Aslında Rijkaard kendini ve ligi Sivas'ta bitirdi;
FB yenilgisi sonrası çıkan aşağıdaki söylentiler, üst-üste alınan 3 mağlubiyeti bana göre 4’e çıkardı ve en zor koşulda uygulanması gereken zorunlu dayanışmayı bozar gibi oldu.. Ve Sivas’ta alınan beraberlikle alınan 5. Mağlubiyet, Rijkaard’ı, Rijkaard’da Galatasaray’ı bitirerek dayanışmayı temelinde bozdu.. Geciken eleştiri, eleştiri değildir; yıkılışın son sesleridir.. Bu ses önce fener yenilgisi sonrası yeni yöneticilerden ve Sivas’tan geldi..Galatasaray yönetiminin FB maçından sonraki eleştirileri bence gecikmiş, zamansız ve gereksiz eleştirilerdi. Özellikle yeni yönetimin yeni Başkan yardımcısı Ali Haşhaşı’nin söyledikleri: "Çok zor günlerde transfer için para bulduk. Ama karşılığını alamamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Şimdi Haldun ve diğer arkadaşlarımız daha iyi düşünecekler. Bu transferler tam bize uydu mu? Elano'ya verdiğimiz paraya bak. Bugüne kadar tek maçı kurtarmadı. Öbür tarafta Alex'e bak neler yaptı. Dos Santos maç boyu ne yaptı? İlk toplantıda bunları tartışmamız gerek. Rijkaard sakat olan Arda'yı niye oynattı. Baros girerse Jo Alves sahada kalsa ikisi bir arada ne yapacak bir görelim. Sonra üçüncü değişikliği niye yapmayız?" Fener maçı sonrası Futbol Şubesi Sorumlusu Haldun Üstünel’in verilmeyen penaltıdan bahsetmesini "Bunlara sığınmayalım" diyerek kamuoyunun takdirini kazanan Polat böylesi eleştirilere de meydan vermemsi gerekirdi..Verdi de.. Örneğin, isminin açıklanmasını istemeyen bir yöneticinin "Şu anda Rijkaard yerine herhangi bir Türk teknik adam olsaydı bundan kötü olmazdık. Avrupa ve Türkiye Kupası’ndan elendik. Şampiyonluk çok çok zor. Oynanan futbol ümit vermiyor o zaman Rijkaard'a neden bu kadar para veriyoruz..Abdullah Avcı’yı getirelim..Şampiyonlar Ligi'ne katılamazsak en az 10 milyon Euro gelirden mahrum olacağız, yeni stattaki kombine satışları da olumsuz etkilenecek.. Eskinin Fenerbahçe'si olduk. Ruhsuz, etkisiz yabancılar değil. Her koşulda savaşmaya cesaret edecek yerli oyuncular takımın iskeletini oluşturmalı..” şeklindeki eleştirileri ise bence Rijkard’ı ve oyuncuları olumsuz etkileyen eleştirilerdi..
Blog’daki Galatasaray yazılarını okursanız, endişeleri öteden beri bizler de de sıraladık; fakat yinede bir umut vardı. Galatasaray yeni yöneticilerinin ve Rijkaard’ın Sivas’taki çıkışı bu umutları tamamen zayıflattı..
Birçok yerli futbolcunun küstürüldüğü, sakat Arda'nın FB maçında oynatılması, Galatasaray peş peşe kaybedilen 3 maçtaki Frank Rijkaard hatası, oyun kurgusundaki değişkenliği, oyuncu değişimlerdeki yetersizliği, bazı oyuncular sitemde bulunuşu, Arda ve Sabri dışındaki Türk oyuncularını ötelemesi, Ayhan’ın, kısmen de Mustafa Sarp, Barış Özbek, Mehmet Topal’ın küstürülüşü; tüm bunları özeleştiri boyutunda sürekli yaptık..Salt Rijkaard’ı, Haldun Üstünel’i ve yabancı oyuncuları, ligin bitimine 7 hafta kala ve de şampiyonluk olasılığının olduğu bu süreçte topun ağzına koymak bence haksızlık ötesi, yanlıştı. Yöneticilerin bunda hiç mi payı yoktu..Daha dün sizler değil miydiniz bu isimleri el üstünde taşıyan ve göklere çıkaran yazılı-görsel basını alkışlayan..Sayın Haşhaş ve isimini vermeyen yöneticiler; siz yönetime Rijkaard ve topçularına ve de Haldun Üstünel’e ilk hatada saldırmak için mi geldiniz? Bence, zamansız çok yanlış bir çıkıştı. Eğer yönetici gerçekleri süzmeksizin duygularını koşturur ise, futbolcuların sahadaki koşularını engeller..Doğrudur; tam 9 puan..Es-es, Trabzon ve FB yenilgileri..Aymazlıklarla bütün benzer kayıpları eklediğinizde, Galatasaray kendi tadını değil, ligin tadını bozardı, yani lig erken biter, ikincilik ve UEFA’ya gitme savaşları yaşanırdı ve de Galatasaray’da kuşbakışı olanları izler, yeni sezon hazırlıkları bütününde paf takımı oyuncularını A takımına alıştırırdı..Ben yine umutluydum, ama buruk bir başarının umudu idi, o umut..Arjantinli kaleci Leo Franco’nun Arda'ya ''Öyle bir gol yemem bana yakışmadı…Hepinizden özür diliyorum. Şampiyon olamazsak bu maçtaki hatam yüzünden olacak'' Trajik ifadeleri bile bu umudumu kırmamıştı. Özellikle Leo Franco'nun bu sözleri üzerine Rijkaard'ın konuşmaya katılarak '' Şampiyon olamazsak diye bir şeyi kimsenin aklının ucundan bile geçirmesini istemiyorum. 7 hafta 21 puan demek. Hepsini alıp sonuna kadar şampiyonluğu kovalayacağız. Biz nasıl beklenmedik puanlar kaybediyorsak onlar da kaybedecektir. Tek yapmamız gereken bütün maçları kazanmak. Gerisini de bekleyip göreceğiz '' şeklindeki sözleri gerçekleşseydi, bekleyip görmeye gerek kalmayacaktı, çünkü yukarıdaki takımlar bana göre en az 6 puan kaybedecek maçlar oynayacaklardı, ama şimdi o yirmibir puan 19’a düştü....Ben yine de Servet Çetin’in “Yeterince mücadele etmedik” değerlendirmesine değil de, Rijkaard’ın değerlendirmesine değer vermiştim:, ''Sahada farklı şekillerde mücadele edebilirsiniz. Yüreğinizle oynayıp, çok çalışıp, çok koşabilirsiniz. İkincisi ise biraz beyninizi kullanıp, kalitenizi gösterebilirsiniz. Sakinliğini korumanız, oyunu açmanız gerekir. Bir derbiden sonra oyuncumuzun böyle söylemesi üzücü bir durum'' İspanyollar’ın Leo Franco için “Yılın en yavaş şutunu gol yapan kaleci oldu. Zaten bu tür golleri Atletico Madrid’de de yiyordu.” Demeleri beni asla umutsuzluğa düşürmedi, çünkü Aykut ve Ufuk gibi iki potansiyel kaleci vardı..
Reha Muhtar ; “Çeyrek akını bile olmayan FB’nin Selçuk ile bulduğu gol araştırılsın..” demişti..Bence araştırılması neyi çözecekti? Kartal’ın ensesinde beliren FB tehlikesini azaltmaya yönelik diyebileceğimiz bu öneri, aslında Galatasaray’ın üzerinde durması gereken bir konuyu içermiyor değil..Diyorum ya zaman-zaman Türkiye bir Juventus ve Milan’i ligden düşürten İtalya’daki şikeler olayını yaşayacak, ama ne zaman?Sivas maçı öncesi yenilginin yaşandığı ve centilmence başlayıp sona eren derbinin iki çirkin ismi vardı Andre Santos'un 'Nouma'vari görüntüsü ve Volkan Demirel’in kendisine yakışmayan duruşu.. …maçın sonlarında, kendisine gelen bir topu arkasıyla kontrol edip adeta kırıta-kırıta sürerek tribünlerimizi tahrik etme geleneğini sürdürdü….Geçen sene de, Ali Sami Yen Stadı'nda benzer şeyler yapmıştı..Fenerbahçe camiasının, bu küstahlığa karşı kayıtsız kalmaması düşündürücü değil, çünkü o bir fener. Aksine bu maç sonrası aziz başkan bugüne dek verilmemiş pirim ile ödüllendiriyor oyuncusunu..Arkasının bu marifeti tehlikeli olabilirdi, o top, ya ….kalesine girseydi..Beni asıl düşündüren geçen haftaki yazımdahttp://blog.milliyet.com.tr/Galatasaray_lige_de_havlu_atti__/Blog/?BlogNo=235981 kullandığımı şu ifade: “ ‘Daha 7 maç var, belli mi olur? ‘ demeyin sakın, çünkü Galatasaray’ın olası şampiyonluğu, bozulan damak tadını geri getiremez..” Çünkü FB yenilgileri, tıpkı “Galatasaray’ı yenelim ne lig, ne Avrupa umurumda değil” diyen FB düşün yapısına/psikozuna iter oldu.. Ahmet ÇELİKSÜNGÜ arkadaşın şu söyledikleri doğru galiba: “…İspanya'nın suyunu içmiş hocalar Türkiye'ye yaramıyor Şevket Bey... Beşiktaş Madrit'in hocası Bosque'yi getirdi olmadı. Fener İspanya'nın şampiyon Dede'sini getirdi olmadı. Şimdi de Barca'nın şampiyon hocası var ama dönüş bileti elinde... Olmuyor, olmayacak... Bu İspanya'dan bize hayır gelmez :) Şöyle yanıt vermişim: “Ahmet bey, böylesi başarılı çalıştırıcılar bizde neden başarılı olamazlar ki? O zaman İspanya'nın suyunda değil, kendimizde aramalıyız. Öylesi bir yapı var ki ülkemde adamların 6 ayda kimyası bozuluyor..Reha Muhtar çıkmış(Fener olmadık anda Kartal'ın ensesinde bitiverince) "Leo Franco'nun yediği gol Galatasaray yöneticileri tarafından araştırılsın" diyor.Anlaşılan Kartal ve Kanarya bu 7 haftada olmadık olayların kapısını aralayabilir..Dalga geçiyorlar "Ali Sami Yen'e gitmeye gerek yoktu, o şutu Kadiköy'den çeksek gol olurdu" diyerek. Evet, bu gol nasıl yendi. İspanya basını da "Franco A.Madrit'te iken de böylesi goller yediği için." şeklinde ???'leri taşıyan söylemlerde bulunmaya başladılar. İşin ilginç yanı Cem Yılmaz’ın devreye girmesi. “Bir tabir vardır ya; hayata 1-0 önde başlamak diye... Nasılsa Fenerbahçeli olduğumuz için 1-0 önde başlıyoruz. O kadar score-board’a bakmasınlar. Onla ilgili bir gerilim yaşamasınlar, güzel günler bizi bekliyor” diyerek Fenerlilere slogan bulmuş CMYZ: “Fener Cim-bom karşısında 1-0 önde başlar”… Çok doğru, ben de katıyorum, fakat bu slogan espri ise, ben de bir slogan buldum: “En büyük fener, başka küçük yok..”
Cüneyt Çakır için avazı çıktığı kadar bağıranların, onunla 3 puana kavuşmaları, olgunun bir başka ilginç yanı idi geçen hafta. Özellikle İlki değil, fakat Santos'a yapılan ikinci hareket yüzde 1 milyon penaltı idi..Gözlemci değil diyor..Onların neyi gözlediği anlaşılmıştır..Futbol Şutlanır oldu, tadı kalmadı..Eğer Sivas'ı kurtarır isek bu hafta her şey biter…”Ve Sivas maçı başladı; başladığı gibi bitmedi, 1-1 bitti ve bizler de bittik..1-0'lık Fenerbahçe yenilgisi sonrası adeta yıkılan, kongreden galip çıkmasına, derbi mağlubiyetiyle sevinemeyen ve derbinin hakemi Çakır’ı eleştirmeyen ve suçu kendilerinde arayan sayın Polat’ın, acı itiraflarını içeren "Fenerbahçe'nin tek bir pozisyonu yoktu. Rastgele bir şutla gol atıp maçı kazandılar. Top bizi hiç sevmedi. Bana göre Rijkaard maçı kazanmak için doğru hamleler yaptı ama şanssızdık..İkinci yarı iyi oynuyorduk ancak ne olduysa o tribünden atılan pet su bardağı yüzünden oldu. Futbolcularımızı oyunun durması bozdu. Hızımız kesildi. Bir kendini bilmezin takımına ne kadar zarar verdiğini gördünüz. Şampiyonluk yolunda büyük bir avantaj kaybettik."söyleminin dikkate alınması gerektiğini düşünüyordum, fakat şimdi düşünemiyorum..
Sivas maçına bu sefer de, 4-1-4-1 şeklinde çıkardı takımı..Santos Kasımpaşa maçındaki hareketliliği içinde; Keita her zamanki kerata..Sivas, “Nerede o iki yıl öncesinin Sivas’ı?” dedirten bir oyun sergiliyor. Mesut Bakkal’da bir şey verememiş ki takımını sahada arıyor..Mehmet Yıldızı takımla birlikte kayıp..Saha’da sadece Galatasaray var..Farka gider derken 16’da Ayhan’ın müthiş ara pasıyla Barış durumu 1-0 yapıyor ve daha da umutlandırıyor izleyicilere..Golden sonra ne olduysa oldu Sivas sahada belirmeye başladı. Aykut 22’de şahane bir kurtarış yaptı..Mehmet Yıldız’da görünmenin savaşı içinde..Galatasaray düzelir gibi oldu. Ayağa iyi paslar yapıyor..39’da Keita, 43’te Santos 100’de 100 gollük pozisyonları değerlendiremedi. İlk yarı 0-1..İkinci yarı Sivas sahaya çıktı, Galatasaray çıkmadı..Galatasaray yok sahada..Hayrettin Yerlikaya Keita ile girdiği ikili mücadelede büyük tehlike atlattı; geçmiş olsun..Bundan sonra Sivas, yiğidoluğa yakışmayan sille tokat oynamaya başladı..68’DE Keita yerini Jo’ya bıraktı..Mustafa Sarp 84’te yerini Elano’ya bıraktı..Sivas sollu-sağlı ataklarla Galatasaray’ı bunalttı..90+2’de olan oldu; 73’te ve 83’te kurtardığı toplarla yıldızlaşarak “Bugüne dek neden Leo oynatıldı” sorusunu sorduran Aykut, 90+2’de yerden gelen yavaş topu, kendini arayan Mehmet Yıldız’ın önüne çıkarınca, M.Yıldız da aradıkları golü kaleye bıraktı ve yıldızlaşan Aykut’un tüm yıldızların sildi; Galatasaray’ın da umutlarını..Aslan bitti gibi, kuşlar timsahı da bitirme peşinde. Baksanıza Antalya maçında penaltı yerinden atılmadı diye “Lideri bitirecek olay” başlıkları atılmaya başlandı..Beyler bitirilen futbolumuz, futbolumuz..
Sabır, sabır, her an şampiyonluk karşınıza çıkabilir; sakın korkmayın..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUŞUTLUYORUMevesbere@mynet.com
FB yenilgisi sonrası çıkan aşağıdaki söylentiler, üst-üste alınan 3 mağlubiyeti bana göre 4’e çıkardı ve en zor koşulda uygulanması gereken zorunlu dayanışmayı bozar gibi oldu.. Ve Sivas’ta alınan beraberlikle alınan 5. Mağlubiyet, Rijkaard’ı, Rijkaard’da Galatasaray’ı bitirerek dayanışmayı temelinde bozdu.. Geciken eleştiri, eleştiri değildir; yıkılışın son sesleridir.. Bu ses önce fener yenilgisi sonrası yeni yöneticilerden ve Sivas’tan geldi..Galatasaray yönetiminin FB maçından sonraki eleştirileri bence gecikmiş, zamansız ve gereksiz eleştirilerdi. Özellikle yeni yönetimin yeni Başkan yardımcısı Ali Haşhaşı’nin söyledikleri: "Çok zor günlerde transfer için para bulduk. Ama karşılığını alamamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Şimdi Haldun ve diğer arkadaşlarımız daha iyi düşünecekler. Bu transferler tam bize uydu mu? Elano'ya verdiğimiz paraya bak. Bugüne kadar tek maçı kurtarmadı. Öbür tarafta Alex'e bak neler yaptı. Dos Santos maç boyu ne yaptı? İlk toplantıda bunları tartışmamız gerek. Rijkaard sakat olan Arda'yı niye oynattı. Baros girerse Jo Alves sahada kalsa ikisi bir arada ne yapacak bir görelim. Sonra üçüncü değişikliği niye yapmayız?" Fener maçı sonrası Futbol Şubesi Sorumlusu Haldun Üstünel’in verilmeyen penaltıdan bahsetmesini "Bunlara sığınmayalım" diyerek kamuoyunun takdirini kazanan Polat böylesi eleştirilere de meydan vermemsi gerekirdi..Verdi de.. Örneğin, isminin açıklanmasını istemeyen bir yöneticinin "Şu anda Rijkaard yerine herhangi bir Türk teknik adam olsaydı bundan kötü olmazdık. Avrupa ve Türkiye Kupası’ndan elendik. Şampiyonluk çok çok zor. Oynanan futbol ümit vermiyor o zaman Rijkaard'a neden bu kadar para veriyoruz..Abdullah Avcı’yı getirelim..Şampiyonlar Ligi'ne katılamazsak en az 10 milyon Euro gelirden mahrum olacağız, yeni stattaki kombine satışları da olumsuz etkilenecek.. Eskinin Fenerbahçe'si olduk. Ruhsuz, etkisiz yabancılar değil. Her koşulda savaşmaya cesaret edecek yerli oyuncular takımın iskeletini oluşturmalı..” şeklindeki eleştirileri ise bence Rijkard’ı ve oyuncuları olumsuz etkileyen eleştirilerdi..
Blog’daki Galatasaray yazılarını okursanız, endişeleri öteden beri bizler de de sıraladık; fakat yinede bir umut vardı. Galatasaray yeni yöneticilerinin ve Rijkaard’ın Sivas’taki çıkışı bu umutları tamamen zayıflattı..
Birçok yerli futbolcunun küstürüldüğü, sakat Arda'nın FB maçında oynatılması, Galatasaray peş peşe kaybedilen 3 maçtaki Frank Rijkaard hatası, oyun kurgusundaki değişkenliği, oyuncu değişimlerdeki yetersizliği, bazı oyuncular sitemde bulunuşu, Arda ve Sabri dışındaki Türk oyuncularını ötelemesi, Ayhan’ın, kısmen de Mustafa Sarp, Barış Özbek, Mehmet Topal’ın küstürülüşü; tüm bunları özeleştiri boyutunda sürekli yaptık..Salt Rijkaard’ı, Haldun Üstünel’i ve yabancı oyuncuları, ligin bitimine 7 hafta kala ve de şampiyonluk olasılığının olduğu bu süreçte topun ağzına koymak bence haksızlık ötesi, yanlıştı. Yöneticilerin bunda hiç mi payı yoktu..Daha dün sizler değil miydiniz bu isimleri el üstünde taşıyan ve göklere çıkaran yazılı-görsel basını alkışlayan..Sayın Haşhaş ve isimini vermeyen yöneticiler; siz yönetime Rijkaard ve topçularına ve de Haldun Üstünel’e ilk hatada saldırmak için mi geldiniz? Bence, zamansız çok yanlış bir çıkıştı. Eğer yönetici gerçekleri süzmeksizin duygularını koşturur ise, futbolcuların sahadaki koşularını engeller..Doğrudur; tam 9 puan..Es-es, Trabzon ve FB yenilgileri..Aymazlıklarla bütün benzer kayıpları eklediğinizde, Galatasaray kendi tadını değil, ligin tadını bozardı, yani lig erken biter, ikincilik ve UEFA’ya gitme savaşları yaşanırdı ve de Galatasaray’da kuşbakışı olanları izler, yeni sezon hazırlıkları bütününde paf takımı oyuncularını A takımına alıştırırdı..Ben yine umutluydum, ama buruk bir başarının umudu idi, o umut..Arjantinli kaleci Leo Franco’nun Arda'ya ''Öyle bir gol yemem bana yakışmadı…Hepinizden özür diliyorum. Şampiyon olamazsak bu maçtaki hatam yüzünden olacak'' Trajik ifadeleri bile bu umudumu kırmamıştı. Özellikle Leo Franco'nun bu sözleri üzerine Rijkaard'ın konuşmaya katılarak '' Şampiyon olamazsak diye bir şeyi kimsenin aklının ucundan bile geçirmesini istemiyorum. 7 hafta 21 puan demek. Hepsini alıp sonuna kadar şampiyonluğu kovalayacağız. Biz nasıl beklenmedik puanlar kaybediyorsak onlar da kaybedecektir. Tek yapmamız gereken bütün maçları kazanmak. Gerisini de bekleyip göreceğiz '' şeklindeki sözleri gerçekleşseydi, bekleyip görmeye gerek kalmayacaktı, çünkü yukarıdaki takımlar bana göre en az 6 puan kaybedecek maçlar oynayacaklardı, ama şimdi o yirmibir puan 19’a düştü....Ben yine de Servet Çetin’in “Yeterince mücadele etmedik” değerlendirmesine değil de, Rijkaard’ın değerlendirmesine değer vermiştim:, ''Sahada farklı şekillerde mücadele edebilirsiniz. Yüreğinizle oynayıp, çok çalışıp, çok koşabilirsiniz. İkincisi ise biraz beyninizi kullanıp, kalitenizi gösterebilirsiniz. Sakinliğini korumanız, oyunu açmanız gerekir. Bir derbiden sonra oyuncumuzun böyle söylemesi üzücü bir durum'' İspanyollar’ın Leo Franco için “Yılın en yavaş şutunu gol yapan kaleci oldu. Zaten bu tür golleri Atletico Madrid’de de yiyordu.” Demeleri beni asla umutsuzluğa düşürmedi, çünkü Aykut ve Ufuk gibi iki potansiyel kaleci vardı..
Reha Muhtar ; “Çeyrek akını bile olmayan FB’nin Selçuk ile bulduğu gol araştırılsın..” demişti..Bence araştırılması neyi çözecekti? Kartal’ın ensesinde beliren FB tehlikesini azaltmaya yönelik diyebileceğimiz bu öneri, aslında Galatasaray’ın üzerinde durması gereken bir konuyu içermiyor değil..Diyorum ya zaman-zaman Türkiye bir Juventus ve Milan’i ligden düşürten İtalya’daki şikeler olayını yaşayacak, ama ne zaman?Sivas maçı öncesi yenilginin yaşandığı ve centilmence başlayıp sona eren derbinin iki çirkin ismi vardı Andre Santos'un 'Nouma'vari görüntüsü ve Volkan Demirel’in kendisine yakışmayan duruşu.. …maçın sonlarında, kendisine gelen bir topu arkasıyla kontrol edip adeta kırıta-kırıta sürerek tribünlerimizi tahrik etme geleneğini sürdürdü….Geçen sene de, Ali Sami Yen Stadı'nda benzer şeyler yapmıştı..Fenerbahçe camiasının, bu küstahlığa karşı kayıtsız kalmaması düşündürücü değil, çünkü o bir fener. Aksine bu maç sonrası aziz başkan bugüne dek verilmemiş pirim ile ödüllendiriyor oyuncusunu..Arkasının bu marifeti tehlikeli olabilirdi, o top, ya ….kalesine girseydi..Beni asıl düşündüren geçen haftaki yazımdahttp://blog.milliyet.com.tr/Galatasaray_lige_de_havlu_atti__/Blog/?BlogNo=235981 kullandığımı şu ifade: “ ‘Daha 7 maç var, belli mi olur? ‘ demeyin sakın, çünkü Galatasaray’ın olası şampiyonluğu, bozulan damak tadını geri getiremez..” Çünkü FB yenilgileri, tıpkı “Galatasaray’ı yenelim ne lig, ne Avrupa umurumda değil” diyen FB düşün yapısına/psikozuna iter oldu.. Ahmet ÇELİKSÜNGÜ arkadaşın şu söyledikleri doğru galiba: “…İspanya'nın suyunu içmiş hocalar Türkiye'ye yaramıyor Şevket Bey... Beşiktaş Madrit'in hocası Bosque'yi getirdi olmadı. Fener İspanya'nın şampiyon Dede'sini getirdi olmadı. Şimdi de Barca'nın şampiyon hocası var ama dönüş bileti elinde... Olmuyor, olmayacak... Bu İspanya'dan bize hayır gelmez :) Şöyle yanıt vermişim: “Ahmet bey, böylesi başarılı çalıştırıcılar bizde neden başarılı olamazlar ki? O zaman İspanya'nın suyunda değil, kendimizde aramalıyız. Öylesi bir yapı var ki ülkemde adamların 6 ayda kimyası bozuluyor..Reha Muhtar çıkmış(Fener olmadık anda Kartal'ın ensesinde bitiverince) "Leo Franco'nun yediği gol Galatasaray yöneticileri tarafından araştırılsın" diyor.Anlaşılan Kartal ve Kanarya bu 7 haftada olmadık olayların kapısını aralayabilir..Dalga geçiyorlar "Ali Sami Yen'e gitmeye gerek yoktu, o şutu Kadiköy'den çeksek gol olurdu" diyerek. Evet, bu gol nasıl yendi. İspanya basını da "Franco A.Madrit'te iken de böylesi goller yediği için." şeklinde ???'leri taşıyan söylemlerde bulunmaya başladılar. İşin ilginç yanı Cem Yılmaz’ın devreye girmesi. “Bir tabir vardır ya; hayata 1-0 önde başlamak diye... Nasılsa Fenerbahçeli olduğumuz için 1-0 önde başlıyoruz. O kadar score-board’a bakmasınlar. Onla ilgili bir gerilim yaşamasınlar, güzel günler bizi bekliyor” diyerek Fenerlilere slogan bulmuş CMYZ: “Fener Cim-bom karşısında 1-0 önde başlar”… Çok doğru, ben de katıyorum, fakat bu slogan espri ise, ben de bir slogan buldum: “En büyük fener, başka küçük yok..”
Cüneyt Çakır için avazı çıktığı kadar bağıranların, onunla 3 puana kavuşmaları, olgunun bir başka ilginç yanı idi geçen hafta. Özellikle İlki değil, fakat Santos'a yapılan ikinci hareket yüzde 1 milyon penaltı idi..Gözlemci değil diyor..Onların neyi gözlediği anlaşılmıştır..Futbol Şutlanır oldu, tadı kalmadı..Eğer Sivas'ı kurtarır isek bu hafta her şey biter…”Ve Sivas maçı başladı; başladığı gibi bitmedi, 1-1 bitti ve bizler de bittik..1-0'lık Fenerbahçe yenilgisi sonrası adeta yıkılan, kongreden galip çıkmasına, derbi mağlubiyetiyle sevinemeyen ve derbinin hakemi Çakır’ı eleştirmeyen ve suçu kendilerinde arayan sayın Polat’ın, acı itiraflarını içeren "Fenerbahçe'nin tek bir pozisyonu yoktu. Rastgele bir şutla gol atıp maçı kazandılar. Top bizi hiç sevmedi. Bana göre Rijkaard maçı kazanmak için doğru hamleler yaptı ama şanssızdık..İkinci yarı iyi oynuyorduk ancak ne olduysa o tribünden atılan pet su bardağı yüzünden oldu. Futbolcularımızı oyunun durması bozdu. Hızımız kesildi. Bir kendini bilmezin takımına ne kadar zarar verdiğini gördünüz. Şampiyonluk yolunda büyük bir avantaj kaybettik."söyleminin dikkate alınması gerektiğini düşünüyordum, fakat şimdi düşünemiyorum..
Sivas maçına bu sefer de, 4-1-4-1 şeklinde çıkardı takımı..Santos Kasımpaşa maçındaki hareketliliği içinde; Keita her zamanki kerata..Sivas, “Nerede o iki yıl öncesinin Sivas’ı?” dedirten bir oyun sergiliyor. Mesut Bakkal’da bir şey verememiş ki takımını sahada arıyor..Mehmet Yıldızı takımla birlikte kayıp..Saha’da sadece Galatasaray var..Farka gider derken 16’da Ayhan’ın müthiş ara pasıyla Barış durumu 1-0 yapıyor ve daha da umutlandırıyor izleyicilere..Golden sonra ne olduysa oldu Sivas sahada belirmeye başladı. Aykut 22’de şahane bir kurtarış yaptı..Mehmet Yıldız’da görünmenin savaşı içinde..Galatasaray düzelir gibi oldu. Ayağa iyi paslar yapıyor..39’da Keita, 43’te Santos 100’de 100 gollük pozisyonları değerlendiremedi. İlk yarı 0-1..İkinci yarı Sivas sahaya çıktı, Galatasaray çıkmadı..Galatasaray yok sahada..Hayrettin Yerlikaya Keita ile girdiği ikili mücadelede büyük tehlike atlattı; geçmiş olsun..Bundan sonra Sivas, yiğidoluğa yakışmayan sille tokat oynamaya başladı..68’DE Keita yerini Jo’ya bıraktı..Mustafa Sarp 84’te yerini Elano’ya bıraktı..Sivas sollu-sağlı ataklarla Galatasaray’ı bunalttı..90+2’de olan oldu; 73’te ve 83’te kurtardığı toplarla yıldızlaşarak “Bugüne dek neden Leo oynatıldı” sorusunu sorduran Aykut, 90+2’de yerden gelen yavaş topu, kendini arayan Mehmet Yıldız’ın önüne çıkarınca, M.Yıldız da aradıkları golü kaleye bıraktı ve yıldızlaşan Aykut’un tüm yıldızların sildi; Galatasaray’ın da umutlarını..Aslan bitti gibi, kuşlar timsahı da bitirme peşinde. Baksanıza Antalya maçında penaltı yerinden atılmadı diye “Lideri bitirecek olay” başlıkları atılmaya başlandı..Beyler bitirilen futbolumuz, futbolumuz..
Sabır, sabır, her an şampiyonluk karşınıza çıkabilir; sakın korkmayın..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUŞUTLUYORUMevesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder