DATÇALARA (KIYILARA) SANDIKLA İNEMEYENLER PLAN REVİZYONU İLE İNİYORLAR
Doğrusu, kıyılara oy sandıklarıyla inemeyenler para kasalarıyla inmeye başladılar. Üretilmiş Ulusal değerleri satarak (özel-leştirerek),
ülke ekonomisini büyüttüğünü söyleyenler,
Reza Zarrap ile cari açığı kapattığını söyleyenler,
Ve; İMF’in her ülkeden istediği paralarla oluşturmaya çalıştığı ‘para fonuna’ en düşük ödemeyi yapıp, bunu “İMF’e borç veren ülke durumuna geldik” diye halka yutturanlar; Doğaya ve doğana saldırmayı sürdürüyorlar. Evet; derelerimizden sonra kıyılarımıza da saldırmaya başladılar.
Saldırı Datça’da kendini gösterdi: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; “Çevre Düzeni Plan revizyonu” aldatmacasıyla, turizm tesis alanlarını genişletiyor. Bu ne mi getirir, bir şey getirmez, götürür; gizli yapılaşmanın önünü açarak.
TOKİ gibi saldırının öncü gücüne sahip İlgili Bakanlık, Datça Bozburun’da başlatmış, yapılaşmanın önünü açan “1/25.000 ölçekli Datça-Bozburun plan revizyonunu 1 Nisan’da askıya çıkarmış. Düşünün, adeta Paralel yalanlarla, ülkenin düşün santralinin trafosu patlatarak, ülkeyi kaosa sokan iktidar, hiçbir yerden ‘özellikle Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan’ görüş almadan hareket edilmiştir.
Dahası; arkeolojik, kentsel SİT sınırları ve doğal SİT sınırları dikkate alınmadan hazırlanıp “Çevre Düzeni Planı revizyonu” nu dayatılmıştır. Yani; 2863 sayılı Koruma Kanunu hiç ciddiye alınmamıştır. Doğal ve arkeolojik SİT derecelerinde değişiklik yapılarak bu alanlarda turizm alanları, yerleşim alanları, günübirlik alanlar ve kamping alanlarının planlanmaktadır.
Maden ocakları işletme ve rezerv alanları planda gösterim olarak işaretlenmiş olup bu konuda verilmiş ruhsat ve izinlerden bahsedilmediği gibi, orman alanında gösterilen maden alanlarının ne kadarlık alana yayılacağı koordinatlarla birlikte planda açıklanmamaktadır. Ve geniş alanlarda birçok maden ocakları izinlerinin verildiği bilinmektedir.
Eğer; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, alt ölçekli planları onama yetkisini de kendi yetkisine alırsa planlamaya ilişkin karar alma süreçlerinde yerel yönetimleri tamamen dışlayacaktır. Hani, yerinden yönetim ve yerindelik ilkesi??
Ve de böylelikle; Çeşitli koylarda planlanan ve var olan günübirlik tesis alanlarının ve kamping alanlarının daha sonraki süreçlerde birilerine koylarla ve köylerle birlikte satılacağını söylemek yanlış olmaz.
Plan revizyonunun uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu iddia eden TMMOB-MOB (Mimarlar Odası Başkanlığı) , MOB başkanı sayın Eyüh Muhçu haklı olarak şunu söylüyor; “Örneğin, Hisarönü Körfezi’nde SİT paftalarında 1. Derece Doğal SİT alanı olarak belirlenmiş koylarda kamping alanları oluşturulmuştur. Çok küçük ve korunan koylardaki günübirlik tesis alanları iptal edilebilir. Bölge parklarının imara açılması amacının dışında kullanımlar getireceği endişesi yaratmaktadır..
Doğal karakteri korunacak alanlarda plan hükümlerinin toplam inşaat alanı 150 metrekare şeklindeki imar yoğunluğunun 2-B uygulamalarıyla birlikte farklı kullanımlara dönüşebileceği ve gizli bir yapılaşmanın önünü açabileceği endişesi oluşmuştur. Bu alanlardaki barınma, tarım ve hayvancılıkla ilgili yapılaşma koşulları yeniden belirlenmelidir. Tüm bölge genelinde önceki çevre düzeni planlarındaki alanlara göre turizm tesis alanlarının büyütülmüş, genişletilmiş olduğu görülmektedir…
Sadece Datça ile ilgili değil, Fethiye, Dalaman, Köyceğiz gibi kıyı alanlarıyla ilgili de yeni planlar yapılmış. Onların da kısa sürede askıya çıkacağıyla ilgili bilgiler geliyor. Aralık 2012’de eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ‘bütün kıyı alanlarının planlarını yapıyoruz’ diye açıklama yapmıştı. O tarihten itibaren bu çalışmaların başlatıldığını biliyoruz. Çalışmalar yürürlüğe giriyor. 3670 Sayılı Kıyı Yasası gereği kıyı bandında yapılaşma yasağı var. Datça’da planlarla kamu tesislerinin de yıkılıp yapılaşmaya açılmasının önü açılıyor..
Kıyı bandındaki kamu dinlenme yerlerine yönelik de betonlaşma söz konusu olacak. Kıyıdaki kamu tesislerinin dışında fiilen yapılan binalar var. Yeni hazırlanan planlar bu gibi yapılara da af getirebilir. Otel ve işyeri gibi kaçak binalar var. Bunların da yasalaştırılması söz konusu olabilir. Datça’daki planlar bu işin başlangıcını oluşturuyor. 2012 yılında kıyılara yönelik başlatılan planlar korkunç değişiklikleri beraberinde getirir. Dava metninde bunun Anayasa’ya, uluslararası sözleşmelere ve AB kentsel şartına aykırılıklarını da ifade edeceğiz”
TOKİ öncülüğündeki, İslam’ın yeşilini doların yeşiliyle örtüştüren ‘doğaya ve doğana düşman, dolara dost’ Kent korsanları yeni bir özgörev üstlendiler; ‘Kıyı Korsanlığı’. Aman, kenarınızdaki kıyınızdaki kent korsanlarına dikkat!
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@mynet.com
sevket-che@hotmail.com.tr
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder