GÖKÇEK VE TOPBAŞ B.YASASINA KARŞI..
“Kötü yasa yoktur, kötü uygulama vardır” diye bir tümce kullanırdım genellikle… Kullanırdım, çünkü; hiçbir yasanın toplumsal çıkardan soyut hazırlanmadığı, yani kötü yasa olmadığı, kötü uygulamalar nedeniyle, yasalara tecavüz edildiğini düşünürdüm..
“Kullanırdım” dedim, çünkü 2002’den sonra kullanmaz oldum.. Kullanmaz oldum, çünkü; 2002’den sonra kötü uygulamaları kurumsallaştırma adına var olan yasalar üzerinde oynandığı gibi, yeni yasalar bile kötü uygulama işlevi ile donatmak adına, defalarca değiştirildi.. Örneğin Devlet İhale Yasası..Ve şu anki Belediye yasası.. “Gökçek ve Topbaş’a süper yetkiler geliyor”muş.. Eğer söylenmek istenen Büyükşehir Belediye Başkanlarına yetki ise, sadece Gökçek’e ve Topbaş’a değil, İzmir için, yanı Aziz Kocaoğlu için de aynı yetkiler geliyor…
Salt Gökçek ve Topbaş’ı esas alarak, bir şeyler anlatmak ise amacınız, yani; onlar kötü uygular, Kocaoğlu uygulamaz demek istiyorsanız, ben de katılıyorum size… Yıllar önce Özal dönemini anımsıyorum.. Önce Büyükşehir Belediye Başkanlarına büyük yetki verdi, ardından bu yetkileri geri aldı. Vermesindeki ve almasındaki neden Belediyelerini Erdal İnönü’ye kaptırmasıydı..
Yasal çerçeveler, aynı işbitirici mantık çerçevesinde biçimleniyor gibi.. Önce, Devlet İhale Kanunu’na biçim verildi, ardında Belediye yasasına.. Böylesi yasa düzenlemelerinin ne getirip ne götürdüğünü; değişiklikle nelerin amaçlandığını önceden yazmıştım:
- http://blog.milliyet.com.tr/Kiyilara_torba_yasasi_ile_kiyiliyor_mu_/Blog/?BlogNo=204664
Bu son yasa değişikliğin ‘Süper Yetki’ bütündeki yeni getirilerine bir bakalım: Buna göre; belediye, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, kentin nefes alma odaklar (Fr. Rekreasyon) ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilecek.
Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak ilan edilecek alanın üzerinde yapı olan veya olmayan imarlı veya imarsız alanlar olması, yapı yükseklik ve yoğunluğunun belirlenmesi, alanın büyüklüğünün en az 5 ve en çok 500 hektar arasında olması, etaplar halinde yapılabilmesi hususların takdiri özel olarak (Ar.münhasıran) belediye meclisinin yetkisinde olacak.
İmar Kanunu’nda belediyelere verilen yetkileri kullanmaya Büyükşehir belediyeleri yetkili olacak. Verilecek kamulaştırmanın aceleliği kararı Büyükşehir belediye meclisi tarafından verilecek. Kentsel dönüşüm ve gelişim alanları içinde yer alan eğitim ve sağlık alanları hariç kamuya ait gayrimenkuller harca esas değer üzerinden belediyelere devredilecek…
İlçe belediyelerinin kentsel dönüşüm projeleri hazırlayıp uygulama yetkilerinin Büyükşehir belediyesinin onayına bağlanacaK.. Tüm kamu kurumlarına ait gayrimenkullerin “harca esas değer” üzerinden çok komik bir bedel karşılığında belediyeye devredilecek… Bu kanun yürürlüğe girmesinden önce yargı mercilerine açılmış ve henüz hükme bağlanmamış davalarda bu kanun hükümleri uygulanır” ibaresiyle süren davalara müdahale edilecek..
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanımında bulunan yerlerde Milli Savunma Bakanlığının muvafakati alınmayacak… Bu bana göre ‘Belediye yasası” değil “Belediye kasası”…. Ne rastlantıdır ki; bu yeni yasal düzenleme, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kentin sınırları içinde, ‘Nazım İmar Planına’* göre korunması gereken açık alan niteliği taşıyan boş alanlarda, plan kararlarına ve plan onama kararlarına karşı açılmış davalarla eş zamanlı olarak gündeme geldi ve katlı kavşak mantığıyla kenti yöneten(lere) geniş yetkiler tanındı..
Ve de en önemlisi; istediği bölgeyi ya da parseli, mevcut sakinlerinden alarak yüksek rant ödeyenlere terk etmek yetkisi veren düzenleme adına, yasaya “üzerinde yapı olan veya olmayan, imarlı veya imarsız” ifadesi eklenerek, belediye sınırları içindeki tüm alanların, potansiyel kentsel dönüşüm alanı haline getirilmesi… İşte bu Belediye yasasına, İstanbul Büyükşehir Belediyi Başkanı Kadir Topbaş ve Ankara BBB Melih Gökçek karşı.. Evet, evet, resmen karşı. Özellikle Melih.. Melih’in bu kadar dik duracağını ve demokrasi adına tavır koyacağı kesin aklınıza gelmezdi..
Gelmezdi tabi ki.. Kusura bakmayın yine gelmeyecek, çünkü; Gökçek’in karşı duruşu süper yetkilerini yetersizliği.. O; borçlarının silinmesini istiyor.. O; ilçe Belediye Başkanlarını ben atayayım istiyor.. Bence haklı; bugüne bir dediği iki edilmeyen sayın Gökçek’in buncağız isteğinin geri çevrilmesi büyük haksızlıktır, demokrasizliktir ve de ulusal faşistliktir.. Kesin bu işin içinde İsrail parmağı var.. Zavallı ülkem; üçüncü sınıf insanları da arar oldun değil mi?...
*: Onaylı el altında bulunan (Ar. Hâlihazır) haritalar üzerine varsa kadastral (arazilerin sınırları, köşe noktaları, alanları vs. gibi özelliklerinin belirlenerek plan haline getirilmiş durum) durumu işlenmiş olan, varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hazırlanan ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere 1/2000 veya 1/5000 ölçekte düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile bir bütün olan plandır.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUTeknopolitikalar Platformu
Yorumlar
Yorum Gönder