CHP'deki Liderlik Savaşı Atatürk'ün Altı Oku'nu Örseliyor Mu?
CHP TÜZÜK KURULTAYI BİR GRUBUN KURULTAYI OLMAMALIDIR.
‘Kılıçdaroğlu ABD projesiymiş’; Bence çok bilinen siyaset yapma kolaylığı. Dahası, her şeyi ‘ABD üzerinden projelendirme’ hastalığının bir yansıması.
- Yaşanan süreçlerde doğruluk payı yok mu?
- Elbette ki var.
- Örneğin, iki günde kurulup üçüncü günlerde iktidar olanlar.
- Siz hiç iktidar olamayan bir ABD projesi gördünüz mu?
Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nu bir ABD projesi olarak düşünmek akıl işi olmasa gerek. Üstelik bu jargonu CHP içindeki karşıtların kullanması, inandırıcılığını tümden yitiriyor.
Eğer, CHP’deki parti içi savaşı bir ABD projesi olarak gösterirseniz daha inandırıcı olursunuz. Bence böylesi bir suçlamanın anlamı olmadığı gibi, CHP’nin de yeni bir Genel Başkana gerekliliğinin olmadığını belirtmek isterim.
- 1-Lider; sahte yiğitlik tonlamasından soyut halk diliyle halka ve tabanına seslenmesini bilmeli.
- 2- Lider; salt kendi doğrularıyla hareket etmemeli, aksine her yanlışın içinde bir doğru her doğrunun içinde yanlış olduğunu ve bu doğruları kendi doğrularıyla harmanlayıp, evrensel doğruyu yakalamasını bilmeli.
- 3- Lider birkaç kişinin düşündüğü, birkaç kişinin siyaset yaptığı ve birçok kişinin koştuğu yapıyı kırıp; birçok kişinin, yani halkın düşünüp siyaset yaptığı yapıyı öne çıkarmalı
- 4- Lider; Siyasi ve ekonomik rant savaşçılarını, sınırsız ve kuralsız demokrasi avcılarını, Partiye, program ve proje yerine sadece kendilerini taşıyan lider erki tapınıcılarını dışlamalı. Özellikle Tüzük kurultayını ; “Halkla başladık, halkla bitireceğiz” vurgusu yapabilen Kılıçdaroğlu’nda bu ölçütleri görebilirsiniz. Bu nedenle CHP’nin Genel Başkan’a gereksinimi yoktur diyorum. Aksine; CHP’nin sadece; ‘yönetim yapısını besleyecek’ güçlü bir Genel Sekreter örgütlenmesine gereksinimi var. Bunu yaşama geçirmek için de; Partinin en üst organı olan kurultay, yeni parti tüzüğü için karar almak zorundadır. Bu nedenle ‘olağanüstü Tüzük Kurultayı’ndan çok’ olağan tüzük kurultayına evet diyenlerdenim… Çünkü; Tüzük değişiklikleri uzun soluklu çalışma ister.
En azından, İl ve İlçe başkanları yöneticilerinin görüşlerinin alınması gerekir. Ki ben partiye kayıtlı üyelerin katılımında yaygın bir görüş alınmasıyla tüzük değişikliklerine gidilmesinin daha demokratik bir süreç olacağını düşünüyorum. İki arada bir derede tüzük kurultayı yapamazsınız. Aksi taktirde sen ben bizim oğlan biçimlenmesiyle parti yapısı inşa edilmiş olur. Bu nedenle 26 Şubat 2012’de yapılacak olağanüstü tüzük kurultayına sıcak bakmıyorum. Siz tepeden inme maddelerle tüzük kurultayı yapıyorsanız, bu iç savaş duruşudur, ki bu, ‘gelecekte CHP için zorunlu olan’ birlikteliği bozar…
CHP’nin var olan tüzük gereksinimini, grup gereksinimine indirgeyemezsiniz. Partide yer edinmenin aracı değildir parti tüzüğü. CHP tüzüğü, salt CHP’nin demokratikleşmesini beraberinde getirmez, Türkiye’nin demokratikleşmesinde etkin bir belgedir ‘Demokratik parti tüzükleri’. Bu nedenle olguyu Türkiye geneline yaymak için parti kayıtları yaygınlaştırılmalıdır. Siyasal erkin CHP’ye acımasız bir şekilde saldırması karşısında, dayanışma içinde olunması gerekirken, CHP’nin ‘içerden’ tüzük üzerinden saldırıyla karşı-karşıya kalması doğru değildir.
Partinin var olan birlik ve beraberliğini bozmaksızın tüzük aracılığıyla, parti yapısında değişiklikler yapabilirsiniz. Bu bir demokratik duruştur ve bu duruş partinin gelecekte adına genel çizgisini güçlendirecektir. Kurgu siyaset, uzlaştırıcı ve kucaklayıcı olmayan seçmeci-eklektik siyasetin kapısını aralar ve emperyallerin çıkarlarına özdeş anlık siyasetçileri egemen kılar ve de bağdaştırıcı (Fr. Adaptör) seçenek siyasetin gerilimini düşürerek süregelen durumu, yani statükoyu besler.
Amaçları salt Milletvekili olmak isteyenleri değil, yıllardır Sivil Toplum Örgütlerinde milletin vekilliğini yapmış üretken kimlikleri öne çıkaran tüzüğe gereksinimi var CHP’nin. CHP acımasız dış saldırılar karşısında bir bütün olması gerekirken, CHP’nin tüzük üzerinden kendi kendine saldırması talihsizliktir. Özellikle iktidar yandaşı TV kanallarında, CHP içindeki karşıtların bir çatışma içine girmesi ve “İşte CHP bu” demek isteyenlerin bir oyunu olduğunu algılayamamak yanlışların en büyüğüdür. Siyaset bilimi, monistik, yani gerçeğin tek olması öğretisi değildir.
Daha açık söylemle; Siyaset, salt bir teori veya değere inanış değildir, çünkü bunun politik yansıması, tek güç, yani totaliter duruştur. Demokratik tüzük: Lider Oligarşisini kırmak için; Lider erkine tapınmayan, refakatçi-karşılayıcı-ağırlayıcı kimliğinden soyut, güçlü lider ve güçlü parti politikaları için etkin, üretken ve yaratıcı, savaşçı bir Genele Sekreter yapısını’ temel koşul alan tüzüktür. CHP’nin tartışılmayan bir Genel Başkanını öne çıkaracak parti politikaları için güçlü bir Genel Sekreter yapılanmasına gereksinimi vardır.
Bunun için de 26 Şubat 2012’de yapılacak kurultayda, ‘demokratik tüzük kurultayı’ ile 'Güçlü lider, Güçlü Politikalar ve Güçlü CHP'nin yolunun işareti verilmelidir. Genel Sekreter, tabandan gelmiş ve halkla ilişki pratiğini yakalamış, halk dilini iyi anlayan ve konuşan biri olmalıdır. -Ki adayım Gürsel Tekin’dir- 26 Şubat 2012’deki Olağanüstü Tüzük Kurultayı süreci bu bağlamda fırsattır. Bu kurultay asla Aralık 2012’de toplanacak olağan kurultayda karşıtların avantaj elde etme kurultayı olmamalıdır.
Bu nedenle CHP Genel Merkezi tarafından hazırlanan tüzük taslağı demokratik bir yapının aracı olarak biçimlendirilmelidir. Genel Başkanlık ve parti organlarının seçimi kesinlikle Genel Başkanın isteğiyle veya delege çoğunluğu ile değil, partiye kayıtlı üyelerin katılımıyla yaşam bulmalı. Genel Başkanı onaran demokratik tüzükten çok, oligarşik lider çatısını öne çıkarmama adına; CHP’nin 6 okunu onaran ve dünyanın özgün gelişim ve değişimine uyarlayabilen bir demokratik tüzük öne çıkarılmalıdır. Tüzük kurultayı, bir grup siyasetini değil, CHP ve taban siyasetini öne alan tüzüğü yaşama geçirmelidir.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
Teknopolitikalar platformu
GSM: 0506 609 00 32
evesbere@gmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder