ERDAL İNÖNÜ; ERDEM VE ONURUN HOŞGÖRÜ ZENGİNİ EVRENSEL BİR DEĞERDİ; SİYASET OYUNLARININ YOKSULU OLARAK
ERDAL İNÖNÜ; HOŞGÖRÜNÜN, ERDEMİN, ONURUN, BİLİMİN VE İNSANLIĞIN ZENGİNİ, SİYASET OYUNLARININ YOKSULU BİR DEĞERDİ
Erdal İnönü’ye her şey yakışıyordu ve her şeyi yakıştırıyordu, çünkü o, bilim insanı ve siyasetçiden çok, hoşgörü sahibi bir halk insanıydı.
Biliminsanlığı yanında siyaset insanlığı da yakıştı. Fakat bazı siyaset oyunlarının zengini kimlikler siyaseti ona yakıştıramadılar.
Demokrasi ve özgür düşünceyle bütün ne de şık durmuştu siyaset onda. Yerleşik siyaset anlayışını elinin tersi ile itmiş, bir bilim insanı olarak hoşgörüsüyle halkla bütünleşmişti.
Ülkemin böylesi siyasetçi kimliğine gereksinimi vardı. Salt ülkemin değil, gezegenimizin.
Ama, siyaset baronları izin vermedi..
Siyaset oyunlarının yoksulu idi. Siyaset oyunlarının zenginleri tarafından siyasetten soğudu.
Özellikle bu karanlık günlerde onun ışık saçan ve herkese güven veren, tüm siyasi kirliliklerden arınmış tertemiz, saf ve berrak siyasi kimliğine çok, ama çok gereksinimimiz var.
Aramızdan ayrılışının 8.yildönümümde o çok sevdiğim insanı saygıyla anıyorum.
O’nu biraz daha yakından tanımak istiyorsanız, Anılarını içeren son kitabını ve Can Dündar’ın söyleşi kitabını okuyun.
Ve onu halk adamı yapan hoşgörü ile yoğrulmuş birkaç anekdotu ile baş başa bırakıyorum.
- 1-İnönü SHP Genel Başkanıyken dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile görüşecekti. O günlerde İnönü, Yılmaz'ı sert biçimde eleştiriyordu. Yılmaz, Necatibey caddesinde bulunan SHP Genel Merkezine geldi. SHP ile ANAP Genel Başkanları baş başa uzun bir görüşme yaptı. Herkes sert tartışmalar yaşanmasından endişeliydi. Görüşme sonrası dönemin SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, İnönü'ye biraz da endişe ile görüşmeyi sordu. İnönü şöyle dedi:
- - Çok iyi geçti, Mesut bey partimize aşık oldu. Ama platonik.
- 2-Seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal Bey'e hitaben "Ölürüm yoluna" diye haykırır. Erdal Bey cevap verir: Dur, ölme. Bir oy bir oydur.
- 3-"Erdal yetiş fare var" diye çığlığı basan karısına gayet sakin "Bana ne Sevinç, ben kedi miyim?" diyeyanıt vermiştir.
- 4-Kendisini sinema çıkışında yakalayan bir gazeteci sorar:
- - Sayın İnönü, sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek?
- - Tabii göremezsiniz sinema salonları karanlık oluyor.
- 5-Parti başkanı iken zaman zaman sevenleri onu omuzlara almak isterdi. Bu tür gösterilerden hoşlanmayan İnönü, kıyafetine bulundu yere bakmadan hemen yere yatardı. Kimse kendisini kaldıramasın diye böyle dururdu bir süre.
- 6-Meclis Genel Kurulu'nda hararetli kavgalar yapılırken bu atışmalara taraf olmaz Bakanlar Kurulu sıralarındaki yerinde oturur fizik problemleri çözerdi.
- 7-DEP’li Sırrı Sakık SHP’den milletvekili adaylığı için başvurur. Ve Erdal İnönü ile yan yana gelirler. Sırrı Sakık, “Paşam, benim hakkımda bir sürü dedikodu çıkartılar. Önceden bilesiniz. Ağabeyim (Şemsi Sakık) dağda devlete karşı savaşır. Kardeşlerimden biri hapiste. Anam şöyle, Babam böyle” diye devam ederken Erdal İnönü söze girer: “Be kardeşim sizde hiç devlete çalışan bir kişi yok muydu. Onu getirseydiniz bari.”
- 8-Gazeteci sorar:
- -“Sizin için Norveç’e başbakan olur diyorlar” Erdal İnönü cevap verir:
- - “Çok teşekkür ederim. Bu herhalde sen bu işleri Türkiye’de beceremiyorsunun kibarca söylenmesi oluyor.”
- 9-Bir miting öncesi SHP’li milletvekili, İnönü’ye çok sık yapılan bir eleştiriyi gündeme getirdi.
- -“Sayın Genel Başkan’ım, siz iyi konuşamıyorsunuz. Bakın Özal’a esip gürlüyor.”
- -“Peki ne yapmam gerekiyor” diye sorar İnönü
- -“Sayın İnönü, konuşmaya başladığınızda şöyle yumruğunuzu masaya vuracaksınız. İşte biz böyle partiyiz. Adamı şöyle yaparız, böyle yaparız” diye kükreyeceksiniz.” Erdal İnönü, miting alanındaki otobüsün üzerine çıkar ve kürsüye yumruğunu vurup konuşmaya başlar:
- -”Biz öyle bir partiyiz ki, adamı” der ve durup yanında duran kendine akıl veren milletvekiline dönerek şöyle der:
- - “Devamını arkadaş söyleyecek.”
- 10-İzmir’i bir ziyaretinde balıkçılar etrafını çevirdi ve dert yanmaya başladı.
- - Paşam burada bir komutan var. Bizi mahvetti. Balık avlatmıyor. Denize açılamıyoruz. Balıkçıların şikayetlerini 15 dakika dinleyen İnönü sakin bir şekilde döner ve şöyle der:
- - Merak etmeyin görürsem söylerim.
- 11-Erdal Bey bir gün İstanbul'da taksiye binmiş. Şoför: "Sen ne kadar Erdal İnönü'ye benziyorsun" demiş. "O, benim" diye cevap vermiş Erdal Bey... Şaşırmış taksi şoförü... "Yahu" demiş, "...birisi daha var. Harbiye'nin oralarda dolaşıyor. O da aynı Erdal İnönü". Bunun üzerine Erdal Bey, espriyi patlatmış: "O da benim....!"
- 12-SHP genel başkanlığı dönemimde diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider. Garsonun "Birşey almak ister misiniz, efendim" sorusu üzerine "Teşekkürler biz birbirimizi yiyeceğiz" yanıtını verir.
- 13-SHP Genel Başkanıyken Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Paris'e gitmişti. Beraberinde SHP Genel Sekreter Yardımcısı İstemihan Talay da vardı. Toplantıdan sonra Champs Elysees bulvarındaki bir sinemaya gittiler. Filmin öyküsü, iki mafya ailesi arasındaki çatışmaydı. İki saat boyunca beyaz perdede silahlar konuştu. İnönü film bittikten sonra koltuğundan kalktı. İstemihan Talay, "Filmi nasıl buldunuz?' diye sordu. İnönü cevapladı:
- - Çok beğendim ama iyi ki bitti. Yoksa çok daha fazla adam ölecekti…
- 14-Kars ve Van mitinglerinden Ankara'ya dönüyordu. Sivas üzerinde uçağın pilotu "Efendim Ankara semaları kapalı. Kirli bulutlar var. İnişimiz çok güç olabilir. " dedi. Ön koltukta gazete okuyan İnönü'nün cevabı ise şöyle oldu:
- - Hiç bir şey olmaz merak etmeyin. Ankara Belediye Başkanı Karayalçın çok çalışkandır. O kirli bulutları hemen temizler!
- 15-Erdal Bey’e bir gün, hiç sıcak bakmadığı siyasete yıllar sonra neden girdiğini sorarlar. Yanıt müthiştir:
- - Ülkemi benden daha kötüleri yönetmesin diye!
- 16-Bir seçim dönemi... SHP Genel Başkanı İnönü, Diyarbakır ve Cizre’deki mitinglerde konuştuktan sonra Siirt’te halka hitap edecektir. Ancak Cizre’de bir grup protesto gösterisi yapıp parti otobüsünü taşlayınca buradaki miting iptal edilir, hiç beklenmeden Siirt’e gelinir. Seçim gezilerinde program sarkmasına alışık Siirt İl Başkanı, parti otobüsünün tam zamanında geldiğini görünce biraz şaşkın, İnönü’ye teşekkür eder. Aldığı yanıt:
- - Sen bana değil, asıl Cizrelilere teşekkür et...
- 17-Erdal Bey fanatik bir sigara düşmanıdır, Parti Meclisi toplantılarında dumanaltı olmaktan fena halde rahatsızdır. Bir Parti Meclisi toplantısında ilk sözü:
- - Bundan böyle bu toplantılarımızda sigara içilmeyecek, olunca arka sıralardan bir üye;
- - Bu kararınızı oylamaya sunsak efendim, diye itiraz etmeye kalkışınca cevabı aldı:
- - Antidemokratik kararlarda oylama olmaz!
- 18-Seçim otobüsüyle bir yere gidiliyor. Otobüsün kornası aniden bozulmuş, ötüp duruyor. Şoför otobüsü sağa çekip durdurmuş, arızayı gidermeye çalışıyor ama nafile. Yolculardan birinin şoföre "Kablosunu kopar" diye akıl verdiğini duyan İnönü itiraz ediyor:
- - Durun yav, koparmayın. Bir derdi var ki inliyor. Meselenin köküne inelim.
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder