YARI BAŞKANLIK SİSTEMİ CHP’DE KAVGA BEKLEYENLERİ SUSTURUR
21.10.2024
Yürütme,Yargı ve Orduya
dokunan Başkanlıktan söz etmeyeceğim; Yürütmeyi, yargıyı ve Ordu yetkilerini
örselemeyen ‘Yarı Başkanlıktan’ söz edeceğim..
Ülkemdeki Partili
Cumhurbaşkanının, hiçbir siyaset normlarına uymayan ideolojiler ötesi yapıdan
ise hiç söz etmeyeceğim, çünkü sözü edilecek bir yanı yok.
Yalnızca; bir zamanlar
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yarı başkanlıktan söz ettiğini, fakat sonradan
vazgeçtiğini işaret edeceğim..
Son yerel seçim; var
olan merkezi yönetimdeki kaotik ve de
siyaset bilimiyle hiçbir şekilde örtüşmeyen, en fazla üçüncü meşrutiyet veya göstermelik yarı
parlamenter sistem diye
tanımlanabilen yapıyı ‘geçte olsa’ yerel
seçimlerde Halk tarafından istenmediğini gösterdi.
Bu istememenin
olasılıklarını sıralayalım:
“Emperyal güçler ‘uyarı
bütününde’ iktidarı koruma altına almak adına muhalefete yereli verdi..
Erdoğan ekenomi çökmesin
diye ödün verdi…
Halk yerel bir tokat
attı…
“Z” kuşağı AKP’yi değil
CHP’yi güvenilir buldu
Siyasal İslami halk
istemedi, çünkü İsrailden aldığın hurmalarla oruç açarken İsrail karşıtlığını
samimi bulmadı..
“Oy yoksa hizmet yok!!”
diyen Partili Cumhurbaşkanı Erdoğana olan güven yitrildi..
Tüm bu olsılıklar
bütününde; Başkanlık sistemi ile parlamenter sistemin bazı özelliklerinin
karışımı olan “Yarı Başkanlık sisteminden” söz etmek, benim için zorunlu hale
geldi.
Evet; Yerinden
Yönetim(Desantralizasyon) ile biçimlendirilmiş ve güçlendirilmiş Yarı başkanlık
sistemi diyorum. Çünkü Yarı Başkanlık sistemi, başkanlık sistemi ile
parlamenter sistemin bazı özelliklerinin harmanlanmasıdır. Parlamenter
sistemden farklı olarak devlet başkanı veya cumhurbaşkanı sembolik makam
değildir, ülkeyi birey yönetiminden kurtaran ve de merkezi yönetimin katı
kurallarını yerel paylaşımlarla yumuşatan parlamento ağırlıklı bir yönetimdir.
Daha açık ve farklı
söylemin de aynı parlamenter atmosferi işaret etttiğni vurgulamak isterim:
Desantralizasyon
(Yerelleşme), merkezi yönetimin bazı yetki ve sorumluluklarının taşra
birimlerine akatarılmasını düşünen kavramdır.1990’lardan sonra popülaritesi
artan bir kavram olup, her ülke ve sistem için farklı amaçla kullanılır olmuş.
Dünya Bankası 1980 kriz sonrası yapısal uyum politikaları çerçevesinde, az
gelişmiş ülkelerde finans krizine çözüm için birlikte önermiştir.
Yeni Kamu Yönetimi
Anlayış bütününde bir boyutta Özerkleştirme denebilecek yeniden yapılanma..
Yerelleştirme; devlet
örgütlenmesi yerelleştirilerek yerellik esasi üzerine kurulmak istendiğinde siz
Kamu sektörü ile özelleştirmedeki düzenleme ile bir nevi özerkleştirilmiş
yerinden yönetimi yaşama geçirişiniz.
Çünü; salt Özelleştirme;
devlet örgütlenmesinin ‘sosyal devlet niteliği ortadan kaldırılıp devletin
düzenleyici yetkisi edilgenleşerek, merkezi yönetim yetkileriyle yöneten değil
yönetimci bir yapı oluşturur ve özelleştirilmiş devlet yaratmış olursun.
Desantralizasyon ise,
yeni bir düşünce değildir. Özellikle son on yılda gelişmekte olan ülkelerin
gündeminde olan bir düşünncedir ve yıllardır ben bunu savunurum.
Birçok ülke bu konuda
farklı çalışmalar yapmaktadır. Kaynakların ve yetki dağılımın yerelleştirilmesi
demokratikleşmenin bir gereği olarak düşünülmektedir.
Deneyimler, kaynak ve
yetki dağılım yapıldığında ekonomik ve sosyal kazançların olduğunu
göstermektedir.
Fransa’daki 1962 Anayasa değişikliği sonrası oluşan
yapıyı tarif etmek için ilk kez Maurice Duverger tarafından kullanılan
yarı-başkanlık kavramı, alanın önde gelen siyaset bilimcilerinden Robert
Elgie’nin yaygın kabul gören anayasal tarifine göre, doğrudan halk tarafından
seçilen devlet başkanı ve parlamentonun güvenine tabi hükümetlerin birlikte yer
aldığı hükümet sistemini ifade etmektedir. Temel özelliği iki başlı yürütme
yapısı olan yarıbaşkanlık sistemi, başkanlık ve parlamenter sisteme ait bir
takım özellikleri bünyesinde taşıması sebebiyle her iki sisteme atfedilen kimi
avantaj ve dezavantajları da içinde bulndurmaktadır. Bu anlamda, yarı-başkanlık
sistemi, esnek ve iktidarın paylaşıldığı bir sistem olarak savunulmakta; iki
başlı yürütme yapısının, devlet başkanı ve başbakanın kişilik özellikleri,
ideolojik farklılıklar, kurumsal yapının yeniliği yürütme içi çatışmalara
kaynaklık etmesi bakımından ise eleştirilmektedir.
Türkiye sağının başkanlık sistemine bir sempatisi var,
fakat asla yarı başkanlık sistemini istemez. Bunların başında. Necmettin
Erbakan ve Süleyman Demirel'in bu
sisteme geçmeyi düşlediğini söyleyemeyiz. Bunların dışında Turgut Özal’ın
başkanlık sistemini düşlediğini söyleyebiliriz. Erdoğan’ın esin kaynağı Turgut
Özal’dır. Neden Yarı Başkanlık derken siyaset biliminden soyut kendine özgü
başkanlık sistemini dayattı? Neden olacak; mutlak monarşızmi kurumsallaştırmak
için!!
28 Kasım 2022'de CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA
Partisi, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi'nin oluşturduğu Millet İttifakı,
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisini duyurdu.
Siyaset bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu da Millet
İttifakı'nın hayata geçirmeye çalıştığı "Güçlendirilmiş Parlamenter
Sistemi"nin yarı başkanlık olacağını söylemesi benim düşüncelerimle
örtüşüyor..
Yarı başkanlık sisteminin uygulandığı ülkeler: Fransa,
Portekiz, Rusya, Romanya, Ukrayna’dır, neden Türkiye olmasın!?
İşte bu noktada böylesi bir yapının Türkiye için iyi
olmanın yanında CHP için de iyi olacaktır. Neden CHP? CHP’de adeta liderlik
savaşı verilen kaotik bir yapı öne çıktığını savlayanlar var.
Son zamanlarda CHP Lideri Sayın Özgür Özel, İBB Bşaşkanı
sayın Ekrem İmamoğlu, ABB Başkanı Sayın Mansur Yavaş, İlle de Özgüt Özel’in
duruşu bu savları güçlendiriyor.
Özgür Özel’in duruşunu ve iki forvetimiz var söylemini
nasıl okumalı?
Öncelikle
şunu belirteyim; Komplo teorisine ve senaryolarına tutkun insanlarda sayın
Özel’in aşağıdaki açıklaması kuşku yaratmadı değil:
Özgür Özel’in o ilk açıklaması:
“Şu anda takımda iki forvet var... Biri Mansur Yavaş,
diğeri Ekrem İmamoğlu. Yeni figürlerin de parlıyor. Günü geldiğinde de
arkadaşlarımızdan biri Cumhurbaşkanı adayı olacak..Maçın son dakikasında bir
penaltı kazanıldığında, teknik direktör, ‘Bırakın ben atacağım’ demez... En
formda oyuncusuna attırır. Belediye başkanlarımız kendi aralarında çok iyi
işler yapacaklar"..
Bu ifadeler bir futbol takımında rekabeti hızlandırmak
için yapışılır, forvetler arasında. Bir siyasi partide eğer siz futbolcu gibi
siyasi kimliklerle rekabeti artırmaya kalkarsanız, ve de bu kapasitede başka
figürler var derseniz, bu partide gerilimi ve ayrışmayı körükler. O ayrışmada
devreye başka bir figür devreye girerse, o da endirekt parti lideridir izlenimi
yaratır..
Örneğin “Normalleşme” sürecinde AKP Genel Başkanı sayın
Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından konuşan CHP lideri Özgür
Özel, "Olumlu bir atmosferde gerçekleşti. Olumlu sonuçlar doğuracağına
dair iyimserim. Önümüzdeki günlerde gelişmeleri takip edeceğim. Müzakere ve
mücadeleyi birlikte yürüteceğiz." dedi.
Müzaker tamam da mücadeleyi beraber yürütmek ne anlama
geliyor.
Bu açıklamadan sonra AKP yandaşı Abdülkadir Selvi: ''Özgür
Özel’in diyaloğa açık bir liderlik sergilemesi onu Ekrem İmamoğlu ve Mansur
Yavaş’a göre bir adım daha ileriye çıkardı. Bu durumun en çok Ekrem İmamoğlu’nu
tedirgin ettiği gözleniyor. Belli ki Özgür Özel’i hafife almış.''..açıklaması, dahası
yazması belli ki CHP’de kendine göre ateş belirledi ve altına odun atarak
yangın çıkarmaya çalışıyor. Bu gösteriyor ki Özel ile Erdoğan arasında başlayan
diyalog süreci birilerinin işine geliyor. Peki bu süreç sonrası ne oldu? Ne
olacak; AKP’ye yakın araştırma şirketleri normalleşme sürecinin CHP için
anormalleşme sürecine dönüştüğü ve AKP’nin birinci parti olduğunu açıkladılar. İşin
düşündürücü yanı Halktan yana TV kanallarının adeta Erdoğan’dan yana imiş gibi
Kamuoyu araştırma şirketleri ve yandaş siyaset bilimcilerini konuk etmeleri..
Ve sözde ateşı başlattıkları sanıp o ateşe odun atanlar amaçlarına ulaştık sevinci yaşadılar Mansur
beyin açıklamalarıyla:
CHP'nin Tüzük Kurultayı'nda yapacağı konuşmada kendisine
son bir saat kala haber verilmesine sitem eden Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Mansur Yavaş'ın CHP'den istifa edeceği ve yoluna bağımsız devam edeceği
iddiası kamuoyunda büyük ses getirdi. Bazı basın yayın organlarında da yer alan
istifa iddialarını yalanlayan Yavaş, "İftira- tezgah ve yalanla uğraşacak
vaktim yok" dedi… CHP'nin cumhurbaşkanlığı adaylığı için
konuşulan iki isim; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasındaki tüzük kurultayında
başlayan gerilim yeniden alevlendi. İmamoğlu, "Parti içindeki mevzuları
konuşup konuşturan kim varsa ihanet eder" dedi. Bu sözlerin adresinin Mansur
Yavaş olduğu konuşulurken, bu kez Mansur Yavaş'tan yeni bir açıklama geldi.
Peki, o ne söyledi? Detaylar haberimizde.. “Ben de Ekrem Başkanım gibi
hazır bir şekilde sizlere konuşma yapmak isterdim. Ama bana 1 saat önce
telefonla bildirdiler. Maalesef biz de buradan fitne ateşine odun atmış
oluyoruz!”
Yavaş: Kirli siyaset.
Devreye
Mansur beyin danışmanı girince biraz daha umutlandılar:
Gerçi bu haberi Milliyet denen yandaş gazete yaptığı için
ciddiye almamak gerek....
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a yakın
isimlerden bağımsız Ankara Milletvekili Yüksel Arslan'ın, sosyal medya
mesajıyla CHP'yi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu
hedef aldığı yorumları üzerine Yavaş, Arslan'a tepki gösterdi. Yavaş'ın ''Bu
açıklamayı onaylamıyorum, tavsiyem silmesidir" tepkisi üzerine Arslan,
ASKİ Spor Başkanlığı görevinden istifa edeceğini açıkladı.
Seçimlerin ardından İYİ Parti'den istifa eden bağımsız
Milletvekili Yüksel Arslan'ın, X hesabında yaptığı paylaşımda isim vermeden
CHP'yi ve İBB Başkanı İmamoğlu'nu hedef aldığı yorumları yapıldı.. "Kurucu
iradenin, Atatürk'ün ortaya koyduğu kuruluş ilkelerinin düşmanlarıyla el el
olanlar, 'Mustafa Kemal'in Askeri' olamaz" diye yazan Arslan, isim
vermeden bazı siyasilerin kariyer basamaklarını çıkmak için 'Avrupa
başkentlerine kapı araladığını" savundu ve 'Tek derdi kendi kariyeri ve
ona çizilen rotada yürümek olana, 'Proje Çocuk' denir, 'Mustafa Kemal'in
Askeri' denmez' ifadelerini kullandı.
Arslan'ın sert tepkilere neden olan sözlerine ABB Başkanı
Mansur Yavaş da tepki gösterdi. Yavaş yine sosyal medyadan, 'Bağımsız
milletvekili Sayın Arslan'ın bu açıklamalarını ve yayınladığı metni
onaylamadığımın bilinmesini isterim. Ayrıca iyi bilinmelidir ki bu tür
açıklamalar benim siyaset tarzıma uymamaktadır. Kendisine tavsiyem bu twiti
silmesidir" diye yazdı.
Evet,
yanlış veya doğru; birileri doğru birileri yanlış der. Burada önemli olan parti
içindeki bazı söylemleri Erdoğan tarafından kendi siyasi rant doğrultusunda
değerlendirmesi, yandaşlarıyla birlikte..
724 yandaş TVnin 7.09.2024 haberi düşündürücü
Metropoll Araştırma'nın "Türkiye'nin Nabzı"
başlıklı son araştırma raporunun ağustos ayı sonuçları açıklandı. Sonuçlara
göre CHP birinci partı olma özelliğini kaybetmesi öne çıktı. Rapora göre,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da beğeni oranında bir
düşüş yaşanırken Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın
beğeni oranın ise yükselişte olması dikkat çekti.
Neyse karşı
tarafın CHP içindeki nüansları sürekli işlemesi ve normalleşmeyi
anormalleştirme çizgisine oturtması sonrası sayın Özgür Özel’in bunu fark edip
muhalif kesime olan duruşunu gözden geçirmeye başladığın gördük. Bu onun
gerçeği görmesidir ve doğrudur..
Vesselam kısa kelam Parti içinde adaylık savaşı bir
kaotik süreçle kaos yararatır ve de bu durumu karşı taraf sürekli
işleyecektir..
Bu yapıyı
dingilleştirmenin tek çözümü CHP’nin Erdoğan’ı “Yarı Başkanlık Sistemi” dir.
Bu açıklığa kavuştrulmalıdır, çünkü sayın Özel somut
olarak mutlak monarşizmi besleyen partili cumhurbaşkanı olgusuna istenen dozda
eleştirel dil kullanmamaktadır, yani proje duruşu soyuttur..
Şevket
ÇORBACIOGLU
Teknopolitikalar
evesbere@mynet.Com
05066090032
Yorumlar
Yorum Gönder