“Taşımalı Eğitimin” yanında “Taşımalı siyaset” süreci işletilir oldu. Siyasi iktidar alanları doldurmak için, devletin olanaklarını (özellikle yerel yönetimler aracılığıyla) kullanarak, başına “Evet” geçirdiği yurttaşlarımızı taşıyarak, “Hayır!” ın önünü kesmek istiyor. Bu “Taşımalı siyaset” kurgusuyla, asla halkoylamasında, halkımızı oyu ile oyuna getiremeyeceklerdir. 12 Eylül 2010’daki halkoylamasındaki oyum; “Artıdemokrasi” için, “E-Vet” değil, “E-Ret”tir. 12 Eylül faşist anayasasını ortadan kaldırıyorum yalanıyla, sivil faşizmin kapısı aralanıp, artıdemokrasinin değil, antidemokrasinin kurumsallaştırılmak istenmesi, gerekçemdir.. Önce Bu Anayasa değişikliği paketinin iyi şeyler getireceğini söyleyen “E-vet”çilerin sıraladıklarına bir bakalım:
- 1-Çocuk istismarının önüne geçilecekmiş.. Kesinlikle katılıyorum, fakat inanmıyorum, çünkü taş atan çocukları içeri atan mantık bu konuda asla samimi değildir..
- 2- Fişleme son bulacakmış... İnsanları dinleten tele-kulak mantığı bu konuda bana güven vermiyor.
- 3- Darbecilerden hesap sorulacakmış... Bırakın 12 Mart’ı, 12 Eylül’den hesap sormayan, aksine Menderes-Menderes diyerek, 1960 Devrimini sorgulamaya hazırlanan ve sanal Ergenekon sürecini işleten, 12 Eylül türevleri asla bu konuda inandırıcı gelmiyor bana..
- 4- Durduk yerde ordudan atılanlar mahkemede hak arayabilecekmiş... Ordudan kimler atıldı? Karanlığın gülen müritleri. Yani Atatürk’ün evrensel felsefesinin karşıtları. İrticanın önünü açacak böylesi bir itiraf “Hayır!” demenin temel gerekçesi benim için..
- 5- Yüksek yargının kendini Meclis'in ve Hükümetin yerine koymasının önüne geçilecekmiş. Kuvvetler ayrılığına inanmayan, salt siyasi erki egemen kılmak isteyen, sivil faşist anlayış sahipleri bu doğru hakkında ne kadar samimi olabilirler ki..
- 6-Yüksek yargıda tarafsızlık sağlanacakmış... Onlar değil mi, düşünenleri sorgusu sualsiz hapishanelerde tutan. İşlettikleri anidemokratik süreci “Temiz eller operasyonu” diye adlandıran bu “Tespih eller operosyonu” duruşun sahipleri, asla beni inandıramaz.
- 7- Sivillerin askeri mahkemede yargılanmasına son verilecekmiş... Bu çok doğru konuda bile beni inandıramazsınız. 12 Eylül faşizmi sivilleri yargılarken, alkışlayan ve alan boşalmasıyla bayram edenler bu konuda inandırıcı olamazlar
- 8- Anayasa Mahkemesi'ne kişisel başvuru Yapabilecekmiş.. Hade be ordan. İçeri attığı insanlara hukuki haklarını kullandırmayan ve yıllardır içeride tutan bu mantık mı, bu hakkı verecek insanlar..
- 9- Türkiye'nin geleceğini, vatandaşların özgürlüğünü belirleyen iki kurumun (Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) belli bir zümrenin elinden kurtulup demokratikleştirilecekmiş.. Bu iki kurumu cemaatçi gruplara teslim ederek, din devletine giden faşist yapılanmaya mı inanayım.
- 10- "Dediği dedik" HSYK kararlarının yargı denetimine açılmış... Ne demek yargıyı, yargıya açmak.
- 11- Aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olunabilecek ve grev hakkının önündeki engeller kalkacakmış..
- 12- Hak için savaş veren emekçiyi biber gazıyla ve de saçlarından tutarak sokaklarda sürüyenler emekçi hakları konusunda asla beni inandıramaz.
- 13- Memurların toplu sözleşme hakkı alabilecekmiş… Bunun adı dalga geçmektir. Bunun için Anayasa engeli mi vardı. İkincisi, sen değimlisin, sokaklar işsizlerle dolu diyerek memurları aşağılayan Ve ben çıkıp sana “E-vet” diyeceğim ha…
- 14- Darbecilerin hazırladığı Anayasa'nın değişecekmiş... Çoğunluk sen de iken değiştirmediğin olguyu halkoylaması sonrasına bırakacağını söylemek, samimiyetsizliğin daniskasıdır..
- 15- Yurtdışına çıkış özgürlüğünü genişletecekmiş.. Resmen dalga geçiyorsunuz. İktidara geldiğin günden beri ömrünün yarısı dışarıda geçen biri olarak, sana soruyorum: “Yurtdışına kaçacaklar diye, suçsuz insanları içeri dolduran ve onların yaşam hakkına gem vuran senin bunu söylemeye hakkın var mı?!”
Peki “Hayir” diyenlerin bu Anayasa değişikliği ile ülke vatandaşının başına neler geleceğini savlayanların sıralamalarına bakalım: Uzmanların belirlediğine göre;
- 1 - ''kanun önünde eşitlik'' başlıklı 10. maddesinde değişiklik yapılıyor. Çocuklar, yaşlılar ve engelliler, gibi özel süratle korunması gerekenler için alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz'' Bunun Anayasaya yazılması bile bir utanç sebebidir. AKP ya da başka hangi Hükümet “Çocuklar, yaşlılar ve engelliler” için hangi düzenlemeyi yapmıştır da “Anayasa ya aykırılık” iddia edilmiştir.
- 2 - ''özel hayatın gizliliği'' başlıklı 20. maddesinde değişiklik yapılıyor. Bu maddenin detayına inmeye hiç gerek yok. “Anayasa Değişikliği Paketi” ne bu maddeyi koyan bu hükümet, 70 Milyonu dinleyen, izleyen, kişisel verilerini depo eden bir hükümettir. Bu paketi kökünden reddetmesi gereken Anayasa Mahkemesi’nin bile dinlenme korkusuyla “kurye ile iletişim kurma” yoluna gitmesi söylediğimiz istibdat sürecinin en açık delilidir. Aynı zamanda Anayasa Mahkemesi’nin bazı üyelerinin gelecek korkusu nedeniyle etki altında kalarak oyunu değiştirmesinin de yegâne nedenidir.
- 3 - MADDE 3- Anayasanın ''seyahat hürriyeti'' başlıklı 23. maddesinde değişiklik yapılıyor. ''Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hâkim kararına bağlı olarak sınırlandırabilecek.'' şeklinde değiştiriliyor. Bu madde ile vergi borcu olanların Yurt dışına çıkmaları serbest hale geliyor. Bu hükümetin Başbakanı, Maliye Bakanları, başta olmak üzere vergi sicilleri incelendiğinde bu maddenin kimler için hazırlandığına rahatlıkla anlaşılacaktır.
- 4 - Anayasanın ''Ailenin korunması'' başlıklı 41. maddesinde değişiklik yapılıyor. Bu madde de yazılı olanlar zaten Türk Ceza Kanunun da mevcuttur. Eğer TCK değiştirilirken “Çocukların korunması ve cinsel istismarı” ile ilgili madde “Anayasa ya aykırılık” nedeniyle geri çevrilmemişse – ki konu bile edilmemiştir – bu madde birkaç zekâ fukarasını kandırmaktan başka bir anlam taşımaz.
- 5 - Anayasanın, ''toplu iş sözleşmesi hakkı'' başlığını taşıyan 53. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı tanınıyor. Bu madde ile Memur’un kalbi kazanılmaya, daha doğrusu Memur kandırılmaya çalışılmıştır. Bir defa memura grev hakkı verilmiyor. Toplu sözleşmede ise Uzlaşma Kurulunun kararı kesin sayılıyor. Uzlaşma Kurulunun nasıl teşekkül ettiğini düşündüğümüzde Memurun nasıl kandırılmaya çalıştığını da görmüş oluyoruz.
- 6 - Anayasanın, ''siyasi partilerin uyacakları esaslar'' başlıklı 69. maddesi değiştiriliyor. Bu madde ile AKP, partilerinin kapatılmasını zorlaştıracak bir tedbir almaya çalışmaktadır. Kapatılacak Partinin TBMM’de kendisini kapatma kararı vermesi gerektiğini savunan, “odaklaşma” yı devre dışı bırakan bir maddedir. Parti kapatma konusunda bu kadar hassas olan AKP ve “Demokrat” çevrelerin bir siyasi partinin Genel Başkanı dâhil hemen hemen tüm yöneticilerini cezaevinde bulunmaları konusunda ne düşündüklerini hep merak etmişimdir.
- 7 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 74 üncü maddesinin kenar baslığı “VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” seklinde değiştirilmiştir. Bilgi edinme yasası AKP’den önce çıkmış bir yasadır. Yasaya bakıldığında bir sorun yoktur. Ancak uygulanmasında keyfilik vardır. Bu uygulama hataları Anayasa ile düzeltilmez. Yasa ya uymayan Anayasa ya da uymaz. Dolayısıyla buda bir göz boyama operasyonudur. Bu konuda çok güzel örnekleri bizzat yaşadım. Ama onları yazıp konuyu uzatmak istemiyorum.
- 8 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84'üncü maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Bu madde, eylem ve söylemleri nedeniyle partisinin kapatılmasına neden olan suçlunun Milletvekilliğinin düşmesi ile ilgilidir. Ancak bilindiği gibi bu madde için yeterli oy alınamadı ve madde paketten düştü.
- 9 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94'üncü maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder.” TBMM Meclis Başkanı’nın görev süresiyle ilgili halkı hiç ilgilendirmeyen bir maddedir.
- 10 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125'inci maddesinin ikinci fıkrasına “Ancak, Yüksek Askeri Şuranın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.” Yüksek Askeri Şura kararıyla Askerden atılanların yargı yoluyla dönebilmelerini sağlayacak bir madde. YAŞ Kararı ile kimlerin ordudan atıldığını söylememize gerek var mı bilmiyorum. Bilmeyen varsa atılanların hangi AKP’li Belediye de işe girdiklerini araştırsınlar.
- 11 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128'inci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.” KİT’lerde çalışacak personellerle ilgili “suya tirit” bir madde
- 12 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129'uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.” Bu madde de eskiden “Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.” Şeklinde olan fıkra da “uyarma ve kınama hariç” ibaresi kaldırılarak, “uyarma ve kınama” cezalarını da yargı denetimine açılıyor. Uyarma ve kınama cezalarına itiraz mekanizmasının nasıl çalışmadığını çok yakından bilen biri olarak, bundan bir şeyin çıkmayacağını da biliyorum. Memura verilen en büyük ceza “açlık” ve “icra” dır. Hükümet çözüm bulacaksa bu ikisine bulmalı. Memura zam verme konusunda “Anayasal bir engel” yok ama ne hikmetse hükümet memura zammı simit parası kadar veriyor.
- 13 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 144'üncü maddesi kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. MADDE 144- Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.” Bu maddeyi açmaya gerek yok. Hükümet her şeyi “Yürütme” usulüyle yakmak istiyor.
- 14 - MADDE 145- Askerî yargı, askerî mahkemeler ile ilgili düzenleme. Rahatlıkla anlaşıla bileceği gibi Askeri Yargının görev alanını daraltan bir maddedir.
- 15 - MADDE 146 – Anayasa Mahkemesi on dokuz üyeden kurulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının avukatlar arasından gösterecekleri üçer aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. AKP’nin bu taslakta ısrar etmesinin temel nedenlerinden birisi bu madde dir. Burada Anayasa Mahkemesine mümkün olduğunca fazla “aynı tipte üye” atamak bu suretle hem Anayasal Denetim konusunda etkin rol üstlenmek, hem de gelecekte kendileriyle ilgili muhtemel yargılamalardan kurtulmak amaçlanmaktadır. Bu değişiklikle Yüksek Yargının ele geçirileceği iddiasının öne sürüldüğü iki madde den biridir.
- 16 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 147 nci maddesinin kenar başlığı “2. Üyelerin görev süresi ve üyeliğin sona ermesi” şeklindeki madde de değişiklik. Anayasa Mahkemesi Üyelerinin görev süreleri ve özlük haklarıyla ilgili madde. Halkı zerre kadar ilgilendirmiyor.
- 17 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 148 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin sonuna “ve anayasa şikâyeti başvurularını karara bağlar” ibaresi eklenmiş. Anayasa Mahkemesine kişisel başvuruların önünü açan ve Mahkeme işleyişiyle ilgili bir takım değişiklikler.
- 18 - MADDE 149. – Anayasa Mahkemesi, üç daire ve Genel Kurul halinde çalışır. Daireler, daire başkanının başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mahkeme Başkanının başkanlığında en az on dört üye ile toplanır. Anayasa Mahkemesinin işleyişiyle ilgili bir değişiklik.
- 19 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 156 ncı maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Askerî Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, mensuplarının disiplin ve özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.” Askeri Yargıya biçim vermek için yapılan bir değişiklik.
- 20 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 159 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 159- Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yirmidir asıl ve on yedek üyeden oluşur; üç daire halinde çalışır. 6 / 9 Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir. Paketin en tartışmalı maddesidir. Türkiye deki tüm hâkim ve savcıların özlük işlerinin yürütüldüğü kurulun ele geçirilmesi dışında hiçbir yenilik öngörülmemektedir. Adalet Bakanını dolayısıyla yürütmeyi kutsayan bir düzenlemedir.
- 21 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Uzun yıllar en azından 7 yıldır dokunmadıkları bu maddeyi kaldırarak “12 Eylül’ün sorumlularına hesap soracağız” şeklinde yalan söylenmektedir. Gerçekte yargılamanın önü açılmadığı gibi, 12 Eylül 2010 itibarıyla 20 yıl dolmuş oluyor. Yani yargılamanın önü açılsa bile sorumluların yargılanması imkânsız. Bu biline referandum “12 Eylül’den intikam” havasına dönüştürülüyor.
- 22 - GEÇİCİ MADDE 18- Bu Kanunun 6 ncı maddesiyle Anayasanın 69 uncu maddesinde yapılan değişiklikler, Anayasa Mahkemesinde görülmekte olan davalarda da uygulanır. GEÇİCİ MADDE 19- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Anayasa Mahkemesinin mevcut yedek üyeleri asıl üye sıfatını kazanır.
Soruyor, sayın Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu: Bu nedenle, 2010 değişiklik yasası için şu sorgulama yapılmalı:
- 1.- Hangi yenilikler, 1982 metninden ve sonraki değişikliklerden ileri?
- 2.-1982’den ileri, ama sonraki değişikliklerden geri olan öğeler neler?
- 3.- 1982’den de geriye giden öğeler var mı?
Sonuç: “Bilgi kirliliği”, darbe anayasasından kurtulma söylemi altında, tam tersine “1982’yi meşru kılma”ya yarıyor. Eğer doğru bilgi temelinde tartışma yerine, “12 Eylül referansı” esas alınırsa, indirgeyici ve konuyu dağıtıcı, metafizik ve sanal politik bir kavga ivme kazanır. 2011 ve 12 seçimlerine yayılması ve bütün Türkiye’yi sarması muhtemel bir kavga ortamı, Anayasa değişikliğini fantezi kılabilir.
Bu nedenle, “anayasa yalanları”na kapılmayalım! Siyasal söylemden etkilenen bilumum zevata acil tavsiye: okuyun lütfen! Neyi mi? 1982’yi, 1987-2004 değişikliklerini ve 2010 paketini Bunları öteleyelim, aşağıdaki en basit halk sorularını soralım.
Neden, Anayasa değişikliğinizde; Milletvekilliği dokunulmazlığın kaldırılması için Seçim
barajının düşürülmesi için,
Laik ve Demokratik Yapının korunması için,
Milletvekillerinin mal beyanı esas alınarak, iktidarları döneminde artış kaydetmesi halinde,
Milletvekilliğinin düşürülmesi için,
İktidar çocuklarının ve yandaşlarının asla ve asla iktidarın gücünü ticari amaçları için kullanamayacağı için,
TBMM’ine seçilmişlerin hiçbir şekilde ticaretle uğraşamayacağı ve böylesi ilişkilerini sonlandırması için,
1982 Anayasası bile; yaşama hakkının uygunluğunu belirleyen çevre hakkı, temel insan hakları bağlamında değerlendirilerek,
hukuki anlamda “çevre hakkı”nı dikkate alarak doğanın var olma hakkı olarak ele alırken,
doğayı ve doğanı yok eden enerji yatırımlarından kaçınmayı düşünürken, bu anayasa paketi, neden sermaye dostu doğa düşmanı projeler haline getirilen HES ve nükleer santral projeleri düzenlemesi için,
Yazılı ve görsel basının hiçbir şekilde susturulmıyacağı ve yandaş basının oluşturulamayacağı için,
Halkın kutsal duygularının asla siyasi ve ekonomik ranta dönüştürülemeyeceği için, Madde yok?!
Tüm bunlara yer vermeyeceksiniz, salt iktidarınızı güçlendirmek için halkoylaması ile halkı oyuna getireceksiniz ve ben size bir iktidar şansı daha vermek için “E-vet” diyeceğim.. Hadi canım sen de!..
Bilmiyor mu halk, bu Anayasanın “ Kenan Anayasası’nın” “Faşist Recep Anayasası”na dönüştürüldüğünü. Son olarak; Yetmez ama evet” diyen sınırsız ve kuralsız demokrasi avcıları “her ne kadar tüm talepleri karşılamasa bile”, değişiklik paketini, “darbe anayasasının çöpe atılması yönünde önemli bir ilk adım” olarak değerlendiriyor.
Çöpe atılan darbe anayasası değil, Mısır gibi bir Mübarek yaratma adına, tüm demokrasi değerleri çöpe atılıyor, çöpe…
Bunun için; “E-Vet” değil, “E-Ret”
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
Yorumlar
Yorum Gönder