Bursa maçına kısaca değinerek, başlık konusuna geçeceğim.. FB hayatında en çok sevindiği Galatasaray galibiyetlerinden biri olsa gerek. 6-0’a bile bu kadar sevindiklerini düşünmüyorum.. FB işi gücü GS galibiyetlerine sevinmek, çünkü o kendisini Galatasaray’a endekslemiş bir takım..
Yazıya böyle başlamıştım; değiştirmedim, çünkü, FB Galatasaray’ın beraberliğine de sevindi.. Demiştim; “Şampiyonu G alatasaray-Bursa maçı belirler..” diye; belirledi de.. FB şampiyon, Bursa, geçen yılkı Sivas.. Galatasaray’a ne olduğunu söylemeye gerek yok, çünkü ne olacağı FB maçlarında belli olmuştu.. Konumuz Galatasaray’dan çok Rijkaard; Rijkaard en az Ferguson kadar “Sir”, yanı beyefendi. Fakat bir “Sır” olduğunu yadsıyamayız.. Çünkü Barcelano’daki Rijkaard ile Glatasaray’daki Rijkaard arasında büyük fark var.
Bizdeki Rijkaard adeta bizlerden bir sır saklar gibi. Evet, ülkemizdeki futbola bakışı ve futbolumuz için düşündüklerini bilmiyoruz. Kendine saklıyor izlenimi vermiyor değil... Bakalım sırrını ne zaman öğreneceğiz? Dahası Barca patlamasını yaşama geçire bilecek mi seneye..
Neden Ferguson? Nedeni, Rijkaard üzerinden yapılan sözlü ve yazılı tartışmalar. Daha doğrusu; Hıncal bey doğrultusunda, silahı Rijkaard’a doğrultanlara yanıt olması için Sir Alex Ferguson’u seçtim, Sır Rijkaard ile davam kararının sırrını çözmek için.. Ülkemin insanları her şey de olduğu gibi, Çaşıştırıcılar konusunda da sabırsız.
Doğrudur, Galatasaray’a geldiği günden beri Rijkaard, özellikle oyun kurgusundaki duruşu ile ve yapılan ağır eleştiriler ve de gönderilmesi için yapılan saldırılar karşısındaki suskunluğuyla adeta bir “Sır” oldu; bu nedenle “Sir Alex Ferguson” örneğini vermek istedim. Bilindiği gibi; Eskişehir, Trabzon, FB ve Sivas maçları ardından gelecek sezonki durumu tartışılır hale gelen teknik direktör Frank Rijkaard için Başkan Adan Polat ve futboldan sorumlu ikinci başkan Haldun Üstünel, kesinlikle yola devam edileceğini söylediler.
Niçin mi doğru karar!! Türkiye’de bazı futbolun efendileri, kendilerine araç oluşturmak adına, yeni gelen çalıştırıcıları önce alkışlarlar, sonra kışkışlarlar. Scala’ya, Tigana’ya, Del Bosgue’ye ve son olarak Luis Aragones’e aynı şeyleri yapmadılar mı?! Bu mantıklarını kırmak adına çok doğru bir karar. Gelen çalıştırıcı ille de istenen sonuçları alınca mı başarılıdır.
İnsaf be.. Ülkem de ikinci gün kışkışlama adeta tutku haline geldi.. Yazılarımızda sürekli M.United’ın sabrını ve Sir Alex Ferguson örneğini gösterdik.. Ferguson bu takımın başında tam çeyrek yüzyıldır başında.. Çeyrek yıl sabredemiyorsunuz, insafınız kurusun!!.. Ferguson bu süreçte ancak 11 kez takımını şampiyon yapabilmiş, iki kez de Şampiyonlar ligini kazandırabilmiş.
Fatih ilk 4 yılında takımı 4 kez şampiyon yaptı, bir UEFA ve Süper kupa kazandırdı, o’na bile kışkış dediniz, insafınız yok mu sizin? 20 yıl şampiyon olamamış takımın başına 1986 yılında geldikten tam 6 yıl sonra şampiyonluğu yakalayan Ferguson’a en küçük tepki göstermeyen M.U taraftarı ve yandaşları, geldiği ilk yıl takımı şampiyon yapan Terim’e bayrak açıp takımdan uzaklaştırılmasına neden olan sizler değil misiniz? İnsaf be, insafsızlığın bu kadarı fazla..
Futbolumuzun başarılı olmamasının temelinde bu yatıyor.. Rijkaard geldi, ilk 5 maç göklere çıkardınız, sonra çıkardığınız noktadan yere bıraktınız, insaaaaaaaafff kardeşim, insaaaaaaaaaaaf… Diyarbakır ve Manisa maçları ligin durumunu bir anda değiştirdi; umutlandırdı da bizleri.. Fakat, olmadı, olmadı, olmadı!!! Hıncal ne demişti; “Bu yıl FB şampiyon, Galatasaray da ikinci..” Daha doğrusu; Galatasaray’ı susturmak için ikinciliğe razı edecekler demek istemişti; o da olmadı.. Doğrudur; Sır Rijkaard’ın bilinmez kurguları takımı bu hale getirdi, Hıncal beyi de galeyana..
Hep Hıncal için bir şeyler üretti, izleyiciler için değil.. Seyreyleyin bundan sonra Hıncal’ı; Rijkaard’ı göndermedikleri için, Galatasaray kongre üyeliğinden de istifa eder, ya da Galatasaray’ın adını ağzına almaz (Nerde o günler..) Galatasaray’ı yönetimi ile, takım kurgusuyla alay eden, ama sadece alay eden ve seçenek sunmadığı için, ne de kulüp başkanlığına, ne de teknik direktörlüğe getirilmeyen Hıncal’ın son zamanlarda söylediklerine katılmamak olası değil..
Son dedikleri, bizim de katıldığımız ve söylediğimiz şeyler: Bursaspor ve Fenerbahçe hakemlerden yararlanıyor. Son haftalarda maçın skorunu etkileyen hatalar yapılıyor.. Şifo, Antalya'yı ileri sürmeyerek, eski takım arkadaşına elinden gelen yardımı yaptı. Sağlam da bu fırsatı kaçırmadı.Hatta buna; Reha Muhtar’ın “Leo Franco’nun Selçuk’tan yediği gol tartışılsın” değerlendirilmesi üzerinde durulabilir. V e de Bobo’nun FB maçında Penaltıyı Alex’in arkadaşı olduğu için kaçırdı şeklindeki Erman Toroğlu değerlendirmesi… Tüm bunlar komplo teorileri bütününde değerlendirilebilecek olgular..
Asla Hıncal sendromlu aşağıdaki aşağılamalara katılmıyorum ve de bunun sahiplerini bu konuda haksız buluyorum: Rijkaard, Sivas maçında resmen G.Saray ile alay etti. Polat iftihar etsin, 'Sözleşmesini uzatacağım' diye ısrar etsin. Polat halen bu Rijkaard'ın arkasında olmaya devam ediyorsa başkanlıktan alınmalı. Hatta Haysiyet Divanı'na gönderilmeli Ama ben G.Saray'ı Adnan Polat'ın yönettiğine de inanmıyorum. Kulübü Adnan Sezgin yönetiyor. Aralarında ne varsa!..
Galatasaray'ı şamaroğlanı yaptıysan, Galatasaray'ı hele Fenerbahçe'nin şamaroğlanı yaptıysan, sen bitmişsindir arkadaş. Diyarbakır ve Manisa maçlarından sonra Galatasaray ve Rijkaard biraz toporlandı dedik, bu sefer adını vermeyen ve bazı yeni yöneticiler ve futbolcular, kendilerini dağıtarak takım adeta darmadağın ettiler.. Adını vermeyenler önce Rijkaard’ı gönderdiler, ardından bazı topçuları, ki bu topçuların çoğu takımda direkt oynayanlardı..
Neler, neler söylenmedi ki: ‘Sürekli kadro değişiyor, iyi oynasanız fark etmiyor’ ‘jo ve Dos Santos’un çocukça hareketleri var’ ‘Kewell’ın ayrılacağını Florya’da herkes biliyor!’ ‘sanırım ‘parayı alanlar düşünsün’ mantığı oluştu’ ‘hoca artık bazı şeyleri kontrol edemiyor’ 4 yabancı gidiyor, 3 yıldız gündemde. İşte G.Saray'ın hedefleri...Yönetim Jo, Elano, Franco ve Kewell’ı yolluyor.
Takipteki isimler Diarra, Van Bommel ve Emana G.Saray yönetimi, gelecek sezonun transfer haritasını da çizdi. Sarı-kırmızılılar öncelikle, takım içindeki eski ’ruh’u yakalamak adına yerli futbolcu transferine ağırlık verecek..
Öncelikli hedefler şunlar: Selçuk İnan, Ceyhun Gülselam. Sercan yıldırım, Volkan Şen. Mustafa Pektemek. Hamit Altıntop, Serdar Özkan. Peki sezon sonunda kimlerle yollar ayrılacak? Jo, Elano, Le Franco ve Harry Kewell, yüzde 100 yollanacak. Keita Dünya Kupası sonrası istek gelirse satılacak. Arda, M.Topal ve Servet gibi futbolculara da teklif gelirse değerlendirilecek.
Yeni G.Saray’ın oluşumunda diğer detaylar da şöyle: Dos Santos’un bonservisi alınmak isteniyor ama bu konuda pazarlık yapılacak. Tüm bu söylenenlerden sonra Galatasaray’ın yeni yönetimi ve eski yeni başkanı Sir Ferguson olgusunu dikkate almışçasına, Sır Rijkaard’ın gönderilmemesine ve yardımcılığına da Turguy Kerimoğlu’nun getirilmesine karar verdi..
Takımın başında bırakılması, sadece Galatasaray için değil, Türk futbolu için bir şanstır, çünkü 3 ay sonra gelen yabancı çalıştırıcıyı yıkmaya çalışan tabunun yıkılması futbolumuza bir şey kazandırmıyordu. BJK’de Denizli ile devam kararında doğru yaptı..… Bana kimse Türk çalıştırıcısı demesin! Sorarım size; Şu an; Süper ligde, sürekli nobetleşe yer değiştiren çalıştırıcıları aşabildik mi? Varsa, yoksa arsa borsa örneği hep bunlar, hep bunlar..
Terim dışında bir somut başarılı çalıştırıcı gösterin bana, Hep sırtlarını birilerine dayamış bir gurup.. Şenol Güneş’i uzak tutmak için uzak doğuya gönderdik, potansiyel başarılı Yılmaz Vural realitesini Show menlikle özdeşleştirdik.. Bu yılın şampiyonunun; asla kutlamıyorum, çünkü kurtlar sofrasında kazanılan bir şampiyonluk; izlenimi veriyor.. Bursa veya FB; düşüncemi asla değiştirmez..
Bursa, kesin geçen yılın Sivas’ı değil, ondan çok daha başarılı bir takım. Bugün müthiş oynayan Galatasaray karşısında müthiş oynadı.. Bu takım şampiyonluğu, özellikle Bursa kenti şampiyonluğu hak ediyor. Aslında geç bile kaldılar. Az kaldı; Samsun’un ve Eskişehir’in yapamadığı, Trabzon’un yaptığını yapmalarına.. Daha 3 maç ve 9 puan var.. Ligimizde kısmi gebelik de olsa, bir doğum yaşanacak..
Sevgili Uğur Ayan’ın bir iletisinden ile geçmişten bir anıya yer vermek istiyorum: “Yıl 1971, Ay Kasım, gün 6… Ligin son haftasına Galatasaray 40, Fenerbahçe 39 puanla giriyor.. Son hafta Galatasaray Ankara’da PTT ile karşılaşırken, FB İstanbul’da Beşiktaş ile karşılaşıyor.. Fenerliler Ankara’dan gelecek iyi haberi umuduyla Mithat Paşa(İnönü) stadını dolduruyor.. Ligde hiçbir amacı kalmamış BJK her şeye karşın onurluca direniyor.. İlk devre 0-0.. Önemli bir sorun var.. TRT Radyo bağlantısı kurulamıyor..
Maçın 80. Dakikasın dek durum 0-0..Tam bu dakikada Ogün Altıparmak golü atıyor.. Fenerli yöneticiler şeref tribününde golün sevincini yaşarken, sevinç coşkuya dönüşüyor.. Galatasaray PTT karşısında 2-0 mağlup haberi tüm stadı ayağa kaldırıyor.. Başkan Faruk Ilgaz o sevinçle saha kenarına kadan iniyor ve futbolculara sesleniyor: “Dayanın 2 dakika kaldı, Galatasaray 2-0 mağlup..” Maç 1- 0 sona eriyor.. Fener Şampiyonluğu kutluyor..Seyirciler sahaya iniyor.. Ogün, Ziya, Fuat, Serkan, Nedim omuzlarda, şampiyonluk turu atıyorlar.. Faruk Ilgaz ve tüm yöneticiler soyunma odasında şampanyalar patlatarak, şampiyonluğu kutluyorlar..
Aradan dakikalar geçtikten sonra TRT hatlarındaki ariza gideriliyor ve Ankara’dan maç sonucu geliyor.. Galatasaray 7 PTT 1.. Soyunma odasında şampiyonluk krizine girmiş yönetici ve futbolcular aniden ölüm sessizliğine bürünüyorlar.. İkinci krizle tümü vefat etmiştir(umutları canım..) Böylece 6 Hazıran 1971 tarihi, lig tarihimize; “FB’nin şampiyon olmadan şampiyonluk turu attığı” benzersiz tarih olarak geçiyor, Faruk Ilgaz da en kötü işletilen Başkan olarak taynı tarih sayfasında kendine özel yer buluyor..!!!! Olur mu dersiniz bir daha!? Olmaz, çünkü bu iletişim yapısında FB çoktan hatları ayarladı.. Sevgili Kazım Kanat bir yazısında(2001); “…
Birileri Galatasaray’ın yolunu kesmek istiyor.. Birileri de Beşiktaş’ın önüne set çekiyor.. 30 yıl geriye gidiyorum, bir Galatasaray-Fener maçında Brian Birch’in ipi çekilmişti. Oysa Galatasaray üst-üste 4. Şampiyonluğa gidiyordu..İşin özü şu; Fener-Galatasaray rekabetinde güzelliklere asla yer yok!...Medya sürekli olarak Fener lehinde bir şeyleri körüklüyor..
”İşte son örneği; Caner Erkin, Arda Vural kavgası.. Kavganın Video görüntülere ve karelerin işlenmesi gerçekten düşündürücü.. Arda’nın son zamanlardaki gerilimin altında acaba Hasan Vezir benzeri olayların intikamını almak için bilinen takımın kurgusu mu yatıyor? Veya Caner’in Arda’ya “…sen adam mısın?!..” karşı koyuşunun altında bilinen takım taraftarlığı mı yatıyor?! Sevgili Kazım, Bilican’ın sahayı eşelemesine ve Bobo’nun penaltıyı at(a)mamasına kim bilir ne kadar üzülürdü, BJK adından çok futbolumuz adına..
Kazım deyince, bugünkü kazımpaşa ve Yılmaz Vural aklıma geldi. Nerde o müthiş takım ve müthiş Vural. Her ikisinin ruhu da adeta ötelenmişti, geçici olarak.. Etrafa verecekleri rahatsızlıktan mı, yoksa başka bir şey mi vardı..O yürekli futbolundan takımda Yılmaz Vural da çok uzaktı.. O yürek olsa, şampiyon olur, veya üç büyükleri çalıştırırdı..Kimler bilinen takımın taraftarı? Zirvedekiler… Ligin Daum’una kafa tutulur ama, asla onlara tutulmaz.. Yürek ister…
Sahadaki futbolunla bu yüreği, önceki maçlardaki gibi göstermeliydin.. Sakın ha! Futbolumuzun kuyusu BJK maçında kazılmadı, sene başında kazıldı.. O kuyuya bir gün, kuyuyu yıllardır kazanlar düşerse şaşırmayacağım.. Galatasaray, Sır Rijkaard’ın sırrını çözmek için, Sir Alek Ferguson yöntemini kullandı, bizim için Sir olan, yani beyefendi Turgay Kerimoğlu ile.. Göreceğiz; göreceklerimiz, gördüklerimizin teminatı değilse..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUŞUTLUYORUM
Yorumlar
Yorum Gönder