CHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANLARININ TÜMÜ TUTUKLANMALIDIR!
7 Şubat 2013
CHP’nin 534 Belediyesinden 271’i
hakkında soruşturma açılmış, tıpkı BDP’nin 98 Belediyesinden 50’si hakkında
soruşturma açıldığı gibi.
Bu sizce saldırı değil mi?
“Ne saldırısı kardeşim; yolsuzlukla
ilgili soruşturma!” diye tepki verebilirsiniz.
O zaman benim tepkim de şu olur:
“Kardeşim, bir partinin elindeki
belediye’nin %50’ den fazlası hakkında yolsuzluk soruşturması başlatılmışsa ben
buna saldırı derim.
Adeta, kendi yolsuzluklarımızı
unutturmak için, başkaları hakkında yolsuzluk kurgusu içindeyiz.
Son olarak; Yilmaz Büyükerşen’e
saldırdılar. Yılmaz Büyükerşen diyorum, çünkü, Büyükerşen’in ismi, verdiği
üstün hizmetlerinden sonra Eskişehir’in önüne geçmiştir. Öyle ki; Son 30 yıldır
Eskişehir’den söz edilmez, anımsanmaz olmuştu. Es-Es, yani Eskişehirspor’un
1965-1970’lerdeki futbol başarısı Eskişehir’i sürekli gündemde tutuyordu; ne
zaman Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen Eskişehir’i Belediye Başkanı oldu, Eskişehir
tekrar gündemdeki hak ettiği yeri aldı.
Evet; Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'ne
'Kentsel gelişim İhalesi’yle ilgili soruşturma açıldı, baskın düzenlendi828
Ocak 2013).
Biliyorsunuz;
Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne
'Halkkart' soruşturması kapsamında dava açıldı. Belediye Başkanı Akaydın
soruşturma kapsamında ifade verdi(30,01.2013).
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne Narlıdere
ilçesinde imar planında "çok işlevli belediye hizmet" alanı olarak
görünen araziye "konut" izni vermediği gerekçesiyle soruşturma
açıldı. İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ifade verdi(2 Ocak 2012).
Edirne Belediye Başkanı CHP’li
Hamdi Sedefçi ile emekli bir başkan yardımcısı ve belediye hesap işleri müdürü,
’organize suç örgütü kurmak’, ’rüşvet almak’ ve ’ihaleye fesat karıştırmak’
iddialarıyla gözaltına alındı. 5 sene süren davanın ardından Sedefçi, yargılandığı davada beraat etti(13
Nisan 2012).
Çanakkale Belediyesi'ne yönelik
yürütülen soruşturma kapsamında mülkiye müfettişlerinin hazırladığı rapor
doğrultusunda açılan davada Başkan Ülgür Gökhan hakkında 9 yıla kadar hapis
cezası talep edildi. Davanın ilk duruşması 22 Şubat 2013′te yapılacak.
Muğla Belediyesi'ne, eski tarihi
binasında Anıtlar Kurulu'ndan izin almadan inşaat yapıldığı gerekçesiyle dava
açılmıştı. CHP'li Başkan Osman Gürün hakkındaki soruşturma sürüyor.
Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem
Akdemir, hakkında yolcu taşımacılığı ihalesindeki usulsüzlük iddiaları
nedeniyle soruşturma açıldı.
Kısacası; Büyükşehir ve şehir, ilçe ve
belde olmak üzere 271 belediye hakkında soruşturma devam etmektedir.
Sayın Konya Milletvekili Atilla Kart’,
İçişleri Bakanı Muammer Güler’in ‘ Anayasa’nın 98 ve İçtüzüğün 96. maddeleri
gereğince’ yanıtlaması için sorduğu sorular ve yaptığı vurgular her şeyi
anlatmaktadır:
AKP İktidarlarının temel
karakteristiklerinin başında ; AKP’li Belediyeler hakkında denetimin
yapılmaması, Muhalefete mensup Belediyeler yönünden ise önyargılı ve
itibarsızlaştırmayı sağlamak amacıyla, keyfi ve
sorumsuz denetimlerin yapılması şeklinde tezahür etmektedir.
Benzeri uygulama ve yaklaşım, Konya
Büyükşehir Belediyesi bünyesinde de yaşanmaktadır. Büyükşehir
Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı – Şoförler Biriminde, tam
anlamıyla nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle haksız
kazanç ilişkilerinin varlığını gösteren bulgular söz konusu olmasına
rağmen, idari ve yasal işlemlerin yapılmadığı bilinmektedir.
Yetki ve nüfuzun kötüye
kullanıldığı, 3 yıl içerisinde yetkili konumdaki Kişinin 9 araç
sahibi olduğu (araç bilgileri ve sair bilgiler yedimize
ulaşmıştır.), şirket üzerine kayıtlı görünen araçların 5’inin şoförünün
olmadığı, Belediye bünyesinde fiilen çalıştırılmadan,
çalıştırılıyormuşçasına (km yazılıp) haksız kazanç elde edildiği;
haksız kazancın farkına varılmaması için her yılın periyodik
aylarında km’lerin ücret karşılığı Sanayide yükselttirildiği,bu
yükseltmelerden sonra hak edişlerin hazırlandığı ifade ve iddia
edilmektedir.
Yapılan km’ler ile tüketilen
yakıtların tutarsız olduğu basit bir incelemeyle anlaşılabilecek
durumdadır.
Ayrıca, Konya Büyükşehir Belediyesi Park
Bahçeler bünyesinde de ücret mukabilinde “km yazımının” yapıldığı ifade
edilmektedir. Bu şahıslara ilişkin bilgiler de yedimize ulaşmıştır.
Açıklaması yapılan bilgiler ışığında;
(1) Konya Büyükşehir Belediyesi
bünyesinde son 5 yıl içinde kullanılan araçlara yönelik olarak
yapılan denetimlerde herhangi bir usulsüzlük ya da yasaya
aykırı durum tespit edilmiş midir? Tespit edildiyse, ilgili ve sorumlular
hakkında idari ve adli süreç başlatılmış mıdır?
(2) Tarafımıza ulaşan
bilgilerin somut içerikte olduğu gözönüne alındığında, bu bilgiler
doğrultusunda ivedi olarak bundan böyle inceleme yaptıracak
mısınız?
Atilla Kart savlarında o denli haklı ki,
ancak bu kadar haklı olunabilir.
Gerçekten, yolsuzluk soruşturmalarında
samimiyet yok. Sanki, soruşturmalar bir yıldırma ve itibarsızlaştırma aracı
olarak kullanılmaktadır.
Bilindiği gibi; 'yolsuzluk' soruşturması
açılan isimlerden biri de Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba'ydı.
Fakibaba 28 Mart 2004 seçimlerinde AKP’den Belediye başkanı oldu. 29 Mart 2009
seçimlerinde AKP aday göstermeyince, bağımsız
aday oldu ve yine kazandı. Bu nedenle Uzun süre iktidarla arası açık
olan ve karşılıklı hakaretlerle devam eden süreç; Fakıbaba’nın, geçtiğimiz
günler de bizzat Erdoğan'ın taktığı rozetle AKP'ye katıldığını açıklamıştı.
Yazı içeriğiyle, dahası yazının
psikolojisiyle değil, fakat Başbakan psikolojisiyle ilintili olduğu için yer
vereceğim.
Diyor ki; “Bakın bunlar içinde karacısı
var, denizcisi var, e şimdi bizim bu kadar firkateynimiz, ne bileyim
gemilerimiz, vesaire... Neredeyse oralara gönderecek subayımız kalmadı ya...
Böyle şey olmaz...Başbuğ’a terörist diyeni tarih affetmeyecektir. Terör örgütü
mensubu iddiası çok ciddi bir yanlıştır. Bu affedilemez, tarih bunu affetmez bu
bizi dilhun eden(kan ağlatan) bir konu. Ne yargının yürütme, ne yürütmenin
yargı üzerinde bir üstünlüğü olamaz. Hepsinin anayasanın tanımladığı o
kategoride hizmetini vermesi lazım. Başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere
diğer generallerimiz hiçbirisine kalkıp da bir alışılmış anlamda ‘terör örgütü
mensubu’ demek çok ciddi bir yanlıştır ve bu affedilemez. Bu tanımlamayı
yapanlar kendileri bulundukları makam itibarıyla kendilerini sağlamda görseler
bile tarih onları affetmez.”
Tüm bunları söylerken haklı. Fakat icraatıyla
haklı mı? Hayır, çünkü bunların önünü
açtı! Şimdi yargı içindeki Fetullah cematına mensup hakim, savcı ve yargıçlara
gönderme yapıyor. Nedeni; önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ‘oy alabilme
adına’ seçmene şirin görünmek. Şu bir gerçek ki, kesin Nakşilerle ve Karanlığın
Gülen müritleri, yani Fetocular arasında savaş var.
Düşünün; Bugün Deniz Kuvvetleri’nde yalnızca Balyoz davasından
dolayı toplam 13 muvazzaf(görevi devam eden) amiral ve 120 kadar yine muvazzaf
subay-astsubay tutuklu bulunuyor(Tutuklu 14 amiral geçen Yaş’ta emekli edildi) Deniz Kuvvetleri’nde yargılamalardan,
tutuklamalardan kaynaklanan sıkıntının en tepeden orta kademelere kadar bütün
rütbelere yayıldığını ve kuvvetin organizasyonel yapısında ve işleyişinde ciddi
problemler yaratmaktadır. Örneğin, üç yıldızlı bir koramiralin yönetmesi
gereken Karadeniz, Marmara ve Boğazlar’dan sorumlu Kuzey Deniz Saha
Komutanlığı’nın başına geçen hafta bir tümamiral olan Serdar Dülger vekâleten
atanmıştır.
Batı bile bundan
rahatsızdır. Örneğin, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın tutuklu subaylar ile ilgili açıklamaları, yurt dışında
da yankılandı. Economist dergisi, “Erdoğan ve Generalleri” başlığını kullandığı
analizinde Türk ordusu için “Bir zamanlar her şeye muktedir Türk ordusu, aciz
değilse sindirilmiş durumda” değerlendirmesinde bulundu: “Tasavvur ederseniz,
bir ülke ki NATO’nun ikinci büyük ordusu var, komşuları arasında Irak, İran ve
Suriye bulunuyor ve Ege, Karadeniz ve Akdeniz tarafından çevrilmiş durumda ama
deniz kuvvetlerine komuta edecek hiç kimsesi yok”
Oramiral
Nüsret Güner’in istifasına dikkat çekerek “başka “kalifiye” adayların
olmadığını belirten dergi, halen yüzlerce general ve diğer subayların yanı sıra
Türkiye’nin amirallerinin yarısından fazlasının Adalet ve Kalkınma Partisi
hükümetini devirmek için komplo kurmakla suçu ile tutuklu olduğunu vurguladı.
Bu bağlamda Vaclav Havel ve Desmond Tutu gibi şahsiyetler için çalışmış olan Washington’lu avukat Jared Genser’in Balyoz sanıklarını temsil etmeyi kabul ettiğini söylerken “masum olduklarına inandığını ve onlara karşı getirilen kanıtların düzmence olduğunun ispatlanabildiğini” ifade ettiğine dikkat çekildi.
Bu bağlamda Vaclav Havel ve Desmond Tutu gibi şahsiyetler için çalışmış olan Washington’lu avukat Jared Genser’in Balyoz sanıklarını temsil etmeyi kabul ettiğini söylerken “masum olduklarına inandığını ve onlara karşı getirilen kanıtların düzmence olduğunun ispatlanabildiğini” ifade ettiğine dikkat çekildi.
Darbeci diye, tutukla, içeri at,
ardından tutuklamaları eleştir…
Yolsuz diye soruşturma aç, ardından
yolsuzu tekrar partiye al…
Siyasetin koktuğunu biliyoruz; beyler
tuz da koktu, tuuuuz da !!!
Kolay var; CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu tüm
bunlardan dolayı sorumlu tut ve suçlu ilan et.
ABD Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone
bile; “Çok uzun süredir hapiste olan milletvekilleri var. Suçları belli bile
değil. Askerler de aynı şekilde hapiste…” diyorsa, beyler lütfen bir düşünün.
İlle de bay seçmen, sen düşün, çünkü
senin düşünmen ülkenin aydınlık kaderini belirleyecek.
Unutma, süreç içinde seni de
tutuklayacağını.
http://blog.milliyet.com.tr/CHP_yi_elestirmek_ne_kadar_kolay/Blog/?BlogNo=396580
http://blog.milliyet.com.tr/chp-yi-elestirmenin-dayanilmaz-zamansizligi-ve-zeminsizligi/Blog/?BlogNo=301905
ŞEVKET
ÇORBACIOĞLU
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
Sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder