92 m eninde ve 0,90 m yüksekliğinde ki tekne “önce kabuk yöntemi” olarak tanımlanan yapı tekniğine göre inşa edilmiştir. Bu tekniğe göre teknenin önce dış kaplamaları eğri ve kesme çivilerle bağlanmakta, daha sonra ısıtılarak şekil verilmiş nal şeklindeki postalar ile tekne yapısı kuvvetlendirilmektedir.

İstiklal Harbi’nde İnebolu ve Kastamonu havalisinden yapılan silah, cephane ve askeri malzeme naklinde görev alan İnebolu Kayıkçılarının gösterdikleri özverili ve insan üstü gayretleri ile kahramanlıkları TBMM’nce takdir edilmiş ve Kayıkçılara 11 Şubat 1924 tarihinde törenle Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası ve Beratı verilmiştir. Bu kayık o dönemde cephane naklinde kullanılan kayıklardan biridir.

Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32

Yorumlar

Konular-Yazılar

18 Mart Çanakkale zaferi2 19 Mayıs17 19 Mayıs çocuklarının Sakarya zaferi1 19 MAYIS TURNUVALARI SAMSUNSPOR1 1977 katliamı5 2 Temmuz 19931 20. yüzyıl ideolojileri metal yorgunu1 2002 seçim1 2018 seçim vaatleri1 2023 Seçim1 21 Temmuz 20041 21.YY KEMDİ İDEOLOJİSİNİ YARATMALI1 22 Ağustos 20101 23 Ekim 20111 23 Nisan12 27 Mayıs devrimi41 27 Nisan1 27 Nisan e-muhtırası10 27-28-29 Temmuz 2021 yangınları5 28 ŞUBAT1 29 Ekim2 3 BÜYÜKLER 4.SEZON KİM ŞAMPİYON?!1 3 büyükler operasyonu1 3 BÜYÜKLER; 3 KÜÇÜKLERE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR MU?1 3 ÇOCUK1 3 fidan1 3 KEZ KALEMİZE GELEBİLEN B.MUNİH 3 GOL ATTI VE DE BURUK’UN TEK HATASI ULUSLARARASI DENEYİMİ OLAN ANGELİYO’YU DEĞİL DE DENEYİMSİZ KAZIM’I OYNATMASIYDI1 3 SEZONDUR SIRAYA KONAN ŞAMPİYONLUKLAR1 3. Havalimanı3 30 Ağustos7 30 Mart seçimleri1 4 MEVSİMİ BOZANLARA ŞİİR1 4+4+411 40 MİLYAR1 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu1 6 GOL1 6 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUĞUNU EVLENDİRENLER1 65 yaş üstü corona1 696 sayılı KHK1 7.7 DEPREM DEĞİL BU KIYAMET TİR CEHENNEMDİR BUNU SEN YARATTIN ÜLKEYİ İNŞAAT SEKTÖRÜ İLE KALKINDIRACAĞIM DİYEREK1 75 ve 100.Yılında kim şampiyon oldu!!??1 8 Mart Dünya kadınlar günü2 A.O.Ç.2 Abant gezisi1 ABD 6.FİOSUNU KIBLE YAPANLAR VE ABD'Yİ SAVUNANLAR ŞİMDİ ABD DÜŞMANI OLDU AMA ABD'NİN ORTASINDA GÖKDELENİ VAR1 ABD politika1 ABD-TÜRKİYE gerilimi1 Abdulhamit torunu1 Abdulkadir Selvi1 Abdullah Gül3 ABDÜLKADİR SELVİ ABDÜLKADİR SELVİ ABDÜLKADİR SELVİ1 Ad verme töreni1 ADANA BABAMIN İLK GURBETİ1 ADANA DEMİRSPOR DARBESİ1 Adana gezisi1 Adana yangını2 ADANA'NIN YOLLARI TAŞTAN1 ADANA'YA GİDEK Mİ1 ADI DUYULUNCA RAKİPLERİ KORKAN OKAN1 ADI ICARDI SÜREKLİ GOL ATARDI GALATASARAY DURUDURULMAZ GİBİ1 Adnan Kahveci2 Adnan Menderes72 Afad1 Afganlar29 Afrikalı Aydın John Kenyatta1 Agora Meyhanesi1 Ağustos böceği hikayesi1 AHA1 Ahfeş'in keçisi1 AHMET ÇALIK1 Ahmet Davutoğlu56 Ahmet Hakan Coşkun3 Ahmet Özal2 Akil insanlar1 Akkuyu nükleer santral13 AKP1 AKP ilkesi1 AKP YANLIŞ ADAY GÖSTERDİ1 akp'LİLER EFSUNLU MU1 Akrabalarım-dostlarım1 alamet-i farika nedir?1 Alanya1 Alev Alatlı1 Ali Ağaoğlu1 Ali Semerkandî1 Allah ile aldatmak2 Allahını seven üzerime toprak atsın1 Almanya1 ALT LİGİN EN ALTINDAKİNE ELENEN ASLAN GALATASARAY1 Altın direnişi1 ALTINBOYNUZ'U BOYNUZLAMIŞLAR1 Altınova gezisi4 ALTIPARMAK1 ama kim?!1 Amentü1 Amiraller2 Anacığım1 Anarşist olmak3 Anarşist olmamak1 Anasına babasına bakmaz ite bakar1 Anayasa1 Anayasa değişikliği1 ANAYASA İNAŞSINDA MÜHENDİS VE MİMAR YANINDA DÜZ İŞÇİ VE KALİFİYE USTA DA GEREKLİ1 Anayasa Tarihi1 Anıtkabir1 Ankara17 Ankara beton cangılı2 Ankara bilim kurgu kenti1 Ankara derelerin ıslahı10 Ankara dolmuş sorunu1 Ankara Manifestosu1 Ankara Papazın Bağı1 Ankara saldırısı2 Ankara su sorunu1 Ankara trafik sorunu1 Ankara-Ulus1 Ankaralılık1 Ankaranın en uzun sokağı1 Anneler33 Anneler günü11 Annem62 Anonim şirket1 Anzak askerlerine atfen1 aptallık vergisi1 araba modern silah1 Arabayı at gibi sürmek1 Araf Suresi’nin 7/1791 Araplar2 Archimets2 ARDA TURAN1 ArdaTuran1 Arhavi65 Arhavi köyleri1 Arhavi projelerim1 ARHAVİ VE DÜNYA1 Arhavi ve Laz gerçeği1 Arhavide sel3 Arhavili lazlar1 Arhavispor1 ARHAVİSPOR ŞAMPİYONLUĞU HAK ETTİ2 Arhaviye aşık eden kişiler1 Arhavli olmak1 Arşiment2 Artvin3 Artvin berta köprüsü1 Artvin Kalkınma ve Eğitim Vakfı15 Artvin kurtuluş1 Artvin Tanıtım Günleri3 Artvin-Arhavi sorunları1 Artvin-Cerattepe10 Asal sayı3 ASELSAN9 ASLAN KARTAL'IN KANATLARINI1 ASLI BAYKAL HAKLI MI? ATAÇ BAYKAL1 ASLI BAYKAL SİYASET OYUNLARINA GELMEMELİ1 ASLI BAYKAL'IN CHP'DEN İSTİFASINI NASIL OKUMALI1 Astroloji4 Aşı mitingi1 Atasözleri2 Atatürk42 ATATÜRK ARMASI1 ATATÜRK DEVRİMLERİNİ ANLATIRKEN ATATÜRK'Ü ANMAMAK1 Atatürk evrensel değerleri2 Atatürk Havalimanı7 Atatürk İnkılapları1 Atatürk Orman Çiftliği1 Atatürk ve Cumhuriyet1 Atatürk'ün "Evrensel Kurtuluş Felsefesi"ni yok sayamazsınız!!!2 Atatürk'ün veciz duruşu karşısındaki aciz duruşlar1 Atın sırtından attığı1 Atilla Kart6 Atilla Taş1 Atma Rcep1 Atmosfer kirliliği2 AVCI FIRTIN VAR DEDİ FIRTINAYA YAKALANDI1 Avrupa başarısı1 Avrupa durduramıyor GS yi çünkü TFF ve MHK'leri yok1 AVRUPA KUPALARİNDA EN ÇOK PUAN TOPLAYAN 10 TÜRK TAKIMI ARASINDA 34 PUANLA 6.OLAN ATATÜRK ARMALI VE DE BALKAN ŞAMPİYONU SAMSUNSPOR'UN YAKASINDA NEDEN AY YILDIZ YOK!!!???1 Avrupa parlamentosu10 Avukatlar günü1 Avusturya1 Ayağı kesik güvercin1 Ayasofya25 Ayazmend gezisi1 Aydın Muratoğlu1 Aydınlar dilekçesi2 Ayet-el Kürsi1 Ayetlere tersine mühendislik1 Ayır1 Ayni hakemin Galatasaray'ı da katletmesi1 Ayşe Kulin1 Ayşen Gruda1 Ayvalık1 Aziz Nesin32 Aziz Sancar1 Aziz Yıldırım93 Baba Vanga kehanetleri1 Babaannem2 Babalar günü1 Babam2 Bacasız Endüstri1 Bakara makara1 Balat1 BALKON TARIMI1 Balyoz57 Bana yapılanlar1 Barajlar genel bilgi1 BARCELONA GALATASARAY1 BARCELONA VE GALATASARAY1 Basımevi1 Basın metni1 Baş ağrısı1 Başakşehir1 Başarısızlıklardan öğrenme1 Başçavuş sokak16 Başı yerden kalkmayan insanlar1 Başıbozuk paşası1 BAŞKAN YÜKSEL YILDIRIM1 Başkanlık sistemi71 Başkent amblem1 BAŞKOMUTAN1 BATAN FUTBOLUN MALLARI BURADA GEL SEN DE AL1 Batı Anadolu Fay Hattı1 Batıkent4 Batıkent Botanik Bahçesi2 BATIKENT: "BOTANİK KENT" OLABİLİRDİ1 Batılılar-Afrika1 BAZEN DE YILDIZLARININ OYUNUYLA…1 Bedri Baykam2 Beka sorunu2 Ben ne yaptım?1 BEN SÖYLEYİNCE DARBE SEN SÖYLEYİNCE DEMOKRASİ1 BENCE MESSİ MARADONA DAN DAHA BAŞARILI1 Benim haykırışım14 Beraber yürüdük biz bu yollarda1 Beritan aşireti5 Berkin Elvan9 Beşar Esat21 Beşiktaş10 Beyazıt Öztürk1 Beyin kanaması1 Biat kültürü-Aleaddin Şenel1 Bilgi paylaşımı3 Binali Yıldırım1 Bir çift kadın memesi4 BİR GOMİS YETER Mİ? GALATASARAY SALT GOMİS İLE OLMAZ GALATASARAY DA KATILMALI GOLLERE...1 Bir Lale Orta düştü futbolumuzun ortasına1 BİRİNCİ KANAL İSTANBUL RİSKLERİ1 Biz bu boku niye yedik?1 BJK2 Blog yazma işi1 Bloglara yorumlarım1 BOEY FAYDASIZ DİYENLERE KAPAK OLSUN1 Bor1 Boyun ağrısı1 Bozkurt sel felaketi1 Böl-yönet1 Bölünmüş yol15 Bu görüntü siyasi rantın seçim versiyonu..1 BU MAÇ BUNU GÖSTERDİ!!1 BU ÜLKENİN EZENLERİ VE EZİLENLERİ..1 Bulaşıcı hastalıklar2 Burak Elmas2 Burçak Çubukçu2 Burçlar6 Bursaspor1 Bülent Arınç43 Bülent Ecevit46 Büyü ve sihir1 Büyükada7 Can Dündar22 Cansel Malatyalı1 CEHENNEMLERDE YANASIN..1 Celal Şengör1 Cem Uzan1 CEMAAT1 CENNET ÜLKE'Mİ CEHENNEME ÇEVİRENLER1 Cennetin izdüşümü1 Cerablus4 Cerattepe mücadelesi24 CESARET1 Cesur Yeni Dünya1 Ceviz ağacı3 Che Guevara5 CHP66 CHP mitingler1 CHP neden suskun1 CHP olağan kurultayı1 CHP ÖZELEŞTİRİSİ ÜVEY ELEŞTİRİ VE KARALAMA ASLA DEĞİLDİR1 CHP ÖZELEŞTİRİSİ YIKICI DEĞİL YAPICIDIR1 CHP'yi bitirme süreci1 CHP'yi yazmak1 CIA ajanı1 Confidential3 Corona günleri1 Corona virüs11 Covid delta varyantı1 Covid savları13 Covid-19 Delta1 Covid-19 için öneriler2 COVİD-19 TÜCCARLARI1 COVİD-19 VE FUTBOL1 Covid-19 Virüs6 Cumhur ittifakı8 Cumhuriyet Bayramı1 Cumhuriyet gazetesi2 Cumhuriyetimizin 501 CUMHURİYETİMİZİN YÜZÜNCÜ YILINDA GALATASARAT ŞAMPİYON1 Cumhuriyetin ilanı1 Cyborg3 Çağcıl kent nasıl olmalıdır?1 Çalışan gazeteciler günü1 Çanakkale şehitleri1 Çay1 Çay nasıl demlenir1 Çay neden önemli1 Çaykur Rizespor1 ÇED54 Çevre duyarlılığı1 Çevre temizliği1 Çeyrek akıl Eyüp1 Çığlık1 Çığlıklarım2 Çılgın projeler6 Çocuk Milletvekili1 Çocukları kör karanlıkta okula göndertmek neyin eğitimi?! İçimizdeki 4 mevsimi bozduğumuz noktada kendimizin ve kentimizin de iklimini bozduk!1 çok derin futbol1 Çukur dizisi1 Çukur ormanı1 ÇÜRÜK BİNALAR DEĞİL ÇÜRÜK YAPI YAPANLARIN GÜÇLENDİRİLMESİ..DEPREM MANİFESTOSU1 çürük binaları değil çürük binaları yapanları güçlendiriyoruz..1 D&R1 Dadybra1 Dani Rodrik3 Darbe3 Darbe hazırlıkları1 Darbe kurgucusu Hande Fırat1 Darbe kurgusu1 Darbe Mısır1 Davranışsal ekonomi1 DED1 Demokrasi3 Demokrasi manifestosu1 Demokratik açılım1 Demokratik devlet1 Deneme yanılma1 Deniz Baykal31 Deniz feneri16 Deniz Gezmiş16 Deniz Som1 Deprem17 DEPREM ALANINA SEÇİM KÜRSÜSÜ1 Deprem manifestosu9 Deprem manifestosu önemi1 Deprem önlemleri1 Deprem programında ne demeli? Çok yaşa padişahım1 DEPREM TARTIŞMALARINDA KANAL İSTANBUL1 DEPREM TOPLANMA ALANI DOLAR TOPLAMA ALANINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ1 Deprem vergileri nerede harcandı?1 DEPREMİ DEPREMLERDE TARTIŞANLAR1 Depremi unutmama ve doğal afet günü1 DEPREMİN DEPİVERMESİNİ RANTA DÖNÜŞTÜRENLER1 Depremleri sadece depremlerde değil sürekli gündemde tut1 DERE TAŞKINLARI1 Ders notlarım1 Dever nedir?11 Dever olgusu2 Devlet bahçeli1 Devlet Bahçeli bile mahir ünal'in densizliğine çıldırdı1 Devlet ihale yasası2 Devlet yönetimi12 Devleti batırma projesi1 DİE1 Dikey yapılaşma6 Diktatör nasıl olunur?1 Dilipak2 DİN VE IRK SENTEZİ..1 Dinler ve dinleyenler1 DİPLOMA ÇADIR 350 BİN KONUT VE MUHARREM İNCE İNTİHARI1 Diyanet34 Dizayn42 Diziler1 DNS amacı nedir?1 DOĞA GÜCÜ YAPAY İNSAN GÜCÜ1 Doğa konseyi1 DOĞA VE DOĞAN1 DOĞA VE DOLAR1 Doğal afet29 Doğal Hayatı Koruma Vakfı1 Doğal yalan-doğalgaz gazı vermek1 Doğanın dengesi1 Doğanın yok oluşu1 DOĞAYA VE DOĞANA SAYGI1 Doğu Anadolu Fay Hattı1 Doğu Karadeniz Gerçeklerin 27 yıl önceki Gez Gör Yaz öyküsü1 Doğu Perinçek2 Dokunan yanar1 Dolar yeşili1 Domuz gribi2 Dostlar buluşmalar1 Doyum döner1 DÖNEKLİK İLE UZLAŞIYI KARIŞTIRMAMAK GEREK1 Dönüş vanası1 DÖNÜŞLERİN DE ASALETİ VARDIR BUNU BOZMAK DÖNEKLİKTİR VE 2002 SONRASI KURUMSALLAŞMIŞTIR1 Dövize endeksli hesap DEH1 Dries Mertens1 Dua1 Duvara konuşmak1 Duygu Asena1 DÜĞÜN2 DÜNYA DEVİ VE DÜNYA MARKASI KARŞI KARŞIYA1 DÜNYA FUTBOLU PETROL BARONLARININ VE OLIGARKLARIN ELİNDE1 Dünyanın merkezi İstanbul1 DÜŞÜNCE DEĞİŞİKLİĞİNDEKİ KESKİN VIRAJ KİMLİKLERİ UÇURUMA SAVURUR1 Düşünenler-peşinden koşanlar1 Düzce10 Düzce su felaketi1 Düzensiz göç1 E-ret1 ECECAN-BURAK2 ECEVİT DEPREM BÖLGESİNE GİTMEMİŞ..CEVİZOĞLU'NUN KIRDIĞI CEVİZ BİNİ AŞTI..DEPREM BÖLGESİNE GİTMEDEN GEÇECEKLERİ GÜZERGAHLARI ASFALTLATANLAR..1 EGOSANTRİK TERİM VE OYUNCULAR1 Eğitim sistemi8 Ekonomik kriz kitabı1 Ekrem İmamoğlu35 Ekrem İmamoğlu yasağını nasıl okumak gerek1 Ekrem İmamoğlu'na önerim2 EKREM İMAMOĞLU'NUN EKMEĞİNE OY SÜRDÜ1 Elazığ depremi1 ELEKTRİĞE %5 ZAM POSTMODERN BİR TEKAFİL-İ MİLLİYE'DİR1 Elektrik kayıp-kaçak oranı3 elektronik genel kurul1 Ellerde ağrı1 Elmadan değirmenlerim1 Emre Belözoğlu39 EN GÜZEL HEDİYE HEDİYE ALMAKTIR..1 ENERJİ ALANLARI2 Enerji yatırımları yeterli enerji üretir projeleri midir?1 ENFLASYON1 Engin Arık1 Entegre havza yönetim planları1 ERBAKAN1 ERBAKAN EV HAPSİNE ÇARPTIRILDI!!1 ERBAKAN VE ERDOĞAN 28 ŞUBAT'IN NERESİNDE İDİ ŞİMDİ NEREDELER!?..28 ŞUBAT DAVALARIYLA SÖZDE ERBAKAN'IN İTİBARI KURTARILACAKTI..1 Erdal İnönü15 Erdem Gül4 ERDOĞAN2 Erdoğan mı Bay Kemal mı1 Ergenekon64 Ergenekon başlangıç noktası1 ERKAN BAŞ KAZAK GİYEMEZ1 Erman Toroğlu73 ERMAN TOROĞLU SAHTEKAR VURGUSU1 Ermeni meselesi4 Ertuğrul Günay16 Ertuğrul Özkök2 Esin kaynağı1 Eşek1 Evlilik töreni1 Evrensel Atatürk ve felsefesi3 Evrensel birleştirici kimlik1 Evrensel değerler42 Evrensel kimlik1 Evrensel kurtuluş felsefesi47 Eymir gölü5 Fadıl Akgündüz2 Faiz caiz mi?1 Fal1 Falcılık1 Farkındalık1 Fas1 Fatih Altaylı1 Fatih Terim4 FATİH TERİM1 Fatih'in tablosunu saraydan kaçırma1 Fatma Betül Sayan Kaya1 Faydasız1 Fecr1 FEM1 Fen liseleri1 Fenerbahçe15 FENERBAHÇE NEREYE KOŞTURULUYORLAR?1 FENERBAHÇE VE LALE ORTA ORTASI1 FENERBAHÇE'NİN HAYALİ YILDIZ AVCILIĞI1 Fenike gezisi1 Ferguson1 Fethi Sekin1 FETÖ eylemleri3 Fetö tehditleri1 Fetullah Gülen64 Fetullah Gülen savaşı1 Fetullah Gülen terör örgütü1 FIFA SIRALASI SONUNCUSU FAROE ADALARI VE ULUSAL TAKIMIMIZ1 Fırsat maliyeti2 Fidel Castro3 FİKRET ÇORBACIOĞLU1 Fikri Sağlar2 FİLENİN SULTANLARINA KAFİR DE! VAKIF TECAVÜZLERİNE SES ÇIKARMA1 First Lady Bettina Wulff1 Fitch3 FİYAT BELİRLEMELERİ1 Foreign Policy dergisi1 Fransa1 FRANSIZ KALMAMAK İÇİN "BİR LİSAN BİR İNSAN"1 Fransızca öğrenme kolaylığı1 Fransızca ve İspanyolca öğrenelim hep beraber..1 Fredrik Midtsjö1 Fuat Avni9 FUAT ÇAPA'NIN ÇABASINA ALKIŞ1 FUTBOL1 FUTBOL BU; BAZAN TAKIM OYUNUYLA KAZANDIRIR1 FUTBOL FUTBOL OLMAKTAN VE ÇİLEDEN ÇIKTI1 Futbol simsarları2 FUTBOL YATAĞINA DOLAN İNSANAT ARTIKLARI FUTBOLU KİRLETİYOR1 FUTBOLDA OLİGARŞİ1 FUTBOLUN YENİ EFENDİLERİ SAMSUNSPOR'UN AMBLEMİNDEN RAHATSIZ1 GALATASAR VE ZANİOLO VE İLKLERİN TAKIMI OLDUĞUNUN KANITI YENİLMEZLİK REKOR1 GALATASARAIN SAHA İÇİNDEKİ OYUNU SAHA DIŞINDAKİ OYUNLA ENGELLENİYOR1 Galatasaray364 GALATASARAY BARCELONA AŞKIN KARTAL'I YENDİ1 GALATASARAY BAŞARILI FUTBOLUYLA VEDA EDEREK UEFA AVRUPA LİGİ'NE HAREKET ETTİ1 GALATASARAY BAŞKAN ADAYI1 GALATASARAY BU SAATTEN SONRA DURDURULAMAZ1 GALATASARAY DURDURULAMIYOR FAKAAAAT....1 GALATASARAY DURMUYOR..SACHA BOEY GOL DA ATMAYA BAŞLADI1 GALATASARAY EFORUNU BAYERN MAÇINDA BIRAKMIŞ HATAY'A GETİREMEDİ1 GALATASARAY GÜMRÜĞE TAKILDI BİRİLERİNİ GEÇEMEDİĞİ İÇİN1 Galatasaray Güneş'i kararttı1 Galatasaray hakeme karşın Trabzonspor'u Icardi ile yendi1 GALATASARAY HATA MAÇINDA HATA YAPMADI FAKAT ALİ KOÇ HATA ÜSTÜNE HATA YAPIYOR1 GALATASARAY İNİŞE GEÇER DİYENLERİ UMUTSUZLUĞA İTTİ..1 GALATASARAY KORKUSU1 GALATASARAY KUPADA DA LİG'DE DE GOMİS İLE VAR!! İYİ DEĞİLKEN DE KAZANIRSAN ŞAMPİYON OLURSUN!1 GALATASARAY LAZİO1 GALATASARAY MARSİLYA'DA TESLİM OLMADI1 GALATASARAY OPERASYONU DEĞİL FUTBOLU SEVER1 GALATASARAY PALABİYİK PALASI İLE DOĞRANDI1 GALATASARAY ŞAMPİYONLUK ŞARKILARINI SÖYLETMEYE BAŞLADI1 Galatasaray UEFA Şampiyonlar Ligine koşuyor1 Galatasaray ve Lale Orta1 GALATASARAY YENİ YILA LİDER GİRDİ1 GALATASARAY'DA OKAN BURUK1 GALATASARAY'DAN HAYLİ KORKUYORLAR1 GALATASARAY'I DURDURAMIYORLAR1 Galatasaray'ı eleştirmesi sevgisinin isyanı idi..1 GALATASARAY'I İHRAÇ EDİN BU KADAR YORMAYIN KENDİNİZİ1 GALATASARAY'I NE HAKEMLER NE DE DİREKLER DURDURABİLİYOR1 GALATASARAY’IN 2-0'DAN GERİ DÖNÜŞÜ GRUPTAN ÇIKACAĞININ İŞARETİ1 GALATASARAY'IN AVRUPA HAFIZASI BAŞARI GETİRİYOR DA BUNU AVRUPA HAZMEDEMİYOR GİBİ1 Galatasaray'in Okan sesleri1 GALATASARAYIN CORONA VİRÜSÜ İLE UĞRAŞMASI VE FUTBOL VİRÜSÜ1 Gandhi Kemal1 GDO2 Geleneksel tıraş1 GENÇLERBİRLİĞ VE KONYASPOR1 genel kurul1 Geniş aile1 Geniş aile bireylerim2 George Bernard Shaw1 GES1 Getto55 Gez-gör-yaz15 GEZDİM GÖRDÜM YAZDIM5 Gezegenimizi hangisi ele geçirir?1 GEZERİM GÖRÜRÜM YAZARIM1 Gezi eylemcileri6 Gezi parkı halk hareketi62 Gezi şifresi1 Gezilerimiz2 Gırgır dergi2 GOMİS VE DİĞERLERİ1 GOMİS VE GALATASARAY ADANA DEMİRSPOR1 Göçmen politikası1 Gökçeada7 GÖKHAN ZAN VE ÜNAL KARAMAN'IN SİYASETE TRANSFERLERİ1 GÖRSEL KİRLİLİK1 Gösteri namazı1 Graham Fuller1 Greenpeace5 Greenwich2 Gtech2 Guggenheim Etkisi1 Guus Hiddink2 Güldüşümlerim7 Güldüşün çorbası9 Günaydın1 Gündemlerin efendisi30 Güngör Uras3 Gürsel Tekin15 Gürültü kirliliği29 HABİTLARA SAYGI1 Hagi92 Haiti depremi1 HAK EMEN HAKEM ÖRGÜTÜ TFF1 hak emen hakemler1 Hak emenler iş başında..1 Hakan Şükür1 HAKEMLERİ KORUYACAKLAR YA BU SEFER TOPU YAYINCI KURULUŞA ATTILAR1 Haliçte yaşayan simonlar1 Halifelik5 Hamza Yiğit Akman1 Hanefi Avcı4 Harem1 Harf devrimi4 Haris Seferovic1 Hasan Cemal1 Hasan Sıtkı Özkazanç1 Hava kirliliği7 Haydarpaşa Manhattan1 Haydarpaşa tren garı2 Haymana Kaplıcası1 Hayrünnisa Gül1 Hedef 2023 sloganı1 HER BAŞARISIZLIK SONRASININ RUTİN KAOS TEKRARLARI1 HES3 HES izin1 Hes-savar doğa projeleri2 HESLER21 HESLER SALDIRGANLARI BESLER1 Hıncal Uluç33 Hıncal Uluç da ışıklara yol aldı1 Hızlı tren kazası5 Hicr1 Hidrolik enerji4 Higgs bozonu1 HİJYEN ERDOGAN VE PANDEMİ1 Hilafet2 HİLAFET MI DEDİN!? HADE BE ORADAN!!!1 Hint varyantı1 Hitit güneşi5 Hitler Almanyası6 Hollanda4 Hopa fekaleti1 HOŞGÖRÜ EVRENSEL BARIŞIN KATALİZORUDUR1 HOŞGÖRÜ VE İNSAN OLMANIN ERDEMİ1 HURDA ÇELİK HURDA EV1 Hülle nedir?1 Hülya Koçyiğit6 Hürrem1 HÜSEYİN EROĞLU HÜSEYİN KALPAR BAŞARISINI YAKALAR MI?1 Hüseyin İnan11 Hüseyin Sağ1 Icardı1 ICARDI2 ICARDI BU ELBET YIKARDI1 ICARDI MUSLERA BARDAKÇI TORERİA NELSON KEREM YUNUS OLIVERA VE OKAN BURUK VE DE DURSUN ÖZBEK YÖNETİMİ1 ICARDI YIKARDI VE DE YIKTI...GALATASARAY SAHADA DEĞİL DE SAHA DIŞINDA BİTİRMEYE ÇALIŞILACAK GİBİ1 ICARDİ ASİST KRALI DA OLACAK GİBİ çünkü ADAM ATAMAYINCA ATTIRIYOR!!1 Ilımlı İslam projesi1 IMF1 Irkçılık1 Isınmada tasarruf yöntemi1 Işıklara yolculuk1 IŞİD1 İBO ŞOV VE CELAL KILIÇDAROĞLU1 İbrahim Müteferrika1 İbrahim Özden Kaboğlu1 İbrahim Tatlıses2 iç savaşa hazırlık1 İçerik çalmama uyarısı1 İçerik üreticisi1 İdam1 İdeolojiye endekslemek1 İKİNCİ KANAL İSTANBUL1 İKTİDAR A PLANI DIŞINDA B VE C PLANINI DEKLARE EDERKEN MUHALEFETİN A PLANI BİLE TARTIŞILIR..1 İktisat bilimi2 İlber Ortaylı1 İlhan Selçuk'u aramızdan ayrıldı1 İlk alan çalışmam1 İlk deprem manifestosu1 İlk Tarım Kredi Kooperatifi1 İlker Başbuğ26 İltizam-Mültezim1 İMAM2 İmam-ı Azam1 İmamoğlu yasağı Erdoğan ın minareli süngülü yasağı ile örtüştürmek yanlışlığı1 İMPARATÖR DERKEN1 İmrahor vadisi1 İNCE İNCE GİDİNCE1 İnfaz yetkisi1 İnsana dokun-yüreğine dokun-kalbine dokun1 İnternet1 İnternet nedir?1 İRTİCA1 İslam burjuvazisi1 İslam yeşili1 İsmet Berkan1 İsmet İnönü2 İsmet Özsoylu1 İspanya gezisi2 İspanyol gribi3 İsrail3 İstanbul gezisi3 İstanbul Havalimanı2 İSTANBUL HÜZNÜ AZALTILIYOR1 İstanbul silüeti61 İSTANBUL-ÇATALCA RESİMLERİ1 İSTANBUL'DA DOĞAYA VE DOĞANA SAYGI1 İstifa kurumu1 İstihdam yalanı1 İstiklal Marşı1 İSTİNAT DUVARLI ANROŞMAN1 İstismar1 İsviçre1 İş hukuku1 İşsizlik16 İtalya4 İttifak dışı partiler1 İzmir-Karaburun gezisi1 Jeo Biden2 JES1 JET EGZOZLU ARAÇLAR1 Juan Mata1 Kabahatler kanunu1 Kabahatli kentli2 Kaçak elektrik3 Kaddafi nasıl öldü?1 Kader değiştirmek1 Kadir Mısıroğlu1 KAFATASI1 Kafkas usulü çay1 Kahrolsun deprem alanına giren muhalefet mı diyelim..1 Kalıcı önlemler18 KALLEŞ ÖLÜM1 Kamilet Vadisi12 Kanal İstanbul18 Kanal İstanbul-Musilaj2 Kanunî Sultan Süleyman1 Kaostan beslenenler1 Kapisre deresi7 Kapkara1 KAR BEYAZI ŞİİR1 KARA BEYAZI HAYATLAR İÇİN ŞİİR1 KARA PARA1 Karadeniz yollar1 Karagümrük maçında MHK Galatasaray ın ağzına bir parmak bal çalmış olmasın1 KARAMSALLIK TESLİMİYETTİR1 KARAMSARLIK KÖTÜYE ALAN AÇMAKTIR..1 karar organı1 karar yeter sayıları1 Karargâh rahatsız1 Karbondioksit-oksijen eşitliği1 Karl Marx5 Karşı duruş33 Karz-ı hasen1 Kaset komplosu3 KASTAMONUSPOR GALATASARAY MAÇINDA 25 DAKİKA DİRENÇ GÖSTEREBİLDİ1 KATAR FUTBOLA NE KATAR1 Katolik nikahı1 Kaya gazı1 KAYSERİ MAÇINDA GALATASARAY'İN 1 PENALTISI 1 DE GOLÜ VERİLMEDİ 3 PUAN RAKİBİNE VERİLDİ1 Kazım Koyuncu2 Kazımcan Karataş1 Kazuistik anayasa1 Kebabçı1 Kehanetlerim1 Kemal Kılıçdaroğlu28 KEMAL KILIÇDAROĞLU NUN SİYASİ ANATOMİSİ1 Kemalpaşa1 Kenevir1 KENT TARIMI1 KENT-KOOP3 Kentini dinle1 Kentsel dönüşüm37 KEREM2 KEREM AKTÜRKOĞLU1 KEREM KINIK VE 12 ŞİRKETİ VE DE DFB'NİN KURULMASI1 KHGM1 KILIÇDAROĞLU GÜNDEMSİZ DİYENLER1 Kılıçdaroğlu Manifestosu4 KINA2 Kırık sandalye2 Kırılma noktası19 Kıtlık bilimi1 KIYAMETİN YAŞANDIĞI DEPREM BÖLGESİNDE MESCİT Mİ ÖNEMLİ ÇOCUK BEZİ VE MAMASI MI?1 Kızılay1 Kızılderililerin atasözü2 Kilo problemi1 KİM FETÖCÜ ÖCÜ???!!!1 Kişisel görüşlerin dinleştirilmesi1 Kitaba yazacaklarım2 Kitabım1 Kitaplar1 Kitapyurdu1 Klasik tıraş1 Kloz1 Koalisyon1 Komplo teorisi17 Konfüçyüs2 KONYASPOR1 korkmuyorum6 Korku imparatorluğu21 Korona1 KÖHES4 KÖPRÜ1 Kötek2 Kötü uygulama1 Kötülük1 Köy enstitüleri10 KÖYÜM SİDERE DERESİNDEKİ BU TAŞ DÜŞSÜN KAFANIZA KAFASIZLAR..1 Kriz raporu2 Kriz-pandemi93 kronik subdural hematom2 KSH1 Kuğulu park3 Kur'an şifreleri1 Kurgu6 Kurtlar vadisi karakterleri1 Kurtuluş destanı26 KUŞAKLARLA KUŞAK GEÇMEK1 Kuşkularım2 KUTLARIM1 KUTSAL RİTÜEL EVLİLİK1 Kuzey Anadolu Fay Hattı1 Kuzey Marmara otoyolu9 Küba13 KÜÇÜCÜK ZORBAY KÜÇÜK1 Küresel efendiler5 Küresel ısınma11 Küresel sömürü denklemi: “AB+ABD=ARBD”16 Küreselleşme aldatmacası4 Kürtler65 Kütahya-Simav depremi1 Laik devlet6 Laiklik1 Larry Diamond1 Laz dilbilgisi1 LAZ LOBİSİ NEDEN YOK!?1 Lazca1 Lazlar13 Le Figaro1 Leo Dubois1 Levent Üzümcü1 LİDER ÇIKAR İNŞALLAH1 LİGDE TRABZON'A 5 ATAN ALANYA ELENDİ1 Lizbon1 Lokomativ Moskova1 LÖSANTE1 Lösemili Çocuklar Vakfı1 LÖSEV1 Lucas Torreira1 LÜTFÜ SAVAŞ VE HATAY LÜTFÜ SAVAŞ VE HATAY1 M.Akif Ersoy1 Macaristan1 Maça bombalı saldırı1 MADEN İŞÇİSİ MAHPUS1 MADENCİ SERBEST1 MADENLER1 Madımak10 Madımak-Auschwitz-Reistag1 Mahir Çayan1 Makarnacılar10 Malazgirt savaşı7 Manavgat8 MANCHESTER UNİTED GALATASARAY’I HAŞAT EDER DİYEN E.TOROĞLU’NU DA DEVİRDİ!!!1 Manisa-Soma2 Mansur Yavaş21 Maraba kültürü ve ağa17 Marcao olayı1 Marduk8 marka spor ayakkabı1 Market zincirler1 Marsilya1 MATA HATAYSPOR'U MAT ETTİ1 matbaanın geç gelmesi2 Matematik nedir?1 Mathias Ross1 Matthıas Ross1 Maval okumak12 Maya takvimi kıyamet1 Mayasızlar1 Mayınlı alanlar8 MECZUP1 Medyan nedir?1 Mehmet Barlas4 Mehmet Özhaseki1 Melih Gökçek30 Meral Akşener11 MERAL AKŞENER TARİH YAZMADI TARİHTEN SİLDİ KENDİSİNİ İYİ GELEN AKŞENER GERİ DÖNDÜ1 Merkez Bankası1 Merkezkaç kuvveti8 Mersin Gazi çiftliği1 Mersin gezisi1 Mersin-Alata1 MERT İNSAN MERTENS'İN HARİKA GOLÜ1 MERTENS MEST ETTİ MERTENS ALANYA'YI BİTİRDİ1 Mesleki sorumluluk sigortası5 MESSİ MEST ETTİ ARJANTİNLİLERİ1 Mesut Yılmaz15 Metal yorgunluğu3 METE YARAR KİME YARAR!!??1 Metin Oktay3 MHK1 Mılot Rashıca1 Milenyum kupası1 MİLENYUM KUPASI VE GALATASARAY1 Millet ittifakı6 MİLLET İTTİFAKI NEDİR NE DEĞİLDİR..1 Milletimizle alay etmeyin!1 Milletvekili dokunulmazlığı13 MİLLETVEKİLLİĞİ Mİ MİLLETİN VEKİLLİĞİ Mİ!?1 Milli Piyango şaibe3 Milliyetblog yazılarım2 MİT54 Mod nedir?1 Modern kölelik2 Modern tıraş aletleri1 Moğollar4 Monaco35 Montrö sözleşmesi2 Motorlu kuryeler1 MPİ Genel Müdürü İhya Balak3 Muammer Kaddafi5 Muaviye-Küfeli-Hz. Ali1 Mucur1 Muhalif duruş2 MUHARREM İNCE7 MUHARREM İNCE KALIN OYNUYOR OY OY DİYE İNLEYENE KATKI VERMEK ADINA1 Muhsin Yazıcıoğlu1 Muhteşem Yüzyıl dizisi10 Murat Bardakçı7 Murat Karayalçın34 Muru3xi1 Musilaj1 MUSLER SAKATLANDI1 MUSLERA1 Mustafa Balbay31 Mustafa cengiz1 Muvazzaf5 Mümtaz İdil1 Müslüm Gürses1 Nabi Avcı1 Naci Görür2 Nagehan Alçı2 Nasıl Galatasaraylı oldum?1 National Geographic3 Nazım Hikmet26 Nazlı Ilıcak17 Ne düşünüyorsun?1 Ne istediniz de vermedik1 Ne oldu?1 Necdet Hoşcan1 NEDEN SÜPER KUPA SAMSUN'DA DEĞİL DE ARABİSTAN ÇÖLLERİNDE1 Negatif bilgi1 Negatif uzmanlık1 New York Times10 NİCE NİTEL BAYRAMLARA1 NİCELERİ AKADEMİLİ1 Nicolae Ceaușescu1 NİKAH1 NİYE BİR ALANYASPOR OLMASIN!!??1 NOBEL BENİM HAKKIM HAKKI!!1 Nuh tufanı10 Nur Suresi 30-31. ayetler3 Nuray Mert12 Nurettin Veren2 Nurettin Yıldız3 Nuri Asan1 Nush ile uslanmayanı etmeli tekrir-tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir1 Nükleer1 Nükleer enerji1 Nükleer santral46 Nükleer tehlike1 OFLU HOCALAR OKUMASIN OFSPOR'U1 Ofspor1 OFSPOR NEREDE İSE GALATASARAY'I ELİYORDU1 OGG1 OKAN BURUK İLE GALATASARAY ARTIK KORKUTUYOR1 OKAN BURUK1 Okan Buruk 5 kez üst üste maç kazanarak Galatasaray'ı 17.kez Şampiyonlar Ligi'nde1 OKAN BURUK ANTALYASPOR'A BURUKLUK YAŞATTI..FUTBOLUMUZU OLİGARKLAR VE 7 BÖLGELİ LİG ÖNERİSİ1 OKAN BURUK REKORLARA DOYMUYOR1 OKAN BURUK VE ÖĞRENCİLERİ İLLE DE ICARDI SÜPER LİG'İ YIKARDI VE DE YIKTI DA!! FB'Yİ GS'İN DEPLASMANDA 3-0 YENMESİ AYRİ BİR HARİKA1 Okan Buruk'u istemeyenlere kötü haber1 Okan Emre'yi 7 bitirdi1 Okan içerde sinmiş Danimarkalıları üzdü1 Oktay Ekinci4 Okumak1 Ola1 Oligark15 One Munite6 OnPunto1 Opsiyon1 Orantısız yağdanlıklar1 ORDAN BURDAN PARDON MARDON..1 Orduspor1 Orhan Gencebay1 ORHAN PAMUK MU YOKSA ATATÜRK MU AĞIR GELİR1 Osama1 Osmanlı11 Osmanlı yönetimi6 Oturarak çalışmak1 Oturuş ergonomi1 Oy depoları1 OYUN VE KOYUN1 OZAN KABAK1 Öğrenilmiş çaresizlik1 Öğretmen27 Ölüm4 ÖLÜM GERÇEKTEN ADIN KALLEŞ1 Ömer Çelakıl2 Ömer Dinçer2 Önerim var15 ÖSO1 Öteki dünya önlemleri1 ÖYLE BİR KALECİ Kİ ICARDİ'YE BİLE GOL ATTIRMADI1 Özel istihdam büroları1 Özelleştirme40 Özer Akdemir1 Özgün çalışma11 Özgür düşünce53 ÖZGÜR ÖZEL SİYASET OYUNLARINI BİLENLERİN SİYASİ TİMSAHLARIN OLDUĞU HAVUZA İTİLENDİR1 Özhan Canaydın1 PageRank1 Papazın bağı nereden geliyor?1 PARTİLİ CUMHURBAŞKANI SÖZÜ DOĞRU DEĞİL1 Patalojik sorun1 PDY5 Pearl Harbor3 Pedofili1 PEHLİVANLARA ÖDÜL FİLENİN SOLTANLARINA LGBT1 PELE1 Pelikan1 Pelin Çift1 Pers1 Petek ısınma sorunu1 PETROL VE FUTBOL1 Peygamberler1 Pherma-sharp1 Pınar Selek1 Pierre Loti1 Pierre Webo1 Pisa Kulesi1 Pisagor4 Piyangolar1 Plansız yapılaşma1 Polo Dayı1 POLONEZKÖY1 Portekiz gezi1 Portekiz gezisi8 Porto1 Poşet meselesi4 PROF. ATAÇ BAYKAL1 Prof.Dr. Bülent Arı2 Prof.Dr. Ioanna Kuçuradi1 PROJE1 Pukiya1 Rant14 Rantsal dönüşüm5 Raşa1 Recep Yazıcıoğlu1 Referandum9 Reglaj ayarı1 Reina saldırısı1 Rejim1 Rektör Melih Bulu1 Reptilian1 RES16 Reşat Nuri Güntekin1 Reyting kaygısı2 Rıdvan Dilmen14 Rıza Sarraf6 Ribery1 Richard Feynmann1 RİZE ARTVİN HAVAALANI ARTVİN İÇİN HAVA RİZE İÇİN ALAN1 Rize felaketi3 Rizespor katledildi1 ROK2 Romantik bir hafta sonu1 Rothschild1 Rus bakışı1 Rus büyükelçisi vuruldu2 Rus uçağı düşürülmesi1 Rüyam1 SABRIN SABRINI TAŞIRAN SABIR SABIR OLMAKTAN ÇIKAR TESLİMİYETE DÖNÜŞÜR1 SACHA BOEY1 Safranbolu gezisi1 Sağlıksız kent politikaları1 SAHA İÇİNDE KAZANAN GALATASARAY SAHA DIŞINDAKİ OYUNLARA ASLA KULAK VERMEMELİ1 Sahte fatura1 Salgın hastalıklar1 Salgınlar2 Sami Karaören3 Samsun 19 Mayıs Lisesi29 SAMSUN ŞAMPİYONLUĞU HAK EDEN BİR KENT1 Samsun'un tarihi 19 mayıs 19191 Samsunspor157 SAMSUNSPOR AMBLEMİ1 SAMSUNSPOR BAŞKANI TAKIM YERİNE FUTBOLCU ALMALI!!!1 SAMSUNSPOR İYİ GİDİYOR HÜSEYİN EROĞLU İLE1 Samsunspor morard1 SAMSUNSPOR SEMT İ KUTSAL EYÜP TAKIMI EYÜPSPOR U PERİŞAN ETTİ. SAMSUNSPOR UN ÇALIŞTIRICIS HÜSEYİN EROĞLU1 SAMSUNSPOR SİVAS'TA İYİ BAŞLADI1 Samsunspor'u birileri aşağı çekiyor1 SAMSUNSPOR'UN 14 MAÇI1 Samsunspor'un armasına saldırmak1 SANIK SANDALYESİNE OTURTULMASI GEREKEN 20 YIL İKTİDARDA OLAN MUKTEDİRDİR1 Sansür16 Sapadere kanyonu1 SAPANCA CENNETTİN İZDÜŞÜMÜ1 Sapıklıkla suçlamak1 Saray darbesi1 SARAYDAN TABLO KAÇIRMAK1 Sarı inek2 sarı saçından güç alan Icardi attı üç puan geldi1 Sarp1 Sayısal Oyunlar4 Seçim hile1 SEÇİM HİLELERİNİN ANATOMİSİ1 Seçimlerde hile24 SEÇİN YAZMACA BUNLAR1 Seçmen profili1 SEÇSİS1 SED1 Sedat Peker11 SEFEROVİÇ1 Selahattin Demirtaş1 Selin Sayek Böke3 SEO-SERP1 SERGEN YALÇIN1 Sergio Oliveira1 Serhıy Perkhun1 SERİ FARKLI YENİLGİLER1 Seslendiklerim1 Sevgililer günü2 sevr anlaşması1 Seyduna21531 Seyit onbaşı1 Sezen Aksu8 Sırt ağrısı1 side1 SİDERAYEPE3 Sidere29 SİDERE DERE ISLAHI İÇİN ANROŞMAN ÖNERİSİ1 SİDERE NİN ALTINI ÜSTÜNE GETİRMEK Mİ İSTENİYOR? SİDERE'DE ALTIN1 Sidere vadisi8 SİDERENİN DOĞASINA VE DOĞANINA DOKUNMA!1 SİHA2 Sincan1 Siyanür4 Siyaset meydanı2 Siyaset yapmayın2 Siyaseten katl2 Siyasetin helalleşmesi1 SİYASİ DEPREMDEN YIKIM BEKLEYENLER YIKILDI1 SİYASİ KARAKTER YOK İSE..1 Siyasi rant aracı23 siyasi rant otomobilleri1 Siyasi suikast13 Siyasi üstünlük1 Sneijder185 Sol argüman2 SOL SOL İLLEDE TEK ÇATI SOL1 Solcu musun sağcı mı yoksa yağcı mı?! Sol yanlarımızı acıtanlar!!1 SOLDA CHP TEK ÇATI OLMALI1 SOLMAK VE EVRENSEL OLMAK İSTİYORSAN SOL!!!1 Solun tasfiyesi1 Soma katliamı3 Son viraj3 Son yazım-11 Son yazım-21 Son Yazım-31 Soner Yalçın5 Sorumsuz Hayvansever2 Soruyorum163 Sosyal hukuk devleti4 Sosyal patlama risk haritası5 Soytarı31 Spor eleştiri1 Srebrenica katliamı1 Stephen Hawking4 Stratejik önem8 Stres ve alkol3 Su akar Türkler bakar1 Su akar yatağını bulur1 Su debi ayarı1 SU SAVAŞLARI5 Suçlamalara karşı gerçekler1 Sultan Ahmet4 SUPER KUPA DURUŞU SÜPER SOPA İSTİYOR..FENERBAHÇE DEĞİL DE ALİ KOÇ NE YAPMAK İSTİYOR1 Suriye18 Süleymanşah Türbesi2 Sümela manastırı1 SÜPER LİG'E KOŞAN SAMSUNSPORU TUTANA AŞKOLSUN1 Süper loto4 Sürdürülebilirlik3 Sütyen Tarihi1 Şafak Sezer2 Şangay beşlisi1 Şans Oyunları1 Şans Topu3 ŞENOL GÜNEŞ2 ŞEREFSİZ SENSİN1 Şeriat1 Şevket1 ŞEYH BEDRETTİN DESTANINI YAZAN NAZIM HİKMET1 Şeyh Said isyanı1 Şeyhler16 Şiir2 ŞİİR VE ERDOGAN1 Şike101 Şike kronolojisi1 Şili depremi18 Şirince3 şirket yönetimi1 ŞUTBOL2 ŞUTLUYORUM-Futbol706 ŞÜKRİYE TUTKUN TUTUŞU1 Tahir Kıran1 TAKLACAI MERT YANDAŞ'IA ÖVGÜ ICARDI'YA SÖVGÜ HADE BE ORDAN1 Taksim meydan savaşı2 Taliban6 Taliban erkeklerinin bazıları neden yüzünü saklıyor? Makyaj1 Taliban yöneticisi1 TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE DİYEN DENİZLER IŞIKLARA GÖNDERİLİNCE TAM BAĞIMLI TÜRKİYE OLDUK1 Tanju Özcan1 TARAFLILIK CIVIK YAĞDANLIĞA DÖNÜŞTÜ1 Tarık Akan6 Tarifeli uçuş nedir?1 Tarih tekerrürden ibarettir1 Taşeron sistem1 Taşeronluk sözleşmeleri1 Taşımalı eğitim1 Taşımalı siyaset1 Taşkınlar54 TAŞKINLARI FIRSAT BİLEN RANTÇILARIN TAŞKINLIKLARI1 Tekâlif-i milliye nedir?1 TEKBİR DEĞİL YARDIM GETİR1 Tekel1 Tekel işçileri17 Televole kültürü31 Televole yangını1 Tema vakfı5 Tembellik yok üretmek var1 Temel Fransızca4 Temel İspanyolca6 Terim2 TERİM İLE GALATASARAY RESMİ1 Terör9 tevâfuk1 Tevfik Fikret1 TFF4 tff ve mhk1 TFF VE MHK ALİ PALABİYİK'A ASLAN'I DOĞRATTI MI DİYELİM??!!1 TFF VE MHK OLMAYINCA FUTBOL GÜZEL1 TFF-İBB- FUTBOLDAN GEÇİNENLER1 THY1 Tıraş keyfi1 Ticaret-Siyaset-savaş1 Timsah1 Timsah gözyaşları2 TL sembol1 TMMOB72 TOGG1 TOKİ2 TOKİ MOKİ...YOL1 TOPÇU VE VEFAKAR SEYİRCİYİ KUTLARIM..1 Toprak ağası1 Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Yasası1 Torba yasa7 Toryum10 Trabzon Ayasofya1 Trabzonspor10 TRT4 TRT TARİHİ DİZİLERDEN FIRLAMA TUHAF SAÇLI YENİ OSMANLI TİMİ1 TRT VE YANDAŞ KANALLAR SÖZDE İKTİDARIN İCRAATLARINI ANLATAN DİZİLERDE YARIŞIYOR1 TRT=trt1 TSK1 Tuncay Özkan7 Tuncel Kurtiz1 Turgut Özal2 Turist Ömer1 Tutsak lümpen gençler1 Tuzun kokması15 TÜİK2 TÜM ULUSUN YENİ YILINI KUTLARIM1 Tünaydın1 Türban12 Türbanlı polis1 Türbanlı zabıta1 Türk nasıl olunur?1 Türk-kürt faşizmi1 Türkan Saylan3 Türkçe dışındaki dillerde içerik üretmek1 Türkçe Fransızca İspanyolca sözlük1 TÜRKEVİ1 Türkiye başarısızlığı1 Tütün1 Tüzük Kurultayı Manifestom1 Uçurtma aşkı1 Uğur Mumcu23 Ulusal gereklilikler1 ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞININ KAHRAMANLARINI İDEOLOJİLERİNE ENDEKSLEYENLER1 ULUSAL TAKIM1 Ulusal varlık fonu1 Uluslararası iktidar alanı1 UNESCO29 UNESCO dünya mirası listesi1 UnutMADIMAKlımda1 UYARIMDIR5 Uzatmalı Covid1 UZLAŞI DA BARIŞ VARDIR DÖNEKLİKTE İNKAR VE İHANET..1 Uzun covid nedir?1 Üç fidan4 ÜKEM FUTBOLU KAFASINDA PATLAYAN SOPA1 Ülkenin ticarethane gibi yönetilmesi1 Ümit kocasakal1 Ümit Öztürk1 Üniter devlet1 Ürdünlü Ebu Musab Zerkavi1 ÜRKENLER1 Üzerih Garih1 Vedat Dalokay1 Vefat1 Venedik tacirliği1 Viyana1 VPN nedir?1 Washington Post1 Wikileaks2 YA SEV YA TERK ET ANLAYIŞI1 Yaban1 Yabancı durmak1 Yakup Kadri Karaosmanoğlu1 Yalçın Bayer18 Yalnız Kurt1 Yangın1 Yangından önce abant1 YANLIŞLAR İNSANI YALNIZ BIRAKIR1 Yap-işlet modeli1 YAPI DENETİMİ1 YAPI SINIFI1 Yapısal reform1 Yarbay Thomas Edward Lawrence1 Yarı başkanlık1 Yasaklanmış öğrenme fırsatları1 Yaşadıklarım1 YAŞAMDAN KOPRIANLAR YARALILAR DEĞİL YAŞAMDAN KOPARAN HURDA EVLERİN SAYILMASI VE YENİ TALAN YALAN SÜRECİ1 Yaşar Büyükanıt5 Yaşar Nuri Öztürk3 Yaşınılabilir kentler1 Yaşlılık sendromu1 Yatay yapılaşma2 Yatırım fonları1 YAZAN MÜHENDİS YAZIYOR1 YAZAN MÜHENDİS'İN BİRİKEN YAZILARI1 YAZSAN NE OLUYOR Kİ YİNE" BENİM OĞLUM OKUR DÖNER DÖNER OKUR"1 YEBİ YIL YENİ İDEOLOJİ1 Yemeksepeti1 Yeni dünya düzeni12 YENİ MORİNHO MONTELLO MU?1 Yeni proje-Fatih Terim1 YENİ YIL1 YENİ YIL YİNELİKLER DEĞİL YENİLİKLER GETİRSİN1 Yeni yollarda kazalar neden olur?1 Yere Batan Sarnıcı-Milyon taşı1 Yerel yönetimde aday1 YERİN ALTI MADEN EMEKÇİSİNİN YERİN ÜSTÜ MADENCİNİN1 yerli otomobil1 Yeşil sermaye1 Yetenek kazanmak1 Yeter be!1 Yeter söz milletindir1 YGS şifre1 YHT1 Yiğit Bulut1 yok böyle Icardi ve Kerem1 Youtube tüccarları1 Yörükler1 Yumuşak karın1 YUNUS1 YUNUS AKGÜN1 YUNUS AKGÜN VE TERİM1 Yusuf Aslan10 Yusuf Demir1 YÜKSEL ÇORBACIOĞLU CHP ADAY ADAYI1 YÜKSEL YILDIRIM2 Yürüyen virüsler1 Zeki Alasya6 Zeki olmayan ahlaksız1 Zigana Yaylaları1 Zirveye giden yol1 Ziya Gökalp1 Zorba1 Zorbay1 zorunlu organlar1 Zülfü Livaneli6
Daha fazla göster

1829 Adet Yazı Arşivi

Daha fazla göster

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *