SENDEN BÜYÜK OLARAK UYARIYORUM VE UYARMAYA DA DEVAM EDECEĞİM; TÜRKİYE DEĞİL SEN KÖTÜYE GİDİYORSUN, ALLAH AŞKINA BİR SUS!!!
Biliyorsunuz, önceleri karanlığın gülen yüzü Fetullah Gülen düzlemlerinde konuşur onlara övgüler düzerken karşıtlarına sövgüler gönderir ve fiziki saldırılarda bulunurdu. Ne olduysa, nasıl olduysa Fetullah Gülen’e de sövgülerle fiili olarak saldırmaya başladı..
Kullanıyor, faydalanıyor ve atıyor. Bu süreci sürekli işletiyor ve hala ayakta kalabiliyor. Bu gizemli gücü nerden alıyor, kimden alıyor?! “Cahil örgütlülük” demek yetmiyor. 3 çocuk felsefesinini ürünü demek de yetmiyor. Toplasan ülke genelindeki oyu %30’u geçmez. % 50’yi aşan bu güç nerden geliyor? Kimler gizli oylarının devreye sokuyor? İnanın, bu sürdürülebilir izlenimi veren güç, siyaset laboratuvarlarında sorgulanmaya alınması gereken güçtür..
Şimdi Ensar vakfından sesleniyor. Onlara şimdilik övgüler dizerken karşıtlara yine sövgüler.. Bakalım Ensarcılara ne zaman saldıracak, Menzilcilere ve diğerlerine..
Susar mı, adeta “susma sustukça sıra sana gelecek!” uyarısındaki korkuyu dikkate alırcasına susmuyor ve adres gösteriyor:
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül'le ilgili kararına uymadığını, saygı da duymadığını belirtti.
2016’da güzellikler umduk veya 2016’da aklı başında laflar eder dedik nafile; “Benim Oğlum Bina Okur Döner Döner Yine Okur”
Yetmedi eşi devreye girdi ve “Atatürk’ün Anadolu insanı ve silah arkadaşlarıyla kurduğu ve mazlum ülkelere örnek olan ‘Cumhuriyet’e enkaz diyebildi: “"Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdık. Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı"
Maaile cumhuriyet karşıtı… Son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan Ensar Vakfı Olağan Genel Kurulu’nda konuştu. Türkiye’deki imam hatiplerin gelişmesinde, büyümesinde Ensar Vakfı’nın çalışmalarının etkili olduğunu dile getiren Erdoğan “Başbakanlığım dönemimde ‘dindar nesil yetiştireceğiz’ dedim birileri çılgına döndü. Bir başbakan böyle konuşamaz dediler. Bu demek değil ki dinsize hizmet vermeyeceğiz. Dinsize de hizmet verdik, dindara da.. bazı profesörlerimizin, doçentlerimizin, yardımcı doçentlerimizin veya doktorasını yapmış hocalarımız acaba imam hatiplere müdür olmazlar mı?” diye konuştu.
Siz İmam Hatiplilerin başına değil profesörler Ordinaryuslar dikseniz ne değişir ki?!.. Zil zurna cahillik.. Yetersizlik ve de bilgisizlik.. Yetki verdiğiniz, önemli mevkilere taşıdığınız İHD ve 2 yıllık mektupla öğretim mezunu bu cahil kimlikleri kaç danışmanla çalıştırdığınızı bilmeyen var mı. Bu danışmanları çekin acaba akım derken…um demenin ötesine geçebilirler mi?.. Sahi sizlerin danışman ordusu ülkeyi ve ülke bütçesinini yüzde kaçını tüketiyor?
Aslında, 2015’te yazılan ve de zamansızlık nedeniyle yer verilemeyen stokta eleştiri yazısı çok. Belli ki onlara zor sıra gelecek, çünkü, Başbakanlığındaki gibi, Cumhurbaşkanlığında da aynı. Danışmanların gündem üretim odağı anonsörü susmuyor, iyi şeyler söylemiyor. Anlaşılan ülkemde 2016’da da iyi şeyler olmayacak; bir öncekini bir sonrakinde yadsımak, yani raks edip kıvırmalar..
Örneğin, inandırıcı gelmeyen kurgusal İsrail duruşu:
Erdoğan: "Eğer bir ülke Filistin'de orantısız bir güç kullanıyorsa alkışlamayalım. Gazze saldırısı 1.500 kişinin ölmesine neden oldu ve dile getirilen sebepler yalandır"..
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu: "Erdoğan'ın sürekli olarak İsrail'e saldırmakta kararlı oluşu benim görüşüme göre ne istikrara ne de bölgedeki ilişkilerin iyileşmesine katkı sağlayan zavallı bir inattır"
R.T.Erdoğan: "Eğer zulme destek veriyorsanız, alın ödülünüzü başınıza çalın(Yahudilerden Davut Yıldızı/ Davud'un Kalkanı’nı alan dünyadaki tek Müslüman lider oldu). Bu zulme sesini çıkarmayanlar onların safındadır. Biz Gazze'nin yanında duracağız... İsrail, sergilediği insafsızlığı, adaletsizliği, ahlaksızlığı meşru müdafaa diyerek dünyaya yutturmaya çalışıyor. Ne acıdır ki dünya ülkelerinin çoğu da bunu yutuyor... Şunu açık açık söylüyorum, o bebeklerin arş-ı alayı inleten feryatları inşallah karşılıksız kalmayacak. O çocukların melekleri dahi ağlatan feryatları, inşallah karşılıksız kalmayacak. Bu zalim de bu zalime göz yuman, destek veren, sırtını sıvazlayan zalimler de inşallah o feryatların, o gözyaşlarının altında inleyecekler..”
R.T.Erdoğan karşıtlarından dinliyoruz, tarafsız yazılı ve görsel basından öğreniyoruz İsrail duruşunu:
“İsrail’de nükleer silah var mı?” diye yapılan oylamada çekimser kalınıyor. ABD’nde Yahudi lobilerinden Davut Yıldızı’nı alan dünyadaki tek Müslüman lider Erdoğan oluyor. İrak’ın kuzeyinde dünyanın en büyük hava limanı İsraillilerle ortak yapılıyor. Suriye sınırlarındaki mayınlı sahanın temizlenmesi İsrailli firmalara veriliyor. (Bu öneriyi Diyarbakır Bölge Müdürü iken Beritan aşiretine verilmesini önermiştim) ve buna itiraz edenler İsrail düşmanlığıyla suçlanıyor. “İsrail mallarını boykot etmeyin.” Genelgesi çıkarılıyor. Kürecik’teki ABD radar üssü resmen İsrail’i koruyor. Dahası; İsrail, Suriye uçaklarını vurmak için Türkiye hava sahasını kullanmayı bırak İsrail uçaklarına yakıt sağlıyor. Filistin’i destekleyen Suriye düşman ilan ediliyor ve Orta Doğu’da dengeler bozuluyor... Gazze’ye gideceğim, gideceğim deniyor, küresel efendinin uyarısıyla vaz geçiliyor. Mavi Marmara baskınında yurttaşlarımız yaşamını yitiriyor. üç şart ileri sürülüyor; ‘özür dilenecek, tazminat ödenecek ve Gazze’ye abluka kalkacak.’ Hiçbiri yapılmıyor. Hatta özür dilendi yalanıyla olaylar geçiştiriliyor..
Yine, şu an AKP iktidarının Başbakan yardımcısı olan eskinin Demokrat Parti Genel Başkanı, Süleyman Soylu Türkiye’yi karış karış gezmeye devam ederken (2008 yılının son gününde), Tokat’ın, Turhal ilçesinde, vatandaşlara seslenip AKP Hükümeti’ne sert eleştirilerde bulunuyor.
Evet; Hükümeti, başarısız politikalar izlemekle eleştiren Demokrat Parti Genel Başkanı Soylu, AKP’yı Çarkıfeleğe benzeterek, “Çeviriyorsun, boş geliyor. Bir daha çeviriyorsun, pas geliyor. Günlerdir, Filistin’de Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı acılar ciğerimize saplandı. İsrail’i Filistin’de orantısız güç kullanarak, katliam yapmaktadır. Sen Ehud Olmert’le (14 Nisan 2006 – 31 Mart 2009 dönemi İsrail Başbakanından söz ediyor) görüşüyorsun, ertesi gün bu katliamlar oluyor.” diyor.
R.T.Erdoğan bu ikisini nasıl olduysa AKP’ye alıyor ve Bakan yapıyor. Aynı Erdoğan düne dek demediğini bırakmayan İsrail ile de barışıyor... Sıra onu Bakan yapmakta. Bu işin şakası. Gerçeği şu, siyasi rant adına İsrail ile yaptığı danışıklı döğüşü kanıtlayan; “İsrail, bölgede Türkiye gibi bir ülkeye muhtaçtır. Bizim de İsrail’e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım. Bu, bölgenin bir gerçeği. Karşılıklı samimiyet çerçevesinde bu adımları atmayı başarabilirsek, normalleşme beraberinde gelir. Filistin’deki kardeşlerimizi gözetmek durumundayız.” Söylemde bulunuyor.
Birileri ile kavga ediyor, barışıyor, kullanıyor ve atıyor. Bunu nasıl başarıyor, bu süreci hangi yürekle gerçekleştiriyor, bir beceri midir, yoksa bir cahil cesareti mi anlaşılır gibi değil.
Fetullah grubunu kullandı, attı.. Ertuğrul Günay, Bülent Arınç v.b.. Yeni silahşoru Cem Küçük'ü bile harcadı..
Nedeni şunları yazması: 17 Aralık yolsuzluk operasyonundan sonra Erdoğan, Adalet Bakanı’nı çağırıp bazı kişileri görevden almasını, HSYK’da değişiklik yapmasını söylemiş ama o kabul etmemiş.. AKP’li 4 bakanın rüşvet aldığını söylemiş. Ve bunlardan biri olan Egemen Bağış Suudi Arabistan’a giden Erdoğan uçağında imiş. Bu nedenle; Cem Küçük uçağa alınmamış..
Kullanılıp atılanlardan biri de Nevzat Yalçıntaş.
29 Ocak 2009’da ilginç bir ‘’One Minute’’ olayı yaşandı. Bunun düzmece öyküsünü anlatan bir zamanlar R.T.Ertdoğan’ın yardımcısı, doğrusu baş teorisyeni, AKP’nin kurucu kadrosundan ve eski milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş..
Önce şu kurgusal “One Minute’’ olayı için sizin “One Minüte”nızı, yani bir Dakka’nızı alacağım:
Recep Tayyip Erdoğan Davos’ta 29 Ocak 2009 günü düzenlenen Birleşmiş milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon, İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres’in de katıldığı "Gazze: Ortadoğu'da Barış" panelinde konuşmasının kısıtlanmasına tepki gösterdi. İsrail Cumhurbaşkanına daha fazla söz hakkı verilmesi ve Erdoğan’ın konuşmasına müdahale edilmesine Başbakan Tayyip Erdoğan sinirlendi ve paneli terk etti ve de ‘’Benim İçin Davos bitmiştir’’dedi.
Tayyip Erdoğan’ın İsrail’in yaptıkları yanlışları Şimon Peres’e yüksek bir ses tonu ile ifade etmesi hafızalara kazındı. Tartışma esnasında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘’One Minute’’ diye yüksek sesle söz istemesi tartışmanın en unutulmaz anlarından olmuştu.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Milli Türk Talebe Birliği’nde hocalığını da yapan, AKP’nin kurucu kadrosundan ve eski milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Erdoğan’ın Davos’taki “One Minute” çıkışının, Başbakan’ın danışmanları tarafından kurgulandığını söyledi. Devamında da şunları sıraladı; “Suriye politikası başlangıçtan beri yanlıştır. Yanlış yapıyorsunuz. Harareti düşürün. Su bile 100 derecede kaynar. Kaynatmaya devam ederseniz, yarım saatte sudan eser kalmaz’ dedim… Bugünkü Tayyip Bey, dünkü Tayyip Bey değil!”
Doğrudur Yalçıntaş hocanın söyledikleri; çünkü Davos sonrası; “Tepkim İsrail Devlet Başkanına değil, moderatöredir.” ve “Siyonizm konusunda yanlış anlaşıldım.” diyebiliyor R.T.Erdoğan..
Ve gerçek amacını dışa vuruyor; “Biz Osmanlı’nın torunlarıyız. Birilerinin ‘Başika’da ne işiniz var’ diye soruyor. Türk milletinin Hint yarımadasındaki zulme bile donanmasını gönderdi, elimiz nereye kadar uzanıyorsa, uzatmak zorundayız” diyerek.
Sonrasında; Etkili başkanlık sistemine Hitler’i örnek gösterebildi: “ ‘Üniter sistemde başkanlık yoktur’ diye bir şey yok. Hitler Almanya’sına baktığınızda orada da bunu görürsünüz” diyerek niyetini tümden ortaya koydu. Günümüz başkanlık sistemine uyarlanmış eyalet sistemine dayalı “Yen Osmanlılık”..
Erdoğan’ın Türkiye’de kurmak istediği başkanlık sistemine örnek olarak Hitler Almanyası’nı göstermesi dünyada yankılanmaya başladı. Britanya’nın saygın gazetelerinden Times, “Türkiye’nin eşit oranda sevilen ve nefret edilen tartışmalı liderinin” Nazilere dair ilk gafının bu olmadığını belirterek, Erdoğan’ın ekimde Alman Başbakan Angela Merkel’in sığınmacı krizinde yardım talebine verdiği “Biz sizin toplama kampınız değiliz” yanıtını hatırlatıyor. Haberde Türkiye’nin 1930’larda Nazi Almanya’nın en büyük ticari partnerlerinden biri olduğu, İkinci Dünya Savaşı’nda muğlak bir pozisyon aldığı, savaşın bitmesine 3 ay kala Almanya’ya savaş ilan ettiği vurgulanıyor.
ABD’li siyaset profesörü John A. Tures ise Huffington Post’a yazdığı blog yazısında Erdoğan’ın sözlerinin gaf olmadığını savunuyor: “Bu demeç demokratik bir siyasiden gelseydi, bir gaf veya kötü bir espri olarak değerlendirilebilirdi. Ancak otoriter Erdoğan için bu, bir diktatörün duygularını gösteren ender bir dürüstlük anı.”
Sizden önce sanığı, eski değil, daha yeni dava arkadaşı olan
Ve; CNNTürk canlı yayınında Hakan Çelik'in 24 Ekim 2015 günkü programında yaptığı açıklamada, ''Birilerine olan sevgimi de biraz kaybetmiş olabilirim'' diyen AK Parti'nin kurucularından Bülent Arınç snığı sizden önce kaptı;
Bülent Arınç: “"Dolmabahçe Mutabakatı'nda okunan metin hükümetin önüne gelmişti. Oturma düzenine kadar her şey kararlaştırılmıştı. Cumhurbaşkanı'nın haberi olduğunu biliyorum, tahmin ediyorum. Yalçın Akdoğan anında haberi olduğunu aktarmıştı… Davutoğlu ve Erdoğan) Aralarında çift başlılık nedir bilmem. Ya da bilirim konuşmam."
Bülent Arınç: “Bu vesileyle bir kaç hususu arz etmek istiyorum;
- 1. Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, yaklaşık iki saat süren programda, bildiğim ve bizzat şahit olduğum olayların çok küçük bir bölümünü, en doğru şekilde anlattım. Türkiye'mizin yaşadığı, ya da ileride yaşayabileceği sorunların çözümü için faydalı olacağına inandığım çözüm önerisi ve tekliflerde bulundum.
- 2. "Bunları neden şimdi ve neden kamuoyu önünde konuşuyorsunuz?" diye eleştirenlere sadece bir kaç cümle ile cevap vermek isterim. Biliniz ki, hiç bir gerçek "Neden şimdi?" sorusunun muhatabı değildir. Ve biliniz ki, geçmişte de, bulunduğu her makamda, üstlendiği her görevde hakikati söylemekten asla geri durmamış birine "Neden şimdi, neden kamuoyu önünde?" diye sormak geçmişten bihaber olmak demektir. R.T.Erdoğan: “Bülent Arınç dürüst davranmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bülent Arınç’ın “Dolmabahçe Mutabakatı’nı biliyordu” sözlerine, “Benim müsaademle yapıldığının iddia edilmesi dürüst bir hareket değildir” (2 Şubat 2016).
Bülent Arınç: "Sizin yükünüzü paylaşmaya, her türlü zorlukta yardımcı olmaya ve gizli açık tehlikelerden de korumaya çalıştım. Siz de lütfen bu sevgi ve dava arkadaşlığı adına, en azından geçmiş günlerin hatırına nefsinize uyarak samimiyetsiz kişilerin tahriki ile hareket etmeyin. Bu ifadelerim, kesinlikle zatımla ilgili değil, milletim adına bir ricadır"
Resmen içerde ihanetleri yaşatıyor ve yaşıyor, fakat hala ayakta.. Ulusötesi durum bundan beter; Kaddafi dostu düşman oldu, Esat dostu düşman oldu.. Kimler kimler dostken düşman oldu. Şimdi de; Suudi Arabistan. Baksanıza, Suriye konusunda Türkiye’nin yanında olduğu ve uçaklarını gönderen Suudi Arabistan, beklenmedik şekilde Rusya ile petrol konusunda anlaşmışlar. (Şubat 2016):
Evet; Suudi Arabistan ile Rusya'nın petrol arzını dondurma konusunda uzlaşması, hem küresel petrol piyasalarında ciddi etkiler yaratacak, hem de ülkelerin uluslararası ilişkilerini yani siyasi gelişmeleri ciddi biçimde etkileyecek..
Rusya ile Suudi Arabistan’ın anlaşmasının Türkiye’nin bölgedeki yalnızlığını iyice artıracağı tahmininde bulunmak da mümkün. İlk sinyaller de Türkiye’nin Suriye operasyonu için birlikte hareket etmeyi planladığı Suudi Arabistan’ın artık bu plandan vazgeçmiş olabileceğini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gece bu anlaşmadan sonra Suudi Arabistan Kralı ile yaptığı telefon görüşmesinin de bu kapsamda olabileceği tahmin ediliyor(Erdal Sağlam-18 Şubat 2016).
Ve Suudi bu konuda açıklamasını yaptı: “Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cübeyr, ülkesinin Suriye'deki muhtemel bir kara operasyonuna Beşşar Esad'a karşı değil, IŞİD'e karşı katılacağını açıkladı(19 Şubat 2016).”
Bu yaklaşım ve anlaşma Türkiye'nin yalnızlığı demektir. Eğer yine de ayakta kalırsa, bu ayak başka ayak kuşkularını artıracaktır...
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@gmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder