OLİMPİYATLARIN ANAVATANI NEDEN YUNANİSTAN ? AYNI COĞRAFYADAKİ KÜÇÜK ASYA DA BANAGÖRE OLİMPİYATLARIN ANAVATANI
OLİMPİYATLARIN ANAVATANI KÜÇÜK ASYA(ANADOLU) VE YUNANİSTAN’DIR
9 Ekim
2012
Londra
Yaz Olimpiyatların açılışı 27 Temmuz
2012’de yapıldı. Kapanışı ise; 12 Ağustos 2012’de. Biliyorsunuz bunun bir de
kışı var. Yani, ‘Kış Olimpiyatları’.
Olimpiyat bu; elbette ki açılışı ve kapanışı
muhteşem olacak. Önemli olan ülkem için nasıl olduğu idi.
Ülkem için açılış muhteşemdi, çünkü olimpiyat
katılım tarihimizde, en çok sporcuyla(114) katılıyorduk. Fakat bu denli çok
sporcuyla katmamıza karşın, ancak 2 altın, 2 gümüş ve 1 bronz olmak üzere
toplam 5 madalya alabildik.
Atletizm 1500 Metrede Aslı Çakır Alptekin’in
olimpiyat tarihimizde Türkiye’ye ilk kez altın ve Gamze Bulut’un Gümüş madalya
alması gerçekten sevindirici idi. Dünyanın dikkatini çeken olgu birinciliğin ve
ikinciliğin bize ait olması idi. Bu yarışta dikkati çeken bir diğer olgu da,
değil Dünya ve Avrupa, Türkiye rekorunun dahi kırılmamsıydı, fakat altın ve
gümüş madalyalar bizleri hayli gururlandırmıştı.
Yine Tekvando’da Servet Tazegülü’nun altın,
bayanlarda Nur Tatar’ın gümüş, grekoromen’de Riza Kayaalp’ın bronz madalya
alması, 100 metre engel yarışında Nevin Yanıt’ın 5. Olması, yüksek atlamada
Burcu Şahin’in finalde yarışması(ilk kez), Olimpiyatlarda 204 ülke arasında 32.
Olmamıza karşın bizi mutlu eden başarılardı.
Şu bir gerçek ki, tarihimizin en başarısız
olimpiyat yarışmaları yaşadık, doğrusu yaşatıldık. Ve 114 sporcuyla, Londra
olimpiyatlarından hüsranla döndük. Gerçi 2008 Pekin ve 2004 Atina olimpiyatlarında
da aynı idi durum, fakat şimdi daha kötü bir süreç yaşadık:
1992 Barcelano olimpiyatlarında; 2 altın, 2
gümüş ve 2 bronz madalya,
1996 Atalanta olimpiyatlarında; 4 altın, 1
gümüş, 1 Bronz,
2000 Sidney olimpiyatlarında; 3 altın, 1
bronz,
2004 Atina Olimpiyatlarında; 3 altın, 3 gümüş
ve 4 bronz madalya,
2008 Pekin Olimpiyatlarında ise; 1 altın, 4
gümüş ve 3 bronz madalya aldık.
Her geçen gün başarısızlık çizgimiz ve
duyarsızlığımız gücüne güç katıyor. Kutlarım yetkili yetersizleri.
Durum bu iken, önümüzdeki 2016 Rio De Janeiro
olimpiyatları sonrasının 2020 olimpiyatlarına ev sahipliği yapmak istiyoruz.
Kendi sporcularına ve gençlerine sahip olamayan bir ülke Olimpiyatlara nasıl ev
sahipliği yapar ki?!
Eğer;
Sporu devlet politikası haline getirmez isek,
Beden eğitimi derslerine önemsiz saatlere
indirger ve branş öğretmeni yerine sınıf öğretmenlerini beden eğitimi dersine
sokar isek,
Gelişmiş
ülkelerin yarı nüfusu sporla ilgilenirken, biz ancak nüfusun %2 sine spor yaptırabiliyor isek,
Yani; Toplam nüfusun %17 si olan, 15-24 yaş
arasındaki 12 milyon 545 bin gencimize spor yaptıramıyor isek,
4+4+4
şeklinde formule edilen yeni eğitim sisteminin birinci 4 yılında beden eğitimi dersi yok ise,
Sadece ikinci 4 yılın içinde sadece 2 saat
zorunlu, 2 saat de ‘spor ve fiziki etkinlikler’ adı altında seçmeli ders olarak
okutulacak ise,
3’üncü 4 yılında ise tamamen savsaklanacak ve
sınıf öğretmeni derse girecek ise,
Olimpiyatlara belki ev sahipliği yapabiliriz,
fakat asla başarılı olamayız. Olamayız, çünkü konuk ülkeler gelirken ev
sahibine hediye madalya getirmiyorlar.
Düşünün; tüm federasyonlar, adete arpalık
KİT’lere dönüşmüş durumda. Federasyonların başına, nedense, işadamı yandaş ve
de spor ile ilgisi olmayan kimlikler getiriliyor ve ondan sonra; futboldan,
güreşten, Voleyboldan, Basketten v.d dallardan başarı bekleniyor. Atıcılıkta
bile sonuncuyuz.
Ama, yine de iyi atıyoruz, çünkü UEFA Başkanı
Michel Platini; “Hem Olimpiyatlara hem de Avrupa Şampiyonası'na talip olmayın,
riske girersiniz” demekle kalmıyor, tehdit bile ediyor; “İnat ederseniz,
ikisini de kaybedebilirsiniz!” diyerek.
1896 Atina Olimpiyatı: 6 Nisan ve 15 Nisan
1896 tarihleri arasında Yunanistan’ın başkenti Atina’da ilk
modern olimpiyatlar gerçekleştirildi.Bu oyunlara 14 ülkeden, 245 sporcu
katıldı. Bu olimpiyatlarda bayan sporcular yoktu.
Sırasıyla diğer Olimpiyatlar:
2.1900 Paris Olimpiyatı-3.1904 Saint Louis
Olimpiyatı--Ara Olimpiyat.1906 Atina--4.1908 Londra Olimpiyatı--5.1912 Stokholm
Olimpiyatı--6.1916 Berlin Olimpiyatı--7.1920 Anvers Olimpiyatı--8.1924 Paris
Olimpiyatı--9.1928 Amsterdam Olimpiyatı--10.1932 Los Angeles
Olimpiyatı--11.1936 Berlin Olimpiyatı--12.1940 Tokyo Olimpiyatı--İkinci Dünya
Savaşı nedeniyle yapılamadı--13.1944 Londra Olimpiyatı--İkinci Dünya Savaşı
nedeniyle yapılamadı--14.1948 Londra Olimpiyatı--15.1952 Helsinki
Olimpiyatı--16.1956 Melburn-1956 Stockholm Olimpiyatı--17.1960 Roma
Olimpiyatı--18.1964 Tokyo Olimpiyatı--19.1968 Meksiko Olimpiyatı--20.1972 Münih
Olimpiyatı--21.1976 Montreal Olimpiyatı--22.1980 Moskova Olimpiyatı--23.1984
Los Angeles Olimpiyatı--24.1988 Seul Olimpiyatı--25.1992 Barselona
Olimpiyatı--26.1996 Atlanta Olimpiyatı--27.2000 Sydney Olimpiyatı--28.2004
Atina Olimpiyatı--29. 2008 Pekin Olimpiyatları--30. 2012 Londra Olimpiyatları.
Olimpiyat Oyunları’nda ilkler:
1906 Atina’da yapılan Ara Olimpiyatlar’da ilk
sinema kayıtları yapıldı--1908 Londra Olimpiyatları’nda ilk defa telgraf ile
haberleşme kullanıldı--1912 Stockholm Olimpiyatları’nda ilk defa fotoğraf
bürosu kuruldu--1924 Paris Olimpiyatları’nda Uluslararası Spor Yazarları
Birliği kuruldu--1928 Amsterdam Olimpiyatları’nda ilk defa radyo yayını
Hollanda içinde yapıldı--1932 Los Angeles Olimpiyatları’nda tüm Amerika
kıtasına ilk defa radyo yayını yapıldı--Ayrıca 1500 amatör radyocu oyunları
bütün dünyaya anlattı--1936 Berlin Olimpiyatları’nda ilk televizyon yayını
yapıldı--1956 Cortina Olimpiyatları’nı 6 milyon kişi televizyondan izledi--1960
Roma Olimpiyatı bütün Avrupa’ya canlı televizyon yayını yapıldı--1964 Tokyo
Olimpiyatı uydu yayını ile ilk kıtalararası televizyon yayını yapıldı--1968
Meksiko Olimpiyatı uydu yayın ile ilk kıtalararası canlı yayın yapıldı--1896
yılında başlayan modern olimpiyatlarda bugüne kadar 30 yaz oyunu
gerçekleştirildi.
Günümüzde üç latince sözcüğün simgelediği ; Antik Yunan'da yapılan oyunlar
Fransız soylusuPierre de Fredy, Baron de Coubertin(lBaron Pierre de Coubertin)
tarafından 19. Yüzyıl’ın sonlarında modernize edilmiş.
Olimpiyatı Latince 3 sözcük
simgelemektedir;"Citius(Daha hızlı), Altius(Daha yüksek), Fortıus(daha
güçlü)".
Modern olimpiyatların ne yazı(1896), ne de
kışının(1924) Müslüman ülkelerde yapılmayışı, beni herkes gibi, bırakın üzmeyi
öfkelendirmektedir de. Evet, yaz olimpiyatları 116 yıldır hiçbir Müslüman
ülkesinde ve Türkiye’mde yapılmamıştır. Fakat;
aynı coğrafi düzlemdeki, yani, her yıl jeolojik olarak birbirimize
yaklaştığımız burnumuzun dibindeki Yunanistan’da, hemen-hemen 3 kez
yapılmıştır.
Antik olimpiyat oyunlarının ilk olarak nerede
ve ne zaman başladığına ilişkin kesin bir bilgi olmadığını, tüm tarihçiler
söylemektedir. Yalnızca söylence ve efsanelere dayandırılmaktadır. Bunlardan
birine göre oyunlar, Olimpiya kralı ve Peloponnisos’a adını veren
kahraman olan Pelops'a kurbanların sunulduğu süre boyunca doğmuştur. Tarihin
esası yazılı belgelerdir, tarih salt sözlü bilgilerden oluşmaz. Yazılı belge
olmadığına göre, nerede yapıldığı konusunda kesin vargıya ulaşamayız. Sadece,
söylence ve efsanelere dayandırılır. Kesin olan, Ege topraklarında
yapıldığıdır. O zaman Olimpiyatların yapıldığı topraklar bütünü içine
Anadolu’muzun Ege kıyıları da girmektedir.
Küresel efendiler; ‘Küresel barışın ve
dayanışmanın ve de dünya halklarının kaynaşmasının’ simgesi olarak
‘Olimpiyatların açılışını yaparken, ‘Olimpiyatların’ evrensel bu açmazını hiç düşündü mü? Hayır!
Bugüne
dek; Birleşik Krallık başkenti Londra 3. Kez yaz olimpiyatlarına ev sahipliği
yapıyor.
İngiltere’de
yapılmasının nedeni, Birleşik Krallığın; İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey
İrlanda ülkelerinden oluşması gösterilebilir. Bu benim için gerekçe olamaz.
Londra’daki tüm olimpiyatlar bal gibi İngiltere’de yapılmış anlamı çıkar benim
için.
4.1908 Londra Olimpiyatları’, ‘13.1944 Londra Olimpiyatları’(İkinci Dünya Savaşı
nedeniyle yapılamadı), ‘14.1948 Londra Olimpiyatları’ ve ‘30. 2012 Londra Olimpiyatları’nın
yapılması bir rastlantı değildir, özünde bir amacının olduğunu düşünmenizi
isterim.
Futbolun anavatanı İngiltere deniyor,
Olimpiyatların da Anavatanı Yunanistan denmesine karşın-ki ‘sık-sık tekrar edeceğim gibi’ bana göre
Anadolu’dur-, olimpiyatlar İngiltere’de 4 kez, Yunanistan’da ‘1906’daki Ara
Olimpiyatla’ 2,5 kez düşünülüyor, gezegenimizin doğu-batı uygarlık köprüsü
Anadolu’da hiç düşünülmüyor.
Anadolu’yu bırakalım; eğer olimpiyatlar antik
çağdan bu yana evrensel kardeşlik oyunları olarak algılatılıyor ise, neden sıra
ile tüm dünya ülkelerinde yapılmaz ve sadece Hıristiyan veya Budist ülkelerde yapılır.
Birileri çıkıp; ‘Hıristiyan-Budist
Olimpiyatları’ dese yeridir.
Biliyorsunuz
‘Barışın simgesi’ “Olimpiyat”, ‘İzm’lerin sahipleri tarafından “Olimpizm”e
dönüştürüldü ve 1980’de, ilk kez Doğu Blolokunda gerçekleşen 1980 Moskova Yaz
Olimpiyatları’, Kominizm’e tepki olarak Kapitalizm tarafından, yani ABD
tarafından boykot edildi ve bu nedenle ancak 80 ülke olimpiyatlara katıldı.
Bende
diyorum ki; bu sefer olimpiyatları dinselleştirelim-ki ülkemin bugünkü siyasal
erki buna çok uygun- ve Olimpiyatları üçe bölelim; “Müslüman Olimpiyatları”,
“Hıristiyan Olimpiyatları” ve “Budist Olimpiyatları” şeklinde.
Değil tabii ki;
Fakat olimpiyatları ‘Barışın simgesi’ olarak
gösteren egemenlerin, silah ticareti bütünündeki çıkarları için barışı nasıl
kanlı bir senaryolarla yok ettiklerini(son kanla yoğrulan barışın adı Arap
baharı) ve olimpiyatları sadece Hıristiyan ve Budist ülkelerde yapmaları ister
istemez sizin kafanızı karıştırıyor.
Evet, antik çağda Yunan’da yapılan
Olimpiyatlar Yunanistan’da yapılıyorsa, Ege düzleminde, dahası ‘Batı Anadolu’da
kurulan(M.Ö 1200) ve Hipokrat’ın, Herodot’un, Diyojen’in, Thales ve Pisagor’un
yetiştiği, 12 şehir devleti birliğinden oluşan(Miletos, Myos, Priene, Efes,
Kolophon(Selçuk), Lebedos(Seferhisar), Teos, Erythria, Klazomenia, Phokia(Foça)
Samos(Sisam), Khios(Sakız) ve Smyra(İzmir) )
İon Uygarlığının egemen olduğu İyon Denizi ve topraklarında yapılıyor
demektir. Bu topraklar, Anadolu’daki Ege ve Yunanistan’daki Ege toprakları
demektir. Bu nedenle Olimpiyatların anavatanı olarak sadece Yunanistan
topraklarını göstermek yanlıştır. Olimpiyatların Anavatanı bana göre Ege
topraklarıdır ve bu alana Yunanistan ve Anadolu’muzun batı kıyıları
girmektedir.
Olimpiyatlar; M.Ö. 776 yılında Yunanistan’ın
Olimpiya şehrinde başladığına göre ve de, Olimpiyat şampiyonları Peloponez(Mora Yarımadası) yörelerinden çok,
‘Küçük Asya(Anadolu)’dan çıktığına göre(Özellikle M.Ö 146 sonrası);
Olimpiyatların anavatanı aynı zamanda Anadolu olmuyor mu? Yani, Ege toprakları,
yani Yunanistan ve Anadolu.
İkincisi;
Yunanistan’a, MÖ 2000 yılı başlarında kuzeyden(Avrupa , Trakya) ve
doğudan(Anadolu) göçen kavimlerle Yunanistan’daki Kar’ların birleşip kaynaşmasından ortaya çıkan ırkın adı ‘Akhalar’dır. Yani,
kökenleri Avrupa, özellikle Küçük Asya’dır(Anadolu). Aynı zamanda Anadolu’daki
Dor’ların akrabalarıdır ve Dor’lar da Akhalar’ı yıkarak antik Yunan asıllı ırk
olmuşlardır.
Bu gösteriyor ki; Ege düzlemindeki etkin
uygarlıklar; Küçük Asya (Anadolu) ve Yunanistan halklarının
harmanlanması(birleşip kaynaşmalarıyla)sonucu, ırklardan oluşmuştur. Bu
uygarlık süreci, M.Ö 2000 başlayıp, M.S’nın başlarına dek sürmektedir. Bu süreç
de Olimpiyatların ilk yapıldığı süreci içerdiğine göre, Olimpiyatlar Yunan ve
Anadolu topraklarında, Yunan ve Anadolu halklarının kaynaşmasından ortaya çıkan
ırklar tarafından yapılmış demektir. Tüm Olimpiyat şampiyonlarının da
Anadolu’dan çıkması, olimpiyatlardaki Anadolu etkinsinin kanıtıdır. Onun için, Olimpiyatların sadece Yunan
topraklarında ve Yunan ırkları tarafından yapıldığını söyleyemeyiz.
Çünkü;
Olguyla ilgili kaynaklarda “Olimpiyatların
anavatanının Yunanistan” olduğunu kanıtlar somut yazılı belgeye rastlamadım.
Kaynak bilgiler, Olimpiyatın anavatanın
Ege uygarlığı toprakları olduğunu işaret etmektedir. Bilmem belki de ben öyle
anlıyorumdur. Bu nedenle konuyu
tartışmaya açmak istedim.
Tüm otoriteler kabul etmiştir ki; Antik olimpiyat
oyunlarının nerede ve ne zaman başladığına ilişkin kesin bir bilgi yoktur,
fakat sayısız söylence ve mit vardır.
Örneğin; Hıristiyan Yunan düşünürü Titus
Flavius Clemens’in; bu oyunların kahraman Pelops'un ruhuna sunulan
armağanlardan başka bir şey olmadığın söylencesidir.
Diğer mitleri ve söylenceleri şöyle
sıralayabiliriz;
Mitolojik kahraman Herakles'in ‘tanrıların
yaşıyor olduğuna inanılan ‘Olimpiya'da bu tip bir oyuna katılarak kazanmasının
sonucunda bu oyunların her dört yılda bir geleneksel olarak yinelenmesi
istediği yönündeki söylencedir-- Titan(dünyayı yöneten tanrı ırkı) Kronos,
Tanrı Zeus’u yenince, M.Ö. 776 (Bu tarihin MÖ1270 yıllarına dayandığı
sanılıyor.)’da Zeus böylesi oyunları
gündeme getirdiği söylenir-- Elis Kralı İfitos'un İ.Ö. 9. yüzyılda halkını
büyük bir savaşın içine düşmekten kurtarması için, kahinden aldığı öneriyle,
tanrıları memnun etmek için oyunlar düzenlendiği söylenir. Ve Spartalı
düşmaları bu oyunlar süresince onlara saldırmayı durdurur. Oyunlar Olimpiya
Dağı'nda düzenlenir ve adını da bu dağda düzenlenmesinden ötürü alır—Genel
kanı; olimpiyat oyunlarının Antik Yunanistan'da Eleusis Gizemleri'nin yanında
düzenlenen en büyük iki dinsel törenden biri olduğudur.
Görüldüğü gibi; Olimpiyat; Tarihi, belgelere
dayanmayan söylencelere dayalı mitolojik yarışma öyküleri ile tanımlanmaktadır.
Söylence ya da Efsane gerçekten olmuş gibi kuşaktan kuşağa aktarılan öyküler
olduğuna göre, gerçek tarihi belirlemeniz olası değildir. Bu nedenle; Antik
Olimpiyatların tarihi da kesin olarak bilinmemektedir.
Söylencelere göre; Bugünkü Olimpiyat oyunları, ilkin
Yunanistan'ın Olympia yöresinde yapılmış. İlk Atletizm oyunları da; M.Ö. 1453
yılında Yunanistan da, Ege Uygarlığı
döneminde(3000-1000) gerçekleştirilmiş ve bunlar olimpiyat oyunlarının
süreçleri olmuşlardır.
MÖ 776 yılından itibaren ise oyunların tarihi
tutulmaya başlanmış. Olimpiyatların tarihinin MÖ XIV. yüzyıla kadar uzandığı
tahmin edildiğine göre 2608 yıllık bir geçmişi var demektir.
Yunan yarımadasının Romalılar eline geçmesi
ile durum değişti ve İmparatorluk sınırları içinde yaşayan herkese
Olimpiyatlara katılma hakkı tanındı. Yukarıda belirttiğim gibi; MÖ 146 yılından
itibaren, o zamana kadar genellikle Peloponez yörelerinden gelen Olimpiyat
şampiyonları, zamanla, "Küçük Asya" denen Anadolu’dan gelenlere boyun
eğdiler.
Tüm
bunlar; Anadolu’muzun batı kıyıları Olimpiyatların kimliğini belirlemede önemli
bir olgu olduğunu gösteriyor. Özellikle; Ege Uygarlığı, M.Ö. 3000-1000 yılları
arasında, Ege Dernizi’nin Anadolu kıyıları ile Yunanistan yarımadasında ve Ege
Denizi'ndeki adalarda gelişmiş olması savımı doğrulamaktadır. Hatta dahası
Olimpiyatların anavatanı tüm Ege uygarlığı topraklarıdır. Fakat nedense yakın
tarihte, yani günümüzde; Ege
Uygarlığı'nın temel coğrafi bölgeleri Girit adası, Kiklad adaları ve Yunanistan
olarak belirlenmektedir. Kiklad adaları bildiğimiz Ege adalarıdır. Burada dikkat edilmesi gereken konu;
Bözcaada, ve Gökçeada’nın bu guruba, dolayısıyla Ege Uygarlığı coğrafyasına
dahil edilmemesi. Bu da gösteriyor ki; amaç Küçük Asya topraklarını Ege Uygarlığı
coğrafyasından çıkarmak. Bir bağlamda Olimpiyatların anavatanını Yunanistan
coğrafyasına konuşlandırmak. Olimpiyat adı değil, beni rahatsız eden Anadolu
topraklarının Ege uygarlığı coğrafyasından çıkarılıp, olimpiyatlardan
soyutlamak.
Olimpiyat ruhu; gezegenimizdeki tüm sporların
yapılmasıdır:
Okçuluk, Badminton, Beysbol, Basketbol, Plaj Voleybolu, Boks, Kano,
Bisiklet, Dalma, Binicilik, Futbol, Eskrim, Judo, Hentbol, Çim Hokeyi,
Penttatlon, Ritmik Jimnastik, Kürek, Yelken, Atıcılık, Softbol, Yüzme, Senkronize
dalma, Senkronize yüzme, Masa Tenisi, Trambolin, Tenis, Triatlon, Voleybol, Su
topu, Halter, Güreş, Judo ve Tevkavando.
Güreş,
Judo ve Tekvando bende bir farklılığı daha çağrıştırdı. Bilindiği ata sporumuz
Güreş, Olimpiyatlarda var, Uzakdoğuluların ata sporu Judo da var, fakat bizim
geleneksel Kırkpınar Türk Yağlı Güreşleri yok, ama, geleneksel Uzakdoğu sporu
Tekvando var. Hatta Çim Hokeyi Olimpiyatlar’da varken, bir başka Ata Sporumuz
Cirit yok.
Kesin demiyorum, fakat sanki bir amaç gizli
gibi. Olimpiyatların kökeni Yunanistan diyenlerin, Küçük Asya Anadolu’muzu
sanki kendisiyle birlikte tüm değerleriyle de dışlıyorlar.
Neden Ege’mizde ‘Efes Olimpiyatları’ veya
antik çağın en büyük savaşı Truva Savaşı’ndan esinlenerek “Truva Olimpiyatları’
düzenlenmesin ki!? Geleneksel Kırkpınar Yağlı Güreşle, hatta Cirit
olimpiyatlarda spor olarak değerlendirilip temsil edilmesin ki?
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@gmail.com-evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder