1998 DEPREM YÖNETMELİĞİ ÖNCESİ VE SONRASI BETONARME BAZINDA HATALAR
30.10.2024
1- GELENEKSEL YAPI TEKNOLOJİSİ SÜRECİNDEKİ BETONARME HATALARI
Biliyorsunuz,1998 Deprem Yönetmeliği öncesi, beton yapı elemanının mukavemet değeri
"B.300" idi. Bu şu demektir. 1 Metreküp betonun içinde 50 kg’lık 6
torba çimento var demektir(50x6=300). Bizler elle beton döktük, 1900'lerden,
1970'lere dek, yanı geleneksel yapı teknolojisi ile. Bu yıllar arasında çeyrek
metreküplük kare teskereler ile beton karardık(o kadar yaşlı değilim, canım).
Yani, kare teskere'nin içine "B.300"ü yakalamak için, 1.5 torba çimento
atmamız gerekirdi. Fakat, teskerenin içine bir torba at, ardından bir torbanın
yarısını at, o torba yarısını tekrar yerine bırak süreci beton taşeronu için
işçilik ve zamandan kayıptı. Uyarırsanız, yine zamandan ve işçilikten
kaybetmemek için, 2 torba, sırtınızı döndüğünüzde 1 torba atardı. Bu da beton
mukavemetinin(dayanımının) farklılığını, dolayısıyla deprem yükleri karşısında
dayanıksızlığını beraberinde getirir.
970'ler sonrası teskerenin yerini, çeyrek
metreküplük 'Mardinli kardeşlerimizin' betonyerleri alarak, kısmen makineli
beton döküm süreci başladı. Başladı başlamasına, fakat teskere'deki çimento
kullanım oranındaki hata fazlasıyla devam etti. Çünkü, betonyer haznesine yine
1.5 torba çimento işçi tarafından atılıyordu... Bu nedenle, özellikle İstanbul
ve diğer bütün büyük kentlerle birlikte, tüm düşüktür.
1990 sonrası 'Hazır Beton' ile
endüstriyel,yani üstün teknolojili süreç başladı. Ve bu süreçte, beton
mukavemet değerleri artı. Fakat burada da, istenen nitelikte agrega(kum çakıl
karışımı) kullanılmaması, güçlü kalıp sistemlerinin devreye girememesi, betonun
beton araçlarında aşırı derecede su ile harmanlanması, yapı denetim yasasının,
ihale yasasının, imar yasasının yeterince işletilmemesi, kamu denetiminin
zayıflığı, her türlü çalma, çırpmanın tetiklenmesi, Türkiye genelindeki
betonarme yapıların beton mukavemetini düşürmekte, fakat para kazanım
mukavemetini artırmaktadır...]]
Buradan şu çıkarsamayı yapıyorum:
Ülkemiz kentsel ve kırsal yapı
coğrafyasındaki yapıların %60’ı yorgun beton ve betonarmeden oluşuyor..
1990 sonrası 'Hazır Beton' ile
endüstriyel,yani üstün teknolojili süreç başladı. Ve bu süreçte, beton
mukavemet değerleri artı. Yalnız denetimsiz bir süreç işlediği için bu
betonarme yapıların mukavemet değerleri güven vermiyor. Düşünün Hatay’da
yetkililerin çok güvendiği şehir hastaneleri ve Devlet hastaneleri yıkıldı.
Yine, bu son felakette Malatya’da 1 yaşındaki rezidans yıkıldı ve yüzlerce kamu
yapıları..Antep’ten arkadaşımla konuşuyorum; “Binamıza bitişik inşaat
müteahidin uyardım, bana senin dediklerini yaparsam maliyeti yüksek olur
satamam dedi ve hiç satamadan bina yıkıldı..”.. Demem o ki Yapıların yaklaşık
%70’i denetimsizlikten dolayı güçsüz-takatsız, kalitesiz ve yorgun. Bu %70’in
yaklaşık %40’ı kesin Kentsel Dönüşüm sürecine sokulmalı, kırsaldaki evlerin de
monolitik(Uslu, sessiz) prefabrik evlere dönüştürülmelidir.. Geleneksel yapı
teknolojisini terk edip, özellikle tüm fay alanlarında endüstriyel yapı
teknolojisiyle stabil ve seri üretim sürecine girilerek kalıcı konutlar
yaygınlaştırılmalıdır.Bu bağlamda belirtiğim gibi prefabrik yapı
teknolojisinden faydalanılabilir.
YAPI TEKNOLOJİSİ SÜRECİNDEKİ BETONARME HATALAR
1-Demir, kalıp, beton işçilik hataları, yani(Binaların betonarme işçilikleri)
mühendislik disiplininden uzak, yapı dayanımına uygun olmayan biçimde yapılmış.
Her zaman belirtiğimiz gibi kiriş, kolon, tabliye ve betobarme perdelerd Kesit
yetersizliği var. Basınç sonucu kolon-kiriş birleşimlerinde Plastik
Mafsallaşmalar (kiriş-kolon birleşim yerlerinin dağılması-Yani elemanların
plastik şekil değiştirmeler) oluşmuası...
2- Yapılarda donatının(demirlerin)
yönetmeliklere uygun uygulanmadığını gördük. Örneğin, kiriş ve kolon birleşim
noktalarında etriye sıklaştırmalarının ve etriye ve çirozlar olması gereken 135
derece açıda bükülmemiş ve yetersiz miktarda kullanılmaması binaların
mukavemetini ortadan kaldırılması..
3- Yapılarda, üzerindeki çıktılarla(ince tel
sarmalı) demirin direncini ve Fransızca Nervür kökenli nervürlü demir tıpkı
geleneksel yapı teknolojisindeki gibi düz ve yetersiz miktarda demir
kullanıllanmak. Bunun yanısıra inşaatlarda deniz kumu kullanılmasından dolayı,
yani deniz suyu tuzu beton içindeki demiri oksitlendiri(Pas) veya diğer
kimyasal etkilerle aşındırır-çürütür ve çapının küçülmesi sonucu mukavemetini
yitirir. Bu da beton ile demirin müşterek çalışmasını engeller(aderansını
bozar). İşte çoğu yapılarda bundandır ki demirlerin(donatı) betondan
ayrıldığını ve de beton mukavemet değerinin yok olduğunu görüyoruz.
4- Binalarda, belirli bir alana etkiyen
basınç en az minümüm 25-30 mega paskal, yani Beton Dayanımı (MPA) yüksek beton
yerine, Geleneksel yapı yöntemindeki gibi yanmış, fazla su katılmış, elle
karılmış, çimentosu ve mıcırı (agrega) az, 8-9 mega paskal seviyesinde beton
kullanılması..
5- Genel anlamda Jeoloji ve jeofizik
mühendislerinin Zemin etüdü yetkisi, ada bazında İnşaat mühendislerine
verilmediği için, zeminin sivilaşması ve yumuşak kot etkisi nedeniyle yapıların
konuşlandırılan zeminlerindeki yapılarda tasmanlar(çökmeler veya binalar
Hatay’daki gibi tümden devrilmesi, dahası Şehir planlamacılarla çalışılmaması…
6- Şu unutulmasın, elbet yapılarda ve
yaşanılır kentte tüm mühendislik disiplinler gerekli, fakat yaşanılır kentleri
yaratılmasında önemli disiplinler İnşaat Mühendisleri, Mimarlar ve Şehir
Plancılarıdır..
7- Son olarak; depreme, heyelana, su
baskınlarına dirençli yapılar beraberinde dirençli, yaşanılır güvenli çevre
kentler yaratır bunun için gerekli en büyük malzemeleri şöyle sıralayabiliriz:
“ Mühendislik bilimi doğrultusunda doğru mühendislik-İş ahlakı-Toplumsal
bilinç-liyakat-Ahlaklı iktidar “
8- Düşünün Erdoğan saraylarda yaşarken,
koyları ve köyleri kapatırken, Cumalara bir tümen ile giderken, dünyanın en
pahalı Jetlerle turlarken bunu es geçen, Kirada oturan ve bir arabası olan İBB
Başkanı Ekrem İmamoğlu için; “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun göreve geldiği
süre içinde 20 bin TL kirası olan eve çıktığını ve araba aldığını ve
zenginleştiğini, Tayyip Erdoğan’ı ise büyük hırsızlıkla suçluyor. Erdoğan, 29
yıldır yüksek perdeden maaş alan biri. Öyle ama fakir gibi olmaya mahkûm!
Kendilerinin nereye evrildikleri hiç önemli değil. Onlar çalışıp alıyorlar,
Tayyip Bey emekleyerek" ifadelerini kullanan Akit yazarı İdris Günaydın
ahlakından söz etmiyorum..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
TEKNOPOLİTİKALAR
evevsbere@mynet.com
05066090032
Yorumlar
Yorum Gönder