Nice nitel haftalar dileğiyle Günaydın sevgili arkadaşlar. 1 Kasımda oy atmazdan önce ülkemdeki "KAYGAN SEÇMEN PROFİLİ"ine göz atmanızı rica ediyorum.
KAYGAN SEÇMEN PROFİLİVE 1 KASIM 2015 SEÇİMİ
Seçmen profilindeki değişim nedenlerini araştırmak için; 1950 sonrası iktidar duruşlarının ve icraatlarının tarihsel konjonktürüyle birlikte, günümüz seçmen profilinin; özellikle siyasetteki, dahası ideolojisi’ndeki ‘yerleşik düzenini’ bozarak, 1980 sonrası kazandığı göçer kimliğinin irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Doğrudur; AKP seçmenleri CHP seçmenlerine oranla daha genç, daha kırsal, dindar ve sosyo-ekonomik statüleri daha düşüktür ve kendilerini sağcı olarak algılarlar. Cinsiyet, Türk milliyetçiliği, AB yandaşlığı, üç büyük kentte yaşayıp yaşamadıkları açısından iki partinin benzerlikler taşıdığını söylemek doğru bir yaklaşım değildir. Öncellikle AKP’ye islamcı diyebilirsiniz, fakat o’nun milliyetçiliğini reddettiğini hepimiz biliyoruz.
Bunun yanı sıra CHP’yim ırkçı kafatasçı milliyetçi göstermek de doğru bir yaklaşım değildir. CHP’nin milliyetçiliği; -kim ne derse desin- evrensel özler taşıyan Atatürk milliyetçiliği, yanı çok kültürlü dayanışmanın örgütlü yapısı ulusalcılık ve o’nun duygusal bileşeni yurtseverliktir.
Burada iki olguya dikkat çekmek gerektiğini düşünüyorum. Birincisi AKP seçmen profilinin genç oluşu. Bunu asla gençlerin AKP’yi tercih ettiğinin göstergesi olarak kabul edemeyiz. Bu, özellikle İslamcı ideolojinin demografik olarak aile yapısına yansıtılmasının bir ürünü. Halkın anlayacağı dilde ifade edersek; 1973 sonrası siyaset gündemine oturan ve dini siyasallaştıran önderlerin uzun vadede ideolojilerini iktidara taşımak için; yandaş neslinin üremesini istemeleridir.
AKP’nin genç seçmen profilinin buradan geldiğini söyleyebiliriz. Özellikle, bunun da, 2002 sonrasının 3 çocuk dayatmasının esin kaynağı olduğunu belrtmeliyiz.
Bu ilkel gerçekliğin bilimsellikle ne ilgisi var demeyelim, çünkü ülkemiz siyasetini bilimsellik değil ilkel feodal ve tutucu bir yapılanma içinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Buradan yola çıkarak; AKP seçmenlerinin_kentte ve taşrada- daha çok kırsal kökenli ve sosyo-ekonomik statülerinin daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Dün Anavatan’da konaklayan, ardından DYP’ ye, ordan DSP’ye, MHP’ye ve en sonunda AKP kırsalına çadırını kuran seçmen önümüzdeki güzlerde nereye göçeceğini kim bilebilir? Bu da bizde seçim ve seçilme kültürünün yanında seçme kültürünün nasıl biçimlendirildiğinin göstergesidir. Bu çizgide önce 1950 sonrasının iktidarlarına yaptıklarıyla kısaca bir göz gezdirdiğinizde gerçekleri tüm çıplaklığıyla görürsünüz.
Seçmen hangi kentte yaşarsa yaşasın, kendilerini istedikleri kadar sağcı –solcu, Türk milliyetçisi (ırkçı) ve Türkiye milliyetçisi (ulusalcı çizgideki yurtseverlik) olarak görsün, dindar kabul etsin; bana göre onları yönlendiren, onları siyasette meta olarak gören düzenin savunucu siyasetçilerdir.
Bu dün ne idiyse, bugün de o’dur. Bugün değişen tek şey, iletişim kolaylığı nedeniyle kısmi de olsa gerçekleri görüp iradelerini biçimlendirseler de, ekonomisindeki düzelmenin gerçekleşmemesi karşısında önyargılı, anlık duygusal tepkiler onları, eskinin benzeri yeni fırsatçı siyasetçilerin kucağına atabilmektedir. O’nu yeni umut olarak görüp eskiyi sandık başında cezalandırırken, yeninin eski ile hiçbir farkının olmadığını düşünemez. Kısacası eskiyi tekrar ettiğini hiç aklına getirmez.
Muhafazakar, yani gelenekçi, yani tutucu yapısı o’nu abartılı Türk milliyetçiliğinin de ötesine taşıyarak Türk İslam sentezi çizgisine oturtsa da, o kendisini bireysel çıkar bütünündeki kişisel milliyetçiliğe indirger ve o noktada sürekli sandık değiştirir. Yani seçme profilini… Benim de faktör analizim bu..
Sol için ise şunu sorabiliriz: Sol neden kırsal kesimde inandırıcı politikalar üretemiyor, dahası o kesimden koptu? Yoksul bu kesim niçin sola değilde, sağa yöneldi? İşte siyaset bilimcilerinin ve sosyal bilimcelerin asıl ilgilenmesi gereken olgu budur. Bunun yanıtı aranmalıdır. Bilimsel verilerle AKP’ yi aklamaktan çok insanlarımızın seçmem-seçilme profillerinin reel konumlarını işlemeliyiz.
Solun, özellikle sosyal demokratların, biraz abartı olacak ama dünün devrimci solun bile neoliberal politikalardan ve serbest piyasa ekonomisinden etkilenmediklerini söyleyemeyiz. Geleneksel sol düşünselliğin; küreselleşme anlayışıyla teori bağlamında olmasa bile zorunlu yaşamsal süreçlerde ortak çizgi oluşturmanın geçişlerini yaşadığını söylemek olası. Bu nedenle salt büyük kentlerdeki yoksul varoşlarda değil, ülke genelindeki yoksul ve yoksun kesimlerin umut bağladıkları kimliğini AKP’ye kaptırmıştır.
AKP’nin bu süreçte sol söylemleri kullanarak bu kesimlerini kendisine bağladığını söyleyenlere kesinlikle katılmıyorum. Her zaman işlenen uzun vadeli sorun çözmek yerine mağdurların gereksinimlerini anlık çözümlerlerle geçici olarak öteleyerek kalıcı çözümler geliştirmemektedirler. Yoksulu değil yoksulluğu sevmektedirler.
Adeta, yoksulu değil; yoksulluğu bu çözümsüzlükleriyle korumaya alarak–Yoksul SİT Alanları veya Siyasi SİT alanları- oluşturduklarını söyleyebiliriz. Ramazan çadırları, varoşlarda sergilenen kumanyalı siyasi konvoy eşliğindeki kumpanyalar ve “Herkese devletin günde üç kap yemek vereceğinin” söylenmesini sol söylemin neresine konuşlandırabiliriz? Halk bu politikalarla refahı yakalamış olsaydı AB üyeliğini umut olarak görmezdi.
Solun; ille de iktidar seçeneği CHP’nin; ülkemdeki bu görece değişen seçmen profillerini dikkate alarak inandırıcı ve güven veren projeler hazırlaması ulusal zorunluluktur. AB politikalarını, sosyal politikalarını ve tarım politikalarını kesin sorgulamalı ve yeniden betimlemelidir. Tüm bunlar yaşam bulduğunda, halkın seçmen profilinin tekrar değişeceğine inanıyorum..
Sol, bir de şu sorumu sorgulamalı ve üzerinde politika geliştirmelidir: “Neden, Avrupa’daki seçmen, Avrupa’da, demokrasi ve özgür düşünce yanlısı partiye (sol) oy verirken, Türkiye’de, demokrasiyi ve özgür düşünceyi araç olarak kullandığını söyleyen İslamcı partilere oy vermektedir?”
CHP’nin son seçim bildirgesi bana bu bağlamda umut vermektedir.
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@mynet.com
sevket-che@hotmail.com.tr
GSM. 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder