TERİM ROMANYA’DA HEM MAÇI HEM TAKTİRİ KAZANDI(0-2)
Deplasmandaki Romanya maçı, Türkiye için var olma maçı idi; maçı aldı ve var olduğunu kanıtladı.
Kendisini kanıtlamaya gereksinimi olmayan Terim, maç sonrasında söylediği şu tümcesi başlığıma kaynak oldu: “Bu maçta iki şey yaşayabilirdik; birincisi maçı kazanabilirdik, ikincisi taktiri kazanabilirdi, biz hem maçı hem taktiri kazandık”
Evet, eski öğrencilerinden ve aynı zamanda Galatasaray’ın eski çalıştırıcılarından Gheorghe Hagi; Fatih’in şansı yok demesine karşın, Fatih Terim’in 2 tokadından Romanya’yı kurtaramadı.
Terim, gerçekten; hırsını ve inadını, öfkeyle harmanlayıp, sevindiren ve üzen başarıyı yaratan ender cesur yüreklerden biri. Üzen diyorum, çünkü onun başarıları, ulusal düzeyde de olsa, hala birilerini üzebiliyor.
Bu çizgide bir antrparantez açmak istiyorum; “Terim, hem Galatasaray, hem ulusal takım görevini üstlenmesi, bir sitem, bir uyarı değil idiyse, bir cesaretti. Bir sitem ve uyarı olduğunu söyleyenler, Terim’in cesaretini ihanetle okumaya başladılar. Özellikle bilinen yorumcu gruplarından, özellikle birindeki bir kişi, adeta patronundan talimat almışçasına, Terim’e saldırıyor, o’nu Romanya maçı öncesi yerden yere vurarak, yorgun düşürmeye çalışıyordu. Amacı Terim’i mi, TFF’yi mi, Galatasaray’ı mı pek anlaşılmıyordu, fakat her 3 konunun malzemesi Terim ve Ünal Aysal idi. Diğer yorumcularda, adeta o şahsın(Canım Erman Toroğlu işte) histeri nöbetlerine Ahfeş’in keçisi gibi kafa sallıyorlardı. Asıl amaç, bence Ünal Aysal ve Galatasaray’ı sallamaktı diyenler de var.”
Ben bu antrparantez sonrası şunu belirtmek isterim: Ünal Aysal, çok yetenekli ve çok da kolay başarı elde edebilen müthiş bir aristokrat işadamı. Terim ise, Anadolu insanının özündeki taşralılığıyla harmanladığı hırsı sayesinde, kendi alanında çok ama çok başarılı olmuş müthiş bir futbol otoritesi.
Aysal ve Terim bir noktada uzlaşım içinde gözükseler de, değiller aslında, çünkü Aysal, yönetici olarak futbolda Galatasaray ile Faruk Süren’in yaptığı devrimi aşan bir devrim yapmak istiyor. Yani, UEFA ve Süper kupanın yanında, Galatasaray’a Şampiyonlar ligi kupası kazandırarak, o’nu Real Madrid, Barcelona ve Manchester United çizgisine getirmek istiyor.
Terim ise, Galatasaray ve Ulusal takım çalıştırıcısı olarak aynı başarıları yakalayıp unutulmazlar arasında adını kazıtmak istiyor. Aysal değil de, Terim’in aslında buna gereksinimi yok, çünkü o GS ve Ulusal futbol takımı ile bunu yaptı. İşte bu noktada, Aysal’ın iddialı ve hırslı duruşu ve Aysal’ın Terim dışında başkalarıyla çalışma isteği Aysal’ı kendi boyutunda haklı kılıyor(Bence, Terim ile sonsuz bir sözleşme yapsa, Aysal daha çok başarılı olur düşüncesindeyim)..Eveleyip geveleyip sözü uzatmayayım, Aysal ve Terim iki yıl başarılı oldular. Artık ayrılıp tek başlarına daha büyük başarılara koşabilirler.
Terim Dünya kupası finallerine takım taşısın taşımasın, kendisini ulusal takıma taşıyıp kariyerindeki birikimiyle yok edilen ulusal takımı toparlamalıdır, bu Terim için en onurlu ulusal görevdir. Terim ile çalışmak istemeyen Aysal’ı da bu denli ‘gizlemeye çalıştığı’ ısrarından sonra yalnız bırakmakta fayda var..Bakalım kim daha başarılı olacak..Bana sorarsanız, Aysal kendi ilkeleriyle ve çalışma yöntemiyle baş başa kalsa çok daha verimli olur kanısındayım.
İşte, böylesi stres yüklü Terim, böylesi önemli Romanya karşısına çıktı. İlk anlarda, ki bu ilk 20 dakikalık bir süre ile sınırlı idi, Romanya daha ataktı. Biz orta sahada topu iyi yönetemedik, önde top tutamadık, çünkü Romen forvetini tutmakla meşgul idik. Ulusal takım bu 20 dakika sonra, üstünlüğü eline aldı, artık 70>20 olmuştu ve dolayısıyla Türkiye>Romanya idi ve maç da büyüğün oldu, yani Türkiye’nin.
Macaristan Estonya’yi 5-1 yenince, Hollanda’nın arkasına geçti 14 puanla, 13 puan ve +6 averajı olan Türkiye’de Romanya’nın önüne. Her şey 11-Ekim ve 15 Ekim arasında oynanacak maçlara bağlı. Türkiye Estonya deplasmanına gidiyor, ardından Hollanda ile son maçını oynayacak. Macaristan, deplasmanda Hollanda, ardından kendi sahasında Andorra ile oynayacak, ardından Hollanda deplasmanına gidecek.
Romanya ise, deplasmanda Andorra ve kendi sahasında Estonya ile oynayacak. Büyük olasılıkla, Türkiye 11 Ekim günkü maçta ikinci olacaktır, çünkü Macaristan’ın Hollanda’yı yenmesi mucize. Her şey 15 Ekim’de belli olacak, eğer Romanya Estonya ve Andorra maçlarında +6 averajı kapatmaz, Türkiye’de Hollanda’yı yener ise, Türkiye kesin Play-Off’a kalır ve büyük olasılıkla Terim Dünya kupası finallerine ve Galatasaray’dan gider.
Terim, 10 Eylül 2013 günkü deplasmandaki Romanya maçına, 4-3-2-1 mi desem, 4-4-2 mi desem bilmem, fakat tandemli çift forvet gibi oynamasına karşın, Umut sürekli Burak’ın önünde gözüktüğü için biz buna 4-4-2 veya zaman- zaman 4-3-1-2 oynadı.
Gökhan Töre diye-diye bir hal oldu yorumcular, çünkü bizde yorumcusu, seyircisi, anlık oynayan topçuyu göklere çıkarmayı bilirler. Gökhan Töre bana göre, takım oyuncusu veya oyun kurucusu değil, Beşiktaşlı Gökhan Töre, aynen eski BJK’li Aydın Karababa, asla Emre Çolak’tan iyi değil. Ve bugün iyi oynamadı. Örneğin çok top tuttu. (Terim 80 dakika sahada boşuna tuttu) ve genelde ilk hamleden sonraki ikinci hamleyi yapamayınca, üçüncü hamleyi Romenler yaptı ve çok top kaybetti. BJK’de işi kolay maçlarda kolaydı, hatta Andorra karşısında da işi çok kolaydı, fakat zor maçlarda zor olacak, işte biraz zor Romanya karşısında zorlandı.
Takımın ası, Selçuk İnan idi. Bu da gösterdi ki, Abdullah Avcı Selçuk’u harcarken kendini harcadı.
Arda iyi idi, en iyi yanı, Abdullah Avcı için söylediği güzel şeylerdi. Terim’in ‘Allah çalışana verir’ demesinden güzel şeyler söyledi. Ne yani, Avcı ve topçu arkadaşlar çalışmadığı için mi Allah vermedi. Bazen çok dikkatli olmak gerekir.
Caner Erkin başarılı gözüktü. Zaten Burak’ın kafayla 22. Dakikada attığı golü Caner Soldan asisledi, Umut ve Burak ikisi topa çıktı, kafaları çarpışmazdan Burak çaktı ve gol; 1-0. Burak bu gol ile bir ilkin sahibi de oldu; A Milli Futbol takımında üst-üste 4 maçta gol adam tek topçu. Milli maçlardaki gol sayısın 11’e çıkaran Burak yılmaz bu 4. Golü ile, bir başka Galatasaraylı Umut Bulut’u ‘elemelerde attığı gol sayısıyla’ yakaladı. Üst-üste gol atma sayısını ‘sakatlık olmaz ise’ 6’ya çıkarabilir.
İlk yarı 1-0 lehimize bitti. İkinci 45 dakika, Türkiye, daha dikkatli ve daha atak oynayan takımdı. Evet, atak durumunda bile orta saha ve defans bloğu sürekli öne çıkan topçuları kolluyordu. Haklı idiler, çünkü Gökhan Töre atak anında çok top kaybediyordu ikinci hamleyi yapamayınca.
Ve maçın 90+37ünde Mevlüt Erdinç taktı sağ köşeye ve zorlu maçı 2-0 alarak, umutları 11-15 Ekimlere taşıdık. Dileğimiz Play-off’lara taşımak.
Terim, bir olasılık Galatasaray’da kalacaksa, Umut ve Burak’ı tıpkı ulusal takımdaki gibi değerlendirmeli, yabancılar AB statüsü ile oynama hakkı kazandıklarında.
Stat: National Arena
Hakemler: Svein Oddvar Moen, Kim Haglund, Frank Andas (Norveç Futbol Federasyonu)
Romanya: Tatarasanu, Matel, Goian, Chriches, Rat, Pintilli, Hoban, Tanase(Dk. 78 Bucur), B.Stancu, Torje(Dk. 46 Maxim), Marica(Dk. 46 Popa)
Yedekler: Bogdan Lobont-Silviü.Lung-Valerice Gaman-Dragos Grigore-Paul Papp-Iasmin Latovlevici-Srdjan Luchin
Marius Alexe-Adrian Popa-Ionut Neagu-Alexsandru Maxim
Gheorghe Bucur
Türkiye: Volkan, Caner, Semih, Ömer, Gökhan G. Selçuk, Mehmet Topal, Gökhan Töre(Dk. 83 Mevlüt Erdinç) , Arda, Burak(Dk. 72 Olcay Şahan), Umut(Dk. 90 Ersan Adem Gülüm)
Yedekler: 3Onur Kıvrak--Tolga Zengin-Aykut Demir-Ersan Adem Gülüm-Hasan Ali Kaldırı-Nuri Şahin-Oğuzhan Özyakup
Hakan Çalhanoğlu-Ayfer Potuk-Olcay Şahan-Mevlüt Erdinç Mustafa Pektemek
Andorra maçı; 2014 Dünya Kupası Elemeleri D Grubu’nda oynadığı ilk altı maçta yalnızca 7 puan toplayarak büyük hayal kırıklığı yaratan A Milli Futbol Takımımız, Fatih Terim yönetimindeki ilk maçta Kayseri’ye 15 seyircisi ile gelen zayıf Andorra’yı 5-0 mağlup etti.
Kayseri Kadir Has’taki mücadelede Gökhan Töre ve Umut Bulut, mükemmel oyunları ile adeta yıldızlaştı. Umut Bulut hatrick(3 gol) yaparken, Gökhan Töre ise etkili oyununu 2 asist ile süsledi.
Maçın golleri, 35., 39. ve 68. dakikada Umut Bulut ve 64. dakikada Burak Yılmaz ve Dk. 90+2'de Arda Turan'dan geldi.
Galatasaray ile birlikte ay-yıldızlı ekibi çalıştıran Terim, 2014 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri D Grubu 7. maçında Andorra karşısında 3 puanlı başlangıç yaptı.
Fatih Terim, tam 1422 gün sonra ay-yıldızlı takımın başında sahaya çıktı. A Milli Futbol Takımı'nın 2010 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri'nde 14 Ekim 2009'da Ermenistan'ı Bursa'da 2-0 yendiği gruptaki 10. ve son maçın ardından ay-yıldızlı ekipten ayrılan Terim, Kayseri'deki 5-0'lık Andorra galibiyetiyle milli takıma döndü.
Stat: Kadir Has
Hakemler: Sven Bindels (Xxx), Marco Tropeano (Xx), Steven Curfs (Xxx) (Lüksemburg)
Türkiye : Volkan (Xxx) - Gökhan Gönül (Xxxx), Semih (Xxx),Ömer Toprak (Xxx), Caner (Xxx) - Gökhan Töre (Xxxx), (Dk. 82 Hakan Çalhanoğlu) Mehmet Topal (Xxx), Nuri Şahin (Xx) (Dk. 64 Olcay Şahan Xx), Arda (Xxxx) - Umut (Xxxx), Burak Yılmaz (Xxx) (Dk. 78 Alper Potuk Xx)
Yedekler: Onur Kıvrak-Tolga .Zengin-Salih .Dursun-Hasan .Ali Kaldırı.-Aykut Demir-Esan Adem Gülüm-Oğuzhan Özyakup
Hakan Çalhanoğlu-Alper Potuk-Olcay Şahan-Mevlüt Erdinç
Mustafa Pektemek
Andorra: Ferran Polperez (X) - Martinez Alejo (X), Moises San Nicolas (Xx), Josef Garcia (X), Marc Garcia (Xx) - Marc Vales (Xx), İldefors Lima (Xx) - Marc Pujol (Xx), Josep Manel Ayala (X) (Dk. 80 Carlos Peppe), İvan Lorenzo (X) - Sebastian Gomes (X) (Dk. Gabriel Riera X)
Golller: Dk. 35-39-68 Umut, Dk. 63 Burak Yılmaz, Dk. 93 Arda (Türkiye)
Abdullah Avcı’nın yerine A Milli Futbol Takımı'nın başına getirilen Terim’in A milli Futbol takımında bu üçüncü dönemi idi.
60. yaş gününü kutlayan Terim; Herkes çok eleştirdi, ama o 5-0'lık farklı Andorra galibiyetiyle başladı. Terim, A Milli Futbol Takımı'nın 90 yıllık tarihinde en fazla maça çıkan ve en fazla galibiyet yaşayan teknik adam unvanlarının sahip. Ay-yıldızlı ekip, Terim yönetiminde 93. maçına çıkarken, 44. kez sahadan galibiyetle ayrıldı.
Yardımcılığını, Akhisar Belediyespor’un başarılı çalıştırıcısı ve de Galatasaray efsanevi topçusu Hamza Hamzaoğlu’nun yaptığı Fatih Terim yönetimindeki Türkiye A Milli Futbol takı, Andorra ve Romanya maçlarıyla 95. Maçına çıktı ve galibiyetini 46’ya çıkardı ve 147 gol attı. Ayrıca; 26 beraberlik, 23 yenilgi alırken, 101 gol gördü.
Gider miyiz Brezilya’ya?
Aşağıdaki yazıyı okuyun lütfen:http://blog.milliyet.com.tr/turkiye-neden-brezilya-daki-2014-dunya-futbol-turnuvasina-gidemiyor-/Blog/?BlogNo=408880
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder