[[ SARAY BULUŞMASI VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN ATATÜRK’ÜN TELGRAFLARINI OKUMASI, DAVALARI ÇEKMESİ; FAKAAAT!!..]]
Evet; “Ben Cumhurbaşkanını değil Laik Cumhuriyeti ve Laik Cumhuriyeti’i Anadolu insanıyla Kurumsallaştıran Atatürk’ün Evrensel felsefesini korurum.. Asla da, uzlaşıdan ve birliktelikten yana politikaları, geriye dönük suçlamalarla engellemem, fakat; askeri faşizmi bahane ederek sivil otoriteye giden duruşları da sorgulamaktan çekinmem..”:
Kim nasıl düşünürse düşünsün, ben; “Normalleşme” sürecinin başlangıcı olarak görmek istiyorum bu süreci ve devamı için gerekli bir duruştur” diyorum.
Kimse, insanın geniş düşünme akılcılığına gem vuran; şu rutin kolaycı suçlamayı getirmesin; “Hani Kılıçdaroğlu saraya gitmeyecekti..”
Gidecek kardeşim! Gidecek, çünkü olağan olmayan bir beklenmedik süreci, kuşku yüklü olsa da yaşıyoruz.
Siyasi lider, siyasiler böylesi olağan süreçte normalleşmeli ki, düşünsel travma içindeki toplum normalleşsin.
Eğer; ilk kez kendi ideolojik çizgisinde olsa da Atatürk’ü anarak onun TBMM’ine gönderdiği telgrafları okuyan R.T. Erdoğan’ı, rutin ve de kısır düşünce kalıpları içinde; “ Takiyye” diyerek tepki verilmesin, süreç sükünetle izlensin..
Tayyip bey, normalleşme konusunda samimi ise; “Aldatıldık!” ünlemine sığınmamamalı, “Ne istedik de vermedik?!” itirafını esas alarak kendisini sorgulamalı..
YARSAV kapatıldı ve kayyum atandı, CHP’den ses yok..Saray yorgunluğu olmasın..Sakın ola ki; “ 3 parti kafa kafaya verip, önce parti içi muhalifleri enterne edecekler, ardından, danışıklı birbirlerine saldırarak, eski tas eski hamamı oynayacaklar..” benzeri, komplo teorilerini besleyen sorular hiç sormayın..Sakin olun, ama ketenpereye gelmek için algısızlığa sarılmayın..
Yine de özeleştiri boyundaki “Bana kim; ‘biri ötekinden iyidir’ diyebilir?” sorularımı sormak zorundayım:
Evet; bana, biri R.T.Erdoğan ve Fetullah Gülen arasındaki farkı anlatsın. Aksi taktirde ben her ikisine karşı “Eski tas, eski hamam” modunda kalacağım.
Densin ki;
- 1- Biri asla; dinden ve yoksuldan ve de futboldan geçinmiyor..
- 2- Biri asla; Osmanlı ve Şeriat yanlısı değil, Başkanlık dayatmasıyla sivil diktayı getirmek istemiyor veya İslam dünyasının rühani lideri olmak istemiyor..
- 3- Bir asla; demokrasiyi amaçları için araç olarak görmüyor..
- 4- Biri asla; samimi değil, takiyecinin danıskası..
- 5- Biri asla; Hilafet yanlısı değil, bu nedenle asla TBMM’inde bulunan ve gizlenen Hilafet yasasını gündeme getirmeyecek..
- 6- Biri asla; Orduya seçenek oluşturmak için, polisi güçlendirmeye çalışmıyor..
- Biri asla; Akıncılar kışlasını kapatırken, Taksim kışlasını ‘bu olağandışı süreç de’ dayatmıyor..
- 7- Biri asla; Laik ve demokratik Cumhuriyet’e karşı değil..
- Biri asla; Ordudaki İmamlar temizlenirken, bunu fırsat bilip Harp Okulu’nu İmam Hatiplilere açmıyor..
- 8- Biri asla; Atatürk’ün evrensel felsefesine ve Atatürk’ün Anadolu insanıyla yarattığı “Kurtuluş Felsefesi”ne karşı değil..
- 9- Biri asla; 19 Mayıs 1919 sonrasının sosyal ortamından rahatsız değil. Dahası; biri; 'Tarihimizi 1919'dan başlatan tarih anlayışını reddediyorum' demiyor..
- 10- Biri asla, özellikle türban için fürûâttır(olmasa da olur) demiyor. Türban, Kur’an da olmadığı söylenmesine karşın “Allah’ın” emri-farz olarak görürüyor…
- 11- Biri asla; “Kıblemiz aynı, kıblesizler düşünsün..” demiyor..
Kısası;
İkisi de mi aynı, yoksa biri daha mı kuşku yaratan duruşa sahip?!
“Nazlı Ilıcak gözaltına alınmış..” Eyyy, sınırsız ve kuralsız demokrasi avcıları diye tanımladığım güçlüden yana düşüncelerini satan veya kiraya veren sözde aydınlar; biz FETÖ için, "Karanlığın gülen yüzü, gün gelecek sizleri de karanlıkta bırakacak" derken, siz sınırsız ve kuralsız demokrasi avıclığınızla, FETO'nun demokrası ışığı olduğunu savlıyor ve bizleri de Laikçi Atatürk cuntacıları diye suçluyordunuz.. Ne oldu? Biri kendini Gazi Mustafa Kemalcı ilan etti, kurtardı, sizleri de FETÖ karanlığıyla baş başa bıraktı..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 yıl sonra konuk olduğu TRT'ye sitemde bulunan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na: “Senin TRT’ye çıkmadığını bilmiyordum”
[[ Senin TRT'ye çıkmadığını bilmiyordum..ne istediler de vermedik, aldatıldık bilmiyorduk..]]
dersen, ben de bunu derim: “Bilmemek başarının ölçüsu olmuş bilmiyordum..Ben bu görevi daha iyi yaparım, çünkü hiçbir şey bilmiyorum..”
Cumhurbaşkana notumdur: Hakaret edildi kanısıyla açtığın davaları bir kereye mahsus çektiğini söylüyorsun..
Eğer, gerçekten demokrasi ve özgür düşünce konusunda takiye yapmıyor, Atatürk göndermeleri ve posterinde samimi isen; hoşgörü denen evrensel duyguyu öne çıkar, Atatürk’ün Anadolu insanıyla kurumsallaştırdığı, evrensel ‘Kurtuluş Felsefesi’ni, dünya ve ülkemiz gerçeklerini dikkate alarak durağanlıktan kurtar..
İnan bu sizin ve ülkemiz için son şans; sakın ola ki bu olağandışılığı yanlış ideolojik utopyalar için fırsata çevirmeye kalkma..
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder