İSRAİL KIYAMET SAVAŞININ HABERCİSİ Mİ?
İsrail’e geçmezden, söyle bizimkilere bir uğramak istiyorum.. Bizim tarafta İlginç gelişmeler yaşandı ve yaşanıyor: Gazze’ye yollanan Mavi Marmara gemisini eleştirince Fetullah Gulen’i kendi gazetesi Zaman sansürledi ve Wall Street Jorunal gazetesine verdiği demecini yayımlamadılar.. “Önceden İsrail ile anlaşılmaması otoriteye karşı başkaldırıdır ve fayda getirmez. İsrail’den izin alınmalıydı” diyen Hocası ile besbelli ki Başbakan ters düşmüştü.
İktidar bağlılığını örselemek adına; yanlış anlaşıldığı yazılıp söylense de, işleyen süreç ‘Hoca’larını bile tanımayabildiklerini gösterdi.. Fakat, her zaman, her yerde hazır ve nazır olduğunu, kanıtlayan sayın Bülent Arınç “Hoca Efendi her zaman olduğu gibi doğruyu soyluyor…Ağızlarını her açtıklarında Hoca Efendi’ye iftira yağdıranlar simdi kendilerine destek bulmak için onu referans göstermeye başladılar. Çiçeklerini hazırlamaya başlasınlar artık…” diyerek, konuyu farklı tarafa taşıdı ve Hoca’nın geliş sinyalini verdi..
Eğer durum bu değilse; ya işleyen İsrail kavgalar sureci inandırıcı değil ve İsrail ile içiçelik var, ya da gizemli bir dışlanmışlık. Aslında, iki farklı duruş da bir bütünün parçacıkları.. Kafalarda soru işaretleri yaratan ve komplo teorilerini besleyen olgu; ‘Gazze’ye giden insani yardım konvoyu organizasyonunun Türkiye sorumlularından Abdullah Dilipak’ın; Balçiçek Pamir’e; gemideki isim ve mesleklerine dair listenin İsrail yetkililerin eline nasıl geçtiğini sorması’ oldu..
Olgu; İsrail bir darbe daha vursa birilerinin kararan yapısı aklanır ve ansızın sütten cıkmış ak kasık olabilir miı Umut Gazze konvoyu muı Siyasi erkin başı ikinci konvoyda olacağı doğru muı Sorularını da beraberinde getirdi. Arkadaşlar; düşüncelerinizin böylesi gelişmeler karsısında 8 şiddetinde depremle sarsıldığını duyumsar gibiyim.. Bir önceki yazımda benzer kuşkuları işlemiştim:
http://blog.milliyet.com.tr/ısrail_Kavgalarindaki_amac___/Blog/ıBlogNo=246848&RefNo=22
Olgu, Tevrat tartışmalarıyla zenginleşme sürecine girdi. Keşan’daki konuşmasında; Başbakan Erdoğan’ın Konya'da Tevrat'tan örnekler verdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu; "Recep Bey Tevrat'tan anlıyor, kendisine teşekkür ediyoruz. Ne diyor, 'Tevrat'ın altıncı emri öldürmeyeceksin' diyor. Bunu güzel soyluyorsun ama bunun bir de sekiz emri var. Orada da 'Çalmayacaksın' diyor. Dokuzuncu emri ise 'Yalan söylemeyeceksin' diyor.” söylemiyle, aniden Tevrat ayetleri gündemimize oturdu.. Beyler sayın Kılıçdaroğlu tuttu ve birileri de hapı….
Söz Tevrat’tan açıldığına göre; İsrail tarafına geçebiliriz. Öncelikle, geçiş yolu üzerindeki Ömer Çelakıl kardeşime biraz uğramak istiyorum: Yeteneği; sureleri 'Simetrik Sayı Dizisi(Kuran'ın22 yıl 22 ay 22 günde indiriliş örneği)' adını verdiği bir sistemle çözdüğünü ve mucizelerin kaynağını bulduğunu savlamasında gizli. Sistemi, Arap harflerinin sayısal karşılıklarıyla yapılan bir isleme, yani Ebcet* hesabına dayanıyor. Çelakıl’ın bu konuda öncesi yok, söncesi var. Şöyle ki; bilindiği gibi kutsal kitaplarda evreni ve insanı açıklayan şifreler bulunduğuna dair yaygın bir kanı vardı.
1974 yılında Mısırlı bir biyokimyager olan Reşad Halife, kısa surede bütün İslam dünyasını sarsacak olan ‘‘19 Mucizesi**’’ fikrini atmıştı ortaya. Halife'ye göre, Kuran-ı Kerim'de 19 sayısı üzerinde yürüyen bir kodlama vardı. 1997 yılında ABD'de yayımlanan, ‘‘The Bible Code (Tevrat'ın Şifresi)’’ adlı kitapta, dünya tarihinde yasanmış ve yaşanacak bütün olayların muhtelif şifreler halinde Yahudilerin kutsal kitabında yer aldığı iddia ediliyordu. Washington Post ve Wall Street Journal'de uzun yıllar gazetecilik yapmış olan Michael Drosnin'in kaleme aldığı kitap, İbranice metinlerin bilgisayara yüklenmesi ve özel bir ‘‘şifre çözücü’’ ile ayet ve sureler arasındaki ilişkilerin araştırılması esasına dayanıyordu.
2002 yılında Devreye Çelakıl girdi ve 'Simetrik Sayı Dizisi’ ile Kur’an’ın Şifrelerini çözmeye başladı. Çelakıl’a göre; Tarihteki ilk uzay aracı 1957 yılında uzay yolculuğuna çıkmıştır (Sputnik). Şaşırtıcı bir bicimde Kuran'daki 19:57 numaralı ayet de gökyüzüne çıkmaktan ve yükselmekten bahsetmektedir. Kuran-ı Kerim`ın 1400 yıl önce indirilmesine rağmen günümüze dair mesajlar vermektedir. O zaman DNA molekülünün varlığından bile haberdar olunmadığını halde kutsal kitapta DNA ile ilgili işaretler bulunmaktadır.. Yani açıkça orada DNA yazmıyor. Harfler orada sürekli tekrar ediliyor ve bulunduğu yıl işaret ediliyor…
Kur'an-ı Kerim'de "Bir gün (yevm)" kelimesi 365 defa geçmektedir. Bildiğiniz gibi Dünya’nın Güneş etrafında tam bir kez donuşu 365 gün sürer. Yukarıdakileri doğru sayalım.. Fakaat bir yorumu vardı ki, fos cıktı; Çelakıl’a göre; 2004 ya da 2005 yıllarında dünya’ya göktaşı/kuyruklu yıldız düşeceğini söylemiş, düşmemişti.. Ama; yakın zamanda yaptığı bir şifre çözümü vardı ki, göktaşı kadar toplumda etki yapmıştı; Çelakıl; “Kuran-ı Kerim`de Tayyip sifresi”ni çözmüştü..
“Kuran-ı Kerim`in Şifresi” kitabını da yayınlayan Ömer Celakıl`ın savına göre, Kuran`ın 14.Süresinin (İbrahim süresi) 24.Ayetinde Türkiye, Tayyib ve Ankara kelimeleri yan yana idi. Bu gizemötesi kutsallık Cenk Koray’ı çağrıştırdı bende. Yıllar önceydi; Cenk Koray Kur’anımızdak var olduğuna inanılan “19 Mücisesi”ni, 19 Mayıs 1919, 1881 ve 1938 gibi Atatürk ile ilgili tarihlere bağlıyan bir kitap yazdı.. Bir TV kanalında konuya değindikten sonra da, bilinen meczuplardan biri tarafından bıçaklandı.. Ne kadar ilginç değil mi? Konu Atatürk olunca bıçakla,Tayip olunca sıcakla karşıla..
Tayip bey, Ömerlerden şanslı.. Bir de refleks Ömer var; çelik gibi her zaman savunmaya geçen.. Çelakıl’ı son olarak; İsrail terörünü yorumlarken gördüm. Kutsal kitaplardan yola çıkarak haydutluğun gizemli boyutunu işliyordu.. Çelakıl’ın söylediklerinden, İsrail’in Tanrı tarafından gönderilmiş Armagedon kurgucusu, yani gezegen silicisi olduğunu çıkarsamadım, yani söylediklerinden başka anlamlar çıkarmadım, söylediklerini öyle anladım....
Kaynaklara baktığınızda, Çelakıl’ın söylediklerini kutsal kitap şifrelerini çözmeksizin görebiliyorsunuz… Armagedon, Kıyamet'e yakın meydana geleceğine inanılan korkunç bir felâketin adı. Kelime, İbranice Megiddo Tepesi manâsına gelen Har Megido'dan geliyor. Megiddo, Kutsal Kudüs topraklarında yer alan ve üzerinde eski zamanlarda büyük savaşların cereyan ettiği derin bir ovanın adı.
Tevrat’a göre; Tanrı, İbrahim’e, İshak’a ve Yakup’a karsı beslediği sinirsiz sevgi nedeniyledir ki onların zürriyetini çoğaltmış ve İsrail oğullarını kendi öz kavmi saymıştır. Onları Mısır'dan kurtarıp yeni ve güzel ülkelere kavuşturması Musa'ya karşı beslediği sevgidendir (Bkz. Tesniye, Bap 9-10; Bap 11: 9) Ancak ne var ki İsrail oğulları, Tanrı’nın bütün yasaklarına karşın,….. Tanrı'ya karsı suç islemiş olurlar. Bu nedenle Tanrı’nın öfkesi İsrail’e karsı alevlenir ve onları, sırf bu nedenle cezalandırmak üzere, Mezopotamya Kralına satar…
Her defasında İsrail oğulları Tanrı’nın gözünde kotu olanı yaparlar ve her defasında Tanrı onları cezalandırır ve başka milletlerin boyunduruğu altına sokar; ve soktuğu an İsrail oğulları feryadı basar, pişmanlık duyar Her feryat edişte Tanrı rikkate gelir, onları kurtarmak üzere meleklerini, peygamberlerini, elçilerini gönderir sırayla, hep kurtarıcı olarak İsrail’in başına geçerler (Hakimler, Bap 3: 5-12). (Hakimler, Ba 4: 4); Fakat, yine Amos'un söylemesine göre Tanrı, her zaman olduğu gibi, bu söylediği şeylerden dolayı pişman olup İsrail’i iyi günlere eriştireceğini belirtmekten geri kalmaz…
İsrail adının anlamı da Tanrı adına güreşenmiş.. Böylesi temalar Tevrat’ın hemen her bölümünde tekrarlanır. Tanrı’nın neden dolayı İsrail oğullarını kendi kavmi olarak seçtiği ve diğer kavimlere nazaran üstün ettiği sorusunu Yahudiler bile doğru dürüst yanıtlayamadıkları savlanmaktadır… Gizemötesi ilginçlikler de bu olsa gerek.. Asıl ilginçlik; büyük ahlaksızlık suçu nedeniyle iki yıl kürek hapsine çarptırılan ünlü İrlandalı yazar Oscar Wilde (1856-1900)’nin bile; "Çocuklarımın ahlakı bozulmasın diye Kutsal Kitap'ı onlara okutmuyorum" demesi..
Eğer; Tevrat bunları söylüyor ise doğrudur. Benim; günümüz İsrailoğulları, son olarak batı milletlerine satılmışlardı, Tanrıya yalvardılar, affedildiler, kutsal topraklarına geri döndüler, fakat, 62 yıl gibi çok kısa sürede, yine tarihsel suçlarını ve günahlarını tekrar etmeye başladılar.. Kutsal tarih tekrar mı edecek? Bu sefer kime satılacaklar? Bu millet biz olabilir miyiz? Küresel efendiye diklenmeler, İsrail ile savaşlar, Çelakıl’ın Tayip ismi mucizesi, Iran-Brezilya eksenli uranyum takası, İran’a yaptırım uygulamak isteyen küresel efendiye rest çekip İran’ın yanında yer almalar..
Tüm bunlar benim kafamı karıştırmıyor değil; her ne kadar karşıtlarıyla organik ilişkiler devam ederken bu duruşların sanal kahramanlık olduğunu söylesek dahi.. Çelakıl bu konularda daha da tetikliyor.. ABD'nin sahinleri olan yeni muhafazakarlar, yani Neocon'lar ile dünün Yahudi düşmanı, fakat sonradan nasıl olduysa Yahudi işbirlikçisi olan Protestan mezhep yanlıları evangelistlerin ve ısrail'in Siyonist asırı sagının ortak ideali, Ortadogu merkezli bir dunya savası cıkarmak. ıste buna “Tanrıyı kıyamete zorlamak” diyorlar. Ya da “Mesih'i dönmeye mecbur bırakmak.”
ABD Baskanı Bush'un sıkı sıkıya bağlı olduğu Protestan fundamentalizmi Armageddon çılgınlığına inanıyor. Öyle ki; Bush, Fransa Cumhurbaşkanı Jasgues Chirac’a bir konuşmasında, 2029-39’da Armagedon yaşanacak demiş.. Ne kadar da kendimizden emindik Bush’un samimiyetinden.. O bacak-bacak üstüne atınca, hemen de biz atıyorduk… Bushlara göre; göre Hz. İsa’nın gelmesi için bu uçuncu milenyum basında mutlaka “Armageddon” denen o nihai savasın çıkması lazım. İnanmış Protestanların hedefi Tanrı'ya kıyamet icin yardımcı olmak...
Bunun icin de kıyamet savasının fitilini ateşlemek gerekiyor... Peki bu savas nasıl çıkar? İşte bu noktada işin ucu Türkiye’ye de dokunuyormuş. Çünkü bu kıyamet savası Ortadoğu’da patlayacak. Onların inanışlarına Gore Armageddon Savaşı Kudüs yakınlarındaki Magedon Tepesi etrafında gerçekleşecek. Armegeddon Savaşı Müslüman ordusunun İsrailoğullarına saldırmasıyla çıkacakmış. Protestan fundamentalizmi, Armegeddon Savaşı’nda İsrail’in desteklenmesi gerektiğini savunuyor… Keşke daha fazla uranyum takasında bulunsaydık.. Çünkü; Çelakıl bu olguyu Fil süresiyle kanıtlamaya çalışıyor:
Fil süresinin Arapçası: Bismillahirrahmanırrahim Elem Terekeyfe Feale Rabbüke Biashabil'fil* Elem Yec'al Keydehüm Fi Tadlilin* Ve Ersele Aleyhim Tayren Ebabile* Termihim Bihicaretin Min Siccilin* Fecealehüm Keasfin Me'kulin* Türkçesi: “Ey Muhammed! Kabe'yi yıkmağa gelen fil sahiplerine Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? Onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı? Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi. Sonunda onları, yenilmiş ekin gibi yaptı.”
Çelakıl’a göre; Burada Sicil; Nükleer silahlar, ebabile; uçaklar, Tayren; Türkiye, tayren’in içindeki ayren; Iran ve Irak demekmiş..Anlaşılan İsrail ve onun ağabeyleri AB ve ABD’ye karşı Iran ve diğer Müslüman ülkelerle birlik olup savaşa gireceğiz..Nükleer iletiler Kur’an da var zaten. Kutsal kitabımızın Keyf süresinin 18:39 ayette, kütlesi 1839 me olan Norton ve 18:37 ayette de kütlesi yaklaşık 1837 me olan Proton adı geçmektedir.. Çıkarsamam o ki; Fillerle gelenleri biz nükleer silahlarla vurmanın hazırlığı içindeyiz..Bu nedenle Uranyum takasına sevindim..
Takoza gelmeyiz inşallah.. Çelakıl’ın dediği bir şey aklıma takıldı: Diyor ki; Fil sahipleri Amerikalılar, çünkü Cumhuriyetçilerin parti amblemi fil..İyi de Cumhuriyetçiler Bushlar. Obama Demokrat partiden..Çelakıl burada yanıldı, çünkü, hangi surede olduğunu iyi duymadım, o surede Orduların başında uzun siyah adam geçeceğini bulgulamıştı… Bilmem belki de, orayı iyi algılayamadım.. Benim asıl algılayamadığım; depremin ne zaman olacağını bulgulayamayanların, kıyamet tarihini bulgulamaları..
Kıyameti bulgulamaya gerek yok aslında; var kıyamet. Gidin Sudan’a, gidin yoksul Asya ve Afrika ülkelerine açlıktan ölen insanların kıyametini görün..Filistin’de savunmasız katledilen Müslümanların kıyametini, AB+ABD=ARBD savaş denkleminin yarattığı Irak ve savaştırılmaksızın katledilen Müslümanların yaşadığı kıyameti, Afganistan kıyametlerini görün..Birilerin beslemek için Hesler ile ve Nükleer enerji tesisleri ile doğayı katledenlerin yarattığı kıyameti görün..
Savaştan söz ediyoruz beyler, savaştan.. Doyumsuz kapitalizm, Birincisi ve ikincisi ile yaptığı temizliği, üçüncü dünya savaşı ile yapacak ve çok daha fazla insan ölecek..Ve gezegenimiz dinselleştirilmiş iki kutba dönüşecek; Hıristiyan ve İslam kutbu.. İnsanların kutsal inançlarını sermaye yapmayı tutku haline getirenler, bu sermayeyi kaybetmemek için her iki dini de nükleer başlıktan tehlikeli kılacak oyunlarından vazgeçmeyeceklerdir.. Yapılacak olan şey, bizlerin vazgeçirme savaşlarından vazgeçmemizdir..
Şu unutulmasın: “Yaşam bir hevestir, ilk ve son nefestir” İşte bu hevesimizi kırdırmamak, ilk ve son nefesimizi onlara teslim etmemek için, böylesi sanal kahramanlıklara ve safsatalara ve de soytarılara ödün vermeyelim, kardeşim,vermeyelim!!!!!.. *: Geleceğin bilinmezliğinden türemiş kendine Gore felsefesi olan hesaplama. Kimine Gore, bos, asılsız, temelsiz, uydurma ve herhangi bir temele dayanmadığı için doğru olduğu kabul edilmeyen, çürük, doğru ve gerçeğe karşıt inanış, yani, Arapçası batıl(butlan), Farsçası hurafe.. **: Kuran tam 114 (19x6) sureden oluşmaktadır.
114, Kuran’ın en temel matematiksel sayılarından biridir. Kuran’ın oluştuğu 114 bolum 19’un 6 katını verir. Diğer ilginç bir nokta da Kuran’ın 114. suresi olan Nas Suresi’nin 6 ayet olmasıdır. 114’u 19’a böldüğümüzde, Kuran’ın son suresi olan (114. suresi) Nas Suresi’nin ayet sayısını elde ediyoruz. İyi de be kardeşim 114’u 6x19 ile yakaladığın gibi, 12x9.5 ile de yakalayabiliyorsun..Her ne ise ben de sizin aklınızı çelmeyeyim,Çelakıl gibi....
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder