TARIM ARAZİLERİ Mİ KORUNUYOR YOKSA BİRİLERİ Mİ??!!
“5403 Sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu”’nun 3. Maddesinin 'i' ve 'd' bendleri” anlamsız ve işlevsiz ve de bir şey anlatmayan-inandırıcı olmayan, hatta yasal olmayan saçma, keyfi yaptırım argümanı.
Yasal değil çünkü; 6 dönümlük arazime, 3194 sayılı İmar Yasası’na bağlı olarak çıkartılan “Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliği”’nin bana verdiği ortalama 250 m² ev yapma hakkımı elimden alıyor.
Doğrusu; arazimi kullandırtmayarak, kent tarımı bütününde organik Tarım için kullanmam gereken evi yapmama izin vermiyor. Bahaneleri 500 m² arsaya yapılan hobi bahçeleri.. Ki bu bahçeler fizibil yapıldığında kent tarımına katkı veren tarım hücreleri. Neymiş efendim ben Tarım alanını parçalıyormuşum. İyi de siz neden o zaman bu Tarım alanlarının satışını önüne geçmiyorsunuz?
5403 Sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun 3. Maddesi- İ bendindeTarım dışı alanlar: “Üzerinde toprak bulunmayan çıplak kayaları, daimi karla kaplı alanları, ırmak yataklarını, sahil kumullarını, sazlık ve bataklıkları, askeri alanları, endüstriyel, turizm, rekreasyon, iskân, altyapı ve benzeri amaçlarla plânlanmış arazileri..” diye tanımlanıyor..
Aynı yasanın 3. Maddesi-d bendinde ise Tarım arazisini: “Toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup, hâlihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen arazileri..” şeklinde tanımlıyor..
Tamam benim arazım Tarım arazisi. Aldığım bu arazi ile ben, Hobi bahçeleri şeklinde parselleyip satmıyorum ki, Kent Tarımına katkı yapmak istiyorum neden engelleniyorum ki.
Düşünün; insanlar balkonlarında kent tarımına katkı veriyorlar, ben neden 6 dönümlük arazimde katkı vermeyeyim ki?!!!
Bilindiği gibi; Bir köye ev yapma koşulları arsanın “Köy Yerleşik Alanı” içerisinde veya dışarısında olması ile farklılaşmaktadır.
Her iki alanda da 3194 sayılı İmar Yasası’na bağlı olarak çıkartılan “Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliği” hükümleri geçerli ise neden ben “Köy Yerleşik Alanı” dışındaki 5 dönümlük arsama ev yapamıyorum? Yoksa bu yasa da mı değiştirildi? Ki değiştirilmediğini biliyorum..
Evet; arazim Köy yerleşim alanı içerisinde değil;
TAKS (Taban Alanı Katsayısı): %5.
Yani bir yapının parsel tabanında kapsadığı inşaat alanın parsel alanına oranı: %5.
Bu demektir ki; Maksimum inşaat alanı hakkım yaklaşık 300 m².
Bu hakkım nasıl olur da; üzerinde sürekli oynanan [[ 5403 Sayılı ‘Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ]] ile yok ediliyor?! Devletin böylesi keyfi duruşu nedenli yasal!?
İşte; Merkezi idarenin, birkaç kez değiştirerek, 5403 Sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununu” ile nasıl Tarımsal üretimi ve de Kent Tarımını engellediklerinin öyküsü:
5403 Sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu” 2005 yılında TBMM de kabul edilince bizler sevindik, çünkü; Toprak Koruma Kurulu topraklarımızın güvencesi olacaktı. Fakat buna birileri üzüldü.
Ne oldu? Onların dediği oldu!! Ve tarım arazilerini koruyacak, onların amaçları dışında kullanılmasını önleyecek bu yasaya yasak getirdiler.
Artık her İl’de “Toprak Koruma Kurulları“ oluşturulmayacak, ilin valisi başkanlığında 9 üye ile toplanan Toprak Koruma Kurullarında 5 kamu temsilcisi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden veya Türkiye Ziraat Odaları Birliğinden 1 temsilci, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odasından 1 temsilci ve TEMA dan 1 temsilci olmayacak ve 3 sivil toplum kuruluşunun temsilcisi ve 1 üniversite temsilci olmayacak ve de bu kurul, üye sayısının 3/5 inin oyu ile karar alamayacak.
Demem o ki; vali başkanlığındaki kurul toplantılarında karar alma kolaylığı sağlandı…
Nasıl becerdiler?
Zaman kaybetmeksizin 2017 yılında 30265 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması ve Planlanmasına Dair Yönetmelik “ çıkardılar ve 2005 tarihli “Uygulama Yönetmeliğini" yürürlükten kaldırdılar..
Yetmedi; 2018 yılında yönetmelik tekrar değiştirildi.
Şöyle ki; “Toprak Koruma Kurulunun tam sayısı ile toplanması esastır, ancak zorunluluk halinde en az 6 üye ile toplanabilir. Kurul, kararları en az beşte üç çoğunlukla ve en az 6 üyenin aynı yönde oy kullanması şartı ile alınır. Ancak kamuya ait enerji ve ulaşım yatırım projelerinde Kurul kararları toplantıya katılan üyelerin çoğunluğu ile de alınabilir" şeklinde tekrar değiştirildi.
Ve ne oldu?
2005’in 5403 sayılı kanun gereği vali başkanlığında 9 üye ile toplanan “Toprak Koruma Kurulunda” yapılan değişikliklerle, zorunluluk halinde 6 üye ile toplanılarak 4 üye ile karar alınması mümkün hale getirilmiş oldu. Buradaki “zorunluluk” ifadesi resmen bir grup çıkarlarıyla özdeş bir keyfilik değil de nedir?
“Toprak Koruma Kurulu” içerisindeki ilk yasa çıktığında öngörülen demokratik yapı, kamu ile birlikte 6 üye, aslında 2 üyenin oyu ile karar alınabilir bir şekle dönüşerek Toprak Koruma Kurullarının kurulduğu günden bu yana yapısı tamamen işlevsiz hale getirilmiş oldu.
Evet; resmen bir grup çıkarlarıyla özdeş bir keyfilik bu değişikliklerden sonra alabildiğine yoğunlaşmış ve böylesi amaç dışı arazi kullanımı ile ilgili talepler çok farklı sektörlerden gelmeye başlanmıştır.
Örneğin; cami, organize sanayi, turizm tesisi, boru hattı, kum-çakıl ocakları, belediye imar değişikliği, kömür depolama, akaryakıt ve LPG istasyonu, pirinç fabrikası, kereste fabrikası, un fabrikası, yem fabrikası, mermer işleme fabrikası, çimento fabrikası, ticari depo, enerji santralleri, kantar, lokanta vb. inşa süreci başlatılmıştır.
Amaç dışı kullanıma izin verilen arazilerin yaklaşık %15'i sulu mutlak tarım, sulu marjinal tarım ve sulu özel ürün arazisidir.
2005 yılında kabul edilen “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Yasası”ndan 2005-2019 dönemini kapsayan 15 yıllık süreçte; ülke genelinde, beklenilen fayda ne yazık ki sağlanamamış ve tarım arazileri, başta sanayi, kentleşme, turizm ve diğer sektörlerin talepleri doğrultusunda amaç dışı kullanıma açılmış ve üretim dışına çıkmaya devam etmiştir.
Artan nüfus dikkate alındığında ve 1 cm toprağın 150 ile 350 yıl arasında oluştuğu bilim çevrelerince kabul edildiğine göre, elimizdeki, mevcut toprak kaynağını çok iyi korumamız ve işlememiz gerektiği gerçeğini kabullenmek zorundayız.
Bu nedenle; İl Toprak Koruma Kurulu kararları kesinlikle bu yaptırımları durdurulmalıdır.. Toprak – hava – su, sahip çıkacağımız, sürdürülebilir bir tarım ve yaşanabilir bir çevre, önceliğimiz olmalıdır.
Bizim amacımız, kısmi de olsa kent tarımı için üretim. Unutmayalım; 2020 yılında dünya genelinde tarım ve gıda ürünlerinin toplam ithalatı 1.6 trilyon doları aştı. Yani 2020 yılında dünya ülkeleri kendileri dışındaki ülkelere tarım ve gıda ürünleri için 1.6 trilyon dolar ödedi. Bu ödeneğin yüzde 75’lik kısmını dünyanın dört önemli ülke grubu yaptı.
Bunlar “Avrupa Birliği, Amerika, Ortadoğu ve BRICS (Rusya, Çin, Hindistan, Güney Amerika ve Brezilya)”… Asıl sorun dünyanın en çok para ödediği ürün gruplarında Türkiye olarak nerede olduğumuz. Yaş meyve ve sebzede ilk beşte yokuz, et ve sakatatta zaten yokuz. Üç tarafımız denizlerle çevrili ama balık ve deniz ürünlerinde de yokuz. Kıta Avrupası’nın en büyük tarım ülkesi olan Türkiye’mizi resmen yok ediyoruz..
Bu nedenle diyorum ve diyeceğim: “Bizleri verimli tarım topraklarına ticari yatırım yapanlar sınıfına koymamalısınız. Dahası bu arazilere sanayi, enerji, madencilik, otoyol, köprü, termik santral, turistik tesis ve benzeri yapılaşmalara karşıyım. Kesinlikle izin verilmemeli… Tarım arazilerine kurulacak, tarımsal üretimden soyut her türlü yapılaşmaya, işgale, karşı durmak insanlık görevimdir. Kızılderili atasözünü aklımızdan çıkarmayalım: ‘Yeryüzü atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.’
TBMM doğa ve doğana duyarlı davranarak çıkara özdeş bu yasayı iptal ederse ülke yararına, insanlık adına olumlu bir iş yapmış olurlar.
Teknopolitikalar Platformu
evesbere@gmail.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder