“Z”’LERİN MUMLAR ÖYKÜSÜ
Yani; Zehra ile Zahide’nin yadsıda sönen yalancı mumlarının öyküsü. Önce, Barolar Birliği Başkanı Pr. Dr. Metin Feyzioğlu ve iki arkadaşının ‘18 Haziran 2013’ yaşadığı ilginç bir olayla başlayayım “Z”lerin mumlar öyküsüne.
Zahide’nin yalan öyküsü: Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve arkadaşlara Eskişehir’den hızlı trenle Ankara’ya gidiyorlarmış.
Türbanlı Zahide adında bir bayan, Metin Feyzioğlu telefonda yüksek sesle İngilizce konuştuğu için rahatsız olmuş (Arapça konuşsa kesin rahatsız olmazdı bayan). Rahatsızlığını iletince de Zahide’ye Barolar Birliği Başkanı hakaret etmiş.
Zahide Ceylan, olay günü sosyal paylaşım sitesine şunları yazmış.. ‘Hızlı trende vatan haini biri. Dış ülkeye yalan bilgi veriyor. Bugün beni de Eskişehir Ankara treninde linç edeceklerdi.’
Belli ki bulaşık biri.. Zahide’nin duruşuna göre, ben şunu anlıyorum; Metin bey ve adamları birkaç kişiyi linç ettikten sonra, Zahide’ye gelinceye kadar yorulmuşlar ve Zahide linçten kurtulmuş.
Zahide için, bulunmaz fırsat. Çünkü, trende siyasi geleceği olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu var. Metin beyin konuşmasında Gezi parkı eylemleri var. Özellikle Eskişehir’e, “Gezi Halk Hareketi”nde polislerce (ben bunların polis olduğunu zannetmiyorum, bunlar, polis elbiseleri giydirilmiş partiye kayıtlı militanlardır) linç edilen Ali İsmail için gidilmiş. Zahide bunları değerlendirmesin de kim değerlendirsin. Üstelik kendisi, eski AKP milletvekili olan Kalkınma Bakan yardımcısının eşi.
Metin beyin dediğine göre; Trende yabancı gazeteciyle telefonla konuşuyormuş, vagonun epey önünde bir kadın yerinden kalkıp Metin beyin yakınına oturmuş ve dinlemeye başlamış. Biraz sonra birden ayağa fırlayarak; ‘yalan söylüyorsun polisler kimseye zor davranmıyor, bunları söyleyeceksen bizim yaptığımız ‘Hızlı Trene’ değil ‘Kara Treninize binin’ diye bağırmaya başlamış.
Metin Feyzioğlu “Kimle ne konuştuğum kimseyi ilgilendirmez” lafının dışında tek bir laf etmemiş. Zahide hanım bağırmayı sürdürmüş. Ardından önlerden bir erkek Metin beye hakaret etmiş. Birileri araya girmişler. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve arkadaşları bir şeyler döndüğünü hissedince bir istasyon önce, Sincan’da trenden inmişler.’
Trenden iner inmez, Zahide’nin “Mustafa. hay Allah kaçırdık, indiler…” demesi, olayın en dikkat çekici yanı bence. En sinir bozucu yanı da; Zahide’nin polise şikayet ederken, Metin beyin, yanındaki arkadaşlarının adlarını vermesi. Anlaşılıyor ki, bu bir kurgu..
Ne ilginç ki, Zahide’nin soysal medyada yazdıklarıyla, Metin beyin söyledikleri örtüşüyor. Zahide’ye bak, ‘Feyzioğlu’nu vatan haini ilan edebiliyor. Amaç, itibarsızlaştırmak. Başörtüsünü siper ederek din düşmanlığı algısı yaratmak.
Zahide yalancısının mumu yatsıya kadar yandı, fakat Zehra yalancısının mumu birkaç yatsıdan sonra söndü.
Zehra’nın yalan öyküsü: Gezi Parkı olayları sırasında eylemcilerin saldırısına uğradığı iddia edilen ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Benim başörtülü kızlarıma, başörtülü bacılarıma saldırdılar” dediği Zehra Develioğlu ile ilgili görüntüler ortaya çıktı. Genç kadının herhangi bir saldırıya uğramadığı belirlendi.
AK Partili Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun gelini Zehra Develioğlu, (25) 1 Haziran 2013’te Kabataş’ta eşini beklerken bebeğiyle birlikte saldırıya uğradığını iddia etmiş ve şunları söylemişti: “Ne olduğunu anlayamadığım bir anda üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı 70-100 kadar adamın ortasında kaldım. Bebek arabam elimden gitti. Bir kadın ‘Ne geldiyse bu ülkenin başına bunların başörtüsü üzerinden geldi vurun şuna’ deyince, bir adam arkamdan tekme tokat vurmaya başladı.
Bir taraftan ‘Bu üllkenin gerçek sahibi biziz anladınız mı ulan’ diye bağırıyorlar, bir taraftan tekmeliyorlardı. ‘Kutsal başörtüymüş, görün bakalım kutsalı size neler yapacağız’ diyerek aklınızın bile almayacağı şekilde küfrettiler, vurdular, vurdular. Kendimi kaybettim. Kendime geldiğimde üzerim idrar kokuyordu. Kalktım bebeğimi bulmaya çalıştım.” diyen Develioğlu’nun yanından bazı eylemcilerin geçtiği ancak saldırının gerçekleşmediği görüldü.
Zehra Develioğlu’nun saldırıya uğradığını söylediği ana ilişkin görüntüler dün Kanal D haber’de yayınlandı. Türkiye’nin gündemine oturan ve günlerce konuşulan olayla ilgili görüntüler 1 Haziran 2013’e ait. Polis raporuna göre Develioğlu saat 19.42’de güvenlik kamerasının görüş açısına giriyor. Elinde bebek arabası, arabada da bebeği var. Genç kadın Kabataş tramvay durağının karşısındaki kaldırıma geçiyor ve eşini bekliyor. Saat 19.43’te, yanından 8-10 kişilik bir grup geçiyor.
Çevrede de olağandışı hiç bir hareketlilik gözlenmiyor. Saat 19.48’de 10-15 kişilik başka bir grup geliyor ve Develioğlu’nun yanında 30 saniye kadar duraklıyor. Polise göre burada söz dalaşından dolayı bir hareketlilik oluyor. Grup 19.50’de oradan uzaklaşıyor. Çevrede yine bir olağanüstülük gözlenmiyor. Kabataş iskelesinin güvenlik görevlileri de normal işlerine devam ediyor. Yaklaşık 10 dakika bekleyen Develioğlu’nun saat 19.58’de eşi geliyor ve bir dakika sonra ikisi birlikte yolun karşısına geçiyorlar ve kameranın görüş açısından çıkıyorlar.
Polis, günlerce bu iddiayı soruşturdu. 73 ayrı kameranın görüntülerini inceledi. Bölgedeki büfecilerin, taksicilerin ifadeleri alındı. Baz istasyonlarından alan taraması yapıldı, o zaman diliminde orada bulunan herkes tespit edildi ve ifadeye çağırıldı. Bu kişilerden bazıları teşhis için Develioğlu’na gösterildi. İfadesinde ayrıntılı eşkal veren Develioğlu, şüphelileri teşhis edemedi. Genç kadın daha sonra Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nden rapor almıştı. Raporda, bacaklarının iç kısmında, kısa sürede geçebilecek 5 adet morluk olduğu belirtilmişti.
İktidar erkine yakın türbanlı bazı bayanlar, bunu duruşlarını tutku haline getirdi. Anımsayın; İstanbul Fatih'te maddi hasarlı kaza yapan türbanlı Avukat Nurcan Yanardağ'ın cipinin muayene ve trafik sigortası olmadığı gerekçesiyle 18 Ağustos 2009’da ceza kesen trafik polislerine, "Ben Kadir Topbaş'ın basın danışmanının eşiyim. Bana ceza kesemezsiniz. Aksi taktirde konu başka yerlere intikal eder" dediğinin iddia edildiğini.
Rüstem Paşa geni mi taşıyor birileri?!
Yalancının yalancıları: Rcep T ayip Erdoğan: “Benim başörtülü kızlarıma, başörtülü bacılarıma saldırdılar” dedi.
Elif Çakır; Zehra Develioğlu’yla ile ilk röportajı yapan Star Gazetesi’nden Elif Çakır görüntüleri kendisinin de izlediğini iddia ederek yaşanan saldırıyı doğrulamıştı.
Balçiçek İlter; Dayak yediği ve taciz edildiği öne sürülen Develioğlu ile röportaj yaparak ‘morlukları gördüm’ diyen Balçiçek İlter, Twitter’dan özür dilemesi gerekenin kendisinin değil Zehra olduğunu söyledi.
İsmet Berkan; Olayın ‘vahşiliğini’ doğrulayan bir başka kalem ise gazeteci İsmet Berkan’dı. “Görüntüye bakınca, insanların ne beklediklerini bilmiyorum. Ben de öyle bir kanaat oluşmuştu, taciz olduğuna yönelik o dönemde izlediğim zaman …” dedi.
Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir, Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca ve Milliyet gazetesi yazarı Nagehan Alçı da, dayak ve taciz iddialarını sıklıkla kamuoyu gündemine taşıyarak, iddiaların arakasında duran isimlerdi.
Sıra Nagihan ve Rasim ile birlikte benzerlerinin yalan ve iftiralarının deşifre edilmesinde.. Canım bunlar için ne fark eder ki, çıkarlar utanmazdan ‘paralel devlet’in kumpası tüm bunlar’ derler ve işin içinden sıyrılırlar, çünkü arkalarında ‘bir paket makarnaya oyunu satan’ makarnacılar var. Önemli olan gündem oluşturup, halkı oyalamak.
Bunlar benim için önemli değil. Benim için önemli olan; ‘sınırsız ve kuralsız demokrasi avcısı ve her dönem düşüncelerini güçlüden yana kullanan kimlikler. Bu kimliklerin akıllarını başlarına devşirmeleri artık ulusal zorunluluk haline geldi, çünkü bu yalanları ve yalancıları besleyenler, ülkemin bu hale gelmesinde baş sorumlulardır.
http://blog.milliyet.com.tr/bana-ceza-kesemezsin-ben-topbas-in-basin-danismaninin---/Blog/?BlogNo=197133
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUTEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder