DÖVİZ K-URU BÜYÜDÜ VE TÜRKİYE’NİN
EKONOMİK DOKUSUNU ÖRSELEMEYE BAŞLADI
24 Ocak 2014
Ben bile söyledim; “Yatırım
yapmaksızın, yani üretmezden, salt üretilmişleri ve var olan değerleri
satarak/özeleştirerek, faiz üzerinden para kazanan yabancı paralarla döviz
kurunu dengeleyip cari açığını kapatamazsın ve de TCMB’ına döviz sattırarak; ekonomini
istenen çizgiye çekip Türkiye’yi büyütemezsin”
Ve söylenenler çıktı. Bildiğini okuyan
AKP iktidarı, iktidara geldiğinden bu yana ‘TCMB’ına tam 9 kez ‘dolar bazından’
piyasalara müdahale ettirmişti; bu son müdahale, yani 10. Müdahale ile ekonomik
çöküntüyü önlemeye çalışan AKP iktidarı Türkiye’nin döviz k-uru’nu, 2. 300TL’den
ancak 2.2970 TL’ye indirebildi. Bu da ekonomimizin tüm dokularının zedeleme
noktasına geldiğini göstermektedir:
“Merkez Bankası dolardaki yükselişe iki
kez doğrudan satış yaparak müdahale etti. Daha doğrusu; TCMB, telefonla bankaları arayarak ilan ettikleri
alış kurlarından bankalara döviz satması demek olan ‘doğrudan Müdahale ile’ dolar 2,3025’lik tarihi
zirvesinden 2,29’un altına indi. TCMB rezerv kaybetme korkusu yaşayarak Yaklaşık 2.5 milyar dolar satarak,
ancak, doları 1 kuruş geriletebildi..Merkez Bankası’nın izlediği para
politikasının kurdaki artışı frenlemede yetersiz kalacağı endişeleri
ve siyasi kaygılarla dolar 2,3025 lirayla yeni rekor düzeye çıktı.Doların
bu seviyeyi görmesi sonrasında Merkez Bankası iki yıl aranın ardından
piyasaya satış yönünde doğrudan müdahale etti. Müdahalenin ardından
dolar, ancak ‘1 Kuruşluk düşüşle’ TL karşısında 2,29’un altına geriledi.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez
Bankası’nın bu duruşu, yani ; döviz kurlarında görülen sağlıksız fiyat
oluşumları nedeniyle piyasaya satım yönünde doğrudan müdahale
etmesi, bilindiği gibi 2011’in son işlem
gününde ve 2012’nin ilk günlerinde de yaşanmış ve toplam dört iş gününde
doğrudan yaklaşık 3 milyar dolarlık satış gerçekleştirmişti.
Uzmanlar, dahası; ‘varsa yoksa, arsa
borsacılar’ “Böylelikle doğrudan müdahale ile doların 2.30 liranın
üstünde kalmasına izin verilmedi. Merkez’in kurda rahatsız olduğu seviye
2.30(2.300 TL)’dur. Bu seviyenin aşılması halinde tekrar müdahale yapılmalıdır,
çünkü; sığ piyasalarda doğrudan müdahaleler etkili olamazmış ,
bunun için; ek parasal sıkılaştırma(EPS) ile desteklenirse başarılı
olunacakmış.
Peki EPS nedir? EPS; döviz kurlarındaki
fiyat dalgalanmalarını(volatilite)
düşürmek için uygulanan ve TL’nin değerini artırmaya yönelik bir merkez bankası
politikası, yani faiz politika aracı. Bir başka anlatımla; AKP bu politikayı
2010’dan beri uyguluyor, nedeni; senin elinde ve avucunda olan TL’yi almak ve
temel gereksinimi kadar bırakmak ve de böylelikle senin döviz tasarrufuna yönelmeni önleyerek
başta doların değerini düşürüp, TL’nin değerini artırmak; işte bunun adı ek
parasal sıkılaştırmadır(EPS). Ekonomi uzmanı değilim, fakat, paranın ve
kredinin azaltılması fiyatları ve ücretleri düşürmez mi? Bu sürecin olası deflasyon bütününde, üretimi durdurup işsizliğin
çoğalmasıyla ekonomik büyümeyi durdurmaz mı?
Birileri, görüldüğü
gibi hala yabancılara para kazandıran(doğrusu yabancılarla para kazandığı)
sıcak para faiz politikası peşinde. AKP buna evet diyor, ardından sosyal
tepkiler karşısında, yani, polisimizi kahraman ilan ettiği, 31 Mayıs 2013 Gezi
Halk Hareketi’nde ve polisimizi hain ilan ettiği 17 Aralık 2014 yolsuzluk operasyonlarında “bize
faiz baronları kumpas kuruyor..” çığlıkları atıyor.
Ve; Merkez Bankası dün yılın ilk PPK
toplantısında kısa vadeli faizleri değiştirmezken, ek parasal sıkılaştırma
(EPS) günlerinde bankalar arası piyasadaki faizlerin yüzde 9 civarında
oluşmasını sağlayacağını açıkladı.
Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası, 21 Kasım 2013’te; 28 Kasım 2013, 30 Aralık 2013 ve 30 Ocak
2014'te ek parasal sıklaştırmaya(EPS) gideceğini duyurmuştu. Yani, bugün
yaşananları, dahası ekonomi yanlışlıklarını AKP iktidarı biliyor, doğrusu, son
nefesinde olduğunu..
Batılı uzman diyor ki; “TCMB’nin mevcut
politikalarının tam anlamıyla işlemediğini belirterek, “TCMB
daha bilinen ve denenmiş olan metotlara geri dönüyor. TCMB düzenli
döviz satım ihalelerden kur 2.30’lu seviyelere doğru gittikçe doğrudan
müdahale yöntemine dönüyor. Bu kurdaki değer kaybının hızını yavaşlatabilir
ancak trendi(eğilim demek istiyor) değiştiremez”
AKP
ekonomi politikalarını fazla incitmek istemeyen, fakat kuşku ve endişe içinde
politikalarını izlerken kıvranan benim uzmanım ‘Neden bu noktaya
gelindi?’ sorusuna şu yanıtı veriyor: “ Eylül ayından bu yana farkındayız ki;
artık dünyada gelişen ülkelere eski sermaye akışları olamayacak. Herkes
farkında ki, en yüksek cari açığı yıllardır sürdüren, dış borçluluğu en çok
artan özel kesim ülkemizde. Açık pozisyonu olan şirketler döviz alıyor. Yabancı
sermayenin en çok kamu tahvili aldığı ülkeler arasında biz geliyoruz. Çıkmak
isteyen tahvil yatırımcısının satmak için likidite bulamadığı biliniyor.
Dolayısıyla faiz riskini azaltamayan yatırımcı, döviz alarak risklerini
azaltmak istiyor. Bir de başkan Başçı’nın, faizleri kullanmak yerine sözle
durumu idare etmeye çalışması, kur seviyesi işaret etmesi, bunun da çokça
aşılması ve geri dönmemesi, riski olanların ‘asabını bozdu’. Üstüne de siyasal
kriz eklenince, bu tablo ortaya çıktı.”
Nitekim; Döviz k-urunu 24 saat canlı izle bandını bugün(24 Ocak 2014) saat;
11.25’te tıkladım; dolar’ın alışı 2.3044, satışı;2.3051..
Görüldüğü
gibi batı cephesinde yeni bir şey yok siz; ‘ Bu operasyonla, faizde olmasa da
dövizde istediği noktaya gelindi’ diyenlere.
http://blog.milliyet.com.tr/yatiran-f-onlar/Blog/?BlogNo=93968
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
Teknopolitikalar Platformu
sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM:0506 609 00 32
Teknopolitikalar Platformu
sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM:0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder