BİRLEŞİK KRALLIK(İNGİLTERE, İSKOÇYA, GALLER, KUZEY İRLANDA) AB’DEN AYRILMASI KOMPLO TEORİLERİMİ TETİKLEDİ
Birleşik Krallık’ta önceki gün düzenlenen tarihi referandumda, ülkenin 43 yıldır üye olduğu Avrupa Birliği’nden ayrılması kararı çıktı. Katılımın yüzde 72 olduğu referandumda, 4 puan farkla seçmenin yüzde 52’si, yani; 17 milyon 410 bin 742 seçmen AB’ye ‘Hayır’ dedi.
Yüzde 48’lik kesim, yani; 16 milyon 141 bin 241 seçmen ise üyelikten yana tercih yaptı. Sonuçlar ülke ve AB genelinde sarsıntı yaratırken, kalma yanlısı İngiltere Başbakanı David Cameron istifa kararı aldı. Ayrılma (Brexit) kararının Birleşik Krallık ’ta çözülmeye ve Avrupa Birliği’nde domino etkisine yol açmasından endişe duyuluyor.
Bu referandum, bana dan-dun geliyor. Neden mi? Bir kere referanduma seçmenin %28’i katılmamış. Katılım oranı %72’nin % 52’si hayır, %48’i AB üyeliğini savundu. Demek oluyorki halk referandumu ciddiye almamış. Ciddiye alıp %28’in de yeni bir referanduma katılması sonucu tersine çeviriri. Referandumu Birleşik Krallık bu matematik sonuca göre tekrar tartışacağını düşünüyorum. (Yazımı 3 gün önce hazılayıp depolamıştım bu ifadeyi kullanırken.
İfadem doğrulandı 27 Haziran’da; Nitekim; referandum’a karşı İngiliz halkı imza toplanmaya başlamış ve 3 milyonlara ulaşmışlar). Belki “Kol kırılır yen içinde kalır’ geçiştirmesini yapmayacaklar, fakat bu matematiğe göre zorunlu olarak AB kiriterler süreci işletilecektir.
Öyle ki; Birleşik Krallık'ın AB'den resmen ayrılmasının 2 ila 10 yıl sürmesi bekleniyor. Bu süre içerisinde de İngiltere AB kurallarına tabi olmaya devam edecek. Referandum sonucunun yasal olarak İngiliz hükümeti açısından bağlayıcılığı bulunmuyor. Doğrudur.
Hatta İngiltere Başbakanı David Cameron'ın halkın kararını görmezden gelmemesi ve AB'den çıkış prosedürünü hızla başlatması da beklenebilir. İyi de referanduma katılmayan yaklaşık %30 kitleyi nasıl yadsıyacak. Onlar elbet ot değil, oyu olan B.Krallık mensupları..
Burada üzerinde durulması gereken olgular var; Referandumda gençlerin AB’de kalma yanlısı tutum takınırken, orta yaşlı ve yaşlı seçmenlerin(Haçlı fosilleri) ‘Hayır” eğilimleri... İngiliz İşçi Partisi milletvekili kadın siyasetçi Jo Cox’un 16 Haziran’da AB’de kalma yönündeki kampanya çalışması sırasında radikal sağcı bir saldırgan tarafından öldürülmesinin yarattığı tepkinin de AB yanlılarının güçlenmesini sağlayacağı dile getiriliyordu.
Bu nedenle herkes, “Büyük olasılıkla ‘kalma yanlısı eğilim’ üstünlük sağlayacak” değerlendirmesinde idi. Dünya bile böylesi sonuç beklemiyordu. İşte tam bu noktada seçime katılmayan %28 katman öne çıkmaktadır. Bu katmanın radikal sağcı saldırgana tepki oyları olmadığını kim söyleyebilir.
Tek başına iktidarı yakalamış ve AB’de kalma yanlısı oln İngiltere Başbakanı David Cameron bu sonuç üzerine istifa kararı aldı(Benim ülkemde tonlarca istifa edecek olgular varken, Cameron 1 gramlık olgu nedeniyle istifayı düşünebiliyor. İşte, bizde olmayan bu duruşa batı demokrasi diyor)
Cameron, “İngiliz halkı AB’den çıkma kararı verdi ve bu karara saygı gösterilmeli. İngiliz halkı başka bir yol izlemek için çok açık bir karar aldı. Ülkeyi bu yola sokacak yeni bir liderliğe ihtiyaç var. Bence ekim ayındaki Muhafazakâr Parti kongresinde yeni bir başbakana sahip olmayı hedeflemeliyiz” dedi. AB’den ayrılığı savunan, sağcı-ırkçı parti Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi(UKIP) lideri Nigel Farage; “Avrupa’ya şüpheli yaklaşan cin şişeden çıktı ve geri konamaz. AB ölüyor” dedi.
Bir kere Cameron’nun aşırı demokrasi dozlu yaklaşımı, inanın süreç içinde yumuşayacak ve meydanı asla çağın gerisindeki ırkçı duruşa teslim etmeyecektir.
Referandumda AB’de kalınmasını savunan ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn, sonuç üzerine yaptığı açıklamada, AB’ye üye ülkelerin birlikten çıkışını düzenleyen ve 1. Maddesinde; “Her üye devlet, kendi anayasal kurallarına uygun olarak Birlik’ten ayrılmaya karar verebilir” ibaresi yer alan Lizbon Antlaşması’nın 50’nci maddesinin derhal yürürlüğe girmesi gerektiğini söyledi.
“Önümüzdeki günler zor geçecek” diyen Corbyn, AB ile yapılacak müzakerelerde, işlerin ve çalışma koşullarının korunması için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyerek, sterlinin değer kaybetmesi bağlamında, Başbakan David Cameron’ın ekonomiyi dengeleyeceğini umduğunu belirtmesi düşündürücü gelmeli.
Kesin önümüzdeki AB tartışma sürecinde referanduma katılmayan %28 üzerinde çalışacak ve İngiliz seçmenini etkileyip iktidar olmayı düşünecektir. Bu süreç sonrası da yeni bir referandumu gündeme getirecektir.
Görünen resim aslında, tek kelimeyle, göçmenlerin istenmemesidir. Özellikle Orta Doğu göçmenlerine şiddetle karşı, sağcı, dinci ve kinci bir yükselen kesim var. Bu kesim eğer iktidar olur ise, postmodern bir haçlı savaşını tetikleyecektir..
Anlayacağınız AB’den ayrılmak isteyenler haçlı zihniyeti taşıyan yaşlılar, dahası haçli foiller ve sağcı ırkçılar..
Ülkem iktidarı ne yapıyor?
AB sürecinde en büyük destekçimiz İngiltere AB’den ayrılma kararı alınca üzüldük.. Gizliden gizliye perişanız, ama yine de sanal yiğitliğimize halel gelmesin diye ikili standı oynuyoruz...
Ne yapıyor? Sorusunun yanıtına, dahası komplo teorilerine açık olayları; yaşananları ve yaşatılanları güldüşün boyutunda sıralıyalım:
Londra Belediye başkanı kim?
Pakistan kökenli Müslüman Sadiq Khan. Londra belediye başkanlığı seçimini kazanarak, partisi İççi Partisinin yeni lideri Jeremy Corbyn'e örgüt içi mücadelede nefes alma fırsatı veren Sadiq Khan, aynı zamanda İngiltere'de Müslüman bir politikacının yükseldiği en güçlü pozisyona yerleşmiş oldu. Khan, İngiltere'nin AB içinde daha iyi bir durumda olacağını ifade ederek, "Ancak İngiliz halkı bugün açık konuştu ve demokratik hakları yerine getirilecektir" dedi. David Cameron'u onurlu duruşu için öven Khan, "İngiltere'nin AB üyesi olmada da hayatta kalacağı ve başarılı olacağı konusunda David Cameron'la aynı fikirdeyim"
Khan bana göre tutarsız bir değerlendirme moduna girmiş. Hem; “halkı bugün açık konuştu ve demokratik hakları yerine getirilecektir..” diyor, hem de; “İngiltere'nin AB üyesi olmada da hayatta kalacak ve başarılı olacaktır” diyor. Khan, nerde durduğu belli değil. Eğer; AB’de kalınmasını savunan, İççi Partisinin yeni lideri Jeremy Corbyn’nın yanındaysa, kesin benim, seçime katılmayan %28 tezim yaşama geçecektir.
İngiltere'deki referandumu "Brexit" yani "AB'den ayrılalım" diyenler, aşırı sağcı UKIP lideri Nigel Farage ile Londra eski Belediye Başkanı Boris Johnson(Alexander Boris de Pfeffel Johnson) oldu. Bu ikili, Referandum sonucunu "Bağımsızlık günü" olarak niteliyor ve David Cameron'ı istifaya çağırıyorlar.
Londra eski Belediye Başkanı Boris Johnson kimdir?
Osmanlı'nın son döneminde Dahiliye Nazırlığı yapmış olan Ali Kemal'in ilk eşi İngiliz hanımından olan öz torunu Stanley Johnson'ın oğludur. İngiltere Muhafazakâr Parti'nin Henley milletvekili iken girdiği mahalli seçimlerde, 1 Mayıs 2008 tarihinde Londra Belediye Başkanı seçilmiştir.
Dedesi Ali Kemal kimdir?
Damat Ferit Paşa hükümetlerinde kısa bir süre Maarif ve Dahiliye nazırlığı yaptı, bu esnada Milli Mücadele aleyhine sert tutumlar gösterdi. Kurtuluş Savaşı'nın zaferinden sonra İstanbul'da tutuklanarak İzmit'te Nurettin Paşa'ya bağlı askeri birliklerce linç edildi. Ermeni yanlısı olarak görülen bazı yazılarından dolayı düşmanlarınca 'Artin Kemal' şeklinde adlandırılır. Mustafa Kemal'e ve Milli mücadeleye karşı düşmanca tutumu ve ağır hakaretleri nedeniyle pek çok insan tarafından “hain” olarak damgalanmıştır. İşte tam bu noktada komplo teorisi başlıyor.
Ülkem de; Mustafa Kemal'e ve Milli mücadeleye karşı düşmanca tutum içinde olan ve ağır hakaretler yapan, gizliden dizliye değil resmen Atatürk’ün Anadolu insanıyla kurduğu cumhuriyet yıkılmaya ve de yen Osmanlı yapısı oluşturulmaya çalışılmaktadır, dinci sağcı kesim tarafından..
Cumhuriyet silicisi TBMM Başkanı, İsmail Kahraman ne dedi; “Bütün dünya bizim önderliğimizi bekliyor..”
Bunlar Müslüman olan Sadık Khan’ı da yanlarına alarak, Osmanlı savunususu hain Ali Kemal kanı taşıyan Londra eski Belediye Başkanı Boris Johnson ile gizemli bir politika geliştirmeyeceklerini kim söyleyebilir ki!?
Adamların umurunda değil; Çekinmeseler, utanmasalar, kemiksiz net; “AB’yi biz çökerttik..” diyecekler..İngilizlerin AB’den çıkması sonrası 5 milyar dolar tutarında tekstil ve otomotiv ihracatımızın yok olacağını.
Bana göre milimetrik hata olan AB kaosunun en çok bizi, dahası büyümesini dış kaynakla yürüten, cari açığı ve kırılganlığı en yüksek olan ülkemi etkileneceğini göremiyor andavallar. Kendine düşen hata hanesini onarması gerekirken, bu AB kaos ortamında, ülkenin geleceğini tehlikeye atan siyasi ve ekonomik kararlara, yasa tasarılarına imza atıyorlar. Amaç, önceki gibi vergi affı, karanlık-kayıt dışı sermayenin aklanması süreci farklı şekilde uygulamaya koyarak, faturayı halka çıkarıyorlar. Örneğin son enerji zamları..
Yeni oyunları; “Yıl sonuna dek dışarıdaki paranı getir, nasıl getirirsen getir hesap sorulmayacak, vergi alınmayacak, kısacası hiçbir sorgulama yapılmaksızın yasalaşacak (sanki bunu yapmıyordu)..
Nedir bu? Kara para Aklama.. Nereye kadar?
Ülke batana dek. Göremiyor Dünya finans kuruluşlarının kendisin izlediğini.. Benim ülkem değil mi idi, böylesi aklama düzenlemelerin uluslararası mahkemelerce ülkem aleyhine davaların açıldığı? Bu uluslar arası sermaye davalarının ivmelendirileceği ve İran benzeri bir küresel sermaye kıskacına alınacağımız neden algılanamıyor....
Bana kimse, ekonomik ve siyaset biliminden dem vurmasın. Özellikle ülkemde siyaset ve ekonomi biliminden soyut siyasetin egemenliğinde ülkemin uçurumun kıyısına gelmediğini biri çıkıp söyleyebilir mi?!
Her ne ise; Biz, daha başka neler yapıyoruz?
Komplo teorilerine zemin hazırlıyoruz: Recep Tayip Erdoğan alehinde konuşan akademisyenleri üniversiteden kovuyoruz(Bilgi Üniversitesi’ndeki törende, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hakkında ders sırasında kullandığı ifadeler nedeniyle Bilgi Üniversitesi’yle ilişiği kesilen Prof. Dr. Zeynep Balıkçıoğlu). Basın özgürlüğünü savunan gazetecileri sorgusuz sualsız tutukluyoruz.
(Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun, tutuklanan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenleri”, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi ve Bianet raportörü Erol Önderoğlu, Ahmet Aziz Nesin'in tutuklanmasına tepki gösterdi ve “büyük endişe yarattığını” dedi.)
Öyle ki birilerin ‘Dünya lideri’ attıkça atıyor; “İngiltere gibi AB ile müzakereler için referanduma gidebiliriz..İngiltere gibi kamuoyu yoklamasına gider, 'AB ile müzakere devam mı, tamam mı?' diye sorarız. Türkiye'nin vize derdinde değil. Geri Kabul Anlaşması ile Türkiye kapıları açar da mülteciler Avrupa'ya yürür diye korkuyorsunuz. Biz yaradılanı, yaradandan ötürü seviyoruz.
Erdoğan sizin bu çirkin yüzünüzü ortaya koyduğu için çılgına dönüyorsunuz.. Referandumdan Avrupa Birliği’nden çekilmeme kararı çıkacak..Ben şimdiden size söylüyorum.. Ve sonra diyecekler ki “Ne yapalım, İngilizler böyle istedi ve AB’den çekilmedik, yola devam ediyoruz..
Hayırlı olsun, devam edin. Zaten oradasınız..İngiliz halkının verdiği bu kararı İngiltere ve Avrupa Birliği için yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüyorum.. Biz Avrupa Birliğini önemsedik ve bu yolda bir gayret ortaya koyduk ama hep bizi oyaladınız. Beraber müzakere masasına oturduğumuz kişilerle maalesef bizi ayırt ettiniz..Şu anda Türkiye'ye yapılan uygulama İslamofobiktir, onun için bizi almakta bunlar gecikiyorla" deyiverdi.
Gündemlerin efendisi biraz nefes alır almaz, efendicikler devreye giriyor..
“Osmanlı’dan sonra Türkiye’de zulüm tarihi oldu. Bunun adını açık koymak lazım.. Öyle oldu ki camilerimiz ahır oldu, yıkıldı, tahrip oldu. Camilerde namaz kıldıracak adam olmadı. Doğru dürüst cemaat yok, imam yok. Çok şükür o zamana göre değişim oldu. Ancak hâlâ manevi oranda camilerimizin içinin boş olduğunu özeleştiri olarak söylüyorum..120 bin çalışanı olan, her mahallede imamları olan büyük teşkilat. Çok mesafeler alındı ama hâlâ büyük eksiklikler var. Bırakın insanlar camilerde evlensin, düğünlerini camilerde yapsın. Tabii çalgılı, türkülü o manada demiyorum. İkramda bulunsun, dualar yapılsın. Bu anlamda şehirlerin merkezi camiler olsun. İnşallah bu 200 yıllık açığı kapatırız.”
Bu konuşma, maksatları değil Kaf Dağını aşmış bir konuşma. Bir zamanlar, duruşuyla AKP teorisini besleyen Elif Şafak Bile; “..Cumhuriyet’in temel değerleri yıkılırsa, yıkanlar da bu enkazın altında kalacak” demek zorunda kaldı.
Kimin konuşması?
Hani HAS Parti Genel Başkanı iken AKP’liler için; “Harun olmaya geldiler Karun oldular, biz AKP gibi firavunlaşmıyacağız!” diyen, fakat sonra AKP’ye katılan ve de arasıra yaptığı açıklamalar ile maksadını aşan bir konuşma oldu diye kendini tekzip eden, otomatik tekzipçi başı.. Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş..
- İsraille barışılmış.. Ne zaman kavga etmişlerdi ki?! Sahi, Mosad Türkiye’de kimlerin korumalığını yapıyor?..
- Kuzey İrak’ta yapılan ve İran ve de muhaliflere saldırı ussu devasa havalimanını İsrail Türkiye’den kiminle ortak inşa ediyor?
Rusya ile de barışma oyunları oynanır ve bu, danışıklı İsrail barışı gibi R.T.Erdoğan başarısı diye lanse edilirse hormonlu havuz medyasınca şaşırmayın..
Aynı soruyu soruyorum; “Sahi Rusya ile Türkiye ne zaman kavga etmişti ki?!”
Eyyyy, muhalefetin başı baskın seçime hazır ol..Ama aynı adaylarla değil..
Gel de, Şevket Çorbacıoğlu’nun komplo teorilerine kulak verme?!
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder