TFF'NİN GALATASARAY OPERASYONU ŞİMDİLİK BAŞARILI, FAKAT "FATİH TERİM'İ YANLARINA ALMALARINA KARŞIN " GÜÇLERİ YETMEYECEKTİR
GALATASARAY’I GERİ GETİREN TERİM GİDİNCE GALATASARAY’DA MI GİTMEYE BAŞLADI?
Geçen hafta yaşananlara; “BJK için talihsiz olay, GS için talihsiz galibiyet “ demek gerekir.
Doğrudur; Galatasaray’ın galibiyetinin daha kayıt altına alınmadığı.
Beşiktaş maçında Galatasaray’ın 2-1 önde olması GS’yi toparladı gibi. Belli ki Terim, Bruma’nın artık 90 dakika çıkarmasını kabullenmiş, aksi taktir de kendisi bir 90 dakika daha zor çıkarırdı durumlarına düşebilirdi.
Yine de, Galatasaray’ın değerlerine değer katan Terim, 90 dakika çıkaramadı.
Gelin onun öyküsünü birlikte yazalım:
Benim üzüldüğüm yan; birilerin Terim üzerinden hala Galatasaray’ı bitirmeye çalışması. Bu çalışma, üç büyükler için işletilen operasyondur, dinden geçinirken futboldan da geçinmeye başlayanlarca. Galatasaray Terim, BJK Çarşı, Fenerbahçe’de Şike üzerinden bitirilmeye çalışılıyor. Üç büyükler kesinlikle bu duruşları görüp, birbirlerine olan duruşlarını yeniden gözden geçirmelidirler.
A.Çakar yine bildiğiniz gibi yuvarlanışlarını sürdürüyor, Erman Toroğlu ise doğruları söylemek için adeta patlama noktasında kaynıyor. Yani, bizim vurgulamaya çalıştığımız gerçekleri vurgulamaya çalışıyor.
Biri var ki, ‘hem nalına hem mıhına’ duruşuyla adeta kahinleri oynuyor; “Son zamanlarda yakın çevremden hep aynı sözleri duyar oldum; “Fatih Hoca’ya karşı neden bu kadar acımasızsın, niçin bu kadar sert ve ağır eleştiriler yapıyorsun? Yönetime baksana, teknik adamlarının arkasından ne işler çeviriyorlar. Kötü sonuçlarda tek suçlu Terim mi? Yönetim ve milyon Euro’lar alan futbolcuların kabahati yok mu?” Böyle düşünenleri de çok haksız bulmuyorum aslında. Ama şunu da herkes iyi bilsin ki, ben Aysal ve ekibinde samimiyetsiz, güven vermeyen, oyun içinde oyun düşünen bir zihniyetin egemen olduğunu, kulübün bu gidişatıyla 2014 Mayıs ayında 500 milyon dolar borçla uçurumdan yuvarlanacağını ve Aysal’ın bırakıp kaçacağını iddia ediyorum. Bakalım zaman kimi haklı çıkaracak göreceğiz?…” yorumuyla bay kahine; Aysal 500 milyon borç bırakıp kaçacağını söyleyebiliyor..İnsaf be. Söyleme cesaretini nereden buluyor? Çok düşündürücü. Sanki futboldan geçinenlerin taşeronu.
Real Madrid depremi devam ederken, artçıları gelmeye başladı. Amaç; ayakta kalanları da yıkmak, yani Terim’i ve topçuları.
Neymiş;
“Drogba için Di Matteo! G.Saray Yönetimi’nin, Fatih Terim’in ayrılması durumunda İtalyan hocayı gündemine aldığı, Di Matteo’ya sıcak bakılmasında Drogba ile birlikte Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmalarının önemli faktör olduğu öğrenildi.”
Neymiş;
“Şimdi Ünal Bey bir yol bulmuş, bu yolda yürürken Fatih Hoca'yı da alabildiğine sıkıştırmaktadır. Öyle ki, Terim neredeyse yoldan çıkmak üzeredir. Ortada iki yanlı sözleşmeler uça dursun Terim'in ne Galatasaray ile sözleşmesi uzatıldı ne de futbol federasyonu ile herhangi bir resmi anlaşması var. Ünal Aysal kendi kafasındaki planı uygulamaya koymuş, "Terim'in olmadığı bir Galatasaray" konusunda ipin ucunu sımsıkı tutmaktadır. İşin ilginç yanı Fatih Hoca'nın yanında olduğuna ilişkin herhangi bir "terim" de kullanmıyor. Topu sürekli karşısındakine atıyor.”
Neymiş;
“Fatih Terim, sarı kırmızılı kulüple nikah tazeleme konusunda yol haritasını belirledi. Aysal’ın 2 yıl sözleşme uzatma teklifini yanıtsız bırakan İmparator, bazı konularda ciddi rahatsızlık yaşıyor. Ancak deneyimli teknik adam, tartışmaları bir yana bırakıp kendini işine verme niyetinde.
Ve sözleşmeyi Mayıs’a kadar imzalamayacağının nedenleri:
1-Yönetimin Açıklamaları Canını Sıktı
2-Bitmek Bilmeyen Yorumlara Bozuldu
3-Bu İstisna Fatih Hoca’yı Mutlu Etmedi(BAŞKANIN ‘başarıya endeksli’ sözleşme modelini benimseyip 1 yıllık kontratlar yapmasını ‘Milli Takım’ istisnası ile bozması hocayı mutlu etmedi.)
4-Teklifin Üslubunu Benimsemedi
5-Henüz Hiçbir Yanıt Vermedi(G.saray’a bugüne kadar hiç rakam konuşmadan imza atan Terim, bu tablodan rahatsızlığı üzerine Ünal Aysal’ın teklifini yanıtsız bıraktı)
6-Dedikodular Kulağına Geldi(Sarı kırmızılı yönetim içinde bazı üyelerin kendi hakkında olumsuz düşünceleri olduğu deneyimli teknik adamın kulağına kadar geldi.)
7-Adnan Nas Olayı Tuz Biber Ekti(Adnan Nas olayı hepsinin üzerine tuz biber oldu. Tecrübeli çalıştırıcı, Nas’ın tribünde kullandığı ifadeler üzerine büyük hayal kırıklığı yaşadı)
8-Sonunda Kararını Verdi Ve Paylaştı(ve yakınları ile paylaştığı bir karar aldı: G.Saray’ı bu çıkmazdan kurtarıp, 20’nci şampiyonluğuna ulaştırmak ve 4. yıldızı takma adına görevde kalmak.)
9-İki Tarafa Da İmza Atmayacak(ancak Mayıs ayı yani sezonun bitimine kadar ne G.Saray ne de TFF ile yeni bir sözleşme imzalamayacak. 2 yıllık teklife şimdilik yanıt vermeyecek.)
10-Sünger Çekip Florya’ya Kamp Kurdu(G.saray’a konsantre olmak isteyen Terim, Beşiktaş maçı için 2 gündür Florya’da. Ancak yönetimin tavrı da bu süreci yakından etkileyecek.)
Lütfen, Galatasaray’ı, bu süreçte; olumlu veya olumsuz rahat bırakın. Ve herkes görevini rahatlıkla yapsın.
Böylesi, artçı depremlerle maç kazanılır mı?
Real Madrid maçı sonrasında yönetici Adnan Nas'ın "Gitsin şimdi Fenerbahçe'yi de çalıştırsın" sözü ne kadar şık değil idiyse, Beşiktaş maçı öncesinde Başkan Ünal Aysal'ın telefonlarına ve mesajına cevap vermeyen Fatih Terim'in duruşu da o denli şık olmayan bir duruştur.
Siz eğer, Galatasaray’a sormadan ‘A Milli takım için TFF ile ilişkiye geçerseniz( sözleşme yaparsanız?) bu büyük bir yanlışlıktır. Ve bu konuda bile Terim’in karizmatik başarılarına, Ulusal takıma ve Galatasaray’a zarar vermemek için suskun kalmayıp Terim’in ve de Ulusal takımın yanında olduğunu söylüyor ise Aysal, Terim değil, Aysal haklı demektir. Eğer ki, siz; adeta Galatasaray’dan gitmek için birtakım isteksizliklerde bulunur, örneğin Real Karşısında ve BJK karşısında olmadık takım çıkarır, zaman-zaman da Aysal’a göndermelerde bulunursanız kimse size evet diyemez. Bu evet dememek asla senin Galatasaray’a kazandırdığın başarılara hayır demek değildir. Aksine işleyen bu süreç hayırdır bence.
Terim, yaşamında her insan gibi hata yapmıştır, fakat her insan gibi yapılmaması gereken hata da yapmıştır. O hataları hepimiz biliyoruz. O hatalar karşısında birilerin suskun kaldığını da. Fakat, bazı insanlar, özellikle, ilkelerinden ödün vermeyenler suskun kalmayabilir. İşte Ünal Aysal bunlardan biridir.
Bana göre; zorunlu hoşgörülere dayalı, ahpap çavuş ilişkileriyle harmanlanmış ve kurumsallaşmış Galatasaray'daki derin Galatasaraylılık çözülüyor..Bu derin sözcüğü asla Derin Devlet tümcesindeki derin sözcüğü ile eş anlamlı kullanılmamıştır. Buradaki Derin, Galatasaray Liseli grupla, Liseli olmayan gruplar arasındaki çekişmenin yanında, Galatasaray’ı bir yerlere endekslemeye çalışan gruplar arasındaki gizli çekişmenin adıdır. Hala, Abdurrahim Albayarak ve Ali Dürüst’ün niçin ayrıldığı konusunda kimsenin net bilgisi yoktur ve derin olan budur.
Ben Aysal'ın doğruları yaptığını söyleyeceğim, eğer ki, Bülent Tülün ve benzerlerinin yönlendirmesinde değilse. Galatasaray camiası zarar görmemesi için ve böyle düşünmeyi de sürdüreceğim, ama nereye kadar, ta ki Aysal’ın, Galatasaray kültürüne yakışmayan otoriter, populist ve çıkarcı duruşunu gösterinceye dek. Şu anda böyle bir şey görmüyorum, en ufak işaretini alayım, Aysal duruşumu değiştirir, Galatasaray’a zarar verilmemesi duruşumu sürdürürüm.
Galatasaray bir kültürdür, bu kültürün içinde yer alabilmek için iyi bir taraftar veya hasta Galatasaraylı olmak yetmiyor. Düşünün, GS’da, M.Sarigül olmaz ise, oğlu veya birilerinin oğlu yer alıyor oldu, bu adeta derin Galatasarayliliğinin GS üzerindeki vesayetidir, bununla da ilgilenilmesi gerekir.Terim’in gitmesine değil de, Terim'in derin futboldan kendini koparamayıp yeteneğini sıradanlaştırdığı için üzüldüm..
Doğrudur, Arena’daki ilk maçta, taraftar büyük tepki gösterecektir. Fakat, çok iyi bir Galatasaraylı olan Terim’in bu gerilimi düşüreceğini, kendini haklı göstermenin aracına dönüştürmeyeceğine inanıyorum. Sayın Terim, bırakın Aysal’ı kendi doğrularıyla ve görelim sizin ne kadar doğru ve haklı olduğunuzu, Olgunun üzerine kavga ile giderseniz, haklıyken haksızlığı yaşamanız kaçınılmaz olur.
“Eğer siz hoşgörüyü gösterir iseniz, niçin olmasın Galatasaray’ın başına başkan olarak dönmeniz. Teknik Direktörlüğü unut artık, A Milli takımdaki görevin de son görevin, senin yerin artık olgunluğun zirvesi Galatasaray üst kademesi.” diyenleri değil de kendini dinle önce. Doğrudur, kimler nereye geldi de, Terim olarak sen Galatasaray’ın başına gelmeyeceksin.
İkincisi; birileri eğer arabesk duygusallığı akılcılığın önüne koyarak “Ünal Aysal biz seninle başarıya değil Fatih Terim ile başarısızlığa varız...” derse, Galatasaray’ın geleceğine duygusal bir ambargo koymuş olurlar. Ne Terim’i, ne Aysal’ı , Galatasaray’a zarar vermeksizin akılcı duruş zamanı.
Eğer siz; Terim’in yardımcısı Şükrü Hanedar’ın, Facebook hesabında başkan Ünal Aysal’ı hedef alan; “Seçilmiş elemanlar daima adını tarihe altın harfler ve alın teriyle yazdırmış elemanların gölgesi altında kalmaya mahkûmdur” benzeri bir mesaj yayınlar veya söylemde bulunursanız; Terimi savunuyorum derken, Terim’i savuruyor olursunuz.
Rizespor maçına gelince;
Yazının başlığı; “Galatasaray’ı geri getiren Terim gitti”. Gerçekten, geçen hafta BJK karşısında kaybolan Galatasaray’ı Terim geri getirmişti. Peki, Galatasaray’ı kim kaybetmişti? Bunun sorusunu siz yanıtlayın. Fakat şu bir gerçek ki; UEFA ve Avrupa Süper Kupası sonrası kaybolan Galatasaray’ı geri getirenin Fatih Terim olduğunu, bunda Ünal Aysal ve futbolcuların katkısını yadsıyamayız.
Galatasaray topçuları Rizespor karşısında, adeta; “Terim hocam, sen o kadar büyüksün ki, bize verdiklerinle biz 2 yıl daha şampiyonluk açlığını çekmeyiz(veya başka şeyler)” dercesine atak başladı oyuna.
Hasan şaş, Ümit Davala ve Tafarell Bruma’ya ilk 11’de yer vermişler. Bruma 1994 doğumluluğuyla, 1.70 boyluluğuyla ve ince bacaklılığıyla müthiş kıvrak bir oyuncu, bu oyuncu Riberi’yi aşar, ama Riber’i gibi de aşırmasalar.
6. Dakikada Brumaya yapılan penaltı idi. Bruma ile Drogba ilgileniyormuş; adeta oğlunu yetiştirircesine.
Drogba’ya gelince, her zamanki gibi hem karşı takımı, hem hava toplarını harika dağıtıyor. Engin de çok iyi. İşte bu çok iyi Engin, Bruma’nın sağdan indirdiği topu ceza sahası önünde aldı, sürdü ve müthiş sol ayak tekniği ile 17. Dakikada ‘kaleye yakın oynamasının ürünü’ ile Galatasaray’ı 1-0 öne geçirdi.
Selçuk gerçekten tam bir serbest vuruş ustası; 24’teki şutunu Serken Kırıntılı rastlantı sonucu çıkardı. Burak ise, gol kaçırmadaki yeteneğini, gol atma yeteneği önünde koşturmayı sürdürüyor. 100 kulübüne girmesi için 3 gole gereksinimi olan bir Burak gerilimi mi yaşıyoruz, yoksa başka şeyler mi?
U-16 Dünya Kupasının harika çocuğu, Bruma’dan sonra Iraklı Ali Adnan idi. O da serbest vuruş ustası fakat 26’dakini dışarı attı.
Sneijder 33’te oyundan niçin çıktığını dinleyemedim, çünkü telefonla konuşuyordum. Öğrendim ki, sakatlanmış. Sneijder’in siz hiç maç çevirdiğini gördünüz mü? Hep kendini çeviriyor sahadan, sakatlanmayayım diye. Snijder resmen Galatasaray kimyasını bozdu, o kadar.
Devre, Bruma’nın harika oyunu ve harika gol kaçırmalarıyla bitti; Galatasaray 1-Çaykur Rizesspor 0.
İkinci yarı sahaya sadece Rizespor çıkmadı, Rizesspor’un yanında TFF’de sahadaydı..Çünkü, öyle bir hakem vardı ki sahada, Galatasaray ağzıyla kuş tutsa 3 puanı alamayacaktı. Tüm hareketleri GS lehinde kullanandı. Ki operasyona maçın ilk 45 dakikasında başlamıştı. Maçın 6.dakikasında, Bruma’ya yapılan penaltıyı vermedi. Evet, penaltı diyorum, çünkü “hareket ceza sahası çizgisinin içinde değil” deseniz de, penaltı gibi bir pozisyondu ve sarı kartlıktı. İkinci yarı, Ali Adnan’ın Bruma’ya ve Sercan’ın Muslera’ya yaptıkları kesin kırmızı kartlıktı. Sabri’ye yapılan hareket en azından sarı kartlıktı. O faulü es geçen Ali Palabıyık’ın amacı Galatasaray’ın elindeki 1 puanı da almaktı, başaramadı. Tüm bunları göremeyen bu üçüncü sınıf hakem, Galatasaray’ın ve futbolcuların kimyasını bozdu ve amacına ulaştı, maçın bitimine 17 dakika kala Selçuk İnan’ı attı(haklıydı), aslında Sabri’yi de atmalıydı, fakat bu kadarını yeterli buldu.
Maç kaç-kaç mı bitti? Maç 1-1 bitti. Burak ve Bruma müthiş goller kaçırdılar. Bruma bu takıma çok şey kazandıracak. Kazandıracak, çünkü Drogba ondaki bu yeteneği örseleyen kusurları tek-tek anlatacaktır. Örneğin serbest oynarken sağ ve sol kanatta yarattığı hücumsal zenginliğini bozan bencilliği ve şut atma eksikliğini giderecektir. Burak’ın da düzeleceğine inanıyorum, çünkü o da salt gol atmanın dışında futbolcunun sahada başka faydalı işler yapabileceğinin kanıtı Drogba’dan öğreneceği şeyler olacaktır.
Bugünkü, yani 28 Eylül 2013 günkü Süper Lig’in 6. Maçında da Galatasaray yenilmedi. İşte bu maç, futbol okullarında iki önemli konuda örnek gösterilecek maç oldu. Birincisi; bir oyuncu nasıl bu golleri kaçırır? İkincisi; bir hakem bir maça nasıl etki eder?
TFF, Galatasaray operasyonunda son derece başarılı. Buna katkı veren de Fatih Terim’dir. Katkı verdiği için de, kaybedenler arasındaki yerini alacaktır. Ünal Aysal’ı, Terim’i harcamak için kullanan Bülent Tülün ve birileri 4 kaybedecekse, Terim de en az 2 kaybederek, tarihteki yerini alacaktır.
Terim hırslı bir insan. Dahası; sürekli zirvede kalmak isteyen ve yetkiyi asla birileriyle paylaşmayı sevmeyen bir kimlik. Terim’in bu duruşu Galatasaray’a çok şey kazandırdığı gibi, UEFA şampiyonluğundan sonrası da, çok şey kaybettirdi. Terim Galatasaray’a üçüncü gelişinde de çok şey kazandırdı, iki yıl üst üste şampiyon yaparak, Türkiye Süper Kupasını ve Avrupa şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale çıkararak Galatasaray’ı. Benim umudum; Terim ikinci kez Galatasaray’a kaybettirmeyeceğidir, aksine kendisi kaybedebilir. Gönlüm, Galatasaray ve Terim’in kazanmasıydı, ama bunu Ünal Aysal’ın yanındaki bazı kişiler yüzünden-ki onları aşabilirdi- Terim bozdu.
Bir zamanlar Terim’in, Fierontina’dan ayrıldığında yerine getirilen Mancini’nin, Galatasaray’da da Terim’im yerine geleceği söyleniyor. Bu raslantı mıdır, yoksa Bülent Tülün’ün bir kurgusu mu?
Galatasaray’dan ayrılan Terim’in yerine ben Mancini değil de, Fatih Terim gelmesini isterdim. Ünay Aysal bunu gerçekleştirir umudunu taşıyordum, fakat yine onları dinledi ve Terim’i gönderdi.Terim gider ve geri gelir, fakat Ünal Aysal gider ise, bir daha zor geri gelir.
Bunun için başarıya tutsak bir Ünal Aysal süreci yakında bu sinemada.
Galatasaray’daki Ünal Aysal sürecinin senaryosunu yazan Bülent Tülün’ün filmine gideceğim ve seyredeceğim. İsterim ki, Ünal Aysal benden önce seyreder ve gereken önlemi alır, aksi durumda sınıfta kalır.
Hakemler: Ali Palabıyık, Cem Satman, İsmail Şencan
Galatasaray: Muslera, Sabri Sarıoğlu, Semih Kaya, Dany, Hakan Balta, Selçuk İnan, Engin Baytar, Bruma, Sneijder (Dk. 34 Amrabat-Dk. 76 Yekta Kurtuluş), Burak Yılmaz (Dk. 84 Umut Bulut), Drogba
Yedekler: Gökhan Zan-Ceyhun Gülselam-Yekta Kurtuluş-Emre Çolak-Nordin Amrabat-Umut Bulut
Çaykur Rizespor: Serkan Kırıntılı, Koray Altınay, Viera, Sezer Özmen, Ali Adnan, Tevfik Köse, Kıvanç Karakaş (Dk. 88 Kağan Söylemezgiller), Sylvestre, Sercan Kaya (Dk. 85 Hurşut Meriç), Cernat (Dk. 46 Cenk Ahmet Alkılıç), Kweuke
Yedekler: Eray Birniçan-Oğushan Berber-Godfrey Oboabona-Orhan Ovacıklı-Kağan Söylemezgil-Cenk Ahmet Alkıl-Hurşit Meriç
Goller: 18 Engin Baytar (Galatasaray), Dk. 55 Tevfik Köse (Çaykur Rizespor)
Kırmızı Kart: Dk. 73 Selçuk İnan (Galatasaray)
Stat: Ali Sami Yen Aslantepe Arena
http://blog.milliyet.com.tr/galatasaray-ve-besiktas-degil--turk-futbolu-yenildi/Blog/?BlogNo=429924
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
Geçen hafta yaşananlara; “BJK için talihsiz olay, GS için talihsiz galibiyet “ demek gerekir.
Doğrudur; Galatasaray’ın galibiyetinin daha kayıt altına alınmadığı.
Beşiktaş maçında Galatasaray’ın 2-1 önde olması GS’yi toparladı gibi. Belli ki Terim, Bruma’nın artık 90 dakika çıkarmasını kabullenmiş, aksi taktir de kendisi bir 90 dakika daha zor çıkarırdı durumlarına düşebilirdi.
Yine de, Galatasaray’ın değerlerine değer katan Terim, 90 dakika çıkaramadı.
Gelin onun öyküsünü birlikte yazalım:
Benim üzüldüğüm yan; birilerin Terim üzerinden hala Galatasaray’ı bitirmeye çalışması. Bu çalışma, üç büyükler için işletilen operasyondur, dinden geçinirken futboldan da geçinmeye başlayanlarca. Galatasaray Terim, BJK Çarşı, Fenerbahçe’de Şike üzerinden bitirilmeye çalışılıyor. Üç büyükler kesinlikle bu duruşları görüp, birbirlerine olan duruşlarını yeniden gözden geçirmelidirler.
A.Çakar yine bildiğiniz gibi yuvarlanışlarını sürdürüyor, Erman Toroğlu ise doğruları söylemek için adeta patlama noktasında kaynıyor. Yani, bizim vurgulamaya çalıştığımız gerçekleri vurgulamaya çalışıyor.
Biri var ki, ‘hem nalına hem mıhına’ duruşuyla adeta kahinleri oynuyor; “Son zamanlarda yakın çevremden hep aynı sözleri duyar oldum; “Fatih Hoca’ya karşı neden bu kadar acımasızsın, niçin bu kadar sert ve ağır eleştiriler yapıyorsun? Yönetime baksana, teknik adamlarının arkasından ne işler çeviriyorlar. Kötü sonuçlarda tek suçlu Terim mi? Yönetim ve milyon Euro’lar alan futbolcuların kabahati yok mu?” Böyle düşünenleri de çok haksız bulmuyorum aslında. Ama şunu da herkes iyi bilsin ki, ben Aysal ve ekibinde samimiyetsiz, güven vermeyen, oyun içinde oyun düşünen bir zihniyetin egemen olduğunu, kulübün bu gidişatıyla 2014 Mayıs ayında 500 milyon dolar borçla uçurumdan yuvarlanacağını ve Aysal’ın bırakıp kaçacağını iddia ediyorum. Bakalım zaman kimi haklı çıkaracak göreceğiz?…” yorumuyla bay kahine; Aysal 500 milyon borç bırakıp kaçacağını söyleyebiliyor..İnsaf be. Söyleme cesaretini nereden buluyor? Çok düşündürücü. Sanki futboldan geçinenlerin taşeronu.
Real Madrid depremi devam ederken, artçıları gelmeye başladı. Amaç; ayakta kalanları da yıkmak, yani Terim’i ve topçuları.
Neymiş;
“Drogba için Di Matteo! G.Saray Yönetimi’nin, Fatih Terim’in ayrılması durumunda İtalyan hocayı gündemine aldığı, Di Matteo’ya sıcak bakılmasında Drogba ile birlikte Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmalarının önemli faktör olduğu öğrenildi.”
Neymiş;
“Şimdi Ünal Bey bir yol bulmuş, bu yolda yürürken Fatih Hoca'yı da alabildiğine sıkıştırmaktadır. Öyle ki, Terim neredeyse yoldan çıkmak üzeredir. Ortada iki yanlı sözleşmeler uça dursun Terim'in ne Galatasaray ile sözleşmesi uzatıldı ne de futbol federasyonu ile herhangi bir resmi anlaşması var. Ünal Aysal kendi kafasındaki planı uygulamaya koymuş, "Terim'in olmadığı bir Galatasaray" konusunda ipin ucunu sımsıkı tutmaktadır. İşin ilginç yanı Fatih Hoca'nın yanında olduğuna ilişkin herhangi bir "terim" de kullanmıyor. Topu sürekli karşısındakine atıyor.”
Neymiş;
“Fatih Terim, sarı kırmızılı kulüple nikah tazeleme konusunda yol haritasını belirledi. Aysal’ın 2 yıl sözleşme uzatma teklifini yanıtsız bırakan İmparator, bazı konularda ciddi rahatsızlık yaşıyor. Ancak deneyimli teknik adam, tartışmaları bir yana bırakıp kendini işine verme niyetinde.
Ve sözleşmeyi Mayıs’a kadar imzalamayacağının nedenleri:
1-Yönetimin Açıklamaları Canını Sıktı
2-Bitmek Bilmeyen Yorumlara Bozuldu
3-Bu İstisna Fatih Hoca’yı Mutlu Etmedi(BAŞKANIN ‘başarıya endeksli’ sözleşme modelini benimseyip 1 yıllık kontratlar yapmasını ‘Milli Takım’ istisnası ile bozması hocayı mutlu etmedi.)
4-Teklifin Üslubunu Benimsemedi
5-Henüz Hiçbir Yanıt Vermedi(G.saray’a bugüne kadar hiç rakam konuşmadan imza atan Terim, bu tablodan rahatsızlığı üzerine Ünal Aysal’ın teklifini yanıtsız bıraktı)
6-Dedikodular Kulağına Geldi(Sarı kırmızılı yönetim içinde bazı üyelerin kendi hakkında olumsuz düşünceleri olduğu deneyimli teknik adamın kulağına kadar geldi.)
7-Adnan Nas Olayı Tuz Biber Ekti(Adnan Nas olayı hepsinin üzerine tuz biber oldu. Tecrübeli çalıştırıcı, Nas’ın tribünde kullandığı ifadeler üzerine büyük hayal kırıklığı yaşadı)
8-Sonunda Kararını Verdi Ve Paylaştı(ve yakınları ile paylaştığı bir karar aldı: G.Saray’ı bu çıkmazdan kurtarıp, 20’nci şampiyonluğuna ulaştırmak ve 4. yıldızı takma adına görevde kalmak.)
9-İki Tarafa Da İmza Atmayacak(ancak Mayıs ayı yani sezonun bitimine kadar ne G.Saray ne de TFF ile yeni bir sözleşme imzalamayacak. 2 yıllık teklife şimdilik yanıt vermeyecek.)
10-Sünger Çekip Florya’ya Kamp Kurdu(G.saray’a konsantre olmak isteyen Terim, Beşiktaş maçı için 2 gündür Florya’da. Ancak yönetimin tavrı da bu süreci yakından etkileyecek.)
Lütfen, Galatasaray’ı, bu süreçte; olumlu veya olumsuz rahat bırakın. Ve herkes görevini rahatlıkla yapsın.
Böylesi, artçı depremlerle maç kazanılır mı?
Real Madrid maçı sonrasında yönetici Adnan Nas'ın "Gitsin şimdi Fenerbahçe'yi de çalıştırsın" sözü ne kadar şık değil idiyse, Beşiktaş maçı öncesinde Başkan Ünal Aysal'ın telefonlarına ve mesajına cevap vermeyen Fatih Terim'in duruşu da o denli şık olmayan bir duruştur.
Siz eğer, Galatasaray’a sormadan ‘A Milli takım için TFF ile ilişkiye geçerseniz( sözleşme yaparsanız?) bu büyük bir yanlışlıktır. Ve bu konuda bile Terim’in karizmatik başarılarına, Ulusal takıma ve Galatasaray’a zarar vermemek için suskun kalmayıp Terim’in ve de Ulusal takımın yanında olduğunu söylüyor ise Aysal, Terim değil, Aysal haklı demektir. Eğer ki, siz; adeta Galatasaray’dan gitmek için birtakım isteksizliklerde bulunur, örneğin Real Karşısında ve BJK karşısında olmadık takım çıkarır, zaman-zaman da Aysal’a göndermelerde bulunursanız kimse size evet diyemez. Bu evet dememek asla senin Galatasaray’a kazandırdığın başarılara hayır demek değildir. Aksine işleyen bu süreç hayırdır bence.
Terim, yaşamında her insan gibi hata yapmıştır, fakat her insan gibi yapılmaması gereken hata da yapmıştır. O hataları hepimiz biliyoruz. O hatalar karşısında birilerin suskun kaldığını da. Fakat, bazı insanlar, özellikle, ilkelerinden ödün vermeyenler suskun kalmayabilir. İşte Ünal Aysal bunlardan biridir.
Bana göre; zorunlu hoşgörülere dayalı, ahpap çavuş ilişkileriyle harmanlanmış ve kurumsallaşmış Galatasaray'daki derin Galatasaraylılık çözülüyor..Bu derin sözcüğü asla Derin Devlet tümcesindeki derin sözcüğü ile eş anlamlı kullanılmamıştır. Buradaki Derin, Galatasaray Liseli grupla, Liseli olmayan gruplar arasındaki çekişmenin yanında, Galatasaray’ı bir yerlere endekslemeye çalışan gruplar arasındaki gizli çekişmenin adıdır. Hala, Abdurrahim Albayarak ve Ali Dürüst’ün niçin ayrıldığı konusunda kimsenin net bilgisi yoktur ve derin olan budur.
Ben Aysal'ın doğruları yaptığını söyleyeceğim, eğer ki, Bülent Tülün ve benzerlerinin yönlendirmesinde değilse. Galatasaray camiası zarar görmemesi için ve böyle düşünmeyi de sürdüreceğim, ama nereye kadar, ta ki Aysal’ın, Galatasaray kültürüne yakışmayan otoriter, populist ve çıkarcı duruşunu gösterinceye dek. Şu anda böyle bir şey görmüyorum, en ufak işaretini alayım, Aysal duruşumu değiştirir, Galatasaray’a zarar verilmemesi duruşumu sürdürürüm.
Galatasaray bir kültürdür, bu kültürün içinde yer alabilmek için iyi bir taraftar veya hasta Galatasaraylı olmak yetmiyor. Düşünün, GS’da, M.Sarigül olmaz ise, oğlu veya birilerinin oğlu yer alıyor oldu, bu adeta derin Galatasarayliliğinin GS üzerindeki vesayetidir, bununla da ilgilenilmesi gerekir.Terim’in gitmesine değil de, Terim'in derin futboldan kendini koparamayıp yeteneğini sıradanlaştırdığı için üzüldüm..
Doğrudur, Arena’daki ilk maçta, taraftar büyük tepki gösterecektir. Fakat, çok iyi bir Galatasaraylı olan Terim’in bu gerilimi düşüreceğini, kendini haklı göstermenin aracına dönüştürmeyeceğine inanıyorum. Sayın Terim, bırakın Aysal’ı kendi doğrularıyla ve görelim sizin ne kadar doğru ve haklı olduğunuzu, Olgunun üzerine kavga ile giderseniz, haklıyken haksızlığı yaşamanız kaçınılmaz olur.
“Eğer siz hoşgörüyü gösterir iseniz, niçin olmasın Galatasaray’ın başına başkan olarak dönmeniz. Teknik Direktörlüğü unut artık, A Milli takımdaki görevin de son görevin, senin yerin artık olgunluğun zirvesi Galatasaray üst kademesi.” diyenleri değil de kendini dinle önce. Doğrudur, kimler nereye geldi de, Terim olarak sen Galatasaray’ın başına gelmeyeceksin.
İkincisi; birileri eğer arabesk duygusallığı akılcılığın önüne koyarak “Ünal Aysal biz seninle başarıya değil Fatih Terim ile başarısızlığa varız...” derse, Galatasaray’ın geleceğine duygusal bir ambargo koymuş olurlar. Ne Terim’i, ne Aysal’ı , Galatasaray’a zarar vermeksizin akılcı duruş zamanı.
Eğer siz; Terim’in yardımcısı Şükrü Hanedar’ın, Facebook hesabında başkan Ünal Aysal’ı hedef alan; “Seçilmiş elemanlar daima adını tarihe altın harfler ve alın teriyle yazdırmış elemanların gölgesi altında kalmaya mahkûmdur” benzeri bir mesaj yayınlar veya söylemde bulunursanız; Terimi savunuyorum derken, Terim’i savuruyor olursunuz.
Rizespor maçına gelince;
Yazının başlığı; “Galatasaray’ı geri getiren Terim gitti”. Gerçekten, geçen hafta BJK karşısında kaybolan Galatasaray’ı Terim geri getirmişti. Peki, Galatasaray’ı kim kaybetmişti? Bunun sorusunu siz yanıtlayın. Fakat şu bir gerçek ki; UEFA ve Avrupa Süper Kupası sonrası kaybolan Galatasaray’ı geri getirenin Fatih Terim olduğunu, bunda Ünal Aysal ve futbolcuların katkısını yadsıyamayız.
Galatasaray topçuları Rizespor karşısında, adeta; “Terim hocam, sen o kadar büyüksün ki, bize verdiklerinle biz 2 yıl daha şampiyonluk açlığını çekmeyiz(veya başka şeyler)” dercesine atak başladı oyuna.
Hasan şaş, Ümit Davala ve Tafarell Bruma’ya ilk 11’de yer vermişler. Bruma 1994 doğumluluğuyla, 1.70 boyluluğuyla ve ince bacaklılığıyla müthiş kıvrak bir oyuncu, bu oyuncu Riberi’yi aşar, ama Riber’i gibi de aşırmasalar.
6. Dakikada Brumaya yapılan penaltı idi. Bruma ile Drogba ilgileniyormuş; adeta oğlunu yetiştirircesine.
Drogba’ya gelince, her zamanki gibi hem karşı takımı, hem hava toplarını harika dağıtıyor. Engin de çok iyi. İşte bu çok iyi Engin, Bruma’nın sağdan indirdiği topu ceza sahası önünde aldı, sürdü ve müthiş sol ayak tekniği ile 17. Dakikada ‘kaleye yakın oynamasının ürünü’ ile Galatasaray’ı 1-0 öne geçirdi.
Selçuk gerçekten tam bir serbest vuruş ustası; 24’teki şutunu Serken Kırıntılı rastlantı sonucu çıkardı. Burak ise, gol kaçırmadaki yeteneğini, gol atma yeteneği önünde koşturmayı sürdürüyor. 100 kulübüne girmesi için 3 gole gereksinimi olan bir Burak gerilimi mi yaşıyoruz, yoksa başka şeyler mi?
U-16 Dünya Kupasının harika çocuğu, Bruma’dan sonra Iraklı Ali Adnan idi. O da serbest vuruş ustası fakat 26’dakini dışarı attı.
Sneijder 33’te oyundan niçin çıktığını dinleyemedim, çünkü telefonla konuşuyordum. Öğrendim ki, sakatlanmış. Sneijder’in siz hiç maç çevirdiğini gördünüz mü? Hep kendini çeviriyor sahadan, sakatlanmayayım diye. Snijder resmen Galatasaray kimyasını bozdu, o kadar.
Devre, Bruma’nın harika oyunu ve harika gol kaçırmalarıyla bitti; Galatasaray 1-Çaykur Rizesspor 0.
İkinci yarı sahaya sadece Rizespor çıkmadı, Rizesspor’un yanında TFF’de sahadaydı..Çünkü, öyle bir hakem vardı ki sahada, Galatasaray ağzıyla kuş tutsa 3 puanı alamayacaktı. Tüm hareketleri GS lehinde kullanandı. Ki operasyona maçın ilk 45 dakikasında başlamıştı. Maçın 6.dakikasında, Bruma’ya yapılan penaltıyı vermedi. Evet, penaltı diyorum, çünkü “hareket ceza sahası çizgisinin içinde değil” deseniz de, penaltı gibi bir pozisyondu ve sarı kartlıktı. İkinci yarı, Ali Adnan’ın Bruma’ya ve Sercan’ın Muslera’ya yaptıkları kesin kırmızı kartlıktı. Sabri’ye yapılan hareket en azından sarı kartlıktı. O faulü es geçen Ali Palabıyık’ın amacı Galatasaray’ın elindeki 1 puanı da almaktı, başaramadı. Tüm bunları göremeyen bu üçüncü sınıf hakem, Galatasaray’ın ve futbolcuların kimyasını bozdu ve amacına ulaştı, maçın bitimine 17 dakika kala Selçuk İnan’ı attı(haklıydı), aslında Sabri’yi de atmalıydı, fakat bu kadarını yeterli buldu.
Maç kaç-kaç mı bitti? Maç 1-1 bitti. Burak ve Bruma müthiş goller kaçırdılar. Bruma bu takıma çok şey kazandıracak. Kazandıracak, çünkü Drogba ondaki bu yeteneği örseleyen kusurları tek-tek anlatacaktır. Örneğin serbest oynarken sağ ve sol kanatta yarattığı hücumsal zenginliğini bozan bencilliği ve şut atma eksikliğini giderecektir. Burak’ın da düzeleceğine inanıyorum, çünkü o da salt gol atmanın dışında futbolcunun sahada başka faydalı işler yapabileceğinin kanıtı Drogba’dan öğreneceği şeyler olacaktır.
Bugünkü, yani 28 Eylül 2013 günkü Süper Lig’in 6. Maçında da Galatasaray yenilmedi. İşte bu maç, futbol okullarında iki önemli konuda örnek gösterilecek maç oldu. Birincisi; bir oyuncu nasıl bu golleri kaçırır? İkincisi; bir hakem bir maça nasıl etki eder?
TFF, Galatasaray operasyonunda son derece başarılı. Buna katkı veren de Fatih Terim’dir. Katkı verdiği için de, kaybedenler arasındaki yerini alacaktır. Ünal Aysal’ı, Terim’i harcamak için kullanan Bülent Tülün ve birileri 4 kaybedecekse, Terim de en az 2 kaybederek, tarihteki yerini alacaktır.
Terim hırslı bir insan. Dahası; sürekli zirvede kalmak isteyen ve yetkiyi asla birileriyle paylaşmayı sevmeyen bir kimlik. Terim’in bu duruşu Galatasaray’a çok şey kazandırdığı gibi, UEFA şampiyonluğundan sonrası da, çok şey kaybettirdi. Terim Galatasaray’a üçüncü gelişinde de çok şey kazandırdı, iki yıl üst üste şampiyon yaparak, Türkiye Süper Kupasını ve Avrupa şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale çıkararak Galatasaray’ı. Benim umudum; Terim ikinci kez Galatasaray’a kaybettirmeyeceğidir, aksine kendisi kaybedebilir. Gönlüm, Galatasaray ve Terim’in kazanmasıydı, ama bunu Ünal Aysal’ın yanındaki bazı kişiler yüzünden-ki onları aşabilirdi- Terim bozdu.
Bir zamanlar Terim’in, Fierontina’dan ayrıldığında yerine getirilen Mancini’nin, Galatasaray’da da Terim’im yerine geleceği söyleniyor. Bu raslantı mıdır, yoksa Bülent Tülün’ün bir kurgusu mu?
Galatasaray’dan ayrılan Terim’in yerine ben Mancini değil de, Fatih Terim gelmesini isterdim. Ünay Aysal bunu gerçekleştirir umudunu taşıyordum, fakat yine onları dinledi ve Terim’i gönderdi.Terim gider ve geri gelir, fakat Ünal Aysal gider ise, bir daha zor geri gelir.
Bunun için başarıya tutsak bir Ünal Aysal süreci yakında bu sinemada.
Galatasaray’daki Ünal Aysal sürecinin senaryosunu yazan Bülent Tülün’ün filmine gideceğim ve seyredeceğim. İsterim ki, Ünal Aysal benden önce seyreder ve gereken önlemi alır, aksi durumda sınıfta kalır.
Hakemler: Ali Palabıyık, Cem Satman, İsmail Şencan
Galatasaray: Muslera, Sabri Sarıoğlu, Semih Kaya, Dany, Hakan Balta, Selçuk İnan, Engin Baytar, Bruma, Sneijder (Dk. 34 Amrabat-Dk. 76 Yekta Kurtuluş), Burak Yılmaz (Dk. 84 Umut Bulut), Drogba
Yedekler: Gökhan Zan-Ceyhun Gülselam-Yekta Kurtuluş-Emre Çolak-Nordin Amrabat-Umut Bulut
Çaykur Rizespor: Serkan Kırıntılı, Koray Altınay, Viera, Sezer Özmen, Ali Adnan, Tevfik Köse, Kıvanç Karakaş (Dk. 88 Kağan Söylemezgiller), Sylvestre, Sercan Kaya (Dk. 85 Hurşut Meriç), Cernat (Dk. 46 Cenk Ahmet Alkılıç), Kweuke
Yedekler: Eray Birniçan-Oğushan Berber-Godfrey Oboabona-Orhan Ovacıklı-Kağan Söylemezgil-Cenk Ahmet Alkıl-Hurşit Meriç
Goller: 18 Engin Baytar (Galatasaray), Dk. 55 Tevfik Köse (Çaykur Rizespor)
Kırmızı Kart: Dk. 73 Selçuk İnan (Galatasaray)
Stat: Ali Sami Yen Aslantepe Arena
http://blog.milliyet.com.tr/galatasaray-ve-besiktas-degil--turk-futbolu-yenildi/Blog/?BlogNo=429924
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder