ASKERİ VE SİVİL DARBEYE ŞİDDETLE KARŞI, BEN DEMOKRASİNİN KORKUSUZ FERYADI
Arkadaşlar, biliyorum gün aydın değil, fakat aydın gelecek adına inadına günaydın. Sık-sık yazı gönderiyorum. Belki de rahatsız ediyorum. Amacım populizm yapmak değil, bir sıradan halk olarak düşünebildiğimizi ve duyarlılığımızı göstermek ve de sizlere sıradan insanların bilgi akışını sağlamak..
Biliyorsunuz, ülkemde hep birkaç kişi düşünür, birçok kişi dinler. Özdeki amacım; birçok kişinin de düşünebildiğini kanıtlamak..
Haydin düşünmeye: Eğer, demokrasiye sarılmanın fırsatı ele geçmişken; hala ‘dikta izlenimi veren’ ‘Başkanlık ve İdam yetkisi’ için referandum ve de Taksim’de kışla yapmaya kalkışılıyorsa ve de kışla arazilerinini peşinde koşuluyorsa benim kuşkularım artar..
İşte kuşkularım:
Kimin servis ettiği süreç içinde kesin belli olacak, spontane, Ismarlama izlenimi veren düşündürücü darbe, 3 gerçeği ve önemli soruları ortaya çıkardı..
- 1-TRT'de okutulan YSK bildirisinin "Yüce Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'i yıkmaya çalışanlar.." şeklinde çok doğru bir ifade ile başlayan bildiri metni ile Fetullah Gülen grubunun; kendini saklamak için hala rutin iki yüzlülülüğü kulandığını..
- 2-Halkın ve halkın vekillerinin oluşturduğu, Laik ve Demokratik Cumhuriyeti'nin ulusal simgesi TBMM'i üzerinden tüm partili milletvekillerinin demokrasi ve özgür iradeye sahip çıkmalarını-Ki devamının hiçbir şekilde bozulmamasını istiyoruz-
- 3-Dünya'yı kana boğan IŞİD'in ülkemiz bazındaki uyuyan hürelerin varlığını kanıtlamasını. Ki bu ifadeler somut bulmuştur. Birincisi; bir Çakma IŞİD'linin; "Fetocu ve Laik köpekleri öldürmeye gidiyorum" karanlık feryadı. İkincisi bir büyük kulubun yönetisinin;"Darbecilerin karıları ganimettir" şeklinde ilkel ve iğrenç tanımı..
Sorular:
- "Fetocuların bu bildiri metni neden Atatürk ve Laik Demokratik Cumhuriyet ifadesiyle başlatılmasının ve Atatürkçüler ile FETÖ’nun omuz-omuza izlenimi veren bu duruş kesinlikle sorgulanması gerekmez mi?..
- Hangi ülkede; dinden geçinme adına; devleti dinle harmanlayıp, İslamı siyasi ranta dönüştüren ve de Türkiye’mizi böylesi bir belaya sürükleyen kişi kahraman ilan edilir?
- “Halk demokrasi adına meşru iktidara sahip çıktı ve Türk bayraklarıyla alanda nobet bekledi. Alanda paçavralar yoktu..” derken, neden Şeriat ve Osmanlı bayraklarının nobette olduğunu görmemezlikten gelindi?
- Terör örgütlerinin, özellikle IŞİD’in canlı bombalarla yüzlerce insanımızı durmaksızın katlederken, gündeme gelmeyen OHAL, neden başarısız bu faşist darbe sonrası gündeme geldi?
- Halkın kafasındaki; “Askeri faşist darbe sonrası sivil darbe mi kurgulanıyor?” sorusu neden beslenir oldu?..
- Sahi; bu IŞİD darbe sonrası neden sustu?
- Sustu mu, susturuldu mu?
- Nedense; 12 Eylül faşizmi gelince, bıçak gibi kesilen terör sonrası; “ Kenan Evren ve taifesi bile, bile terörü beslediler, yönetime el koymak için..” şeklinde suçlayıcı ifadeler aklıma geldi ..
- Genelkurmay başkanı kurtarıldı, Jandarma Genel Komutanı kurtarıldı, Deniz Kuvvetleri Komutanı kurtarıldı, Hava kuvvetleri Komutanı kurtarıldı, cumhurbaşkanı saldırı yoğunluğunda kurtarılarak, F16’lar eşliğinde Kısıklı’ya getirildi ve IŞİD militanları ‘FETÖ’cü ve laik köpekleri kesmeye geldim’ diyenler masum 6 eri linç etti ve de ülke kurtarıldı.. Başta; Genel Kurmay Başkanı ve tüm kuvvet komutanların teslim alan bu faşist darbeciler, nasıl oldu da ülkemizi teslim alamadı?
- Sonra; TESKOMP Genel başkanı; “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkomutanlığı ve dirayetli liderliği hainlere gerekli dersi verdi” içeriğinde tam sayfa ilanlar verdi..
- Bu fiiller ve failler halka düşündürücü gelmeye başladı..
- Tüm bu gelişmeleri; evrensel siyasi felsefesinin neresine konuşlandırabiliriz?
- Yaşanan süreç, önümüzdeki süreçlerde; Cumhurbaşkanı ve Başbakan için büyük fırsattır.
- Eğer; ‘Demokrasi, Özgürlükle ve toplumsal uzlaşı-Barış için ve de Laik Demokratik rejimin onarılması için işletilmez ise cennetin izdüşümü ülkem ateş topuna evrilir..
Evriliyor da;
Demokrasiye ve özgürlüklere değil; fiili Başkanlığa ilerliyen gelişmeler var.. OHAL ile kötü halleri yok ediyoruz derken, kötüye benzeme halı.. OHAL’ın ardından çıkarılan KHK ile FETÖ araç olarak kullanılıp; Medyaya keyfi kapatılması, Savcıya süper yetkiler verilmesi, Akademisyenler ve diğer kamu çalışanları için cadı avına girilmesi, Mahrem bilgilere el konulması.. Samimi duruşlardan uzak bu duruşlar.
Gerçekten güldüşünlere konu cadı avı başladı; ya itiraf ya ihbar boyutundaki sorular gülmece malzemesi: Düşünün savcı veya hakim karşısına çıkan suçlu, ya da şüpheliye soru yöneltiyor:
- 1- Bank Asya Bankası’nda hesabınız var mı? Hesabınızı kapattıysanız hangi tarihte kapattınız?
- 2- Siz FETÖ/PYD okullarında okudunuz mu ya da çocuklarınız okudu mu?
- 3- Zaman, Sızıntı ve Gonca gibi gazete ya da dergilere üyeliğiniz var mı? Var ise hangi tarihte sonlandırdınız?
- 4- Yurtdışına çıktınız mı? Çıktıysanız hangi amaçla ve tarihte çıktınız?
- 5- Çalıştığınız kurumda (FETÖ/ PYD aidiyeti, iltisakı(bütünleşme) ve irtibatı(bağlantı) olduğunu bildiğiniz personelin olup olmadığına dair beyanınız var mı...
Tutuklu veya şüpheli: “Evet; tüm bunlarla ilintim var. Ben ne istedilerse verdim. Fakat hakim bey(veya savcı bey); bilemedim, Aldatıldım.. Bundandir ki; hem Yüce Yaratan, hem de ulusumuza verecek hesabımız var. Ulusumumuz ve Allah bizi affetsin" yakarışı karşısında;
Hakim veya savcı: “Beraatine veya davaya gerek yoktur..” kararları verirse şaşırmayın..
Bir yiğit Hakim ve savcı çıkıp; “Tutukluluğun devamına.. Suçlunun verdiği bilgiler doğrultusunda yakaranların da tutuklanmasına..” şeklinde karar verirse şaşırın..
Genel Kurmayın ve MİT’in Cumhurbaşkanına bağlanmak istenmesi.. Kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığına bağlanmasının düşünülmesi..
Düşünüldü ve asker neyse “Bizim dışımızda siyasi otoritenin kararı..” diyerek OHAL’de geri adım atılmaya başlandı.. Asker; “Bunları yapıyorsan o halde, OHAL’ı sorgularım” moduna girecek galiba..
Kimse samimi değil. Siyasiler siyasi rant peşindeler, işadamı kılıklılar da ekonomik rant ..Baksanıza; biri çıkıyor; kapatılan kişlaların arazilere talip çikiyor, karşılığında şehtlere ev yapacağım diye, şehit kutsiyetini rant aracı haline getiriyor.. Bir başkası çıkıyor; İstanbulu’un %2’si Askerin elinde diyen Çevre ve Şehircilik bakanlığının saptamasını, havuz medyası moduna girip, gazetesine manşet yapıp ekonomik rant savaşına giriyor..
Demokrasi nobeti savıyla, AKP Genel merkezine astıkları ATATÜRK posterine-ki alkışlıyorum- veTürk Bayraklarına sırtını verip Osmanlı ve Şeriat bayraklarıyla demokrasi kirliliğinin yaratılması..
Askeri birlik ve kışlaların nizamiye kapılarına AKP Belediyelerinin ‘olası darbe bahane edilerek’ kamyon ve iş makineleriyle kapatılması ve Ordunun asırlardır gelen kimliğinin aşağılanması..
Demokrasi nobetine katkı vermek için alanlara inen CHP’lilerin bildirisinin, bir modern meczupiye tarafından yırtılması ve AKP dışında başka partilerin alanlarda istenmemesi..
Tüm bu gelişmeler, askeri dikta yerini sivil diktaya bırakıyor endişesi yaratır oldu.. Ben kötüyü def etme savaşı verirken, bir başka kötüyü getirirsen; “OHAL, orda kal” derim..
ABD’ye FETÖ’yu anlatmak için, AKP ve MHP ile Amerika’ya giden CHP, ülkenin bu gidişatını kesinlikle dikkate alması gerekir..
“Cumhurbaşkanı ve CHP darbe konusundaki kafamda oluşan bu kuşkuları gidermelidir ki, her ikisisinin duruşuna onay vereyim!!”
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder