YARGI EMNİYET DERKEN İNTERNET DE DARBE ALDI ERKEN;GÜLDÜŞÜN ÇORBASI
11 Şubat 2014
Güler misin, ağlar mısın? En iyisi ‘tebessüm ederken’ düşünmek:
Uzun zamandır ‘Güldüşün çorbası ‘damak tadını ötelemiştik. Bu nedenle, arşivimdeki menüleri sıralamaya devam ediyorum:
1-Biliyorsunuz, iktidar 17 Aralık 2014 rüşvet ve yolsuzluk operasyonu nedeniyle çok rahatsız oldu, çünkü; rüşvet bilgi ve belgelerinin ortalığa saçıldı. AKP iktidarı paniğe kapıldı. Önce savcı ve polisleri görevden aldı ve şimdi de, sosyal medya’nın, evrensel özgür istencini(iradesini) görevinden alıyor. Evet arkadaşlar; yargıyı ve emniyeti tamamen kendine bağlayıp kontrol altına aldıktan sonra, şimdi de interneti kontrol altına almaya çalışıyor.
Nasıl mı?.Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB), mahkeme izni olmaksızın internete müdahale yetkisi veren düzenlemeyi Meclis’ten geçirerek, düzenlemeyi Cumhurbaşkanlığına gönderdi
Eğer ki düzenleme Cumhurbaşkanı’ndan da geçerse ; AKP iktidarı bundan sonra hangi sitelere girdiğinizi, kimlerle ne görüştüğünüzü, hangi bilgi - belge alışverişinde bulunduğunuzu görecek, bilecek. Telefonları dinler gibi internet trafiğini izleyecek. Mailleri okuyacak. Mahkeme kararı olmaksızın, kendi atadığı TİB Başkanı aracılığıyla internet kaynaklarından yapılan yayın ve haberleşmeye anında yasaklar koyabilecek. Tüm unlar için, bizleri sürekli tehdit eden AKP yağdanlıklarının TİB Başkanı’na bir telefonu yeterli gelecek. Dahası; bir gazeteci veya muhalif milletvekiline bir yolsuzluk belgesi geldi diyelim. Geldiği takdirde yolsuzluğu yapan kişi TİB’e, özel hayatımın gizliliği ihlal ediliyor diye başvurursa o belge ve bilgilere internet yasağı konulabilecek.
Birileri söylüyor, o da kürsüde haykırıyor; “Faiz Lobisi”, “Paralel Kumpas Lobisi” derken şimdi de “Porno Lobisi” demeye başladı; meğer İnternetteki düzenlemeye bunlar karşı çıkıyormuş..Susmuyor ki, önüne sürekli bir şeyler koyuyorlar/servis ediyorlar ve haykırmaya başlıyor; “ 42 milyar dolara mal olacak böyle 3. Havaalanını yapacak olana, bunun yanında 3.köprüyü yapana saldırıyorlar, bunların itibarını örseliyorlar..” İyi de bu kişiler, bu işleri yaparken her şeyi yapma hakkı elde edip, bir şekilde dokunulmaz mı oluyorlar; bunlardan biri değil mi(T-ayip’in yakını Mehmet Cengiz); “İhaleleri alacağız, milletin de a….koyacağız” diyen. CHP Fetullahçı olmuş, iyi de daha düne dek, Hocaefendiden, Okyanus ötesi her yolculukta ziyaret edip eteğine yapışan ve icazet alan sen değil miydin)..Ergenekon, Balyoz, Kasetler, tüm bu ve benzer olaylar onların işi diyen siz, onlarla bu olayları kurgulamadınız mı? Hadi diyelim, sizin dahliniz yok, kumpas olduğunu saptatınız, o zaman elde ettiğiniz kanıtları/belgeleri(tüm bulguları) ortaya çıkarıp, bu işi yapanları tutuklasanız.
İşin özü; ben bildiğimi okurum, sana asla okutmam, senin canına okurum; sen-sen ol, benim yolsuzluğuma karışma yoluna çıkarım ve sana yazdırmam ve de seni konuşturmam; görmeyeceksin, duymayacaksın, konuşmayacaksın benim adım sansürcü; sansürcü geldi halkım, sansürcü..
Cemaatçiler kapa-kapı dolaşarak “AK parti’ye oy vermeyin” diyorlarmış ve bu bir kumpasmış. İyi de kapı-kapı dolaşarak AKP’ye oy isterlerken, Fetullah’a dualar ederken kulun kula pası kulpas’a evet derken şimdi neden kumpas oldu?
Ülkeyi satan Abdülhamit’in torunları İstanbul’un yarısın istiyormuş.
Tok gözlülüklerine şükür, ya tüm Anadolu’yu isteselerdi..Verelim Kabataş meydanını, Galatasaray Adası’nı ve Veliefendi’yi kurtulalım, aksi taktirde Avrupa’nın yarısını, Kuzey Afrika’yi, Ortadoğu’yu Osmanlı varisi olarak isteyebilirler, bu ülkeler kendi ülkelerini kurtarmak için, Anadolu’yu Osmanlı yiyici artıkları olan hanedan artığı torunlarına peşkeş çekebilirler.
2-Sevgili Arkadaşlarım;
Bugün bir iş arkadaşımla konuşurken, biraz mutsuz olduğunu fark ettim ve sordum, hayrola bir problem mi var?
Arkadaşımın sözleri aşağıdadır:
''Evet, canım çok sıkkın, kızım, bu yıl 7. sınıfı bitirdi Çekmeköy Bilge Soyak İlk öğretim okulunda, geçen cuma öğrendiğimize göre, Kızımın okulu İmam Hatip Okulu olarak ilan edilmiş, Valilik emriyle.
Aynı uygulama İstanbul'da pek çok yerde yapılmış. Ve bu İmam Hatip'e çevrilen okullar Sosyal demokratların, Laik yaklaşımı benimseyen kişilerin oturduğu semtlerde oluyor. Şimdi, bu okullarda okuyan öğrenciler, yani kızım, 8. sınıfta İmam Hatip müfredatı görecek ve İmam Hatip mezunu olacak. Böyle şey olur mu?
Kızım dün akşam sordu, Baba, ben de kafamı örtecek miyim? Ne cevap vereceğimi şaşırdım, bir şey diyemedim..
Yapılmaya çalışılan, sizler bu okuldan çocuklarınızı alın, özel okullara gidin, paranız yoksa, kızınız İmam Hatip'te okuyacak..
Bu nasıl bir Hukuk, nerede kazanılmış hak, ben çocuğumu İmam Hatip'e vermedim ki, neden zorla, orada okumak zorunda kalsın..''
Günlük koşturma, hayat kavgası içinde bazen böylesine önemli, dramatik değişikliklerin farkına varamıyoruz, suyu yavaş yavaş ısıtılan kurbağa benzeri...
Sevgili Dostlar, gün be gün geldiğimiz nokta bu.. Gerçek bu. Fakat basından bu olayın etkilerini, pratik sonuçlarını öğrenemiyorsunuz.. Muhalefet partileri, özellikle CHP, böylesi bir konuda ortalığı ayağa kaldırmayacak ta ne yapacak Allah Aşkına.. Böyle bir konuda protesto mitingi yapmayacak da ne yapacak?? Bu çocukların velilerinin canı yanıyor, yürüyüşler yapıyorlar basından ses yok.. Bir muhalefet partisi ses getirecek bir protesto eylemi için daha ne ister?
Sevgili Dostlar,
Sizden ricam, bu maili olabildiğince çok arkadaşınızla paylaşınız, özellikle de CHP üyesi tanıdıklarınıza yollayınız..
Bir de 'Yetmez ama Evet'çilere' lütfen...
Sevgi ve Saygılarımla
Gökhan Yüksel
3-Flaş; devlet okulları "imam hatip"e dönüştürüldü;
İktidar partisi AKP, "4 + 4 + 4" yasasının ilk hamlesini sessiz sedasız gerçekleştirdi!
İlköğretim Yasası'nda yapılan değişiklikle birlikte yurt genelinde 5 bin civarında İmam Hatip Orta Okulu açmayı planlayan hükümet, fitili ateşledi.
Bilge Soyak İÖO'dan büyük tepki
İstanbul Ümraniye'de bulunan Bilge Soyak İlk Öğretim Okulu'nun orta kısmı da İmam Hatip Orta Okulu'na dönüştürüldü.
Gelişmeden son dakikada haberdar olan öğretmenler ve veliler isyan ediyor.
Bilge Soyak İlk Öğretim Okulu'nun öğretmen ve velileri gün itibarıyla karşı imza kampanyası başlatıyor.
Saygı Öztürk yazmıştı
Konuyla ilgili ilk bilgiler, gazeteci Saygı Öztürk tarafından Mayıs ayında kaleme alınmıştı.
14 Mayıs 2012 tarihli Saygı Öztürk imzalı haber aynen şöyle:
Milli Eğitim Bakanlığı'nın İlköğretim Yasası'nda yaptığı değişiklikle birlikte yurt genelinde 5 bin civarında imam hatip ortaokulu açılacak. Bakanlığın yeni bina yapamaması nedeniyle yıllardır ilköğretim okulu olarak kullanılan çok sayıda okul imam hatip ortaokuluna dönüştürülecek.
Eğitimde 4+4+4 hazırlıkları başladı. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, imam hatip ortaokullarının teşvik edilmesi ve yeni binaların bulunması için il müdürlüklerini uyardı. Müdürlükler de okul arayışına girdi.
Bakan'ın "öncelik verin" demesiyle, yaklaşık 5 bin ilköğretim okulu, bağımsız imam hatip ortaokuluna dönüştürülecek.
MEB genelgenin yanı sıra il müdürlerine de, imam hatip ortaokullarının desteklenmesi için özel talimat verdi. Teşviklerle, imam hatip ortaokulu sayısının 5 bin civarında olabileceğini belirten bakanlık yetkilileri, imam hatip liseleri bünyesinde de ortaokulların açılacağını söyledi ve bu durumun da genelgede vurgulandığını kaydetti.
İmam hatip ortaokulları, mevcut ilköğretim okullarının bir kısmının bağımsız imam hatip ortaokullarına dönüştürülmesiyle oluşturulacak.
Bakan ömer Dinçer'in imam hatip ortaokulları açılmasına ilişkin genelgesi şöyle:
"İmam hatip ortaokullarının bağımsız ortaokul olarak kurulmasına öncelik verilecek. Bunun mümkün olmadığı durumlarda imam hatip liseleri ile birlikte kurulabileceklerdir. Ancak, bu durumda imam hatip ortaokulu öğrencileri ile imam hatip lisesi öğrencilerinin okul giriş-çıkış kapıları ile bahçe gibi ortak kullanım alanlarının öğrencilerin yaş seviyeleri dikkate alınarak imkanlar dahilinde düzenlenmesi sağlanacaktır(Saygı Öztürk)”
4-Polis Akademisi Başkanı'ndan 'özlü sözler';
Polis Akademisi Başkanlığı’na atanan Prof. Remzi Fındıklı, 'Hasılı Kelam/Özlü Sözler' adıyla bir kitap yazdı.
Kitabında siyasetten, askerlere, kadınlara ve dinlere ait ilginç görüşler ortaya koydu. Kitapta “Batı, terbiye edilmemiş bir attır, 15’inde kız ya erde, ya yerde olmalıdır, fakirin aklı olsa, fakir olmazdı, erkeğin göbeklisi kadının da bebeklisi makbuldür, demokrasi vasat insanlar yönetimidir” gibi ‘sözler’ bulunuyor
5- Türkiye’de üniversitelerde türbanın serbest bırakılıp bırakılmaması tartışılırken, konuyu ilköğretim seviyesine çeken örneklerden Mersin Sakarya İlköğretim Okulu öğrencisi 13 yaşındaki M.G., yine okulunda türban eylemi yaptı....
“Canım Türkiye’m İran’ın kadınları-kızları sana koşarken, seninkiler İran’a koşturuluyor-02/11/2010” şeklindeki yorumuma;
“Kaliter”i rumuzuyla yazan bir arkadaş şu yorumu yapmış: Laf olsun diye söylenmemiş, gerçekten harika bir tasvir yapmışsınız-02/11/2010
6- "Başbakan, Karadeniz gezisinde bir üniversiteyi ziyaret etmiş.
Sınıfın birinde öğrencilerle tanışmış.
O karizmatik duruşuyla beden dilini de kullanarak bir konuşma yapmış.
Etkili konuştuğunu düşünerek "Sorusu olan var mı?" demiş.
Temel; "Ben size 3 soru soracağım." demiş;
"1-Bu kadar yıpranmış olmanız gerekirken oylarınız nasıl oldu da arttı?
2-Özelleştirme adı altında bütün önemli kurumları yabancılara sattınız, bunlardan ne kadar para kazanıldı?
3-Bu paralar nerede?"
Tam bu sırada zil çalmış. Başbakan, "2.derste devam ederiz" deyip çıkmış.
Derse yeniden girince "nerede kalmıştık" diye sormuş.
Bu sefer Dursun ayağa kalkmış; "Bizim sorularımızı cevaplayacaktınız" deyince,
Başbakan "iyi tekrar sorun bakalım" demiş.
Dursun, "Size 5 sorum olacak" :
"1-İktidarda yıpranmış olmanıza rağmen oylarınızı nasıl artırdınız?
2-Bütün önemli kurumlarımızı sattınız? ne kadar para kazanıldı?
3-Bu paralar nerde?
4-Teneffüs zili neden yarım saat erken çaldı?
5-Temel nerede?"
Çevre duyarsızlığınızın, dahası korkunuzun temel nedeni “Temel” durumu olmasın?
7- Ayşecik evinin önünde, içinde yeni doğmuş kedi yavruları olan bir kutuyla oturmuş, onları isteyenlere vermek icin de bedava yavrular ilanı yazmış.
Kızın önünde siyah iki araba durur ve öndekinden bir adam iner,
"Merhaba güzel, benim adım Arınç, bu kutuda ne var?" der.
Ayşecik de "Kedi yavruları" der. Arınç, "bunların yaşı kaç?" diye sorar.
Ayşecik "Daha çok küçükler, gözleri bile açılmadı" der.
"Peki bunlar ne cins kediler?"
Ayşecik gülümseyerek, "AKP'li" der.
Arınç kulaklarına inanamaz. Hemen Patronu Recep efendiyi arar durumu
anlatır.
Bu ele geçmeyecek bir secim propaganda imkanıdır. Hemen gerekli medyaya haber verilir.
İki gün sonra Ayşeciğin sepetinin önünde birkaç tane TV yayını yapan araç durur.
Kameralar hazır olunca Tayyip efendi arabasından inip Ayşeciğin yanına gelir ve "günaydın güzel kız. Bu arkadaşlara bu yavruların ne cins olduklarını söyler misin?" der.
"Tabi efendim," der Ayşecik "Bunlar CHP'li"
Arinç ve Tayyip efendi çok şaşırırlar, "Fakat sen daha geçen gün bunların AKP'li olduklarını söylememiş miydin?" diye sorarlar.
Ayşecik gülerek, "Evet doğru. Fakat bu gün onların gözleri açıldı" der.
8- İngiliz dergisi Economist'in araştırma birimi Intelligence Unit, Türkiye'de demokrasiyi değerlendirdi. İki yıl öncesine göre iki basamak gerileyen demokrasimiz Nikaragua’ya denk.
Ey, sınırsız ve kuralsız demokrasi avcısı eski solcu ve radikal İslamcı kimliğini neoliberal kimlikle örtüp renkli ve hormonlu gazetelerde yazan sahtekar köşe yazarı; bu da mı Kemal Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmesi?
9- Muharrem ayı etkinlikleri kapsamında Halkalı’da düzenlenen Aşure törenlerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Erdoğan tören alanına girişte salavatlarla karşılandı.
Bilmem buna yorum yapmama gerek var mı? Bu şimdi antidemokrasi yansıması mı, yoksa antidemokrasi ile TİC’e mi yolculuk?
10- Eski milli futbolcu Hakan Şükür’ün Antalya’da 2004 yılında arsa alımı için vekâlet verdiği müteahhit Fatih Mehmet Baysal tarafından dolandırıldığı iddiasıyla açılan dava sonuçlandı.
Adam, doların yeşilini İslam’ın yeşiliyle harmanlayıp yeşil sahalara inmiş, nitelikle tarikat müridi.
11- Hürriyet’in ‘Teksas yasası geliyor’ diye manşetine taşıdığı ve kamuoyundan büyük tepki çeken silah tasarısının, Meclis’teki yoğun gündem nedeniyle görüşülmeyeceği belirtildi. AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “Tasarı bu dönem görüşülemeyeceği için kadük hale gelir” dedi.
Yıllardır benzer şeyler yazdık. Kulak veren olmadı, geç kalındı galiba. “ Silahlanarak, hatta adamlarına ruhsat vererek( 18 yaşındaki bebelerie dahi), karşı devrime hazırlıklarını noktalamaya çalıştıklarını niçin algılamazsınız” kuşkularına gel de hak verme; ister sen git de hak ver ve ülkeyi karanlığın gülen yüzlerine teslim et.
Eğer başarılı olmazlar ise, hepsinin bir yerlerde kalkışa hazır jetlerinin olduğunu unutma. Ağapaşaları gemi ile gitmişti, bunların jetle gitmesi normaaaaal.
12- Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu(PFDK) Turkcell Süper Lig takımlarından Ankaraspor`u bir alt lige düşürülmesine karar verirken, Ankaraspor Kulübü Başkanı Ruhi Kurnaz ve Ankaragücü Kulübü Başkanı Ahmet Gökçek`e 6 ay hak mahrumiyeti cezası verdi(16 Eylül 2009).
Şimdi de;
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankaragücü"nün kongresinin iptaline ilişkin, "Yazık oldu, bu sene herhalde Ankaragücü küme düşer, durum bunu gösteriyor" dedi.
Gökçek, 3. Ankara Turizm ve Tanıtma Konseyi toplantısı çıkışında gazetecilere, Ankaragücü”nün genel kurulunun iptali ve bundan sonraki sürece ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bu gayretlerin Ankaragücü"ne zarar vereceğini düşündüğünü kaydeden Gökçek, "Aldatma yoluna gidildi. Bu aldatma neticesinde kongre iptal edildi. Neticesine herkes katlanır. Yazık oldu, bu sene herhalde Ankaragücü küme düşer, durum bunu gösteriyor" diye konuştu.
Bu acıklamalara, pardon açıklamalara akıllı adam…..ile :))
Aslında yüreğimizle öfkelenmemiz gerekir.
Çünkü;
Koca Ankaragücü, 100,yılında şampiyonluk beklerken küme düşürüldü.
Kim tarafından? Bilinen aile tarafından, yani katlı kavşakgiller tarafından. Önce Ankaraspor, şimdi de Ankaragücü. Neden bu gillere dur denemez ki, acaba ellerinde karşı tarafı korkutan bir takım kasetler mi var?
Kendimizin ve kentimizin ortak sevinci futbolu ne hale getirdiklerini görmüyor mu tepemizde tepinenler? Hiçbir yeterliliği olmayan bebesine takım alacak kadar cesur bu gillere niçin bir tavır gösterilemez ki?
Sesleniyorum, duyar mı R-cep acep?
Demokrasi Ve Evrensel Barış Bandım:
[[ Gezi Parkı Halk Hareketinin iki önemli haykırışı var, benim de bir önemli haykırışım ..
Birincisi; “31 Mayıs 2013 tarihine dek hep birkaç kişi düşündünüz, konuştunuz ve birçok kişiyi dinlemek zorunda bıraktınız, artık birçok kişi olarak düşüneceğiz ve konuşacağız ve siz birkaç kişi bizi dinleyeceksiniz; bunun için yarattığınız ‘korku psikolojisini kırdık’ sokaklara indik.”
İkincisi; “31 Mayıs 2013, Türkiye’de ve dünyada 20. Yüzyılın egemen ideolojilerinin sonlandığı ve ‘dünyanın özgün gelişimi ve değişimini dikkate alarak, farklılıkları bütünleştiren, evrensel barışı esas alan’ 21. Yüzyılın ideolojisinin başlangıcıdır.”
21. Yüzyılda, artık birkaç kişinin düşüncede, siyasette, ticarette, bürokraside ve medyadaki egemenliği bitiyor, birçok kişinin, yani halkın etkin ve belirleyici olacağı sürece girildi. Bu sürecin düğmesine de Türkiye’de basıldı. Brezilya’ya yansıyan sürecin Türkiye’de daha da güçlenmesi ve evrensel mesajını yaygınlaştırması için, ülkemdeki ‘CHP’lisinden, AKP’lisine, MHP’lisine, İP’lisine, BDP’lisine, kısacası sağ-sol tüm oluşumlardaki siyasi payandaların, Gezi Parkı Halk Hareketi’nde paydaş olması gerekir.
Bu bir sokağa inişten çok, 21.yüzyılın düşüncelerine inişti, inmeye de devam edeceğiz.
Benim Haykırışım: “Hormonlu renkli yazılı ve görsel basın; pıtrak gibi biten, çok dağıtılan, fakat çok satılıyor diye yutturulan, az seyredilen; cemaatin yazılı ve görsel basını gibi olmasa da benzer duruş sergilemektedir. Şöyle ki; korku psikolojisiyle nedeniyle siyasal erkin yandaş medyasıyla örtüşen anlayışlarına yer vermekte, gezi parkı halk hareketini aşağılayan haberlere öncelik tanımaktadır. Bu nedenle ben 31 Mayıs 2013 gününden bu yana, hormonlu renkli basını, okumuyorum, dinlemiyorum , sevdiğim dizileri izlemiyorum ve de ürünlerini satın almıyorum, yani bu ilgimi dondurdum, askıya aldım, ta ki ‘demokrasi ve evrensel barışı’ ilke edinmiş halkın tepkisini ciddiye alacağı güne dek. Sizin özgür istencinize, gem vurmak değildir amacım, ben böyle yapıyorum, siz bilirsiniz. ]]
http://blog.milliyet.com.tr/misir-da-mursi--kufreden-akil-adam-guldusun-corbasi/Blog/?BlogNo=421357
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
GÜLDÜŞÜN ÇORBASI
sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder