YERLİ OTOMOBİL DÜŞLERİMİZE; İNŞAAT SEKTÖRÜ VE SANAYIMIZ BOYUTUNDA BAKALIM
Recep Tayyip Erdoğan, montaj aşamasından öteye gidememiş özel sektör otomotiv sanayisine; “Bir babayiğit çıksın” diye gönderme yapmıştı, Başbakanlık işi yaparken. Çook geç de olsa Bakan Fikri Işık, ‘özel sektörü öteliyerek’, devlet sektörünü öne çkarırcasına “İşte yerli modelimiz” diyerek yola fırladı.
Ardından, “Yerli otomobil tomobil projesi Türkiye için gereksiz” feryadıyla küresel efendi yerinden fırladı: Evet; yatırım uzmanı Mark Faber, yerli oto'nun ekonomi için gereksiz olduğunu söyliyerek; “Türkiye, liranın düşüşüne karşı önlem almadığı için en kırılgan ülkelerden biri. Altyapı yetersiz.”
Bu resmen, “Bizim pazarımızda sizin ne işiniz var!!” tehtididir. Biliyoruz, 1960’larda “Devrim Arabaları”nın ve de Türk mühendisi ve işçisinin başına gelen gelen trajik öyküyü. Bakan Fikri Işık’da bunu anımsatarak(24.10.2015), "Bu defa Allah'ın izniyle yerli otomobili boğdurmayacağız, Devrim'in başına gelenler bu defa yerli otomobilin başına gelmeyecek" dedi. Dedi demesine de; Bakan, dahası ve AKP iktidarı biliyorsunuz tüm ulusal sanayiyi özel sektöre sattı.
Bir şeyi özelleştirmedi; TOKİ’yi. Neden, çünkü TOKİ’yi siyasi ve ekonomik rantı için kullandı. Acaba, yerli otomobil üretimini devlet sektörü ile mi yapacaklar ve siyasi-ekonomik rantlarına endeksliyecekler? Yoksa belli palazlanma sonrası bir yandaşa mı satacaklar?. Bunu yapmazlar ise, iyi yaparlar..
Ben olguya farklı pencereden bakacağım: "Le Monde Diplomatigue" gazetesi baş yazarı " Ignacio Ramonet, köşesinde şunları yazdığının okumuştum bir zamanlar: “Microsoft adlı yazılım ve bilişim şirketinin patronu Bill Gates diyor ki; -ABD'nin üstünlüğü artacaktır, çünkü yeni teknolojiler onundur. Pazarın patlamasından en çok biz çıkar sağlayacağız...-" söylemiyle, Mark Faber’in söylemi örtüşüyor bana göre..
Batının teknoloji şirketleri rekabet sürecinde bilişim teknolojileri dünyasına 2012’ye yeni bir yapı ile girdi. Evet; bilgiye daha hızlı erişim sağlamayı içeren, daha doğrusu, tüm bilgi işlem kaynakları olan; işlemci, depolama, bağlantı, yazılımlar vs’lere belli erişim ücreti ödeyerek uzaktan kullanma kolaylığı getiren, yeni bir model olan “Cloud Computing-bulut bilişim”’i bulgularken, biz bilişim teknolojisinin neresindeyiz? Üzülerek belirteyim ki, hiçbir yerinde.
Gates'in hedefi; teknoloji satın aldığımız batı sanayisidir..
Burada başka bir şey söylemeye gerek var mı?
Elbette ki üstünlük, dolayısıyla dünya; yeni teknolojilere sahip olanların olacaktır. Oldu da. Çünkü; 2012’nin Türkiye’si bunu bize somut olarak gösteriyor. “Bilişim teknolojisini bırakalım, sanayi teknolojisinin neresinde olduğumuza bakalım”: Günümüz inşaat sektörü, özellikle TOKİ aracılığıyla, tüm sektörlerin önüne geçmiş durumda. Diyorlar ki, barınma sorunun çözüyoruz, 2 milyon insana iş olanağı buluyoruz, onlarca sektörden girdi aldığımız için, o sektörleri besliyoruz, kısacası ekonomimizin lokomotifiyiz. İyi de bu lokomotifi kendi ürettiğin teknoloji ile mi sürüklüyorsun?
Evet, sadece bu soru değil, ardından gelen soruların da doğruluğunu dikkate almak gerekir:
- Her şeyi özelleştiren iktidar neden TOKİ’yi özelleştirmedi?
- TOKİ, siyasi ve ekonomik getirinin aracı olarak mı kullanılıyor?
- Barınma sorununda öncelik, sorunu yaşayanlara mı, yoksa parti ile yaşayanlara mı veriliyor?
- Konut sorunun çözmek için, dahası konut açığının giderilmesi için ilk 10 yıllık periyotta üretilmesi gereken ‘yıllık 500 bin konutun’ ancak 2002’den bu yana 500 bin konut üretmiş olan TOKİ bu bağlamda ne kadar başarılı?
- İnşaat sektörünün, büyük kentlerde, ille de İstanbul’un tarihsel görselliğini (Siluetini) bozan devasa sermaye tapınakları hangi sınıfa hitap ediyor?
- TOKİ; konut gereksinimi içinde olan dar gelirlilerin kaçının gereksinimlerine yanıt verdi?
- Yine TOKİ; Kente dönüştürülen varoş ve gecekondu bölge insanının kaçının sorununu giderdi?
- Bu kentsel dönüşüm alanları, kimlerin cepsel dönüşüm alanı olarak işletildi?
- 2 milyon insanın işsizliğini gidermek ne kadar doğru?
- İnşaat sektöründe ancak 6 ay çalışabilen vasıflı ve vasıfsız işçilerle mi bu rakam yakalanıyor?
- Bu görece rakamı nasıl olur da işsizliğin çözüm göstergesi olarak sunabiliriz?
En önemlisi, yukarıda başta değindiğim; inşaat sektörümüzün yapı elemanları ve malzemelerinin ve de teknolojisinin % kaçı sanayimiz ürünleri olduğu sorusudur. İşte benim anlatmak istediğim bu boyuttur.
Bunun yanıtı çok kısa olacaktır: Ülkemde, üstün inşaat teknolojisinin en büyük parçası/ürünü, tüm yapı elemanlarının taşıyıcısı olan ağır iş makinesi ‘Kule Vinç’tir.
Ve ülkemde, özellikle Bursa ve Ankara’da, dünya pazarlarında rekabet edebilecek bu ağır iş makinesini üreten firmalar varken, yetersiz bulunup 2012’nin, salt son 2 ay (Şubat ve Mart) ‘adeta cari açığa katkı, yani 7 milyar dolar dış ticaret açığı beslensin dercesine’ 8 milyon dolarlık vinç ithal edilmiştir.
Tüm yapı elemanları ve malzemeler , ille de ıslak zemin yapı elemanları(Seramik Banyo ve Mutfak Ürünleri • Tamamlayıcı Ürünler, Armatürler, Aksesuarlar, Küvetler, Duş Sistemleri, Banyo Mobilyası, fayanslar vs...) bile, %50 dışalım, Arapçası ithal ürünler. Devasa lüks yapılarda ise, tamamı dışalım ürünü… Bunu bırakalım, Alış Veriş Merkezleri (AVM)’nde satılan ürünlerin %70’i dışalım-ki burada satılar ürünlerin çoğunu benim insanım üretiyor…
Kendi sanayi ürünün desteklemeyen bir toplum, nasıl olur da yerli otomobil yapar?
Bu yazıda söylenmek istenen; sanayi anlayışımızın "yeni teknolojiler üretme" boyutundaki eksikleridir. Kesinlikle bireysel girişimcilik ve de asla sermaye düşmanlığı değildir.
Koç grubunun 1995 yılı vergi ödemesinin 17 trilyon olduğu söyleniyor. Bu sadece Koç Otomotiv grubuna ait vergi. Koç otomotivde % 96'sı yerli otomobil üretiliyormuş. Anlayacağınız, ülke ekonomisine dolayısıyla insanına getirdiklerinden söz ediliyor. Ama ülke ve insanından götürdüklerinden söz eden yok.
Evet yıllık satışları 10 milyar dolarları geçen; 100 üzerinde şirket sahibi ve bu şirketlerle ülke pazarının yarısını elinde tutmuş bir "grup", ülkeye bir milyar dolar kazandırmış. Acaba, net dışsatım(Ar.ihracat) nedir? ve ülkeye ne kadar döviz kaybettirilmiştir?
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder