GEZİ EYLEMİ ULUSAL DEVLETİ YIKMAK İÇİN BAŞLATILMIŞ(GEZİ ŞİFRESİ)
Kim mi söylüyor? İnanın şok olacaksınız; bunu söyleyen ‘Gezi Halk Hareketini’ aşağılamak için, “Gezi zekalılar” diyen katlı kavşağın TV’sinde program yapan yiğit biri söylüyor.
Bir zamanlar ekranda dayak yiyerek gazilik mertebesine erişen ve şimdi Melih Gökçek’in Beyaz TV’sinde işe giren Kadir Çelik’in ‘Objektif’inde ‘Gezi olaylarında şifreleri çözüyoruz’ları oynayan Yiğit Bulut.
Diyor ki; “Yeni Dünya düzeni; ilkin İmparatorlukları yıkarak ulus devletlerini kurdu ve yeni bir tüketici görüntüsü ortaya çıkardı. Şimdi de ulus devletleri yıkacak ve onların yerine dünya finans merkezleri oluşturup, tek dilli ve dinli, tüketim toplumu yaratmaktır amacı. Gezi olaylarının arkasında bu gerçek var, yani ulus devletini yıkmak..”
Kadir Çelik, Bulut’un bu yorumu karşısında kafası bulutlandı, başı döndü, bayılacak gibi oldu, fakat kendini toparlayarak şu soruyu sordu; “İyi de, o zaman sürekli ulus devleti niçin eleştiriliyor, bir takım insanlar niçin ulusalcılıkla suçlanıyor? Ki bildiğim kadarıyla, sen şiddetle ulusalcılara karşısın. Bu bir bağlamda emperyalizmin politikasını onaylamak değil miydi?”.
Elbette ki, Kadir Çelik bu denli derin bir soru soramazdı, kendini zorlayarak şu kadarını sorabildi; “O zaman neden ulusal devlet ve ulusalcılar eleştiriliyor Türkiye’de?” Soru karşısında, dahası Kadir Çelik’in bu densizliği karşısında, en az Çelik kadar şoke oldu ve agu gugu diyerek Ulusalcılıkla, Milliyetçiliği ayrıştırmaya çalışıp, milliyetçiliği, ulusalcılığın önüne koydu ve de Tayyip’in birilerinden daha milliyetçi olduğuna getirdi sözü.
Kadir Çelik, tatmin olmadı, fakat ‘60’ında bulduğu işini kaybetme korkusuyla’ sustu ve Ahfeş’in* keçisi gibi Bulut’un söylediklerine kafa sallamaya başladı. (Anlamadan he demek).
Son yıllarda Yiğit bey, konuşmalarını Menderes ve Özal hayranlığıyla zenginleştirir. Doğrusu, onların üzerinden politik söylemlerini biçimlendirir. Bazen de Atatürk’ü katar bu yalan sevdalıklarına.
Kadir Çelik’in ‘Objektif’ programında da, Gezi halk hareketinin şifrelerini de, Özal ve Menderes örnekleriyle çözmeyi yeğledi. (Asla, İnönü, Demirel ve Ecevit değil). Ona göre, Menderes; ABD tarafından Ruslarla işbirliğine girince idam edildi. Özal da benzer nedenlerle olmasa da yaklaşık nedenlerle öldürülmüş. Sıra Tayyip’e gelmiştir ve Gezi eylemleri bütününde sosyolojik tabanlı sivil darbeyle Tayyip yok edilecekti, fakat antiemperyalistler bunda başarılı olamamış.
İnanın, hep aynı mekanik, robotsu ezberleri, insana bıkkınlık vermeye başladı. Ve tüm söylemleri, sol argümanlarla adeta sosyalıst ve antiemperyalis bir lider savunuculuğunu, yani Tayyip savunuculuğu içeriyor. Söylediklerini, sen ben yapsak, sermaye düşmanlığı ve proleterya devrimi savunuculuğundan içeri atılırız.
Gezi Halk Hareketi Tayyip’i yıkmak için batılılar tarafından organize edilmiş. Perdenin arkasında batılı gizli güçler var demiyor, bu gizli gücü açıklıyor. Kimmiş bu gizli güç biliyor musunuz; sabah akşam kucağından inmedikleri ABD.. ABD bunda AB ile ortak hareket edip taşeron kullanıyormuş. Bu taşeron da “Canvas/Otpor adlı örgütmüş. Sözcüsü de Sroja Popoviç..
Sorasım geldi; “Siz, AB+ABD= ARBD küresel sömürü denkleminin bir ürünü değil misiniz? Siz bu batılılarla gelmediniz mi iktidara? Giderken, sizi getirenleri karalamak size yakışır mı? Yıllardır biz, onların komplo senaryolarını anlatırken neden bizlere saldırıyordunuz?”
Gezi eylemleri, dünyanın en terbiyeli, ahlaklı, demokratik, insan haklarına, düşünce özgürlüğüne, özgür istence saygılı bir eylemdir; kesinlikle batının maşası olmadan AKP’ye gerekli mesajı verdi, asla da geri çekilmedi.
Bundan niye bu kadar korkuyorsunuz? Korkuyorsunuz, çünkü aynı yanlışlıkları yapmayı düşlüyorsunuz ve bu nedenle Canvas denen STÖ üzerinden Gezi Aktivizmini karalamaya çalışıyorsunuz.
Bir kere Canvas/Otpor denen STÖ, tıpkı ABD’deki ‘Düşünce Kuruluşu’ olan ‘Think Tank’ benzeri bir kuruluştur ve düşünce üretir. Demokratik, insan haklarına saygı adına eylemselliklerde bilgi verir. Siz düşüncelerinizi eyleme dönüştürmekte serbestsiniz. Aksine bu örgütü terör ve kaos üretim merkezi gibi göstermek komiklik olur. Bu örgütün gizli bir yanı yok ki, Gezi şifrelerini çözdük diye yalanların efendiliğine soyunmak ise komikliğe tavan yaptırmaktır.
Yıllardır, ABD Think Tank’lara düşünce ürettireceksin, sana kimse terör ve kaos üretim merkezi suçlaması getirmeyecek, fakat ne zaman ki, düşünselliğini eylemselliğe dönüştüremedin ve aldığın teorik bilgileri, tomalarla, biber gazı ve plastik ve de çelik mermilerle beslemeye başladın, suçlanınca da suçlamaya başladın; bunun adı gülünç düşmedir...
2011’de Kuzey Afrika’dan başlayıp, bugün Suriye’yi de içine alan “Arap baharı” küresel efendi çetelerinin işi değil midir? Bu süreçlerde, sosyal medya ve Canvas/Otpor denen örgütü, Tunus ve Mısır’daki eylemleri demokratik buldukları için sürece katılmadılar mı? Sizler de, bu hükümet dişi kuruluşları alkışlamadınız mı? O zaman neden sustunuz? Susarsın tabii ki işin içinde sen de vardın, namlu sana dönünce, feryat etmeye başladın.
Neymiş efendim; “Occupy (işgal ) Turkey” yazan kasklı insanlar varmış gezi eyleminde. Bu slogan ilk kez 2011’de Wall Street’teki eylemler için kullanılmış ve "Occupy Wall Street" eylemlerinin başını “Otpor-Canvas” çekmiş. Bitmedi; Otpor, Balkanlarda ortaya çıkmış ve Yugoslavya'yı parçalayan "sivil" direnişleri örgütlemiş. Süreç içinde isim değiştirerek farklı ülkelerde eylemler örgütlemiş, tüm bu süreçte, simgesi yumruk olan NED adlı örgütten destek almış.
NED (National Endowment for Democracy), ABD'nin "devrim" plânlarını gerçekleştirmek için , dahası ABD’nin; başka ülkelerde kendi çıkarlarına değişimleri desteklemek için CIA’nın yerine kurulmuş bir örgüt. Önemli işlevi; STÖ’lerine kaynak aktarmanın yanında, sözde açık yollardan demokrasiyi teşvik etmek. NED onlara göre, bağımsız bir hükümet dışı kuruluş, yani NGO(Non-Governmental Organizations), yani bizdeki STÖ.
Gezi olaylarını olayları, NED destekli “Otpor/Canvas'a” bağlayanlar, şu savı ileri sürüyorlar; Twitter da en çok kullanılan “Occupy Turkey” miş. Türkiye ve dünya gündemi listesinde ise en üstte “”Diren Gezi Parkı” varmış. Bu gösteriyor ki, gezi sivil darbesini ABD örgütledi. Doğrusu; Türkiye’yi Arap baharı kapsamına aldı ve Suriye’den sonra sıra sende mesajı verdi.
Öyle ki, Bunlar ABD’nin CIA işlevli küresel çeteleri, yani yumruklarıymış. Arap Baharı’nda önemli işler başarmışlar ve aynı işlevi ‘Diren Anadolu’, ‘Diren Gezi Parkı’ sloganlarıyla Türkiye’de üstlenmişler. Aslında "Occupy Turkey" sayfası Tayyip Erdoğan'ın ODTÜ'ye girişi ve estirdiği terör sonrası öğrencilere destek ve yön verme amacıyla kurulmuş.
Diğer senaryoları kısa geçelim; Özdeki amaçları, gerginliği artırarak "demokrasi, özgürlük" kılıfında Amerikancı bir turuncu devrimin gerçekleştirmek . Daha net söylemle; OTPOR + CANVAS’ı destekleyen, CIA işlevli “NED ((National Endowment for Democracy) ise ve de bu “OTPOR + CANVAS+NED” dayanışmasının simgesi yumruk ise, Gezi aktivistleri bu simgeyi neden kullanmadı?
Siz sayın şifre çözücüleri, tüm dünya gözlemledi de, siz nasıl gözlemleyemediniz, alanlardaki 100 binlerin elinde Türk bayrağını, AKP ve Tayyip karşıtı söylemleri?
Sizler değil miydiniz; Arap baharı operasyonlarında, OTPOR + CANVAS+NED”’in, Arapça yazılı pankartlardaki ortak simge yumruk’u alkışlayan ve baş tacı eden? Örneğin Tunus’ta Habip Burgiba’nın yerine 1987’de gelen Zeynel Abidin Bin Ali’yi deviren Muhammed Gannuşi’yi, Mısır’da da; 1981’de Enver Sedat’ın yerine gelen Hüsnü Mübarek’i devirirek , İslamcı siyasetçi Muhammed Mursi’yi iktidara taşıyan halk hareketine destek çıkan kimdi? Siz..
Gezi Halk Hareketi sırasında oluşturulan “Occupy Turkey-Diren Türkiye" internet sayfası bir örgütmüş ve bu örgütlü güç meydanda bir kez dahi bağımsızlık üzerine, ABD sömürgeciliği üzerine bir slogan atmamış. Çünkü onların amacı/ plânları; devrim, demokrasi ve özgürlük kılıfıyla, ABD'yi yöneten küresel çetenin amaçlarını yaşama geçirmekmiş.
İyi de, ABD kendi kurguladığı OTPOR + CANVAS+NED silahını Wall Street’te kendine niye doğrultsun?
Bırakın bunu; gezi eylemindeki “Tam bağımsız Türkiye” sloganlarına ne demeli? Duymadınız mı bu sloganları? Yok efendim; AKP iktidarının faşist uygulamalar neden dünya basınında yankı bulmadı da, 31 Mayıs 2013 Gezi Halk Hareketi yankı buldu..
Kim kusura bakarsa baksın, gerek yiğit Bulut’un ‘Gezi eylemlerindeki şifre çözmeleri, gerekse böylesi söylemler, Gezi Halk Hareketini edilgenleştirmeye ve, birilerinin kirli büyük resimlerini saklamak için, küçük resimleri öne çıkarmaya yöneliktir.
Türkiye genelindeki ‘Gezi Halk Hareketi’nin ana teması, merkezi ve yerel yönetimin; antidemokratik, antisosyal, antiekolojik ve ücretlerdeki, istihdamdaki adaletsiz duruşuna ve ideolojik yaşam tarzını dayatmasına tepki idi. Ve bunun için; abartılı bir şekilde ortak simge slogan kullanıldı; “Diren Türkiye” “Diren Taksim”. Bunu, internetteki “Occupy Turkey” fantastik sloganla örtüştürüp, Occupy Wall Street ile bütünleştirerek, OTPOR + CANVAS+NED eylemi olarak görmek yanılgı değil yanıltmadır. “Diren Türkiye”, Gezi aktivistlerinin bulgusudur ve İngilizcesi de “resistance turkey” dir. “Occupy Turkey” ise “Türkiye işgal” demektir ve “Occupy Wall Street- Wall Street İşgal” ile bütünleştirilerek OTPOR + CANVAS+NED eylemi ile amaçlı bir şekilde örtüştürülmüştür. Hazretler, böylelikle gezi şifresini çözmüş oluyorlar.
Bilindiği gibi; ABD’deki Wall Street işgalı ise, Wall Street’de yer alan ‘örgütlü’ ‘finans kurumların yarattığı ABD’ndeki ‘ekonomik’ ve ‘sosyal’ olumsuzluklara tepki idi. Hedefi ise doğrudan ABD değil, Wall Street’de yer alan ‘finans kurumları idi. Türkiye’de ise gezi eylemlerinin hedefi tam tersi, hükümetti, asla devlet değildi.
Wall Street eylemi, 17 Eylül 2011'de New York'ta, ABD'nin finansal kalbi Wall Street'te, Kanadalı aktivist grup Adbusters dergisinin çağrısıyla başlamıştır. Salt Amerikan kapitalizminin, değil dünya kapitalizminin merkezi “Wall Street’i İşgal Et” dalgası, büyük gelir dağılımı adaletsizliğinin odağı kapitalizmi sallamaya yönelikti. ülkemdeki; Gezi Halk Hareketi’ dalgası ise, AKP iktidarını...
Ve; 15 Ekim 201’deki küresel eylem ise, Sedece Amerikalarda değil. (Kuzey-Güney) Asya, Afrika ve Avrupa’da geniş kitleler sokaklara döktü. Çünkü insanlar, Wall Street ‘i ABD’de tüm kötülüklerin kaynağı olarak görüyordu. Nedeni; neo-liberalizmin, sermayenin önünün açmak adına uyguladığı yeniden yapılanma politikaları gezegenimiz sistemli olarak krize sokmuştu. Amaç; geliri yoksul ve orta sınıflardan zenginlere doğru yeniden paylaştıran düzenlemeler getirmekti. Sermaye’nin sermayeye açılım diye tanımladığım Küreselleşme ise bu yaklaşımıyla; krizi, yarı-kapitalist, kapitalist olmayan ve pre-kapitalist (toprak ağasına, soylulara vs. çalışılan dönemin adı) alanlara yayarak küresel sermayeye nefes aldırıyor, diğer yandan reel gelirleri sürekli gerileyen geniş kitleleri borç bataklığına sürüklüyordu. Kriz halkı derin bir sefalete sürüklerken, vergi mükelleflerinin cebinden bankalara aktarılan paralarla finans kapital sefa sürmeye devam ediyordu.
Ve; Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün (OECD: Organisation for Economic Co-operation and Development), 30 ülkede, en yüksek gelir kazanan kitle nüfusun %20’si. Bu 30 ülke içinde, gelir dağılımında en adaletsiz ve acımasız ülkeler; sırayla, Meksika, Türkiye ve ABD.
Yani Türkiye’de %20 kesim müthiş kazanıyor, fakat geri kalan %80 ise müthiş kaybediyor, doğrusu gelir adaletsizliğine mahkûm.
İşte bu Türkiye, ekonomik adaletsizliğin yanında, kültürel, sosyal ve ekolojik adaletsizliklere isyan ettiği için, Gezi Parkı Halk Hareketi’ni başlattı.
Başbakan; "Tencere ve tava ile devrim olmaz" diyerek, Gezi olaylarına göndermede bulunuyor.
Ben de Başbakana "Demokrasi ve Evrensel Bandım" ile bir göndermede bulunacağım:
[[ Gezi Parkı Halk Hareketinin iki önemli haykırışı var, benim de bir önemli haykırışım...
Birincisi; “31 Mayıs 2013 tarihine dek hep birkaç kişi düşündünüz, konuştunuz ve birçok kişiyi dinlemek zorunda bıraktınız, artık birçok kişi olarak düşüneceğiz ve konuşacağız ve siz birkaç kişi bizi dinleyeceksiniz; bunun için yarattığınız ‘korku psikolojisini kırdık’ sokaklara indik.”
İkincisi; “31 Mayıs 2013, Türkiye’de ve dünyada 20. Yüzyılın egemen ideolojilerinin sonlandığı ve ‘dünyanın özgün gelişimi ve değişimini dikkate alarak, farklılıkları bütünleştiren, evrensel barışı esas alan’ 21. Yüzyılın ideolojisinin başlangıcıdır.”
21. Yüzyılda, artık birkaç kişinin düşüncede, siyasette, ticarette, bürokraside ve medyadaki egemenliği bitiyor, birçok kişinin, yani halkın etkin ve belirleyici olacağı sürece girildi.
Bu sürecin düğmesine de Türkiye’de basıldı. Brezilya’ya yansıyan sürecin Türkiye’de daha da güçlenmesi ve evrensel mesajını yaygınlaştırması için, ülkemdeki ‘CHP’lisinden, AKP’lisine, MHP’lisine, İP’lisine, BDP’lisine, kısacası sağ-sol tüm oluşumlardaki siyasi payandaların, Gezi Parkı Halk Hareketi’nde paydaş olması gerekir.
Bu bir sokağa inişten çok, 21.yüzyılın düşüncelerine inişti, inmeye de devam edeceğiz.
Benim Haykırışım: “Hormonlu renkli yazılı ve görsel basın; pıtrak gibi biten, çok dağıtılan, fakat çok satılıyor diye yutturulan, az seyredilen; cemaatin yazılı ve görsel basını gibi olmasa da benzer duruş sergilemektedir. Şöyle ki; korku psikolojisiyle nedeniyle siyasal erkin yandaş medyasıyla örtüşen anlayışlarına yer vermekte, gezi parkı halk hareketini aşağılayan haberlere öncelik tanımaktadır. Bu nedenle ben 31 Mayıs 2013 gününden bu yana, hormonlu renkli basını, okumuyorum, dinlemiyorum , sevdiğim dizileri izlemiyorum ve de ürünlerini satın almıyorum, yani bu ilgimi dondurdum, askıya aldım, ta ki ‘demokrasi ve evrensel barışı’ ilke edinmiş halkın tepkisini ciddiye alacağı güne dek. Sizin özgür istencinize, gem vurmak değildir amacım, ben böyle yapıyorum, siz bilirsiniz. ]]
*: Ahfeş’in dil eğitimi veren bir Arap bilgini olduğu söylenir. İnsanları bıktıracak kadar kuralcı olması nedeniyle Ahfeş öğrencisiz kalır. İnat bu ya; gider bir keçi bulur, ona ders vermeye başlar. Ders sırasında "anladın mı?" diye sorarmış keçiye, ardından da keçinin boynuna bağladığı ipi çekermiş. Anlayacağınız, zaman içinde Anlamadan “he” diyenleri vurgulayan bir deyime dönüşmüş. Evet, Ahfeşin keçisi olmamak gerek. Günümüzde bir yerlere gelmek için,en geçerli kural.
http://blog.milliyet.com.tr/30-agustos-ta-aoc-den-otoban-acilisi-yapmaktaki-amac-ne-/Blog/?BlogNo=427314
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder