İKİ KÜÇÜK TAKIMIN BÜYÜK FUTBOLU VE FUTBOLUMUZDA İLGİNÇLİKLER VE DÜNYANIN SAYILI DERBİLERİ VE DE FUTBOLUN, FUTBOL BARONLARININ COŞKUSU DEĞİL HALKLARIN ORTAK COŞKUSU OLMASI..
17 Mart 2018
[[ Futbol yalnızca birilerinin değildir.. Futbol futbol baronlarının coşkusu da değil, halkların ortak coşkusudur..]]
Ülkemde bir gün Galatasaray, BJK, Trabzonspor ve Fenerbahçe el ele sahaya çıkıp kolkola sahayı terk edeceklerdir. Evet, 4 büyük takım arasında yaratılan, güzelliklere, barışa ve iyiliklere set ören yapay hasımlık bitecek, yeter ki hasım donanımlı kimlikler takımlardan def edilsin...
Bu düş ötesi beklentim Samsunspor ve vd tüm takımlar için de geçerlidir... İlk defa bir FB-GS derbisinde FB'nin hakkının yendiğini söylemiyorum, yazılarımda sürekli eğriye eğri doğruyu doğru yazdığım için bu olguya defalarca değinmişimdir...
Bizlerin adayı BJK, GS ve FB, Tabzon, Samsunspor ve diğerleridir. Fakat onun ve ondan korkan TFF'nin adayı Başakşehirspor'dur.. Aykut Kocaman son konuşmasında takımları değil futbolumuzdaki baronları ve onların başındaki korkulu rüyası Magneto'yu işaret etmiştir..
Türkiye Spor Toto Süper Lig 2017/2018 İlhan Cavcav sezonu 17.03.2018 19:00 günkü 26. Maç:
Fenerbahçe: 0 Galatasaray: 0
Evet sorumlu ve tarafsız olması gereken birilerinin 2 küçük takımı diye gösterdiği Galatasaray ve Fenerbahçe’nin büyük futbolları gollerle doyurmadı futbola doyurdu. Maçın Fenerbahçe’den kahramanı Volkan Demirel, Galatasaray’da Fernando Muslera değil, Claudio Taffareldi. Neden mi; Taffarel geldikten sonra toplara çıkmaya başladı. Eğer bu toplara çıkmasaydı bugün Galatasaray Fener arasındaki puan farkı 3’e düşerdi. Şimdi avaraj dahil FB’den GS 7 puan öne geçti..
Bu maçın kahramanı Tolga Ciğerci olurdu 90+3’te, Gomis’in penaltı noktasına indirdiği topu Volkan’a teslim etmese. Evet, teslim etmesi 19 yıldır FB stadında GS FB’yi yenecek ve tarihe geçecekti veya Nagotomo’nun Volkan’dan dönen topu Feghouli boş kaleye atsa.....
Ben şu Aykut Kocaman’ı anlamıyorum; Valbuena’yi neden oynatmaz!? Takıma son 10 dakikada girdi az kalsın GS’yi bitiryordu.. Fatih Terime gelince: Neden Lines’in yerine 2.yarıda Mariano’yu almadı? diyemeyiz çünkü geçen haftadan sarı cezalı idi. Yalnız burada Terim’in geçen haftada Mariano önlemi almalı idi..
Gomis iyi idi, Şener iyi idi. Nogotomo ve Rodrigues iyi idi. Belhanda eh.. Feghouli kötü idi. Mehmet Ekici kötü, Fener’in Fernandosu iyi idi. Nabil Dirar kötü idi. Mehmet Topa iyi idi, Josef de Souza kötü idi.. En iyileri GS ve FB topçularının sahadaki efendiliği idi.. Mehmet Ekici kesin atılmalı idi. Bu adam FB’nin canını yakabilir. Fener’in bir penaltısı verilmedi.
Demem o ki hakem iyi değildi.. Yalnız ahlaksız biri vardı sahada; Dev derbi öncesi sarı lacivertli yöneticilerden Cenk Başak'ın hareketi ortalığı karıştırdı. Fenerbahçe yönetim kurulu yedek üyesi Cenk Başak'ın, Galatasaray taraftarlarına yönelik yaptığı hareketler büyük tepki çekti..
Şutu direkten dönen Galatasaray daha iyi idi..
Bir fanatiğe göre, iki küçük takım; Galatasaray ve Fenerbahçe..
- 1- "Fenerbahçe ve Galatasaray Küçük takımlardır" diyen en besili, küçük değil küçücük olduğunu kanıtladı...
Evet: Beşiktaşlı olduğu gün gibi ortaya çıkan fosilden yağdanlık Maçmalamamış, adeta Mıçmılamış..
En besili fosil; Bu yıl BJK Avrupa'nın sıradanlaşan takımlarını yenerek Bayern Münih ile eşleşmedi mi? "Senin BJK böylesine küçük olmasa BM’den 8 yemezdi" demedik şalakoğlu şalak, aksine alkışladık ve yanında olduk..Sense dünya markası iki takımı aşağılıyorsun, yakışmadı sana...
Dünya’da hiç kimsede olmayan Milenyum kupasını Galatasaray almadı mı? Baskette ULEB Eurocup'ta şampiyon olan ilk Türk takımı değil mi?... Fenerbahçe değil mi 2012’deUEFA Avrupa Ligi’nde Yari finale çıkıp final kapısından dönen?! Basketbol da Euroleague (Avrupa Şampiyonlar Ligi) şampiyonu olan ilk Türk takımı değil mi.. Bana BJK’nin böylesi bir başarısını gösterebilir misin angut!!??
Aşağıdaki haberi okuyan herkes benim yukarıdaki yorumu-hatta daha fazlasını- yapar:
[[ TRT Spor Spikeri Erdoğan Arıkan, Beşiktaş'ın Bayern Münih'e yenilerek Şampiyonlar Ligi'nden elenmesi sonrası Fenerbahçe'nin Vardar'a, Galatasaray'ın ise Östersunds'a boyun eğmesini eleştirdi. Erdoğan Arıkan'ın Spor Artı programında Galatasaray ve Fenerbahçe için kullandığı 'küçük takımlar' ifadesi sosyal medyayı ayağa kaldırdı.. Erdoğan Arıkan, Spor Artı programında Fenerbahçe ve Galatasaray için 'Büyük kulüplerin küçük takımları onlar. Avrupa'ya çıkınca fazla bir şey yapamayan takımlar. Dolayısıyla da fazla büyüyemiyorlar" diye konuştu.. Erdoğan Arıkan'ın bu sözleri Beşiktaş taraftarı tarafından destek görürken, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarlarınca ise yoğun tepkiyle karşılandı.]]
2- Serdar Ali Çelikler: Başakşehir, Çinliler'e satılmış(16 Mart 2018).. Serdar Ali Çelikler, Spor Plus programında Başakşehir Kulübü'nün % 51'inin Çinlilere satıldığını açıkladı. Spor yazarı Serdar Ali Çelikler, canlı yayında "Başakşehir, Çinli bir şirkete satılmış" ifadesini kullandı.
Doğrudur. Çünkü adamlar her verimli değeri satma hastalığına yakalanmışlar..
Hakemler: Bülent Yıldırım -Ekrem Kan-Kemal Yılmaz
Fenerbahçe: 1Volkan Demirel -3Hasan Ali Kaldırım-19Şener Özbayraklı-33Roman Neustadter-37Martin Skrtel-5Mehmet Topal-11Mehmet Ekici(60’da Alper Potuk)-17Nabil Dirar(72 Fernandao)-20Giuliano-89Josef de Souza-99Roberto Soldado(78’de Mathieu Valbuena)
İlk 11 Değeri : 54.000.000 Euro
Yedekler: 18Carlos Kameni -54Erten Ersu-4Mauricio Isla-14Luis Neto-7Alper Potuk-28Mathieu Valbuena-66Oğuz Kağan Güçtekin-80Serhat Kot-92Aatif Chahechouhe -9Fernandao
Takım Değeri : 99.700.000 Euro
Çalıştırıcı: Aykut Kocaman
Galatasaray: 1Fernando Muslera-3Maicon-4Serdar Aziz-14Martin Linnes-55Yuto Nagatomo-8Selçuk İnan(74’de Tolga Ciğerci)-10Younes Belhanda-24Garry Rodrigues-25Fernando(58’de Ryan Donk)-89Sofiane Feghouli(83’de Sinan Gümüş)-18Bafetimbi Gomis
İlk 11 Değeri : 72.250.000 Euro
Yedekler: 12Batuhan Şen-16Cedric Carrasso-5Ahmet Çalık-22Hakan Balta-64Jason Denayer -6Tolga Ciğerci-7Yasin Öztekin-15Ryan Donk -9Eren Derdiyok -11Sinan Gümüş
Takım Değeri : 111.350.000 Euro
Çalıştırıcı: Fatih Terim
Stat: Ülker stadyumu
Aziz Yıldırım Hala; 7-0 Ve 6-0 Yenilgilerini Unutup 2002’deki 6-0 Galibiyeti İle Teselli Buluyor!!
Yazmayacaktım, fakat şu haber nedeniyle bazı şeyleri fazlasıyla hak ediyorlar: “Aziz Yıldırım'ın ve teknik heyetin katıldığı yemekte futbolcularla buluşacağı öğrenildi. Başkanın cuma akşamki sürprizi ise G.Saray'a karşı elde edilen 6-0'lık zaferin yıldızlarından birisini kampa getirmek olacak. Cuma akşamı ayrıca daha önce alınan derbi galibiyetlerinden sonra yaşanan eğlenceler de futbolculara izlettirilecek(Fotomaç).”
Maçı KHGM Diyarbakır Bölge Müdürü iken Diyarbakır’da izlemiş ve hiç üzülmemiştim.
Çünkü; Diyelim Aziz bey 7-0’ı unuttu, Fener 6-0 yendi derken, neden Galatasaray’ın Şükrü Saraçoğlu stadında Fenerbahçe’yi 6-0 yendiğini aklına getirmedi?
Bırakın 5-0’ları, 6-1’i, 6-0’ı Galatasaray Feneri 7-0 yendi, 7-0, hem de 7 kişiyle.. Galatasaray aşağıdaki farklı yengilerinde Fenerbahçe’ye tam 29 gol atıyor ve 1 gol yiyor:
[[ 12.02.1911 Union Club İstanbul Ligi 7 – 0….04.05.1913 Union Club Özel 6 - 0….01.10.1914 İttihatspor Özel 6 - 1 ….15.03.1942 Şeref İstanbul Kupası 5 – 0….18.12.1960 İnönü Birinci Lig 5 – 0 ]]
Fenerbahçe’de farklı yengilerinde Galatasaray’a tam 23 gol atıyor ve 2 gol yiyor:
[[ 06.11.2002 Fenerbahçe Süper Lig 6 - 0… 23.02.1936 Fenerbahçe İstanbul Ligi 6 – 1….12.12.1976 Ankara 19 Mayıs Deprem Kupası 6 – 1….16.08.1980 İnönü TSYD Kupası 5 - 0 ]]
Farklı yenmelerin ortalaması:
- Galatasaray: 29-1=28
- Fenerbahçe: 23-2= 21
- Ortalama= 28-21= 7
- Yani Galatasaray 7-0 önde:)
Sevgili Fenerliler çıkıp o sonuçlar; 1911-1960 yıllarında idi, bizim sonuçlar; 1936-2002 yıllarında ve daha yeni..
Sevgili kardeşlerim yenilginin yenisi ve eskisi olur mu?
Sizin dümdüz mantığa göre benim düz mantığım daha doğrusunu söylüyor: “Eskisi daha değerlidir, kardeşim yenisi değil!!”
Tüm sağlıklı Fenerlileri seviyorum, Azizi gibilerini değil. Ali Koç korkusuyla Aziz Yıldırım resmen karizmasını çizdirmiş, 6-0 tesellisi ile..Ali Koç’u seçin oyum size..
Notum değil notamdır: “Fenerbahçe kendisini Galatasaray’a endekslemekten vazgeçsin. Vazgeçsin çünkü, tüm zamanını Galatasaray’a verdiği için Edirne’den öteye geçemiyor:)
En büyük Fener başka küçük yok::))
Tüm sağlıklı Fenerlilere sevgi ve saygılarımla…
7-0 Galatasaray galibiyetiyle biten maçı önceki şutluyorum’da yazdığım için, Galatasaray’ın 6-0 galibiyetini yazacağım:
Fenerbahçe: 0 Galatasaray: 6
04 mayıs 1913
Beyoğlu Sporting kulübü bayramı (1913): 1913 senesi Mayısının dördüncü pazar günü Beyoğlu Sporting kulübü menfaatine düzenlenen spor bayramında, Galatasaray-Fenerbahçe müsabakaları içinde en farklı olan neticelerden biri alındı ve Galatasaray Fenerbahçe’yi 6-0 mağlup etti.
Günümüzde Şükrü Saraçoğlu stadyumu olarak lanse edilen, futbol tarihimizin ilk yıllarında ise Union Club olarak bilinen sahada oynandı. Yani Galatasaray Fenerbahçe’yi fener stadında 6-0 yendi.
Galatasaray: Ahmet Robenson - Suphi Neşet Beken, Ahmet Cevat Baydar - Hüseyin Eden, Celal İbrahim, Bekir Sıtkı Bircan - Mıgırdıç, Joseph Oberle, Emil Oberle, Hasnun Galip, Ömer Nasreddin
Fenerbahçe: Ali Sait - Abbas Elkatipzade, Arif Emirzade - Leon Agopyan, Sabri Çerkes, İzzi Hüseyin - Hikmet Topuz, Nüzhet Baba, Hasan Kamil Sporel, Sami Coşar, Miço Dimitropulos
Goller: Emil Oberle (2), Hasnun Galip (2), Joseph Oberle Ve Bekir Sıtkı Bircan
Not: Emil Oberle Galatasaray'ın eski futbolcularındandır. 16 kasım 1889 yılında Karlsruhe / Almanya 'da doğmuş, 1907-1913 yılları arasında Fc Phönix Karlsruhe takımında top koşturmuştur... Joseph oberle ise Emil Oberle’nin kardeşidir. Kendisi de ağabeyi gibi Galatasaray’da forma giymiş, ancak ne yazık ki futbol konusunda ağabeyi kadar iyi olamayınca yaşamına farklı bir meslek dalında devam etmiştir.
Galatasaray ve Fenerbahçe derbilerindeki ilginçlikler: Türk sporuna değil dünya futboluna da damga vuran Fenerbahçe ile Galatasaray'ın yüzyılı geçen rekabeti birçok ilginç olaya tanık oldu.
En ilginç ve düşündürücü olanı; daha önce yazdığım gibi; iki takım arasındaki 109 yıllık rekabetin ilk 7 maçında, Fenerbahçe Galatasaray’a gol bile ataması ve ilk galibiyetini 5 yıl sonra alabilmesidir...
Bu gerçeği; Terim zamanında 2002 sezonu Fener’in Galatasaray’ı 6-0 yenmesi ile sürklase etmeye çalışırlar ki bunda başarılı olamazlar, çünkü yine bir geçmiş tarihte Galatasaray’ın 7 kişi ile, Feneri 7-0 yenmesi gerçeği vardır..
Rekabetin gol kralı, 27 golle Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel - Galatasaray, Fenerbahçe'yi 7-0, Fenerbahçe ise Galatasaray'ı 6-0 yenerek, 107 yıllık rekabette en farklı skorlu galibiyetleri aldı - Rekabet tarihinde Galatasaray üst üste 18, Fenerbahçe ise 11 maçta galip gelemedi. 107 yıllık rekabette ilk golü Galatasaraylı futbolcu Emin Bülent Serdaroğlu attı. 17 Ocak 1909'da "Papazın Çayırı" olarak adlandırılan yerde yapılan ilk maçı 2-0 kazanan Galatasaray, rakibinden ilk 7 maçta gol yemedi.
Fenerbahçe 5 Yıl Bekledi
Fenerbahçe, Galatasaray karşısında ilk golü ve galibiyeti, rekabetteki 8. randevuda elde etti. Union Club sahasında 4 Ocak 1914'te yapılan İstanbul Ligi maçını 4-2 kazanan Fenerbahçe, böylece rakibi karşısında yaklaşık 5 yıl süren suskunluğuna da son vermiş oldu. Sarı-lacivertli takım adına Galatasaray'a tarihteki ilk golü ise Hasan Kamil Sporel attı.
En Az Ve En Çok Seyircili Maçlar
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki maçlarda en az seyirci 17 Kasım 1922'deki karşılaşmaya geldi. İttihat Sahası'nda sağanak altında, hakem Fethi Tahsin Başaran'ın şemsiyeyle yönetmek zorunda kaldığı maçı, tamamı biletsiz 14 kişi izledi. İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda 21 Eylül 2003'te yapılan lig maçını ise 70 bin 125 seyirci izledi. Bu rakam, rakipler arasındaki bir maçı izleyen seyirci sayısındaki rekor olarak tarihe geçti.
Rekabetin Golcüleri
Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki 107 yıllık rekabette en fazla golü Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel attı. Sporel, Galatasaray'a karşı oynadığı 42 maçta, toplam 27 kez rakip fileleri havalandırdı. Zeki Rıza Sporel'i, 24 golle yine bir Fenerbahçeli Alaattin Baydar izliyor. Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis'in 20, Galatasaraylı Metin Oktay'ın ise rekabette 19 golü bulunuyor. Bu arada, iki takımda da forma giyen Tanju Çolak'ın da 14'ü Galatasaray, 8'i Fenerbahçe formasıyla olmak üzere rekabette toplam 22 golü var. Lig maçlarında ise Galatasaraylı Metin Oktay 9, Fenerbahçeli Aykut Kocaman da 8 golle takımlarının en golcü isimleri oldu.
Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinde ilginç hikayeler
Turgay Şeren'in Rekoru
Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında en çok oynama rekoru merhum Turgay Şeren'e ait. A Milli Takım ve Galatasaray'ın unutulmaz kalecilerinden Şeren, Fenerbahçe'ye karşı sarı-kırmızılı kaleyi 55 kez korurken, rekabette en çok forma giyen futbolcu unvanını elinde bulunduruyor.
Özlem Dolu Yıllar
İki takım, rekabetin bazı dönemlerinde birbirlerine karşı galibiyet bakımından üstünlük kurmakta zorlandı. Galatasaray üst üste 18, Fenerbahçe ise 11 maçta galip gelemedi. Sarı-kırmızılı takım, 17 Mayıs 1942'de 3-1 kazandığı maçın ardından tam 18 maç galip gelemedi ve 1 Aralık 1946'daki 19. maçta sahadan 1-0 galip ayrıldı. Sarı-lacivertliler ise 20 Kasım 1949'da 2-0 kazandığı maçın ardından üst üste 11 maç galip gelemedi ve 22 Şubat 1953'te taraftarlarına 1-0'lık skorla Galatasaray galibiyeti armağan edebildi.
18 Ayrı Statta Karşılaştılar
Fenerbahçe ile Galatasaray, 383 maçın sığdığı rekabette 18 ayrı statta karşılaştı. Rakipler, İstanbul İnönü, Ali Sami Yen, Fenerbahçe, Taksim, Şeref, Ankara 19 Mayıs, Atatürk Olimpiyat, İzmir Atatürk, Ankaragücü, Türk Telekom Arena, Yeni Erzurum (Şimdiki adı Erzurum Kazım Karabekir), Offenbach, Frankfurt, Köln, Mönchengladbach Borussia Park, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has, Manisa 19 Mayıs ve Antalya statlarında sahaya çıktı.
Heyecanı İki Takımda Da Yaşayanlar
Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinde, birçok oyuncu futbolculuk hayatında iki formayı da giyme şansını buldu. Son dönemde iki takımda da oynayan futbolcular şunlar:
Raşit Çetiner, Güngör Tekin, Erdoğan Arıca, Engin Verel, Mehmet Oğuz, Erhan Önal, Arif Kocabıyık, İlyas Tüfekçi, Tanju Çolak, Semih Yuvakuran, Selçuk Yula, Hasan Vezir, Benhur Babaoğlu, Elvir Boliç, Sedat Balkanlı, Saffet Sancaklı, Ahmet Yıldırım, Sergen Yalçın, Emre Aşık, Fatih Akyel, Elvir Baliç, Haim Michael Revivo, Abdullah Ercan, Mehmet Yozgatlı, Stjepan Tomas, Servet Çetin, Emre Belözoğlu, Caner Erkin, Kazım Kazım, Mehmet Topal, Burak Yılmaz, Olcan Adın.
Bir Maçta Dörder Gol Atanlar
Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinde şimdiye dek aynı maçta bir futbolcu tarafından en fazla atılan gol sayısı 4 oldu. Galatasaraylı Celal İbrahim, Cemil Gürgen ve Metin Oktay ile Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel, rakip filelere bir maçta dörder gol atma başarısını gösterdi.
En Çok Görülen Sonuç: 1-0
İki takımın 107 yıllık geçmişinde, geride kalan 383 maçta en çok görülen sonuç 1-0 oldu. Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki maçlarda tam 73 kez 1-0'lık sonuç ortaya çıktı, 48 kez 2-1'lik skor alındı.
En Çok Mart Ayında Karşılaştılar
Galatasaray ile Fenerbahçe, en çok mart, en az ise temmuz aylarında karşılaştı. İki takım, mart ayında 51 kez birbirleriyle karşılaştı, temmuz ayında ise yalnızca 10 kez maç yaptı.
En Farklı Skorlu Maç
İki takım arasında geride kalan maçlarda en farklı skorlu galibiyeti, 7-0'lık sonuçla Galatasaray aldı. İstanbul Ligi'nde 12 Şubat 1911'de yapılan maçı, Galatasaray 7-0 kazanmıştı.
En az ve en çok seyircili maçlar
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki maçlarda en az seyirci 17 Kasım 1922'deki karşılaşmaya geldi.
İttihat Sahası'nda şiddetli yağmur altında yapılan ve hakem Fethi Tahsin Başaran'ın şemsiyeyle yönetmek zorunda kaldığı maçı, tamamı biletsiz 14 kişi izledi. 21 Eylül 2003'te İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda yapılan lig maçını ise 70 bin 125 seyirci izlerken, bu rakam, rakipler arasındaki bir maçı izleyen seyirci sayısındaki rekor olarak tarihe geçti.
Galatasaray'ın Zaferleri
Galatasaray'ın, Fenerbahçe karşısında 107 yıllık rekabette aldığı en farklı skorlu galibiyetlerin tablosu şöyle:
Tarih Stat Organizasyon Sonuç
12.02.1911 Union Club İstanbul Ligi 7 - 0
04.05.1913 Union Club Özel 6 - 0
01.10.1914 İttihatspor Özel 6 - 1
15.03.1942 Şeref İstanbul Kupası 5 - 0
18.12.1960 İnönü Birinci Lig 5 - 0
Fenerbahçe'nin Farklı Skorlu Galibiyetleri
Fenerbahçe ise rakibi Galatasaray karşısında şimdiye dek en farklı skorlu galibiyeti, 2002-2003 sezonunun ilk yarısında Kadıköy'de yapılan maçta elde etti. 6 Kasım 2002'de yapılan lig maçını 6-0 kazanan sarı-lacivertli ekip, aynı zamanda lig maçlarında iki takım arasındaki en farklı skorlu galibiyete imza attı.
Fenerbahçe'nin Zaferleri
Fenerbahçe'nin rakibi karşısında aldığı en farklı skorlu galibiyetler şöyle:
- Tarih Stat Organizasyon Sonuç
- 06.11.2002 Fenerbahçe Süper Lig 6 - 0
- 23.02.1936 Fenerbahçe İstanbul Ligi 6 - 1
- 12.12.1976 Ankara 19 Mayıs Deprem Kupası 6 - 1
- 16.08.1980 İnönü TSYD Kupası 5 - 0
En Gollü Maçlar
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki en gollü maçlarda, penaltılar dışında sporseverler toplam sekizer gol gördü. 5 Haziran 1983 tarihinde Ali Sami Yen Stadı'nda yapılan lig maçında, rakipler 4-4 berabere kaldı. İki takım arasında 2000-2001 sezonunda, 7 Şubat 2001'deki Türkiye Kupası yarı final karşılaşması da 4-4 berabere sonuçlandı.
Yarıda Kalan Maç Ve Tarihi Kavga
Rakiplerin 23 Şubat 1934 tarihinde yaptıkları İstanbul Ligi maçı futbolcular arasında çıkan kavga nedeniyle yarıda kaldı. Taksim Stadı'nda yapılan maçın 60. dakikasında Galatasaraylı Kadri Dağ'ın, Fenerbahçeli M. Reşat Nayir'e attığı tekme ve Kadri'nin üzerine doğru koşan Fenerbahçeli Fikret Arıcan'ın, Galatasaraylı Tevfik tarafından kucaklanıp, saha kenarına atılmasıyla saha bir anda karıştı. İki takım oyuncuları arasında başlayan kavgaya tribünlerdeki seyirciler de katılınca, olaylar büyüdü.
Yarıda kalan maçın ardından toplanan "Mıntıka Futbol Heyeti", Türk spor tarihinin en ağır cezalarından birisini verdi ve Fenerbahçe'den 9, Galatasaray'dan 8 futbolcu olmak üzere toplam 17 futbolcuyu uzun süreli cezalandırdı.
Bu cezalardan en karlı çıkan takım Beşiktaş oldu, sezonu rakiplerinin önünde şampiyon tamamladı.
Yabancı Hakemler
Rekabetin geçmişinde yabancı hakemler de görev yaptı. Bu hakemler arasında Çek, İngiliz, Yunan, İtalyan, Avusturyalı, Alman, İsviçreli, Rumen, Macar, Yugoslav, Belçikalı ve Bulgar hakemler bulunuyor.
Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinde ilginç hikayeler
Tarihten Yapraklar
Galatasaraylı Bahri Altıntabak, Fenerbahçeli Şeref Has ile Nezihi Tosuncuk, rekabet tarihinde hem kendi kalesine hem de rakip kaleye gol atan oyuncular oldu.
Şevki Şenlen, Raşit Çetiner, İlyas Tüfekçi, Hasan Vezir, Saffet Sancaklı ve Tanju Çolak hem Galatasaray hem de Fenerbahçe formasıyla rekabette gol atma sevinci yaşadılar.
Rekabette takım değiştiren oyuncular arasında eski takımlarında kaptanlık bandını taktıktan sonra transfer olan futbolcular, Fenerbahçe kaptanıyken Galatasaray'a geçen Naci Erdem ve Galatasaray kaptanıyken Fenerbahçe'ye geçen Mehmet Oğuz olarak kayıtlarda yer aldı.
Rekabet Dostlukla Güzel
Rekabetin 107 yıllık geçmişinde pek çok centilmenlik gösterileri yaşandı. İki kulüp arasındaki rekabette son yıllarda artan gerilime rağmen geçmişte futbolcu ve yöneticilerin centilmence davranışları, bu zevkli mücadeleye renk kattı. Spor tarihçilerinin derlemelerine göre, bir derbi öncesinde Fenerbahçe Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaraylılara, "Oberle kardeşler hasta, Hasan da sakatlanmış. Sizi karşımızda eksik kadroyla görmek istemiyoruz. Dilerseniz maçı erteleyelim." diye haber göndererek maçın ertelenebileceğini iletti. Fenerbahçe'nin bu önerisini kabul eden Galatasaray, oyuncuların iyileşmesinden sonra, 20 Ekim 1914'te yapılan erteleme maçında sarı-lacivertli rakibini 6-1 yendi.
Beraber Ev Kiralayıp, Ava Çıkıyorlardı
Aynı kaynaklara göre, rekabetin yeni başladığı dönemlerde Galatasaray ile Fenerbahçe sporcuları ortak kiraladıkları bir evde kalıyorlar ve beraber ava çıkıyorlardı.
İki takım sporcuları geceleri bir araya gelerek sohbet ediyorlardı. Yine bir gece sohbetin koyulaştığı sırada Galatasaray'dan Ali Sami Yen, Fenerbahçelileri, "Said yarın bizimle maçınız var. Git, yat ve dinlen." diye uyardı.
Ertelemeyi Önerdiler
Rakipler arasında 17 Kasım 1922'de yapılan maç öncesinde de ilginç bir durum yaşandı. Bu tarihte Kadıköy'de rakiplerin maçı vardı. Maç öncesinde günlerce yağan yağmur sahayı adeta göle çevirmişti. Fenerbahçe Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaray Kulübüne telefon ederek, "Saha çok kötü, maçı erteleyelim." dedi. Galatasaray Başkaptanı Necip Şahin, bunun üzerine, "Anamız bizi bugün için doğurdu Galip Bey. Gelip maçı oynayacağız." diye cevapladı. Galatasaray, Kadıköy'e gelip maça çıktı ve Fenerbahçe karşılaşmayı 3-0 kazandı.
Birleşme Durumu Ve Ortak Takım Kurma Düşüncesi
Rakiplerin kuruluşlarının ilk yıllarında birleşme durumlarının bile ortaya çıktığı, hatta iki kulüp başkanının ortak takım kurma konusunda anlaştıkları iddia edildi.
Galatasaray Kulübünün resmi yayın organı Galatasaray dergisinin Şubat 2003 sayısında, Adnan Işık'ın belgelere dayandırarak verdiği haberde, 1912 yılında Galatasaray Kulübü Başkanı Ali Sami Yen ile Fenerbahçe Kulübü Başkanı Hulusi Bey'in ortak imzayla kayıt altına aldıkları belgenin, birleşmeseler dahi iki kulübün yabancılara karşı ortak bir takım kurma konusunda anlaştıklarını hatta tüzüğü bile hazırladıklarını gösterdiği kaydedildi.
Bilerek Kaçırılan Penaltı
Rakiplerin 23 Ocak 1925 tarihinde Taksim Stadı'nda yaptıkları Vatan Gazetesi Kupası maçında ilginç bir olay yaşandı.
Fenerbahçe'nin kazandığı penaltı sonrası, atış öncesinde stadın büyük balkon kısmı çöktü. Fenerbahçeli Cafer Çağatay, bu gelişme üzerine penaltı atışında topu bilerek kaleci Ulvi Yanal'a teslim etti.
Karma Takım: "Fenersaray"
Fenerbahçe ile Galatasaray, 1934 yılında Türkiye'ye davet ettikleri yabancı takımlarla birer kez hazırlık maçı yaptıktan sonra, üçüncü maçı "Fenerbahçe-Galatasaray Karması" şeklinde oynadılar. Bu karmanın forması ise iki kulübün renklerinin karışımı olan lacivert, sarı ve kırmızıdan oluştu.
Merhum Canaydın'dan Centilmenlik Dersi
Son yıllarda iki takım arasındaki maçların genelinde olaylar yaşanırken, Galatasaray Kulübünün merhum Başkanı Özhan Canaydın, rekabete centilmence yaklaşımıyla alkış aldı. Sarı-kırmızılı ekibin 6 Kasım 2002'de, FB Şükrü Saracoğlu Stadı'nda rakibine 6-0'lık yenilgiyle tarihi hezimete uğradığı maçta, başkan sıfatıyla ilk Fenerbahçe derbisini izleyen Özhan Canaydın'ın, rakibinin attığı golleri alkışlayarak Fenerbahçeli yöneticileri kutlaması, maça damgasını vurdu.
Merhum Canaydın'ın bu centilmenlik gösterisi kendi camiasından bazı tepkiler görse de Dünya Fair Play Konseyi (CIFP) tarafından 2002 Dünya Fair Play Ödülü'ne layık görüldü. Özhan Canaydın ayrıca, bu davranışı nedeniyle Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından düzenlenen Fair Play Sportif Davranış Ödülü'nü aldı.
Dünyanın sayılı 25 derbisi ve öyküleri:
"Derbi" sözcüğü dar anlamda aynı şehrin takımları arasındaki mücadele anlamında değil; geniş anlamda bölgesel maçları ve büyük maçları da kapsayacak şekilde kullanılmıştır.
25. Asker, Polise Karşı: Steaua Bükreş - Dinamo Bükreş
Romanya'nın en başarılı ve en çok taraftarı bulunan ve "Romanya'nın Ezelî Derbisi" olarak bilinen Steaua Bükreş - Dinamo Bükreş derbisinin tarihi her iki külübün kurulduğu Romanya'nın komünist dönemine (1940'ların sonu) kadar uzanıyor.
20 yılı aşkın bir süre Romanya Devlet Başkanlığı yapan Nikolay Çavuşesku, devrildiği tarihe kadar Romanya futbolu üzerindeki baskısı ve tehdit, şantaj, şike gibi uygulamalarıyla sürekli etkili oldu. Bu dönemde Çavuşesku’nun ve ordunun desteklediği Steaua, polisin ve muhaliflerin desteklediği Dinamo ile arasındaki farkı açtı.
Bu rekabetteki en unutulmaz olaylardan biri 1988 yılında 1-1 biten kupa finalinde ofsayt olarak iptal edilen golün Çavuşesku tarafından geçerli sayılarak maçın 2-1 Steaua lehine galibiyetle sonuçlanmasıydı.
İşi daha da ilginç kılan o dönemde Dinamo’nun başında yakından tanıdığımız Mircea Lucescu’nun bulunmasıydı.
Luce, Beşiktaş’ın ligin ilk yarısını 11 puan önde kapatıp, şampiyonluğu kaybettiği 2003-2004 sezonunda “Türkiye’deki futbol düzeni Çavuşesku Romanya’sını hatırlatıyor”, demiş ve sezon sonunda Türkiye’den ayrılmıştı.
24. Halkın Takımı vs Ordunun Takımı: Spartak Moskova - CSKA Moskova
Rusya'daki mücadelede de ordunun belirgin bir rolü var. CSKA bir dönem ordunun takımı olarak bilinirdi. Bu durumun haklı sebepleri vardı çünkü; Rusya Savunma Bakanlığı, CSKA'nın hissedarlarındandı.
Daha sonra bu hisseler Chelsea'nin sahibi Rus milyarder Roman Abramoviç tarafından satın alındı. Buna karşı Spartak ise "halkın takımı" olarak bilinir.
Her ikisi de Rusya'nın en başarılı takımlarıdır. Spartak (Sovyet Dönemi de dahil) en çok şampiyonluğu bulunan takımdır. Hemen ardından CSKA gelmektedir. Ancak Spartak son dönemde CSKA'nın güçlü finansmanından dolayı rekabette geride kalmıştır.
23. Bask Derbisi: Athletic Bilbao - Real Sociedad
Baskça "Euskal Derbia" olarak bilinen Bask derbisinde taraflar Real Sociedad ve Athletic Bilbao'dur. Derbi Bask Bölgesi'sindeki iki şehrin arasındaki rekabete dayanır.
İki takım arasında ise oyuncu tercihleri açısından bariz bir fark bulunmaktadır. Real Madrid ve Barcelona ile birlikte İspanya'da ligden düşmeyen 3 takımdan biri olan Athletic Bilbao kuruluşundan itibaren Bask olmayan hiçbir oyuncuyu oynatmamıştır.
İspanya vatandaşı olmayan ve Fransa Milli Takımı'nda oynayan Lizarazu gibi oyuncular ise Fransa'nın Bask Bölgesi'ndendir. Kulüp bu ırkçı politikası nedeniyle kimilerinin hayranlığını kazanırken, kimileri ise ciddi eleştiriler getirmektedir.
Real Sociedad ise İspanyol ve diğer yabancı futbolcuları en başından beri kadrosundan bulundurmaktadır.
Birçok derbinin aksine, maçlar tamamen dostluk içinde geçer, taraftarlar maçları birlikte izler ve eğlenirler.
22. "Le Classique": Paris Saint Germain - Marsilya (Olympique de Marseille)
Birçok derbinin aksine, coğrafî yakınlığın getirdiği bir rekabetin ürünü değildir. Fransa’nın siyasal merkezi ve başkenti olduğu kadar, ekonomi, kültür ve moda başkenti de olan Paris’in zengin sınıflarına karşı, liman kenti Marsilya’nın işçi sınıfının; kuzeye karşı güneyin mücadelesidir.
21. "Derbi Sevillano": Sevilla - Real Betis
İspanya'nın Endülüs Bölgesi'nin Seville şehrinin iki takımı Sevilla ve Real Betis, futbol dünyasında görülen iç bölünmelerden birinin sonucu. 1905 yılında kurulan Sevilla'nın ardından 1907 yılında 'Sevilla Balompié' isimli şehrin ikinci takımı kurulur. Aynı yıl Sevilla'dan kopan bir grup Betis'i kurar.
1914 yılında birleşen bu iki kulüp Real Betis Balompié adını alır. Rekabet 1915 yılında başlar ve o dönemden beri İspanya'nın en tutkulu derbilerinden biri olarak bilinir.
20. "Der Klassiker": Bayern Münih - Borussia Dortmund
Almanya'nın "Clasico"su olarak bilinen mücadele görece yenidir. Esas olarak 90'lı yıllarda başlamıştır. Bundesliga'nın en başarılı bu iki takımının rekabeti tamamen sportif başarıya dayanır.
19. Manchester Derbisi: Manchester United - Manchester City
1881 yılında başlayan derbi son yıllara kadar United'ın ezici üstünlüğü ile geçti. Ancak Arap sermayesinin City'e girmesinden bu yana bu rekabet kızıştı ve bundan sonra daha da artacak gibi görünüyor.
18. Palmeiras - Corinthians
Brezilya'nın Sao Paulo kentinin rekabeti bir aile için ayrılığa dayanıyor. Corinthians'tan ayrılan bir grup üye Palmeiras'ı kuruyor ve ezelî rekabetin temeli atılıyor.
17. Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın En Şiddetli Mücadelesi: Al Ahly - Zamalek
Kahire Derbisi, sadece bu şehrin ve hatta Mısır'ın değil, tüm Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın en önemli spor olayı kabul ediliyor. Rekabet ise 1917 yılına kadar uzanıyor. Al Ahly İngiliz sömürgeciliğine karşı direnen, işgal öncesinin kırmızı renklerini giyen, kendilerini işgale direnen ve milliyetçi olarak görenlerin takımı.
Zamalek ise beyaz giyen, yabancıların (İngiliz diyebiliriz) ve takım olarak kabul edildi. Aynı zamanda nefret edilen Kral Faruk'un ve dolayısıyla onun yerli ve yabancı müttefiklerinin kulübü oldu.
16. Fla - Flu Derbisi: Flamengo - Fluminense
Bir başka aile içi parçalanma daha: Rekabet 1911 yılında bir grup Fluminense'li futbolcunun Flamengo Spor Kulübü'nün futbol şubesini kurmasına uzanıyor.
15. Kuzey Londra Derbisi: Arsenal - Tottenham Hotspur
İlk karşılaşma 1887 tarihinde olmasına karşın Kuzey Londra Derbisi'nin ezelî bir hâle dönüşmesi 1970'li yıllara dayanıyor.
Bu dönemdeki bazı maçlar ve Tottenham taraftarlarına yönelik kullanılan "Yahudi" sıfatı rekabeti sertleştirmiş durumda.
14. "De Klassieker": Ajax - Feyenoord
Hollanda'nın en büyük futbol rekabeti olan mücadele Amsterdam takımı Ajax ile Rotterdam takımı Feyenoord arasındadır. Taraftarlar arasında cinayetle sonuçlanacak denli büyük olaylar yaşanmıştır.
Aradaki rekabet hem iki şehrin rekabetine hem de siyasal nedenlere dayanmaktadır. Hollanda'nın en büyük iki kentinin ekonomik mücadelesinin yanı sıra Amsterdam'ın özgürlükçü yönü ağır basarken, Rotterdam ise sağ ve muhafazakâr yönüyle bilinir.
Ajax, medyadaki ağırlığı, Hollandalı ünlülerin daha çok Ajax taraftarı olması sebebiyle, kendilerini daha "gerçek" taraftarlar olarak gören Feyenoord'lular tarafından sevilmez.
13. Lizbon Derbisi: Benfica - Sporting Lizbon
Lizbon Derbisi ya da Başkent Derbisi'nin tarihi 1907 yılına gidiyor: 8 Benficalı oyuncu daha iyi yaşam ve çalışma koşulları elde etmek için Sporting'e geçiyor ve ezelî rekabet başlıyor.
Sporting taraftarları genellikle zengin sınıfların takımı olarak bilinirken, Benfica daha çok çalışan sınıfların takımı olarak biliniyor.
Rekabeti tetikleyen bir diğer unsur ise yakınlık. Kulüp merkezleri arasındaki mesafe sadece 3 km ve statlar neredeyse karşı karşıya.
12. "Merseyside Derbisi": Liverpool - Everton
doublepivotdotnet.files.wordpress.com
Liverpool şehrinin en başarılı ve büyük iki kulübü Liverpool ve Everton arasındaki Merseyside olarak bilinen derbinin 1892 yılından günümüze dek süregelen uzun ve ilginç bir tarihi var.
Liverpool kentinin büyük bira üreticilerinden biri bugün Liverpool'un maçlarını oynadığı Anfield Road'u satın almış ve burada Everton kulübünü kurmuş. Takım büyük bir ilgi ile karşılanmış.
Ancak daha sonra kulüpte tek adam olmak istemesine yönetim kurulundan itirazlar olunca, Everton'u buradan kovarak, Liverpool'u kurmuş. Everton ise bugünkü Goodison Park'ın bulunduğu yerin yolunu tutmuş.
Genellikle Liverpool liman işçilerinin, Everton ise zengin muhafazakârların takımı olarak görülmesine karşın, yapılan sosyolojik araştırmalar bu iddiayı tam olarak doğrulamamaktadır. Her iki takım da her sosyal sınıftan taraftara sahiptir.
11. Ruhr Derbisi: Borussia Dortmund - Schalke 04
Ruhr Havzası'nda bulunan Dortmund ve Gelsenkirchen şehirlerinin en büyük takımları olan Borussia Dortmund ve Schalke 04 arasındaki Ruhr derbisi ya da "Revierderby" olarak bilinen mücadele 1925 yılına dayanıyor.
Almanya'nın kömür madenlerinin bulunduğu bir bölge olan Ruhr Havzası'nın her iki takımı da işçilerin, emekçilerin takımı olma özelliğine sahip.
Bu duruma karşın her iki takımda birbirlerini en önemli rakip olarak görüyorlar.
10. İngiltere'nin Kuzey Batı Derbisi: Liverpool - Manchester United
İngiltere'nin Kuzey Batı Derbisi: Liverpool - Manchester United
Temsil ettikleri iki büyük şehrin bölgesel yakınlığı, tarihi, ekonomik ve endüstriyel rekabet hem İngiltere hem Avrupa'daki başarılarının birbirlerine yakın düzeyde olması nedeniyle, oyuncular, taraftarlar ve medya nezdinde Liverpool - Manchester United maçı İngiltere'deki tüm diğer derbi mücadelelerinden önemli kabul edilmektedir.
Bu iki takım İngiltere'nin en başarılı iki kulübüdür ve Man. United'ın efsane teknik direktörü Sir Alex Ferguson'a göre kariyerindeki en büyük başarı "Liverpool'u geride bırakmış olmasıdır". (Man. United'ın 20, Liverpool'un 18 şampiyonluğu var).
Liverpool uzun süredir şampiyon olamasa da mücadele canlılığını yitirmeden sürmektedir.
9. "Derby della Madonnina": AC Milan - Internazionale (Inter Milan)
"Derby della Madonnina": AC Milan - Internazionale (Inter Milan)
"Derby della Madonnina" yani "Küçük Bakire Meryem Derbisi" olarak da bilinen Milano Derbisi, bu ismi Milano Katedrali'ndeki Hz. Meryem heykelinden alır. Milano Derbisi dünyanın en çok izlenen derbi mücadelelerinden biridir.
Bu derbinin doğuşu da kulüp içi muhalefete dayanır. AC Milan, 1899 yılında, İngiliz göçmeni bir grup tarafından kurulmuştur. Ancak daha sonra bazı memnuniyetsiz üyeler, yabancı oyuncu oynatılmamasını eleştirerek kulüpten ayrılırlar.
Internazionale (İtalyanca uluslararası demek) adını verdikleri kulübün amacı, Milan'a karşı yabancı oyuncu oynatabildikleri rakip bir kulüp olmaktı.
Günümüzde her iki kulübün de bünyesinde İtalyan oyunculardan çok yabancı oyuncular bulunmaktadır.
8. Kralcılar, Cumhuriyetçilere Karşı: Real Madrid - Atletico Madrid
Kralcılar, Cumhuriyetçilere Karşı: Real Madrid - Atletico Madrid
Madrid Derbisi tarafları Los Indios (Kızılderililer) olarak bilinen Atletico Madrid, Los Blancos (Beyazlar), olarak bilinen Real Madrid arasında geleneksel bir düşmanlık vardır.
Real Madrid hem Kral hem Franco Dönemi'nde düzenin savunucusu olarak bilinirken, Atletico bu düzene isyanın takımı olarak bilinir.
Aslında hikâyenin başlangıcına döndüğümüzde ilginç bir durum ile karşılaşırız: Franco Dönemi'nin başlarında rejim ve ordu tarafından tercih edilen takım Atletico iken, Real'in Avrupa Şampiyonluğu ile birlikte bu ilgi 1950'lerden itibaren Real'e yönelir.
Bu tarihten itibaren Atletico işçi sınıfı kulübü olarak, isyan duygusu ile karakterize edilmiştir; Real Madrid ise her zaman kurulu düzenin takımı olarak nitelenmiştir.
Daha çok cumhuriyetçilerin ve solcuların takımı olarak kabul edilen ve kurucuları arasında Baskların olduğu Atletico'ya göre Real "hükumetin takımı"dır ve "ülkenin utancıdır". (Bu arada Madrid'in asıl "solcu" takımı Rayo Vallecano'dur.)
Madrid Derbisinde Real'in ezici üstünlüğü bulunmaktadır.
7. Mussolini Dönemine Dayanan Rekabet: AS Roma - SS Lazio
Mussolini Dönemine Dayanan Rekabet: AS Roma - SS Lazio
"The Derby della Capitale" yani başkent derbisi İtalya'da tansiyonu en yüksek derbi mücadelesidir.
Genellikle Lazio, faşist diktatör Benito Mussolini'nin takımı, Roma ise ona muhaliflerin takımı olarak bilinir ancak bu yanlıştır. Bu karışıklık Mussolini'nin Lazio'nun maçlarını izlemesinden ve Lazio'nun ırkçı tutumundan ileri gelmektedir.
Hikâyenin aslı ise şöyledir: Roma 1927 yılında Mussolini'nin emriyle, Juventus, Milan ve Inter gibi kuzey takımlarına karşı güçlü bir Roma takımı kurulmasını istemesiyle ve bunun üzerine Roman, Alba-Audace ve Fortitudo isimli takımların birleşmesi sonucunda kurulur.
Giorgio Vaccaro isimli bir başka faşist generalin nüfuzu sayesinde Lazio bu birleşmeye direnir ve bu iki kulüp arasında büyük bir rekabet başlar.
Zaman içinde Roma, göçmenlerin ve solcuların desteklediği bir takıma dönüşürken, Lazio ırkçı tavrını sürdürür. Kadrosunda çok uzun yıllar siyahi oyuncu bulundurmaz. Lazio taraftarları, rakip takımdaki siyahi oyunculara ırkçı söylem ve davranışlarda bulunur. Lazio'nun efsane oyuncusu Paolo Di Canio "Nazi selamı" yapması ile ünlüdür.
Lazio taraftarlarına göre "Roma, Yahudilerin desteklediği zenci takımıdır." Rakiplerine, "Auschwitz sizin şehriniz, fırınlar eviniz", derler Yahudi soykırımını anımsatarak.
Dolayısıyla bu derbinin temelinde çok yoğun ideolojik ve siyasi bir rekabet vardır.
6. "Bütün Savaşların Anası": Panathinaikos - Olympiakos
"Bütün Savaşların Anası": Panathinaikos - Olympiakos
Panathinaikos -Olympiakos derbisi, "Bütün Savaşların Anası", "Ezelî Düşmanların Derbisi", olarak bilinen Attika Derbisidir.
Yunanistan'ın Attika Bölgesi'nin en büyük iki şehri Atina (Panathinaikos) ve Pire (Olympiakos) temsilcileridirler.
Mücadele Pire şehrinin, Atina'nın liman bölgesi olması ve iki şehir merkezinin birbirine sadece 12 km uzaklıkta olması sebebiyle çoğunlukla Atina Derbisi olarak da adlandırılır.
Bu iki üst düzey Yunan kulübü arasındaki rekabet, bazı sosyal, kültürel ve bölgesel farklılıklar açısından izlenebilmektedir.
1908 yılında kurulan Panathinaikos, Atina'nın şehir merkezinden gelir ve Yunan başkentinin yüksek sınıfa mensup kesiminin klasik temsilcisi olarak kabul edilir.
Olympiakos ise 1925 yılında kurulmuştur ve yukarıda da bahsettiğimiz gibi Atina limanı olarak da kabul edilen Pire'den gelmektedir ve daha çok işçi ve emekçi kesimlerin temsilcisi olarak kabul edilmektedir.
Pana taraftarları kazandığı başarılarla alt sınıfları küçümserken, Olympiakos ise zengin züppeliğine ve sosyal adaletsizliğe karşı Yunanistan'ın farklı bölgelerindeki emekçilerin desteğini kazanmıştır.
İki takım arasındaki mücadeleler dünyanın en sert ve en olaylı kabul edilen maçlarına sahne olmaktadır.
5. Milliyetçiler, Komünistlere Karşı: Partizan Belgrad - Kızıl Yıldız Belgrad
Milliyetçiler, Komünistlere Karşı: Partizan Belgrad - Kızıl Yıldız Belgrad
Partizan ve Kızıl Yıldız arasındaki rekabet 2. Dünya Savaşı sonrası komünist Yugoslavya dönemine dayanmaktadır. Kızıl Yıldız "Anti- Faşist Birleşik Gençlik İttifakı" isimli siyasi oluşumun takımı olarak Mart 1945 tarihinde kurulmuştur.
Partizan ise birkaç ay sonra, Ekim 1945'te "Yugoslav Halk Ordusu"nun spor derneği olarak kuruldu.
Saha içinde ve saha dışında çok çeşitli olayların yaşandığı Belgrad Derbisi, dünyanın en şiddetli derbilerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Kızıl Yıldız'ın futbol ve diğer spor branşlarındaki takımlarının taraftarları "delije" sözcüğü ile adlandırılır. Bu sözcük "delija" sözcüğünün çoğuludur ki, Osmanlı Dönemi'nde Sırpçaya girmiş, Türkçe "deli" sözcüğünden kaynaklanmaktadır.
Sırpçada cesur, güçlü, yakışıklı, genç erkek anlamına gelmektedir ve İngilizceye "heroes" (kahramanlar) olarak çevrilmektedir.
4. Kıtalararası Derbi: Galatasaray-Fenerbahçe
Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan İstanbul'un iki yakasının iki büyük takımı, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın rekabeti tam 106 yıl öncesine dayanıyor.
İki kulüp arasında din, mezhep ve ırk ayrımı olmaksızın büyüyen rekabet, tüm ülke gündemini meşgul edebiliyor ve siyasi ve ekonomik sıkıntıları bile bir anda unutturuyor.
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki rekabetin tarihteki tozlu sayfalarını çevirdiğimizde bugünkü gerginliklerin hayli uzağında, centilmenlik öyküleri bulunuyor.
O günleri yeniden görebilmek dileğiyle...
3. Mezhep Çatışması: Celtic - Glasgow Rangers
Mezhep Çatışması: Celtic - Glasgow Rangers
Futboldaki en ateşli rekabetlerden birini Glasgow şehrinin ve İskoçya futbolunun iki dev kulubü Celtic ve Glasgow Rangers arasındaki mücadele oluşturuyor. (Rangers'ın 3.lige düşürülmesi bunu sekteye uğratmış olsa da).
"Old Firm Derby" (Eski Sert Derbi) olarak adlandırılan rekabeti tetikleyen ise mezhep çatışması. Üstelik etnik temelleri de bulunuyor: Rangers, Protestan inancına sahip İskoçların temsilcisiyken, Celtic -adı üzerinde- Kelt ve İrlandalı köklerine bağlı Katoliklerin takımı.
Dolayısıyla bu derbi aradaki dinsel, siyasal ve sosyal ayrımlardan dolayı sıradan bir futbol mücadelesinin çok ötesine geçiyor.
2. Arjantin'in Yoksulları, Zenginlerine Karşı: "Superclasico", Boca Juniors - River Plate
Arjantin'in Yoksulları, Zenginlerine Karşı: "Superclasico", Boca Juniors - River Plate
Her iki kulüp de Buenos Aires'in rıhtım bölgesi olan La Boca'da kurulmuştur. River'ın kuruluş tarihi 1901; Boca'nın ise 1905'tir.
Buna karşın River, 1925 yılında şehrin kuzeyindeki varlıklıların muhiti Núñez'e taşınır.
"Cenevizliler" olarak bilinen Boca taraftarları genellikle işçi sınıfından İtalyan göçmenleri olurken, Los Millonarios (Milyonerler) olarak bilinen River Plate taraftarları daha çok üst sınıflardan geliyordu.
Boca taraftarları, River oyuncu ve taraftarlarının korkak olduklarını iddia ederek onları Gallinas (tavuk) olarak nitelerken, River taraftarları ise fakir rakip taraftarlarının kötü koktukları gerekçesi ile Los Chanchitos (küçük domuz) derler.
Günümüzde bu keskin sınıf farkı ortadan kalkmıştır. Her iki kulübün de her sosyal sınıftan destekçileri vardır ve Boca da en az River kadar pahalı transferler yapabilmektedir.
Ancak "Superclasico" arasındaki keskin rekabet tüm canlılığıyla sürmektedir.
1. İspanya İç Savaşının Başlangıcı: "El Clásico", Real Madrid - Barcelona
İspanya İç Savaşının Başlangıcı: "El Clásico", Real Madrid - Barcelona
Dünyanın en zengin ve en başarılı iki futbol kulübünün mücadelesi, sportif mücadelenin çok ötesindedir. Sadece İspanya'nın en büyük iki şehrinin mücadelesi de değildir üstelik. Bir yanda İspanyol milliyetçiliğinin temsilcisi Real Madrid, diğer yanda Katalan kimliğinin temsilcisi Barcelona vardır.
Bu rekabetin ilk yılları sayılabilecek 1930'lu yıllarda Barcelona, Madrid merkezli baskıcı yönetime olan muhalefeti ile tanınmıştır. Franco diktatörlüğü yıllarında Barcelona kulübüne transfer olmak veya kulüp üyeliğine girmek rejime olan muhalefeti göstermenin de bir yolu olarak kabul edilmekteydi.
Bu dönemde Barcelona başkanı Josep Sunyol, Franco askerleri tarafından öldürülmüştür. Tarihçilere ve yazarlara göre El Clásico, "İspanya İç Savaşı'nın başlangıcı" olarak belirtmiştir.
İspanya'da ilk sosyalist partinin Madrid'de kurulmuş olmasına rağmen, ülkenin modern tarihindeki tüm fikir akımları cumhuriyetçilik, federalizm, anarşizm, sendikalizm ve komünizm gibi Katalonya bölgesinin Barselona şehrinde gelişmiştir.
Miguel Primo de Rivera ve Francisco Franco'nun diktatörlük döneminde tüm etnik unsurlara karşı baskıcı bir politika izlenmiştir. Bu politika karşısında muhalefetin en büyük simgesi olan FC Barcelona ise "més que un club" (Bir kulüpten daha fazlası) adıyla anılmaya başlanmıştır.
Günümüzde dahi birçokları tarafından Real Madrid, Franco'nun, muhafazakârlığın ve sağ siyasetin temsilcisi; Barcelona ise isyanın, direnişin ve sol siyasetin temsilcisi olarak kabul edilmektedir.
İki kulübün aralarındaki rekabette son 10 yıla kadar belirgin bir Real Madrid üstünlüğü varken, Barcelona (şampiyonluk sayısında hâlâ geride olmasına karşın) son 10 yılda hem İspanya hem Avrupa'da kazandığı başarılarla rekabette dengeyi sağlamıştır.
"El Clasico"nun günümüzdeki en önemli futbol olaylarının başında geldiğini kolaylıkla söyleyebiliriz.
Bonus: Göztepe - Karşıyaka
1980 yılındaki 2. Lig'de 80.000 kişinin izlediği ve Türkiye seyirci rekorunun kırıldığı maç bu rekabetin en canlı örneğidir.
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder