Öncellikle Kalecik Gazetesi sahibi sayın Hasan Gemalmaz’ın, konuyla ilgili kaynak bilgilerine ve beni tetiklemesine teşekkür ederim..
Evet; sarı ineğimize ne oldu? Onun da sağılacak durumu kalmadı.. Ne de verimli idi.. Kendinden emin, ne de güzel yayılırdı köylerimiz meralarında.. Zamanı gelince de, eti ve sütü ile beslerdi insanları..
Ne köy kaldı, ne köylü, ne sarı kız, ne de sarı inek; tümü kente göçtü ve Hayvanat da gün geldi İnsanat gibi (Şefik Görgeç’e ait bir sözcük) insansızlar tarafından bireysel ve grupsal rant aracı haline getirildi. Üretici bütünündeki ekonomik ranttan söz etmiyorum, dışalımcı (Ar.İthalatçı) bütünündeki bireysel ve grupsal rant aracından. Vurguncunun kardeşim, vurguncunun rant aracından.. Bu nedenle, Sarı kızın eti de sütü de, kumalarda ve komalarda..
Sarı kızın eti ve sütü üstüne kuma alınacak artık. Doğrusu dışarıdan et ve süt getirilecekmiş; anladığın gibi dışalımı yapılacakmış. Anlamakta güçlük çekildiği gibi et-süt vurguncularına (Fr. Spekülatör diyerek vurguncuyu aklarız) gün doğdu..
Gündem değiştiren bu sürecin de düğmesine; her şey de olduğu gibi Başbakan bastı… Ferman onundur “ Et fiyatlarını düşürün..” Yetkim olmadığı için düşüremedim, fakat düşünmeye başladım; “Bayram değil, seyran değil…” örneği nereden çıktı düşüklük, pardon düşürmek?... Amaç düşmüş halkı kaldırmaksa, doğru bir ferman; fakat işin içinde düşünmesek de, bu süreci vurguncular değerlendirirse, işte orda düşünmek gerektiğini söylüyorum.
Her ne kadar ilgili bakan; "Yeteri kadar besi materyali var. Et fiyatları belli bir yere kadar tolere edilebilir. İhtiyaç neyse gideririz, bu işi de bir hafta içinde çözeriz" dese de, benim aklım kese de..” Kimlerin kesesi ve kasası dolacak?” İzleyin et dışalımında kimlerin yakınları devreye girecek.. Doğrudur, kılıfı çoktan hazırlanmıştır bile.. Yoksulun evine girme kolaylığı elde edecek, Sarı ineğin onuru mu kurtarılacak, yoksa türeyecek olan et-süt dış alımcıların sorunu mu..?
Et fiyatları vurguncuların acımasızlığına kalmış. Şimdi bu acımasızlar ucuz et dışalımı yaparak, acımasızlıklarını öteleyecekler mi? Umurlarındaydı sanki.. Olan bizlere olacak.. Ferman sahibi “Bunlar yoksul halkın düşmanları.. Bunlarda Allah korkusu yok.. Bunlar yoksulun evine et girmesini asla istemezler” söylemiyle hakaretler yağdırarak bir güzel dinden ve yoksuldan geçinir, geçinemeyen halkım da sandıkta kendi kendine…
Kasapların önündeki tekir ve karabaş bir deri, bir kemik.. İnsanlarımız kasaplara fiyatlar yüzünden uğrayamıyordu; yanı kapıdan içeri giremiyordu, bu nedenle de kasap satır artıklarını kapıdan fırlatamıyordu ve tekir ve karabaş payını alamıyordu.. Bunları yadsımıyoruz; biz sarı kızı, sarı oğlanı yadsımıyoruz; biz onların sağlığını ve onları besleyen sarı ineğin durumundan söz ediyoruz: Üreticinin durumundan söz ediyoruz..
Güngör Uras hoca “Dışalıma gidilirse, et-süt ucuzlar, fakat Türkiye çok şey kaybeder, güçlü bir et-ot sahibi iken.. Tek bir şey kazanılır, hastalıklar..” diyor. Tam da b-öyle demiyor; kendi endişelerimle besledim söylemini, Fakat yukarı-aşağı benzer şeyler söylüyor; et dışalımının fiyatları kısa vadede düşüreceğini ama uzun vadede Türkiye'de hayvancılığın bitmesine yol açabileceğini belirterek..
Kısacası, sarı inek, üzerine gelen kuma ile komaya girer.. Çay üreticisi ülkeyiz, çay dışalımı…..
Meyve üreticisi ülkeyiz, meyve dışalımı…Orman ürünleri üreticisi ülkeyiz, kereste dışalımı….
Dört yanımız Deniz (Van’ı da say), deniz ürünleri dışalımı…
Buğday-Mısır ülkesiyiz, buğday-mısır dışalımı..
Kısacası; tarım ülkesiyiz, tarım ürünleri dışalımı…
Hayvancılık ülkesiyiz, et, süt, yumurta dışalımı…
Futbolcu ülkesiyiz, futbolcu dışalımı yapıyoruz. En önemlisi; elde kalmışlarıyla birlikte siyasetçi varsılı ülkesi olmamıza karşın, siyasetçi dışalımı yapıyoruz ve çoğunu da ekonomi bakanı yapıyoruz.. Sorunun özü burada yatmaktadır. Çünkü bunlarla, Avrupa’nın elde kalmışlarını alarak, değersizleri varsıllaştırmak adına, ülkemiz değerlerini yok ediyoruz..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUTeknopolitikalar Platformu
Yorumlar
Yorum Gönder