ASLAN VE TİMSAH 1-1’İNİ AVLAYAMADI
Önce geçen hafta yaşanan depremleri anımsatmak istiyorum:
Birincisi; Yılmaz Vural’ın Sanica Bor Elazığspor’a deplasmanda 3-1 yenilen Trabzonspor’da Şenol Güneş’in 3,5 yıl sonra istifası ve yerine eski Trabzonsporlu Tolunay Kafkas’ın getirilişi. Bence Trabzonspor başkanı Sadri Şener yanlış yaptı. Şenol’un ‘öyle veya böyle Lig şampiyonluğu var’ 3.5 yıl içinde ve bu yıl da kupada çok başarılı. Gönül ister ki Tolunay Kafkas ile başarılı olunsun. Unutmayın ki, Tolunay’ın aklı hep Galatasaray’da. Trabzonspor başarısından çok, Trabzonspor başarısıyla Galatasaray’a sıçramak.
İkincisi; Trabzonspor’dan sonra bir başka Anadolu Takımı Burssporu(Timsahlar) lig şampiyonu yapan Ertuğrul Sağlam’ın, Bülent Korkmaz’ın takımı İBB’ye 4-1 yenilmesi sonrası, 4 yıllık Bursaspor sevdasını bitirmesi. Ertuğrul bence başarılı bir çalıştırıcı idi. Onun da Bursa tarafından bırakılması yanlış idi. Doğru, onun da aklı Ulusal futbol takımında kaldı, çünkü yerine Abdullah Avcı gibi, hiçbir başarısı olmayan bir kişi ulusal takımın başına getirildi. Bu onun moralini çok bozdu ve olumsuz etkiledi.
Üçüncüsü; Galatasaray Hollandalı Wesley Sneijder’den sonra, Fildişi Sahili asıllı Didier Drogba ile anlaşması.
Çin’in Shanghai Shenhua F.C. oyuncularından Didier Drogba ile 2,5 yıllık anlaşma sağlandığı haberi sosyal medyayı salladı. Galatasaray taraftarları twitter üzerinden yüzlerce tweet atarak hem transferi kutladı hem de rakiplerine göndermelerde bulundu.
“İyi rakiplerine göndermede bulunda, Drogba’dan verim alınmaz ise nasıl göndereceksin?” diyenlere de hak vermek gerekir. Şu bir gerçek ki, Afrikalıların anatomisi çok farklı, biliyorsunuz Kamerunlu Albert Roger Milla (20 Mayıs 1952 doğumlu) 42 yaşına kadar oynamıştı. Doğrusu, bir aksilik olmasa Afrikalı futbolu ortalama 37’sinde bırakıyor. Ödediği para(Sneijder’e 70 milyon Euro, Drogba’ya 7 milyon Euro+maç başı 30 bin Euro) birilerin derdi ve o birilerini gerdi. İşte ben bunu anlamıyorum.
İngiliz haber ajansı Reuters’in araştırmasına göre Wesley Sneijder birinci, Didier Drogba ikinci 20 milyon Euro bonservis ücretiyle Milan’a giden Mario Blotelli üçüncü. Bunlardan, transferinde BBC’ye yayın kestiren ve önemli bir haber olarak verilen, UEFA ve FIFA sitelerinde ‘G.Saray golcüyü Avrupa’ya geri getirdi’ diye verilen Drogba, salt Türkiye’de değil, Dünyada da, Sneijder’den daha fazla abartıldı. İnşallah hakkını verir. Düşünün stoper’in önünde topu kalaya gönderen, Ceza sahasında her pozisyonda topa vurabilen bir Drogba, bence Snijder’den daha verimli olacaktır.
Asıl deprem; Melo’nun kırmızı kart olayı. Dahası, Melo’nun gündeme gelen bitmeyen olaylardan bir tanesi daha. Melo ve Engin Baytar; bu iki topçu dinamit gibiler. Ne zaman, nerde patlayacakları belli değil demek hata olur, çünkü onlar patlayacakları yeri anında belli eden oyuncular. Yapılacak tek şey, oradan hemen uzaklaştırmak. Özellikle bu görevi kendi arkadaşları üstlenmeli.
Melo Oğuzhan’a tükürdüğü için oyundan atılmış; başarısız orta hakem Tolga Özkalfa(bunu ben demiyorum Serdar Tatlı diyor), yardımcısı Cem Satman’ın söylediklerindenden yola çıkarak kırmız çıkardı, Melo’yu da oyundan..Melo kesin tükürmedi, sadece tükürür gibi yaparak, Mereles olayı aklına geldiği için geri çekildi. Şimdi deniyor ki, alt sınır 4, üst sınır 6 maç ceza. İyi de adam tükürmediki(BJK muhabiri de tükürmedi diyor). Bence ceza almalı ve kulüp tarafından son uyarı yapılmalı. Ya GS maçı kaybetseydi?!
Gelelim işin diğer boyutuna, yani ‘olayı kaşıyanların’ boyutuna. Neymiş efendim; 2 Ocak 2013 tarihinde Adnan Öztürk Hakem Halis Özkahya’ya tükürüp el hareketleri yapan bu nedenle 15 maçlık cezası Tahkim kurulunca 3 maça indirilen Meireles için "Çoluk çocuk bunu seyrediyor. Anne ve babasına bu ne demek diye soruyor. Hangisi daha büyük terbiyesizlik? Tükürmek mi, bu hareket mi? Ben çocuğuma, ‘Evladım, sakın tükürme, çok ayıp' diye rahatça söylerim. Bu el hareketlerini kim, nasıl anlatabilecek? Benim kulübümde Meireles'in yaptığına benzer hareket yapan bir futbolcu olsa, otobüse bile binemez. Kulübün semtinden geçemez." demiş. Ve Melo olayı sonrası acaba tavrı ne olacakmış.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Her ne kadar, eski hakem Serdar Tatlı; “Melo, üzerine gelen Oğuzhan’ın yüzüne doğru tükürür gibi bir eylemde bulunuyor. Ancak ağzından sıvı çıkmıyor. Şunu belirtelim ki oyun kurallarında, oyun kurallarında; ya tükürme ya da tükürme yoktur. Tükürmeye yönelik bir teşebbüsün karşılığında kart gerektirdiği yazılmaz. Sanırım Cem Satman, Melo’nun tükürmeye yönelik bu eylemini tükürdü gibi değerlendirip, Tolga Özkalfa’ya bilgi verdi, Özkalfa da Melo’yu oyundan ihraç etti. Halbuki, aynı yardımcı ilk yarıda Gökhan Süzen’in, Hamit’in yüzüne gelen darbesini çok yakınında olmasına rağmen devam ettirmişti. “ demesine karşın ve de yayıncı kuruluşun ‘her geçen tarafsızlığını yitiren’ Marcus Merkel’in de, ille de ceza almalı, kırmız kart doğrudur demesine karşıni, Melo’nun yaptıkları ve yaptığı affedilir bir olay olarak görülmemeli. Burada: ‘Merkel’in yaklaşımı son derece yanlış ve yayıncı kuruluşun GS’ın veya bir başka takımın arayı açmasını istememesinin kurgusu bir duruş sergiler izlenimi verdiğini belirtmek isterim’, çünkü, BJK’li yeni transfer Dentinho’nun tekme atmaya teşebbüsünü hiç dikkate almıyor, es geçiyor. Aynı oyuncunun en ufak darbede, bacağı kopmuş gibi taklalar atarak hakemi yanıltmaya çalışmasına da hiç değinmiyor.,
Tekrar ediyorum; şunu da göz ardı edemeyiz; Melo ile Mereles olayı aynı şey değil. Mereles, hakeme tükürdü-ki tükürdü- ve halka işaretiyle hakaret etti. Melo Oğuzhan’a tükürmedi, Oğuzhan, Necip ile tartışan Melo’nun üzerine giderek yüzünü Melo’nun yüzüne yaklaştırdı. Ve anında, eliyle yüzünü silmeye başladı, çünkü bu bir kurgu idi. Erman Toroğlu, bu oyuncunun Felıpe Melo De Carvalho’dan daha fazla ceza alması gerekir derken doğru söylüyor. Doğru söylüyor, çünkü Samet Aybaba bile oyuncusu Oğuzhan’ın duruşlarından son derece rahatsız.
Ama ne oldu? Ne olacak! Felipo Melo De Carvalho PFDK’dan takdiren 4 resmi maçtan men cezası aldı.
Burada BJK için bir antrparantez açacağım; Beşiktaş, feda meda derken iyi gitmeye başladı. Başat ber bu durumu karşısında, ‘TFF Başkanı, MHK Başkanı BJK’li, Kartal’ı uçururlar’ şeklinde senaryolar yazdık. Fakat nedense çok iyi direndikleri 10 kişi oynayan GS’ya karşı maçı kaybettiler. Süper Ligi’in 20. Maçında da 1 Şubat 2013’te 10 kişilik Karabükspor karşısında 2-0 önde iken 2-2 berabere kaldı; faulden gol yiyerek ve yasal golü verilmiyerek. Acaba, birileri BJK çok kötü durumda uçmaya başladı, ben en iyi durumda Kartalı’ı yere çaktım, durdurmak lazım mı dedi?
İkincisi; Hamburg’da yapılması planan ırkçılığa karşı futbol turnuvasında Ünal Aysal Başkan, “Dostulk için FB forması da giyerim” demesi, inanın çok hoşuma gitti. Aynı, dostluk mesajını FB’nin da yapacağını düşünüyorum.
Üçüncüsü, Emre’nin FB7ye geri dönmesi, FB için iyi olmadığını düşünüyorum. Emre, eğer benzer olayları takrarlar ise, Fener’i en az 10 yıl geri götürür.
Galatasaray’ın niyeti, Şampiyonlar Ligi kupasını almak galiba. Almasını kim istemez de, birileri Galatasaray’ı almasın, yani batırmasın. Çok dikkatli olmak gerekir, gerekmesine de, bu Ünal Aysal, kanaatim o ki, GS’yı Terim ile olmasa da, bir şekilde Avrupa’nın Barca’sı ve de markası yapacak gibi.
Gelelim, Galatasaray’ın Bursaspor maçına:
Galatasaray 2 Şubat 2012 günkü 20, maçta, Bursaspor karşısında iyi değildi.
Sabri iyi idi. Korkum, hiç iyi olmayan Eboue’nin gelmesiyle kesik yemesi.
Muslera takımı mağlubiyetten kurtardı ise de, Pinto’nun kafa topunda erken arkaya kaykıldı ve golü yerdi. Dany’ı o topa, o kafayı vurdurmamalı idi, çünkü iki ayağı üzerinde zıplayamadı.
Yekta Melo’yu aratmaz, Riera da Hakan Balta’yı…Engin hala travmalarda. Selçuk iyiye iyilik katıyor.
Hamit’in yokluğu hissedildi. Sneijder’in varlığı hissedilmedi. Hazır değil. Kesin yavaş-yavaş ısındırmalı, eğer sakatlanırsa sezonu bitirir; Galatasaray’ı da…
Nedense Umut’u tercih ediyor, Burak’ın yerine Terim. Diyor ki, oyun kurgumuza alışması gerekir. Kusura bakma Terim hoca da, Şampiyonlar Ligi maçlarında en çok gol atan adamın, nasıl olurda GS’daki oyun kurgusuna uymaz. Haaa, Drgba ve Snijder nedeniyle, yenibir oyun kurgusu düşünülüyor ise, Burak’ın, Umut’tan çok bu kurguya adapte olacağını düşünenlerdenim.
Bursa ve Galatasaray’a birer kırmızı kart gösterilebilirdi, gösterilmedi.
İşin özü, GS daha fazla kart hak etti, galibiyeti asla. Bursa daha iyi motive olmuştu, çünkü iyi koştu.
Bir Galatasaraylı olarak itiraf ediyorum; Bursaspor’un Serdar Aziz ile attığı gol, bal gibi goldu. Elmander’in attığı gol da bul gibi gol idi…
Güldüşün boyutundaki senaryom: “Bu hakemlerin her hamlesi Galatasaray. Doğrusu, her hareketleriyle Galatasaraylılık duruşu sergiliyorlar. Çünkü, maçlarda çıkardıkları ceza kartı Galatasaray’ı işaret ediyor. Futbolcuya uyarı verecekler, hemen sarı kart ellerinde, oyundan mı atacaklar, kırmızı kart ellerinde; yani sarı kırmız, her yaptıkları hareket; sar-kırmızı; bu kadar da olmaz ki”
Hakemler: Fırat Aydınus, Alpaslan Dedeş, Erdem Bayı
Bursaspor: Carson (Dk. 46 Harun), Şener, İbrahim (Dk. 59 Ferdinand), Serdar, Basser, Murat, Belluschi, Edu, Okan (Dk.56 Tuncay), Batalla, Pinto
Galatasaray: Muslera, Dany, Semih, Riera, Sabri, Yekta (Dk. 58 Aydın), Engin (Dk. 70 Sneijder), Emre, Selçuk, Elmander (Dk. 58 Amrabat), Umut
Goller: Dk. 18 Pinto (Bursaspor), Dk.30 Umut (Galatasaray)
Terimin; "Bazen her istediğiniz olmuyor. Listedeki oyuncularla uğraşıldı, ama kulüplerinden yeterli cevap alınamadı." Yanıtı bence birilerine malzeme vermesi bağlamında yanlış bir değerlendirme oldu. Hocam, lütfen dikkat. Bu açıklama o birileri tarafından, resmen Drogba’yı istemiyordu şeklinde yorumlanacağını bilmiyor musun?
Simon Kuper futbol, futbolcu ve çalıştırıcının yarışıdır demesi karşısındaki şu yanıtımşu yanıtı veriyorum;
“Bay Kuper sen değil miydin; “Futbol asla futbol değildir” diyen. Futbolun olan yanına değinmişsin 2013 için. Bu yıl ve bundan sonraki yıl, futbol fenomeni nelerin, yanı hangi değerlerin yerini alacak, bunu anlatmalıydın. Biliyorsunuz, resmen endüstrinin ve de kültürel kaynaşmaların yerini aldı. Yoksa futbol bitti mi diyorsun? Bana göre bitmedi. Futbol siyasetin yerini alacak ve bildiğimiz büyük bir takım partileşerek seçimlere girer ise şaşırma sakın, çünkü dediğin gibi futbol-futbol olmaktan çıktı, ucube bir şey olma yolunda hızla ilerliyor.”
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 05066090032
Yorumlar
Yorum Gönder