AKİF BEKİ, BU İŞİN BEKİ ÇIKMAYA BAŞLAMADI MI?
Dememe
o ki; Ertuğrul Özkök de gider
yerine sen ‘Akif Beki’
gelir ise, bu işin beki çıkmaya başladı:
Görüyorum
ki, Ertuğrul Özkök’ün hemen yanı başında yazmaya başladın. Belli ki Ertuğrul
Özkök de yolcu.
Yakındır,
Abbas’ın yolculuğu sonlandırıp, Ertuğrul’un otağına konuşlanması. Gerçekten
Beki, buraya seki seki konuşlandı, zeki zeki yazılar yazdı ve baş yazarlığı hak
etti.
Ertuğrul
Özkök’ün hemen soluna, konuşlanmış yazın; biri dürtse Ertuğrul otağına
düşeceksin. Orta yerden ayırdığın yarı biryantili saçınla harika bir poz
vermişsin, liseli aşığın sevgilisine sunacağı resim gibisin. Dahası, 1960 ların
cikletlerinden çıkan artıst gibi..
Canımı
acıtan; bu modern duruşunla, insanları tuzağa düşürüp karanlığa çekmeniz..Canlı
yeme bayılan bukalemunsu duruşunuzu da ortaya koyuyor.
Soruyorum;
“Sıtma konusunda araştırma yapan akademisyen Türk vatandaşı Elif Yavuz’un Radikal İslamcılar tarafından
Nairobi’de katledilişine değil de; Mısırda yaşamanı yitiren Radikal İslamcı
Esma için göz yaşı döküp Rabia selamı verdin mi?..Beni sorarsan, ben ikisi için
de üzüldüm, fakat asla Rabia selamı vermedim.
Son
yazını okudum; Gezi Halk Hareketi’ne gönderme yaparak; “Obama’dan bir de
çapulcular çıkışı bekliyorum’ başlığıyla, Thomas Friedman üzerinden ‘ demokrasi
sadece sandık demek değildir’ tezini çürütmeye çalışyorsun, çürüdüğünü fark
etmeksizin. Gerçekten ‘çapulcu’ derken, çaputçu yanınızı ortaya koyduğunuzun
farkında değilsiniz.
Yakındır,
Ertuğrul’un otağına konuşlanman. Kusura bakma, okuyamayacağım seni, çünkü bu
işin Beki çıktı; Abbas yolcu, çünkü
artık Hürriyet okumayı bırakıyorum. Bırakıyorum, çünkü artık Milliyet, Star,
Sabah, Hürriyet’i okurken Zaman ve Vakit
okuyorum gibi olmaya başladım.
Her
şeyi ele geçirdiniz, fakat Anadolu insanının onurunu erdemini ve bağımsızlık
duygularını ele geçiremiyeceksiniz..
Haklısın,
o Ertuğrul Özkök ki, bugüne dek
hizmetlerini esirgemediği kimliklere, bugün çıkıp bizim gibi karşı duruş
sergiliyor ve sorguluyorsa, sen orayı hak ettin, Bekir, pardon Beki kardeş; ah
bir de yazmayı öğrenebilsen. Hiç de Ertuğrul gibi elastik değilsin, doğrusu;
biçim katsayın, yani flambaj katsayın düşük. Evet, doğru, senin burkulma
katsayın düşük, sen AKP’nin rijitisin.,
dikkat et, kiriş kolon bileşimindeki etriye sıklaştırmasına sahip olmadığın(ız)
için, aniden de kırılmanız yakındır(bunların ne anlama geldiğini, ele geçirmeye
veya kapatmaya çalıştığınızTMMOB’ye bağlı
inşaat mühendislerine sorabilirsin)..
Sıra
sende Ertuğrul Özkök.
Ertuğrul
Özkök, bunları yazmakta geç kalmadın mı?
-İran,
Batı’ya açılırken, Türkiye Batı’ya ve Batı’nın en önemli kurumlarına
kapanıyorsa...
Ters giden bir şey var demektir.
-İran,
yıllardır içeride tuttuğu insan hakları savunucusu muhalifi, bir gecede
kayıtsız şartsız serbest bırakırken, Türkiye’de 17 yaşındaki gençler, sırf
sokağa çıkıp gösteri yaptığı için 17 yıl hapis istemi ile içeri atılıyorsa...
Ters giden bir şey var demektir.
-CNN’in
Christian Amanpour’u, canlı yayında, İran’da serbest bırakılan kadınla rahat
rahat konuşup, rejimde bir şeylerin değiştiğini söylerken, Türkiye’de
Başbakan’ın danışmanı ile canlı yayında münakaşa edip yayını kesiyorsa...
Ters giden bir şeyler var demektir.
-Türkiye,
Dışişleri Bakanı’nın ağzından, “Suriye helikopterini NATO sınırına tecavüz
etmekle” suçlarken, aynı Türkiye El Kaide’yi Avrupa’nın sınırına getirmişse...
Ters
giden bir şey var demektir.
-Türkiye,
Afganistan’da Taliban ve El Kaide ile savaşan NATO güçleri içinde yer alırken,
aynı El Kaide’yi kendi toprağında besleyerek, yanı başında bir Peşaver’in
oluşmasına izin veriyorsa...
Ters giden bir şey var demektir.
-Dünya,
Suriye’de barışçı yoldan bir çözüm ihtimali doğduğu için sevinirken, Türkiye,
bu barış ihtimaline üzülüyorsa...
Ters giden bir şey var demektir.
-Bütün
Türkiye, herkesi ilgilendirecek bir demokratikleşme paketini destekler ve
sevinçle beklerken, bu paket, kapalı kapılar ardında, tek bir kişinin iki
dudağı arasına emanet ediliyorsa...
Ters giden bir şeyler var demektir.
-AK
Parti sözcüsü, “Bu pakette Kürtleri, BDP’yi, Alevileri, Hıristiyan azınlıkları
ilgilendiren maddeler var” deyip de ülkenin küçümsenmeyecek bir bölümünde
oluşmuş “hayat tarzı endişelerini giderecek” tek kelimelik düzenlemeden, halkın
büyük bölümünün inancını kaybettiği Yargı’da en küçük reformdan söz etme
ihtiyacı duymuyorsa...
Ters giden bir şeyler var demektir.
-İran’da
bir yıllık “yeniler” ülkeyi dünyaya açmaya çalışırken, Türkiye’de 10 yıllık
“eskiler” ülkeyi dünyaya kapatmaya uğraşıyorsa...
Ters giden bir şey var demektir.
-Bir
ülkede, demokratikleşme paketi tartışılırken, en basit gösteriler eziliyor, en
masum itirazlar susturuluyor, yüzlerce gazeteci, aydın işinden kovuluyorsa...
Ters giden bir şeyler var demektir.
-Bir
ülkede, Mısır’da ölen bir kız çocuğu için neredeyse ulusal yas ilan edilirken,
Nairobi’de ölen bir Türk kızı için küçücük bir Fatiha bile fazla görülüyorsa...
Ters
giden bir şeyler var demektir.
Ters
giden nedir biliyor musun sayın Özkök; bizler bunları söylerken, bizleri
eleştirirken kaybettiğiniz zamanların geri gelmeyeceğidir.
Siz o
zamanları öldürdünüz, biz Anadolu insanlarına bizim zamanlar yeter.
Başbakan;
" Tencere ve tava ile devrim olmaz" diyerek, Gezi olaylarına
göndermede bulunuyor.
Ben de
Başbakana "Demokrasi ve Evrensel Bandım" ile bir göndermede bulunacağım:
[[ Gezi
Parkı Halk Hareketinin iki önemli
haykırışı var, benim de bir önemli
haykırışım ..
Birincisi; “31 Mayıs 2013 tarihine dek hep birkaç kişi
düşündünüz, konuştunuz ve birçok kişiyi dinlemek zorunda bıraktınız, artık
birçok kişi olarak düşüneceğiz ve konuşacağız ve siz birkaç kişi bizi
dinleyeceksiniz; bunun için yarattığınız
‘korku psikolojisini kırdık’ sokaklara indik.”
İkincisi; “31 Mayıs 2013, Türkiye’de ve dünyada 20.
Yüzyılın egemen ideolojilerinin sonlandığı ve ‘dünyanın özgün gelişimi ve
değişimini dikkate alarak, farklılıkları bütünleştiren, evrensel barışı esas
alan’ 21. Yüzyılın ideolojisinin
başlangıcıdır.”
21.
Yüzyılda, artık birkaç kişinin düşüncede, siyasette, ticarette, bürokraside ve
medyadaki egemenliği bitiyor, birçok kişinin, yani halkın etkin ve belirleyici
olacağı sürece girildi. Bu sürecin düğmesine de Türkiye’de basıldı. Brezilya’ya yansıyan sürecin
Türkiye’de daha da güçlenmesi ve evrensel mesajını yaygınlaştırması için, ülkemdeki ‘CHP’lisinden, AKP’lisine, MHP’lisine, İP’lisine, BDP’lisine, kısacası sağ-sol tüm
oluşumlardaki siyasi payandaların, Gezi Parkı Halk Hareketi’nde paydaş olması
gerekir.
Bu bir
sokağa inişten çok, 21.yüzyılın düşüncelerine inişti, inmeye de devam edeceğiz.
Benim
Haykırışım: “Hormonlu renkli yazılı ve
görsel basın; pıtrak gibi biten, çok dağıtılan, fakat çok satılıyor diye
yutturulan, az seyredilen; cemaatin yazılı ve görsel basını gibi olmasa da benzer duruş sergilemektedir.
Şöyle ki; korku psikolojisiyle
nedeniyle siyasal erkin yandaş
medyasıyla örtüşen anlayışlarına yer vermekte, gezi parkı halk hareketini
aşağılayan haberlere öncelik tanımaktadır. Bu nedenle ben 31 Mayıs 2013 gününden bu yana, hormonlu
renkli basını, okumuyorum, dinlemiyorum
, sevdiğim dizileri izlemiyorum ve de ürünlerini satın almıyorum, yani bu ilgimi dondurdum,
askıya aldım, ta ki ‘demokrasi ve evrensel barışı’ ilke edinmiş halkın
tepkisini ciddiye alacağı güne dek. Sizin özgür istencinize, gem vurmak
değildir amacım, ben böyle yapıyorum, siz bilirsiniz. ]]
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
GÜLDÜŞÜN
ÇORBASI
sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM:
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder